13 Nisan 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 13

13 Nisan 1939 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

I3'NISAN — 1939 — Bana yardım etmek mi? — Evet, yardıra etmek... Zabıta, tahkikatı Gâha kolay'ıkla yapabilir. Ancak onun şüphelendiği adam) tevkil ettikten sonra tahkikata ve Stcvaba deyam etmek gibi bit Jti- Yadı da vardır. Vans yelkenleri suya indirdi. — Afedersiniz. Evet, Farreni se #İyorum ve beş altı defa onunlarev- lenmeğe talip oldum. — Red mi etti? — Evet, Gayrimuntazam yaşayı Şımı bildiği için... Esasen bu sebeb- ledir ki sslahıhal etmsğe ve mesle" Bimde ilerlemeğe karar verdim. — Kendisine hediye . vermenize müsaade ediyor mu? İ — Yalnız arada sırada cıgara he- diye etmeme müsaade ediyor; ve) tün arkadaşlara olduğu gibi, >< Yakında kendisine cıgara ver) diniz mi? — Dün öğleden sonra vermiştim. — Ne cins cigara? — Türk cigarası, Yenice... Bunla- Ni sever, Niçin sordunuz? l Furlong muhatabına doğru iğil-| Gi; — Mis Farrene karşı aşkınızda talisiz olmadığınızı isbat edebilecek bazı malümat verebilirim size... Fa- Kat bu sırrı kimseye söylemiyeceği- nize emin olmalıyım, — Yemin ederim. —— O halde size hoşunuza gideve ğini tahmin ettiğim bir bavadis ve reyim; Miş Farren, Pettigrevin ce* sediyle karşılaştığı zaman bıraktığı ruz çığarayı da gördü. Sizin içtiği DİZ ciğaralardan olduğunu anlıyar | rak sizden şüphe (edilmemesi için cıçarayı sakladı. — Ne diyorsunuz! mis Farren mi söyledi? ? Siz de ona anlat: Bunu size ği zaman dilimi tutmasını bilirim. Fakat bunları nasıl da öğrendiniz? — Orası benim ( bileceğim şey... Size bir şey daha haber o veteyim. Mis Farren çok zeki bir kız; dür akşam söylediğim bazı (sözlerden şüphelenmiş olacak ki bu sabah si- zin içtiğiniz Knightrider cıgarala rından bir paket almış ve tabakası” na koymuş. Bana da ikram etti. Şimdi size tavsiyem. Dilinizi tu“ tunuz, Gevezelik yok, Bana samimi Surette yardım “ederseniz bende size yardım lerim » < Size masıl teşekkür edeceğimi bilemiyorum. — Teşekküre lüzum yok. İşinize dönünüz şimdi. «- Hakkınız var. Bugün mühim birisile mülâkat yapacaktım. — Bir lortla mı? — Hayır. bir âlimle.. Belli belirsiz gülümsiyerek uzak- laştı. Deyi içini çekti. — Hayatımda rastladığım en ta- li adam! — Ne noktadan talili? —- Ne noktadan mı? Polis ko” Miseri Ridin yanında bize söyledik” İsrinin yarısını söylemiş (olsaydı Simdi çoktan tevkifhaneyi o boyla miti | — Belki... Fakat lünum görülür» | *€ tevkifhanede ona bir yer bulmak ; imkânsez değil.. Acelemiz de yok. | — Onun mücrim - olduğuna kani değilsiniz sanırım . İ — Evet, Fakat aldanmış olabili* | — Onun bu cinayeti işlediğine ka | Ni değilim, Fakat kendisini isticvap | “ttiğiniz zaman ne kadar sinirliydi. | Sahte Sir Peter meselesine ne der | TİRİZ? ! > Herhangi biri olabileceği gibi Vana da Sir Peter kılığına girebi- lir. Hatta belki mülkemmelen dece” de aktörlük istidad l — Esrarengiz mektup hakkında ne düşünüyorsunuz? — İiraf etmek lâzımsa henüz bir şey bilmiyorum. İz aramakla meş gulüm, Ayağa kalktı, şapkasını giydi. — Sizi öğle yemeğine davet et mek arşusundaydım Doy. Fakat âvele bir işim var. o Öğleden sonra saat üçte gazetede buluşalım, olmaz mr? Yalnız kalan Doyi bir müddet düşündü. Sonra kalkarak “gazeteci” ler klübü,,ne gitti, Bârda arkadaş larile konuştu ve oturup hafif bir yemek yedi. Tekrar Fleet Street yo" lunu tuttu, Mis Farrenin işleri müsait oldu: ğu zamanlar, öğle yemeklerini Ad liye sarayı yanındaki küçük bir lo- kantada yediğini biliyordu. Lokan* ta önüne geldiği vakit genç kız ora dan çıkıyordu. — Miş Farren, bitkaç dakika be nimle konuşacak vaktiniz var mı? Doylun tavrı, mis Farreni biraz sağırttı; — Hayrola? ne söyliyecektiniz? — Pettigrev meselesine dair. Fa- kat burada söyliyemem. Şöyle biraz yürüyelim. Yürümeğe başladılar. Doyl: — Beni dinleyin oFarren, dedi. Sizinle açık konuşacağım. Mevzuu: bahs olan Vanşstır. Genç kız endişe ile sordu: — Vans ne yaptı? — Vansın sizi sevdiğini bilmi” yen yok. Fakat sizi ondan başkala” rının da sevebileceğini hiç düşündü nüz mü? Genç kızın cevap . vermesine Ya: kit bırakmadan devam. etti; — Ne demek istediğimi tabii ar» ' İayorsunuz. “Sizinle bines pagırlızz via eğ isterim. Vansdan hiç höşlanmadır Emi bilirsiniz. Onunla belki” evle neceksiniz, belki de hayır. Bu hu susta &izden bir cevap ( istemiyo" rüm. Ancak cıgara meselesi hak kında malâmat sahibi olduğumu söylemekle iktifa edeceğim. Mis Farren sapsarı kesildi: — Onun katil olduğunu mü sanı- > — Hayır, Fökat herkes benim gibi 176 HABER — Nakleden: F. K. düşünmiyebilir. Açık O konuşalım, Vansın katil olması da pek müm kündür, Ne kadar asabi olduğunu biliyorsunuz. Genç kız haykırdı: — O katil değildir! — Pekâlâ. Kabul ettim. Fakat Akşam Postası “Bir hortlak hikâyesi! Çeviren : SUAT DERVİŞ | İ Valansiyaya geldiğimin ikinci) diye almadıkları için alâkadarlar bunu isbat etmek zor olacak. Bana | günü tesadüf beni Pajile Moreno adaleti bizzat yerine getirmek u- itimat ediniz. Vansın karagözleri İ- çin çalışmıyorum tabii, yalnız ken dim için... Sizi sevdiğimi herhalde anlamışsınızdır. Bu sebeble iy gizi işterim. Bu bahsi sonra konuşu” ruz, belki beni dinlersiniz. o Şimdi| sizi ikaz etmeliyim. Crgara izmariti" ai kaldırmış olduğunuzu Furlong anladı. Niçin size yardım etmeme müsaade ,. « Mis Farren sözünü kesti: — Teşekkür ederim, Fakat şu an da Furlong hesabma çalışmadığı nız ne malüm? — Bana itimat sunuz? — İtimat ediyorum. Müşlcül va” siyele düşersem size başvurmağa da söz veriyorum. O zamana kadar br rakınız da ben bildiğim gibi hareket f edeyim. İ — Bununla ne demek İstiyorsu- uz? Bildiğiniz nedir? i — Size söyliyemem. | — Doğru yapmıyorsunuz. — Olabilir. Fakat başka türlü ya” etmiyor musu- mlantıyor musunuz? Furlong isteseydi Vansı tevkif etti- rebilirdi. — Demek onu serbest bırakıyor? -— Evet, muvakkaten... Ne dü şündüğünü, de Vansa açıkça söyle- di, — Şu halde ondan şüpheleniyor. —Hem övet, bayır... İzahat müşkül... “rBiliyorum.,., Ne korkunç $€y" — Zavallı Pettigrev! tigrevi değil, O lâyık olduğunu bul du, Doyl şaşırdı: — Niçin böyle söylediniz? Genç kız dudağını ısırdı. Kekele* di. — Ne söylediğimi — ben biliyor muyum ki! (Devamı var) 'KARRAMAN HAYDUD isminde bir portakal taciri ile ta- nıştırmıştı. Bu adam doğduğu memleketin güzelliklerile o kadar i.|iftihar ediyordu ki bü şehri bana tanıtmağ: kendisine bir vazife e- diniyordu. İ Aşağı yukarı her gün onun Es- i partero meydanındaki mağazaşın- İ dan çikar ve saatlerce şehirde do- İlaşırdık. Ona sorduğum binbir su- jale hiç yorulmadan ve büyük bir memnuniyetle cevaplar verirdi . | | Velhasıl Palilo Moreno benim için eşi bulunmaz bir rehber oj- muştu. Gene böyle gezintilerimizden birinde, şehrin büyük çarşılar - dan birinden geçiyorduk . Binalardan biri üzerindeki ga- rip bi rişaret nazarı dikkatimi çek migti. Bu işareti ona göstererek sordum; — Bu siyah haç işaretlerinin mânası nedir? Bunlardan bir çok yerlerde görüyorum; bilhassa es- ki sokaklarda.. — Bu haç işaretleri 6 noktada bir cinayetin işlenmiş olduğuna alâmettir, dedi, Buralarda cinayet İere «ek sık tesadüf edilir. — Evet farkındayım . — Bu işaretlere eskiden daha sık tesadüf edilirdi. Eskiden ahali aşk ve kıskançlık davalarını ekse- siya küşük bir hanger vurugiyle halletmeği daha kolay, daha pr& tik bulurlardı. O zamanlar polis, ve adliye teşkilât da bunlara pek iazlâ ehemmiyet vermezdi, © — Böğle sokak” nda işle aşk ve kıskançlık hikâyeleri mi dir?. i — Ekseriyetle... Tabii başka sebeplerden işlenmiş cinayetlere de tesadü folunur. Sonra eskiden bir kan gütme davası vardı ki ci- ayetlerin meşum bir zineir gibi biribirini kovalamasını intaç eder. di. Söylediğim gibi polis ve adliye teşkilât mücrimi arayıp bulmak ve cezalandırmak işini pek te cği- sulünü daha pratik buluyorlardı. Bir cinayet işlendi mi, öldürüle- nin en yakın akrabaları, karısı, kocası ve ya kardeşi derhal kati. lin peşine düşerler ve ilk fırsatta Onun işini temizlerlerdi. Meraklı hikâyelerden pek hoşlandığınız görüyorum: Size bu kabil çina yetlerin en tipik bir nümunesini anlatayım. Ve anlatmağa başladı: — Size anlatacağım vak'a Ped- xo Lopez de Arce'in katli üzerine oldu. Hâdise 1840 senesinde vu- kun gelmiş eski bir hikâyedir. O zamanlar halk batıl itikatlara ve hurafelere çok inanırdı. Hâlâ da biraz öyledir ama o zamanlar iş büsbütün başka idi. Mehtaplı bir ilkbahar (gecesi, bir bekçi, şimdiki ipek (oborsası önündeki kaldırımın üzerinde bir İnsan cesedi bulmuştu. Kalbine bir hançer saplanmış olan maktu- Tün çoktan öldüğü anlaşılıyordu. Hüviyeti derhal tanındı. Bu fa- kir bir ailenin genç oğlu Pedro Lopez de Arce âli. Haber derhal şehir içinde yu- yıldı. Herkes bu cinayeti kendi gö rüşüne göre muhtelif sebeplere ve muhtelif eşhasa atlediyordu. İşe el koymuş olan polis de derhal fenliyete geçmişti. Yapılan bütün tahkikat bir netice vermiyor ve katil bir türlü bulunamıyordu. Bu suretle uzun zaman geçti. Artık bu cinayet yavaş yavaş u- nutulmağa başlarmiştı. ” ““Bit"akşümi #d– döküza doğru — Ben Vansı düşünüyorum, Pet: | 17 cinayetlerin sebepleri. daima | maktulün en iyi arkadaşlarından Bernard Herrero meydanların bi- rinde Den Antonio Argensoloya tesadüf etti, Don Antonio Argen solo maktulün amcazadesi idi. Uzun zamandanberi görüşme- miş olan bu iki arkadaş memnu- niyetle biribirlerinin ellerini şık- lar, Don Bernarido: ” — Sizi ne kadar zamandır gö” remiyorduk, Don Antenio dedi. Bu vefasızlığmızdan o kuzininiz . KAHRAMAN HAYDUD Bu koridorun sağ tarafı ma“ garanın içerlerine doğru uzanıp gitmekte idi, Sol tarafında biraz ötede ise hafif bir ziya sızıyor . du. Bambo delice bir sevincin te- siri altnda sarsıldı. . Ayakları ile gürültü yapmaktan çekinerek sağ tarafa saptı. Mağaranın de rinliklerine sapmış olmakla ne ümit ediyordu. Belki kurtulacak. (Kaçacak başka bir delik bulacak. Veya - hut bir müddet için saklanacak bir yer keştedecekti. Fakat bu yol üzerinde, daha on adım atmamıştı ki üç silâhlı adama rastgeldi. Bu adamlar hiç ses çıkarmadan Kardinali itiyorlar, Yoluna devam etmesi- ne mâni oluyorlarâr. Rambo geri döndü, bütün Kuy vet bacaklarına vererek koşma» ğa, mağaranın ağzma doğru git. meğe bâşladı. Akla koymuştu. Dışarda ö- hüne kim çıkarsa çıksın hemen üzerine hücum edecek, eliriden kurtulmağa çalışacaktı. Birkaç adım sonra mağaradan dışarı çıktı, Gayriibtiyari ağzından bir kü- für çıktı, Güç hal ile kendisini Zâptetti. Yoksa muhakkak geri- ye gidecekti. Çünkü mağaranın kapısı doğrudan doğruya Piyav nehrine bakan yüksek ve dik bir uçuruma âçılıyordu. Bambo eğer süratini kesmemiş ve vak » tinde durmamış olsaydı hu uçu. rumdan aşağı yuvarlanacaktı, ” Şaşkınlığı biraz geçtikten son ra sağına, soluna bakındı, etra- fında elleri hançeri, kiliç üç sıra insan duruyordu. Bu silâh- Ir insan çenberi ise gittikçe da - ralmakta, Bamboya yaklaşmak - ta idi. Pambo artık tamamen mah « volduğunu anladı: Gözleri dön. dü, bacakları titremeğe başla - dr, Deli gibi bir halde etrafına ve yukarıya bakıyordu, Etrafında Rolanın arkadaşla * rından merhametsiz bir zencir, yukarda, gökte İse gecenin son yıldızlarının artık sönmesinden ve güneşin tulüuna ait ilk ziya - lar yayılmasından hasıl olan hafif hüzmeler vardı. Soğuk bir rüzgâr esiyordu. Servi ve çam ağaçlarının dalla Tı arasından çıkan komurtular Piyav nehrinin iniltilerine karışı yordu. Bütün bunlar Kardinala bir rüya gibi geldi. Etrafını saran çenberin arka, sından İse birçok amelenin vur. duğu kazma sesleri duyuluyor * du. : Bambo, birdenbire irade ve “ Bambo tarafından öldürülmüş, odada masa gibi uzun bir şeyin etrafma konmuş iki meş'alenin sar; ve titrek ziyaları ile aydın- Janmıştı. Masanın üzerini beyaz bir bez boylu boyuna örtmekte idi. Odanın bir köşesinde, diz çö- ken, dua eden bir kadın vardı. Araten yavaş sesle bü kaiı- Bı Rolana gösterdi: — Perina.... Bilmem vücudu- na hangi şeytan girmiş. Bera- ber gelmek için çok israr etti . Ağladı, yalvardı, ben de daya- namadım. İşte üstad. Yalnız bu noktada emrinizden ayrıl dım.. Diğer noktaları tamamı ta- mına yapılmıştır. Rolan cevap vermeden evvel doğruca ortadaki masaya git. ti. Beyaz örtüyü ucundan tuta- zak kaldırdı. Doins Condelaria da şikâyet edi. yordu. s — Sevgili kuzunimi, erkek kar deşini böyle alçakça bir cinayet Beticesi kaybetmiş olmanın ver « diği azap ve teessürü içinde ra. hatsız etmemek için oraya gitmek ten çekiniyordu, 7 — Ziyaretinizden çok memnun olacağın: ve siz özlediğini daha dün akşam bana söyleği, — O halde kendisini bugünler de muhakkak ziyaret edeceğim Eh! Söyleyiniz bakalım aziz kar deşim, kuzinime karsı olan aşkı * nız hâlâ eski şiddetile devam diyor mu? — Ateşinden, en ufak mikdar da kaybetmeden, azizim Dor An, tonla. Çok sevdiğim dostum Ped- ronun elim ölümü ve sevgili delaouior'nun büyük matemi iz divacımızı biraz geciktirecek. E ğer Allah isterse önümüzdeki evleneceğiz. iki arkadaş böyle konuşarak. ilerliyorlardı. Don BerBernârdo $ — Hava da ne kadar güzel He“ İ ğil mi? deği, Böyle güzel bir vada insan en iyi dostuna taliin bir lütfü ile tesadüf ederse on: kolay İkolay bırakmak istemez. zinle beraber şöyle küçük bir rüyüş yapsak hasıl olur, dersiniz?” — Hay, bay, maâlmemnuniye,. Biribirlerini haftalardanberi görmemiş oldukları için anlata « sak binbir mevzular: vardı, Aşa ğı yukarı yarım saat konu: < yürümlşlerdi, Birden Don Anto- nio şehir haricine çıkmış olduk larını ve büyük mezarlığın önün- de bulunduklarını farketti. Zaval.. İr Pedro da bu mezarlıkta gömü » Tüydü. ş — Aziz dostum, böyle güzel bir gecede beni bir mezarlığa tirmek de garip bir fikir doğı — Hakikaten mezarlığa gel « müşiz. Lâkırdıya o kadar dalmış tım ki hiç farkına varmaldım. F kat azizim, tesadüf bazan iyi şey. ler yapar. Zannedersem benim bir (Lâtjen sayfayı çeviriniz), 173 Buraya getirinceye kadar ne zahmetler çektim bilseniz. utu getiren adamlar? * — Emin olunuz, hiçbir şey hissetmeğdiler, — Pekâlâ, artık Venediğe dönebilirsiniz, Ve Perinaya dönerek: — Yavrum, sarayda Bamboyü sörduğumuz zaman bulunduğu «danın kapısını bize” gösteren “ sen değil miydin? Araten Perinaya vakıt bırak” madan atıldı: — Evet; evet, o idi. Tam be - nim bağıracağım bir sırada s5 * zilmü âğzunda tıkayarak odayı gösteren o idi, Rolan cenazenin bulunduğu odadan çıkmıştı. Perinaya: — Demek zavallı Biyankanın .i öğseseini buraya kadar takip.et- Altından bir tabut çikti. mek kal ÇE Bu tabutun üst kapağı üze rinde şu kelimeler yazılıydı (On altı yaşında, kardinal Emperyanın kız; Biyanka) .. Rolan yavaşça örtüyü kapattı, Arâten yerlere kadar eğilerek : — Emirleriniz veçhile zaval, 4 yavruyu üç tabut içine koy - durttüm. Birinci tabut söğütten, ikincisi madeni, üçüncüsü de me şedândir. — Evet, onunla tanışalı çok ölmümiştr. Fakat bilmem neden ben fazla sevmiştim. > — Yavrum, beni dinle. VE, nedikte Aratenin sarayırida ta- mamen mesut musun? Söyle si- kılma. Şayet İstersen senin ha * yat ve saadetinle alâkadar olu- rum, Müsyö Areten de seni arat eyler emin ol, 4 — Evet, evet, tamamen ser- besttir, Siz emreyledikten sonra

Bu sayıdan diğer sayfalar: