7 Kasım 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10

7 Kasım 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

; Yazan: Dorothy L. Layers REN Cariisle İstasyonundan ay- rıldıktan #onra, Pender, oku makta olduğu “Kilisede elnayet,, totla- nımdan gözlerini hor kaldırışmda, kargı- sında oluran yolcunun bakışlariyle kar. gulaşraıştı, Artık cant sıkılmağa başlıyordu. Bu kadar #ıkı göz hapsinde bulunmak biç de hoşa gider bir şey değildi. Bundan Dağka, adamin bakışında ve gülüşünde d6 agrib bir mana vardı. Yolcunun yüzü niçin bu kadar esrarlı duruyordu? anlamak kolay bir iş değil. Bu yüzün çizgilerinde, sahibinin birçok gey bildiği okunuyor. Ağzı. herkesin bil. medİği zevkleri tadryormuş gibi geniş ve kalın dudaklı... Gözlerinde bir güzellik var. Fakat zekâsının ışığı gözlüklerin « den dışarıya taştyor. Pender de düşündü: bu adam kim ola” bilirdi? üzerinde koyu bir elbise, bir emparmeabi ve başında yumuşak bir şap- ka var, Kırk yaşında kadar gürünüyör. Tren Rugbi istasyonundan evvel bir yerde durmıyacaktı. Binaenaleyh başka bir yolcunun içeri girmesi bu mtırab ve- ron yalnızlığı bozması ihtimali de yok... Pender sıkıntıyla romanını bıraktı ve ye »iden karşımdaki adamın bekseleriyje karşılaştı. Bu ndam ağzını açtı ve: — Galiba yoruldunuz, dedi, Pender cevab verdi; — Gece yolculukları daima sıkıntılı oluyor. Size bir kitab vereyim mi? Çantasmdan “Gizli çekmece" romanmı çıkardı ve karşısındakine uzattı, Beriki kitabın ismine baktı ve başmı salladı: — Teşekkür ederim, Fakat ben za. bıta romaalarını hiç sevmem. Bu röran- lardaki katiller, cinayet işlemeyi bece. remiyorlar, muhakkak bir iz birakiyor. Jar, sonunda da yakalanıyorlar, Pender sordu: — Hukiki hayattaki katiller ve cani. Ter daha mı mahirdir? — Pölisin eline geçenler tabit ahmak ve becariksizdir, — Şimdi meselâ siz bir cinayet işlemiş olannız, hiçbir iz birakmaz, ve kolayca polisin elinden yakayı #iyırir mısınız? Adam başını salladı. Ve vagonun tava- mma bakarak esrarengiz bir surette gül. dü. Bu mükâlemeye devam etmek İste- »iyor gibi görünüyordu. Pender kitabın aldı. Fakat okuyamadı. Kitabı kapadı ve: — Mademki cinayet işlemek bu kadar kolaydır, siz bir cinayet işlemeğe karar versmiz ne yaparsınız? — Anlatılır şey değ kl... Zekâ mese- Jesi,. İnsan böyle bir vaziyette ne karar vereceğini ancak İş başında düşünebilir? — Ne söylemek İstlyorsunuz? Zanne. derim şimdiye kadar böyle bir işe giriş ediniz, — Bunları bilmek için bir cinayet iş- Jemeğe ihtiyacım yok. Fakat metodum- dan o kadar eminim kl, günün birinde bir cinayet işlesem, kimse izimi bulamaz. Zaten metodumun da güzelliği burasın. dadır, — Bunu söylemesi kolay.. Fakat naza. riyeler, tatbikat sahasına geçince ekse- riya umulan neticeleri vermezler, Şimdi bana şu mükemmel metodu onlatır mis. nız? — Bu işi memnuniyetle yapardım. Fa- kat sizin hesabmıza çok tek'ikeli olur, Elinizde iz bırakmadan bir cinayet İşle- mek imkânı olursa kimbilir günün birin. de siz do... Valcâ, şimdi zararsız bir a- dam görünüyorsunuz. Fakat istikbal bi- Mnmez kl... — Müsterih olunuz. Kimseyi öldürme. ğe niyetim oyk.. — Bugün için öyle, Fakat cezasız kal. mak kat'i olunca... Bunun İçin metodumu çok basit metodumu kimseye sövliye - mem. Çünkü metodum hakikaten basit. tir. Hangi eczaneye gitseniz, reçeteye li. sum bile olmadan İstediğiniz kadar sül. fat dö tanatal alobilirsiniz. — Na dediniz? — Bak, nasıl da hemen mlâkadar ol. dunuz! bu ucuz bir ilâçtır, birkaç tozun karıştırılmasiyle elde edilir. Bu insanım elinde olunca İsterse bir memleketin bütün ahalisini zehirilyebilir. Kulland - ması 4s basit. Bu zehri, öldürmek isteği ğiniz adsmm banyosuna atmak kâfidir. — Niçin banyosuna? - Bir defa bu zehir ancık sıcak suda eridiği vakit tesir eder. Sonra cesed teş- rin edilince üzerinde hiçbir slimet gö- rülmez. En tecrübeli doktorlar bile ya- nılır ve sıcak suyun tesiriyle kalp sek- tesinden ölmüştür, diye rapor verirler. Görüyorsunuz ya, bu zehrin ismini söy- lemek ve nasıl kullanılacağına dair iza- hat vermek çok tehlikelidir. — Kendiniz için de bu tehlike varid değil mi? — Tabii varid, fakat ne yapayım? Bir defa bu meş'um gebri ve tesirini öğren- miş bulundum. Şimdi tabii unutamam. Sonra kendime de itimadım var. Ne o, tren yavaşladı, geliba Rugbiye yaklaşı- yoruz. Ben buraya ineceğim, Şehirde görülecek küçük bir İşira var, Kalktı, empermeabi'mi İikledi. Beki gapkasmı gözlerinin kenarma kadar in- dirdi. Tren durdu, Bana sudece “bonsuar,, dedi, ve indi, Pendâr tekrar Kilise Cinayeti romanı- ni okumnağa koyuldu. Fakat dikkati baş- ka yerlerde dolaşıyor, kafasında müte - madiyen tek bir susl kımıldanıyordu: “Bu sdamm söylediği zebrin Ismi ney- di?,, Hafızasını mütemadiyen yoruyor, fakat bir türlü bu suale cevab veremi. yordu. Ertesi günü, Pender gazetesinde za- bita vakaları sütununa göz gezdiriyor- dü Bir serlevhada banyo kelimesini gör- du; bu kelms dikkatini çeki ve kısa ba- vadisi bizir hızlı okudu: “Zengin bir fabrikatör banyosunda ö- Tü olarak bulundu. “Bu sabah, Rugbide tanmanış bir fab- rikatör olan Brittolsoa banyosunda ö- Mi olarak bulunmuştur. Adam neşeli ve sıhhatli bir halde banyosuna gir. miş, kahvaltı için kendisini aşağıda bekliyen karısı, kocasının geciktiğini görünce bayno odasma girmek kte- miş, fakat kapı arkasmdan sürgülü ol- duğu Için açılmamıştır. Kadm kapıyı Yürmüş, sesTenmiş, fakat MIÇDr sevey slamaymen po'ike haber vermiştir. Polis kapıyı kırdığı vakit banyoda Brit. telseanm cesedile karşılaşmıştır. Cese- di muayene eden dokter bangorin &ni bir kalb sektesiyle yarım saat evvel öldüğünü tesbit etmiştir. Cesedin def. nine izin verilmiştir.,, Pender düşündü: “Garib bir tesadüf... İsmini bilmediğim yol arkadaşım da Rug- biye inmiş, bana da orada küçük bir işi olduğunu söylemişti, Sakm bu küçük İş, zengin fabrikatörü öldürmek olmasm!” Bu tesadüften meraka düşen Pender birkaç senelik gazete koleksiyonlarını karıştırdı. Bütün İngilterede banyoda ve hamamda ölenlerin listesini çıkardı. Bunların sayısı ona yakleşiyordu. Hep- sl de doktor raporuna göre bir kalb sek- tesinden ölmüşlerdi. Penderin zihni karmakarışık olmuştu. Artık vagondn rasgeldiği adamdan baş- ka bir şey düşünemiyordu. Bu aralık yes nl bir vaka onu âdetâ çıldırttı. Pende- rin komsularmdan, ihtiyar dadısıyla bir evde yaşıyan Simings isminde bir adam vardı. Bu adam da bir sabah benyosun- da ölü bulundu. Munyene eden doktor Simingsin kalbinin esasen hafif olduğu. nu ve meak suyun tesiriyle birdenbire öl. düğünü söyledi. Dadısı, kendisinin kalb hastalığına müptelâ olduğunu ve dokto- run tenbiblerine rağmen sik sk banyo ettiğini tesdilk etti. Tahkikat bitti. Sİ- minge'in vasiyetnamesi okundu. Ölü bü- tün servetini dadısma bırakmıştı, Vasiyetnamenin okunduğu günün ak- şamı Pender her akşam olduğu gibi, köpeğiyle kilçük bir gezinti yarmağı çıkmıştı. Merak sevkiyle Simings'in ka- pısı önünden geçti. Bu sirada evin bahçe kanısı aşıldı ve bir adam dışarı çikte Sokak fenerin'n sltından geçerken Pen- der bu ndnmr tanıdı. — Dursanıza, dedi, Adam durdu va: — Nasıl siz misiniz? dedi. Anlaşılan buraya elnayet yerini görmeğe geldiniz. Bu vaka hakkmen fikriniz nedir? — Benim hiebir fikrim vok. Fakat a- #rl şamılarak nokta benim değil de, sizin burada bulnnmanızdır. — Ya, demek oluyor ki, siz burada ya- km bir yerda oturuyorsunuz... — Evet... Fakat siz de mi yakmda 6- turuyorsunuz? Herşeyi bilen adam Bir «giri zabıta hikâyesi — Ben mi? Bayır. Kasabanıza küçük bir iş için geldim. — Geçende size vagonda rasgeldiğim vakit de Rugbiye küçük bir iş için gitti. Einizi söylemiştiniz. Bu sözleri söylerken ikisi de yanyans yürüyorlardı. Köşeyi döndüler ve Pon- derin evine doğru yollandılar. Penderin karşısındaki adam bu suale çök sakin *bir halde cevab verdi: — Evet, öyle olmuştu. İşlerimin yü. zünden mütemadiyen seyahat etmeğe mecbur oluyorum, Ben iki gün sonra İn. gilterenin hangi köşesinden çağrılacağı- ra: bilmiyen bir adamım, — Fabrikatör Brittleseanın ölümü de sizin Rugtide bulunduğunuz günlere 16 sadüf ediyor. — Evet, tuhaf bir tesadüf, Pender dikkat etti. Adam gözlükleri nin altından çekingen ve telazlı bir bakış la kendisine bakıyordu. pender devam et : — Fabrikatörün karısı müthiş bir mi. rasa kondu. Genç ve güzel bir kadm ol. duğunu söylüyorlar, siz kendisini tanır mısınız? Meçhul adam; — Hayır! demekle iktifa etti, Bu sırada ikisi Penderin kapısı önüne gelmişlerdi. Pender: — İşte burası benim evim. Tâtfen çeriye girer ve bir bardak viski içer misiniz? dedi ve derhal bu sözleri söyle diğine pişman oldu. Meçhul udum bu tek Url kabul etti ve ikisi birden salona gir“ diler. Pender bardakları doldururken tekrar söze başladı: — Bu son seneler içersinde banyod: ölümler de amma çoğaldı. İsmini söylemiyen arkadaşı mukabele etti: — Bu vakalar sizl çok mu alikadar ediyor? Ben azbıta vakalarmı takip et- miyorum. Belki de dedikleriniz doğrü « dur. i — Trende bana söylediklerinizi dü- gündükçe bu vakalarla alâkadar olma- mak elimden gelmiyor, dsdi, Bazan da göyle düşünüyorum. Acaba bana trende İsmini söylediğiniz zehri ve tesirlerini bilen başkaları da var mı? Adam bü son suale gayet lâkayt ce- vab verdi: — Zannetmem. Bana öyle geliyor ki, bu zebri sade ben bilirim, Ben de onu bir tesadüf neticesinde öğrendim. — 5iz kimyager misiniz? — Ben her meslekten biraz anlarım, Az çok her iş elimden gelir, (Birsz dur. du, movzuu değiştirmek istiyormuş gibi) Siz de çok oltumuş bir adamsın galiba. Baksanıza, nekadar kitaplarınız var!,, Bu fitifat Penderin hoşuna gitti, Meç- hul adam yerinden kalkmış, kitab rafla- rmı tetkik ediyordu. Kütüphanenin bir rafından elitii bir eser aldi ve kabınm arkasındaki ismi okudu: — Pender, isminiz Pender mi? — Evet... Siz bana isminizi söylemedi. hiz, — Bon, İngilterenin en eski aflele- rinden birisine, Şmit eliesine mensü- bum. Siz galiba çoktanheri burada otü- ruyorsunuz? Pender hayatma dair uzun ealümat verdi. Bir bankada çalıştığını, #igorta İşleriyle de meşgul olduğunu anlattı, Belki karşısındaki açılır, bir geyler söy. ler ümidiyle. Şmit, yahut Şmit ailesinden olduğunu söyliyen bu adam: — Nekadar iyi, dedi Evli misiniz” Hayır mı? Öyleyse çok bohtiyar adam. sınız. Hayatmızda ne cinayet İşlemeğe mecbur kalır, ne de bir elnayete kurban olursunuz. Servetinizi lstediğiniz giti bareyebilirsiniz. Bekârlik O sultanlık doğrmau... — İstikbalin neler sakladığı bilinmez. Bir gin size ihtiyacım olursa nerede bu- Yabitirim? — Siz, bana muhtaç olacak bir adam değilsiniz. Fakat belki benim bir gün size ihtiysem olur. Sizi nerede bulacığı- mt da biliyorum. Tuhaf tuhaf güldü ve sonra: — Ben artık gideyim, dedi. Misafir. pervorliğinize teşekktir ederim. Bir daha görüşeceğimizi Ümid etmiyorum, fakat belki, Hayat umulmadık tesadüfleris — Bu adom beni zehirlemek istedi, doludur. O çıktıktan sonra Pender koltuğuna oturdu. Ve dolu viski bardağını aldı; — Doğrusu tuhaf şey, diye söylendi. Bu viskiyi ben doldurdum. Fakat bu kadar çok koyduğumu (hatırlamıyorum. Galiba konuşurken dalgırlıkla boşallver- miyim, Bardağı yavaş yavaş dikti. Düşündü: “Attar OLU e vine Yetçenimie e yapıyordu: Garib vaka doğrusu... Acaba Slningsin dadısı ve Şmit, adamın vasiyelnamesini biliyorlar mıydı? Eğer böyleyse kendisi. nin yaşaması Şmit için tebiikeyd. Bu Şmit mutlaka kendisini öldürecekti, fa. kat acaba nasıl? O vakit aklına viski geldi; şimdi viski. nin çoğalışındaki hikmeti (o anliyordu. Şmit kitablara bakar gibi yaparken mel- un köndisine arkasını dönmüştü. O vakli, zehir şişesini çıkarlmış ve vizki bardağı- na boşaltmış olacaktı, Muhakkak böyle... Hem de viskie garib bir tad vardı. Acı bir koku da burnuna gelmiz gibiydi. Soğuk bir ter Penderin alnında İnci- lendi. Pender derhal koca bir fincan bardal iti, bol bol kustu. Titriyo titriye oteşin yanına oturdu ve ölümden ucuz kurtul- dum galiba diye sevinmeğe başladı. Bu günden sonra Pender çok değişti, yeniden Iki gazeteye ve bir polis mec. muasına abone oldu. Artik merakı ban- yoda ölen adamlar aramaklı, Fakat bu günlerde kimse beriyüda ölmüyordu. Üç hafta sonra Pender bir sigorta işi için Linkonlna gitti. Tam o gün bu şehirde 8- laturka hamamda bir adam beynine kan hücumundan ölmüştü. Pender merakla hamarım civarma gili ve yine Şile karşılaştı, Bu defa artik kendini tutama- dı, Karşısındakinin koluna yapıştı ve: — Şalt, diye haykırdı. Şmit sakin sakla; — Yine.siz misiniz azizim. Muhakkak vaka hakkında not almağa geldiniz. Siz6 bir faydam dokunabilir mi? — Siz, çok kötü bir adamsınız. Bütün bu İşlerle alâkanız var. Geçenlerde 8 - vimde beni zehirlemeğe kkalktınız. — Sahi mi? acaba bunu niçin yapma- kalkınışım ? — Sizi astiracağım. Etraflarında belk toplanmıştı, bir po- lis İşe karıştı. — Haydi dağılın bakalım... Ne var? ne oluyor? Şmit gayet sakin: — Hiç, dedi, Evvelâ şu kartımı alı. nız. Komiser ve inüddelumumi beni ta- nırlar, Halbuki bu adam “sen buraya maksatla geldin!,, diyerek boğazi- sarıldı... Etraftakiler tasdik etiler: Km mm m mmm laaan amala m mim, allam gamma Şml nm Gmmmammmmn i Sir katildir? se y — Evet, bay polis, biz de gi Pender kl âlddin ediyor, ge — Bu adam beni ze! Polis başını seli Pender devam ediyordü — Bu adamı ae den davacıyım, Memur alay etti: — Bundan vazgeçsenis — Duran 'tbe bir katildir. Birçok “ # bir katil, Polin Şmite döndü ve vi 2 — Siz büradan çekiseniğ tur, Size gelince: (P* yakalamıştı) sakin olunuz fa hu adami tanımıyor. Şmlt Şımit diyorsunuz. nl ei Şmit değil ki, Galiba 99 kaçırdınız. — Peki, temi Şalt değil Nedir ya? — Size alt bir şey eği siyle slay ediyor gihiyal EV” lisin arkasma takıldı: b. lim. Dedi, Pender merkezde yi bıraktılar. Fakat gr mi izahatı vermediler. Yi! Pender etrafına pakt Kaya — Yürüyünüz, haydi verdi, büviyetini yapar etik etler, / ere sene İngilterede Sam ve sisli geçti. HM MW bir gönnüde Fenlr DA mecburiyetinde halt. işl Için mahkemede Mahkeme salonu “A salon içersinde vee ete salonun tâ öteki a A bi oldu, Derhal pa yaln a tadı, eliyle m a Te sıktı, Linkoln hâdi rinde bir müdafaa #/8” ” edinmişti, Bu bir revelii irat kisa ve sağlam bir deni Pender ifndesi Seni çakımcaya kada Sed asi dan ayrılmadı. Artık VE ten başka bir şey siki ve muntazam bir kağı tndi, bir köşey* arkasından, Şit giti sokaklarına dalıyordü" Bu sokaklarda hem fenerler yoktu, Pe miyor, fakat ayak e Onn öyle geliyori! #kisinden başka Kime? eden va takip mazlıım, cerasmı yes rin İki şehi men caklardı. ge du. Biraz sonra

Bu sayıdan diğer sayfalar: