4 Şubat 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10

4 Şubat 1939 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

HABER'in AYFALIK . , HiKÂYESi i DA, dört köşebir oda... Duvarlar yaldızları aşın- mış, modası geçmiş eski kâğıtlar. la kaplı. Tavanın tam ortasında, abajorsuz, kuvvetsiz bir elektrik ampulu sararmış bir kordonun u- cundan sarkıyor, kenarda bir s0 ba, sobanın yanımda bir koltuk var. Koltukta ihtiyar bir adam otu- suyor. Sağ kolunu koltuğun narına dayamış, bir bastonun sa- pin: tutuyor .Sol eli dizinin üze“ rinde, bir ölü gibi hareketsiz ya- tıyor, O da 1oş.. Loş odada onun be* yaz bir sakalla çerçevelenen yü- zünün mânasını anlamak kabil de- gil, Koltuğun karşısında bir man | gal ve mangalın iki tarafında bi- rer iskemle var.. Bu iskemlede oturan genç kız, mavi bir blüz, siyah bir cteklik giyiyor. Göğsünde siyah kocaman, bir kravatı bunüyor. Kısa düz, siyah saçları solgun yürüne ya- kışmış.. Mangalın başında oturan bu genç kız harikulâde biçimli gü- zel ellerini ateşe tutuyor, Bu elle- rin derileri öyle şeffaf ki, sanki ellerinin içinden kızıl bir ışık se- zıyor, Genç kız hiç kımıldanmıyor.... Hattâ iri siyah gözlerini kırpma- ğı unutacak kadar büyük bir dik- 'katle ihtiyarın çebresine dikmiş, öylece bakıyor, Oda, dört köşe tavanın ortasın- dan aşağıya, ucunda çıplak, kuv. vetsiz bir ampul bulunan kirli bir kordon sarkıyor. . - HTİYAR adamın göğ- sünden, dört köşe odanın ve dört duvarından taşmak İste. yen kuvvetli bir ses çıkıyor, Genç kızm kızıl dudakları hafifçe ara- lanmış, bütün elâkasiyle bu sesi dinliyor : — Nefsini vikaye etmek, ber şeye, her kuvvete, ber illete karşı bütün fedekirlikleri, bütün küçüklükleri yaparak kendini ko- rumak.. Yaşayan her mevcudan hayatta biricik kaygusu budur. .. Fertlerin ve kütlelerin asıl gayesi bütün didişmelerin, savaşların bi- dinen ve bilinmiyen sebebi, yalnız, ve yalnız budur, Insani dü Jer, beşeri duygular, sevmek temayülü, vicdan, merbâ- met, sevgi, namus, kendini ölü. mün pençesinde hisseden bir in- #ân için bu mefhumlar bütün kıy- metlerini kaybederler. Ölüm kar- şısında yaşayan, en kuvvetli ka- Jan şey sevkitabildir. Bir böcek, bir hayvan, yeni doğmuş bir ço- cuk, genç bir adam, bir âlim, bir hekim hepsi korunmak için lâzım gelen hareketi yapar , Hepsi de, evvelâ kendini, uçu. ruma sürükleyen o âmilden kur- tarmak ister. Bilerek obilmiyerek diyorum, kızım; İsteyerek istemi yerek, can korkusiyle kaçan mu hacir kadınları çok kere çocukla- fmı nerede bıraktıklarını bilmer- ribirlerini çekinmeden, ezmekten, düşürmekten, parçalamaktan çe- kinmezler. Deniz kazalarında, sa- na bu ihtiyar gözümle gördüm dersem inan bana, deniz Xâza- sında bir gemi battığı zaman san- dallara dolan kazazedeler, sandal dolduktan sonra onu devirebilecek her ele kürekle vurabilir, O anda ölüm karşısında insanlık en sefil derekesine iner. O anda, hayatta sevilen ve sevilmiyen.... İhtiyar adam susuyor, sesinin aksi odanın sâkin havasında ya” vaş yavaş ölüyor. Genç kız: —Fakat hocam, diyor, sevgi, sevginin merhametinden daha bü- yük bir kıymeti yok mudur? Dün- yada canımı seve seve sevdiğine feda eden binlerce, milyonlarca in- san bulunurmuş. Sevdiklerimizin #lüm döşeği başında eğer bize sor- ke-| salar, yavaş yavaş nefes tüketen '0 Kiymetli göğüslere tıkanmecıya kadar nefesimizi veririz. İnsan, ıstırabına doymayana en kıymet. siz bir paçavra gibi canımızı fırla- tıp atarız: "Onu bırak, eğer sana bir can lâzımsa işte... ,, demez mi- İ yiz?, Kuvvetsiz kalbinin yerine koy- mak için kalblerimizi tırnakları. mızla parçalayıp kanları sıza 8 za ölenlerimize vermenin bize güç gelmiyeceği müthiş dakikayı... O müthiş dakikaları hiç hatırlamıyor müsunuz?, Sevdiğimizi kurtarmak için ha. İ yatımızı İstihkar etmekten çekin- miycceğimiz o mel'un dakikayı .. onsuz geçecek hayatın bize nasıl bir cehennem olacağını bütün dekşetiyle, bütün çıplaklığiyle an- ladığımız anı, hocam... Hakkınız var, belki muhabbeti herkese karşı hissetmeyiz.. Belki sırt insani bir rabıta ile merbut olduklatımıza karşı korkunç bir anda hain ve merbametsiz öluruz. Belki onları ihmal ederiz. Fakat sevdiğimiz zaman, sevdiklerimize karşı,. Sevgi herşeyden kuvvetli- dir.. Hattâ ölümden bile... Sevgi, merhametin çok fevkinde, can kor | kusunun fevkinde, her şeyin fev- | ye sevgi... ihtiyar adam tıpkı bir aksisada gibi tekrarlayarak genç kızın sö. zünü kesiyor: — Sevgi, sevgi.. Fakat bende, onu hayatta her şeyden çok, her şeyden fazla sevdim. O benim ber şeyimdi. Bütln sasdetim, bütün zevkim, bütün eğlencemdi. Senin gözlerin gibi canlı, ışıklı, ze- ki gözleri vardı. Senin yüzün gibi solgun bir yüzü, senin gibi, tıpkı küçük bir güvercine benziyen ince zarif bir vücudu.. O benim kizim, o benim evlâdımdı.. Ve hiç bir zaman “bir baba çocuğunu benim onu sevdi. ğim kadar çok sevmemiş, hiç bir İzaman hiçbir çocuk onun bana olduğu gibi babasına hayran ol mamış, babasına tapmamıştır. 1 Biz onunla bir baba kızdan, da- ha başka idik.. Daha fazla.... Ade. ta iki sevdalı. İki kafadar, iki dost, iki arkadaş idik. Onun vücudunda ,kanımım, eti- min yavaş yavaş hayat bulduğu- nu görmek, onda kendi devamımı seyretmek, benim için ne tatlıydı! Evet, onu bâyatta en kıymetli bir şey sever gibi seviyordum. Ve sevgili hatırası hâlâ dimeğımda... Senelerdenberi hâlâ kalbimin için” dedir, Seninle konuştuğum zaman, yalnız kaldığım zâman, okudu- fum zaman, uyuduğum, uyandı ğun zaman, başka düşüncelerle beraber, başka düşüncelerimden ayrı onu, hep onu, onun bir z8- man yaşadığını, artık, şimdi mev” cut olmadığını düşünüyorum, Sevgili. yüzü, muhtelif çağla. onda, sanki muhtelif zamanlar- da çekilmiş fotoğrafları gibi gözü mün önündedir, Neş'emde, hüznümde, o var- Ihtiyar adam derin bir nefes a- yor 4 —Böyle olduğu halde, onu bu kadar sevdiğim halde, evet kızım, sevdiğim halde... İnan bana, in“ sanda sevkitabii tıpkı bir hayva- nın sevkitabiisi gibi iptidaf ve vahşidir. İnan bana, bak, bu elime bakı. İhtiyar adam sağ eliyle dizleri. min üstünde yatan sol eline vuru- yer.. — Bu mel'ua elime, bu cani cli- me bak.. Bak işte ben sana bu iki elin hikâyesini anlatacağım. ... 4 UNDAN yirmi sene ew veldi. Yavrucuğumun an nesini gömeli belki üç sene olmuş. tu. Kalbimin acılarından, matemi- min ıst'raplarından uzaklaşmak, âvunmak ve hiçbir zaman unut- mak istemediğimi unutmak için Yazan: Suyzat Derviş ızımı Sulara ÖĞömdür ! sa o gece kaibimizde bu acayip râ.| mın yânında ben de şeyi veren çey bir hissikablelvuku| dal suya indiği zamn mu idi?, Kızımla güvertede, yanyara idik.. Küpeştelere dayanmış ba- rei arzın şarkından, garbına, $i-| yıyorduk.. O, iri siyah gözleriyle malinden, cenubuna dalaşıp duru. yordum. Matemime yaşlı, olgun bir dost gibi iştirak edebiler yavrumla beraber hazin ve hüznü- içinde tatlı anları olan o seyahat hatıralarını bir bahar günü “Ko- rent,, de, bir sonbahar günü de Nil kenarında, sıcak bir yaz akşam Karaormanın serin ufak bir kö yünde geçirilmiş saatlerin resmini mukaddes levhalar gibi dindar bir sadakatle hafızamda saklıyorum.. Bir gün o seyahati, o mu iste di, ben mi istedim?. Yoksa bu ar. Zu İkimizde beraber mi uyandı! bu güzellikleri işmek istyen bir iştiha ile bakıyordu, Yavaş yavaş, upkı bir hayal gibi sessiz ve ağu suların Üstünden kayıyorduk. Sâ- Zımda Avrupa, solumda Afrika sa- hilleri biribirine zıd iki âlem, iki cihan akıyordu. O akşam kızım ba şını bana çevirerek: — Ne güzel burasıl Keşke bir kaç gün daha burada kalsa idik...| ni demişti. Ah! Evet yavrucuğum keşke #alsaydık.. Keşke hiç, hiç yola çıkmasaydık.... Vapurumuz bizi Okyanuslara bilmiyorum, Tirolda ormanlarm| doğru götürüyordu. Cebelütta işinde, berrak çağlayanların yar| 2, terkettikten tam yirmi sekiz nında güzel bir köyde idik, Bura-| saa sonra gece büyük bir gürül sını bıraktık. Cenubi İtalyaya geldik. Orada Napoliden kalkan, Okyanusları geçecek büyük bir gemiye bindik, , Cebelüttarıka hareket ettik., İbtiyar adam, sağ elini alnına götürüyor: — Cebelüttarığı terkettiğimiz akşam havada bir harikulâdelik varâr.. Bulutlar şehrin dumanla şan tepelerine çökmüştü. Sed, sed olan bu eski şehirde akşam ışıkları birer birer yanmış» tı... Orası hakiki olmıyan bir yere, bir rüya ülkesine, bir peri memle. ketine, bir masal diyarma benzi- yordu. Deniz kırışiksızdı.. Akşam göl- geleriyle koyulaşan bu pembe hareli suda ilk yıldızların ve şehir ışıklarının bir şehriâyini vard: . Çizgileri bıralaca karanlığa ka" Tişan küçük bir yelkenlide «bir genç şark: söylüyor, ses rüzgürsız havadâ tatlı bir nefes gibi uzayıp gidiyordu. O akşamda hakiki ci mıyan bir güzellik vardı. Ve bu güzellik ,insan kalbine garip bir ürperiş, tatlı bir korku tü ile uyandık.. çıkmıştı. Deniz simsiyahtı., Vapurumuz denizle gölün arasında alevdın bir ağa idi, Yolcülar biribirlerini ezerek, biribirlerini çiğaeyerek vt- rafına ateş konulmuş akrepler gi- bi kıvranıyorlardı. Deh -»tten çıldıranlar, alevden kurtulmak için kendisini siyah su" İara atanlar, bağıranlar, bayılan: lar, ağlayanlar, ezilenler vardı. Vapurda inzibat, itidal kalma- mıştı. Buna rağmen kaptan mlim. kün olduğu kadar söz geçirmeğe galışıyor, indirilmiş (o sandallara yalnız kadınlarla çocukları bindir. meğe çabalıyordu . Sahiller çok uzaktaydı.. Deni zİn tam ortasında bulunuyorduk., Kurtulmak Umidi mevcud değil di. » | Evet; sevgi 'diyordun, kazım? Hakkın' var: O anda sevgim: bü- tün hislerime galipti.. Ban'de ken dimi değil, yalnız kızımı düşünü. yor, yalnız onu kurtarmak âİsti- yordum.. Yavrumu kutarabilmek., Niha” Vapurda yangın verecek kadar kuvvetliydi.. Yök-İ yet sandalların bir tanesinde kızı" İl | | İ İ solgun yüzlü numa sarılıyor VE Kürektekiler alevler purdan kaçmak için“ lerini #arfediyorlâf- çünki i fak olamıyorlardı. : 5 9: rin aksiyle tutuşan i şirp:nanlar ve bağır ) felâkete eriştil. tulmağa muvalat” Sandalımızı dev yegâne arzu... şuyrl5 cem kızıma aitti. * onu, kızımı “O yaşasın! / ortasında alevleri, ri tehdidi karşısında Ti ayel / ğim ve hâlâ ümit kızımın kurtulmasi Kızım bu di Denizin içinde o00 tutarak sağ kebir i rafımda bir tahta dum.. Bu azap, dü bilmiyorum. mi? yoksa bütün kolurula sandalı bi sıldığım zaman 4 de bir kudretle go” dunu tutuyordum. Suların içinde n€ Bunu da bilmi yaveş yavaş â çıktığını seyrettim yorum, .Sönsuz bir bu zstrsP ederek, kâh isyan geçirdim. Bu müthiş eaatleri€ şey düşünüyordum” şey olmasın, ah onâ seri... Şüphesiz aklım, rinde değildi. Öl insan bizlere benze. tün başka bir müvazenesi VE * . Iı HTIYAR #88” suyor, Sonr# vam ediyor : i — Hiç bir şey Yalnız bugün bat p duğum resim, Pİ tutmağa uğraştığı” bağ w bulutlaşan gizgileri İ yeti olmıyan, şod& » su, Onun Evet, şüpbesizki © | işindeydi. Yalnız Öge ge l inde Ni miyen bir istekle © çi dum, ve mucize ei şaresizliğimin içi Kaç saat, kaç 8 berim yok. Yalnı# varan bir dehşetle “ larımın tahameül anlıyordum.. Giri” gevşiyor, gevşiyo'Ü İhtiyarın sesi apk drmıza yetişmiş kizi diyoruf” tular e değil, yen kolum onu Yu menhun, Jâpevli raksnış,,, Kuvveti MMİŞee, Ben hissetmeği” madan onu bır8 sağ elim, halbuki Ber Derami yi gi «il Bira di pir Bİ yor” gi a) da; nâmütenahi bir ğ kâh ümidimi ka; z pir ben: “ âlemde“ z z pi 1 bir hasta gibi ÖNÜ İNİ Orada ne kadar e ey ai TAT e nun ağırlığına ven pitei$ a ii di 4d -1 m N 4 a gi " | a fi A g' ri N

Bu sayıdan diğer sayfalar: