18 Ocak 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 14

18 Ocak 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—-HMW4— Beyazıt N, A, C. İ: Yaşınızı, — 5 farkla — 30 kadar tahmin ediyorum. Boyunuz kısadır. Bünyece za- yılsınız. Söz ve bareketlerinizde mübalâ Baya mütemayilisiniz. Nir şeyi alduğu gıhi söylemeniz nadirdir. Şakacı ve — Iâtifeci bir tabintiniz. var. Etrafınızdakilerin te- bessünlerini toplayabilmek sizi memnun eder ve bunda da muvaffak — olurmunuz. Bu tablatinizi muhafaza elmekle beraber elddi işlere alâkanızı arttırmanızı tavsiye ederim. —305— Arnavutköy - Reşit Genç, Keniş hedef ve idealli ve hayntın da iddialı bir zat. Sıhbatiniz iyidir. Gön- derdiğiniz üç imza suretinden anladığıma göre: Birkaç sene evvelki imzanız ile son imeamız arasında hayatınızda bir inkişaf olmuştur. Bu müddet şarfında bulunduğu nüz yolda İlerlemiş ve bu — ilerleyiş size bazı İddialar verdirmiştir. — Artık eskisi gibi basil bir hedef önünde — değilsiniz, emelleriniz daha çok büyümüşlür ve siz de bu hedeflere kavuşmak ümidi çoktur. Zekisiniz. Bir İşte tabi olmak, hakikl kıy- metlerinizin tecellisine ve tezahürüne pek meydan vermez. Şahsi işlere, resen iş gör- meğe kabiliyetiniz fazla — olduğu için bu gibi vaziyetlerde daha randımanlı iş gö- vam edebilmekliğim için elinizin şeklini, parmak izlerinizi ve sol elinizle yazılmış bir yazıyı — bu tahlil hakkındaki mütale- anızla bersber — göndermenizi rica ede rTim, « B ü İSLBE. N. E: Genç, hastas ruhlü, seki, inlizamı seven bir karakter. Yalate biraz mübalüğaya ve ya hâdiseleri süslemeğe temayüldhüz var- dır. Çoök az bir emekle tutumlu olabilir siniz. Çünkü buna esas itibarile istidadınız vardır, fakat henüz bu istidadınızdan isti- fade etmiş değilsiniz. Hâdiseleri bir getirerek değil bunları biribirinden rarak mütalea ve muhakeme etmeğe alış- kın bulunuyorsunuz. Bu, ayni — zamanda hüküm ve kararlarınızda aceleci olmadı- Bızıpa da delület eder. Sol elinizle bir ya- yınızı, elinizin şeklini, dirseğinizden bile- Rinize kadar olan mesafeyi, parmak izle- rinizi - bu tahlil hakkındaki mütaleanızla beraber - gönderirseniz tam ve isabetli bir tahlil yapmağa İmkân vermiş olursunuz. 214 KAHRAMAN Cevap'arı veren Profesör Sanerk 3ra olo'i ve Gralometr miüte assısı ! Tepebaşı - B. Mütereddil bir karakter. Çok tereddüdü nüz şimdiye kadar size birçok fırsatlar ve imkânlar kaybetlirmiş — olmak gerek. Vehim halini de alabilen bu tereddülten kurtulmanız, sizin için —en mübim bir kazanç olacaktır. Kararlarınızda 0 kadar geç kalıy az ki bu şeralt altında veri len hareketlerinize hemen imkân — kolmı: yor. Yaşınız 25390 olacaktır. Royunuz u- zundur. Bünyece şişman değilsiniz. S —308— Ankara V. S. V: Örta veya uzunca boylu, genç. — Ameli işlere kabiliyeti çok iyi, fanl bir zat. Bün- yece de ortasınız. Şahsi teşebbiüs kabiliye- tiniz İyidir. Kendinizi — göstermekten ve temayüz etmekten hoşlanırsınız. Fikirleri- nizde iddialarınız vardır. Orijinal şeyleri sever ve yaptıklarınırda yenilik teminine * belki de dikkat etmiyerek - uğraşırsınız. Biraz inatçı olmanıza rağmen sizinle an- laşmak zor değildir. Çünkü herhanmi bir vaziyeti kavrar ve bunun icahblarıma sürat le uyabilirsiniz. Çok mu — süylüyorsunuz, çahuk mu konuşuyorsunuz veyahut konuş- manızda herhansi bir dikkatsirlik mi var | anlayamadım, yalnız bir şey alması Iâzım | getdiğini tahmin ediyorum. — Dildiriniz, tahlile devam edeceğim. —309— Ankara W, S. W. Örta boylusunuz ve orta bünyedesiniz. Sıhhatiniz iyidir. İradeniz kuvvetlidir. A- meli İşlerde koluylıkla — muvaffak olacak kabiliyeltesiniz, son zamanlarda, eski bü- yük emellerinizde tadilât yapmış, hayatı daha mütcvazi bir dekor icinde geçecek sandette aramak İüzumunu duymuş bulu- muyorsunuz ki bu da tahildir. İntizamı se- versiniz, işlerinizi dağıtmaktan ziyâde top lamağla mütemayilsiniz. Hayat — yolunda » yaşınıza göre - olgun tecrübe ve telâkki- leriniz vardır. İnsanların saadeti, bulabil- dikleri imkânların hududu içinde arama | loarı lâzimgeldiğini siz çok iyi takdir ede- 4 bilir ve bu şart içinde mesut eder ve daha çok da mesut olabilirsiniz. Bu «özlerle mak sadımı anlatmış oluyorum siz ne dersiniz? RKIZ cu es.ri mu ıafaza eliyor DEP Baştarafı 7 incide den sabık generallerle münasebata gi iştikleri, İspanya hükümetine karşı si karar verilmesi. ilah,.." Esirlere baktım. Haberleri var. ? dam kararı verilmiyeceğ'ni, kurşuna di zilmiyeceklerin! evvelden bilyorlar. Bu hepsinin rengi soldu. Azalar, biribirleriyle müzakere et tikten sonra reise bir şeyler söylediler. Reis ayağa kalktı ve esirlere bitap et d — Askeri kanunlarımız bu gibi cürümlere karşı idam cerası veril mesini emreder, Fakat, bir madde sinde, aman dileyenlerin idam olun maması yazılıdır. İşte bu maddeyi tatbik ediyor ve sizi serbost bırakı yorum. — Haydi, arkadaşlarınızım yanına gidiniz. Muhakeme hitam buldu.” Muhafızlar kendilerini bahçeye çı kardılar, Ve onlara: — Unutmayınız, dediler. Her üçü nüz de B sınıfına mensupsunuz... B &mıfmma mensüp olarlar, esir dü şen ve divanı harbee serbest bırakılan lardan mürekkeptir. A aınıfı, bizzat teslim olanlar; C sınıfı da divanı harbin muhakemesine lüzum görmediği serserilerden — ibaret tir. Karargiha geldiğim zaman kaçıp saklanan Piyetro meydana çıktı. Yanı ma sokuldu, fena bir fransızca ile; — Dogru, dedi. Ben, milisler tara Imdan yakalandım. Fakat, onlar dört kişi idi, ellerinde birer bomba vardı. Ben de ise tek kurgun kalmamıştı. Ne yapa bilirdim?.. Ben, B sınıfındanım. Gündüzleri şe hir dışındaki Istihkâmlarda çalışryorum Şu gördüğünüz arkadaşım Vaneliy A sınıfındandır. Ara sıra serbest bırakılır şehire gider, portakal bahçelerinde ça lışır. Biraz para kazanır. Hayatından da memnun. Harp bitince İspanyada | yereşeceğini söylüyor. Harry Grey SEN EĞER BÜ FOTOĞ- RAF MAKİNELERİNi y BÖYLE AŞAĞIYA ATMAK-) - TA DFVAMAE— — ' l DERSEN *t KAHRAMAN KTZ T© önünücül tereddütlerinden ve cübbem. le mücüdelelerinden istifade etmiştim. Herifler odada çılgınlar gibi bir bayli koştular, Sonra, açık duran küçük pen sereyi gördüler ve oradan kaçtığımızı söyliyerek ve küfürler savurarak çıkıp gittiler. Görüyorsunuz ki dostum, si. zin sayenizde kurtuldum. Aksi takdir- de şimdi buraya gelip, şerefinize iç- meme imkân yoktu. Raskas hiddetle: — Bir dostun hayatını kurtarmak ne güzel bir şeydir! Doğrusu insanm kalbini ferahlatıyor. Korinyan dişlerini gıcmdattı — Hayatı bir dosta medyun olmak ne güzel bir şey! Fakat, her ikisinin de sabrı tüken- mişti. Bir saatten beri biribirlerine kin ve nefret dolu nazarlarla bakryor. lariı. temerküz eden bu hiddet, her ikisinde de, ayni zamanda infilâk etti. Korinyan bağırdı: — Ah sefil! Beni öldürtmek iste. din, öyle mi? Senden muhakkak inti- Derhal giriştiler, Korinyanın yum ruğu havada dönmeğe başladı. Raska- sın kafası da mutat darbeleri indiri- yordu. Bu darbe ve yumruklardan hiç birisi tabif ölmedi. Fakat on dakika sonra, ikisi de, artık döğüşemiyecek bitkin bir hale geldi. Raskas kafası. na ıslak bir bez kovarak yatağına uzan mıştı, Korinyan da yere yıkılmış. iki elivle karnını tutârak inliyordu. Biri- birlerinin canlarını yakmış olmaları, onları teskin etti. Raskas bir çeyrek saat — zarfında kerdisini toplamağa muvaffak oldu ve göyle dedi: — Akılma bir şey geldi Korinyan da derhal ayağa kalka- rak şu cevabı verdi: — Öyleyse gene beraber hareket edelim! İki meslektaş yeni bir şarap şişe- ginin karşısına kuruldular ve biribir. lerine şayanı hayret dostça sözler süy lediler. Raskas tekrar etti — Aklıma bir düşünce geldi ve bu düşünce sayesinde kardinal bizi affe. debilir. Korinyan sevincinden sarardı ve derin bir nefes aldı. Korinyan o cins mahlüklardandı ki, kendisini fenalık için yetiştiren efendilerinden uzak ol- dular mı can sıkıntılarından ölüm de- recesine gelirler. Raskas devam etti: — Ve yahut, affetmese bile biz de yeni bir hâmi bulmuş oluruz. Bu muh- temel hâmi monsenyör Gastondur. Korinyan dudağını bükerek mırıl. dandı: — Doğrusu ötekisin tercih ederim, — Ben de öyle, fakat kardinal ol. mazsa, o da fena değil.. — Evet, icabında, monseryör Gas- ton bize lâyik bir adamdır. Şimdi izah edin bakayım, düşüncenizi... — İşte, benim ve benden başka on kadar insanın bildiği bir şey vardır, ki onu siz de biliyorsunuz. Bu bi'di- ğiniz şey de gudur Kardinal öldü. rebilseydi, Monsenyör Gastonu çoktan öldürürdü. —— Evet, biliyorum ve ayni zaman da biliyorum ki, Gaston, kardinali baş ka dünyaya göndermek için her şeyi feda ederdi. — Doğrusu, dostum, Şimdi beni dinleyin; kardinal yarım, kralm karde. şİ şerefire bir ziyafet veriyor.. . — Olur şey değil!.. Bunda bir iş var! — Ziyafet, kardinalin Flörideki köşkünde verilecektir! Korınyan ürperdi: — Aman!. .Kama ve zehir koku. su duyar gibi oluyorum. Raskas, soğuk bir tavırla — Ben de, ayni fikirdeyim, dedi. Öyle zannediyorum ki, yarın, Fransa- da büyük hâdiseler vuku bulacaktır. Bunun için, bizim de Flöriye gitmemiz icap eder! Rüzgürın ne taraftan estiği ni görelim! Kimin daha kuvevtli oldu- ğunu anlıyalım ve o kuvvetli olan kim seyi kurtaralım... Ne dersiniz, dos- tum? — Şunu derim ki, Raskas, eğer ben kral olsaydım, seni muhakkak başba. kan yapardım!... ö b NK SN İki müttefiki, ertesi gün için hazır. ladıkları plânlarla başbaşa bırakalım. Anlattığımız bu sahnenin bir eçi de kardinal nezdinde vuku bulmuştu. O- kuyucu, peder Jozefle Rişliyö arasım- daki görüşmede hazır bulunmuştu. Pe- der Joaefin şayanı hayret ikna kuvveti nin tesiriyle kardinalin düşüncesi alev Jenmişti; Raskas için olduğu gibi, o. nun için de, Flörideki randevu bir harp Tandevusuydu ve malüm ölduğu veç. hile Gaston d'Anju ölüme mahküm e- dilmişti. Kardinalle görüşmek istiyen bir asilzadenin kapıda beklediği işte tam bu sırada haber verilmişti. Kar- dinalin bir İşareti üzerine mevzuu ba- hıs asilzade içeriye alımdı. Bu, Luvin. yi idi. Luvinyi, düşesin ikametgâhmdan, bitkin bir halde, buna rağmen ihtiras, kıskançlık ve kinden kudurmuş bir va. ziyette çıkmış ve doğruca kardialin yanına gelmişti. Rişliyö ile Luvinyi — biribirlerine bo'ctılar ve bu bir tek bakış kâfi gel- di. Kardinal gizli bir tobessümle şöyle düşündü: v ĞT İFAMAN YARAĞBI Z.. DA öromoRü — Artık bü defa, tamamiyle geldiği muhakkaktır. Luvinyinin nazarları bir an Jozefin Üzerine dikildi, bu bakış da nu ifade ediyordu: — Hicabımı görebilecek önünde konuşamam. Peder Jozef, hürmetle Rişli; önünde eğildi ve: — Hoşça kelın, monsenyür, Manastıra dönüp kral için, onun bit Yük kardinali için tanrıya dua ede0t” ğim... Ve Luvinyiye dönerek ilâve etti! — Ve sizin için, oğlum. sından kapanan kapıların sesini tan duydu ve göyle düşündü: Y Rişliyö sakin bir tavriyle: ; | ' Ş Ğ K ş ki eve gitmemenizi size haber zaman, siz bana bir vaadde bul! tunuz... — İşte size bulunmuş olduğum at! Sizi ondan ayıran bütün münilei yi umdmhldnuğmıığımnw—#l | Yanl onmlohnlu!nhlkd""' mamiyle tâbi olmasmı vandetmişti” — Titremeyin ve heyecana ııpıııl”"/ gururunuzu tatmin edeceksiniz. Hmbilir?Belkihir;ih)hddbv bazon, sizi sevmeğe başlar! A Luvinyi inler gibi bağırdı: ”. — Onun isimini de bili; : Rişliyö, lâkayt bir tavırla o” nı silkerek devam etti: . a ci u

Bu sayıdan diğer sayfalar: