11 Temmuz 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 13

11 Temmuz 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

m m İrt, tanavvurlarını i anlattı ve a ab bekledi, mg tevkie gz Monso parkma bakan ie hb küşük bir salonda an- tig biribir Şi karşıya oturmuşlardı. znmi sok benziyordu. Fakat Yanın açık kumral saçları" ni Sayet mahirane boyanmış tatlı çeh- esine, Sidar, boyuna, vücudunun. tatlı va larına bakanlar bu olgun kadını dokuz yaşındaki szına tercih edeli- mi de koyu kumral saçları ve Bale, rn taravetiyle çok gü- ca t anne, kız yanyana durun- tasa daha ziyade madam Molu- rinde toplanıyordu. Annesi Ceva; d ü P vermedi.. Odada ses - tik SZAYıP gidiyordu. irenin sabrı yi Anna, neden cevap vermiyorsun? Madam Moluva düşüne düşüne, ke- d; elerin Üzerinde dura dura cevap ver- — a hususta düşüncelerim daima baca, Rrecede kalmalıdır. Yavrum, asıl R Mek sensin.. Bana kalırsa Uvatriye, yes, servet ve şerci aş, dan sana çok münasip bir eş 6- —E kay e Sat anne, bir genç kız evlenir - a kendini istiyen adamın yaşı- ik: olarak, nasıl söyliyeyim, deriyle nasıl buluyorsun? Ağ Roge, çok yakından ta- bir adam değil. Yakışıklı. bir W» Zeki görünüyor. Geriye bu delikanlının huyları, âdetleri İİ nlar tabil sen benden daha ten, kat anna.. Roge o kadar çekin- > ne kapalı ki. Onunla konu- Ay eli veya düşünceli olduğu- —- anlamıyorsunuz. Böyle bir ada ye, Siaiterini anlamak çok güç olu. Mak iz acaba bu meselenin evlen - Sok büyük ehemmiyeti var m:?. ma Moluva güzel gözlerini ta- Ma Dinle kırım. Vakia önsar pek iyi if: huylu ölmiyan, yahut biraz tahakkümü seven bir erkekle evlendiği vakit bile | mes'ut olabilir, Nitekim biribirini de- Ticesine seven insanların mes'ut olama- dığı vakidir. Ben bunun bir çok misal- lerini gördüm.. (Az daha, ben de evli. lik hayatında hiç mes'ut olamadım, di- yetekti, fakat kendini tuttu.) Ümüt e- derim ki evleneceğin delikanlı brüsa - İ mahakâr, söz anlar, müşfik bir adam- dır. İren canı sıkılmış bir tavırla; —Müsamahaya ihtiyac: — istikbal hakkında şi küm verilemez., Belki sen müsam: kaya muhtaç olmazsın, fâkat Kocanın bi* çok hareketlerine göz yummak mecbt tiye- tinde kalırsın.. Aile hayatında karş ilikli surette karı ile kocanın kusukrına göz yumması şarttır. Bu olmazsa evli- lik hayatı bir cehennem olur. Genç kız itiraz etti: — İnsan başkasının kusuruna göz yummadan da gururunu muhafaza ede- bilir. Gururunu muhafaza edebilen bir kadın da, biç bir zaman kocasiyle kavga etmez, Madam Moluva bu nokta üzerinde münakaşaya devam etmek istemedi. — Yavrum, sana bütün samimiye- timle bir nasihat vereyim. Yeni evli karı koca arasında geçimsizlik, bilbas- sa kayriananın başından çıkar. Anne, damadı, kızını elinden çalan bir mahlük olarak telâkik eder. Ve onu bir türlü sevmez. İtiraz etme.. Bu bir kanun - dar tabii ve doğrudur. Ben dulum, sen de biricik kızımsın, şu hakle ben çok | kıskanç, çok korkulacak bir kaynana o labilirim, Vakia böyle olmağı istemem. Fakat böyle olacağım muhakkak. Bina- enaleyh siz evlendikten sonra sizden İ uzak kalmayı tercih edetim. Biz 6 va- kit sadece ilki arkadaş olârak kalırız, Kaynana biribirini çok seven, ara ra gören, be- raber bir kaç saat geçiren, haftada bir veya iki defa beraber yemek yiyen iki arkadaş.. Ben hiç bir işinize karışmam. Siz sormadan hiç bir mesele hakkında fikir söylemem.. Ne demek istediğimi anlıyorsun değil mi?, İren heyecan içerizinde düşündü: “Zavallı annem, beni ne kadar çok ss- viyor, benim için nelere katlanıyor. Fakat o da hislerini açığa vurmak is- temiyen, heyecenlarmı içinde saklıyan bir mahlüktu, Binaenaleyh düşündü - günü söylemedi ve sadece; — Istikbal ne olursa olsun, ben senin kızınım!.. dedi, Madam Moluva, kızını şefkatle ku- cakladı ve sonra her ikisi ayrı ayi ev. den çıktılar. Genç kiz arkadaşlarına annesiyle konuştuğunu anlatmıya gitti. Annesi de kendisini bekliyen sevgilisini bulmuya.... Madam Moluvanın sevgilisi orta yaş- Mh bir adamdı. Kendisini on üç scne- denberi sadık, gizli ve plâtonik bir aşk- la seviyordu. Madam Moluva, evli iken şok dürüst bir kadındı. Kocasının ismi. ne ve hatırasına hiyanet etmedi. Koca öldükten sonra çok sevinen âşıka: — Düşün, ben bir anneyim. Evli ken şerefimi kocam için muhafaza et- miştim. Şimdi de kızım için temiz kal- mağa borçluyum, demişti, bekle de kı- zrm evlensin, ondan sonra. Hüg Lariviyer iyi bir âşıktı, sustu ve bekledi. İşte bugün Madam Moluva sevgili. sine kızının yakında evleneceğini müj- deleyecekti.. O bu habere çok sevindi: — Memnun oldum, dedi. Aztık be- nimle evlenebilirsiniz., Bir vakitler ko- apne, Frederik Bute tanizın şerefi için teklifimi reddettiniz, sonra kızımızın saadetini ileriye sürdü- nüz. Şimdi artık hiç bir mâni kalmadı. — Biraz daha bekle, dostum.. Be meseleyi ileride konuşuruz. Kızım evlendikten sonra ben çok serbest kala- cağım. O vakit sizi daha sıksık görebi- lirim... İren evlendi ve madam Moluva, kı- zına anlattıklarını tamamen tatbik et- ti. Yeni karı kocadan uzakta yaşadı, onlara nasihat vermedi, onlara sual sormadı. İrenle kocası arasında bir anlaşmamazlık sezdiği dakikalarda da hi bunun farkına varmamış gibi dur. mağı tercih etti. Bötün bu hüsnüniyetine rağmen bu rolü oynamakta devam cdemedi. Bir gün kızının evinde yemek yiyorlardı. , Yeni karı kocanın arasında bir fırtına- nn dolaştığı besbelli idi, Madam Mo- luva beş yere neş'eli görünmeğe çalış- tı. İren ve Rogenin bakışlarında yıldr- rımlar dolaşıyordu. — Madam Moluva ; “Ne olursa olsun, benim bu işe karışmamam daha doğru olur.,, diye düşündü. Yemek biter bit- mez: — Ben gidiyorum artık, dedi. Roge oturduğu yerde kımıldadı: — Nasri, kızmın yanında kalmak iş- temiyor musun? , Madam Moluva, Rögenin ne demek istediğini anlamamış gibi göründü ve kekeledi: — Ben sanıyorum ki.. İren kendini tutamadı ve bağırdı: — Hayır anne, o, benimle meşgu' olmamak için, seni yanma çivilemek istiyor, sen de benimle meşgul olma - mak için bahaneler yaratıyorsun; Kay- nana olmamak perdesi altında anne ol- duğunu inkâr ediyorsun. Bizim sazkdeti- 73 miz, felâketimiz sana vız geliyor. Bize gok lâkayt kalıyorsun.. Sustular. Anne düşünüyordu. Sene- lerce köcasmın kavgalarına tahammül etmişti.. Senelerce kızr için her şeye katlanmıştı. Şimdiden sonra genç kart kocanın kavgalariyle -meşgul olması lâzımmış.. Hayır; artık bu çok fazla idi, Madam Moluva'bu dakikada Hüg Larinwiyer'in tatlı bakışlarını düşündü ve sükünetle: — Artık istediğinizi yapımız. Bon ev. İeniyorum, dedi. Çeviren: Muzaffer ESEN “ id p Er Aİ Keskindir ve kanatmaz en sert sakalları kolaylıkla traş eder. Yalnız Altun çiçek traş bıçakları sabununu, kre. mini ve kolonyasmı kulla- nınız. Bunlardan daha iyi- lerini bulamazsınız. Göz Hekimi Dr. Şükrü Ertan Cağaloğlu Nuruosmaniye cad. No. 5 Tel, 22565 (Dr, Osman Şerefettin TN, —“ BURİNAN helali Etkek; *Orast benim evimdiz va, dedi. Şmdli kendisini kollayacak.. tiyacınız olduğu zamanlar sizin de #vinizdir., - dedi, O günden sonra belki yirmi defa ndilerine misafirliğe gittim. Her de atında hüsaü kabul gösterdiler. Ev, e » aydınlık ve güzel. Hele manas- pasının bahçesine bakan bir Odası var ki Mirtiy için biçileniş kaftan. Ayni Zamanda ev, manastıra ait ve Papanın himayesindedir. Bu yüzden kolay kolay kralın bile giremiyeceğini Banırım, Büridan, Lansöloya iltifat etti; i ke hayvan değilsin. Bunu We Şüphe yok. Ben Artuvanm Be bâse civarındarım. 5 e Betonlu musun?, et, mösyö.. Sizin gibi Betonlu.. a eni işin büylik bir şereftir. ia Tfyln ittifakla bahçıvan Martenin © EĞtürülmesi kararlaştırıldı. —20— ia AN Dö DRAMAN bel, Nel kulesinin zemin katında, ie ile karşılaşmca çok heyecan - Mk Bigornu ölmüş biliyordu. De- Mak < İŞ VE çocuğunu nehre at- Yönü > götüren bu adam hâlâ yaşı- Lan, i zi m b kin beslediği iç kişiden bi- Bey'y kileri de Margarit dö Bü. le Şarl dö Valuvaydı. ie Hiğma da eğe beslediği ka- N Verdi ri. Ö, Şarl 45 Vâluva müh m yavaş azametli ve doğru mevkilerinden bir uçuruma e istiyordur. Onları ek kadar kolay bir şey o- &. atl Fakat 5, bumu yapmıyaca". Mende, in arap ve etrap içinde kıv- Pm; görmeliydi. M yağ, ivenden Şıkarlcen kendisini w- ğ tamttrğana Pişman oldu, Kemi a Fakat muhakkak ölmelidir.,, Evet ölme» liydi. Mabel düşündükçe dudaklarında bir tebessüm belirdi; "Onu Margarite öldürtecekti,. Adalet denilen şey dai ma dolambaçlı'yollar takip eder, fakat günün birinde muhakkak surette hede- fine erişirdi.. Üç hemşirenin, eğlencelerine sahne olan kata vardığı sırada damdan inc Margaritle karşılaştı. Mabel: — Bu adam... - dedi, Mlargarit büyük bir macera geçirmiş olmasına rağmen sakin görünerek : — Büridan muı?, - diye sordu. Mabel omuzlarını silkerek ; — Bürklan mesele değil kraliçeml., Olanı görmüş gibi anlıyorum. Delikan- İmin buradan alelâcele çıkması, büyük bir hakarete maruz kaldığınızı anlatı. yor. Margarit cevap vermedi, Mabel, bu cevap karşısında büyük bir ıstrap bul- du. Hafifçe güldü. Sonra bir kaç saniye kadar ibtiyarlamış görünen çehresine dikkatle baktı: — Artık, dedi.. Elinizdedir. Onu, o Büridanı istediğiniz zaman perişan bir hale koyabilirsiniz. (Sesini yavaşla- tarak ve kraliçeye eğilerek), bunun için adi bir intikama ihtiyacımız yok... Onu artık yakâalatabilir, zındana attıra- bilirsiniz. Çok zaman geçmeden aysk- lanmıza kapandığını, aşkından çıldır. dığını görcekesiniz. Çünkü aşk ilâcın: tertibe muvaffak oldum. Margarit dişlerini gıcırdatırken Ma. bel devam etti: — Büridanı düşünmeyiniz. Asri kor- kulaçak ötekidir! , — öteki de kim?. — Kule kapısını kapayan adam,. O müthiş bir cani, menhus bir şeytandır.. Margasit gözlerini Mabelin gözle- rine dikti; RÜRİDAN sı Bir kaç dakika sonra Grev meydanı na varmışlardı. Direkli evi - ki bugün şehremanetinin bulunduğu yerdir » do- laştılar. Sen Jan kemerini geçtiler. Bu kemerin yüz metre kadar uzağında, ih- timal ki Parisin ilk istihkâmlarından biri olan metruk, eski bir kule görül dü, Mürabbaa yakm bir yüzü olan bu kulenin dovarları çatlak, çatısı, çökük, kapısı sökük ve pencereleri açıktı. Bu- raya şeytanlar kulesi deniliyordu. Bu kulenin solunda, sokaktan bir duvarla ayrılan bir avluya bakan büyücek bir evin duvarı yanında duran Büridan; — Burası, » dedi. — Burası olması para etmez, yeter ki orospu doğru söylemiş bulunsun... Bunu Gotye söylemişti... Filip içini çekti.. Bürklan iki kardeş arasında bir mesele çıkmasından korktu. Nitekim Büridan bunda pek te haksız olmağr ğin: anlamakta gecikmedi. Filip? — Kraliçeye yanımda hakaret edil. mesine tahammül edemem, - dedi. Gotye omuzlarını silkti.. Bu sırada Büridan, Lansölonun o- ———— mâni oldu. Kendisi bir kaç adım ilerli- yerek: — Kraliçe tarafından! - diye bağırdı. Bu söz üzerine pencerede iâkırdı söy leyen #ğam şapkasını çıkardı. Diğer » teri de kılıçlarını indirdiler, Şapkasını çıkaran; — Ne istiyorsunuz? » diye sordu.. — Buradaki genç kızı alıp götüre- ceğiz., — Peki parola ne?. Büridan tereddüt etmeden titreyen bir sesle: — Marinyi! diye bağırdı. Büridan Parolanın ne olduğunu bi- liyor muydu? Yoksa atıyor muydu? A- tıyorduysa neden başka bir adamın a- dımı değil de Mârinyinin ismini söyle- mişti?, Muhafız askerlerin kumantanı, hür- metle selâmladı ve yanımdaki askerlere kılıçlarını kınlarına koymalarını em « zetti, "Tesadüf, bazan hakikate (hesaptan daha yakındır. Bu, Büridanın parolada isabetini gösteriyordu. Kumandan : muzlarına basarak duvardan bahçeye n iz! Şimdi atlamış bulunuyordu. Bazoş kraliyle 7 Biraz beli v ka ikizi gâcağım.- dedi. Galile imparatoru da duvarın üstüne çıkmışlardı. Götye ile Filip gözcülük için sokakta kaldilar. Bigorn duvara ata biner gibi otur- muştu. Male göre ya avluya, yahut ta sokağa atlayıverecekti, Bu sıratla evin birinci katından biç pencere açıldı. Büridan; — Biraz çabuk olunuz, zira geç kal- dık, dedi. Yukarki pencerede ümit dolu bir ses bağırdı: Birdenbire evin zemin katındaki pen- — Büridan!.. cerelerden biri şiddetle açılarak (O bir — Mirtiyi,. ses; — Kim o? - diye bağırdı. Büridan meş'alelerle aydınlanmış o- Jan bu odada beş altı adam gördü. Ayni ses bağırdı: — Defolunuz.. Burada işinize yarar bir şey yok! Rike ile Giyon hemen bağıran #da- mın üzerine atılmak istediler, Büridan A PE EŞ Askerlerin kumandanı: — Hay Allah belâsımı versin!.. Bu Jan Büridanmış! Hücum! diye haykır- dı. Muhafızlar hemen pencereden atla- dılar.. Koğuştaki meş'alelerin ziyasiyle yarı aydınlanan avluda kaştıştular. Mirtiy korkuyla karışık bir Seş çi- kardı. Büridan; in m

Bu sayıdan diğer sayfalar: