17 Ocak 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 3

17 Ocak 1939 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

is yerelioe Bail mini olacak; hitaben il “Ede- koymuş, ye Ahlalarım- gym. Bu kücük kar. ii te onla ablalırına ilti- ma uslu uslu, ha- Bunu Zannei- Tem gilernler €diyor, acı > “çocuktan albha- Mm bakılırın ede İşleri güçleri bi- huni *debiyatımızın rinde va e ki on beş sene- oldu, <ĞEs ilim ve fen lde edebiyat sa- ? Berk, siü2ş... bayan #debiya, Be kay Yatçıların soyun- bellir... oda on- müthiş bir Rl ie iy etmek- Ma a2 büyük bir kal Bakar andım ağabey ii yatımızı inkâr Ya yi Man an ağabeyle- Ez biri: “sizin la için bize i ama ya sizler iin bilmiyorsu- Si demek kâfi de- itim Yazılarımızın ibaret olmadığını em bayan Ber m Magitrir? kn sebebini ir nine Silarımsızın bir ağ bizde bir e isa Orada üntad- dia ” mar bi- v rından düş- Mi ayn Yerine bir havası gelirmiş. k ae Argın gidecek unu dinlendire- zev e ny bula; abi dip, k verecek Miş... bil p e ey ia biri- iç e ne , amca di- a dağı esip olur İk r değil) sin By- b Be çbir Jü- a YAR hayli eğlen. Çıkan terikidğ rinde #z çok Tasiğelirse Ta Yirmi ta- akdir ede- Meektr Kip Be biribiri- By n öyleniliği kadar » En b cıkarmmağa Salışır- aha, Döğdr e Mi M1İ.. Baya, maka ind bunu mi niz için bile ki, yoruz” A zMeleri Hayır, bi- mii m biraz da kay. e Gerek eskiler, aşina düşündükle, meden, kim- ene Söyler iy 9 edebiyatımız, ila y Şan “öyliyeyim: a Onbeş sene o Sahasında bir Olisytur fakat bu mi evet olarak, vörülür. Bugü; | tap, hik, e Oslündür Kl niye, analar na Gelki onlar be); fa Mag İyatınız Mi en o) a deler, hattâ bet- | HARFR — azim postası . ğe MED Emniyet müdürünün tamimi ENİ Emniyet Müdürümüz Sadreddin Aka, vazifesine baş, liyalı daha çok olmadı; fakat geldiği giindenberi göze çarpan faaliyetleri ve hayırlı işleri bir hayli. İlk iş olarak ge- zetelerden hiçbir vakanm saklanmaması, müracaat edecek ga- zotecilere kolaylık gösterilmesini emreden (Sadreddin Aka'nın, dün de şube ve merkezlere yaptığı yeni bir İnmiminden haber- dar oluyoruz. Tamimin mahiyeti şudur: “Bütün memurların mesai saatleri vaktinde vazifeleri başm- ds bulunmaları, aksine hareket edeceklerin şiddetle teeziye olu. nacağı, kendilerine müracaat edecek ashabı mesalihe azami su. hulet gösterilmesi, herhangi bir suçlunun muamelesinin zama- nında ikmal edilerek adliyeye teslim olunması.,, Bu birkaç satırda toplanan İstekler, hakikaten temin edile- bilecek olursa, bugün polis eline düşmekten korkanların, kendi ayaklariyle gitmelerini bekliyebiliriz. Poliste işi olan veya herhangi bir suçu yüzünden İlişiği bu- lunanların çektikleri sıkıntı, bugün İnkâr edilemiyecek bir mahi, yetteydi. Netekim Sadreddin Aka da bunu görmüş ve tesbit et. duymuştur. şubelere böyle bir tamim göndermek lizumunu Emniyet teşkilâtrmez, dünya devletlerinde mevcut emniyet teşkilâtları arasında en İleri bir noktadadır. Böyle olmasma rağ- men eshabı mesalihe azami kolaylık gösterilmemek, İşinin ve hattâ kendisinin silrüncemede bırakılması noktasmda da cpey şikâyetlere meydan veren bir vaziyet vardı. tor reçetesldir. Hele bu arada “ikamete rabt” işi de halledilirse... İkamete rabtın manası, saçlu görülenin nerede oturduğunu tesbitten iba- retse, hüviyetlerini ispat edebilen tanımmıs, yer yurd ve milessese sahiblerine teşmil etmiyerek yalnız yeri yurdu otmıyanlara İns. retmek yolları aranan... Ba, emniyet müdürümüzün başardığı İşlerin en mühimi olacak ve eshabı mesalihin karakoldan karakola dolaştırılması. nn önü almmıs bulunacaktır. Sadreddin Aka'dan bunu da beklediğimizi Mâve edelim. zl | i : i Sadreddin Aka'nm tamimi, bu hastalığa el koymuş bir dok. | ; | R. Şeker tacirleri şikâyet ediyorlar Hariçten fena mal getiril- mekte, bu yüzden kesme şeker buhranı hasıl olmaktadır Son günlerde İstanbulun bir çok semtlerinde halk kesme şeke- rin yokluğundan dolayı sıkıntı çek- mektedir. Acaba bakkallarda şeker neden yok? Bunun sebebi, toptancı tüccarın Şekertilik Şirketinden istediği gi. bi temiz şeker alamâmasından ileri geldiği anlaşıkyor. Toptancı tüc- carlar Şekercilik Şirketinin Av- rupadan getirttiği şekerleri mat- liba muvafık görmemekte, ala. *İ cağı mal: perakendecilere satamı. “| yaprağından korkmaktadır, Nitekim pazartesi günü Şekerci- lik Şirketinin Çekoslovakyadan getirttiği iki mavna şekeri tüccar. lar satın almamışlardır. Bu son gelen şekerler de fazla miktarda tozlu, kırık ve ıslak çık- muştur, Görüştüğümüz bir tüccar diyor bize en böylik ümitler verecek kadar canlıdır. Daha ir neticeye var- İmak için edebiyatçılarımızı ferdileş- eğe, yardım istemeden ( veya yar ikinci, üçün. | dım görmeden çalışmağa davet ede- im. Bir edebiyatçılar klübü mü*... ol madığına şükredelim; bayağı bir te sanüd yatağı olurdu. Nurullah ATAÇ kis “— Cins itibariyle cihan tea- mülüne uymayan şekerler getiri liyor. Bu şekerler ambarlarda iyi muhafaza edilemiyor, şekerler a. vatya haline geliyor. Meselâ Rusyadan alınan kesme şekerler kiloluk paketler halinde guvallar içinde geldiğinden ve âmbalâjn fenalığından kâğıtlar parçalanıyor. Şekerle Kâğıtları bi- ribirinden ayırmak icap ediyor. Tüccar yokluk karşısında bu mal Alsa bile hariçten kesme şeker be- delile alınan mallar fena olmasın- dan buraya gelince yüzde elli toz şeker haline geliyor. Bu yüzden »öz şeker olarak istihlâk ediliyor ki aradaki büyük fark memleket ve millet zararınadır, Bundan evvel Belçikadan gelen bir parti gayet iyicin ve taze mallar olduğu için çuval içinde ge- tirildiği ve uzun zaman ambarlar- da kaldığı halde böozulmamıştır. Bugün piyasa böyle iyi cins şekeri arıyor, Fakat bunun yerine Avrupadan #tok mal getiren şe. kercilik şirketinin kesme (şekeri İl | İ tasından çok mühüm olabi Istanbulun mühim bir derdi için bir dekoratör ve bir doktor ne diyorlar ? “Imar plânıdıg birinci dereced. tatbiki ile meydana gelen Emloönü bir sokak arası ışıktan mahrumdur İstanbul imar plânının tatbiki cümlesinden bulunan Eminönü meydanının açılması bazı dikkate değer dedikodulara sebep oldu. Bu iş cidden mühimdir. Vaziyeti izah edebilmek için önce bir deko- ratörümüzün fikrini dinleyelim: “Avrupalılar için egzotik bir İstanbul mevzuubahistir. Camileri, minareleri ile karanlık, tarihlerin, efsanelerin, destanların Ayrüpa © debiyatma intikal ettirdiği bir İs. #anbul manzarası vardır, Bu enteresandır, Tarihi kıymet. ler bakımından, seyyah celbi nok Fakat medeniyet noktasından, İstnbulun bilhassa ve her şeyden önce muhtaş bulunduğu işık ve Dur bakımından bizim istediğimiz Istanbul değildir. Biz bir taraftan menabi ve hazi- ilektriğin, hayat, nelerimizi ifşa eden bir İstanbul | yaparken diğer taraftan da meden! bir İstanbul meydana getirmek prensibinden ayrılamayız. (oHal buki bugün tatbik edilen imar plâ- nmm Eminönünde verdiği netice istediğimizin tahakkuk edemiyece- gine bir üzüntü veriyor. Filhakika “Yenicami gibi bir şaheser mey- dana çıkmıştır. Filhakika Eminö- nü meydanı dünkü meydana naza- ran çok şamil bir ihtişam almakta. dır, Hiç şüphesiz ki İstanbulu Bey oğluna bağlayan Karaköy köprü- sünün başında böyle bir meydana ihtiyaç vardı. Fakat bu Eminönünün gündüz manzaraşıdır. Gece, Eminönü kor- kunçtur. Çünkü karanlıktır. Eski den sağlı sollu dükkânların ışıkla: rı zaten dar olan meydan: muhtaç bulunduğu aydmlığa kavuşturu- yordu, Vaktaki bunlar yıkıldı. Meydan büyüdü, bu ışıklar çoğal mak lâzımgelirken ortadan kalktı ve bütün meydan bir kaç yüz mumluk ampulün verdiği ışıktar gayri ziya menabiirden mahrum- dur. Plânda bu cihet düşünül- memiş gibi görünüyor. Meydanı açmak, camii meyda. na çıkarmak nihayet kolay bir iş- tr ve olmuştur. Fakat burayı işık landırmak lâzımdır, Eğer camii ışıklandırırsak bu boyundaki beşibiryerdesini göster mek için boynunu uzatmış bir ka- dının sahte ve soğuk haline ben- zer. Meydana direkler koysak, ©- nun genişliğini bozarız. Gözün mi nisiz varacağı güzelliğe engeller dikmiş bulunuruz.,, Kilhakika İstanbulun ezeli bir landırmak lâzımdır. derdi vardır. Buna pekaz insan : | dikkat etmiştir de elinde bir im- isân bulunmadığı için alışmış ve unutmuştur. İstanbul karanlıktır. | Hem çok karanlıktır. İkinci dere-| ne gelen ve küp şekerlerden çıka- nlan bozuk toz şekerleri iyi ş€- xerle karışık olarak alınması için piyasayı mecbur ediyor. Bu suret- diye sattığı kırık tozlu ve nemli/le şirket kendi zararını kapatıyor- şekeri buluyor, sa da piyasada şeker fiyatının yük- Şekercilik Şirketi avarya hali- selmesine yol açmış oluyor. cede sokaklara girmeğe lüzum yok. Ana caddelerde ışık o kadar azdır ki gelip geçenler biribirini tanıyamıyacak haldedirler. Eğer tektük müesseselerin ışıkları olmasa, uzun mesafelerle konulmuş ve hemen hemen yalnız muayyen bir sahayı kuvvetle ay- dinl” ap, diğer taraflara hafif bir ay ışığı gibi tesir eden sokak lâm- balanı ile İstanbul can sikacak derecede bir karanlığa gömülmüş bulunacaktır. Halbuki sinir doktorlarımızdan birinin şu sözlerini dinleyelim; “Işık insanlar için bir ihtiyaçtır. Ziyanın insanların akvali ruhiyesi üzerinde yaptığı tesirlerin derecesi yeni yeni anlaşılan hakikatler â- rasındadır. Ay ışığının, güneş zıyasının, © enerji, varlık, kudret, irade, nikbinlik tarafları- muz üzerinde büyük müessirler ve âmiller meyanındadır. İstanbul umumiyetle karanlık- ur. Dünyanın hiç bir medeni ülke- sinin büyük şehrinde gece, karan- lık İstanbulumuzda olduğu kadar kendini göstermez. Halbuki gece insanlar daha faz- Ja yaşarlar, İnsanlarda tıpkı bir radyo ahizesi gibi dünyanm gün düzkü buhranlarının parazitinden azade kaldığı geceleri daha cner- jiktir. Şaheserler, ibdalar, icatlar ve hattâ ekseriyetle doğumlar ge- ce olur. Iş:k nasıl medeniyetin bir vası- tası ise bol ışık ta medeniyete itici ir vasıtadır, Bence İstanbul ve Türkiye bi- rinci derecede ışıklandırilmali ve bilhassa büyük şehirlerin ışıklan- dırma imkânlarından azami derece de istifade etmelidir. Halbuki sorduğunuza ve haki. ikaten şahsi intibalarımıza nazaran pilânın birinci derecede tatbiki ile meydana gtlen Eminönü bir sökâk arası kadar ışıktan mah- rumdur. İleride ne yapılacağını bilmiyo- rum, Fakat eğer böyle kalacaksa İstanbul geceleri ülecektir. E- lektrik idaresi daha fazla ışık koy- malı ve müesseseler odükkünla- rının önlerini derece ve ayarlarına göre ışıkla ayd nlatmağa mecbur edilmelidir. Jik hamlede bunun medeni mü- Hatay Saylavları Devlet Demiryollarında parasız seyahat edecekler Ankara, 17 — Kardeş Hatay milletinin devlet riyaseinden, ora- daki fevkalâde murahhasımıza ya. pılan rica üzerine Hataylı saylar- larında Devlet Demiryollarında meccanen (seyakatleri etmiştir. Hariciye (O Vekâletinir bu iş için hazırladığı lâyiha Mec- lise verilmiştir. kadar nası anlaşılmaz. Belki şikâyetlere zemin olabilir. Fakat yavaş yaviş az ışığın tevlid ettiği ıstırabı bun- lar da idrake başlarlar Doktor vç dekoratorumuzun verdiği bu izahat neticesinde bize de bir hüküm vermek düşüyor. Biz, bir hayal Istanbul, gecesi mehtap ile ancak ışıklanan bir şiir İstanbul değil, tarihi kiymet ve varlıkları sistemli bir plânla mey» dana çıkarılmış, ve fakat medeni- yet yolunda en ileri manzarasını almış bir İstanbul is- tiyoruz. Eminönü meydanı bir misaldir. Yoksa Beyoğlu da, Şişli- de, harbiye de, Galata da karan- lıktır. Hele Tophane, Beşikştaş, Bebek yolu insanın ruhuna kasvet çöktürür. NETİCE: istanbul karanlıktır. aydınlığa muhtaçtır, şehirlerin Işığa, bol Şehrimizde yeni mektepler Şube halindeki mektepler mustakil olacak Bugünlerde Büyük Millet Mecli- sine sevkedilecek olan yeni maarif teşkilâtı kanun lâyihası het tarafta merakla beklenmektedir. Lâyihada memleket çok mühim maddeler rada bilhassa bütün v takalarda yeni mektepler açılması İ- takarrür | çinde birçok kararlar verilmiştir.Ka nunun şehrimizi alâkadar eden kıs muıda bilhassa yeni açılacak mektep leri tasrih etmesi dolayısile mühim- dir. Bu arada bugün başka mekteplere bağlı olarak idare edilen o Çamlıca kız lisesile Sultanselimdeki Cuma” riyet kız lisesi ve Zeyrek orta mek- tebi bundan sonra müstakil olacak- Vardır. Bu suretle bu mektepler yeni şubeler ilâvesile teşkilâtlarını da ge* nişleteteklerdir. Ayni zamanda ge rek şehrimizde ve gerekse Ankarada yeni lise ve ortamektepler açılacak» tır. Gelecek ders yılında şehrimizde hiçbir suretle mektep sıkmtısı kal mıyacağı gibi kalabalık (sınıfların talebe mevcutları ca normal bir va” ziyete indirilecektir. Belediye muhasebesi tanzim ediliyor Memurlar bir müddet 19,30 za kadar çalışacaklar Yeni belediye muhaset tar, muhasebe işleriniri ve verimli bir şekle girmesi tedbirler almaktadır. Bi için işlerin j düzeltilmesi ve muhasebe mekaniz- RİDE Dİ DELTA mesi için bugünkü mesai az görül“ müştür. Muvakkat bir müddet için memurları akşam 19; 30 za kadar Hindi konuşuyormuş TAN gazetesine bir kari soruyor: — İngilizler hindiye neden Turkey diyorlar. Bu kelime ayni zamanda Türki- Filosof cevab veriyor: Amerikayı keş- anlamak. feden Kristof Kolomba yerlilerin hindi ziyafeti verdiğini söylüyor ve o zaman Kolomb hisdilerin türk türk diye ağırış, tıklarmı duyup bunlara Turkey admı ve- riyor, böylece de İngiliz diline mal oluyor. Görüyorsunuz a, ey kariler, yalanız papa nedir bilin bakalım? Rasgele gan konuşur sanmakla ne cehalet içindeyiz. Meğer hindi de konuşurmuş. Bu mübarek filosofa bakılırsa kaz da konuşuyor demek. Mesele, ... canlıdır. onun dilinden — Süpürge, — Hayır, bilemediniz. Yenmez, fakat — Ekrem König. — Mayır, yaklaştınız. — İran başvekili, — Hele hele. — Macar hariciye nazırı, — Gayret. Bir ' bilmece — Duladiye, Halifaks. Kot Olana, ç — Bir tane daha, — İR bilmece soruyorum sizer b ökmieikiri — Çat burada, çat kapı arkasında © oo Çünkü ey kari: "Çok yaşıyan değil, çok gezen bilir. kendilerine tebliğ edilmiştir. Yeni Statistik Umum Müdürü Ankara, 16 (A.A) — Celâl Atay- burm Ziraat vekâleti müsteşarlığı" ha tayini dolayısile açık bulunan Statistik Umum müdürlüğüne w mum müdür muavini Sabit Aykut vekâleten tayin olunrauştur.

Bu sayıdan diğer sayfalar: