2 Nisan 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 9

2 Nisan 1939 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SEK gözlü pal önüne geldi. Hayır! Ben böyle bir hayata ta- hammül edemezdim. Her akşam, e , İnsan serseriyane y şeylere inanmasını öğrenir. kalbi, çok kimseni her sabah yola bakacak ve artık bir | daha az muğlâktır, daha görmiveceğim meçhül ufukları düşünecektim. Mesut mu olacak- tam? Asla! ve bir günartık o daya: | düşünüyordum. Başlıyan gün, be -|B namıyarak tekrar yola düşecektim. | nim belki de son serbest günüm 0.| Yolun keparına oturmuş bunları Benim gibi adamlar için yoldan | lacaktı. Eşkâlim şu anda Fransa - daha ehemmiyetli bir şey hayatta!,. Cerinet gibi y: sonuna kadar taban tepmeğe mah- kürdüm. Bir kere serseri © olmuş-| şündüm. Onu bembeyaz yatağında |e yoktur | nın bütün telgraf tellerinde koşma- lere gittiği |ca oynuyordu. Limanlar ve hudut mini sanıldığı halde insanı hiç bir yere | karakolları belki çoktan haberdar) gö rmiyen yollarda ben ömrümün | edilmişti. Adam sendef Gözlerim daldı. Gene Fransı dü-| tum, artık namuslu olmama ye mun | uyanmış, pencereden bakarak gü - taram hayat yaşamama, ben iste-İ neşe gülümsediğini gürür gibi ol - seni de, imkân yoktu. Frans ilk zamanlarda mesut olacak tı. Fakat bir akşam yol kenarında ki bahçeli evinde yapayalnız ta caktr. Beni bekliyecek, üzülecek, ait layacak, bedbaht olacaktı. Ona bi fenalığı yapabilir miydim? Kizca- ğizi böyle bir ihtimal olduğunu bi. le bile benimle beraber gelmeğe ra* 21 etmem alçaklık olmaz mıydı? O. nun, beni sevmekten başka ne ka- bahati vardı? Beni seviyor mu? Bundan hiç Şüphem yok. Bu sabah, onu görme- den, buradan uzaklaşsam acaba ü- zülür mu? Eyet çok; fakat onu i. lerde terkettiğim takdirde duyaca- Bı üzüntüden daha az üzülür... Ya. Vaş yavaş teselli bulur. Ebedi aşk Iztırabı yoktur, Günün birinde cepleri dolu bir delikanlı otele çıka gelir. Ona belki de 34 numaralı odayı verirler, Frans la o bir akşam bahçede tesadüf eder ler. Konuşurlar, Ahbaplık yavaş yavaş ilerler ve aşk oluverir. İk ay sonra da çanlar çalar, kilisenin orgu “evlenme marşı,, ni çalar. E - Şa rı bu şekilde biter. Bununla beraber bir köşesinde benim için bir yer a» yırır. Bu onun kederli günleri için. dir. Öyle zamanlarında “Sunki benimle evlenseydi...., diye düşü - viyordum.,, Bu sözlere inanır ve bu ona bir nevi zevk de verir, Za- vallı kız! Böyle mânasız hassasiyete ne lü- Sinema artistliğini istemiyen kız | , Ayağına Ta kısmeti neden tepmiş ? Meşhur “Tlambet vok,, dansını en İyi oymıyanlar arasında kraliçe seçi” leh 17 yaşmdaki bu kx kendisine artist olmak teklif edildiği saman Töddetmiş ve yine 7,5 lira haftalık- gi terzi yanmdaki işine dönmüş. ik Dipper ismindeki bu İngiliz kızma “Lambet Vok,, diye hazırla - nan bir filmde rol verilmek isten - miş, fakat o, hiçbir şekilde sinema artisi olmaya niyeti olmadığını Söylemiş ve? — Bu suretle zamanımızdaki kır lara bir ders vermek Istiyorum, de- mistir. Onlar sinema artisti olmak icin firsat beklerlerken ben ayağı. me gelmis olan bu teklifi reddedi - yorum. Çünkü benee artistlik tama edilecek bir iş değildir.,, | dum. Nakleden: F. K. Bir gün yol kenarında gördüğüm | zum var? Hayat hiç de santimar- ve imrendiğim bahçeli ev gözümün | tal deği | şarsa hayatla ancak mevcut olan Insan | < sandığından | dün sen onu ök babasını öldür. . Bunu affedecek mi? İ Fakat ondan af dilemeğe hakkı İyok. Kalk ol seni beki le, mütecessis, bana bakıyor - | du. Bu bir çalı kuşuydu; mesuttu. Ka kalktım, 6 uçtu. Ve ben, mm cebimde, küzükmez olunca- ya kadar onu 5 özlerimle takip ede. rek yola dü ağ Acaba utandı mı Müvezzilerden 132 rıldandı; ro bu adamr geri gönderdi. Kaşları çatık, — Sandrlgo hançer ile katle- le tehlikeleri de vardır. İngiliz patinajelarından Mis Kene Key bunu da belki kendisi Frans kalbinin | igin bir eğlence sayacaktır ama, bu vaziyette binlerce seyircinin kar , | hatırlıyor musun seni “ |“Radeliffe,, caddesinde gören #a- mektebe gidiyordun. .Benim ya- , İmumda bütün şehir halkın; tanıyan Buh Kupar vardr. “Margaritin kim İsminin Rut Randolf ve Fila- deliiyadan gelmiş zengin bir aile- nin kızı olduğunu söyliyen Buh merakla yüzüme bakarak: “Niçin sordum Jimmy?,, “Hiç dedim, sadece anlamak is- tedim.,, Margaritle yürüyerek bize doğ- ru yaklaşıyordun. Başında ince bir tül vardr. Yüzüne baktığım zaman gözlerinden altm ışıklar yandığı- Sordum ; yanındaki kız | konuşmadın.. Yalnız Margarit eli. İ mi sıkarak “Bonjur,, dedi. Fakat ben “bonjur Margarit,, derken sana bakıyordum. Mektebimizdeki futbol takımı- hım kaptanı olduğum için arkada. Şım bana o günkü yapacağımız maç hakkında bazt sualler: soru- yordu, Ona cevap verirkı hep başındaki tül ve gözlerindeki» altın ışıklarla meşgul idi, Seni da- ha © anda sevmiştim ve daima s€- vecektim. Evet, sen benim hayatta seve- bileceğim yegâne kadındım. Mek- tepteki hayatımızı hatırlıyor mu- sün sevgili? Yüze yakın talebe içinde binanın Ust katındaki kimya Yâböratuvarında en fazla çalışan çalıştıkça en #cimiz ii sekiz yaşında; ve lisenin son sınıfında idik, Tanıştı» Zımızdan bir kaç gün sonra baba- sısmda düşmüştür ve her halde biraz utanmıştır. 1939 RESİMLİ HAFTA nür. “Onu kocamdan daha çok *-İHer nüsha yeni bir güzellik ve olgunlukla çıkan bu haftalık mecmua Türkiyenin yegâne rakipsiz gazetesidir ısrarla isteyiniz ! KAHRAMAN HAYDUD nan kadının düşünerek mı. nın zengin bir tüccar olduğunu öğrendim; halbuki ben babasız bir çocuktum. Yegâne gelirimiz evi- mizin üst katından aldığımız kira ile annemin zengin kadınlara dik- tiği süslü elbiselerden aldığı para idi, Bütün bunlara teğmen sen beni dabil olduğun sosyeteye kabul et- ismini söylemek lâtlunda bulunur musunuz 7... Rolan birdenbire yerinden fırlayarak sordu: mizi katırkyor musun sevgilim,|tim. Bu sosyete ilk defa | mınmış zenginleri rışın genci? arkadaşın Marğaritle| dört şahıs vardı: A gördüm.. Tabii en benimle hiç| yaklaşan iki! e bön e dr 4 dilmiş hal, Sonrâ Rölana baktı? — Şimdi anlaşılır. Diye düşündü ve eski yerine dönerek oturdu: — Monsenyör! dedi. İsterse- niz bu muhaveremize sonra tek. yar başlamak üzere burada bi- rakalım.. Size pek garip bir manzara göstermek aşzusunda - yım. Polis müdürü birdenbire baş. ka bir karar vermiş yibi devam etti; — Mâamalih daha evvel de size bahsedebilirim. Kanalda öldürülmüş bir adam cesedi bu- Jundu. Bu adamı zatıâliriz de tanırsınız. — Aziz mösyö.. Bunun için muhaveremizi kesmeğe lüzum yok.. Bulunan ceset son za manlarda bilmem kangi ihaneti. ne mükâlaten mülâzim rütbesi- ne getirilmiş olan haydut Sand- rigonun cesedidir. Kido Cenaro hayret içinde kaldr., Fakat çabuk kendine gelerek devam ettis — O halde monsenyör, bende. nize maktulün yanında bulu- — Nasıl kadın!., — Ölmüş ve Sandrigorlun ce- sedine sarılmış bir kadın. Röolanın dudaklarından #deta bir inilti fırladı. Koşarak kilise. den çıktı. Rıhtımın kenarına geldiği zaman yanaşan bir gondoldan Juana ile Sandrigonun cesetle- rinin çıkarılmakta olduğunu gördü. Toplanat halkı yararak 2 vali kızm yanma koştu. Diz çöktü, Başmı kalbine dayayarak ümitle dinledi. Fakat ıslak saçları lâtif omuz. İarı üzerine doğru serpilmiş olan bu genç ve güzel kadın çoktan ölmüştü. Rolanın kalbi müthiş bir kes derin tazyiki altında kaldı.. Ağ» Jamağa alışkın olmıyan gözle. rinden yaşlar akmağa başladı .. Hıçkırıklarını tutamadı; — Oh, Juana, Juana.. Feda“ kârlğın timsali olan melek kalbli Juana., Hayatı “daimi 1s- tırap içinde geçen zavallı bet. baht... Juana, sevgili kardeşim, ebediyen Allaha ısmarladık... Eğildi, Juananın başmı elle- ri için alarak biraz kaldırde.. memleketin ta- bulunuyordu. fakat beni en ziy alâkadar eden Meşhur bir çelik fabrikatörü -! nün kızı ve senin en samimi arka- daşın Margarit, Beti ismindeki u-| zun boylu mahcup genç kız, du- daklarından hiç eksix olmıyan te- bessümüyle zengin delikanlı Ri- şar ve çekingen tabiatlı genç şair Leon Mervin Zihnim bu dört şahısla (o farla meşgul oluyordu. Çünkü Margarit daima bana olan temiz sevgini #€- hirlemeğe çalışıyordu; Beti bü tün grup içinde benim içtimai mevkiime ehemmiyet overmiyen yegâne insandı; Rişarı kıskanıyor. dum; Leon sana ithafen yazdığı şiiri bana okuduğu zaman çok be- ğenimiştim. Hatırlıyor musun o sene mekte- bin çayına beraber gitmenizi sana | ilk teklif eden Leon olmuştu, Fa. | kat sen benimle gideceğini söy- liyerek kabul etmemi: Sana hiç bir teklifte bulunmadı- ğım halde Leon reddettiğini ve benimle gitmek istediğini anneme anlattığım vakit yorgun gözleri durmanlandı, Çünkü annem seni sevdiğimi, fakat bu sevginin iki âile arasın- 'deki uçurumu doldurmaya kâfi gelmediğini biliyordu. Seni almağa geldiğim zamân annem beni gayet soğuk 'bir ta- yırla karşıladı. Küçük kardeşin Elizâbet alayı gözlerle solmağa yüz tutmuş eski elbiseme dikdik batı, çi İş Yıldızların bize .gülümsediği o berrak kış gecesinde yanyana yü- rüyerek mektebin geniş salonuna girdi. Başın siyah bir gül, gözle- rin derinliklerinde güneş ışıkla Jarmın akisleri parlayan durgun göller gibiydi. Caz “Mavi Tuna, valsini çalışıyordu. Biz durmadan yor, dönllyorduk. Bir an sanki etrafımda her şey kayboldu, gözlerindeki altın alev- Jer bütün dünyayı eritti ve ben KAHRAMAN deceğimiz yerde hepsini anlata- cağım. Beni nereye götüreceksi- niz — Neresi olursa olsun!.. Ye, ter kion dakika biz bize ve başbaşa rahatça konuşabilelim... Meselâ şu kazşıki kilise, Rolan gözlerini kiliseye doğ- ru dikti, Kido Cenaro emniyet vermek lüzumunu sözlerine devâm etti: — Monsenyör, bütün mevcui- yetim üzerine yemin ederim ki kilisede zatı asilânelerini tevkif için hiç kimse, hiç bir polis yok. tur. Hem isterseniz sizin tensip buyuracağınız bir yere gideriz. Zâtıâlinizi takibe hazırım. — Pekâlâ, kiliseye gidelim .. Kilise tamamen tenhaydı.. Ro- lan girer girmez polis müdürü. nün yalan söylememiş olduğunu gördü. Kiliseye doğru ilerledi. ler. Rolan kilisenin merdiven basamaklarından birine oturdu.. Kido Cenaronun oturması için yanmda yer göstererek; — Sizi dinliyorum, dedi. Po- Ts müdürü bir dakika süren ki- sa bir süküttan sonra söze baş. Jadı; — Monsenyör. . Evvelâ gunu söyleyeyim: . Emperyanm mü- sameresini verdiği gece sizi fa- hişenin sarayında hemen tevkif , | Senelerden sonra... Çevi iren ; Lütfiye Gürlük rında dünyanın en güzel kâ- dınıyla o gözlerde başlayıp gene orada nihayet bulan başkâ bir âle- me daldım, Liseyi bitirdikten sonra ben İ Nevyorkta küçük bir iş buldum, sen tahsilinde devam etmek üzere dört yüz mil uzaktaki bir kolleje gittin, Ayrılmadan evvel son de- fa görlişmek üzere kırlara açılmış- tık.. Uzaklarda gür sesli bir tenö- rün söylediği şarkı sakin havayı delerek kadar geliyordu: “Seni dalma özlediğimi yoksa bilmiyor musun, Bilmiyorsun ki sızlayan kalbimi ancak sen susturabilirsin.,, Sana: "Bu bizim şarkımız olsun,, dediğin zaman ellerimi tutarak “Bu geceyi hiç, biç unutmıyacas ğım sevgili dedin, Bana “Sevgili, “demekle sen siz geçecek günlere tahammül edebilmek için muhtaç um sabir ve kuvveti vermiş» Mektupların kep geşmiş günler rimizin ruyalarıyla doluydu. Şar kımızı da hatırladığını yazı yordun. Şarkımız ..... yegâne tesel li menbar olan o şarkıyı her gece odamın sessiz karanlığına çekile. rek söylerken seni yanımda görü- yordum. Günleri âylar takip etti, Birin- ci senenin sonunda beni mektebi- nizin balosuna davet ettin, Üç saatlik bir yolculuktan son. ra, tren buluşacağımızı söyledi- ğin İstasyonda durdu. Görünürde yoktun. Etrafıma baktığım zaman garın nihayetinde birinci mevki kümpartımanlardan inen kavâlyelerini bekliyen bir Onların bir az gerisinde duruyor” çök geç kalmıştım. Eğer ictimai dım hemen trene girerek birinci mevki kurapartımanlardan iner, (Lütfen sayfayı çeviriniz). "HAYDUD 129 edebilirdim.. Fakat etmedim. — Bir kere teşebbüs etseydi» niz, mesleğinizin icap ettirdiği vazifede tekâsül (ogöstermişsi. niz. — Ooo. Nereye sakladığınızt bir süşlü öğrenemediğim silâh» k muhafızlarınıza rağmen gene sizi tevkif edebileceğime emin idim, N — O halde ettiniz? — Bana yaptığınız iyiliğe mu. kabil ben de size bir hizmet- te blununcıya kadar . şahsınızı hec türlü tcavüzden ve taar- ruzdan korümağa “mecburdum. Siz bana hayatımı bahçettiniz. Beni ölümden kurtardınız. — Demek siz de beni bir ö- lümden kurtarıncıya kadar vw — Onun gibi bir şey... Meselâ kendi hayatınız ve yahut Gaha kıymetli birisinin hayatım: kur» tarmak.... j Rolan titredi . Gözlerinde müphem bir ıstırap ifadesi vardı. Hafif ve titrek bir sada ile sordu; — Kimden bahsediyorsunuz? neden tereddüt | — Biraz sabrediniz monsen- yör.. Evvelâ söyleyeceklerimi bitireyim. Şahsımız, borçlarımı ödeyinciye kadar berim İçin inukaddestir.. Fakat aramızda artık hiç bir şey kalmadığını, genç kız grupu gördüm. Sende | dun, Üçüncü mevki bilet almakla ne büyük 'bir hata işlediğimi an- cak o anda anlayabildim; fakat tecrübeleri fazla bir erkek olsay.

Bu sayıdan diğer sayfalar: