18 Şubat 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7

18 Şubat 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| 'T — 1938 —ğ—ğ m m e Bedava seyahat uğruna HABER Aksam postası Buz dolabında 2. adam dondu Amatörler, bedava Seyahat Için akla gelmedik hileler (cat ediyorlar Gecelerini tahlisiye sanda'ımı İçinde, gündüzlerini birinci mevki salonlarındakibar yolcularla beraber geçiren amalorcu centilmen | girip sakianaaların, bilet al - Yas, #eyahat etmek istiyenlerin 8a- biç Pek gök artmıştır. Bunun önüne ei istiyen birçok kumpenyalar, Satı oldukları hükümetlere müra- bu (biletsiz yolcu) lara verilen Be, arttırılmasını istemişlerdir. iş, ava seyahat etmek yüzünden i pa senelerde, yolcu vapirlarma /. Büy Kom vakalar husule geldiği İyi, birçok da facislar olmuştur. Bi- İş ye tular çoğu, arzularında ak olamamışlar, hattâ bazıları e, ğurda ölmüşlerdir. Aşan satırlarda, bunları, İogi- La Dtanlarmdan Mak Lam Ilsanm- ta dinliyeceksiniz. Ömrünün kırk tk Stnesini büyük denizlerde geçi - Müş deniz kurdu hatıralarmı göyle Mg ltrz seyahat etmek istiyen bi- tiki, kkımda gazetelerde bir haber ta Mi, bu, herkes tarafından hay- hı,» takdirle karşılanır. Ve bir mace ramanı telâkki olunur. Kırk beş denizcilik hayatım ve tecribe- R, biletsiz yolcular kadar Tm ve tayfaların canmı sıkan *y Olmadığı kanaatini vermiştir. sre büyük bir derttir. Bhy, ki deniz kantınlarma göre bu ve a, erilen ceza azam! 20 lira pa- Mi dört hafta hapis cezasıdır, Ge- AFİSİ, biletsiz yolcuları çalış - #alâhiyetini haizdir. Onlara * Bürsonluk ve kömürcülük » Fakat bunu yaptırdı mı, Eeldiği zaman hükümete tes- Di v6 öezalandırılmasmı iste- Sa ini kaybeder, Map ve kolay bir usu! ii ayak Nİ para vermeden beda- Kolaya ermenin usulü pek sade « Ulmandan kalkacak her- Vâpur göze kestirilir, hare- Mak ber AZ evvel, bir yolen uğurla- m İçeri girilir ve arala- apne ir N ka kalkmazdan yarım” saat ev- ME taş » madeni bir defe kü- kar klarla vururlar, yolen ol - Mey Yapurdan çıkmaya, rıhtıma t ederler. Teşyie gelenler İnerlerken bu biletsiz x ç Büvertenin parmaklığına de- htm ge dillerini çıkarırlar, san- bir tanıdıkları, bir akra- era gibi sallamaya başlar. kı © İleri gidenler: “Yarık, İ seyahati beraber ya- May, Ba 14 a di 7 # ww diye bağıranlar da İn, baz gemi zabitleri dola - "Pp Yolcuları bulmaya ça- Mi man kalabalık içinde tefri- mazlar, - Beratyi Tktamdan ayrıldıktan a in bay rrasmdan direkleri. ia Mice #, bir zabit, sekiz dan kıç bodoslamazı- | on fayfayla beraber aramıya başler, l Herbir tarafla bakarlar. Bu arama â&- | maklarının buz tulmuş olduğunu meliyatı, imanım resmi pilotu gemi - den ayrılıncaya kadar devam eder, E- ğer bu sırada biletsiz bir yolcu yaka- lanırsa pilot sandaliyle karaya çıka - rılır. Bu İlk araştırmada mutlak bir. kaç kişi yakayı ele verir. Tecrübelerime göre, biletsiz yolcu- lar vapurlara en çok Napoli ve Cezair limanlarından binerler. Bu limanlar - dan kalkan vapurlarm hepsinde mut- laka yedi, sekiz biletsiz yolcu bulu. nur. Bir gün Vayt İstar kumpanyası- nm (Adriyatik) vapuru (Monako) li- manına geldiği zaman tamam kırk bi- letsiz yolcu çıkarmak mecburiyetinde kalmıştı. Bunlarm hepsi de (Napoli) limanmda gemiye girmişlerdi. Kârlı bir sanat 1925 senesinde, Napoli limanmda, gemilere biletsiz yolcu bindirmek çok kârlı bir sanat halini almıştı. Bu işle uğraşanlar pek çök para kazaniyor- Yardı. Hususi acenteler bile vardı. Napoliden Amerikaya gitmek istiyen- ler yüzlerce lira vereceklerine bu a- centalardan birisine müracaat ediyor- lar, yahut da gemiye kömür veren mavnaların sahipleriyle anlaşıyorlar, 50.60 lira mukabilinde kömür verilen delikten kömür anbarma girip sakla” nıyorlardı. Yolda yiyeceklerini de pa- ket yanıp yanlarına alıyorlardı. Ba - zan ateşçileri kandırdıkları, onlardan da mukaveniet gördükleri vakidir. Gemicilik hayatımda pek çök tess- düf ettiğim biletsiz yolcuların ekseri- sl genç amatörlerdir. Bunlar, parala- rı olduğu halde parasız seyahat et - meyi bir sevk sayarlar. Fakat, çoğu- nun vapura girmesile çikmasi bir 0- lur, 1932 de, bir üniversite talebesi, (Monreal) e gidecek bir vapurun ba- reketinden evvel gaz ocağmı, yatağı- nı, bir haftalık yiyeceğini alır, yukâ- Tı çıkar. Tahlisiye sandanlarından bi- rinin içersine yerleşir. Geceyi orada geçirir. Vapurlarda ilk aranan yer bü tahlisiye sandallarıdır. Tabil yakayı &- le verdi. Yatağını, gaz ocağımı srt. na yüklendi, rıhtıma indi. Umumi harpten evvel, Riyo dö Ja- neyrodan Nevyorka et nakleden £0- Zuk hava depolu bir geminin başka- marotu ağır bir ceraya çarpıldı. Bu başkamarot, adam kaçırmak suretile epey bir servet yapmıştı. Vapırun her seferinde yedi, sekiz kişi saklı - yordu. Bunları, nadiren kullamlan bir soğuk hava deposuna koyuyordu. Ka- Im kapımın anahtarı da kendisinde bu umuyordu. Her akşam, güneş doğ - mazdan evvel gizlice geliyor, kapıyı açıyor, yiyeceklerini ve içeceklerini bırakıp gidiyordu. Bir sabsh müthiş bir facia ile karşılaştı. Her günkü gi- bi, biletsiz yolcuların yiyeceklerini götürdüğü zaman deponun kapi tok - dü, acele kapıyı açtı; içeri girince müthiş bir manzara karşısında kaldı. Depoya sakladığı dört kişi yerde ya- tıyordu. Soğuktan donmuşlardı. Ma- kine dairesindeki bir süpap nasılsa a- çılmış ve depoya şiddetli bir soğuk hava göndermiş, zayallıları öldürmüş- tü, Üç gün üç gece aç ve susuz Birkaç sene evvel, İngilterenin şark limanlarından birinde demir atan bir gemide araştırma yapan gümrük kol- cuları pek garib bir şey keşfettiler. Üçüncü sınıf yolculara mahsus mev- kiin köoridorlarında.n geçerken duvar- daki uzun ve dar bir dolap dikkat na- zarlarmı çekti. Kapağını açtılar, işe- ride üç zenel buldular. Bunlar, mum gibi dimdik, ve biribirine yapışık gi- bi duruyorlarâr. Dışarı çıkarıldıkları vakit, zavallı - lar ayakta duramadılar, vere yıkıldı Jar. Kendilerini hastaneye kaldırmak icab etti. Sonradan anlaşıldığına göre Üç gün üç gece aymi vaziyette, aç ve susuz kalmışlar, Bunları, oraya tay- falardan biri saklamış, biraz sonra gelip çıkaracağını söylemiş, sonra ne- dense ikmal etmiş. Buna rağmen zen- ciler, kamarotü ele vermediler. Parasiz seyahat etmek için birçok hilelere müracaat ederler, akla gel - medik şeyler yaparlar. Bu bususta birinellik bir Fransız gencinin hakkı- dr. Bu delikanlı büyücek bir tahta sandık yaptırır, Üzerine: “dikkat, kı- rdacak şey, cümlesinden başka “alt,, ve “üst” kelimelerini de yazdırır. Sandığı, Havr limanmdan kalkâcak vapurlardan birinin güvertesine koy- durur, gece içersine girer, kapağını kapar, rahatca uykusunu çeker. Fakat Nevyorka kadar gitmek na- sip olmaz, İki tayfa tarafmdan san - dtktan çıkarılır. Meğer, geminin ku- mandanma Havr'dan gönderilen bir telgrafta sandığın eşkâli ve içinde ka- çak bir adam bulunduğu bildirilmiş... Anaforcu centilmen Büyük posta vapurlarından birinin tahlisiye sandallarmı muhafazaya me mur tayfalardan birisi, sandallardan birinin, üzerindeki örtünün kımıldan- dığını, az sonra da gayet şik giyin- miş bir adamm çikip birine! sınıf yol- culara mahsus salona doğru gittiğini hayretle görür. Yoleniardan birinin sarhoslukla sandala gidip yattığma hükmeder, O sırada gemide kaçak birinin bu- tunduğu telsizle haber verilir, Yapılan araştırmada centilmen Joe, - bu İsmi kendisine yoleular vermiş - tir - yakalanır. Ve geceleri tahlisiye sandallarınm içinde, gündüzleri de hi- rinel mevki salonlarında, yüzme ha - HIS, — AŞK ve IZTIRAP ROMANI ahleden: SUHEYLA ŞEFİK — Sıkılacsğınızı o zannediyorum. Amcam biraz tuhaftır. Evi intizam- sızdır.. — 0... Bir gün için Oben rabatsız olmam.. Onun #öylediklerini işitmiyormuş gibi Ferid; — Hem de sizin mevcudiyetiniz o- nu biraz sıkar, dedi, o çok rahat ya- şamağa alışmıştır. Sizin yanınızda biraz kendine dikkat etmesi lâzımge lecek. — Ya... Eğer onu söm... İnce eli Feridin kolundan kaya- rak yanma sarktı. Genç kadın sesi biraz titriyerek ilâve etti: — Pokâlâ öyleyse.. Birkaç gün sonra da biz Bursaya gideriz. Beraber köşke döndüler. Ferit bahçenin kenarına yaptıracağı bir şeyden bahsediyordu. Zaten her zx- man karısına bütün fikirlerini, ku- surlarını anlatarak ona kendi evin- de ve dalma bir arkadaşı yanında bulunduğunu (hissettirmek isterdi. Fakat o bunun bir gösterişten ibaret olduğunu anliyor, kalbinin her za- man için Ferjdenin ruhuna bağlı rabatsız | kaldığını çok iyi biliyordu. Şakir beyle karısı (haftada bir kere Hikmet paşalara geliyorlarâr. Fakat Serimin ziyaretleri daha sık- tı. Ferit onun #ayıf sıhhatine, çekin- gen, ciddi ahlâkına dikkat ederek: “Sizl görmekle (o bahtiyar oluyo- ruz,, derdi. Ve o da bu fırsattan bol bol istifade ederdi. Sevim bahçeyi çok beğeniyor, w- zun uzun hatt bazan bütün bir öğ- leden sonra çiçekler arasında dola- şıyordu. Nerminin yanımda bulun- duğu zamanlar onun bütün (halini tetkik eder ve sonra düşünceli, mah- zun susardı. Feride karşı İlk duydu- #u his zayıflıyor, annesinin ve baba- sının fikirlerine artık Iştirak edemi- yordu. Bir teşrinisani günü öğleden sonra gene geldi, Kardeşini meşgul görerek yalnızca bahçeye indi. Ab- asi da biraz sonra yanına geldi. Çö- vuzlarımda, barında, kütüphanesinde geçirdiği, kokteyl saatlerinde kibar yolcularla beraber bulunduğu, kişlik bahçede yan gelip oturduğu anlaşılır, Biletsiz (yakalananların vaziyeti müşkül olm; böraber, hayatları teh likede değildir. Vakıâ pek eski devir. lerde bu gibileri kaldırınca güverteden denize atarlardı. Fakat, bu son asırda bu gibi vakalar pek az görülür. Bu- nunla börsber, Jorj Manovariç adir genç bir Yugoslavyalı da bu felâkete uğramıştır. Z... isminde bir Yunan gemisi, şi- mali Afrikada (Gard) burnunu dö. nerken fener bekçisi, güvertede bir bo Zuşma olduğunu, biraz sonra büyük bir cismin denize düştüğünü gördü. Ve birinin “imdad!.., diye bağırdığı- i nı işitti. Hemen sandalma atladı, u- zaklaşan geminin bulunduğu yere gel» di, bir adamım çırpındığımı gördü, bin müşkülâtla kendisini sandala aldı. Ka raya getirdi. Yabancı bayılmıştı. Az sonra ayt! dı. Pire limanında gizlice gemiye gir- diğini itiraf etti. Bir sabah, saklan - dığı yerden uzaklaşmak tedbirsizliğin- de bulunduğunu, bu sebebten yaka - landığını söyledi ve macerasını anlat- Birdenbire iri bir gemicinin kendi- sine doğru geldiğini görmüş. Kaçmak istemiş, muvaffak olamamış. Gemici kendisini yakalamış. Bu sırada zabit- lerden birisi gelmiş, hançerini çekerek vurmak İstemiş. Aralarında bir bo - Zuşma başlamış. Nihayet yakalayınca sorgusuz, sualsiz, küpesteden denize fırlatmışlar. Cidden acıklı bir hal de ği mi?.. 2... gemisi, iki gün sonra Oran li- manmda kömür alırken polisler gemi- ye girdiler ve süvariyi (kate tegeb - büs) cürmü ile tevkif ettiler, Maceralarmı anlattığım (biletsiz yolevlar) a ne yapılsa, ne ceza veril- $e yine önline geçmek kabil değildir. Bugün, biletsiz yolcular, bilet para - #ını verirlerse serbest bırakılır. Aksi takdirde ilk manda polise verilir, ) hapsolunur... İşte o kadar... cuk elini çenesine dayamış bir ven» mezara varan ufak bir yolun kena- rında oturmuş düşünüyordu. Karde- şini görünce kalktı, Nermin sordu: — Ne yapıyorsun? Soğuk alacak- sın. — 0.. hayır. Üstüm nüyorum ki... Kolünu Nerminin boynuna gerip alnından öptü. —w onun nasıl olduğunu bilmem ama Nermin abla sen çok güzelsin. Genç kadın cevap verdi: — O herhalde benden daha güzel- kalın. Düşü- miş.. İçeri girelim Serim (hava çok soğuk. Köşke doğru ilerlediler. Soğuk bir rüzgâr yilzlerine çarpıyor, ıslak topraklar »y rı altında kayıyor- mw. Nermin İle Sevimin önünde Fe ridin hediye ettiği köpek yürüyordu. Nermin seyahatlerinden döndükleri zaman Tobiyi görememiş Feride sor duğu zaman: “onu çok beğenen bir arkadaşıma verdim. Fakat onun ye- rine size başka bir tane bulacağım, demişti. Nermin sonradan Tobinin Feride- nin sevgili köpeği olduğumu Feridin evleninceye kadar onu yanından a- yırmadığını öğrenmişti. Acaba bünü nasıl bir düşünceyle yapmıştı, Nor. mine karşı Feridenin köpeğin! mu- hafaza etmenin nezaketsizlik olaca- #ınr mı düşünmüştü? Yahut Tobinin kendisine sokulmasını mı çekeme- mişti? Nermin önce İlk fikrine inan- mış, sonradan İkinci (o düşüncesinin çok doğru olduğunu anlamıştı. Merdivenleri çıkarken genç kas dr kardeşine dönerek: — Doğru salona git, dedi, ben Fe- rlda bir şey soracağım. Sonra yanına gelirim . Feridin, yazı odası en nihayette i« âl ve muhakkak peneârelerinden bis risl açık dururdu. Nermin yaklaşın ca hemen kavgaya hatırlanır. gi. bi yükselen sesler işitti. o Hayfea durdu. Ferldin yanında acaba kim vardı? Hayır yanma gitmeden İçes ride kimin olduğunu (hizmetçilers #ormalı idi. Yürüyeceği sırada sert bir sesin: — Fakat anlamıyor musunuz Ferit böyle daha !yi olacak. İşte siz tekrer evlendiniz, başka bir kadını sev “ sunuz.. Halbuki benim zavallı Feri- dem... dediğini işitti. Ferldin titriyen asabi sesi lâkirdı- yı kesti; — Ben mi seviyorum ben mi? Hay dl rica ederim. Feride (o benim her zaman için sevgilim olarak kalaraka tır. Onu burada omuhafaza edece gim.. Benim küçücük Feridem.. Nermin sarsıldı. Yanmdaki cam« 41 kapı açık duruyordu. Ne yaptığıs nın farkında olmıyarak oraya girdi ve oturttu. Feridin küçük salonunda i dal Onu daha bu sabah çiçeklerle süele- mişti, Onun böyle İnceliklerden boş« landığını iyi bilirdi. Hep onun zeys kini okşamak isterdi. Çok yazık o! muştu! İşte bakikatle böylece y se gelmişti. Bunu kendisi de bti N du ve hergün Feridin (o kendisinden daha fazla uzaklaştığını bissediyor- du, Koltuğun soğuk derisine (sin dayıyarak heyecanla titriyordu. Bu kelimeleri işitmek ne büyük bir teh- kirdi: “Ben mi? Ben mi seviyo rum?,. Ne müthiş bir isyanla Ted- detmişti, Mergünkü samimiyetlerine, onları bağlayan mukaddes rabıtaya rağmen kendisinin hiçbir ehemmiy« t yoktu. O kimdi acaba? herialde “öteki- nip,, babasr. ski damadının idd's- sını reddederek kızmın kemiklerini almağa gelmiş olmalıydı. Fakat Fe- rit veremiyeceğini açıkça söylüyor- du! Vakit epeyce gecikti. Nermin de- a rin bir hözün içindeydi. eo Eski tarz bir saatin beşi (oçaldığını işiterek kalktı. Kainpederi çay (o İçinek için onu bekliyecekti. Orada duran bir aynaya yaklaştı. Yüzünde çektiği a- ctları gösteren çizgiler Obelirmişti, Biraz daha dinlenmek lâzımdır. Bir kanapeye dayandı, Karşısındaki! ay- hada koyu mal esvabı Içinde çok güs zel duran bir kadın görüyordu. Kol« Yarı eskisi gihi zayıf değildi. o Daha rahat ve muntazam bir o hayatonu canlandırmız cok (o güzelleştirmişti, (Devami var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: