8 Nisan 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 12

8 Nisan 1939 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

HABER — Akşam Postası HABER'İN TARİHİ ROMANI : 17 Yazan: Muzaffer Muhittin .yapılmağa başlandı Atlar kişnediler. | ânında, atları Osmana bugünkü gibi ihanet etmemişlerd | Belki Eskişehir hâki- sahaza ne in Eski- i Şimdiye © vermeğe kıyama k istiyordu. nım vasiyetini yerine nek üğere kaç kere Şeyh Ede- köşküne gitmiş, fakat böyle bir kıkm mevcudiyetinden bile”ha - olamamıştı. Bu sefer ne bunu gürecekti, yh Edebali eve döndükten #mo ra derbal nesi var nesi yoksa töpla- nip göçe hazırlanılmasını söyledi ve mümkün olduğu kadar kimsecikle. re duyurmadan bu işin bitirilmesini istedi. “Şeyh Edebali Eskişehir be" yinin kahaından korktuğu için 1,, bu araziyi artık ebediyen terke karar vermiş bulunuyordu. Her şey hazırlandıktan sonra damlarından birini sehir bâki « mins gönderip ret cevabımı tebliğ e decekti, Şeyhin köşkü deyip geç * memeli, o kadar çok eşya ve okadar gök teferrüat vardı ki, belki bir Kara Osman, etrafına birtakım süvariler doldurup debdebe veda, rat ilş hareketi asla sevmiyen hil - kat ve tahlatta, mütevazi bir adam olduğu Için Şeyh Edebaliye de Yas umda Saltrkalp, Sülmüş Çavuş ve Targal bulunduğu hak tercih etti. Hazırlandı. imi bir baskm n biraz dabusa- gafil avlayıp gür. i ve muvaffak da skent, mek İçin yap olmuştu, nuna gelip şey kları zaman henüz r ve akşam yavaş in köşküne güneş yavaş achrin üzerini örtüyordu. Eğer halk, | gelenin Kara Osman olduğunu bil ramet kopardı, ama, biç kendilerini belli etmedikleri için köşklin civarına kadar sakin Ve huzur içinde gelebildi! Osman köşke yaklaştığı zaman pencerelerden birinden altın saçlı gü zel bir kafanm bahçeye uzanmış, aşağıda birine tatlı ve musiki gibi le bir geyler söyledi - etrafındakileri par - mağmı dudağına götürerek sükütn davet edip kendinden geçmiş bir zel, güzel değil, göz ka- maştıran kızı seyre dalmıştı, Os. manın kafası, böyle bir şeyi ne tahmin, ne tabayyiil edebilirdi. a HABER'in Edebi Romanı otomobilin içindeydiler. çlarından kolonya kokuları gelen bir şoför otomobil kapısını ne rine örtmüştü. Jarınt biraz uzatmıştı Yüzüni yor, hafif bafif biçkirmordu ri duyunca hayretle genç kıza baktı. Genç kız Tarihin hiç bir Kr. Osman : — Imdadıma bugünkü kadar ye- iştiğin olmadı Saltık. Dedi, Bir saat #opra | Foyh ve Osman ve | “Bu hâşl bir melekti, Insan de -J rine göre zevk ve “ler, Osman £ Lâfmı tamamiyle anlatamamış - | sizi ziyaret g miydi, neydi ki, kız çindedir- | i bir sebeple bir gün cük nefes almak imkâna kavuştuk. Süleymanın, Örşelim kızları karşı * sında vede gelip aşk meraları sa - İ Şıklaması gibi bir, kendinden geç - me içinde, zebün ve mağlüp sayıklar gibi bir şeyler söyleniyordu" Atlar kişnediler, Tarikin hiçbir İ ânında, atları Osmana bugünkü gi. | bi ihanet etmemişlerdir. Atlar kiş - seyince güzel şeyh kızı telâş ve kor kuyla dışarı baktı ve Osmanla göz göze geldiler, İçeri kaçmak istedi. Kendi de anlamadığı bir hisle, ök- seye tutulmuş bir kuş gibi bir müd- | Harplen, zarptan geri durduğumuz lar Üzerinde (dal) ve kn- nilece bir kır psakı ne buyurürsunuz gezi ş İman kumandanlar arkada de bir mü: | gezintisine çıktılar, nasebtle söylediğimiz gibi kızı için) Şeyh, kızmın yüzünde gördüğü Kara Osman: bir koca olarak düşün | gayritabl Ilimirarı farketz İ memiş değ bir kir yor de. Fukat bu kadar is-| Bildi ve yine Osmanın kaçamak kıza üyenler müvasehesinde derbire | bakıp görlerile ifade etmekten ka. ve onün henliz muvaffakiyet dere. | çınamadığı hiasi seziyordu. Karısı cesine vakıf olmadan, henüz Dial ba Güne hayranlıkla seyrediyor- va hayatını İyice öğrenmeden kızt- | du, Ozman, güzel adamdı, güzel de. r. Yoksa, Ga-| likanlı idi, Onun yapısında, büyük det kaçmakla, kalmak arasmda te- e böyle | Türk neslinin muhteşem verliğı ya- reğdütle sallandı ve mütemadiyen İ bir gey İhsas ettiğini biz biliyo İ şiyordu. Ve masum 4d! kiç şüphesiz, güzel gözlerini Osmanın Üzerinden | ruz. Şeyh bir aralık bu tekli On.İ Çünkü Osman yerinde ve ihtişa- syırmıyarak şaşaladı, manla, kızmı tarıştırmak için bir mmda, mevki ve saltanatında bulu Osman gülümsedi, o da güldü ve | vesile olarak da düşünmüş ve der. | nan biri için nihayet bir şeyhin kızı işte böylece binbir ece masalları - | hal kabul edivermişti, na bakmakta hicab duymak, onun nım iki kahramanı gibi biribirine! Nihayet Osmanın kızmı, kermın | bu işlerde nekadar toy ve dürüst ol vuruluverdiler. Osmanı ve karısmın da Türk haka. | duğunu göstermeğe kâfi idi. Bunda şüphe etmiye İmkân yok . | ar görmesini muvafık bulmuştu. (Devamı var) tu, Saltkalp daha yaşlı ve tecrübe | — Hay hay, dedi, Haber vereyim! (1) Tarihi Osmani Encümeni, Os li biri sıfatile söylendi: | de hazırlansmlar, manlı tarihi sayfa 672, — Senin gibi bir kahraman işte baftada toplanmak mümkün ola - avm: böyle gözlerile teshir eder, Şeyh çıkmea Saltık Osmana ba-| bilecekti Osman güzel bir nükte yapmıştı. | karık mânidar bir şekilde güldü. (2) Hazreti Yusuf kıssası, — O benden daha kahraman öy- leysa Saltıkalp! Gülüştüler, Kız çekilmişti, ama, yemin edebiliriz ki, kafesin arkasın da mablanıp kalmış ve bu güzel! Türk beş doya doya, İihtiras ile seyretmişti. Osman göreceğini ne güzel bir tesadürle görmüş, Eskişehir baki «| minin hakkımı teslim etmiş, âma, ar tik onu birdenbire bir rakip gibi dü| gilmerek Saltık ile söylemişti: | — Şimdi Eskişehir (o hâkiminin Bakkından gelmek calx oldu. — Hak'ısm Osman! | Seyh Edebali bu aziz ve hâmi'mi- | safirlerini, kapıya kadar gelerek | kucaklıyarak içeri aldı. Süvarilerin atlarmı şeyisler ahira çektiler, Hep 18i birden Büyüle odaya almdrlar Yediler içtiler, konuştular, lendiler. Pislik, 10 —— Kış habercisi - Halis neviden bir nesne, Çapraz eğlence: MYO yakardan aşağı: 1 — Doğruya varma * Bir nevi deniz #por vasıtası, 2 —— Çok ince . Bir nevi çelikten mamul silâh, 3 — Çok az - Reis Çöz türkçe), 4 — Son günlerde gençliğin infialine sebeb olan, 5 — Krallık, 6 — Bir nota, 7 — İsim . Yemek, 8 —- Tuzlanmı balığın en pahalı nevi, 9 — Hamam « Uyuyan, 10 — Ayı yuvam - A. toy (hastalıkta), Soldan sağı: 1 — Bir otomobil kazasında ölen dost deviet reisi, 2 — Tuttuğunu kırıp döken . Akir olmıyan, 3 toplu emlâk - Kılıç ve Fakat Osman bihururdu. Gözü | sairenin kılıfı, 4 — Rir Türk adı - nün ölümden ve kafasından şeyhin | Bir növi allâh Çöelik 5-1 * güzel kızı gitmiyor, onü bir daha| ve - Ne bir tarafı, ne diğer tarafı | görebilmek ihtirasile bayağı Ürün-| UL 6 — Eşyanın müf. İtü ve iztirap içinde bulunuyordu. | m. 7 — Bir nevi Saltıkalp zeki bir adamdı. 8 — Maksatla bare, — Şeyhim dedi, Bugün eymadır. | ket - Silâkia yapılan bir spor. 9 — İalk kırlara dağılmışlar, kendile. | Tamir ötme (ümren baslama) , eğ- ka kendi tekdir ve tehdidinden ini ağ" | sız erkekler. hıyordu. Yoksa bir şey mi olmuştu | Şüphesiz bu kavga kumardan çık — Ne ağlıyorsun şimdi, dedi, ne | suştı, Kaç kere Salihin Kahvesinde oldu? Cevap verse yaralama, döğ! Ulak tefek kızın omuzları dahâ küçülmüş "Adam vere yığılıverdi.. Demişti. Yere yıkılmak ne de mek? ölmüş müydü? oluyorsun Leylâ? Şimdi hıçkırıkları âdeta ibi yükselmeğe başlamıştı. Şimdi ne olacaktı? ? | vakaları olmuştu | biraz İ Hep bu kâğıt yüzünden. leryat ibiydi. Kısa kesil! mi çları hep yüzünün üstüne düş | miyordu? O, kaç genci: müşt İ kanma girmiş kaç tanesi Bu rahat, bu geniş, bu 38 mu deli | den (mabpushane) lerde otomobilin içinde müthiş yabancı durmuştu. İve pereden geldiği anlaşılmaz bir | Karabük nki orada doğmuş manası vardı, orada büyümüş gibi bu yerin has Burunları yırtık, boyasız, tozlu | retini içinde duyuyordu. Hayatında | oldu? iskarpinlerile, soluk paltosile o da | bir kere bile görmediği bu yeri nt| Başını kaldırdığı zaman gözleri ha fazla Bir sokak çocuğuna benze" | kadar çok düşünr muteki- | nin yaşı arasından tam otomobilin miyor muydu? fdin esnneti düşündüğü vecde orası önünden tosmi bir polisin geçtiğini Otomobil, motörünün sesi duyul- şünmüştü, Oraya gidip yerle” görünce bütün vücudu dehşetle ir madan gidiyordu. mek, iş ve'saadet bulacaklarrr kildi, Leylâ bütün gün neler düşünmü; | cı zanueimişti, Avninin bu işsizlik, Merkese emniyet telkin eden bu dü. Ve Avni oraya geldikten sonra ! kâbusunun içinde Leyli Karabük küvvetten korkarak, ona düşman İsir ümit ağası gibi gelirdi. safta yaşamanın nasıl bit azap ol- €n bir felâketti! | Biraz evvel, yeşil tül esvabı Ütü-' duğunu anladı. Kimünle kavga etmişti? o Neder|'arken kendi gelinliğini"bile düşün Bıçaklamış mıydı acaba? Ne yap" savga etmişti? Bunu ( düşünürker | Bu düğünde nâsrl süslenecet must? Allahım o yarı karanlık köşe igözünün önüne buğulu camından i | ğini, Nimetin. Rebekanm, Agavni-İ nin içinde gördüğü yüz ne kadar İşerisini yarım yamalak gördüğü bi e ve ötekilerin neler giyecekleri" korkunçtu! Bu yüzün manası ne A'lah bu yezit Salihin cezası; u yüzden | bu yüz | l sürünüp| Onu ne yapacaklardı. Tutacalla mıydı? Hapis mi edecekler, asacak tar mıydı? Leylâ sana söylüyorum. Ne xahve g yl, reler söytiyeceklerini . görünün kadar değişmi inünden ş | Azize onda Halbuki at masıl çıkmalı, Kanu anlamışt Ne yapmıştı? vordu. Ve bu buğulu ca mın ötesinde ellerini kaldırıp kirl iskambil kâğıtlarını pat, pat taş * masalara vuran dağınık saçlı kılık ük bir keder oldu» Ve artık te! İ vazgeçerek omuzunu eliyle okşıyor* kdirden İ | rs ayni saf üzerinde, diğer kahra-| İsveçte samandan evler yapılmağa başlanmıştır. Bu işi? v yükbir şirket meşgul olmaktadır, Samandan ilk evler Isveçia ## bınd mıntakasında yap Imaktadır. Samandan evler Afrikalı vahşilerin kulübeleri şeklinde meskenler değil, mükemmeli binalardır. Saman şiddetle dilerek kereste haline getirilmekte ve inşaatta kreste ğ lanılmaktadır. Bu inşaat malztmesi keresteden daba ucuza m” maktadır . Ehramlar tehilke atlattı Mısır Dabiliye Nezareti ehramlarm muhafazası için bir kaf” name neşreti | | iği Bu kararname mucibince seyyahların ehiramlardan “Hat için,, en ufak bir parça bile alıp götürmeleri yasaktır. Seyyahların hatıra olsun ,diye ehramların taşlarından wi” parçalar alıp götürmeleri ve bu taşların büyük bir yekü i mesi bu kararın verilmesine âmil olmuştur, Filhakika yapılan ” besaba göte seyyahlar bu şekilde ehramlardan iki bin kilo taş götürmektedirler, Bu gidişle ekramların bir müddet sonra yeri zünden kalkmasından korkulmuştur. Müşkül bir tedayı usulü || Finlândiyada çok garip bir hâdise olmuştur, Finlândiyâda Ravanienni şehrinde meşhur iki operatör vard İ Isimleri Eino ve Otto Lindroos Naervi olan bu operatörler (o £© genlerde, vaziyeti çok tehlikeli / götülen bir hastaya ameliyat yif mak üzere bir kiliniğe çağrılmışlardır. Ameliyat salonunda iki © ğ ir arasında ameliyatın na şekilde yapılacağı hususunda ih çıkmış, iki taraf ta diğerinin fikrini kabul etmediği için İş büy miş, münakaşa küfre kadar varmıştır. Nihâyet operatörlerden b tabancasını çekip arkadaşını vurmuştur. Yaralı operatör de bu ©” nada ötekini vurmuş, ikisi de ameliyat bekliyon hastanın gözü © nünde ölmüşlerdir. » komik hâdisenin komik safhası bu iki ölümden sonf# dır. Müthiş bir heyecan geçiren hastanın ameliyatı bir müddet teh” edilmiş, bu esnada hastalığının geçmekte olduğu hayretle g mligtür. Öyle Kİ.on beş günde. sapasağlam adam. hastahanede ine gücüne başlatmıştır. Kat'i, fakat müşkül bir tedavi usulü değil mi? Herkeste Finlândiyak hastanın talihi ne gezeri, Radyoda telefon- dan nasıl istifade ediliyor ? k yada zayıf istasyonları si- yo dinlen İ mak işin telefondan istifade edil . | yaptırı; mektedir. İ Telefon merkezinden & Hafif gelen ve en kuvvetli radyo makineleriyte bile iyi anılamıyas 5# | lardan il İ tasyonlar, telefon dalresindeki bu- İri de İngilterenin Natin İ suat #letle takviye eğiliyor ve meş. | orta dalga 2611 metre) yatı oradan, telefon tell için, ayrı bir r. len başlıca üç istasyon v si Alman ye edilmiş bir) dur. Bu istasyonları tirtasck | veresine karışmıyor. Fakat istiyen | fon tesisatı par İve evirde telefon olmıyan, sırf" rad | deret istenmiyor. evine a yalıız te alınıyor, öy du. Ve tatlı bir sesle: | Carum Leylâ, merak ediyorum, | öyle ne oldu? Derdin nedir anlat İ anım. Demindenberi susan gi “ey söylemenir iyordu. Fakat miyordu, «Evden çok fena bir haber geldi Azize hanım, defi, çok fena bir ba | ber.. — Annen mi hastalanmış? — Hayır, — Çocuklar mı? ! — Hayır. Hayır başka o birşeyi bir arkadaşımın başına bir felâket... — Ölmüş mü? Bilmiyorum. Bir kaza gelmiş başına! Şimdi yalan (söylediğine ve bu Çünkü o şaşkınlığı içinde böyle yalanlar uy-| kocası olar: durabildiğine şaşıyordu. rlanmış ol: Fakat doğru söylemek bu fikre # Avniyi ele vermek demekii, r bu düğü gitmemesi — Evli miydi? mmkün olsaydı ne kadar ba Ağzına gelen cevabı vetiyordu: | Hayır, kız evli değil. Ota: ş Taksim bahçesi nin önünden geçiyordu. | Leylâ gene y Ok kız bi | öyleye Ni bi Geldiler Kevser ye Nihayet! diye kapıya bakı başladı. i Tuvaletin pek hiddetlenir görünmesi gelmemesine tamamile lehindey'disi Cemili Safletit görmeğe b dahi| wdu. Kendisini bif ştiriıyordu. ak ak demek 5 hiç | bü: bul onu bulunmayışını nas inü elleriyle kapa” (De:

Bu sayıdan diğer sayfalar: