21 Eylül 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 9

21 Eylül 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

21 EYLÜL — 1938 (EL İ Göztepe taraflarında oturuyorlardı. Kök yanyana olmamakla beraber, Üre teniştıkları için bir arada büyümüş i denilebilir, Uzun seneler, hemen, gün beraber oynamışlar, yaramaz- etmişler ve beraber gezmişlerdi. Fa. © Şocuklukta onları biribirine bağlı - Sevgi, yaşları ilerledikçe, kızda ve İkte başka türlü yer etmeğe başla. Erkek, kıza karşı çok temiz kardeş » ik duyguları ile bağlanırken, kız dai. pl artan ateşli ve belli etmeğe cesa - vet a iemediği derin bir aşkla onu sev. Meğe başlamıştı. Leman hayalperest değildi. Çok gü- Sir kız olmadığını biliyordu. Bonra gin de değildi. Kendisinden şık gi- zengin arkadaşlarına karşı, Feri- dün e gok alâka ve muhabbet göste. *iyor, onu kışkandırıyordu. Lemanın İaYatın; ve günlerini karartan gizli sır Midi; Feridun onu sevmiyor ve sev « eti de... in benliğini kaplıyan hudutsuz tasir onu her gün biraz daha kemiri. Ve yalnız kaldıkça hıçkıra hıçkıra maktah kendini alamıyordu. Petidun hukuk tahsilini muvaffak" bitirerek spor otomobiliyle ve gü. arkadaşlariyle beraber uzun gezinti. 18 çekip tam mânasiyle hayatın tadını ğa başladığı gün, Leman göz Yaşlarını sessizce içine akıttı ve çılgın. Mitevildiğinin farkında bile olmıyan ukluk arkadaşımı tebrik ederken, ta gülümsemeğe çalıştı, geçen kış, yeni bir hâdise, Ve Ne ıstırabını son haddine vardırdı.. seneler Avrupada bulunan ve ii öldüğü için Türkiyeye dönen gain şık ve on sekiz yirmi yaşlarında &i İk odern ve sporcu iki kızı olan dul kadın yaz kış kalmak üzere, Feri. rin yanındaki köşkü satın aldı, Cigara içen, biriç oynayan ve çılgın- Kane enva'ını yapan bu kızlar tabia- ve Feridunla candan arkadaş oldu - 5» Artık Leman çocukluk arkadaşını Yen kaybettiğini anladı. Feridun çen bi sebemümü bile esirgemiye te iştı, Eve ancak geç vakit, yatmak Keliyor, diğer zamanlarını hep kom kaç nin yanmda geçiriyordu. Nihayet kaç hafta sonra iki kızkardeşin bü. "ğü ölân Nerminle nişanlandığını da etrafa yaydı. ki #ridun, bu garplılaşmış taş bebeğe halde tutulmuş ve ona karşı için. Kn kıskançlık ve itimatsızlık gürbüz ve sıhhatli genci sars - Mağa başlamıştı. Ma unla Nermin her gün yalnız ğine kolkola ve biribirlerinin içine di 'kmiş gibi yürüyerek veya otömo- Me çıktyorlardı. Leman, sar. a larla örtülü köşklerinin pencere- onları gözetliyor, kıskançlık, ve ümitsizlik içerisinle, sevgili. mânasiyle bu kızın oyuncağı nü görüysrdu. #ridunun zengin dayısının, onun yi evlenmesine şiddetle muarız ima Leman biliyordu. Fakat iğ İsyı evlenmekten alakoyabilecek- is zannetmiyordu. N Sırada Feridunun büyük taba. Mere birdenbire ağır hastalan- Na haberi geldi. Kızı ile torununu ya. Börmek istiyen büyük babanın bu him karşı koymak imkânsizdi. A, len düğünün bi rkaç gün tehirini Minden rica etti ve yola çikti. ka haftalar geçtiği halde hastanm Mağ, “ine dair bir alâmet görülmü. La Ara sera iyileşir gibi oluyor, A Rene ağırlaşıycrdu. ein büyüdüğünden — dolayı UN İyi mektup yazamadığını baha. k, nişanlısıda kendisine çok ta, ve tadsiz mektuplar yazdığın - Üy vale gencin ıstırabı bir kat daha pi iki aylık bir ayrılıktan son- ir tidin dayanamıyarak İstanbula Ka yapmağa karar verdi. GCĞSN daha benliz durmadan yere at. Yolumun üstüne çıkacak ilk kadın.. ladı, istasyona getirilen otomobiline koştu, Nermin, nizanlısmın birdenbire çıka gelmes'ne kimbilir ne sevinecek, onu ne büyük bir heyecanla karşılaya- caktı. Köşkün kapısından sessizce girip fiskeyeli havuzun önüne geldiği zaman gördüğü manzaradan sanki olduğu yer de mıhlandı, kaldı. Annelerinin ya. nunda, hasır kanapelerde, iki kızkardeş karşılıklı oturuyorlardı. Fakat, Nermin bir koliyle kendisini saran sarışın bir gencin omuzuna başını dayamış, tatlı hülyalara dalmış etralı görmüyordu .. Feridun tek bir söz bile söylemedi. Hayret, hiddet ve nefretten yüzü sap. sarı kesildi ve insanı korkutacak bir hal aldı, Fakat asabına fevkalâde hâkim o- larak bir çılgınlık yapmadı. Ağzını aç- madan geri döndü, Onu'görmüşlerdi. Nerminin küçük kızkardeşi Şermin, birdenbire ayağa kalktı, peşinden koş- tu, kolundan yakaladı ve ablasına has olan bir tabiili: — Nermin başka birisiyle nişanlarıdı, dedi, fakat ben serbestim. Beni ister misin Feridun?, O zaman çok kurulmaktan yayı ko. Pân bir zemberek gibi birdenbire boşi- nân Feridun hahçe:esini yırtan bir sesle: — Annemin başı üzerins yemin ede- rim ki yolümun #stüne çıkacak ilk ka. dınla evlenirim de seninle evlenmem! diye haykırdı vehemen uzaklaştı, oto- mobiline “bindi. “Gün batmak üzereydi, Tatlı tatlı yü- zünü okşıyan ılık ilkbahar rüzgâr: asa. bını biraz teskin etti. Leman, Feridunun annesinden bir gün evvel aldığı mektupla, çocukluk arkadaşının İstanbula geleceğinden ha- berdar olmuştu. Bitaz-evvel önün oto." mobille geçtiğini görmüş ve bahçede topladığı çiçekleri bir tarafa rakma ğa vakit bulmadan dışarı fırlamıştı. Fakat Feridün onu görmemiş ve yıl. dırım gibi geçip gitmişti. Şimdi gayri ihtiyari adımlarını oto mobilin gittiği istikamette atmağa baş- ladı. Bir hisselkablelvuku ile beklenil- mişen hâdiseler olacağını Anlamıştı. Nitekim birdenbire uzaktan Feridu. nun otomobilinin çılgınca bir sür'atİz ilerlediğini görünce hislerinin kendi - sini aldatmadığına kani oldu. Yolun ortasında, yaya kaldırımna kaçmağa lüzum görmeden elindeki çi - çekleri havaya kaldırarak otomobili durdurmak istedi. Feridun onu uzakatn görünce yavaş" ladı, yanında İren yapti, aşağı atladı. Bir şey söylemeden koluna girdi. Le . manların köşkü önüne gelince yüzünü ona çevirdi. Elleriyle omuzlarından tut- tu. Yüzü sapsarı olmasına rağmen gü. lümsemeğe çalışıyor, gözlerinde, Le - manın o güne kadar görmediği bir işik seziliyordu. Birdenbire kızı kendisine doğru çekti, Şakağından öptü ve ba fif bir sesle; — Sen bü akşam yolumun üstüne çıkan ilk kadınsın. Kader böyle imiş... Eğer kabul ödersen seninle evlenmek istiyorum, Leman onun bilmiyerek konuştuğu- nu ve çok basta clduğunu sandı. Eliyle alnını yokladı ve bir bardak su getir - mek için koşmak istedi. Fakat Feri. dun bırakamdı. Yüzü gülüyordu. Biraz evveliki sarılık kalmamıştı: — Hasta değilim, kendimi de kaybet. miş değilim, Sayıklamıyorum da... Ka- der, senin, benim karım olmanı istiyor. dedi, Genç kız hakarete uğramış gibi kır. gın bir edayla ve ağlarcasına: — Feridun, bu kadar alaya müstahak değilim, Sana ne fenalık ettim ki?.. — Evet senin böyle geye müstahak olmadığımı biliyorum. Fakat, bende de, alay eden bir adam hali yok, zannede. rim. Leman, ölünciye kadar benim ha- yat arkadaşım olmanı rica ediysrum, Leman birdenbire başının döndü - Zünü hissetti ve yere düşmemek için Feriduna sarıldı ve ağırlığı ile onu da “i 31 EYLÜL — 1938 ÇARŞAMBA Hicri? 1357 — Recep: 25 Marant iade Amar alm mn BAG 12,07 15,34 18,09 19,43 4,06 Lüzumlu Telefonlar Yansın: İstanbul için: 24792, Beyoğlu Için: 44üU, Kadıköy icin: 62020, Üsküdar k- 25. Yeşilköy, Bakırköy, Bebek, Tarabya, mayükdere Fenerbahçe, Kandilli, Eren köy, Kartal, Büyükada, Heybeli, Burgaz, , İçin: Telefon o muhabere memü- rura yansın demek kifidir. Rami iWfuiyesi: 24711 Deniz itfaiyesi 3 Beyazıt kulesi: kulesi: 40060 Sıhhi Amdat: 44998, Müddelumumülik: 22200. Emniyet müdürlüğü: 24382. Nefia Vekületi İstanbal Etekirik İşleri Umum Müdürlüğü Beyoğlu: 44801 , İstan, bul: 24378. Sular İdaresi: Beyoğlu; 44783. Beşik- taş: 40938, Cibali: 20722. Nurosmaniyez 21708. Dsküdar « Kadıköy: 60773, Havayazi: İstanbul: 24378. Kadıköy; 60790. Neyoğlu: 44642. 20) 21996, Galata yangın Taksi Otomobili İstemek İçin Beyoğlu ciheti: 49084, Bebek ciheti: 35 » 161. Kadiköy ciheti 60447. Denizyolları İstenbul seeileliği: 22740. Karaköy: 42002, Pazartesi Tophaneden 1630 Mudanya, 20 İanılırma. Salı Tophaneden 9,30 İzmit, 16,20 Mu- danva. 19 Karabizn, 20 Randırma, Gula. (adan 12 Karadeniz, Sirkeeiden 10 Dler- sin. Çarşamba Tophaneden 16,30 Mudanya, 20 Banıdırına, Sirkeciden 15 Ayvalık, 18 Bartın, Persembe Tophanederi 9,30 İzmit, 16.20 Mudanya, 20 Bandırma, Galatadan j2 Karadeniz. Cumartesi Tophaneden 14 Mudanya; 20 Banrlırma, Sirkeciden 15 Ayvalık, 18 Bartın, Pazartesi Tophaneden 9İmror, 2,30 İz- mit, Galatadan 8,30 Mudanya, 10,30 İzmir Sür, 12 Karadeniz, 22,30 Mudanya. Müzeler Ayasofya, Koma « Bizans, Yunan eser leri ve Çindi Köşk, Askeri Müze ve sarnıç lar, Ticaret ve Sanayi Müzesi, Sıhhf müze. (Bu müzeler hergün sast 10 dan 16 ya kuşlar açıktır.) Türk ve İslâm eserleri müzesi; Pazar tesirlen başka bengün saat 10 dan İU ya Kardar ve Cuma günleri 16 dan 17 ye ka der açıktı, “Topkapı Müzesi: Hergün saat 13 ten 16 ya kadar açıktır. Memleket Dışı Deniz Seferleri Romanya vapurları: Cumartesi günleri 13 de Köstenceye; Salı günleri 18 de Pi- re, Beyrut, İskend. Sirkeci İstasyon Hiüdürlaği *Seleton 23079, #vrupa Hattı Semplon ekspresi hergün Sirkeciden saat 22 de kalkar ve Avrupadan geleni sünt 725 te Sirkeciye muvasalat eder. Konvansiyonel 20.30 da kalkar, 10,20 de gelir. Edirne postası; Hergün saat 8,50 de hareket eder, 19,33 de gelir. Anadolu hattı İlergün hareket eden şimendiferler: 1 8 de Konya, 9 da Ankara, 15,15 de bakır ve Sam 5,30 da Eskişe- hir, 19,10 da Ankari presi, 20 de A- dapazarı, Bu trenlerden saat 9 ds hareket eden Ankara muktelili pazartesi, çarşanıba ve cuma günleri Haleb ve Musula kadar sefer etmektedir. Istanbul Radyosu 21 EYLÜL — 1935 ÇARŞAMBA 18,30 dans mwsikisi, (plik) 19 Türk mu- sikisi (pâk), 19,30 keman konseri, Orban arar, piyano refakatile, 19,55 borsa haber leri, 20 saat ayarı, Grsnviç rasathanesin- den neklen, Nezihe Uyar, ve arkadaşları iarafından Türk musikisi ve halk şarkıları, 20,40 ajans haberleri, o 20,47 Ömer Rıza Doğrul tarafınan arapça söyler, 21 Bedriye Tüzün, şan, stüdyo orkesirası — refakatile, 21,30 Necdet ve — arkadaşları farafından Türk musikisi ve hulk şarkıları, 22,10 hava raporu, 22,13 viyelensel, Muhiddin Sadak, piyano refakalile, 22,50, son haherler ve ertesi günün programı, 23 saat ayarı isik 14) marşı son, KUDAPEŞTE: 1020 banda, 21,10 şarkılar, 22 orkestra 23,20 sigan orkestrası, H,l0 caz plâkları, BERLİN: 19,10 salon müziği, 20 bando, 21,15 mü- zik, 22,10 hatk havaları, 23,30 cazbant, VARŞOVA: 18,20 cuzbant, 19,10 keman konseri, 20 şarkılı müzik, 20,30 salon orkesirasi, 22,10 Şopen resilali, 23 küçük orkestra, nn m sürükliyerek kapının yanındaki kanı- penin üzerine düştü.. vtazan: Rasıtlar, Hamldiyeyi takip eden Rahmi YAĞIZ Kolçak'a mühim ve büyük bir tehlikeyi haber verdiler — 90 — Gemi imamı şehidin son dini törenini yaptı. Kanlı elbiseler ve parçalanan böğ- rü ile arkadaşlarının önünde, nur kaplı bir yüzle yatıyordu. İmam hazin bir dua okudu, bütün erler bu törenden nemle- nen gözlerini kollarile sildiler. Şehidin a- yaklarına iki demir gülle bağlardı. Tah! tanm üzerine konuldu, geminin bord. 1 na getirildi. Süvari yanında duran erkân ve subaylar;.. birlikte bu törene iştiark etmişti, Herkes bu matemin büznüle son merasimi yaptıkları gelidin üzerind. ba kışlarını topladılar, Şükrü kaptan işaret verdi. Borazan se Jâm havasını çaldı, arkasından uzun bir (ti) çekti. Herkesin eller? oalınlarına kalktı.. Hamidiye mürettebatı şehit arka daşlarını selâmladılar. Ve... şehit er, bu iç ezen dini tören, arasında üzerinde dur duğu tahtadan kaydırıldı.. e Karadeni- zin siyah simsiyah bağrına indi, ve.. her denizcinin ideal bir gömülüş saydığı de" nize, kahraman “Türk odenizcilerinin ruhu kadar engin sulara gömüldü.. Yavuz, gecenin inişine doğru uzaktan düşman donanmasının İzlerine tesadüf et- ti.. Şoson, ufukta bir sıraya dizili görünen beş duman sütununun üzerine son hızıy- la saldırdı, koştu.. Fakat o Şosonun kara talii burada da kendini (gösterdi. Çok geçmeden dumanlar ufukta ( silindiler. Gecenin karanlığı Karadenizin her tara” fına çöktü.. Yavuzun iri projektörlerine rağmen amiral Kolçakla filotilâsı bu bü yük tehlikenin, Yavuz korkusunun elin- den yakalarını kurtardılar... Osmanlı donanma (o kumandanlığında bulunan amira! karanlığa dehşetli içerle- mişti. Filhakika gece olmadan bir saat evvel bu izi ele geçirseydi, ne Kolçağın kurtul» masma na dedört Rus desiröyerinin Sivastopol limana dönmesine meydan kalırdı. Kolçak Hâmidiyetin peşini kovalarken bir taraltan da olanca (o gayretile bütün gemilerine ateş ettiriyor, dört - geminin irili ufaklı 20 ye yakın topu Hamidiyenin üzerine ateş yağdırıyordu. Bu kaçış ve kovalayış geceye kadar de- vam etti. Akşam olup da sular kararirken Kolçağa rasıtlar yeni ve mühim tehlike yi haber verdiler; — Uzakta, 20 mil kadar açıkta siyah, simsiyah kesif bir duman görünüyor. Kolçak bunu duyunca mahiyetini a- raştırmağa, oraya bakmağa ( bilelüzüum görmeden emri bastırdı: 18 kerte dönüş. Sıvastopol iskimaeti- ne rota tepdil edilecek.. Son hızla ileri, Destroyerler hemen döndüler, geldikle ri tarafa kaçmağa koyuldular. Yavuz, Hamidiyeye yanaşıp da amiral Sosön Şükrü kaptanm verdiği izahalla yarım saatlik bir zaman geçirmemiş ol- saydı, bu aradaki 20 millik mesafeyi bir saatte top menzili hududuna kadarim dirir, sonra da dehşetli toplarının altın da baskıya alacağı düşmün destroyerleri- ni tesbit eder, bunlara yaklaşır, gece bile bastırsa projektörlerinin altında bu hede- fi elden kaçırmaz, tıpkı otomobil farları önüne düşmüş, gözleri kamaşmış bir tav- şan haline düşecek olan düşman filotillâ- sını ya tamamen imha eder, batırır, ya” hut da hepsini arkasına takar muazzam bir zafer alayı ile Istanbula lönerdi,. ve... O takdirde yakasını hem kendisini sabır sızlıkla bekliyen Enver paşanın elinden hem de şahsiyetini sarayın, halkın dilin” den kurtarmış olurdu. Alman amirali verdiği kararda yürüdü. Gece olmasına rağmen o karanlıkta düş man İstkametine ilerledi, gün ilk ışıkları” nı Karadenizin dalgalı yözüne saçarken Yavuz Sıvastopol istikametinde hâlâ yol alıyordu. Şafak söktü.. Güneş doğdu.. Bir gün bir gecedir durmadan denizi döğen Yavuzun uskurları hâlâ ayni şiddetle vazifelerine devam ediyorlardı. Sabah saat (9) a doğru Yavuz süvarisi miralay Akkermana şu haber verildi . — Sancak o başomuzluğumuzda 4 mil kadar uzakta bir harp gemisi görünüyor. Bu haber süratle amirale ulaştırıldı. Şoson kamarasında kahvaltı ederken bu haberi almıştı. Derhal yemeğini ter - ketti. Ceketini giydi, koşar adımla zirh kuleye fırladı. Dürbününü kaptı. Uzakta silik bir iz halinde sabah sisleri arasında yol alan harp gemisine baktı. Yavuz, da ha amirale haber verildiği sırada prova" sını görülen geminir istikametine çevir” mişti, Şoson yanında duran süvariye sor du: — Işaret çektirdiniz mi? — Hayır.. emrinizi bekliyorum.. — Bu, düşman gemisine benziyor. Ba- kın ufak bir destroyer.. Herhalde Bulgar destroyeri değildir.. Çürkü öyle olsa on lar buraya kadar açılamazlar, Gerçi dehiz hâkimiyeti bizde ama.. — Evet.. hükmen.öyle.. — Fiilen? — Onu siz takdir edin arniralim.. Şoson Yavuz süvarisinin o bu sözüne bayli içerledi, fakat sesini (çıkarmadı. Kendi dertlerile başbaşa kaldığı şu do* nanmada en yakın arkadaşı ve ırkdaşı bir 0 vazdı. Yalnız, Akkermana o tres yüzle kötü kötü baktı, sonra tekrar dürbününü önü sıra yürüyen küçük harp (gemisine çevirirken emirlerini verdi; —Dur işaretini çektirin!.. İşaret çekildi.. Küçük harp gemisi bu işareti görünce duracak yerde hızımı art“ tardı, Şoson kararını verdi: — Bu, bir Rus destroyeri!, Önüne bir ihtar mermisi atılacak! Amira! kanaatinde yanılmıyordu. Yavu zun önü sira can havlile bir cehennem ku şusuna başlıyan küçük gemi, Karadeniz Rus donanmasma mensup « Odesa 'lima- nmda muhefaza. ve karakol * hizmetinde bulunan Dinaper destroyeriydi. Bir gün evvel o Srvastopoldan verilen Kolçağın telsiz emrile Ödesadan hareket etmiş, Sinop önlerinde kendi filotillâsile buluşmağa, Hamidiyeye yapılacak bas* kına iştirake koşmuştu. Yolda tarbinlerinde arıza — çıkmış, bü yüzden iki saat gecikmiş, Hamidiye ile Kolçak filotillâsının oradan uzaklaşma sından Saatlerce sonra muharebe yerine gelmiş, fakat uzak top seslerinden başka bir şey duymamıştı. Akşama kadar Sinop önlerin boy gösteren, öteye beriye dolas şan Dinapa burada ne kendi donanması" na tesadüf etmiş, ne de bir ize rastlamış, gece olunca aheste bir yürüyüşle geldiği yerin, Odesarın yolunu tutmuştu. Yavuzun bütün gece yol alışı ile arada kaybolan mesale sabahleyin saat 9 a doğru Dinaperi kudretli Türk amiral ge* misinin yanına yaklaştırmış zavallı dest“ royer aslan pençesine düşen bir geyik vas ziyetine girmişti. Yavuzun prova sereninde işaretler toka edilirken Rus gemisinde de başka bir hes yecan havası esiyordu. : Dinaperin süvarisi yüzbaşı Gorki Petro viç sapsarı yüzüyle büyük tehlikenin kar itidalini okaybetmiş, Ya ni gözlerinde canlandıran Rus yüzbaşısı aklını oynatacak hale gelişti. Daha sisler arasında beliren gri renkli heyulânın ilk tarassudunda Osmanlı ami“ ral gemisinin korkusu Dinaper mürette- batının kalbine doldu. Süvari, titriyen els lerinde dürbünü güçlükle gözlerine yak» laştırdı. Dalu dizgin üzerine gelen dağ parçası Yavuzu tanıdı, Ümitsiz bir halde, yanında duran ikinci süvariye mırıldan* dı: — Bittik.. Yavuz, Türk amiral gemisi karşımızda.. Ne yapacağız şimdi?. . İkinci süvari ayni heyecanla zıngırda" yan vücudunu zaptetmeğe uğraştı, muka- bele etti: — Bilmem!.. — Yol verip kaçamaz mıyız? — Arkamızdan yetişir, topları da bizim firarımıza meydan vermiyecek kabiliyette dir sanırım.. — Peki. ne yapalım şimdi? Yelsizle Sır” * vastopola haber verelim, imdat istiyelim. (Devamı var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: