29 Mart 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 3

29 Mart 1939 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

pr GM ile terbiye Ave münakaşası hâlâ devam aka vor, Devam etmesi de çok g Sanat hakkında Odoğru i tay, Malı mapasız birçok sözler are vesile olduğundan baş» “ m ın cemiyelter ve cemiye- "lan ne gibi fedakârlıklar si ineselesini de, müşahhas &, lari atıyor, Bazı kimse- tür iddinlarına rağmen, ehemmiyet vermedikleri» di © olmazsa ikinci derecede cak her şey tamam olduk- gi düşünhlecek bir süs suy- iş, Meydana çıkarıyor. 5. a Nihal: “Şehirleri” alıklarına rağmen âbide Arzusunu gösteriyorlarsa 7 demektir, Sanat heyeca- ŞA eyi, medeniyet kökle 4 vi erişmek sayarım, Keş- ida her adım O başında büyüklüğün, © güzelliğin, e çiebolü olan bir heykel, bir "» demiş. Bayan Sabiha pr onu, “pembe bulut- Mm İnmeğe,, davet ederek veriyor: “Daha hastanesi, Yetim evi, o bunun gibi en kg rsseseleri olmıyan kasaba- yerin şehirlerin sokakları- Vm aşına ağaç gibi âbide dik- ların ve cemiyetin ihti Ve tekâmülü ile alay elhek & o or si Ça? “2. nn adım başında bir hey- Mir âbide bulunmasına ben de te eğilim, insanların rahat ra- Masin da yer © birakmak $ İnkat bu wokta fstikne iğ birkaç cümlenin şeklini itmek Şartile, ben de Bayan ki, Nibarin — fikrindeyim. Ge- Mi şehire evvelâ sokak Ay mi? yoksa tiyatro mu lâ- ia diye bir münakaşa olmuş» tiyatronun bir ihtiyaç, hem Ve, wn bir ihtiyaç olduğunu ile- & rin bu sefer Abide ve hey- © derece mübrem bir ihtiyaç Hint beklerdik. Her nedense da, Süküfe Nihal “sanat heye- iç, Pilkselmeyi, medeniyet kök“ tüne erişmek saydığını, $ daha ileri gitseydi de sa- kağ medeniyetin kökü, vi ğunu söyleseydi. Bir şe- neden, yetim evinden ev- KA ve bir bakıma “lüzumsuz Hünmek, Bayan Subiha Ze- , Görlelin iddia etiği gibi, erin. tekâmülü ile alay et Mek bilâkis o tekâmülü kar #lar, Biyük (o milletlerin, “na lerin tarihine bakın: da- 3. NU LALE SAK ç* “en İ eseri, hastaneden, Yetim Avyal gelmiştir. Önce sanat , düşünün, şehri güzelleştir. A insanlara maddi gün- Me aylarından başla ihtiyaç” ması Jüzumusu da öğretin, ee kendi kendini, sade ken- Ki al üşünmekten kurlarıp o- aa bir âbide etrafında da kurmağı kabul etlirin.. Bu- *d etrafında toplanılmıyor, ın itikadları dini deği; ii, #arlanımız o İlikadlarında “1 Yerini tutacak müesseseyi İsta neyi, yetim evini, temiz “ti sürerken İnsam, yani dm belki sadece kendi nef- in hayvanı, kendi nefsi” ki, *»dişelere davet etmek niye- 1 İyi; fakat evvelâ onda, Ni Öle şeylere iman, onlara İhtiyacını uyandırın. Sas * ibsanlar arasında bir com- Yâsıtasıdır. Sanat esmiyetle zinet değildir, mödeniye- Mir; insanın bu dünysda hayvanlarınkinden başka &linmesinin başlangıcıdır. e kani bir suretle ebediye- iş Bihmalıdır ki kendisinin de, A, #rinin de temiz sokaklardan İN a olduğu zaman munta- #taneye gitmesi JOzumunu ” mal eseri insana, ebediyet , Alyan şeylerden biridir; ve Mmedebiyetin başında ger de inler sonra birçok ihti- okuruz, “bir cemiyetin ber şeyi ta Elati sora © düşünülece! i lm değeğn i ye dilinde “thou" (1) diye bir kellme vardır ve “sen” demektir. Fakat bu İngiliz mükâleme dilinde kedilmiştir. Umumiyetle “you” cuk, kadın, erkek, fakir, zengin, İngiliz “siz” der, Bilmesek bile işitmişizdir ki üstündür. bulunamaz, zarında halk, kayıtsız ve şarisız doğruya milletindir. derken, tesellimizi: rx. AYAŞ ŞEY şünülmez bir sahiblik bulunur. savat kurmak lâzımdır. etmesine ihtiyacımız vardır. lâzımdır. tezahürüdür, (2) Telâffuzu: yu, senadüminenasamnibinamesain seul ksiseeeeeelneeenee o sina yama NENU LYON EAA, Hâkimi suçluya, polisi hırsıza, memuru halka, çüğe, küçüğü büyüğe “sen” diye hitab etmeği aklından bile ge. girmez. Hemen hemen bütün milletlerde vaziyet buna yakındır. Halbuki, Türk cemiyeti sınıf farklarını kaldırmıştır, Kanun na- bu ters (2) yonl “siz” kullanılır, Çor alelitlâk suçlu kim olursa olsun İngilizler, en klüsik muaşeret sahibi bir millettir ve muaserete bağlılıkları, bolki vicdandan Dünyanın belki hiçbir topluluğunda, İngilterede olduğu ka- dar sınıf farkları görülemez. Böyle olmasına mukabil dünyanın hiçbir milletinde de İngiliz kadar, seyyanen ve hiçbir fark gö. zetmeksizin muaşeret âdib ve usullerine riayet eden bir millet büyüğü kü- müsavidir. Hâkimiyet doğrudan : ; i : Bu kadar sınıfsız, tam demokrat bir yurd içinde maalesef dilimde sırf farllarmda muhafazakâr olmaktan heniz kurtu- | lamamışızdır. Kim olursa olsun memur, halka sen diyo hitab : &der, hökim suçluya seviyesi ne olursa olsun sen diye söyler, Polis sen der, jandarma Sen der, esnaf sen der, velhasıl herkes hiribirine karşı biraz seviyesinde, içtimai mevkiinde bir derece fark görünce sen demek hakkını bulur. Bu bir mübalâtsızlığı doğurabilir. Büyüklerimize de “sen” “— Allaha bile “sen” deriz., gibi garib bir mütaleadan alı- i i ; Acaba, bu “sen” hitabile diğer milletlerden daha mı samimi oluyoruz? Velevki böyle dahi olsa halk urasında tesanüt, birlik ayrı, Iâubali samimiyet büsbütün ayrı seydir. Bu hitab, Mubali bir samimiyet İfade eder ve bir cemiyetin ciddiyetini bozabilir, 'Türk emyeti içinde hiç kimse, hiç kimseyi kendinden aşağı görmek hakkma sahib değildir, Ancak, baba, ana veya bir kütle. nin bu mukaddes varlıklarının seviyesine yükselmiş bir büyük, efradına böyle hitab edebilir, Onun bu hitabmda, şüphe götür- miyen bir şefkat, şek aranılmaz bir samimiyet, lâwbalilik dü- Yoksa, bir nezafet memuruna, bir kunduracı çırağına, bir ayakkabi boyacısma dahi Türk vatandaşı sıfalile hürmet etmek vaalfemizdir, Biz bu “sen” tabirini, “siz” Jarak söyleriz. Bu hiikmü biz vermek vaziyetinde değiliz. Vatandaşlar arasında, dilimizde dahi tsm ve hakiki bir mü- seviyesinden aşağı bu. “Yere tükürme, toplu yürü.,, gibi Tavsiyelerde de bu neza, ket ve sımfsizlik vazifesinin ihmale uğramaması icab eder. Tükümetin, bütün devlet teşkilitma halkâ “siz” etmesi lüzumunu bir muaşeret vazife ve vecibesi halinde teb'iğ diye hitab Ve tedrisatımızda, mekteblerde tedrisine başlamak üzere bu- landuğumuz muaşeret usul ve âdâbımda, konusma dilinde “sen” olmadığım söylemek, hattâ bunu bir mevzua haline getirmek ve yavaş yavas konuşma dilinden bu “sen” lnbaliliğini kaldırmak “Sen”, samimiyet hitabı değil, Iâubalilik ve küçük görme Dal, (1) Telâffuzu: sonunda hafif bir (9) sesile (tav) dur, Man. haza (u) da (a) ile (u) arasında okunur. Mekteplerde muaşeret kaideleri Komisyon hazırlanan raporu Vekâlete gönderiyor Maarif Vekâletinin emri üze - rine mekteplerde talebelere öğr: tilecek #dab; muaşeret kaideleri! 3ir Sabıkalı İş Üzerinde Yakalandı Radyolin Diş macunu fabrika- tında çalışan Hafize adındaki genç kız, Balıkpazarından kahve alır. ken, sabıkalı Hüseyin Avni cebin. de bulunan 410 kuruşunu çalmış, kaçarken yakalanmıştır. Hüseyin Avni Sultanahmet bi- üzerinde görüşmek üzere dün lise | rinci'suli ceza mahkemesinde 7 ve ortamektep müdürleri Maarif! Müdürü Tevfik Kutun reisliğinde akşam Kız sanat mektebinde bir toplantı yapmışlardır, Toplantıda bu işle meşgul olan komisyonun hazırladığı rapor gözden geçirir müş ve Vekâlete gönderilmesi ka- rarlaşmıştır. bir şey değildir; bir eemiyette me deniyelin, terakkinin oâmilidir, İn san .oğlunun ilk terbiyecisidir. Nurullah ATAÇ edilmiştir, Yere tükürmeyiniz, çöpleri yınız diye afişler bastırması ve yazmağı unutmaması lâzımdır: Belediyenin bu İşte biraz daha mus- rafa girmesi İcab eder kanaatindeyiz: atmız, diyor, ama, bir de kutuları çalma- da ayrıca birer afiş daha asarak şunu da > 4 — Bu afişleri de yertmaymmız? y yl dah e ay hapse mahküm edilmiştir. sayda Yardım sevenler cemiyeti kongresi Ankara, 28 (A.A) — Buyan Mev. hibe İsmet İnönü'nün yüksek hima- yelerindeki yardım sevenler cemiye- ti, 29 Mart çarşamba günü saat 13 de Çocuk Esirgeme Kurumu salonunda senelik koögresini aktedeçektir. Yardım sevenler cemiyeti, bu top- lanlıya üzalara ile birikte hayırsever bayauları da çağırınakladır. asmak gerek. ... Zehirleyici | gıdalar ON günlerde gıda maddelerine bir . bal ârız oldu. Balık yiyen zehirle. miyor, peynir yiyen zebirleniyor, süt zehir. N Yoğurt zehirliyor, et zehirliyor. » Evvelki gün Gürel Sanatlar Akademi. fosörlerinden Zeki İzer ve silesi bir kutulara yanlarına HABER — Akşam Postas Rasgele şma büyük çivilere birer muaşeret kitabı Gia Di Apandisit hastaları, hastahanelerimize kabul edilmiyorlar mı? Hastahaneler ders için değil, halkın hayat ve sıhhatini emniyet altına almak için kurulmuştur. Bu gaye herne bahasına olursa olsun ihmal edilmemek gerektir Dün matbaamıza bir kariimiz geldi ve bizi çok müteessir eden dert ve şikâyetini anlattı. Bu vadide dinlediğimiz şikâ . yetlerin hemen dördüncü defa te- kerrürü mahiyetinde bulurlân bu hâdiseyi, kariimizin ifadesine at- Jen ve âynen yazıyoruz. Diyor ki! “Benim çok yakinimden bir genç kız geçen gün bir kriz ge - ağırdık. Muayene bir apandisit aran imalini söyledi. Hasta. yi müşahede altına akin Birkaç gün sonra röntgen yaptırdık. Müş bet şıktı, tetkik edildi ve nihayet müzmin olduğuna ve t yaplmas: lüzumuna ka * sar verildi, Kalktık ve kendi has. tanelerimizden birine gittik, — Yatak yokt, Dediler. Diğerine gittik yine: — Yatak yok, dediler. Ve ilâ- ve ettiler. Apandisit hastaların - dan önce sıra bekliyen hastalar var. Apandisite yatak tahsis ede- cek vaziyette değiliz. Ve hastane içinden öğrendim ki, apandisit a . weliyesi artık pek basit bir hale i gelmiş, talebeye tedris için mevzu “Üedilmiyormus, bu itibarla hasta * nelere kabul olunmuyormuş, Ve bütün asrarlarıma rağmen hastamı kabul ettiremedim, Bir bed tali neticesi: hastama tekrar bir kriz geldi. Bu sefer bü. yük bir ihtiyaçla hastanelere koş“ tum, tekrar baş vurdum. Fakat yi- ne kabul olunmadı. Hususi hastaneler tavsiye olun- du. Zaruret karşısında oralara git tik. 100 liraya ameliyat pazarlık| ettik, sattık, savduk, ve ameliyat ettirdik. Bir o kadar da bütçemi. ze borç suretiyle rahne açtık. Sorarım size, hastaneler talebe ye ders için mi açılmıştır, yoksa halkın shhatları için midir? Ben, bizim reddolunduğumuz hastanelere yüzlerle benden 8on * ra gelip bhastalarmı yatıranları tesbit ettim, Hastalık ve hasta i - çin de tavsiyeye lüzum görüleceği gkirma gelmezdi. Sonra apandisit, basit bir ame» iye olabilir. Fekat ehemmiyetini bir dakika kaybetmemiş mühim bir hastalık olduğunu, bu yüzden ölenlerle görüyoruz. Nihayet diş çıkartmak işi bile olsa, ehemmiyet verilmemek doğ- ru olamaz. Kalı ki, narkoz altın- da ameliyata Ihtiyaç gösteren ve en az bir hafta hastanede kontrol altında bulundurulmağı icap etti. ren apandisit muztaripleri nasıl o” siz ki, apandisit hastaları, makbul | keserek bir uzuv çıkarmak lâf de, değildir ve hastaneler mümkün o)» | ğildir. duğu kadar böyle hastaları refüze ederler. Neden? Hastanelerimizin kabul edip et. medikleri cihetine gelince; elbette Sonra benim bildiğim talebe ee) kabule mecburdurlar. tanelerde staj yapar, ama, arzu el tiği hastayı alarak değil, Misafir gibi umduğunu değil, bulduğunu tetkik ederek. Hastaların ders için enteresan olmaması, kabul edilmemelerine bir sebep tekil edebilir mi?,, Hastanelerimizin yatak adetle- ri hiş şüphesiz ki bütün ihtiyaçla. rı önliyecek nisbette değildir, Fa- kat nihayet krizli apandisit sürat. le operatör mlidahalesini icap et - tirecek vekayidendir. Fıtkı mühtenik, insidadı em'a gibi vekayi karı dahaleye lüzum en tip, İmuhtenik fıtıktan mühim oain krizli apandisite Jâkayt kalması nasıl izah olunabilir? Bu münasebetle operatörleri - mizden biriyle konuştuk, diyor ki: “Apandisit, ihmal olunacak bir hastalık değildir. Krizli vukuatta müdahale olunmadığı takdirde bir weritonit vakası vukua gelebilir. Bugün müzmin apancisitlerin nor mal şekilde, Hrşardan tedavisi için şalışılryor. Fakat bizce en kestir - me usul bıçak müdahalesidir. Apandisit ameliyesi filhakika şırürjinin'en basit işlerinden ad - dolunabilir ama, ihtilâtatı nokta - sından çok mühimdir. Öyle veka- yi görüyoruz ki, kitapların tesbit edemedikleri çok enteresan obse- ruasiyon mevzuu oluyor. Nihayet vücudun bir tarafını | | Fakat bâzı vakayi olur ki, he * men müdahaleyi cerrahiyeyi müs. telzim olmayabilir, bunlar sıraya konabilir. Fakat müstacelen mü « dahale icap edenleri reddedemez- lere, Hastanelerimizde, apandisit teşhisiye müracaatlar pek çoktur, Her nedense son yıllar zarfında apandisit vukuatı fazladır. Fakat ne olursa olsun bu iş, bir dişçi * karmak gibi bir liralık, birkaç li, ralık bir mesele değildir. B” apandisit ameliyesini hariçte ve hususi bir şekilde yaptırmak iiçin en asgari 80 - 90 lira vermek lâzımdır. Bunu halk veremez. Apandisit de, sanıldığı gibi basit bir şey değildir. İcabında en müh. lik hastalık demektir, Hastanele- rimizin, herhangi bir tedris ente- resesi görmemek yüzünden hasta. ları kabul etmemeleri asla doğru değildir, Hastaneler, tedrisat için birer vasıtadır, fakat dersbaneler demek değildir ve hasta tedris mW zemesi de olamaz. Önce halkın hayatı ve edati mevzubahstır, Hastane önce halk içindir. Talebenin ondan istifadesi ikinci derecede ehemmiyet alır, Yukarıda da söylediğimiz gibi bu şikâyet çoğalmıştır. Bu iş üzerinde hastaneledizimin. hassas olmasın: istemekte, halkm yerden göğe kadar hakkı: vardır, ENE Valilerin değişeceği tekzip ediliyor Ankara, 28 (A.A) — Son günler- de bir kasım gazetelerde barı valiler serasında tebeğdüller yapılacağına, Istanbul Valisi Kırdarın sıhhi vazi- yeti dolayısiyle istifa edeceğine dâir neşriyala tesadü! edilmekledir. Anadolu Ajansı, bu haberleri tek- ribe memurdur. ER a Mendires taştı İrmir, 28 (A.A) — Baymdırs tabi Hasköy e Tokatdaşı mevkilerini coş, kun yağmurlar tesirile taşan Mende, resin vular: istilâ eteriştir. Derhal aç, tırılan kanalın yardimiyie sular çe, külmiş ve tehlike zail olmuş, vAdi nor. mal vaziyete dönmüştür. Nüfunça 28, yiat olmamıştır. İneğin Posta umum müdürlüğü Kars mebusluğuna inlikap odilen Demiryolları idaresi İnşaatın süslenmesinde kullanılan taşları ücuz tarife ile nakledecek Devlet Demiryolları idaresi men leketin imarında büyük bir âmil olacak çok mühim bir karar ver miştir. Bu kararile, memleketin birçok yerlerinde bulunup inşaat- ta büyük bir kıymet ve ziynet tep kil ettikleri halde nakil (ücretinin ü inden dolayı istilade edi- İemiyen taşlar şehir ve kasabaların imarı için ucuz bir tarife ile Dev let demiryollarında taşınabilecektir. 1 nisan tarihinden itibaren Dev- let Demiryollarınca maden cevheri nakliyatında tatbik olunan fevkalâ* de tenzilâtla maden cevheri tarifesi posta, telgraf ve telefon umum mÜ,| aldümum taşlara da teşmil edile dürü B. Şerafettin Karacan'ın yerine Nafıa Vekileti muhabere ve mürsee, cektir. Yalnız bu tarifeden istifade lur da hastanelere kabul edilmez? | ye müşavir! B: Nezm Turuncun veka, | edecek taşların blok halinde olma" Sorunuz, tahkik ediniz, göreceksi. , isten tayin! haber alırımıştır. ARL İLİ DE İIE 7 ALİR Çöp kutuları çalınıyormuş ELEDİYENİN sokaklara ve tram- vay durak yerlerine koyduğu çöp kutularından bir kısmın çalındığı tesbit rerek tedavi altma almışlar, Dünya ne neaibleşti yahu! Artık şöyle ağız tadıyla bir sucuklu yumurta, peynirli börek, balık tavası, ne bilelim, meselâ bir süt tatlısı, yoğurtlu kebab yemeden önce çoluk çocuğu topla- dalaşmak gerek oldu, yıp, sarmaş dolaş olup hellallaşmak ve ve- *. r izmirin imarı ZMİR belediyesi, şehri (mar için bir pilin hazırlamağa karar vermiş, Alalh âcll şifa versin, ne diyelim? Mim, sı ve nakledildikleri mahalde ayrr ca işlenmeden miman © tezyinatta, mobilyede, ve mir eşya (imalinde ve diğer herhangi bir mahaldp kul lanılmıyacak şekilde ve nakil esna” sanda ambalâj ihtiyacı hissettirilmi» yecek derecede satıhları kaba tarz da yontularak düzeltilmiş olmaktan daha fazla tasfiyeetnlnemin dna” sı şart olarak keşirsüştür. Bu tarifeden Eskişehir taşları gi” bi zarif eşya imalinde kullonılahilen bir takım taslar da istifade edebile- cektir. Yeni tarilenin, inşaat kıymetlerin- de mühim bir düşüklük vücude ge tireceği anlaşılmaktadır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: