26 Ağustos 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10

26 Ağustos 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Kırgiz kızı! Gustav Krist adındaki Avusturalyalı seyyah, kırgızlar arasnda (geçen haya. tından bahsederken bir evlenme sahnesi ni şöyle anlatıyor: Büyük Karakul gölünün (bulunduğu dağlık arazi sanki ölü gibiydi. Etrafta garip bir sun'ilik vardı. Mütemadi fırtı. palar ve kum yağmur! aşınmış, Yu. varlanmış dağ tepeleri ve kaya ucları #- dama sanki elle yapılmış hissini veriyor. du. Yetmiş beş, seksen mil o murabbalık bir saha kaplıyan göl bu sarı çıplaklık i- çinde garip, esrarlı bir ışıltı İle parlıyor. du. Dağlardan İ dil gibi sarkan glâsiy n tek eriyen sularla husule gelen bataklık! bazı dağ nebatlarını yordu. Onlardan başka ri yoktu, Gölün etrafındaki at iskeletleri manzaraya daha fazla dehşet Adeta şeamet vet Jıktan ölen, yahut da kı parçalanan hayvanların ker leriydi. O akşam kırgız erkeklerile gittiğim av. dan erken dönmüştüm. Kırg “yurt, dedikleri çadırımdan başı mış, kadınların develeri ve eşel malarını, yakmak için tezek toplamaları ny seyre dalmışım. Bu sırada çadırdan içeri i Ateşin başında bağdaş kurdu. Uzandığım çay fincanmdan höpürdete höpürdete i- perte < derin Val düşünceye dalmıştı. Ba. tarafından ra söyliyeceğini aklında erit oL malı ki söze başladı: — Artık sen bizim aramızda yabancı sayılmazsın. Vatanında seni bekliyen bir karım var mı? Bu parşümen yüzlü, buruşuk ihtiyarın, Sözü nereye getireceğini hemen anlamış ve hiç kekelemeden mülcemmel, erkekçe! bir yalan uydurmuştum. — Evet baba, var. — Olsun. Yurdunda yalnız doğru değil. Bak, günler kısa, gecer u- zun. Hizmetini gören kırgız kızlarından birini yatağına alsan karın ayıplarmı ki? — Benim memleketimde öyle şeyol. maz, baha. Sonra ben fakirim. Kıza ağır. lik verecek ne atım, ne de devem var, — Senden ağırlık almak burada kim. senin aklına gelmez. İşini gören kızlar. dan büyüğünün bir büyük anasından baş ka kimsesi yok, Bu kocakarı ile konuştuk. “Torununu karşılığında hiç hir şey ver. meden almana razı, Ben kızla da konuş. tum. —Düşüneyim de sana cevabımı veri. rim, baba. — Bizimle yaban keçisi ve köstebek avladın. Bizim davarımızı yiyor, bizim çayımzı içiyorsun. Bizim aramızda senin gibi yaşamış bir tek yabancı yoktur. He. pimiz seni seviyoruz. Hepimiz de senin ebediyyen yanımızda kalamıyacağını bi. Biyonuz. Buna rağmen hizmetini gören kızlar ağlıyorlar ve geceleri (o çadırında kalmak istiyorlar. — O halde yalnız işimi kendim göreyim, Bütün bunları yüksek sesle ve katiyetle söylemiştim. Bu, kırgız etiketine mugay'r bir hareketti. Çünkü onlar mühim mese. İeleri hep fısıltılarla konuşurlar. Muhatabım kızgınlığını belli meğe çalışıyordu: kalayım ve kendi etme. . Bunlar ya aç. | yaşaman | — Düşüneyim de sana fikrimi bi gün sonra söylerim. Bu işi evvelâ benim Allahımla istişare etmeliyim. — aç hir ucunu kal lalığıma ki harek Birkaç gün yanıma kimse uğramamıştı Bir gün çadırıma girdiğim zaman karşım da gene Aksakalı gördüm. Sessiz, sada. | sız ateşin başına çömeldi. Çaydanlıktan fincana çay boşalttı. İçine biraç içyağı ! ve tuz atarak içmeğe başladı. Umumi bir | cer » takip eden muhavere misafirim | tarafımdan döndürülüp dolaştırılmış, ma hut mevzua getirilmiş — Geçen gün sa miştim, — Evet baba. — ktam büyük anası, Maimakanın on girdiğini ve artık evlenmesi lâzım ni söylüyor. Daha fazla bekâr ka. ayıptır diyor. evlenmeli ise neden baş. eyden bahset. | maz, — İyi ama kız başkasını İstemiyor ki. Seni aklına koymuş! — Kızların koca bulması kırgızların a- rasmda ne zamandanberi âdet oldu baba? Ihtiyar, uzun bir müddet gözlerini ate. şe dikerek süküt etti. Buruşuk yüzünde sıkıntılı bir ifade vardı, Vereceği ceva. bt düşünüyordu. Sonra yavaş yavaş söze başladı: — O halde bir at kırbacı al ve bufikri döğe döğe onun kafasından çıkar. aba, benim yabancı olduğumu u. n galiba,. Benim memleketim. de kadınları döğmezler, Araya ikinci bir süküt fasılası girmiş- ti, Kırgızların Çilin dedikleri acaip pipo. yu Gargana tütünile doldurarak misafi- rime uzattım. İşi kısa kesmek için tek. rar söze başladım: — Baba sen “kâfir,, pe demek biliyor. sun değil mi? — Evet, bizim Allahımızı inkâr eden demek, — Pekâlâ öyle ise, bak ben kâfirim. Üstelik töbekârım. Yemin ettim, tamam üç sene elimi okadına tiyeceğim. Maynaka için o yeminimi mu bozayım? Benden bunu istiyemezsin ya! İhtiyar, başını sallıyarak yerinden doğruldu. Kürküne sarılarak oçadırdan çıkıp gitti, O akşamdan #onra izdivaç teklifleri tekerrür etmedi. nradan öğ. rendiğime göre Maâjnaka tesellisini bul. muştu, Ve birkaç gün içinde başka birile evlenecekti. Mem de eni damat zengin. Düğün hazırlıklarına hahişle başlan. mışlı. Kadınlar Kumiz denilen bir nebat, tan yapıları Buzah adını verdikleri bir iç kiyi hazırlamakla meşguldüler. Bu içki. nin müstekreh bir kokusu ve fena, buruk bir lezzeti vardır. İnsanı pek kolay sar. hoş eder. büy ük kazan kurulmuş, NN — Sinema işinde milyonlar bulunduğu. nu iddia eden heriflerin kafadan ma. Yil olduklarını düşündüm. Belki bun Jar ne söylediklerini biliyordu. Fa- kat ben hiçbirisini o kadar yükseklere gıkarken görmedim. Hesaplârıma de. vam ettim; Belki de yanlış hayvanları seçmiştör. Olabilir ki oynaştığımız hay vanlar çok küçüktü, Eğer sinema işle- rinde elde edilecek milyonlar varsa kendimize gergilanlar, suaygırları ve filler bularak bunları tecrübe etmemi. zin daha iyi olacağını hesapladım. Şimdi aklıma gelen hayvanlar tecriibe- lerini yaptığımız sümüklü birkaç kurt- tan, sabık zevcelerinden herhangi biri. siyle barışık bulunmasına ihtimal ok mıyan bir çift oklahumalla yaban man. dası boğasından ber halde milyona da. ha yakışacak gibi görünüyordu. İşte kafamda bu düşünce ile Şikagokla mir: lay (Seliz) € bir mektup yazarak, sine- ma için hakikaten büyük hayvanlarla uğraşacak bir adamı aradıkları takdir. de bu vazifeye hazır oldüğumu bildir dim. Artık Alelâde oklahuma hayvan- ları beni alâkadar edemezdi, Bir hafta sonra Şikagodan cevap al. dım, Fioridada çekilecek bir filimden bah sediliyor ve bunda aslan, kaplan vö filler de dahil olduğu ve Floridanm Jacksonirlle şehrinde eski ahbabım Ba- rudukça geriliyor, kazanların (etrafına bağlı olduklarından onlara sıkı birer ka. pak vazifesi görmeğe başlıyorlardı. On. lar iyice kuruyup gerildiklen sonra ka- n harici hava ile irtibatlarını ta. mz kesmek için ayrıca üstlerine ça. mur sıvanmıştı. Sonra postun kazanın tam ortasına rastlıyan kısmında bir de, lik açılmış, bu deliğe bir kıvrık boru ta. kılmak suretile iki kazan biribirine rap- Kazanlardan büyüğüne ağzı. doldurulmuştu. Bu ka. altında büyük bir ateş (yakılmış, kumizin kaynamasile hasıl olan Obubar diğer kazana geçerek orada mayileşmeğe gayet lüzucetli bir süt halinde orada bi. rikmeğe başlamıştı. Bu insanı ikidela sarhoş etmek vasimı taşıyan garip bir içkiydi. Kırgızlar bu içkiyi ilk içtikleri vakit sarhoş oluyorli ertesi sabah kalkıp ü $u içince gene sallanmağa başlıyorlardı. Bu garip içkinin bu hususiyeti anlaşılan dan ileri geliyordu: Gayet lüzucetli ve ağır bir ayi olduğundan ihtimal bir kısmı kolayca hazmolmıyarak midede kalıyor, ve ertesi gün su ile ihtilât oeder etmez midede ikinci bir alkol dozu daha neşre. diyor. Düğün merasimine, üçyüz atlının gös- terdiği binicilik numaralarile başlanmış. tı. Kırgızların bu kadar toplu bir halde ata bindiklerine ilk defa şahit oluyordum. O gün iman ettim ki onlar dünyanın en ileridir ve atlarına hayli Türk. 'den bile daha hâkimdirler, Vahşi nârâlar atarak (içy i bir kişi imiş gibi yekvücut, dik kayalık. lardan iniyor, süvariler dört nala giden atlardan atlıyor, onları tutup gene biri. yor. onların karınlarına dönüyor, akla hayale gelmedik vaziyetlere giriyorlardı. | Bu vahşi olduğu kadar çılgın cesaret ve maharet karşısında dilimi kaybetmiştim. Gözlerim hayretten büyümüş seyrediyor- dum. Heran bi düşerek zannediyor, bir saniye sonra büyük bir larak ferahlıyor, alda Bunu düğün türküleri takip (etmişti. İptidai gitara ve kemanlardan çıkan gı. cırtılı seslere karışan monoton bir şar. kı tutturmuşlardı. Bu şarkıyı kadınlı er- kekli söyledikçe vecde geliyorlar, sağa sola sallanıyorlardı. Nihayet seremorf. nin bu kısmı da bitmiş sıra ağırlığın ve- rilmesine gelmişti, Damadı temsilen ortava yaşlılardan bi. ri çıktı. Yedeğinde iki deve ve iki at var. dı, Bunların iplerini kızın büyük annesi. ne uzatarak çekildi. Bu, Buzahın içilmesi için bir işareti. Artık herkes (kaplarını dolduruyor ve bir nefeste boşaltıyordu. Bir saat zarfında ortada yegâne ayık ben kalmıştım. Bu içkinin öyle müstekreh bir kokusu ve öyle buruk bir lezzeti vardı ki ben bir türlü onu içememiştim. Her. kes bedava verilen bu güzel kızı almadı Hım için bana takılıyorlardı. Gelin başıma takılan kocaman tacı ile hakika. ten pek güzelleşmişti. Yeni dâmat bu gü. zel kızın aptal bir ecnebiye varmak isten ba Turnere derhal müracaat etmem bildiriliyordu. İhtiyar derviş ve bir yaşındaki tayı. mı arkadaşlarımdan birinin çiftliğine emanet ederek cenuba doğru yola çık tım. Yolda birkaç arkadaşı görmek için Atlanta ve Memphis şehirlerinde de bir müddet kald'ktan sonra nihayet Jacksonville'de eski dostum, Baba Tur- neri buldum. ” Yanmdaki takımın efradı şunlardı: Baş aktris Kathyrin William, aktör Charles Clayı geçen fasılda anlattığım gibi hazin bir netice ile biten Kovadis filminin "direktörü A. B. Chotsuyorth Macauley kadar İngiliz ve onun gibi şişman Bill Mong. Okyucularım Baba Turneri her hal. de tanırlar. Amerikan yaban #anda- siyle güreşmek için angaje edildiğim filmi çeviren direktör, Baba Tutner mandayı hakikaten yere çarptığımı zannediyordu. O da ancak sizinle bir- likte, bu satırları okurken hakikati an. hiyacaktır. Baba, iki film çevireceğini, ikisinde Me beri kullanabileceğini, filmin birin- de birçok arslan, kaplan ve filler bulu- Amerika Cumhur reisinin nüfuzu tehlikede ! Kuzvelt partisinin ileri gelen!e", Gizli bir şantaj en himaye etmişler! Amerika, hay. dutluk vakalarım dalma halkı heye- bir Bu Amerika canda birak memlekettir. gün ayni yeni Cümhurteisi seçmek hazırlığı - nım heyecanı içinde bulunuyor. Ya - kat, Nevyork mah- kemesinin ele al. dığı bir mesele halkı hem siyaset, hem haydutluk hi. kâyeleri cihetinden slükadar eden bir davadır, Çünkü, davanın varacağı neticeye göre oAmerikanm Sahtekârlarm Sefi- ai evinde saklıyan kadın. yeni elimhurrelsii, Bi için gösterilen namzetlerden birinin mevkil kuvvetlenecek, kazanmak ihti- mali o nispette artacaktır, Bu, Nevşork müddei isi Tomas Düveydir ve dava ile iki cihetten e- lâkadardır. Birinelsi, müddelumumi el - mak stfatiyle davayı idare edecektir, 1- kincisi, davada suçlu mevkiinde olanlar- dan birçoğu demokrat partisine menzup- turlar ki, bu, Rüzveltin partisidir. Bun- arm suçlü oldukları tebeyyün öderse, Ruzveltin nüfuzuna müthiş bir darbe in- dirilmiş olacaktır, Bü davada oklari #üg. ii ğikaran Düvey de hem Rüzveltin Yi. fuzunu kır k, hem kendisi muvgf yet kazanarak, kendi nüfuzunu kuvvet- Jerdirecektir, Dava şudur: Demokrat partisine mensup yüksek ricalden bazıları, Nevyorktaki gizli bir şantaj ve sahteklirik şebekesini himaye gildi. O, böyle şeylere aldırmıyordu bi. k. Mainikanın bakire olarak mı evlendi- Kini sordum. On beş yaşına girmiş bir kızdan bekâret beklenmiyeceğini söyledi. ler. Kızın çadırımı toplamağa geldiği va &itler dışarı çıkmak istememesinin ve yü ar bakmasının se. ini şimdi anlıyordum. gızlar sallana eliz ri ri e Bi lir öriyi. nacağını söyleyince, beni candan sevin. dirdiğine emin olabilirsiniz. Kendi ken- dime söylendim; — Tomi, işte sana bi Nihayet, büyük hayvanlar ve dola- yısiyle büyük para ile karşılaşmıştım. Birkaç hafta zarfında bir belki de daha fazla ceplerime indi. rerek anneme vaadettiğim gibi bu pa rayı Teksas hükümetinin Elpaso kaza- na götürebilecektim. Baba Turner, canbazkane âleminde koca ütü ismiyle tanılar ve birçok vah. şi hayvanları olan adamı kiraladığını söyledi. Baba, yapacağı fi'mi anlatı: — Vahşi hayvanlar başıboş olarak dolâşacaktır, Sen bir atın sır cak, elinde iyi bir vincester tüleği, belinde sağlam bir altıpatlar sahnenin kenarlarında dolaşacak ve baş aktrise sunulacak olan herhangi bir aslan, kap- lan veyahut fili derhal geberteceksin! Hemen sordum; — Bunları e Ja mi gebertece; Bu vazilenin hususiyetini nazarı iti- bara alan Baba Türner nihayet bana milyon ve na atlıya e mi yoksa kurşun. m? eder vaziyet almışlardır. yz rede, partinin siye pay bir rolü olan Cey ge en evvel Nevyork j ewmisi olan Vilyam Doc da Vİ be fazla suçlu görülenlerden bi” Doc'un müsamahası Je Şu we bir Hollandalı, büyük bir #87 tekârlik şebekesi | kurmuştu” şantajcıların, 2 milyon dolarlık maye ila birçek sahtekârlik re ettikleri anlaşılmıştır. ge” arık b yeri Sultz, meydana çıkan bif an lığı üzerine, polislerle yaptığı » Je esnasında ölmüştür. Fakat, kalmamış, gantajcı gebekesini | minde biri idareye baylarımi”” ri | O sırada Nevyork GİBİ di de sutu ortaya çıkmış ve almarak adliyeye vorilmiştir” göçen Dlyey bir taraftan yay Kibe, diğer taraftan Vüysm kımda tahkikata başlamıştı". YE “ a yk yes Devis, takip edildiğini 49 mış ve izini bir müddet Simi vatfak olmuştur, Fakat, sonra Filâdelfiyada, Hop "Der bir şantözün evinde bulunu? Hop Der evvelce mer vo orada gölret kazaurııŞ ae * müzikhol artistidir. Devisi “gat” lamak cürmüyle polis Hop kif etmiştir. Devis ve metresi, ma gi edildikten sonra, nihayet PUR # başlanıyor, Bunlardan başka dabi çün ve adliye erkân tevkif m e larmda Hulno Kepgo gemisi? kim vardır. Sahtekârlik ve şantajdlX faaliyeti arasında garib Pİ piyanko usulü de huluruyd” zâ yazılan herkes günde © ruş kadar bir şey vermekte ©” kabll bir mumara almaktad” ralar üzerine piyanko çekili?” telif büyük ikramiyeler arasında taksim ediliyor” vi Şebekenin bunda kazspfi Va tir. Çünkü piyankoya iştirsf alman para yekünu ile by yeler arasında gök büyük nas iştirak ettiği, takat bizbir sanmadıkları görülmüştür. Arcerika, o hayğutlaris suçlu olduğu bu davay” yecanla takip etmektedir. vermeğe “* şet iinde 25 dola: günde olar devan Hizmetin birkaç hafta 2 ve oyunun nihayetine k4 di burnu kanamadığı takdir a okkalı bir bahşiş alaesği “5 zi” Yani milyona gidecek olacaktım. ji sı “Jongilarda baybelr madan evvel “iptidaili mini yapacağını ve bu” pi Vüliama'ın — bayaktri Clary ile İngilizin başak taklarını şişko Bil! sa, babesr rolünü oynaya" söyledi ve benim d* ri cağımı ilâve etti. iş ko? O gece otelde kafam kocaman Steston şap” ele rımda sivri topuklu çizi iş bir adam, sinemada € sordu; p Göğetimli kabartari* dim; ie a — Delikanlı, ben 2” (der

Bu sayıdan diğer sayfalar: