21 Mart 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 3

21 Mart 1939 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Bir Buharrire gelen mekhiplar i gı JA bir kısmının da ime v Raki abildin. Fakat önce, im- : izin si derken ne kasdeltiği- CİK ny, elim. Altındabir isim İk, lez, r mektuba “imzasız, muharrire © mezaketie i in her adamın muhakkak Mere, mp irmesi lâzım gelmez; Me sey İr kariiniz, der vey; Mi ine. İmzasız mek- * tep akaret vardır. Bun İnkap N altında bir isim bulu- m olduğu pek belli bir Salep, Ny. vİ bunlardan bir tane da- Si Yara tında; h Dera ani onu yazan, be- PR yaş,” Orhan Veli'ye - kendi Üy 3 kadar - hakaret etmek evvelâ kızdım, ağır bir ce- eniyi Na kalktım; sonra öfkemin 3, emeği daha doğru bul- Koni diyebilirsiniz ki; “Her a maksadı sadece seni 955 sen de onun maksa- firat ediyorsun, onu ki « Bilâkis aldıtmama- İş Satlasın?,, Bunu söylemek» PaYim Slmazsınız, Fakat ne ya- N rele kızarım ve kızdı- İnip, AKİ am. O adam varsın İn diep Ben, herhangi bir adamın 7 ala manasız hakaretlerde Mdan ziyade dünyada o i kay asi mektupla hakarete Nİ İna, unmasına kızıyorum. We ,* de, sevinmese dı i Kiye znaş, asıl hüviyeti j yinine böyle şeylerin ahlâka f id söyliyenler elbette ok yi focuklağundanberi ona İdaş ila son derece kötü, ayıp k ğe, Üretmişlerdir. Buna rağ DİN Ve demek ki kendi ahlik; İkea, endisi hüküm vermiş. Ar- Sİ şia, Buvalfak olduğunu da öğ- i kı ta tr İlsanları böyle İmzasız İk yg, Yazınağa sevkeden hissin Dİ “iy, 4 anlamağa çalıştım. Ga- He bağı Onun bazı yazıları okur O iyor. Peki; beğenmediği | W adamın © yazılarını bir m... Hayır, dayanamı- İaşe “Ksyor; çünkü kendisinde | N ap Yasochisme,, , Yani sti h, lan zevk almak İleti var. Te Kadar menetraeğe çalışın, e be Muharririn yazılarını © ç tğç,r0 de hırsla Okumakta 4), cektir. Onları o okumakla aeşyirab da kendisine kâfi çay “İl, daha aşağı © düşmek e , çİtasız mektubun sahibi İk Mag zar düşürücü bir şey oldu- eşiği halde o zilletten de çe- ka ir. Okuduğumuz bir ya İN e, edendir; hattâ yazan ad iy Mig rmeğe de kalkarır. Fakat * ağı görmediğimiz için lü, Mzamuzı da atarız. O, öyle ig, endisini son derece #şağı İN adar bile ütanır, onu söyli- Mi hiza RE Vi. hem çek kızdım. Dün Bsânlar bulunmasına ö- P, İ Ku Mt bir iki gün sonra öfke amet duymağa (o başlar Kenz ki ki yine bunu da söyliyorum. iy “im yazılarımı, hem de ya #üzetede yazdıklarımı Ali #tubunun bir tarafında 'Urullah Ala Afaç,, diyor- "Subhan Deli,, | bepimizin başına gele- leri bir yazımda © göbek a ta *lduğunu © söylemiştim, İh, düğünü bildirmek istiyor. Sermayeyi kediye yükletmiyelim STANBULUN imarı meselesi üzerinde matbuatta sık sık tenkidler, irşadlar, muhakemeler, fikirler görüyoruz, 0 kuyoruz. Bu pok tabil değil midir ki, imarı mevzubahs olan bizzat üzerinde yaşadığımız İstanbuldur. Kendi vilâyetimizin imarı ve umranı gibi bir hedef üzerinde endişe, hassasiyet ve alâka duy- mamiz çok görülemez, ama, bütün bunlar gözleri kapalı bir ada- mm (körebe) oynaması gibi bir mahiyetten İleri geçemez. İmar plâni üzerinde birtakım tadilât yapıldı ve yapılmakta, dır. Bunlar nedir? Bu plânin tatbikmdaki mesai nasıl sistemleş, tirilmişiir, önce nereden başlanacaktır ve nihayet bu plân ne müddet zarfında tahakkuk edebilecektir? Bunlar hakkında garib bir esrar içindeyiz. Filhakika bu Isin basmda bir mütehassıs var, bu isin fahak- kuku başında da bir belediye var ama, bu bizce kâfi değildir. İstanbulun yıllaren derdini biz çektik, Bir İstanbullu kadar, İs- fanbulun ihtiyaçlarını bilmeğe imkân tasavvur edilebilir mi? Ve nihayet bir İstanbullu kadar, bu memlekefin imar ve umranın. dan beklenecek hedefi tayinde isabet gösterilebilir mi? İmardan gaye, estetik bir şehir mi kurmaklır, yoksa mede. mi hir şehir mi tesisi düşünülmektedir, yoksa yalnız teknik gü- zellik mi hedefiir? Elimizde, imar plânmı tahakkuk ettirebilmek İçin ne nispet- te maddi imkânlara sahibiz veya «nhib olmamız mümkündür ve bu hesabisr ne dereceye kadar hakiki müeyyidelere müstenlt, tir? Yoksa biz, böyle birçok İmar ve umran hareketleri biliriz ki, belediye ve muhasebei hususiye bütçelerine birer kapanmaz rahne açmaktan başka bir netice vermemiş ve bâşlanan İşler yüz üstü kalmıştır. z Hiç şüphesiz yalnız meydan ve sokak açmakla imar düşünü, lemez. O halde yapacağımız nedir? Camileri, medreseleri ve tarihi güzelliği olan ıafcsseseleri meydana çıkararak yalnız bir seyyah şheri mi kurmağı düşünüyoruz? Buzün İstanbul yolunda da, mülkünde de, sokağmda da, meydanında da, ışığında da, suyunda da ve her bakrmdan imar ve umranmda ve hayatiyetinde yıllarca geri kalmış bir şehirdir. Bugün Türkiyeye, kartpostallar şeklinde şehirler değil, Türk Cumhuriyetinin inkılâb ve tekâmlilüne muvazi medeni inkişaf ve umrana mazhar sehirler lâzımdır, Ankara gibi, Fabrika bacaları tüten, Iktısadi ve nal ve zirai hayatima göre ayarlanmış şehirler lâzımdır, O halde İstanbulun imarı, medeni bir şehir karakterini te- min edebilmek gayesine matuf olmak gerektir hiç şüphesiz. Bu da meydan, sokak, bahçe, bulvar işi değildir. Şehrin bi- rinei derecede ihtiyaçları vardır. İş hayatını müşküle uğratan, rahat ve emin yaşama imkânlarını müşsxüle düşüren, şehrin her ee ee ee pm aha Bana b lama işleri vardır. ” Bu imar plânmda nasıl bir esas nazarı dikkate alınmıştır, bunlar ne dereceye kadar sistemle tasnif edilmiş şekildedir? Tekrar söylüyoruz ki bir meçhul içindeyir, İmar plânı şeh, 1€ hir muamma halinde aksetmektedir, El elden üstündür, derler, Tenkide arzolunacak İşlerden bi. risi, bir şehrin lmari davasıdır. Sonra, ihmal ediimiyecek bir hâ- dise karşismdayız: Her imarcı veya her bu işin başına geçen, bütün ihtiyaçları kısa zaman içinde karşılamak gibi bir isteğe düşer. Ama, İstemek ve hüsnüniyet kâfi değildir. Bu İşin yalnız bir cephesi vardır: Gayeyi tahakkuk ettire- bilmek için para. Borçla, harçla ve ihtimallerle, muhayyel varidat kaynakları düşünmekle bu İşin olmıyusağnı hepimiz biliriz. O halda uzanabilecek kadar yorganın uzatmak Vü ayiğız mızı Jâ yorganımıza göre uzatmak mecburiyeti karşısındayız. İstanbul belediyesinde kaç İşe başlanmış ve fakat kaç İş ik. , mal olunmuştur. Bir İstatistik yapılsa görülecektir ki, başlamak, istemek, hüsnüniyet kâfi gelmemiştir. Bir imar plânı olabilir, fakat, ba Imar plânının tahakkuku için de kat'i rakamlara müstenid bir kaynak tesbit olunur ve bu kat'i kaynakla tahakkuk ettirilecek imar için de yine sistemle tasnifli bir çalışma plânı olur, Eline geçen birkaç kuruşla bir apartımana başlayıp, nasıl olsa bir bankadan kredi alıp ikmal ederim diye düsünenlerin el- lerindeki avuçlarmdaki beş on kurusu da toprağı döküp ümitsiz kaldıklarına sahidir. Ru hâdise ferden böyle olduğu kadar, ce- miyet bakmından da böyledir. Belediyenin, milyonlar lüzumunu bizzat tebarüz ettirdiği um. ran, İmar İhtiyaşları önleme işlerini yer yer başlandığını görüyoruz. Bu İşte yaya kalmak, eski hayrattan da olmak gi bi bir tehlike doğurabilir. İmarım yamıbasında, bir de şehrin ihtiyaçları mevzubahstır, Sermayeyi kediye yüklelmiyelim. Dal, Afyon müstahsili| Idamı istenen memleketlerde tetkikler bir katil için işin riletek yetli ve gümrük müeliyeti kararı Oüzerine Ankarada ve İstanbulda birer seçim heyeti teskil edildiği o yazılmıştı. Bu münasebetle . âlâkâdarlarla gü faydalı ve memleket için omüsmir olacağı cihetlerini tahkik ettik, Memleketin oOmilli bir film en düstrisine ihtiyacı aşikâr bulundu Zuna göre işe nereden başlamak lâ zmgelciği moktası etrafında da gö rüşmeler yaptık. Günün mühim me selelerinden biri olan bu hâdise mü” nasebetile İstanbul sinemacıların dan biri diyor ki? “Biz talebenin sinemada imlerden zevk aldığı noktası tetkik ettik. — Bügün | devamlı müşterilerini bilhassa tale- | be teşkil etmektedir. Talebe, daha avantür filmlere dü; sek mevzulu filmlere düşkün lükleri görülmüyor. Halkın hoşlan dığı eserler büsbütün başkadır. Son yıllar içinde vodvil, dram, edi eserlerinden daha fazla tut- muştur. Bilhassa operetlere karşı düşki fazladır. Revüler çok &* hangi umumiyetle halk üzerinde iyi bir te siri olduğunu görüyoruz. Bir. cok, halk ye, bilhassa dalebe, İbir Mikey filmini herhangi bir esere tercih ediyor. Bu esaslar üzerinden bir hüküm çıkarmak mümkündür. Buna göre talebeye ve halka ayrı ayrı terbiye Vi filmler, teknik filmler hazırlamak veya seçmek lâzımdır. Bunlar mev" zulu olmak gerektir. Herhangi bir hâdise içinde, telkin edilmesi lâzımgelen terbiyevi gaye" nin veya teknik meselenin cereyan ettirilmesi icap eder, Yoksa alelitlâk teknik ve terbiye vi eserleri kâfi bir dikkat ve alâka ile takip edileceğini katiyen tahmin etmiyorum, El&eriya gerek teknik ve gerekse terbiyevi filmlerin daha fazla avan tür eserler suretinde hazırlanması lâzımdır ve mümkündür, Hee bunları Mikeyler halinde verebilmek çok muvafık olur. İlân cılıkta dahi bunun faydasını görü yoruz. Halk herhangi bir ilânı dahi 1 Mikey şeklinde lezzetle seyrediyor Bunlar da bence memleketimizde kabili imaldir. Ancak bu iş hususi ! müesseselerin işi olamaz.Biz ancak | programlarımıza bunları ilâve ola- rak koyabiliriz.Tamamen bunlara İ programı böyle eserlerle hazırlarsak kimse sinemalara gelmezHalbuki ek olursa seyredilir. Kısa olmaları da lâzımdır. Bir de bunları seyyar ms kinelerle omekteplerde göstermek mümkündür ve lâzımdır. Bu tak dirde daha müsbet netice alınır.,, Filmcilerden bir zat ile görüştük Bu da diyor ki: “Memleketimiz her türlü teknik lâkadar ediyor. Bir de Mikeylerin | gün tahsis edemeyiz. Eğer bütün! Günun Meselesi Türkiyede milli bir film endüstrisi kurmak o mümkün müdür ? Alâkadarlar, ticaret zihniyetinin bu işe engel olduğunda müftefiktirler. Muvaffak olabilmek devletleştirilmesine bulunduğunu söyliyorlar iehal edilecek terbiyevi | halk tarafından tutulmadığını gör Türkiyede çev | mek bedbahtlığına uğrar. i filmlere ait! takdiri ve gözü büsbütün başkadır. Halkın hiç ümit edilmiyen bir esen Bu itibarla filmcilik, en desi olan bir Bazar tutuver az kâr müey Bundan dolayı da Türkiyede bu iş/y şük. Bu işin ne dereceye kada | yolunda büyük sermâyeler görüle mez. Bu iş neticede bir devlet me i H yavaş yavaş alışır. ğa muvalfak oluruz. Bu bir taraftan da milli ve yerli bir film endüstrisi tesisine yol açar. Memleketimizde çevrilmiş filmler) rı var. Bunların büyük rağbet kazan dığını gördük. Türkçele filmlerin de rağbet bulduğunu gö” rüyoruz. Halkımızın yerli ve milli tilmciliğe muhtaç olduğu. mütehas- sir bulunduğu meydandadır. Fakat evvelce de söylediğimiz gibi bu bir işidir, bir tesis işidir. Hü netin idaresi altında büyük bir stüdyo olmak lâzımdır. Müsabakalarla eserler istenebilir, bunlar kudretli muharrirlere yazdı dırılanilir. Nihayet sanatkârlar ye ürk gençle Memleketimiz buna şarkta ve Balkanlarda ç mler (arasında en çok muvafiak olanlar bizim filmlerimiz lir. Dublajda da biz çok muvâllak oluyoruz, Yani bir gayret ve delâlet bü işi hallediverir, Biz ayrıca tiyatro müelliflerimi: den bazılarile de görüştük. Uznumü: yetle verli ve millt bir film endüst- Toprak bayramı Bugün köylerde toprak dinlendirilecek Bugün beynelmilel toprak bay- ramıdır. Her tarafta olduğu gibi memleketimizde de bugün mera- sim yapılacaktır. Bu merasim ka- zalarda olacaktır. köylüler bugün hiç çalışmıyacaklar, hem kendile- rini ve hem topraklarını dinlendire ceklerdir, Şantaj maznunu Birkere daha beraat etti Orozdibak müessesesinden teh- dit yölile para çekmekten suçlu Lütfi hakkındaki evvelce verilen rt temyizce obözuldü- Zundan dün tekrar bu davaya de- vam edilmiştir. Dünkü celsede Lütfinin avukatı müdafasın; yapmış ve mahkeme bozma kararına uymayarak eski beraet kararda işrar etmiştir. Müddeiumumilik kararı tekrar temyiz ettirecektir. A'manlar bizden tütün U ihtiyaç risini kurmak için hiçbir eks olmadığını müttefikan söyliyen alâ kadarlar, gene mültefikan bu işin devletleştirilmesi lüzumunda etmektedirler. Bir sinemacımız şöyle bir hesap yılda 100, 150 kadar film dışarıdan getirtiyoruz. Bu yıl beş, gelecek yıl üç beş fazlasile on ön bej yaparak çok kısa bir müd det zarfında hariçi filmlerin miktarını yarı yarıya im direbiliriz. Bu hem artiste, hem sa- rire, hem işçi- yepyeni bir ka” sı açar, i bi zanç ve çalışma saha Dünya film endüstr dar iptidai olduğunu bildirir. Zarar yok biraz o iptidal olsada kendi kendimizin işidir. Yavaş ya vaş ilerleriz. Bugün memleketimizin igâne noksanı hemen hemen dün- yada birinci dereceye ogelmiş olan film endüstrisi işinde daha bir 2- "İdim bile atmamış olmamızdır. Bu Halk imizi da- hareketin mükâfatını gö takdir eder. En fena € hi alkışlıyarak seyret cılar, tacirler, (o sermayedarlar bir şey kaybetmediler. Ancak hususi müesseselerin görüş ve çalışışları kilayet etmez. Devlet işin başına geçerse bu takdirde bu günkü randımandan çok daha mü kemmelini almak imkânı hasıl olur, O zaman ticaret zihniyetinden fazla muvaffak eserler meydana getirmek prensipi başa geçer. Prof. Lipman'ın cenaze merasimi bugün yapıldı Üniversite tıb fakültesi ordinar« yüz profesörlerinden Lipman'ın ce4 a saat on üçte kaldırı. zesi bu | muştur. Profesörün tabutu Üniversi İ teye getirilerek o merasim yapılmış İ ve birçok profesör ve talebeler ce. | mazeyi Sultanahmede kadar takip etmişlerdir. Tabut buradan otomo- bile konarak Feriköy protestan mo- zarlığına götürülerek öefnedilmir. Etrüskün tecrübe seferleri Alman mütehassıslar tetkiklerini tamamladılar İ İ Etrüsk vapuru dün bir tecrübe İ seyahatine çıkmıştır. Vapurda Al. man mühendislerile beraber Deniz Bank fen beyeti müdürü Harın 1), men de bulunmuştur. Almanlar g*- mi üzerindeki tetkiklerini bitirmiş- Nile bu yarımı da oküyn İp sine tekrar edeyim: Me ggii benim pek iyi tanıdı- iy, ,URsin. Belki bana bazı İrieç Eömeiğin İçim kızmış m birisisin, — Olab yy Yrsan ol, senin kim ok ş,, Dek islemiyorum ve sana Alay için: “Deli,, diye im» Çatalenda mısır tarlasında LAtfi Genevreden iki mümessil isminde birini ülürme suçuyla 2. |” geldi ğırcezada De Selmekle w- Milletler Cemiyeti Afyon ve İç- lan yi hakkında rr Mine sintat Yandı“ bilcou” şefi” Eri) Mülemimesini okumuştur. Yalnız ilk zamanlarda bir kâr Einar ile muavini A. Remberg| Müddelumumi Übeyd suçun sabit | temin etmiyeceği ve hattâ zarar ve dün şehrimize gelmişlerdir. İki/ olduğunu ve tasarlanarak yapıldı. | rebileceği hesap olunarak ona göre Mn mütehassıs afyon İstihsal eden ZMN! ileri sürmüş, Muradn idamı-| hazırlanmak icap eder. . Bunu bu DAK akı « memleketlerde tetkikler yapmak -) 5 İstemiş, ancak muçu izlediği za-| günkü şerait içinde sinemalar ya üm sirri eee sadırlar. Buraya Yuğoslavyadan | 97 henüz 21 yaşmı bitirmemiş oL. | pamazlar. Filmciler yapamazlar. Mpg 91 hir dam olman imkânı | SeLişlerdir. masının pazarı dikkate alınmasını)” yilmcilik aşağı yukarı bir kumas Min kalmamış değildir. Misafirler yarın akşam Ankara | bildirmiştir. işi gibidir. Herhangi (o bir şirketin ya giderek iki üç gün kalacai Muhakeme mildalaa içla 10 nisa- | tepertuyarıma angaje olan bir mües idir, na kalmıştır. sese bazan © bunların arka arkaya ve terbiye eserleri yapmağa müsait ir. Pekâlâ (o sanatkâr da bulunur. Stüdyo da kurulur, teknisiyen de temin olunur. alacaklar Almanyanm Remsma tütün gru- pu umum müdürü Vengel mühim miktarda tütün almak için şehrimi- gelmiştir. Vengel şerefine dün o Perapalas otelinde bir ziyafet verilmiş ve bu- rada İnhisarlardan, Türk tütün lim.) Sahneye konduğu (gündenberi ted şirketinden, Türkofisten ve Zi- fevkalâde rağbet ve rlikn gören raa$ bankasından mümessiller bu./“Yüz Karası” komedisi, artistler- tunmuştur, Grupun şehrimizdeki | den Vasfi Riza Zobu'nun hastalar- mümessili Kutina da ziyafete İşti-İması Üzerine sahneden kaldırılmış. rak etmiştir. Bugünlerde tütün sa. | tır. Kıymetli sanatkâra ayrica şifa bşr müzakerelerine başlanacaktır. İdileriz, lerdir, Etrüskün cuma günü Mersin postası yapmasına müsaade Cdil. miştir. Vasfi Rıza hasta h. fakat pek yanılmamış- “2 hukaret mektubu yaz- Nurullah ATAÇ

Bu sayıdan diğer sayfalar: