29 Ağustos 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 3

29 Ağustos 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

20 AĞUSTOS — 1608 Hayata dair p İL - münevver AN Zan her mubarririn ka- İtraindan, hatti okur yazar her Sğzmdan çıkan bir hakaret sözü Yarı . Münevver. her tabirin tarif edile- & bilrim; insaie. Gbaşma öyle Yet çıkamlaaydi yazı yazmak Konuşmak bile kabil olmaz- a a çoğu bizde vazıh hayal- Vİ, Olduğunu pek âlâ sezmekle bir türlü tayin edemiyeceğimiz hisler uyandırır. Anlarız, fakat Ni Daha doğrusu o hisleri an- İnelerle, yanl tarifi istenen ta, 1 kriz; demek onlarm yerine #lisölerin konması - tarif de böyle bir ameliyedir - gayet #İemen imklinsızdır. Nal Lüga- Nea” kelimesine hiç baktınız mı? j ğunu söyledikten sonra sade- ww der. Öyle ya! herkesin bil- » İ tarife ne hacet var? > Münevver, tabirinin ka: “malüm,, konabilir mi? Naci Müracant edecek kadar türkçe i İhsan - bir ecnebi de olsa - Di. ir; fakat bazı kimselere, alın. i  bir damga vurulur gibi sav- ali, 1 Münev: r, tabiri öyle değil. Mi, her budalanm kendine ha İLk bir daha budalası bulduğu- gk, ; Onun gibi her yarı münevver İçin kendinden daha aşağısı, dk © gördüğü bir kimseyi bulur. z başka türlü söyliyeyim: her i» Yarr , münevver sayacak bir vwer çıkar, E), elden üstün. ii Kin o tabirin göyle bir tarifini İliriz: “her münevverin, ken- Yunan veya bulunduğunu san- halr olmıyan veya haiz ol- sandığı kimseler hakkımda İtihfat tabiri, , Münevver denilen adamlar tah, şölerini ikmal etmemiş olanlar ite olduğunu farzedelim; fakat yükseği ile bütün tabsli mü. i nde bulunmuş olan adamm da h6 eksiktir. Bir kimsenin her Mmetlekine ait olan bilmesine imkân yoktur. O Âlim İçin de “Yarı, Münevver, İÜ ünevver okuduklarını hazme- 4 Üvice anlıyamıyan, onlardan “eler çikaran adam midır? öy. 8 için bir tabir icadma Bizum anlayışsız, aptal, ahmak, keli #lâ kâfidir, aplara fazla bağlanan, kendi iklim veremiyen kimselere mi er deniliyor? herkes, kendi. a doğruya alâkadar elmiyen i, * sadece kitablarda gördüğü meciir kaldığına göre her- yarı münevverdir. Mese- sireb'in hayvanlar hakkındaki İn iktifa eden bir edebiyatçıya “alçının yari - münevver diye Set tabildir; fakat o edebiyat- İk Ytanatçıyı başka meselelerde " vver sayar. i Kervan bilmediği, tetkik et- lelerden bahseden insan mı. “8 de sâdece yalancı, palav, Yetmiyor mu? Yorum, O çeviriyorum, bü nevver., tabirine bir mana İk, © Biliyorum ki benim de er diye baktığım insanlar biliyorum ki ben de birçok İn bir yarı, hattâ çeyrek - hi, * Bundan ne bir gurur duyu. İİ, İe bir hicab, Şimdiye kadar ik “Yarı münevver, tabirini > İnşallah bundan sonrada Nurullah ATAÇ tatürk Suldaklılara kür telgrafı ,Bönderdi v 27 (A.A) — 26 Ağus günü Zonguldaklılar a. Naa Saygı ve bağlılık tel. au Önder vali ve halk yanma şu karşılıkla Zon nn taltif büyurmuşlar . İF eder ve sayın halka se Ve iyi dileklerimi bildi . “> ATATÜRK,, 1939 Nevyork sergisi Yeni bir hayata başlangıç olacak Beynelmilel büyük Nevyork ser. gisi, 30 Nisan 1939 da kapılarımı, 50 milyondan aşağı olmıyacağı muhakkak sayılan seyircilerine açacaktır. Her sergi görülmeğe değer bir çok şeyleri ihtiva eder, fakat Nevyork sergisinin en mühim hususiyeti, bugü- ne değil de yarıma ait manzaraları zi- yaretçilerin gözleri önüne sermesidir. Çünkü sergiyi kuranlar, bunun, dün- yanın bugünkü vaziyetinden yârınki şekline geçişine bir köprü olmasını is. tiyorlar. Bu serginin yeni bir mimariye daha geniş bir tabirle yeni bir hayata başlangıç olmasını düşünüyorlar, Bu düşünüş, bilhassa Perisifer ve Trilon ismini verdikleri iki büyük âbi- dede kendini gösteriyor. Perisifer 70 metre nısıf kutrunda bir küredir, Tri- lon ise 300 metre yüksekliğinde mü- siles bir ehramdır. Bu iki hendesi şekil, madeni inşaat mimarlığının birer şaheseridir. Henüz tamamiyle bitmemiş clduklarr halde dahi fevkalâde muhteşem bir manzara göstermektedirler. Küre henliz demir çubuklarla örülmüş kocaman bir top manzarasındalır, Ona yakın olan ehram ise daha bugünden gökyüzünü işaret e den ince ve uzun bir parmak şeklini almıştır. Küre nâmlitenabiliğin, ehram ise fa. niliğin timsalidir. Bu iki âbideye ek- ramın kaidesinden giriliyor. Seyirci bu raya girer girmez yeni bir âlemle kar- şılaştığını anlayacaktır. Burada güneş ışığı yerine sun'i aydınlık kaim olacak, hava teneffüse en uygun gelecek şe kilde tadil edilmiş bulunacaktır. Ziya, retçi, şehrin tozlü ve gürültülü hava - ulduğunu, daha hafif ve İnsanın ciğerlerine rahatlık veren bir hava tenelfilş ettiğini derhal hissede- cektir. Buradan kendi kendine hareket eden merdivenlerle ziyaretçi İsterse yukarı” ya çıkacak, İsterse kürenin içerisine girebilecektir, Kürenin içerisine giren- ler müstakbel dünya İle karşı karşıya eleceklerdir. Kürenin şekline uygun ve hafi! müdevver sahanlıklar, ziyaret çilere, feza boşluğunda muallakta bu. lunduklarını zannettirecektir. Buradan parmaklıklara dayanarak kürenin zeminine bakanlar, tıpkı bir tâyyateden seyreder gibi yarının şeh- rini, Amerikalıların Demokrat - Çiti ismini verdikleri şebri göreceklerdir. Bu şehir, bugün şehircilik ilminin keşfettiği bütün esaslara uygun olarak ideal şekilde yapılmış bulunacaktır. Şehrin merkezinde 100 katlı bir bina bulunacak ve şehri idare eden bütün daire ve mütsseseler bu binada toplan mış olacaktır, sından Bu merkezden çıkan geniş caddeler yelpaze vari açılarak şehrin ucunda bulunacak bahçelere, parklara ve oyun yerlerine doğru gidecektir. Bu şehrin model hir limanı ve model bir İstasyo- nu olacağı gibi bir de tayyare İstas - yonu bulunacaktır, Bu iki bina etrafında serginin di. ğsr binaları yapılacaktır. Su, ateş ve müziği biribirine yardımcı olarak kul- lanıp güzel manzaralar gösterecek ge niş eğlence yerleri bu sergide chem. miyetli bir mevki tutacaktır, Işıklı, ateşli ve sesli f:skiyeler havaya doğru dakikada yirmi ton su atacaklar ve $u yirmi metre yükseğe kadar fışkıra - caktır, Sergide gökyüzünü gösteren geniş bir saha olacak, bu sahada yıldızlar 20 metre kutrunda ziyadar sabit balon- larla gösterilecektir. Sergi baştan başa göze garpan renk- etle boyanmış olacaktır. ' Ford müessesesi sergide koca bir , paviyon açıyor. Bu paviyonun etrafın. da hakiki bir pist bulunacak ve isteyen- ler alacakları otomobilleri bu yol üze- rinde tecrübe edebileceklerdir. Kadın figüranlar a bir döğüş sahnesi Geçenlerde Londra stüdyolarında “Parmaklıksız ha- pishane,, filminin İngilizcesi çevrilmiştir. Stüdyo, kadın mevkuflar arasında arbede sahnesi çevirmek Üze. rs bir çok acemi figüran kullanıyordu. Bu acemi figüran- lar muvaffak olmak ve göre girmek arzusiyle bu sahneyi hakiki bir mücadele halinde çevirmişlerdir. i genç Film sahne Mektep yüzü gör- memiş bir adam ingiliz ilim kongresinde... Londrada toplanan İngiliz ilim birliği kongresinde birçok merakir bahisler mü. zakero ve münakaşa edilmektedir. Bu arrda zölzelöler, yanardağ feve- rTanları üzerinde yapılan tetkiklerin nö- tceleri gözden geçirilmiş, bunlarla din- yanın içinde kaynar halde bulunan ma, denlerin elns ve mahiyeti tayin edilmiş- Ur. Buna güre, dünya bir gölf “topuna benzetilebilir: onun gibi ,en ortasında demir vardır. Bunun üzeri bir lâstik ta- bakasıyla kaplıdır. Bu tabaka, dünya topunda “olivin” den müteşekkildir. Bu da gezli maddeleri ve kömürü ihtiva et- mektedir. En üst tabakada bildiğimiz taş ve top- vak. Fakat, dünyanm bu haline muka- bil, ay sade olivin tabakasından ibaret- tir. Bu da onun üzerinde heniz kabuk tabakası hâsıl olmadığını göstermekte, dir. Kongrede okunan ve alâka uyandıran #ezlerden biri Doktor Henri Fild'in ra- porudur. İran yaylâsında uzun tetkik. lerde bulunan doktor, beyaz irkm men- #sinl orası olarak göstermektedir. Hen. ri Fild'e göre bu ilk şimalli beyaz insan tipi uzun kafalı ve sivri burunludur. Kongrede müstakbel insanm yiyeceği gıda da konuşulmuş ve muhtelif doktor. lar, insanı besliyecek bap şeklinde gıda- Jarın nasıl olacağını anlatmışlardır. Bun, lara göre, bugün yediğimiz yemeklerden isüfademiz pek cüz'idir ve midemize, fazla miktarda, lüzumsuz madde indir - mekteyiz, Halbuki, lâboratuvarlarda ha- sırianan haplarla vücudumuza yarıyatak maddeleri mütekâsif bir şekilde alacağız İstanbul ikinci iera dairesinden: Bir borçtan dolayı dairemizin 938-885 bumaralı dosyasile tahtı (hacze alınan bir kamyonet ile kompresör 5-9-938 ta- rihine müsadif pazartesi günü saat 15,5 dan 175 ğa kadar Tophanede Denizyol- ları karşısında 24 No, lu tophane gâra- jJımda satılacaktır, O gün muhammen kıy metinin yüzde 75 ni. bulmazsa 8-9-938 tarihine müsadif perşembe (günü ayni mahal v esaatte yapılacak ikinci arttır. mada en çok artlirana ihale edilecektir. Taliplerin satış gün ve saatinde mahallin de bulunacak memuruna yüzde 75 pey akçesile müracaatları ilân olunur. ZAYİ — 4372 numaralı arabacı ehli- yetnamemi zayi ettim. Yenisini çikara- cağımdan eskisinin hükmü yoktur. Aziz ve mide, lüzumsuz şeyleri öğütmek için boşuna uğraşmıyacaktır. İlmi esaslara istinat ederek müstak- bel hayat hakkında hayali romanlar yaz- mış olan meşhur İngiliz muharriri Velis kongrede mühim bir yer işgal etmekte- dir. Birçok babislerde &limlerle müna- kaşa öden romancı, bilhassa mektepler. deki ilim tedrisini tenkid etmekte ve mu- |: gilimleri lüzumu kadar malümatlı bul - madığı söylemektedir. Vells'e göre, bir muallim haftada dört gün talebeye ders veriyorsa beşinci gün de kendisi okuyup yeni malümat edinme! İşçi birliği reislerinden Mister Ben Tület de kongrede, kendisinin hiç mek- tep görmemiş olduğunu söylemiştir. Bu- gün 78 yaşında bulunan ve İngiliz dahi- NX siyaset kayatmda büyük bir mevkii 6. Jen Ben Tillet bir insanm kendi kendine palışıp nasil yetişebileceğini anlatmış, © da muallimlerin malümatlarını arttır - mak için çalışmalar: lâsımgeldiğini söy- lemiştir. ie , ——. Rasgele p EYAMİ Safaya: liğini ve fikirler için karaladımı. Selâmlar. Ae si rasında hakiki vaztının İstediğinden çok fazla mükemmel olmuştur, Fa- kat sabnenin çevrilmesi bitince figüranların bir çoğunun yüzü gözü şişmiş, bir kaçınm da hakikaten yaralanmış olduklar: anlaşılmıştır. Resimlerimiz bu sahnenin cereya- nını ve yaralanan figüranların birisine pansıman yapmak için çağırılan hasatbakıcıyı gösteriyor. Bir meslektaşa cevap Server Bediin “Pazardan pâzara,, ça mektubu okudum. Kendisini ateşli, asabi zamanlarında çuvalla çuvaldızı; çuvaldızla iğneyi biribirinden ayırt etmiyecek ve aralarındaki farkı gözetmi- yecek yaradılışta bir dost bildiğim için, yazısınm bana Laallük eden kısmına cevabımı vasıtanızla bildirmeyi doğru buldum. Sizi vasıta kılmaktaki sebeb- lerden biri ve belki başlıcası da Server Bediin ancak Peyami Safanın hakem- kabul edebileceğindendir. Sizi ikna edebilirsem, Server Bedii hayli hayli tatmin etmiş olurum. Server Bedi kendisine “çirkin bir ifadeyle sataştığımı sö; bahs fıkra sizin de gözünüze ilişmişse, içinde, çirkin sayılacak değil, sayılabi- İecek bir tek kelimenin mevcut bulunmadığını görmüşsünüzdür, Onun bu va- dide değer ve ihtisasını düşünerek: “Kalemimden acaba böyle bir şey mi çık- ta?,, * diye bir hayli üzüldüm. Yazdığımı tekrar ve dikkatle okudum. Fakat bir şey göremsedim. Lütfen bir de siz mütalca buyursanız, Şayet Server Bedi, yüzlerce sene denebilecek küçük bir zaman “batasile, tarihi vakaları okuyucularma sunan muharririn Son Posta ceridesi tarihi vakalar muharriri olduğunu ilk yazısında bildirmiş bulunsaydı ne beni lüzüm- suz bir işarette bulunmak vaziyetine düşürmüş, ne de Yürük Çelebiyi cevab vermek zaruretinde bırakmış olmazdı. i Gazetemin Server Bedi ile münakâşaya girmek gayesini güttüğü düşünce- si, tahmini gibi, aslâ varit değildir. Bu münakaşanın gazeteyi sattırmak şöy- de dursun, bilâkis düşüreceğinde kendisile bir fikirdeyim. Bu satırları beni, biraz değil, tamamile rüâzur görmesine delâletinizi rica Stokovski Amerikaya gitti Greta Garbo ile evlendikten, veya res- men bildirildiğine göre, nişanlandıktan sonra beraber İsveçe gidenStokovski bir müddet evvel İngiltereye © gelmiş ve bu hâdise de esrarengiz bir hava içinde kar şılanmıştı: Orkestra şefinin (İngilterede karısı bir film mukavelesi hazırlıya- cağı bildirildi. Stokovski İngiltereden sonra Fransa- ya geçmiş ve oradı 'Normandi,, trans atlantiği ile Ame: hareket etmiştir. Greta Garbo İse benüz İsveçte (o bulun. maktadır. —— Meri Astor bir kaza geçirdi Meşhur sinema (artistlerinden Meri Astor büyük bir kaza geçirmiştir: Santa Mönika'da bir film çevirmekte olan ar- tist, bir gün atla bir gezinti yaparken, yanlarından geçen bir otomobilden hay- ven ürküyor ve üstürdekini atarak ka- çıyor. Meri Astorun yarası pek ağır değildir. Yalnız, birkaç gün film çeviremiyecek- tir. 'ununda adıma yazdığı açık ve dost-

Bu sayıdan diğer sayfalar: