6 Ocak 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 9

6 Ocak 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Nev Tülğfer "Yorke radyor: x"wıı_ıd 'a görd &$ Bren, Ogüsta Rölari Frederik); Alm:.ıı' e Crinder 2 (Anhalt Zeberst) in kı- Nuf ukluğu pek elemli ve baba, a- | âDdbetindi etinden mahrum geçmiştir. ; fi, dadısından başkası ta- | Süvilmemiştir. Babası, bir er- .m(: t istiyordi k'üu. LBu g Kız çocukları hiç sebeble kızını ihmal edi ç VN ı I'“xüı.. ,Yaştna gelmişti. Boylu, bos- h'klg n YT kiz olmuştu. Bir gün, hiç Mi yen e Tüy dazı İYen bir zamanda Rusya sa- ııımpı Bidan bir mektup geldi: Tz huyıri“:“'"'it:e Elizabet Petrovna- hikğe , Fetimenizle Beraber - ve Bürga 1'oldı İüpgeni Betmenizi B Ja arze derim N höne ha z | kqıı, den hazırlığını gördü. bir G Biy yaPasiyle yola ç | XS' Ver, beş de hi Kengit Yolda - giderken rL'n—,m;rd Süvet seden im; k k'“dın S dü. Onün pek titiz bir N ABunu, hükümeti zotla elite î"'! Meraklısıydı. — Yüzlerce Öit . Bunları, İttay dalr, NĞ ’“Lı,"m î?ln yi 18) | k, edince u, Nevyörk berberle ri arasında bir şarkı müsabahası aç grup müsa bakada bir ği kazanmıştır. İkinel Katerinin' itirafları Günahım, aşksız Yaşa yamayışımdır!,, B Z'llamloı içe, bir mektabunda diyor ki : *W seven bir kocaya düşseydim, ömrüm o:dukça ona sadık kalacaklım | odasmma bitişik bir odüya doldurrn tü. Karısını ihmâal ediyor, haftdlarca aylarca yanına uğramıyordu. Katerin; vaktini kitap okumakla, ata binip gezmekle geçiriyordu. İşle, bu sıralarda kendisine - refakat eden Saltikofa gönül verdi. Katerinin ilk âşıkı budur. İmparatoriçe Poterikine yazdığı bir mektupta: “Eğer, diyor, Beni seven, benimle meşgul olan bir kocaya düşmüş olsey- dım, herhade bütün kalbimle onu se- vecek, ömrüm oldukça ona sadık kala- caktım. Şefahate hiç meylim yoktu. Allah buna şahittir. Benim ası) güna- him sevgisiz yaşıyamayışımdır. Bu- nun bir kabahat olup olmadığını bil- mem...,, İmparatoriçe Elizabet 1762 de öldü ve Rusya tahtmı yeğeni üçüncü Piye- re brraktı. O &irada Katerin 33 yaşındaydı. İmparatoriçenin matemini tuttu, ve kocasiyle hiç meşgul olmadı. t, el altından entrik Çevir en de geri kalmadı. Üçüneü Piye- n fazla sürmedi. ali, hattâ va- ray muhafız ala- , 1702 senesi hükümeti ele disini safahate rdı. Yanında bir. cok nedimler bu'unduruvor, bunlarla beraber içiyor, eğleniyorJu. Bu hal ö- lümlüne kadar devam etti. Sekson ya- şında öldü. | İ Cenmet değildir! 320 milyon insanın 300 milyonu sefalet içinde bulunuyor 9 yaşındaki kızlar doksanlık ihliyarlarla evlendiriliyor Hindistanın merkezi (Kalküte) nin, bu (Saraylar beldesi) nin bir tarafı, Yunan üslübu binalar, muhteşem âbi- delerle süslenmiş zengin ve aydınlık bir gehirdir. Öte tarafı ise, pis iğrenç kokulu, kasvetli karanlık.. Bu büyük yarım adada, dünyanın hamen hemen beşte bir nüfusu yaşar, Daha doğrusu sefalet, zaruret içinda sürünür. Hakikaten burada, 224 türlü lisan konuşan, dört beş türlü dine hizmet eden 320 milyon insan vardır. Aralarında müsavattan eser yoktur. Birbirlerine düşman gözile bakan bu 320 milyonluk kütlenin ancak yirmi nu bayatın zevklerinden, aaadet- den, refahından istifade eder ve insan gibi yaşar, Bu yirmi milyon, zengindir. Büyük saraylarda, köşklerde oturur, altın ve gümüş kaplarda yemek yer, elmaslı ve billür kadehlerle içer, fillerle, oto- larla dolaşır; bilhassa acyahate çık- tığı zaman bütün görenleri hayret ve gıpta içinde bırakır, Bunlardan bazılarının burun kanat. larma taktıkları ptrlantalar orta bir alleyi ömrü oldukca refah içinde yaşat mağa küâfidir. Bunların sarayları, köşkleri, atları, “arabaları, yüzlerce hizmetçileri, milyonlarca gelirleri var- dır, Sonra beri tarafta, 300 milyon köy- lü yuvarlak çadıra benziyen kulübelerde, toprak üzerinde ömür sürer. Bu kulübelerin damları hurma dallarından yapılmıştır. İçerileri zin- dan gibi karanlıktır. Ne oturacak bir sandalye, ne de bir masa vardır. Bakır Weya.-toprak bir ftencere, bir güğüm ve bir yığın paçavra.. Çak defa, çıplak ve sıtmanın tesi- rile yatan küçük bir çocuk bu paçave ralar üstünde kıvranır, inler.. Dokuz yaşında evlendirilen kızlar hd kadınları ömürlerinin beşte ünü bu müteaffin ve karanlık yer- lerde pirinç pişirmekle, tohum ve çe- kirdek dövmekle geçirirler. Dokuz, on yaşma gelince kocaya verilen bu zavallıların pek elim gartlar içinde dünyaya getirdikleri — yavrucuklar, tıpkı sivrisinek yavruları gibi ölür, E Ğ gider ve bazan annelerini de beraber Bürükler götürür.. Uzun müddet Hindistanda seyahat eden, tetkiklerde bulunan beynelm:lel kadınlar könseyi umumi kâtibi mat- Beynelm . lel kadınlar konseyi umumi kâ'ib nin raporunda neler var ? Doksanlık ihtiyar ve... İşte 9 yaşındaki karısı.. mazel (T. A. Van Ven), konseye ver- ( lalarda her şey süratle yetişir. Beri mek üzere hazırladığı bir raporda şöy- lediyor: *“Caddeler, sokaklar serseri çocuk- larla dolu. Bir Himayeietfal cemiyeti bunları toplamaya çalışıyor. Bu yav- Tucukların arayıp soracak, kendilerine sahip çıkacak kimseleri yoktur. Ne babaları, ne de ağneleri bellidr. Burada, hayvanlar da - insanlarla beraber yaşıyor. Mukaddes sayılan inekler, sokaklarda serbestçe ve başı boş dolaşıyorlar, Şayet, yaya kaldırı- mana çıkmak İsterlerse halk kendileri- | ne yol vermek mecburiyetinde kal- yor. Evern dam'arı maymun'arla do!'u ... Çabor ve Delhi âe evlerin damları, sokak kenarlarındaki ağaçların doal- ları maymunlarla dolu.. Renk renk ka- natlarmı açarak dolaşan tavus küş- ları sayılamayacak derecede çok.. Hindistanın havası pek fenadır. Bu- rayı, bir cennet gibi tasvir eden mu- harrirlerin söyledikleri hep uydurma ve yalan.. Burada, senenin birkaç ayı şiddetli bir kuraklık hüküm g&ürer, Bu müd- det zarfında bir şey ekmenin, bir şey yetiştirmenin imkânı yokuur. Sonra, birdenbire yağmurlar baş'ar. tarafta duvarlar çatlar, evlerin çatı- ları çöker, elbiseler küflenir, sari has- talıklar - veba, kolera, malarya, di- zanteri ve emsali - başlar, Günde yüz- lerce binlerce kişiyi öldürür... Bu, sıhhate elverişsiz, fakat aynı zamanda harikulâde bereketli ve mah- suldar memlekette yaşayan 320 mil- yon halk birbirlerine yardım, muave- net edecek, biribirlerini - koruyacak yerde, birbirlerile temas etmezler. Birbirlerinden ayrı ve düşman gibi ömür sürerler, Hindli kadmlardan ancak birkaç bi- ni, erkeklerin haiz olduğu hukuktan istifade etmektedir. Diğerleri esir gi- bidir. Zira, Hindistanda rey vermek hak- kı yalnız zenginlere, emlâk sahipleri- ne, tahsil ve terbiye görmüş kimselere münhasırdır. Bu hakka sahib olan ka dınlar ciddetn bahtiyardırlar. Hindistanda, kadma ancak gon za. Manlarda ehemmiyet verilmeğe baş- lanmıştır. Kadmlık hareketleri gün- den güne ilerlemektedir. (Bombay) da kadınlar tarafından tesis ve idare olunan - bir hastahane vardır: Müdürü, doktorları, cerrahla- rı, hasta bakıcıları hev kadındır. Bim- lar, tahsillerini Londrada yapmışlar- Ve üç ay fasılasız yağar, sanki #rcak | dır. ve ağır bir su kovalarla dökülür.. Tar- Hindli kadınların bu elim vaziyet- leri karşısında Hind feministlerinin yapacakları gey pek çoktur. Yukada söylediğim mümtaz kadımlar ziümreti her türlü fedakârlığı göze almıştır. Bir taraftan kadınların ha sale gayret ediyorlar, diğer t an da tahsil ve terbiyelerine çal yorlar. Kadımların erkeklerle haklara mazhariyetini temin için pro- paganda yapmaktan da geri kalmı- Yorlar. Son senelerde, üniversiteden — diplo- ma alan Hindli kadımlarm adedi c ğalmıştır. Mektep ve lise müdürlüğü yapan, hocaliık ve doktorluk eden ka- dınların sayısr binlere varmıştır. Bu gün mekteplerde yüz binlerce Hindli kızı tahsil görmektedir. Siyaset bakımımdan da kadınların Tmevkli ehemmiyet peyda etmi: belediyo ve arif meclislerinde a lık, hatta hakimlik eden kadmlar var dır..,, Hindlilerin ekserisi eski ananel: ğ » Kız çocuklar, yedi sekiz y ©e nişanlanır ve on iki girince düğünleri yapılır. Bu min'mi- nilerin koçaları bazan on beş, yirr yaşında gençler, bazan 50-60 yaşı ihtiyarlardır. Kocalarını da kendileri beğenip soç« mezler. Bu hak babaya aittir. Kızı ee« kiz dokuz yaşma girdi mi bir damat bulur, nişan merasimi yapılır. O gün küçük yavrücük tipkr bir gelin gibi süslenir, saçları taranır, kokular sü- rülür ve üzerine elmaalı bir taç otur- tulur. Vüzüno beyaz bir tül örtülür, alayla mabedt*götürülür. İceri girer- ken üğerine çiçekler serpilir. Mabette ilâhiler, dualar okunur, Bikâh yapılır. Küçük gelin, yine aynr alayla babasının evine getirilir. On bir yaşına kâdar ailesinin yanmda ka- kr. Düğün merasşimi günlerce — sürer. Damadın - evi fenerlerle, kandillerle donanır, çalgılar çalar, türlü türlü oyunlar mceelr tertip olunur. Zi- yafetler verilir; yenir, içilir. * Fakat zavallı gel tün bu eğlen- celeri görmez. yalnız gürültülerini işi- tir. Dört duvar içinde kapalıdır. İster zengin, İster fakir olsun bir kız koca- ya vardı mr hapse mahküm olmuş demektir. Kocasınım müsaadesi olma- dan dışarı çıkamaz., Kocası ölen kadımların hali çok fe- cidir. Ömürleri oldukça bir daha ko. caya varamazlar. Varmak isteseler de kimse almaz. Zira kocası ölen bir ka« dm uğursuz sayılır, Dul kalan kadımlar ya balarının evine dönerler, ömlürleri oldukça ora- da kapalı yaşarlar, yahut da aile yu- vasından kaçar, umumi evlere sığınır- lar.. |

Bu sayıdan diğer sayfalar: