27 Temmuz 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6

27 Temmuz 1939 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

mama TT Dinlediklerimiz Dinliyeceklerimiz z- ps 4 Parisin meşhur şantözlerinden Matmazel Laure Diana Amerikanm meşhur komedi artis Jeanne Hart şimdi Amerikan rad yolarımdaki' temsillerde rol almaktadır. i EN Cuma akşamı Berlin radyosundaki Fiz komedi temsiline iştirak edecek Fransız sahne ve radyo artistle - olan artistlerden Annelise Uhlig rinden Madam Helene Tossy Dinlediğimiz iDinliyeceğimiz Klâsik parçalar Bir gecede bestelenen en güzel milli marş ! Fransızların milli marşı “La Marseillafse,, i bu hafta Büyük ihtilâ- lin 150 inci yıldönümü programı münasebetile, birçok radyolarda dinle” dik. “La Marscillaise,, musiki tarihinde yeri olan bir eserdir. ve en gü- zel milli marş sayılır. Şüphesiz bunda, bu milli marşın dünya tarihinde mühim bir inkılâpla beraber akla gelm: * in tesiri vardır. Bununla beraber, “La Marsei'laise,, Büyük ihtilâlden 3 sene son- ra yazılmıştır ve bestekârı olan sanatkâr onu bir gecenin içinde yapmış- tır. Son zamanlara kadar Rouçet de l8'İsle'in (Rujet dil) Fı İt marşının sade ni yazdığı, asıl marşı başka; nin bestelediği zannediliyordu. Bugün umumen kabul edildiğine göre Rouçet de la'İsle marşın sözlerini yazdığı gibi bestekârı da kendisidir. Fransız milli marşı, isminden zannedilebileceği gibi, Marsilyada değil, Strasbourgda bestelenmiştir ve bu marşın meydana gelmesine se" beb şehrin valisidir. Vali, oradaki Fransız zabitlerinden gpühendis yüz" başı Rouget de Vİsle'e Fransız ordusunun bir marşı olması İğ dan bahsediyor. Sanat ve musiki ile yakından uğraşmış olan yüzbaşı da ordu için bir yürüyüş marşı hazırlıyor. Marşa “La Marseillaise,, (Marsilya marşı) denilmesine sebeb ilk dela olarak marşm Marsilyadan, Parise sevkedilmek üzere yola çıkan askerler tarafından söylenmesidir. Aslında bir ordu marşı olan “La Marseillaise,, sonrad. mili marşı olmuştur. Ondan sonra Grety ve Gossee gibi iki büyük Fran $ız bestekârı marş üzerinde oynamışlar, fakat esas melodiler ve sözler ilk bestekârının melodileri ve sözleri olarak kalmıştır. Schubert'in en son Salı akşamı Eyfel kulesi ansız miz n ve meç ri » Fransanın eseri in neşrettiği Sehubettin do Major yedinci senfonisi ayni zamanda "bi k do Mâjor senfoni diye tanmır ve bestekârın meşhur “bitmemiş senfonisi,, 8 numara taşımasına rağmen bu yedinci senfoninin Schubertin en son eseri olduğu zannedilir. - Bunda, Ne hakikaten, bestekâr, sanatinin bütün maharet ve ir bülün musikisini yaşatacak mükemmel bir eser meydana getirmiştir. Bununla beraber, 7 inci bezle hubertin li 7 8 inci senloniyi yazma, Hire, bitm:” foni kalmış vw “ün bu bitmemiş hali ilede oni, İ uştir zeldir ve uzun bir eserdir. İN Meşhur Çek bestel nda Sukun t i olan Martina kocusı ve diğer meşhur Çek musiki üstadı Dvarjak gibi, bilhassa bir melodiyi orkestralamakta m “Maryanım oyun'arı., ve “Juliet,, isminde İki büyük opzrasından başka, radyoda temsil ve naklolunmak üzere yaz dığı “ormanın sesi,, ve “kö zerinde komedya,, isminde iki operası yardır. Radyo ve propağanda ! HABER — Akşam Poslan nasıl bir propaganda vasıtası olabileceğini göstermişti: Bir taraf- tan İtalyan rağyoları, bir taraftan İngiliz radyoları, arapça neşri- yata başladılar ve bu suretle bir radyo neşriyatında, cihanşümul olmıyan bir dil ilk defa olarak kullanılmaya başlandı. Bugün arada gerginlik ve rekabet olmıyan memleketlerin de biribirinin lisanı ile radyolarında neşriyat yaptıklarını görüyoruz. Bunları dost memleketler araşında kültür münasebatı tesis etmek | maksadile veya gizliden gizliye düşmanlık beslenen bir millete o milletin dili ile propaganda diye ikiye ayırabiliriz. Bugün, ingilizce, fransızca gibi beynelmilel lisanlarla en çok neşriyatı yapan istasyonların başında Alman ve İtalyan radyoları geliyor. Alman radyolarında küçük memleket dilleri olarak ispanyolca, portekizce, lehceye de rastgeliyoruz. Ital yan radyolarında ise yabancı dil olarak, ingilizce ve - Habeş harbi esnasındaki İngiliz - Italyan gerginliği radyonun dillerden başka başka türkçe, arapça, Sırpça, japonca, ispanyolca bulunuyor. Dost memleketler arasında biribirlerine kendi dillerile hitap etmek de gittikçe genişliyor. Meselâ, İngiliz radyoları dünyaya bütün havadişleri şimdiye kadar, yer yüzünün üçte ikisinde konu- şulan ingilizce ile verirken son ittifak üzerine, fransızca da neşri. yat yapmıya başladı. Fransız radyoları da ingilizce ve almanca neşriyatlarına son günlerde italyanca, ilâve ettiler. Bu yabancı dillerde neşriyatın yalnız, uzak memleketlere mah- sus olan kısa dalga üzerinden yapılmayıp, aynı xâmanda orta dal- gâlı ve memlekete mahsus istasyonlara da teşmil edilmesi Fransa- da şikâyetleri mucip olmuştur. Çünkü, Eiffel kulesi, Poste Parisi- ispanyolca, arapça, sırpça, romence, slovakça en, Marsilya, Bardeawx Toulouse, Lyon gibi birçok istasyonların da programlarında yabancı lisanlara yer ayırmaları kendi diliyle havâdiş veya musiki neşriyatı isteyen Fransızları bu radyolardan lâyikile istifadeden mahrum etmektedir. il Beynelmilel musiki festivali Beynelmilel musiki festivalinin yapılacağı Lucerne'den güzel bir manzara İsviçrede Lucernede geçen sene olduğu gibi bu sene de bir feg- tival hazırlanmaktadır. 3 ağustostan 29 ağustosa kadar devam e decek olan bu musiki eğlencelerini meşhur İtalyan orkestra şefi Arturo Toscanini açacak ve kapayacaktır. 3 Ağustosta ve 29 a - Zustosta Toscanini'nin idaresindeki şenfoni konserlerinden başka diğer meşhur orkestra şeflerinin idaresinde konserler verilecektir. İngiliz radyo birliğinin musiki müdürü Sir Adrian Bauet de bun. Jar arasındadır. Açık hava fiyatrolarının programları İtalyan radyolarmın, açık hava tiyatrolarından naklettikleri opera prosramında bu hafta şu eserler vardi Verdinin “Rigoletto, su pazar günü Verona açık hava tiyatrosunda temsil olundu ve b Mi radyoları İle neşrolundu. (Verona ti 2 0 say a çipin) Neria Rustiana,,sı temsil olun- olarına bağlandı. sı, çarşamba günü de Mas du ve Torino grupu rad, Ayni açık hava trosunda temsil edilecek olan Lconcavallo'nun “Palyaçolar,, operası bugünkü perşembe akşamı, Türkiye saati ile 10 da, Roma şrupu (Roma 1, orta dalga 420,8 metre; Bari 1...) istasyon ları ile neşrolunacaktır. Gene bu sahneden cumartesi akşamı saat 10 da opera Napoli giu- pu (Napoli 1, orta dara 280 metre; Floransa 1.) | İstasyonları ile nakledilecektir. (Caballeria Rusticana) ile “Pal arındaki temsillere en iyi gelen operalardır. Meselâ, birintisi, perde a" çılmadan evvel bir sereradla başlar, perde açıldığı zaman da wa bir köv manzarası çıkar ki bulu herhalde sehirdeki bir tiyatrodan (ziyade bir açık hava sahnesinde canlandırmak daha kolaydır. Mascagni 1889 da bu operasın: zdığı zaman daha pek gençti ve çölür,,, ikisi de açık hava tiyatro" şok fakir bir hayat yaşıyordu, Fakat eseri, ilk temsil edildiği zaman, İ bir gece içinde kendisini me »gin etmeye kâfi geldi “Pal İleria,ya çok benzer ve ekseriya operlarda beraber temsil edilir ve senfonik mevzuya ait birçok eserleri bir araya toplayan) konserlerde ikisi arka arkaya çalımır. “Palyaçolar,ım bundan evvelki sayfalarımızdan birinde mevzuunu rani anlatmıştık c:. ,acularımız belki hatırlar.r: “Palyaçolar,da da v— bir köy meydanında ve palyaçoların hem sahneleri ve hem arabaları, hem evleri olan bir arabanın içinde ve yanında geçer. Leoncavallo'nun “Palyaçı Ik defa olarak Ma ninin “Ca valleria, sından Üç sene evvel dilmiş olmas men öteki o pera ile beraber meşhur olmuş ve senelerce bu iki opera ayni gecede ve ayni sahnede arka arkaya temsil olunmuştur. Bu, eserlerin nisbeten kr sa olmasından ziyade belki mevzu itibarile yakınlıklarından ve hall ikisini de ayni derece sevmesinden dolayıdır. Onun için bu iki opera” İ ikiz operalar,, denir. Vücudumuzdaki madenler Or. G. A. Sebzeleri ve yemişleri birer Yazan: birer yazdığım sırada het bi- rinde bulunan türlü maden » leri ve nisbetlerini okudukça, madenlerin lüzumu vitaminlerinki kadar meselesi meşhur olmadığı için, belki bu sayıları fazla görmüşsünüzdür, Sebzeler ve yemişler top - raktan gıda alarak yajadıkla- rı için onların terkibinde bu . lünan madenler kendilerine * bir şeydir. Bu madenlerin yemişlerde ve sebzelerde bulunmasından bize.»ir hisse çık - maz, herkes bilir ki bizim gıdamız albüminle yağ ve şeker - dir, eskidenberi kullandığımız tüz yemeklere çeşnisi mek içindir, bir de vitaminlerin lüzumunu anladık, dari yetişir, diye düşünmek de mümkündür, Halbuki gıda maddelerimizde tmadenbulunması da vi. taminler ve kalori verecek maddeler kadar lüzumludur, İn- san vitaminsiz gidalar yediği vakıt türlü türlü kastalıklara i ver « bu ka tutulduğu gibi madensiz yemek yediği vakıt da hastalığa tutulur. Meselâ yalnız francala ile süt, hattâ pirinç pilâve yi- yerek kalori için lüzumlu üç türlü gıdayı, hem de vitaminleri bulmak mümkündür. Vakât bu söylediğim yemeklerde çelik madeni pekaz olduğundan ingan yalnız o yemeklerle yaşamak isterse ağır bir kansızlık hastalığına tutulacağı muhakkale - tır. Madenlerden bazılarının bize ehemmiyetlice miktarda lüzumu vardır; Kireçle, fosfor, kükürt, sodyom, potasyom, klor ve magneziyom. Bazıları da az, pekaz mikdardâ lüzumludut: Çelik, iyot, fiüar, ârsenik, bar, brom, silisiyom, alüminiyom, bakır, man- ganez, çinko. ya ehemmiy: Bu madenlerin hepsinden gıdalarımızda az ve. e miktarda bulunması mutlaka lâzımdır. Bu madenlerin vücudumuzda türlü türlü işleri vardır Bir kere, vücudumuzu teşkil eden nesiçlerden İ ehemmiyetle lüzum gördüğü bir maden sinir nesicimiz magneziyorm madeni olmadan, adalelerimiz potâşyom olmadan yaşıyamazlar, işlerini göremezler... Ki - reçle fosfor kemiklerimizin temeli demektir. Kirecin kanı - mızda işlerinden başka... Madenlere lüzum gören uzuvları - mız daima işledikçe o madenlerini bir taraftan da eskiterek çıkarırlar, Orları yerine koymak için gıdalarımızda dalma x birinin Meselâ bulunur. mâden yemeğe mecbur blunuyoruz. Dahili guddelerimizin çıkardıkları ve usuvlarımızın her birini işleten kormonlarda da daima bir maden bulunur. O den olmayınca gudde işliyemez, hormon çıkaramaz. Me- seli vücudumuzun beslenme işine hâkim olan tirci! gudde. sinin çıkardığı hormonun en büyük kısmı iyot mad. Gıdalarımızda bu madeni bulamazsak ne kadar yemek ye se yemek vücudumuzu besliyemez. İyotsuz yemek yiyen in san aç kalmış gibi zayıflar. Vücudumuzda hayatın sağlık halinde devametmesi için, vücut içindeki mayilerden her birinin kendisine mahsug bir derecede tazyik altında cereyan etmesi lâzımdır. Bu tazyi- km intizam üzere Yevamın: temin eden gene madenlerdi Meselâ kanın tazyikı tuzun miktarına bağlıdır. Onu vermek için değil, için bayağı tuz bile yalnız yemeklere çeşmi damarlarımızdaki tazyikin intizamı için lüzumludur Gene vücudumuzun içinde mayilerin her biri için ekşi- lik ve alkâlenlik muvazenesi vardır. Bu muvâzene temin €- dilmeyince sağlığımız ağır bir surette bozulur. Ekşiliğin al- i temin e- kalenliğin de fazlası insanı götürür. Bu muvazen denler de gene madenlerdir. Nesiçlerimizin teneffüs etmeleri de madenlerin bulunmasına bağlıdır. Akçiğerlerin teneffüsi- le vücuda ne kadar oksijen girerse vücudun hücreleri, ma» den olmadan, okşijenden istifade edemezler, madensiz vücut temiz hava içinde havasızlıktan boğulur ları Meselâ, Japonyada gayet yeni bir tarzda yapılmış ve döşenmiş talonlarda Japonların yere diz, çöküp oturduklatını, içeri girerken Resimdeki, Tokyo radyo edilmiş bir odaşıdır ve konferans, temsil gibi neşriyat bu pılmaktadır. asyonunun Tspon te

Bu sayıdan diğer sayfalar: