25 Ocak 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8

25 Ocak 1939 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Haber'in tarihi Romahit 4 40 Abdürrahman ww kilitledi ve sivri hançerini Arabın göğsüne dayadı — Hünkâr odasının tam karşısın- daki küçük odada yatar kalkar 8- CUZ. Kara Abdürrahman fıraldı ve ka. Koridorda syak sesleri duyuldu. Abdürrahman bir kenara çekilerek İ bekledi. İ Dışarda, sesin geldiği yer araştı. foluaduğunu da teessür ve ıslırıblia görürüz. Osmanlı tarihi müverrihleri, bu - | tundukları devirlere nazaran ayni pıyt yavaşça aralıkladı. Etrafı diz-| rılıyordu. İçlerinden biri söylüyor- saltanatın bir temadisi olan zaman, katle dinledi. Nilüfer ona bakacak halde değildi, İçi bayılıyor, gözleri kararıyor, beyni uğuki deyordu. Abdlrrahman koridorda parmak- | Jarı ucuna basarak yürüdü. Hünkâr odasma doğru ilerledi . Karşımdaki odaya kulak verdi, İçerde vinçle eşya çekilitmiş bir horultu duyuluyordu. Kapımnm tokmağını yokladı, Arka- #mdan kilitliydi. Hafifçe vurdu. Bir daha vurdu. Bir daha vurdu. Ve nihayet çatlak bir ses cevab verdi: — Kimâir o? — Benim kalfacığım. Seninle bir mey görüşeceğim. Aç kapıyı, Sesine daha taze bir erkek edası vermişti. Zaten (Arab kalfanm kimseciklerden şüphesi yoktu. Ve bele kaç defa böyle tstir uykusu a- rasmda uyandırılmış ve parah, kâr k hir işe sevkolunmuştu! Kimbilir yine banzi vezir, kimbi- Mir yine hangi nedimeyi istiyordu. Kalktı, arkasina hırkasını aldı ve kapıyı aralıkladı. Çapaklı ve kıpkırmızı gözleri, ka- iŞ pıdan içeriye süzülerek giron Kara Abdürrahmanı farketmemişti önce. Abdürrahman kapıyı kilitledi ve İnce, sivri, parıl parıl parlıyan han. gerini çıkararak birdenbire Arabın göğsüne dayadı ve haykırdı: —Gik dersen kara canm behenneme gönderirim kahpe! Arab kalfanm dudakları hemen i #eak çörmüş gibi çatır çatır çatla- © omeş, bensi büsbütün Xararmaş, dili kurumuştu. Oda Abdürrahmanı tanıyordu. Bunun korkunç menkibelerini bilmi: yen yoktu. Şimdi Kara Abdürrahmazım bu, yada na işi olabilirdi, elbette hayır © dlçin gelmemişti. — Ne istiyorsun benden? Diye — Ütriyerek sorabildi. Kara Abdürrshman dişlerini gi- © &trdatarak cevab verdi: — Hünkira Nilüferle benim ko - Buştuklarımı ne diye söyledin cadı? | Arab kalfa Kara Abdürrahmanm | me diye geldiğini anlamış, verecek , gavab bulamayıncâ, haykırmaklan gibi | İda: — Bu Arsbın feryadıdır, odasına bakalım? Abdürrakhman işin yapılacak ha- İrekut çok mühimdi. Herhalde arı- yanlar birkaç kişiydiler. Ve nihayet | bunların da elleri armud devşirmi- yecekti. Abdürrahman hazırlandı. Kap: şiddetle vuruldu. Abiüarahman ön. ce cevab vermedi. Bir hareket bek- liyordu. | Netekim birkaç kişi kapıya aban- | dılar, Kara Abdürrshman birdenbi. | re kapıyı açtı. Hepsi iskambil kâğı- dı gibi Arab İeşi üzerine devril, diler, Kara Ahdürrahman bir yay gibi üzerlerinden fırlıyarak koridora 2- tuldı ve çok iyi bildiği yollardan bir rüzgâr gibi kayboldu. Belki akşama kadar aradılar, Hiçbiri bunun kim olduğunu far. kedememişti. Yalnız üzerlerinden atlıyanın ancak görebildikleri bal - dırları, onun dev vücutdu biri oldu- ğunu gösteriyordu. (Devam var) Bize adını vermiyen karilmize: “Kara Abdürrahman tarihi roma. mmm 93 üncü tefrikası altnda tah- siye şeklinde Hammer hakkında şöyle yazılmıştı: “Bu hâdise, hünkürlar zamanmın mahiyetini izah için ne güzel bir örnektir. Görülüyor ki Hammer OOsmanlı padişahları haklında bu bakımdan hüküm verirken sldanmamıştır. Zaten Neşri, Sadeddin, Evliya Çe- tebi, #““ai, Sulakrade, istraben Uviyus, Hacı Halife, Aşıkpaşazade | İ tarihi gibi yüzlerce eseri mezcedn | Hammer bu gibi izahlarında kat'iy- yen bitarafıktan ayrılmamıştır.,, Karilmiz, Mammeri methü sena ettiğimizden endişe ederek Türk düşmanı tanman bu müverrihin pa, İ dişahlar hayatına ait ame 'asla bitaraf olmadığını söylüyor. Hammer Osmanlı tarihini yazar- larmda herhangi bir tenklidde sa- mimi ve bitaraf değillerdi. Nice tarih vakay bu yüzden mesküt kalmış, nlee hâdiselerin ha- İşin ve gayrimedeni tezahürleri bir (hünkâr kerameti) mahiyetinde iza- İha çalışıtmıştır. O devirlerde Türk, Osmanlı devle. ti camiasından ayrı vatanları olan bir vE kaymı giki telâkli olunur. ğiğaşi ancak son devirlerinde Türkçülük cereyanma şahid oluruz ve nihayet bu ecreyan OAtatürkln aştığı yeni devirle bugünkü varlığı- m bulmuşlar, Osmanlı müverrihleri eserlerinde Türk tarihinden ziyade padişahlar saltanat tarihini tebarliz ettirmeğe çalışmış ve bu yüzden, icab eden yerde, tahaddüs eden gayrimedeni hareketleri Türklere atıftan çekin - memişlerdir. Hammer, tarihinde Türk varlığı- nı tanımış biri olarak görülmez. O, Osmanlıdan başka müstakil büvi - yetli, milli varlığı insanlığın doğu mundanberi başlıyan kudretli, asil, kültürlü bir Türk milleti olduğunu bilemezdi. Netekim Avrupanm tarih âlim - Teri de bilememişlerdir. Bu itibarla düşmanlığı Osmanlı eaminsma, sal. tanala, hünkürma, ordusuna, yeni» çerisineydi. Çapraz ağlencs: i 2 6 7 Yukardan aşağı: 1 — Vapur garsonu - Kamara imemuru). 2 — Beyaz - Bir ölünün kalan malı. 3 — Bir nota adı - has, ; “başka çare bulamsmış ve korkunç ken, hüdise ve vakayli tahrif etmiş | talara verilen. 4 — Adetler, örf- “bir çığlık atmıştı. Fakat Kara Abdürrahman, elin - deki hançeri bir hamlede Arabm göğsüne batırdı. Pışkıran kan üstü. ! İ noktalarda bitaraflıktan ayrılmış bir Arab kalfa, bir hırıltı çıkararak! “Abdürrahmanm ayaklarınm dibine | İ Türkün (Btraki bildrak) diye vas- EA SE EEE 1 EE ZE DE mi başını berbad etti, Ororıldı. | değil, belki kendi hesabmeca doğru, dürüst ve medeni bulmadığı nokta. ları ağır tabirlere İfndede İrata varmış ve ba bakımdan da bası müverrihtir. Buna şüphe yoktur. Osmanlı farihleri içinde Nalmada ler « Meydan (öz türkço). 5 Ku- lübe - Mükemmel, 6 — Düz saha Yaka silkme, 7 — Rıza gösteren - İzaretler. 8 — Çocuk gıdası - Al- manca evet. 9 .— Yürüyen bir cis- min geçtiği ve muntazaman devret. tiği yoluna verilen ad » İlâve, 10 — Baitten. Yazan: Ikimim Bu söz'erimizle Hammeri müda. İlan ettiği iz arlaşılmasın. Hammer Türkü tanumazdı ki onun düşmem »un. Türkü tanmaydı, onun buyzün. kü gibi tebarüz etmiş, ilme mal e- dilmiş tarihini, hayatmı, kültürünü, varlığımı, modeniyetini bilmiş olsay- dı, o da Türk milletine bugünün ta- rih İlmi gibi hürmetle ve kendi ec- dadı olarak hayranlıkla bağlanırdı. Hammeri methetmedik. “Bu gibi izahlarnda katiyyen bitaraflıktan ayrılmamıştır.,, dedik, Burn hakiki hüviyetiyle bir Os. manlı tarihi yoktur denilebilir. Ham | mer kadar Osmanlı müverrihleri de bitarat değildirler. O devrin tarihi. ni Hammerin sarfettiği ener ve! İnaliyeti sarfederek bu devirde ha- arlıyabilirsek o zaman biz de hün- | kârların, hünkâr saltanatlarnın, sa- | raylarmın, hünkâr vezirlerinin ve milletin başma sık sık badireler ve | felâketler getiren düzme askerinin düşmanı olurduk. Osmanlı müverrihleri, Orhanın bir Bizans prensesiyle İzdivacın yazmadılar. Hammer bunu yazarken Kantağüzeni yerlere çalarak bah - setmekten de geri durmamış bir mü verrihtir. Elimizde Hammerin tarihi var. Bunun bitaraf olan ve olmıyan ta. | raflarmı buğün takdir edebiliriz. Şahamm Türk düşmanı olmasının bizee kıymeti yoktur. Bu müvezrih su hâdisede bitaraftır demek onu takdir etmek değil, hâdisenin me - hazının doğruluğunu İfade etmek- tir, Soldan sağa: 1 — Karmakarişik olma, 2 — müsveddesi - Yumuşak (fransızca) 3 — Arazm müfredi - Çokun gksi. 4 — Kadmlardan çoğunu baştan çikarmakla muhakeme edilen bir kadının adı « Mahvetme, 5 — İti- yad (alışms) . Su yolu. 6 — İki şoğin beyni - İşaretler. 7 — İstir. ham « İlgi, 8 — Yaym arkadaşı - Bir evi deve, 9 — Fransızca ça- ym adı . Bir kasabamız. 10 — İman etmek, SOD 4cu pu. Yüreği gi Genç kız başmı kaldırmış, gözleri İunun dudaklarından, çıkan her ke- .imeyi öpmek isiyormuşçaşma, dik- &at ve muhabbetle dinliyordu. Delikanlı etra'ma bakındı, cadde- ide kimseler yoktu, tek tük otome- biller geçiyordu. Diyana doğru e. #ildi. Elini ensesinden geçirdi ve başını dudaklarına çekti. i Genç kız mukavemet etmedi. Bi- likis, aşk (sevkitablisine kendini bırakarak bakir dudağını lk aş& öpücüğünün sarhoşluğuna teslim et- ti. Uzun bir an solukları biribirine karışmış bir halde, Diyar geri çeki lineeye kadar, dudak dudağa kaldı- lar. Klerjo ona düşünmek için vakit bırakmadı. Kulağına aşk cümleleri fısıldadı, ona her geyi unutturdu. öpücükleriyle onu evlenmelerine razı etti. Faftan dönünceye kadar| kendisini beklemek vaadini aldr. Genç kız artık delikenimm her de. | diğine “evet” diyor, aşkın mucize. | sine o da inanıyordu. | Klerjo: İ — Sevgilim, dedi, vazifem beni haftalaron senden uzak bırakacak. Birkaç saat sonra hareket edece - ğim. Dönünceye kadar sen yalnız kalacaksın. — Sana her gün mektup yazarım Jan, — Evet. Fakat ya ben yokken bir şey olursa? Kızm gene endişelendiğini ve si- nirlendiğini görünce hemen ilâve etti: İ — Bir şey olamaz tabil!'Ne els- bilir ki? Lâkin burada #ana nasibat verecek, seni himaye odecek biri ol- duğumu bilirsem daha müsterih ola, cağım. — Bâbam benimle" Jan,; Onunla bu sabah konustum, beni tamamile serbest bıraktığını ve kalbimin se- eeceği erkeği evvelden ka'yal ettiği. ni söyledi, Eve döner dönmez sm» mızdaki askı ona #övl'veceğim. O- Var mu? söyliyeyim mi? — Söyle tabit... Yalnız bana bir ş6y vaadetmeni isterim. Dinle beni, Burada Niste bir adam var ki dün. vada ancak ona karşı mutlak bir i- timat beslemekteyim: Binbaşı Be - nuya.. Bu ismi iyi aklmda tut. Sa- na adresini de yazıp bırakacağım, O benim ceki şefim, Şimdi maale « öf malti... Hareketimden evvel 0, na senden bahsederek seni manen himayesine #'masmı rica edeceğim Kabul edeceğine eminim. İcah etti. # zaman ona boşveracağma yerin at sevsilim. Anen'r bu #ayede müs. *erih oarak brradan avrabilirim. — Yömin edivorum Tan, Bu vemini, uzun bir öpücükle ie vid ettiler. iv — Allah Allah! Bu nasil olur! Bir daha arıyayım. (2 2 GR A 2 ra 1 b e YAA , şimdiye kadar farkına varma" — Fakat, herhalde, ne kepare, ne kötü “bir şey olduğunu siz de görüyorsunuz, de Bi Bil mi2... — Mademki siz öyle görüyorsunuz... — Nasıl?... Sizin fikriniz bu değil mi? Mübhem bir hareket yaptı. Herhalde “benim soruş tarzımdan cesareti kırılıyor, © hakikt hislerini söylemekten çekiniyordu. © Bu tereddüdünü görünce, kendimi tuttum. © Daha yumuşak bir sesle, : — Haydi bayan Melike, dedim. Samim! > olarak duygunuzu söyleyiniz. Bu ilâve hak Okımda ne düşünüyorsunuz? Gülümsiyerek itiraf etti: — O kadar hiddetlisiniz ki, fikrimi ser © bestçe söylemeğe çekiniyorum, doğrusu... — Evet, kendime hâkim olama İm; biraz — fazla teessüre kapıldım. Fakat, çok kıymet verdiği bir eserinin tamamile mahvolduğu- 'nu gören bir insanın ne büyük bir yeis du- © yacağını siz de takdir edersiniz, değil mi”. — Fakat, ortala ben omahvolmuş bir si — Vallah... ne bileyim. şu harabeler. ve üzerinde yükselen şu konak hayali.. Öy“ le güzel bir birlik vücuda getirmişler ki... “Yok olmuş, ile “mevcut olan,, “hayal, ile (hakikat), biribirlerine o öyle melis bir şekilde kenetlenmişler ki... — Yani?... —. Ben bu ilâveyi fevkalâde ( buluyo" Tum... - Fevkalâde mi? — Evet. Fevkalâde müessir... Bicz mübhem olmakla be” aber, pek muhtaşem! Rüya ile hakikat biribi duyduklarımı iyice niz şu izni mi ei ta dar iy ük bir hevecan duyur yor! Bu bir mazinin uyanışı... bir yeriden ben... ben... Birdenbire, dünyaya gelişin ifadesi... Sözleri boğazında tıkandı. gözlerinden yaşlar boşandı, — Bir re:min bu Kadar maralı olabilece- Bini, bu kadar heyecan verebileceğini hiç bilmezdim... dedi. Tiç beklemediğim bir tırzda, benim si nirlendiğim seyi müda'anya kalkışmasına evvelâ içerlemiş olmakla beraber, onu dim ledikç> hiddette: perdesi yavas yavas ST) şan duyguların hakikati ifade. etti anladım. Hayret! aj şmli tab'amdan mik bir seyya'e ruhuma alıyor ve ta lesinde akisler yapıyos Şimdi naz dığım inceliklerin yeni heyecanlarile, derin akislerile dolduruyor. Bu ilâveyi ilk gördü: Elim anda kapıldığım tesselir ve yeis, onun hakiki kıymet ve güzelliğine karsı gözümü kapımı Melikenin ikazı bu perde- yi ka! tdi. Şimdi veni bir görüş kabiliyet" kasanan göslerim o Faya'st halindeki bina vi ruhuma ger dar ki, âdeta yeni bir mahiyete üzüm Nan povza'ıma baktıkça, şimdiye ka” Ga: duymatığım bir heyecan ile yüreğimin kına varmadan, air ve hisle, ağ miyen sözler çıktı: göşütl. A. ük tamamile mağ'üp olmuştum (Devamı var) Spanopulos çalışı Nakleden: | dönüyor, harıl hart vi turıyordu. Masasına nıgıktı; kâğıtlar, deriye atılmış, dosy# rak dosyalar çıka üstüne gazete ki Durdu. Etrafma xımdı. Kafasından wi nan aklını tatmak İÖ teriyle şakaklarını Bİ dandı: — Neset okur? B8 iğleden evvel Y sine koyduğumdan © yi kilitleğiğim! de #3İ yorum, Bunamadını 7 gitti bu? mami kaydi bilir? Tekrar masasiniğ İ | Çekmeyi telâşin araf İ kâğıtları birer birer 5 Nihayet ümidini yorum, kaybolan biri | kadar sraştırmay!8 ya çalınmış! Koltuğa çöktü. Bet İsasmda düşündü: — Kim çalabilir? min menfaati var? “büyük patron” u9 biri... Fakat muh Jasak, Çünkü öte! al için sebeb yek. dün sabah doya ladığım için şüphelef Kapı vuruldu. — Kim 6? Ayni zamanda dan fırlamış ve j gi lan kâğıtları acele t9f mugtu, Kapı ön! — Benim, — Bir saniye Bu bir saniye » sürdü. Spanopul/“ evrakı toplayıp <3 dolebma yerleştirdi ia bayan gey — Gel Uşak içeri girik lâmladı; — Bı enbahki pot” | efendim. — Pek âlâ, KoY Konstantin gümüs tup ve gazeteleri © koydu. Çekilmek pulos sordu: — M. Hangsiyi © ra veya bu sabah — Hayır efendim” danberi köşke gö” m? — Hayır, teşekkü Yalnız kalmes dl — Hangsi gelme vayı çalan o değil” Gözü, biraz uplar arasında P 1 bir yazı amil “arfı alâr, evirip vosta mührüne Monako, 12 Mırildandı; — Postaya dün “l onlar burada, B* 'ar? Kaybölen dosy3 verdiği öndişe bir * | tı. Zarfı yırttı. klığıdı okudu: “Yarınki 13 10,45 de Verdün aonun biraz İlers &lübosl yanımda beni bekleyin. Yi Kekeledi: — Şa çağırıyor” Kaybolan dosysYi İlâkası var mıydi” Telefona sarıldık vunu eimdi akıl ven Ninte olup O 7 emdr, Felofon “n bir botan oley mükemmel bilirdi, zl

Bu sayıdan diğer sayfalar: