7 Kasım 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 13

7 Kasım 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

iki » Şa” Aç ag. N Yy i g il ve / (OR z Z 5.5 Seki zamanlarda fikirleri parlak, ©nğin, gayeleri yüksek yarı mn. Hülya ve heye i kral sarsılmaz bir ira» a Hayallerini istediği da- kat yapabilirdi, oi » başkalarına hiç danışmadan Merdiyg na yapardı, işler kendi gös- aş e giderse memnun olur, fa- Üzerinde a eğri- İNE reyi k ve sivrilenleri ezmek o... Bu yar, ma, Bi * Vahşi kralın geniş bir sirki halka dinletmek için yaptı» LR #rari: kemerleri ve geniş deh- YENE, cin sok muhteşem görünen bu Klan Yet, cezasını; fazilet te mü- hiç Yanılmadan görürdü. v ... a4 laşlardan biri kralı alâkadar Sir Suçla itham edildiği vakit, ziy lu hakkında karar verileceği tün slam e halk, dehlizleri doldurur, kral aa ie beraber gelip tahtına ©- — verir, suçluda orta sal karşısında, biribirinin kapı vardı. İşte bu iki kapı Yürümek ve onlardan birisi- e lanun hakk: idi. Ün rdan biri açılınca, içinden * Yırtıcı bir kaplan çıkar, der- ai, erine atılır ve onü parça Na Suçlu bakkmdaki hüküm ia edildiği dakikada ma- A Zi Salar, kadınlar feryad eder, a Küme delikanlıya, yakut Ki göz yaşı, döke döke Ne eki kapıyı açarsa, 380 e şb Mu zeller arasından seçilen bir kadın çıkar- du, Ve ikisi hemen orada nikâklanırdı. Suçlunun evli veya nişanlı olmasının ehemmiyeti yoktu. Nikâh ve düğün muhakkaktı. Bu merasimin de yapıldı» ğı yer gene ayni &irkti. Açılan başka bir kapıdan bir papas gelir, yanyana duran çiftin nikâhını kıyardı, Memnu- niyetten coşan halk alkışlar; kilise çan- lar; sevinçli sevinçli öter, genç kırlar meydanda rakseder, masumiyeti sabit olan adam çiçeklerle bezenmiş bir yol- dan gelini evine götürürdü. ... İşte kral adaleti böyle tatbik ederdi. Suçlu, kadının hangi kapıdan çıka- cağını bilemezdi. Bir saniye sonra par- çalanacak mı, evlenecek mi? ne olaca - fından habersiz istediği kapıyı açabi- lirdi, Kaplan bazan bir kapıdan, bazan öte- kinden çıkardı. Mahkemenin kararları kat'i idi, Eğer kabahatli ise derhal cezasını görür; suçsuzsa - mükâfatı ister beğensin, is- ter beğenmesin-—mutlaka mükâfatlandı rıl'rdı, Halk da bunu bilirdi. Büyük muha- keme günlerinde, oraya toplandıkları zaman kanlı bir sahneye mi, yoksa neş'eli bir düğüne mi davet edildikleri- ni kestiremezdi; neticenin böyle meç hul, esrarlı kalışı ahalinin alâkası art- tırırdı, Bu yarı vahşi kralın, hayallerinden daha güzel, şirden daha ateşli bir kızı vardı, Babası onu herkesten üstün tu- tar, ve gözbebeği gibi severdi. Kralın yaverlerinden biri bu güzel kıza âşık oldu. Bütün roman kahraman Jarı böyle yapar v Kendilerinden, Kadın mı, GeL? Frank Stokton sevdi.. Gizli gizli buluştular, konuştu. lar, seviştiler, Fakat ne yazık ki bü tatlı macera ancak bir kaç ay sürdü. Kral haber ak dı, Delikanlıyı derhal zındana attırdı, sirkte yapılacağı gü- Kral ve ahali merakla Sirk için en valışi bir kaplan seçilmek üzere memleketteki bütün kaplan kafes İeri hükümet merkezine getirildi. Son- ra delikanlıya göre"güzsl bir kız buk mak için de bütün memleket ve yerleri arasında bir araştırma yapıldı, Muayyen gün geldi. Ahali sirki dol- durdu. Giremiyenler dış duvarın etr?- fında yığıldı. Kral ve maiyeti yerlerine oturdu, İşaret verildi. Prensesin Aşıkı geniş meydana doğru yürüdü.. Uzun boylu, sevimli ve çok güzel bir delikanlı... Bunu kim sevmez? Herkes prensc6 bak verdi, 7 İkinciteşrin — 1938 PAZARTESİ Hicri; 1357 — Ramazan: 14 Kasımın ilki canm Sabak Öğe ikm Akşan Yalm imi 638 11,58 1441 16,59 1833 458 MÜNAKASALAR: niryollar idaresi için 400 metre murabbar yün keçe kapalı zari w sulile eksiltmeye konmuştur. Keçelerin iş- letme komisyonunda mevcut mühürlü nü- münelere tamamen uygun olması şarttır. 938 cuma günü saat-on bir ifgiş zanetti, Harmağiyle Jiyo- MM ORAN mr eler e Aa, Wüayst seni boğacağını Suçlunun evvelâ kral selimlaması âdetti. Yaver de öyle yaptı. Fakat yar ver selâmlarken, gözü kralın arkasında oturan sevgilisinden ayrılamıyordu. Kızın, merbâmet bilmiyen, taş bir kalbi vardı, Böyle olmasaydı, o gün o rada bulunmağa cesaret edebilir giye di? Bu karar verildiği gündenberi pren- 863 gece gündüz bunu düşünmüştü. O güne kadar hiç kimse, hiçbir zaman ka- pıların sırrını öğrenememişti, Yalnız bu sefer paranın ve ihtirasm kuvveti Sade bu kadar da değil, odadaki gü- zel kadının kim olduğunu da biliyordu. Bu kadın saray kızlarının en dilberi, en sevimlilerinden birisiydi, Fakat prenses ondan nefret ederdi. Çünkü bu kızm sevgilisinde gözü olduğunu sezmişti, Delikanlının gözleri, sevgilisinin ba- kişiyle karşılaşınca erkek, sevgilisinin bu sırrı bildiğini anladı, Ve işte bundan sonra idi ki delikanlının yalvaran ba * kışları şunu sordu» “Hangisinde?.,, Prenses sağ elini kaldırdı. Hafif ve hızlı bir hareketle sağı gösterdi. Ve bunu sevgilisinden başka kimse farket- medi, Delikanlı döndü, metin adımlarla hızlı hızlı yürümeğe başladı. Kalbler durdu, nefesler tutuldu ve bütün gözler ona baktı. O, hiç ddüt etmeden gitti, Sağda» ki kapıyı öçtı , ... Şimdi hikâyenin en mühim noktası bu: Kapıdan kadın mı çıktı? kaplan m1? gr fazla düşünürsek bette güçleşir. Çün- mesele hakkında bir karar ver tarzda ortadan kaybolmasından içine BURIDAN kaplan mı mek için Mtirasm, insan ruhlarında ne- ler yaptığını da düşünmek lâzımdır. Kendimizi prensesin yerine koyarak düşünelim, ,Delikanlı kimin olacak, ra- kibesinin mi, yoksa kaplanın mı?, Prenses kaç defa rüyasında sevgili- sini yırtıcı kaplanın bulunduğu odaya doğru ilerlerken görmüş, korkarak u- yandığı zaman gözlerini elleriyle kapa" meştı, Kaç defa rüyasmda onu öbür kapıda görmüştü: Yanakları kızarmış, muzaffer ve mağrur bakışlı bir kadın.. Ölümden kurtulduğu için sevincinden çıldıran yaver ona koşuyor. Bütün halk şenlik yapıyor, herkes bağırıyor, düğün çan» Tarı çalıyor, Bir papas yanyana düran mes'ud çif- te doğru İlerliyor ve prensesin gözleri önünde izdivaçlarıni ilân ediyor. Sonra ikisi beraber çiçekli bir yoldan evlerine doğru yürüyor. Prenses hıçkırıyordu. Delikanlının hemen orada olması ve ilâh! haysiyet yollarında asil sevgilisini beklemesi daha iyi olmaz mıydı?, Bununla beraber o korkunç kaplan, o feryatlar. o kan... eg Gerçi prenses kararını bir saniyede belli etmişti; fakat bunun için günler“ ce düşünmüş, kendisine bu sualin 80- rulacağını anlamış, ve cevabmı evvelde hazırlayarak, hiç tereddüt etmeden, sağ tarafı göstermişti. Bü nokta çok ehemmiyetlidir. Ben düşündüm, kararımı veremedim, Kapı- dan kadını mı ç'kartayım, yoksa kapla" nr gnı?, Onun için sire soruyorum; Ka- pı açıldı. Fakat içinden İradın mı çikti, yoksa kaplan mı? Fransızcasmdan çeviren: Muzaffer ESEN Sıçradı, kapıya koştu. Titriyen elle- Söstererek bağırdı; Ben, rin İşte!., Mel'un karıt.. Cadı! lm ne İstiyorsun? Bütün al aldin, hayatımı aldın.. Şimdi umay mu alınak istiyorsun?, Ru- Yeytana götüreceksin değil mi? Yacükin geri çekili Ruhumu alamı" yle işiden Jiyon işi anladı ve . İn ou olmuş |. diye mırıldandı. Har olacak, ben de deli olacağım.. ndan kapıya koştu. Boğazla» Mi gibi bağırmağa, kapıyı Değe ve sarsmağa başladı. Hye Meler bir köşeye çömelmiş, Deli bu hareketini seyrediyordu .. Nin birden gözleri parladı. Aklına Ap len söylemeğe başladı: Ün beni alıp şeytana götürmek İs- ? Sen Öyle mi? Fakat ben bir erke" bira, “den daha kuvvetliyim, Hele ema sokul da bak... Seni pen- Rimizi, bir yakalayayım. O vakit han il Dü kuvvetli olduğunu görü - 2 Dana Pâralarımı nereye sakladığı” lay, * “Öylemelisin. Ftele bir yak Bu mi korkusu son dereceyi bu- kat daha şiddetle kapıyı age Ni bağırmağa b di, Me bik mi kafasında bu gürültü, k 'oparmağa kâfi geldi. Jiyo- a ynine hi hücum iğ sandı ve Yerinden fırlayarak Jiyonun ar- 3 la yakaladı: in dedi, işte seni yakaladım.. * yakaladım. Bakalım vet. Altınlarım ne ğunu söyledin. Ora" mi, evet mi? Peki. Mi da seni boğayım.. Çünkü Sa b im Altınlarımı çı- 4 Sri kazmağa başladığım ip Arkamdan beni yakalaya - caksık biliyorum.. Senden daha kuvvetli oldu” ğumu biliyordum. Deli Malengr, bunları söyledikten sonra bütün kuvvetiyle sıkmakta oldu- ğu Jiyonun boğazını bıraktı. Jiyon bir boş çuval gibi yere yıkıldı. Bu defa Jiyon tamamiyle ölmüştü Del; Malengr hiddetiş söylenirken bir taraftan da onun gırtlağını var kuvveti- le sıkmış ve kadını boğmuştu. Malengr, Jiyonun cesediyle hiç meş“ gul olmadan, yerde sürüne sürüne bod- rumun bir köşesine gitti, Toprağı tır- naklariyle kazmağa ve homurdanmağa başladı, — Altınlarım burada. Cadı onları buraya sakladı.. Onu söyletmek için ne kadar da zorladım.. Fakat kazmak li zrm.. Daha kazmak lâzım. Pek zah- metli bir iş. Fakat ne zararı var... Ni- hayet altları m: bulacağım, Malengr hakikaten toprağı tırnakla” riyle kazıyordu. Parmakları kan içinde kalmıştı.. Fakat o bunun farkında de- gildi; hiçbir şey bistetmiyordu. Bununla beraber kazma işinin çabuk ilerlemediğini anlar gibi olmuştu. z ilerisinde kırık bir şişe dibi buldu ve bu defa onunla toprağı kazmağa devam etti, Hem kâzıyor, hem şöyle söyleniyor- du: — Şimdi daha çabuk kazılıyor. Ar- tık bulacağım.. Malengr hayli zaman harıl hart top- rağı kazdı. Rütubetle yumuşayan top- rak kolayca kalkıyordu. Oda, çıkan toprağı gelişi güzel sağa sola atıyordu. Kaza, kaza âdeta bir hendek vücuda getirdi. — Altınlarımı bulacağım, diye he murdandı, Sonra, birdenbire durdu. Kazdığı hendeğe yüzü yere gelmek üzere boylu boyunca uzandı, Ölmüştü!. bir korku çökmüştü. O kadar ki, sebe- bini anlamadığı halde, arkasında Jiyo- Du astığı perdenin yanıma sokulmağa bile cesaret edemiyordu. Malengr, her tarafı bir hayli aradı. Aramadığı yer yalnız odanın, Jiycnun asıldığı perdenin arkasındaki kısmı idi, Fakat korkusu o kadar artmıştı ki öte tarafa geçmek değil, perdeye bak- mağa bile cesaret edemiyordu. Adeta Jiyonun dilini çıkararak kendisiyle alay oluyordu, Ölü kadı- yi aşırarak kendisinden in- tikam aldığı fikri iyice kafasına yerleş- mişti, Gene söylendi; — Hay şeytanın gözü çıksın! Acaba gu cadı karının ruhu gelip te çekmeceyi gözümün önünden aşırdı mı? Bu sözleri bi yitirmez bütün wü- cudü korku ilet Tarı dimdik oldu; derecelerine geld Çünkü arkasını çevirdiği, bakmağa cesaret edemediği perdenin arkasından bir ses, on beş dakika evvel eliyle astı” ğı Jiyonun sesi işidilmişti. Bu ses ona şöyle diyordu; — Pek doğru söyledin Simon.. Ser- vetimi senin elinden alan benim. Kah. ah.. Ölüm bile beni dünyada her m altınlarımdan a am r ara.. Bir şey bulâmıy: Ben servetimi aldım. Kah, kah, kah hkahayı müteakip ak ğ Mademki paranı al dır, artık sana borcum yok, Beni bırak riyle kapıyı açtı, dışarı çıktı. Sanki öl- dürdüğü kadının hayali taralından takip edilmekten korkuyormuş gibi ka- pıyı kilidledi, Alnından soğuk terler a“ kıyordu; vücudunda takat kalmamıştı. kapıya dayandı. Bir adım atımağa me cali kalmamıştı. Bir eliyle alnımın ter- lerini siliyor, öteki eliyle de gümbür gümbür çarpan kalbinin heyecanını tes» kin için göğsüne bastırıyordu. Orada çok durmadı, hemen ileri fır- ladı, Çünkü evin içinden, anahtar deli ğinden gene Jiyonun sesi onun kulak- alrına şunları bağrıyordu: — Kendi çekmeceni mi dedin? Git, koş, ara.. Bakalım bulabilecek misin?.. O da ölü kadının tavsiyesi veçhile koştu. O derece hasis idi ki parasının aşkından perili zannettiği bu evden kaçmak aklına bile gelmemişti. Bir gün evvel çekmecesini gömdüğü yere doğru koşarken mırıldandı: — Yeterki geç kalmış olmıyayım !.. Allah vere cadıkarı benim paralarımı da çalmış olmasa. Elindeki bançerle toprağı kazarken bile böyle mırıldanıyordu. Kazdığı çu- kur gittikçe derinleşiyor, fakat çekme- ceden eser görülmüyordu, Malengr, ku. durmuş gibi ağzı köpürmüş, ince ve kansız dudaklarından salyası akıyordu. Gözleri yerinden fırlâmış, üstü başı çamura ve kana bulanmış, korkunç bir hal almıştı. İki eliyle toprağı acele kazarken kendi kendini yaralamıştı, Takati ke- sildiği zaman nefes almak için biraz durdu, Kaçmak aklına bile gelmiyor. du. Mutlaka altınlarma kavuşacağını ümit ediyordu, Birkaç saniye nefes aldıktan sonra gene kazmağa başladı. Delik o kadar büyümüştü ki kazmak için yarı beline kadar şsarkmağa mecbur kalıyordu. Ancak o vakit geç kalmış olduğunu ve çekmecesinin aşırıldığını anlad:. i

Bu sayıdan diğer sayfalar: