4 Aralık 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10

4 Aralık 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

10 Afvonda sosyal ve kültürel kalkınma DpDaştarafı 7 incide münevverden müteşekkil bir Halkevi kafilesi ; köylülerin dileklerini köy ih- tiyaçlarını tesbit ve kuyular, çeşmeler, gübrelikler, Biğımların - sıhhi esaslara” göre, düzenlenmesi temin ediliyor. Hastalar muayene edilerek sıhhi çan. tada mevtut ilâçlardan eczacı eliyle ve- riliyor; mevcut olmuyan ilâçlar da yine Halkevi tarafından yaptırılıp köye gön“ deriliyor. Bundan başka zirai, idari, baytari konuşmalar ve dertleşmeler ya- pilıyor. Köy okulları, talebeleri ve eğitmen- ler tetkik ediliyor. çocuklara Halkevi hediyesi defterler tevzi ediliyor. Kafile. ye iştirak eden evin caz takımı yerli ve ulusal havalar çalıyor, Köy delikanlıları ve heyecanlanan köy ihtiyarları neşe ile oynuyorlar. Af- yon köyleri Halkevi ziyaret gününde tam bir şenlik yaparlar. Afyon Halkevi; yarının şairlerini, sahne sanatkârları, hatiplerini ve mü- hevverlerini yetiştiriyor. Kütüphane harıl harıl. Okulda ders okunur gibi yüzlerce kişi feyzalıyor, ça- işıyor.. Halkevi en çok temsil veren bir sah. neye maliktir. Türkçe piyeslerden Halkevleri repe- retuvarma dahil eserlerin hemen hemen hepsi temsil edilmiştir. Müsamerelerde müzik kolu perde aralarında seçme parçalar çalar, Şiirler okunur, monoloğ- lar söylenir. Hülâsa Afyon lâyık olduğü mevkil bir an evvel işgal etmek için olanca hı. zıyla ve gayretile çalışıyor.. Birinci sınıf operatör Dr. Cafer Tayyar Kankat Paristen mezun. Umumi cerrabi; dimağ, sinir cerrahi” «i, ve kadın doğum mütehassısı, erkek modern ameli” 19 la 12 ye kadar meccanen. Beyoğlu! Parmakkapı Römeli ban No No, 1 telefor 44086 ÜROLOĞ -— OPERATÖR Dr. Kemal Özsan Karaköydeki! muayenehanesini (Tü- nelbaşı İstiklâl Cd. No, (380) Oham yan Ap. Bursa pazarı üstüne) naklet- miştir, Telefon: 41235 HABER — Akşam postası Amerika i iş hayatında zengin kızlari -25 dolar haftalıkla çalışan milyoner kız Bugünün kızları bir milyonerin bir kaç yün içerisinde beş parasız kalabileceğini öğrenmişlerdir; Yoksulluk karşısında kendilerini müdafaa imkân -ve silâhlarından mahrum: kalmak istemiyorlar Salli Kslrk on sekiz güzel olan bu kızcağızın tatlı ve yanık bir sesi var, Hem asil, bem de zengin bir ai- lenin çocuğudur. (Ablası An, geçenlerde Amerika cimhurreisi Ruzveltin en küçük oğluyla evlendi). Salli on senedenberi a ile urasindaki toplantılarda veya hayır e miyetleri menfaatine verilen müsamere » lerde şarkı söylerdi. Bugün Bon'on civa rında bir barda şantöz olarak çalışıyor ve haftada beş bin frank kazanıyor. (Bizim paramızla 250 Ilra). * 1938 de kibar Amerikan kızı boş dur mak istemiyor, fakat para vermiyen İğ- lerle uğraşmak arzusunda değildir. Tıp- kı parası olmıyan kızlar gibi “bilgisinden ve İstidatlarından istifade ederek kendi ekmeğini kendi kazanmak O emelindedir. Amörikanm kibar kırları, kadınlara açik olan bütün meslekleri, tarlalarda kendi başına yetişen yabani otlar gibi istilâ et- mişlerdir. Bugün Amerikalı zengin kızlar, daktilodur, satıcıdır, aktristir, mankendir, dadıdır. Ve bu mesleklerden fakir Kirla- rn rldığı gündeliği alır. Fakat akşamları daireden veya mağazadan çıkacağı vakit, babasmm sekiz silindirli hususi ve mah. teşem otomobiliyle evine döner. 1929 buhranı, şüphe yok ki bu hareke- te başlangıç olmuştur. Cihan barbi nasl binlerçe zengin yaratmışsa bu buhrah da birçök yeni fakir meydana çikarmıştır. 1929 buhranı bir daha tekerrür edebilir. Bugünün kızları bir milyonerin Hrkaç gün İçersinde beş parasız kalabileceğini öğ - renmişlerdir. Binaenaleyh yoksulluk karşı- sında İhtiyatsız ve ellâhsz kalmak izte- miyorlar, , İşte bunun içindir ki bu kızlardan bir çoğu Iş bulmak hususunda ailelerinin mü. nasebetlerinden, ahbablarımdan istifade et meği bile istememişlerdir. Herkes gibi onlar da küçük Ilânlara başvurmuçlar, ka- ranlık koridorlarda saatlerce . bekelmek zahmetine katlanmışlardır. İşe giren zengin kızları, işe daha çabuk alışıyorlar, daha çalışkan oluyorlar, ve daha iyi iş görüyorlar. Nevyorktaki bü - yük mağazalardan birisinin sahibi, zen- gin işçi kızları tercih edişinin sebeblerini bir gazeteciye söyle anlatiyor: — Bu kızların bazan akıllarına esin. ce Akdenizde bir seyahate çıktıkları, ya- hut sevgilileriyle evlenmek için işi birden- bire bıraktıkları oluyor. Fakat umumi * yaşındadır. Çok yetle işi hiçbir vakit eğlence olarak telâk- ki etmiyorlar, Onların, işten koğulmaktan korkmadıklarını sanmayınız. Vakıâ maddi cihetten endişeleri yoktur. Fakat işe gi- ren zengin kızında muvaffak olmak bir İzzetinefis meselesi oluyor. “Bocoremiye - ceğim de koğulacağım!” diye tiril tiril titriyor. Sonra bunlar öteki işçilerden da- ha yüksek terbiye görmüşlerdir, kültür- leri daha iyidir. Binaenaleyh bu terbi- ye ve bu kültürle arkadaşlarından daha geri kalmağa utanıyorlar. Çalışmalarını az göreceğimizden ürküyorlar, ve tek bağ- larına dört kişinin işini görüyorlar, , Direktör, bu sözleri söylerken müşteri” ler arasında elbisesini teghir ederek za- rif bir edayla dolaşan siyah rohju bir man kanl gösteriyor; “— Bu kızcağıza bakımık, iki senedenbe- ri bizimle çalışıyor. Bundan daha Iyi man- kenim yoktur, Haftalığı 25 dolardır. (Tak- riben 30 Lira). Halbuki geçenlerde ölen babasmdan 3 mliyon dolar miras yedi.,, Amerikada paraya ihtiyacı olmıyan zen gin kızlarının bu suretle Iş hayatına atı- ışı birçok itirazlara sebeb olmuştur. Bu itirazlar büsbütün haksız değildir. Zen - gin bir kızın yiyecek ekmeği olmıyan bir fakirin göreceği işe yerleşmesini doğru görmiyenler pek çoktur, Sonra zengin kızlarının günden güne artan müracaat - İart patronlarm tahsil ve kültür baktmm- dan önha müskülpesent davranmalarına sebeb olmuştur. İşsiz kalan birçok işçi kazlar; patronlar o kadar çok nazlanıyor. lar ki, bizden tiniversite diploması ara - mağa başladılar, diye sızlanıyorlar, İş ve güzellik Yakm vakte kadar güzel kıslarm, bil. hassa basi mesleklerde, erkeklerin gizli ve açık -tecavüşlerine uğramadan sakin ve rahat çalışmaları imkânmz gibiydi. Meselâ manken kizlar bu hususta çok sı- kıntı çekerlerdi. Gündüzleri yabanet müş- terilerin dil ve el şakalarma tahammül ot- mek, geceleri de mağazanın taşralı müş. terileri için verdiği ziyafetlerde hazır bu- Tunmak mecburiyetinde kalırlardı. Mesle- ki arkıntılı bir hale koyan bu haller bugün tamamiyle ortadan kalkmıştır. Fakiden mankenlere her türlü tecavüzü caiz gören erkekler, bügün kendilerinden duha vük- KAHRAMAN HAYDUD sek seviyede mankenler bulunduğunu öğ- renince, onlara daha hürmetkâr bir gözle bakmağa başlamışlardır. Her erkek önle“ rinden siyalı bir rob, bir mayo, yahut açık saçık bir tuvaletle geçen on manken ara- sında biç olmazsa ikisinin hiçbir tecavüze tahammül eğdemiyesek, kendisine söz 2- tan bir erkeği, tokatlıyabilecek ve bir T&- zalet çıkarmaktan korkmıyacak cinsten olduğunu, çünkü işinden çıkarılmanın ona ; vız geleceğini bildiği içln hareketlerini £ dare etmeğe uğraşır. Eski zamanlarm hütirsama hasret ç0- ken taşralı tüccarlar “bugün hangi kapıya başvuracağımızı şaşırıyorüz,, &ye dert yanıyorlar. Müyoner işçiler arttıktan son- ra Amerikada sinirli kadın müşterilerin sayısı dn eksilmiştir. Hiç lüzumsuz yere Batıcıdarla gürültü çıkaran, sonra idareye müracaat eğerek zavallı işçileri ekmeğin. den eden müşterilere artık pek rasgeline- mez olmuştur. Bir mağazada satırı olarak çalışan bir genç kiz, çok sinirli olarak tanman bir müşteriyi bü huyundan nasl geçirdiğini söyle anlatıyor! “Bir gün iş başmdaydım, İçeriye yaşlı- «a, şişman bir kadm gidi. Bu kadm gö- ren satier kızlarım herbiri bir köşeye sin. di, saklandı. Ortada yalnız ben kaldım. Ateşten kaçar gibi bu kadından kaçan sa“ tıcıdardan birisi kulağıms: “Oldu sana o- Tanlar, dedi, Bu kadmı mümkün olduğu Kadar sirirlendirmemeğe çalış'nız. Allabın belâm bir müşteridir. Sastleres satıcıyı işgai eder, hiçbir şey almaz. Geçen Sene! bir satıcı kadını koğdurdu.,, “Arkadaşımın mübalâiğa etmemiş oldu- Fumu çok çabuk anladım, Bu milşteri ha- kikaten püsküllü bir belâydı. Çok Amira- na konuşuyor, binbir çeşit eşya istiyor, sözleri arasına hakarete benziyon cümle. “ler karıştırıyor. Ghya şapka alacaktı Ken- disine yirmi şapka “ çıkardım. Hiçbirisini beğenmedi, yirmi birine! şapkayı: “Bu kadar manasiz bir şapkayı benim giyebile- ceğimi sanarak önüme çıkarmak hayvan Iktır,, âlye yere attı, Artrk sayım müş- terim kısmak üzereydi. Neredayse patlı- yacaktı. Bütün bu şapkaları müşterime gösterirken bakışlarımı ondan ayıramıyo- dum, Bu kadın bana hiç de yabancı ger miyordu. Biraz daha iyi baktım. Kadını tanıdım. Bu kadm “M.." bankasdım Şu- beterinden birisinde kasadar olan bir a- 27 2 KAHRAMAN HAYDUD ne lürum var, Ben bir cinaye- (o mediğihi söyleyiniz. i meclisin en mühim bir azası ©- tin en adi bir şahidi olamaz mi- Emperya soğuk bir tavırla Jan Davilayı, Rolanın ne için yım? Hâdiseyi gözümle gördü- güm gibi kulaklarımla da işit- tim, — Hem işittiniz, hem gör. dünüz öyle mi? Nerede?. — Evimde... Leonorun tıkanan boğazm- 'dân bir hayret sesi çıktı; Em- peryanm üzerine doğru yürü" dü., Ellerinden yakaladı. Gözle- tinin derinliklerinden okümiya çalışarak iri siyah gözlerini bu Kanlı ve insa baştan çıkarabi. lecek gözlere dikti. Gene titrek , ve boğuk bir sesle: — Evinizde mi, dediniz?! Rolan sizin evinirdeydi öyle mi?, — Bunda bu kadar hayret e- dilecek ne var? O her zaman gece yarısmdan ar sonra evime gelir.. Genç kız titriyordu, Gözleri. zin Karardığını hisetti, Göğsü- nü meçhul bir elem yakıyor, nabızları şiddetle çarpıyordu. Kudurmuş kaplanları bile acın- dıracak tatlı bir sesle: — Madam.. dedi, merhamet eğinir.. Bânim emellerimle, aş- kumla oynamayınır.. Bana ha- ktkati söyleyiniz. Bana yanlış anladığımı, yanlış işittiğimi, Rolanın kat'iyyen evinize gel- cevap verdiş — Bilâkis. her şey evimde geçmiştir. .Rolan bu âdil mah- keme azalarının birer birer vü. cutlarını ortadan kaldırmak işi- ne içlerinden birini öldürmek şuretiyle evimde harekete geç- miştir, Mecliste birdenbire boğuk bir fısıltı yayıldı. Bütün göz- ler, meclisin içtimamdanberi boş duran iskemleye döndü. Föskari şiddetle bağırdı; — Davila öldürülmüştür !. Leonor biraz geri çekildi. Kendi bileğini tutuyordu. Kı- vwilermlar saçan gözlerini şuh- meşrep kadından ayıramıyor- du. İşte nihayet müthiş bir ih- barla karşılaşıyordu. İşte, beklenilen o müthiş ih- bar çiktı.. Telâfisi kabil olm;- yan bu felâket Leonoru ezmiş, onu kalbinden merhametsizce yar: tı.. Artık söylenilen - leri işitmek istemiyordu. Fakat, karşı gelemediği esrarengiz bir kuvvet Leonoru orada mihlı- yordu. Emperya, hâkimler heyeti karşısında, pervasızca, izahatı- na devam ediyordu: — Efendiler; şimdi içinizde vurduğu meselesinin izahı kal- dı ki pek basittir; bugün değil. se bile yarın muhakkak ölecek olan zavallı Davila, Rolanın in- safsız hançeriyle toprağa seril- miştir, Herkes bilir ki Rolan Kandi- yano, bütün âşıklarımm içinde en kıskanç ve hiddetli olanıdır. Jan Davilanın orada bulundur gunu hisseder etmez Üzerine a- tıldı ve zavallıyı feci bir şekilde yaraladı. Leonorun ağzından çıkan v- Zun.bir inilti, bu müthiş izahat sapsarı yüzle dinliyen hâkimler heyetini titretti. Bu isnatlardan Emperya da acı duymuyor değildi. Mosmor kesilen dudakları, yüzünde git- tikçe derinleşen ve şekilden şe- kile giren çizgiler, bir buhran geçirmekte olduğunu anlâtıyor- du, Hakikaten; bir taraftan vic. danından kopan acı tevbih, di- ger taraltan aşkı, Bmperyayı mahvedici bir azap içinde kıv. randırıyordu . O, işte nihayet, rakibini ez- mek için aşkını, kalbini kıs- kançlığa kurban etmiş, tapar gi bi sevdiği vücudun ölümüne sebep olmuştu. Leonor, karmakarışık hisler içinde kapıya doğru yürüdü, Bir tek teselli çaresi bulur gi- bi olmuştu: Uzaklara, çok u- zâklara, gitmeliydi.. Dünyanın tâ öbür ucuna kadar.. Başka mwuhitlerde, yabancı insanlar arasında hâdisenin srrıni kal binde saklayarak ölmek istiyor- du, Emperya, canavarca bir se- vinçle genç kızm hateketlerini tetkik ediyordu.. Hâkimlerin gözleri de, kapının önünde du” rân Leonorun üzerinde toplan- muşti.. Leonor, birdenbire anlatıla- maz bir sevinçle, yıldırımla vu- trulmuş gibi birdenbiresdurdu.. Altiyeri ve Emperya, derin bir azap ve endişe ile yüzleri mos- mor olmuş olduğu balde dön. düler, , Sür'atle salona giren bir mü” başir, sükünetli bir sesle şu haberi bildirmişti : — Jan Davila geliyor, efen- dim. — Davila mıl.. Nasil olabi - lir? Bu adamı buraya getirmek- te olan bu harikulâde kuvvet neydi? Nasıl, niçin geliyor ve ne istiyordu?, Ne istiyecek? Şüphesiz ki, Emperyayı mahvetmek istiyor- -du. Can çekişmek üzere olan bu canlı ölü acaba hâlâ hayat- Bursda 3a resmini gi iin en küçük m zöğmen kız kardı şark öylemi damm karısıydı mi hakaretlerine KIZ Artik rar yerine geldi sur ettiler, a parçasından bu Sv tm, Bu kızım derbi rum, Aksi takdirde PİT ayak atmam.» yü merak ettiler. kadınm etrafina vi vakit çok sakin P “Bu kadın ba) nn nirse ee susar akl Be eri ödü öfkelenen müsti vakıt bu yaka fevi? dora rasgelineblir, EN Pıkat bu sini 7. bar satıcı! gin ve kibar kağ parça dört" Dünya ve buhran Acaba bu siye dökülmeleri geli? yer Onlar biribirine baktılar ii rin sıkıntısından böyle © ml girdielr? EBS yenii yi Saten de bıknenkisr Ee ş girişi kolay y'agelerie h ve li aileler bU ir ii bir milyoner kzn şa hiç kimseyi m ev gelip geçisi isi” h m Bugünkü Amerikali ki gönç Kiris” gibi a i ölmek bulyalarnıa ee Dünya gurmadsn Kiya yo a ger yes Arnerikali kızla? © da değil BURİSr bir tehlike K' Yarını gördüler;

Bu sayıdan diğer sayfalar: