17 Nisan 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

17 Nisan 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

17 NİSAN — 1938 Tıpkı bir roman Haydut yakalan- mak Muharririm.zin üzere ! iddiaları doğru e kaçtığı yalan çıkl yor!tahteıbahğ!:!. alman cevabda bu ismler ve kı. — Ansızın kaybolan bayan ReMr ziye Fikrinin (Bir Raydudun Hü- yatı) adı altında neşretmekte öbk duğumuz mektuduna bu gGün dü. hi devam edeceğiz. Fakat ondan önce aldığımız mühim Mb(rlt_îd bildiriyoruz. Mektubun mabadini bu haberlerden sonra okuyacak- SıNıZ, — Kibar haydud Lehli Ozman pasa öğ- Ju Mahmut Nadir Usman'm izi bulun. du. Muharririmizin yaptığt tahkikat- tan anlaşıldığına göre bu izi bulup ele veren, rıhtım hamallarından. Çorum- lu Salih oğlu Süleyman admda bir de likanlıdır. Kendisine para mükâfalı * Verilmiştir. Süleyman okumaya meraklıdır. BoS zamanlarında biteviye mecmua, güZt- te, kitlap okumaktadır. Yine bir sabah Galata rıhtımında gazetemizi Okur - ken haydutluk hâdisesi gözüne ilisir ve meseleyi günügününe takip mera- kına tutulur. Bayan Remziye Fikrinin ansızın ortadan kayboluşunu da Okü- yunca düşünür, hafızasını yoklar, b*_-'- lur ve hemen bay Selim Özdurum koşup şunları söyler: — Ben o bayanla bayı tanıyorum. Gazetelerde yazılan tariflere tasta « mam uygundular, Ö sabah rıhtımda duruyordum. Sarı saçlı mavi gözlü bir bay yanıma geldi. (Sen vapur hama- İr mısın?) dedi, Beni aldı, beğ dakika sonra hareket edecek olan Yılo'i:d :l- di. İki büyük bavulu ben aldım. Çan- tayı bay koltuğuma verdi. Kendisi de küçük bir el çantası aldı. (Onu da be. üi oltuğuma weriniz) dedim. — Ver- medi. Bu küçük çantaya çok dikkat e. diyordu. Galiba içi para doluydu. Riıh- tımda duran Bandırma vapuruna gir. dik. Birinci kamaraya yerleştirdim. Biletlerini kamarota verdiler. Bana yerdiği beş liralığı bozuyordum, Vvâ- purdaki memur hüviyetlerini aldı, def- tere yazan kâtibe okudu. Erkeğin adı ya Ekremdi ya Etem, pek anlamadım. Ama soyadımı iyice işittim, Gönen di. ye okudu. Kadın için de refikası &l_'ı— ye diye yazdılar. Bunlar gıutı;leş-ın yazdığı kaçanlar mıdır? Değil midir? Bilmem, Yalnız tarifleri tıpa tıp Uyu. yordu. Belki işinize yârar diye koşup haber verdim. Bunun üzerine Gönene çekilen teb Çekmecelerden birinde b_ulrluağ;(ııL bir yana çıkarttıkları resmi elipe # L y Y n aisine mı yordü. * miyle yabancıydı. n Nim olmasın?,, diye d“!“"f'“' ü « dedi. Kartm üzerinde hiçbir İ5 de kalan Selime baıl&f::mşımu“ gayret sarfettiğini anladı. 3 Mmekten mütevellit bir sukütu HY resimle odada dolaşmıya duran resimlerde dolaştırdı. Bül dıya durdu. Kenarda oturan, elin Bunlardan disiydi. Babasını da tanımakta Büçm:m da Selim., Ya bu kadın?,, Hiç şüpüt kadınla bir erkeğin yan Evirip çevirdi. Bu çok biri üzerinde uzun uza- ge bir çitek emeliydi. yafetlerde kimsenin gelmediği bildi - rilmiştir. n Fakat Bandırmanın cevabı mükem- mel bir ip Ucu vermiştir. Bu izsimler. de iki yolcunun akşam treniyle lur!- ket ettikleri ve İzmire gittiklerini söy. ledikleri - bildirilmektedir. - İzmirden gelen cevab menfidir, Anlaşılıyor ki, şaşırtmak için İzmir adını vermişler, hakikatte İzmirden önce gelen istas- Jardan birine çıkmuşlardır ki, ikin. ci ip uev da bu sayede elde edilmiş bu- Junuyor. ü tren memurlarından yap- lan tahkikattan kaçakların takibatı karıştırmamak — için adımı şimdilik yazmadığımız (. . . ) İstasyonuna in. dikleri ve hususi açık bir olomobile binerek hemen hareket ettikleri öğre- nilmiştir. Artık mesele basitleşmiştir. Deni . zaşırı kimse kaçmamıştır. 'Tahtelba - hirle gidiş masaldan ibarettir. Bu su- retle muharririmizin geçende neşret- tiğlmiz iddialarından birincisi tahak- kuk etmiş demektir. Haydud ve ay. rılmaz arkadaşı medemki hudutları- mız içindedir, mutlaka yakalanacak. ları muhakkaktır. Belki gün, belki saat işidir. Her ikisinin de muhtelif fotoğrafları ve parmak izleri tamim o- lunmuştur. Muharririmiz dün geceki Bandırma vapuruyla adını yazmadığımız istas. yona hareket etti. Yapacağı tahkikatı ve alacağı havadisleri telgrafla bildi- recektir, tW Bayan Remziye Fikrinin mektubu- nu dünkü sayımızda kaldığı yerden neşre devam ediyoruz: Bir haydudum hayatı — Bvvelhi ve dünkü sayılarımızdan mabad — İ Neylinin romanı için size kısa not. lar verebilirim. — Altes'im (Mıhm!ıt Nedime bu adın ben verdim) her mı'l- letten birçok kadınlarla tanışırdı. V'e bunları yüksek lıhıkııııü.ın Kimiyle ot âAşıklığı ederdi, kiminle dostluk. Bir takımmı da hi t_ıııınıl dı. Ben hiç kıskanmazdım. Bilirdim ki Altes hakikatte hbenimdir. Hayattay” sa bu kadınları, babalarını, kocalarını Tanırdı. Çeşitli falsola. FÇU A k“l; Devamı 11 inelde tama- 'Evvelce Se. ki Feridedir!,, agıli tutan adam ken- ,_ ı l HABER — Akşam Nasıl leğame eeei Casus kadın kurşuna dizildi ? Idam hükmünü injaz edecek manganın humandanı, birdenbire düşüp bayılan genç kadının vanına yaklaştı ve rövolverini çekerek beynine boşatttı. Kontes Jan dö Belvil ve Lwiz Tülliye esaretleri sırasında Birkaç gün evvel cikan harbinin müzltejikler için karanlık günlerinde mis Kavelin sadık arkadaşı ve yar- dıması olan matmazel Lwiz Tüliye altın modalye ile telğij editldi. Bu mü nüsebetle Fransa için çok çalışan bu genç öğretmenin hayalımı ve menki- belerini Jurnal gazetesinden — aliyo- YuZ. ... Luiz Tüliye ismi ilk defa olarak 12 bi rinciteşrin 1915 tarihinde Brüksel du- varlarında asılan resmi bir ilânda görül- dü, Bu resmi ilânı yazan makam, Brük- seldeki Alman kumandanlığı — idi. İlân kısa yazılmıştı ve örli idare ilân edilmiş olduğu halde Alman ordüsuna hiyanet . kârane hareketleri sabit olan be: idamlarıma 9 birinciteşrin 1915 lip Bök, Luiz Tuliye, Edit Kavel, eczacı Lui Severen — ve kontes Jan dö - Belvil. Matmazel Luiz Tüliye kendisine mukad- der olan âkibetten yakayı sıyırabildi. Bu sabık İspanya kralt on üçüncü Alfonsun müdafaası suyesinde mümkün oldu. Bürüksel kumandanı Fan Bis nı, Brüksel duvarlarına asıldığı n ilâ- vakit Edit Kavel hakkında idam hükmü infaz edilmişti. 12 teşrin sabahı milli atış mey danında vatanperver İngiliz kızının tayı! ve ince vücudu bir mülreze Alman aske- Tinin birden boşalttığı kurşunlarla yere yıkılmıştı. Yazan; Hasan Ras m Us Az bekledi, Merdivenlerden koşarak çıkan bir gencin ken- disine yaklaştığını gördü. Suad; yine - bakışlarını sabitleştir- çekmedi *“İştel. dedi, bU miş, kendisine görmiyen bir adam i h; kadın Ni- Genç ellerine yapıştı: — Hog geldin baba! — Sen misin Ferid? Hoş bulduk oğlum, gel bakalım. hali vermişti. Vi HABERİN EDEHİ TEFRİKASI: £O * Fransız Hükümeti, umum rarpte büyük kahramanlı! yösteren bir kadına nllın verdi madalye AL4 AKAYENİN KU ŞUK UlaksilösI Hânnlli” da çok şeyler söylendi ve yazıldı. İdam sahnesinde hazır bulunanların bir kısımı mis Kavelin idam yerine — getirilinceye kadar itidalini muhalaza ettiğini, takat gdayanacağı kazığı görür görmez bayılıp yere düştüğünü, ve bir Alman zabitinin rovelverini çekerek kızın — kafasına bir kurşun yerleştirdiğini iddia ediyorlar. ge- ne idam yerinde bulunduğu muhakkak o- lan bazıları da mahkümun, ölümü - çok soğukkanlı, başı yukarıda olarak karşı- ladığını söylüyorlar. Idam kararı infaz edild. ? Harp bitti. O vakit mis Kavele son dini telkinleri yapan ve idami sırasında hazır bulunan protestan rahibi Lesör bu vakas ya dair bir mektup yazdı. Mütarekeden kaısa bir zaman sonra Berlin mecmuala- rından birisinde neşrettirdi. “Idam yerine götürülürken araba- da mis Kavelin yanında idim. Yalda giderken kendisine biraz incil oku> dum ve biraz da ingilizce dini ilâhiler terennüm ettim. Kendisi çok - sakin idi. Şehrin haricine çıktık. İdam sa- hasına geldik. Orada bir erkânıharp sıbayının kumandasında bir bölük asker, divamıharp namına adli müşa- vir, kumondanlıkdan bir mbirl bir de doktor vardı. Papazlar ve bu ara- da ben, mahkümları hazırlanan ka- zıkların yanına götür zırlandı. Mis Kevelin elin: ve kendisine ingilitce olarak şımi söyledim: *ARakın, İsanın ve Ruhül- kudüsün himayesi rehberin olsun, â- min,. Mis Kavel bileğimi #ıktı ve “Allaha inanorak memleket uğruna sevine sevine öldüğümü milletime ve sevdiklerime söylemek için elinizden geleni yapımız.,, dedi. Omu birkaç a- dwm daha ileriye kazığın yamına gö- türlüm. Oraya kızı hafifçe bağladı- lar. Kızcağızın yaşlı gözleri bir men« dil ile samıldı. Bu strada katolik pa- poz da öbür tarafta diğer bir direğe bağlanan mühendis Böke biraz daka uzun surette vdâz ve nasihat elmekle meşgul idi, Bana bitmez tükenmez görünen birkaç utun dakikadan som- mıydın? baba. — Hayı Umami harpte idam edilen Mis Kavc'1 YA setl ve keskin kumanda gürledi. Ayni samanda iki takım birden aleş elti Ve iki makkâm aynmi zomanda yeve düştüler. Sonva ceselleri dini me Tasimle kaldırdık.., Idamdan müebbet küreğe Bu sırada matmazel Tüliye, Sen . Jil” deki askeri hapishanede ölüm cezasının kendisine gelmesini bekliyordu. 11 teşrin akşamı Brükseldeki Alman kumandanlı- üt İspanya kralımdan çok şiddetli ya - zılmış bir protesto telgrafı aldığından bu- nun üzerine İdam kararının infazının te- hir edildiğinden tabil haberi yoktu. Bir kaç gün sonra La Beljik gazetesi gu resmi tebliği neşretti: “Sa Majeste Almanya imipargtoru mun kaddes af hkakkım kullanarak 9 birinci- teşrin farikinde Brüksel divanıharbi tora- fından öğretmen Lüiz Tüliye, eczacı Lui Severen ve kontes dö Belvil hakkında ve- rilmiş idam Bayarlarını — müebbed kürek cezasına takvil buyurmuştur.,, İdam kararını üğrendikten sotra Mad. mazel Tüliye sin gecesini şöyle anlatı - tıyor. “Kontes D5 Belvil ile ayni odada idik Evvelâ bir parça — ibadet ettik. Allahın huzuruna çıkmağa hazırlan- dık, Saat öntlre doğru yatağa girdik, Ve sabaha Tüzrşr da bri parça uyu . duk. Sabah çanlarile uyandık, bizi DEr- Devann 17 incide YABANCI DİLLERE NAKLİ HAKI MA HRUİZDİUR — Mademki böyle baba, niçin geldin? Biraz daha kalamaz — Bazı ilâçlar verdiler oğlum. Onları kullanacağım. Netice bunları tamamiyle kullandıktan sopra belli olacak... Orada bo- gşuboşuna iki üç ay kalmanın manası yoktu.., Annesinin sözünü hatırladı. O babasının en ümidsiz zaman. larında bile karşısındakilere ümid verdiğini söylemişti. Baba. gınm sözlerine inanır gibi göründü. Fakat içinden işin hiç de göylediği gibi olmadığına hükmediyordu. Feridi aç düşünce- sinden babasmın sesi ayırdı: — Öğlüm, annen nereye gitti, biliyor musun ? Ferid, dilinin ucuna kadar gelenleri söylememek için ken. disini sıktı. Suad bunun üzerinde durmıyarak suali değiştirdi: — Paşa deden de evde yokmuş.. Nereye gider acaba? Ferid âurakladı. motten başkası olmıyacaktı. Bu resmi . Bir gün R ş İ , ladı. N:ıqt.le evlenmelerinden bir 8Y lîıığl fotoğraf maki- Feridin odaya girmekten çekinen bir hali vardı. Bunun far. m;mş"ğg“î İNi aC G SRĞERR DĞ CA GE bahçede oturuyorlarkea, Ferid, yeni! "m-kaek tecrübe etmiş- kına varan Suad oğlunun kolundan tutup içeriye alırken: Vet bıb.:ıîm a dl)î cevak verdi., Ç nesini ilk defa kendilerinin bu resmin! çe — Gel, - diye tekrariadı. Annen yok, Burada oturabiliriz. Nimünü k nm bu izahatını evdekilerin Paşa Dedesinin ö- ti ika tasavvur Ferid: inü kendisine haber vermek cesaretinde bulunamadıklarıma “Sund, karısını tetkik ediyordu. ORU O, Oaaa akat onun bu — Gözlerin nasıl baba? ymî"l;x fısıldar gi D , ü « € K A vaş, Lısı ü bi e ni etmişti, Birkaç defa güzel olduğunu l!""l"ı:j Bir an — içinde — Bildifin gibi oğlum. İyileşmek imkânını bulamadık. Bi Ş:î*valıı âîım:::c ';:l_t.hn;:e;lndı&u babı: kadar güzel olabileceğine ihtimal yerme ha başka bir ince- Bu cevab, Ferld'i saratı. Bir an icinde bütün ümitlerinin DU aa Ve B eli m)-- iş a.. Paşa Onda dâl gırça sarey gibi bir taş parçasının temasiyle yıkıldığını duydu. et Y KT f : hüyalinde, ölen karısmı canlınd;ld'îl-o iH lik buldu. Nimet yalnızca güzeldi, Bi ldaki Içinde, hâlâ elinde tuttuğu kır*P“':: nn müşabeheti olup olmadüğını anlanıt şılaştırdı, Evvelâ “hayır!” dedi .sımöm öz daha genç görünmesini birkaç Gene ç. npaıilld“' Tek gözlerindeki müşabehete dikkat “u r. ? Doktor Nedim karısıydı. Ya yanmdak! eckek? Bu girkin 8U D A yi akraba. olmasın? O olsa bile bu bir vesika OlaNET 5. ht resim çek- sıydı. O halde İkisinin, evleâme'erinden T Di for ihtimale tirmelerinde hiçbir gayritabillik bulunan Odada çok karer resmi cebine yerleştirerek kapıy'a krak seslendi!? kalması güphe uyandırabilirdi. Kapiyı “ç — Sayoestet.. B S N Şimdi ne yapacaktı? Babası, üvey anasının yaptıklarından öm- rünce haberdar olamıyacak ve o ömriünce babasını aldatmakta devam edip duracaklı. Ne olurdu, biç olmazsa Paşa Dedesi sağ bulunsaydı. Babasınm yüzüne baktı. Onda, Paşa Dedesinin ölümünü öğ. renmiş bir ifade bulamadı. Dudakları titriyerek: — Ya, - dedi, Demek böyle baban?.. Yazık.. Bense ne ümid- ler besliyordum. Yazık... — Ne yapalım oğlum... Başa gelen çekilir, Oğlunun hakikaten çok mütecssir olduğunu görerek İlâve etti: — Bununla beraber ümidim tamamiyle kaybolmuş değil.. Birkaç ay sonra tekrar gideceğim. — Evet baba! Bir gündüz kendisini odasında ölü olurak bul” duk. Doktorlar kalp dediler, : . Suad babasının ölüm haberini göz'erini kapıyarak - dinler mişti. Kendısini güçlükle tuttuğunu anlatan bir sesle sof'du: " — Bama neye yazmadmız”?, — Baba annem tedavinizi bırakıp gelirsiniz diye’ — Çocukluk... , Sund, bunu göylerken odanın kapısı açılmış, İçeriye Safinaz Hanım girmişti. Feridin baba annes'ne işaret ettiğini gördü. Ferid, işaretinin manasını anlatamamıstı. Baba annesinin baş sallaması üzerine delikanlı yüksek sesle söylemekte bir beis görmedi: f ğıı:.kindi (Devamı var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: