10 Aralık 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7

10 Aralık 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

“ tik yapraklar 3 ip gölge yerleri ai gibi yükselen Mo çoğalıyor. Biz bu vahşi ormanın İ a uş konuşuyor | tez döktor Suat e bir Şey gelmiş gi Kü kaplan nedir | 2 dedi, İŞ eden Saç. ormanlarına iu. Bu, t tamamen başa vahşiydi.. Balta ınlarda yaşıyor” e rlediğine göre as - lop bazan kaplar alaya insan kır Ne esle - beraber Make bir Gn anlata" ler çağa dehşetle NR kara kaplan hemen birçok den dine şahit 452 yl - diye başladı - #eli'ken © vapurda Benç bir kadın ta” manların öte ta- Sadırın önünde 0* nez hayatın fenalr- b My Birdenbire , kızın koşarak Ag İ gördüm. Çok çi Ki tor. Imdadımıza İhtiyacım var. çök tehlikeliydi, dı. Kadın yalvarıyordu: — Kocam tehlikede. Bir kap anın bücumunâ uğradı, yaralan dı, bacağı yırtılmış.. Ne olur dok tor! Haydi gelin... Biz üçümüz, Salih ben ve Nec mana daldık, vakanın olduğu ye" I& silâhlarımızı elimize alarak or re doğru ilerlemeğe başladık. Yolda, kadın hâl heyecanla anlatıyordu: — Epey zamandanberi bu c- varda bir kaplan dadanmış, her gece bir keçi o çalıyordu. Bütün yerliler bundan kurtulmak için tuzak kurdular, fakat bu kaplan pek açık göz bir şey. Kolav kolay yakalanmıyor.. Hattâ kocam si” lâkla vurduğu (halde ölmemiş. kaçmış. Demin Rıza, orman O içinden gelirken, ağaçlar o arasından bir kaplanm çıktığını. görmüş; he- men silâha sarılmış, ateş etmiş; kaplan yaralanmış. Ben silâh seslerine koştuğum zaman koca” mı yerde ve kaplanı da üstünde buldum. Derhal yanlarma doğru yürüdüm, bu sirada kaplan ko* camı bıraktı, silâhı aldım bütün âtemiliğime rağmen bir kere de ben ateş ettim. Kaplan vuruldu. —- Peki sonra? Sonra ne oldu? dedim, —s Sonri, kaplan © vurulduğu balde kaçtı. Şaşırmıştım. Kaplan vuruldu: ğu halde nasıl kaçabiliyordu? Ormanda bu belâlı hayvanın ölüsünü arayanlar da elleri boş dönmüşlerdi, yerde kan İzleri, hattâ kaplanın tüyleri vardı, fa“ kat kaplan yoktu. (Sonu var) Hesap oyunları Öğretmen sınıfa girdiği za- man çocuklar yazı tahtasının önünde bir hesap yapıyorlardı. Onü görünce, yerlerine koşar- ken biri, tahtadakileri silmiye başladı. Yalnız, öğretmen der- hal durdurdu. Fakat, tahtadaki yazıların bir krsmı gilinmis ve yalnız şunlar kalmıştı: 0000 X0000 —— 0074 0907 09002 00005 —— 00000000 Burada #firile gösterilen yerlerdeki rakamlar eksiktir. Öğretmen bu hesap ameliyesi- nin tekrar yazılmasını İstiyor. Fakat çocuklar noktaların ye- rinde evvelce ne rakamları ol- duğunu hatırlayamıyorlar, Siz bulabilir misiniz?, a Zürafanın boynu niçin uzundur ? Zuralanm boynu O uzundur. Çünkü zuralanm ön'ayakları çok uzundur. Boynu kısa olsaydı, başmı yere (iğmiyeceği İçin aç kalmağa mahküm olurdu. Zaten ekseriyetle kurak ve o Otsuz yer” lerde yaşadığı için ağaç yaprak- < Çoc TUK A RTASİ f Bunları biliyor musunuz ? Saç niçin ağarır ? Dikkat etmişseniz nüzdür ki ya büyük bir lıktan, ya müthiş bir irinli an ve ihtiyarlıktan sonra saçlar & yazlaşır. Saçın rengi, havi oldu- ğu renkli maddenin (o miktarır tabidir. Yani saçta (çok renkli madde varsa, o vakit saç koyu o lor. Bu renkli maddeyi az hâvi olan saç açık olur. “Bü renkli madde vücudun sıbhatte olma” sna ve sinirlerin vazifesini tama” men yapabilecek bir halde bulun masına tabidir. Renkli maddenin husulü ekseriyetle sinirlere bağ” İıdır. Eğer sinirlerde bu kontro" Yü bozan bir hata olursa, yahut ihtiyarlık sebebile sinirler yonu” İursa o vakit bu renkli madde ol- mamağa, saçlar ağarmağa başlar ve nihayet bütün bütün beyazla” ir. : Saç allarınca artık renkli mad- deyi havi değil demektir. Bazan dert ve sıkıntı saçı ağ” rıtır, Bunda da ayni halin teker Türünü görüyoruz. Yalnız burada renkli maddenin olmasını mene den şey ihtiyarlık değildir de sr kmtıdır. Her ikisinin de Saçın, ağartmasına sebeb, ona rengini veren maddenin artık yetişmeme sidir. Nebatlar niçin çiçek. açarlar ? Çiçek açan bütün onebatlar, yeni nebat çıkarmamak için çiçeğe verirler. Her çiçek tohum tasır, Ve bu tohumlar yeni nebatların doğmasına sebeb olur: Çiçeklerin ayni zamanda dünyanm güzülli- ğine yaptığı yardımı hatırlarsak hayattaki (o vazilelerinden birini daha anlamış oluruz. Deniz kuşlarının yumurtaları Su kenarındaki kayıklarda ve ya sazlıklar arasmda o vumurla” yan deniz kuşlarmın yumurta” Tarı, çocukların çevirdikleri topaç gibi tepesi üstü durur. Öyle ki bir rüzgâra tutulduğu zaman, yuvarlanıp gideceğine, bir topaç gibi döner ve bu suretle düşüp kırılmaktan kurtulur. Pervane niçin lamba etrafında dolaşır ? Pervane niçin ışık (yanından ayrılmıyor ve onun ( etrafında dolaşmaktan o vazgeçmiyor? Bu dolaşmak ona pahalıya mal olu- yör. Fakat o gene bir vazife imiş gibi mütemadiyen lâmbanm et- rafında dönüyor, Son zamanlar- “ da bu kabil hayvanlar hakkında yapılan tetkiklere bakılırsa, hay“ vanları biri karanlıktan aydım lıfa, diğeri aydınlıktan karanlığa giden diye ikiye ayırırlar. Ya” nebatlarda da ayni şey görülür. İşiğa dönen ebatlar, ışıktan kaçan nebatlar vardır. * Hayvanların diğer bazı şeylere karşı da âyni hareketleri yaptığı görülür. Meselâ: Sicaktan, bazısı kokudan kaçar. Bazı insanlarda pervanelere benzerler. Daima (Oçüneş arar lar. Bazıları da haşarat gibi gök geden hoşlanırlar. Akbabanın başı niçin tüysüzdür ? Akbaba kuşunun başında tüy yoktu. Çünkü bu (kuş gıdasını gübreliklerde arar, Gübrelere ba” $inı sokar, çıkarır. Eğer tüy ol- saydı o vakit başı daima pis bir halde bulnacaktı. Papağan nasıl konuşur ? Papağan ismindeki kuşun in- sanlâr gibi konuştuğunu götür ve şaşarsınız değil mi? Belki de, par pağan konuşuyor da diğer kuş lar niçin konuşmuyor diye dü- şünüyorsunuz. Halbuki papağan da konuşamaz. Papağan yalnız söylene! tekrâr eder, yoksa söylenen sözü anlamaz, söylediği sözün manasını bilmez.. Söylemek yalnızca ağır, dil me selesi değildir. e Konuşmak için beyinde bazı hassaların olması Izımdır., Papağın beyninde de i* şittiğini saklamak kabiliyeti var- dır. Karla oynarken ellerimiz niçin ısimr ? Ellerimizin karla Oynarken sınması herhalde bizim için iyi bir şeydir. Çünkü karın elimizde- ki harareti aldığı muhakkaktır. Elimizin sıcaklığı kandan ge“ fir. Ellerimizin sıcak olabilmesi için kanın her vakitten fazla eli- mize hücum etmesi lâzımdır. Fa- kat karla oynadığımız zaman e limize her vakit olduğundan fas- la kan hücum eder, Bu suretle e limiz ısınır. Ayni şeyi denizde yıkandığır mız zaman tecrübe edebilirsiniz. Soğuk denize girip çıktıktan son- ra vücudunuzda tatlı bir hararet hissedersiniz. Dimağın vazifesi vülcüdun her azasına dikkat et- mektir. Soğuk suda cilt tahammülün- den fazla bir yük altında kalır. O vakit beyin onun imdadına pi bir hararet duyarız. Çiçekler koparılınca müteessir olurlar mı ? Bu sualin cevabını vermek güç tür. Çünkü çiçek koparmca olan şeyi izah etmek biraz güçtür. Tesir kelimesi burada tam yerin de kullanılmış bir kelime değik dir. Kelimeden anladığımız mü naya göre bu şualin cevabı evet de olabilir, hayır da... Vücudu” muza bir iğne batırdığımız 28 man duyduğumuz” ıstırabı çiçe Zin duymadığına şüphe yoktur. Binaenaleyh çiçeği (o kopardığr mız zaman onun böyle bir ıstr rap duyduğunu İddia etmek müm kün değildir. Fakat onun da in indiğine şüphe edilemez. Yalnız bu incitmeyi o nasıl hisseder, bu na bilmiyoruz, Aymayi ilk önce kim kullondı ? Madeni aynalar milâttan 400 sene €vvel kullanılmıştır. Fakat bugün kullanılan camdan arkası sırlı aynalar 1300 tarihinde Ve- nedikde kullanılmıştır. TA Iİ A | Şen fıkralar Yaniş ! Yaramaz Tosunun annesine wslü Turgudun annesi gelmiş, şikâyet ediyordu: — Sizin çocuk bizim küçüğü dövmiye kalktı.. — Dövdü mü?, — Hayır, . —O halde yanlışınız var. Tosun bisaydı muhakkak dö. verdi... Lokantada İki arkadaş lokantaya git mişlerdi. Yemeklerini smarla- dılar: — İki kuzu kızartması, iki pırasa! , O zaman yemeği smarlayan- lardan biri: — Aman!deği. Kuzu pirâsâ- yı yemesin sakın !., Tanıdık İki adam köprü ' üzerinde karşılaştılar. Biri diğerini ko- lundan tuttu: — OL. Merhaba yahu! de- di. Ne kadar değişmişsin! Bı. yıklarını bile kestirmişsin.. Öteki; — Yanlışınız var, dedi.. Be- nim beyıklarım yoktu. — Şaka etme, Ahmet! Ben seni unuttum muı'saniyorsün)?, — Benim adım Ahmet değil! — Ne? İsmini de değiştirdin ha?ı,, Yüz sene harbi Biliyorsunuz, tarihte meşhur bir yüz sene harbi vârdır. Bir gün, Avrupada meşhur bir bü- yük adamın ecdadından bahso- lunuyordu. Birisi: — Dedelerinden biri yüz se- ne harbine iştirak etmiş, dedi. — Acaba hançi sefere itşirak etti?, — Yüz sene harbinin bütün seferlerine, Kahvede Kahvede garsona kendisine bir çay getirmesini söylemişti, Garson bağırdı; — Çay biri. O zaman müşteri: — Ne bağrıyorsun? dedi. Çay içeceğimi ilâleme be vermekte ne mâna var?. Şükret ! Babası, oğlunun okuluna çok Masraf ettiğinden şikâyetçiydi: — Kitabına, kalemine bu ka. dar para veriyorum, gene çalış- Mmiyorsun., — Şükret, baba. Sınıfın en tembel talebesi benim. Eğer çalışkan olsaydım, daha fazla masraf gidecekti. GUN? z By yp eBU çox et pr O0ev © #EODADA K, BY EEE BEKLER ALNIZ. SMİLE, ds UCUYORLAR. | Şarnıdı AYNİ ŞARNIY si İLİMLE Mi YUMURTLA» OR, M0. dv sEmiDE Bağtmine GOUĞU 2 e Tam Joo gm Kim ister Dağlık bir araziye çıkıyor. lardı, Kılavuz, bir noktada dur du ve; — Buradan öteye ancak ka- tırlarla eşekler gidebilir, dedi. İsteyen varsa ilerlesin.. ttaatli çocuk Annesi oğlu na bağırıyordu: — Öyle itaatsiz bir çocuk oldun ki sen! Ağzımdan çi. kan hiç bir şeyi dinlemiyanşın. Çocuk derhal itiraz etti; — Dirlemez olur muyum?.. Sen uyurken horuldamanı sa- baha kadar dinliyorum. Sözünü dinlemiş | Babasr oğluna darılıyordu: — Sana kaç kere söyledim: Derş çalışırken ıslık çalma, di- yen. — Sözünü dinliyorum, ba-, ba. Islık çalıyorum ama, ders çalıştığım yok.. ——ş—ş—“şğşğçğ—ğ—<———- —“ Şake: Tırasçı ! Konferantçıya bir (arkadaşı nasihat ediyordu.: — Bak dostum, kulağında kü pe olsun, söyliyeceğin söz bitti mi, ayaklarınm ucuna basarak “sizce salondan çık — Neden? — Yoksa salondakileri uyam dırırsınt.. ii Namli biliyor ? — Behçet benden beş bra iste di.. Ne dersin; vereyim.mi? Onu nasıl bilirsin? — Onu da senin gibi bilirim, sakın vereyim deme! BiILMECE Murabbalar Yukarda 17 Kibritten yapılmış bir şekil görüyorsunuz. Bu şekli teş” kil öden kibritlerden o 5 tanesini öyle bir şekilde kaldırmanız lâzım dır ki kalacak şekil üç müsavi mu rabbadan ibaret kalsın... Bulacağınız şekli bize de gönde“ riniz. Doğru hallederilerden birin” ciye bir kol saati, ikinciye bir bü” yük şişe losyon, üçüncüye Homer markâlı ağız mürika ve ayrıca 200 okuyucunuza muhtelif he- diyeler, iN gi /3 va sıvda BIR ALMANDIZ. Bu SEK DE PİYANDILE Piya wan va$ğ'voz.

Bu sayıdan diğer sayfalar: