26 Ağustos 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 12

26 Ağustos 1939 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

HABER'in Tarihi Romanı: 20 Mevlevi dedeleri porsuk çadırlar HABER. ÇEPMEDEZ, da TABURU Yazan: RAHMİ YAGIZ içinde karavana yiyorlardı İhtiyar adam hağdemelerin taşıdığı sedye İle tekrar otomobile yerleştirildi, Talât Paga, yaverler, divanhane hademeleri, binek taşmın yanında dürin otomeobilim etrafına toplanmışlardı, Otomobil sadrazam işsrotile ha - rekete geçerken Reşit Efendinin sesi işitildi: — Kurbu sultan ateşi süzan büved. Ve, ohomobii bir cenaze alayı halinde sadare. "in dış kapısından çikarken orada birikenlerin gözlerindeki yaşlar ayaklarına doğru yuvarlandı, Talât paşanın, içini çekerek söylendiği duyuldu: — Zavallı Reşid efendi, seni kendi elim, ken- 4i dilimle bü hale getirdim... Reşid: efendi tekkesinde uzun müddet yatakta kalarak yine Talât paşanm tayin ettiği doktorla- rın tedavisiyle yara ve berelerden kurtuldu, Fa- kat bundan sonra sakat bir halde ömür geçirerek 8 sene evvel vefat etti. MEVLEVİ TABURUNDAKİ HADİSELER Tabur merasimle trene binip Suriye cephesine doğru yola çıkarken Mevleviler neylerini üfüyerek neşe içinde bulunuyorlardı. 26 mart cuma günü tren seyyar bir semaka, ne halinde ve dönen mevlevilerin huni gekli alan etekleri vagonların pöncereldrinden uçuşarak Kon. yaya varmıştı. Konyalılar mevlevi o gönüllülerini meresimle karşıladılar, İstasyonda hazırlanan zafer taklarınm altında dedelere “lokma” dağıtıldı. Çelebi bursda taburu terkederek mevlevihâneye çekildi. Alatur- ka saat 12,30 da tabur Konyadan trenle hareke- te gecti, Ertesi günü saat 3 de Pozantiye geldi Ve renden indirildi. O zaman tron Pogeatiye kadar geliyordu. Yo- lün bundan sanraki kısmı dekövil ve ekleme dar Katla mmtakadan mmntakaya kesik parçalar ha. iyde uzanıyor; muntazam katerlâr bulunmuyor. du. Toroalardaki tüneller henüz açılmamıytı. Bu tüneller harbin ikinci yılı sonunda İngiliş ve Hintli esirler çalıştırılarak açılmağa başlamıştı. Tabur Pozantiden ne suretle gidecekti? Bu, orada bir mesele meydana getirdi, Dede efendiler, tabur kumandani ile diğer askeri zevatm yaptıkları teşebbüsleri umursemiyorlar, birer sğaç âltıma çekilerek sofraları bazırinmakla meşgul 0 luyorlardı. Tabut kumandanı öteye başvura, beriya müra- caat ede çalışarak menzili kumandanlığına merbut araba nakliye kollarmdan birini taburun emrine tahsis ettirdi. Mevlevi dedelerinin yaya olarak Yol aldalari gok güçtü, En gençleri 50 lik olan sakallı, külâh- Wk sdamlar allahin kırlarında günlerce yolculuğu göze alamıyorlar, durmadan şikâyet ediyor, söyle. aiyorlardı, Hele taburun fişe memurluğuna tayin edilen Hacı hey zade Bebekli Muhtar dedenin şikâyati ta. burda mevzii dedikodular meydana getiriyordu. Muhtar dedo hem mevlevi tarikatine mensub, hem bektaşi babası, bem de mason teşkilâtında derece ve rütbe sahibiydi, Dedenin giyinişi de alelacatbdi. Başmd: sik- Asabt bir halle, gözleri kupkuru, elle- ri mütekallis hıçkıra hıçkıra: — Çiçeklerim, güzel çiçeklerim diyordu. Bu sabah ne kadar mes'uddum, bugüne kada: hiç kimse bana bu kadar güzel bir buket vermemişti. Bundan sonra da böy- le bir buket almama imkân yok. Ne ka- dar talisiz bir kizmışım yarabbi! Nihat Behireye doğru yürüdü. Si HAR ER ke verd. Sırtında entarisi, haydarisi, ayaklarında pantalonu, en Üstte de kaputu mevcuttu, Bunlar, dedenin mevlevilik alâmetlerini teşkil ediyordu. Belindeki kemere gelince bu, tamamen bektaşilik alâimetlerinden mürekkepti. Üzerinde (y) nin kuyruğu zülfikar şeklinde çifte (Al) iğle- meli kemerleri, 12 dilimli (teslim) taşından tokası mevcuttu, Bu tokanın Üzerinde ise mason .lâme- li olan iki mukavves ve âltları biribirine geçmiş zeytin dalı ile bunun ortasında bir göz, gözün Üze. rinde de pergel ve gönye bulunuyordu. Dede, Çeledinin nasbi ile taburun iaş3 memur. duğunu yapıyor, rütbesi de binbaşı addedediliyor- du. Muhtar dedenin maiyetine 60 irk bir mevlevi emirber verilmiş, rükübuna da bir kalır tahsis edil. mişti, Arabalara bindirilen taburun yanında Muhtar dede emirberini yanma alarak katırma binmiş, ne. fes okuyarak, dem çekerek yolu koyulmuştu. Tabur Pozantiden ayni gün saat 3 de araba. Jarla hareket ederek saat 10 da Yeni hans vardı. Birkaç saatlik moladan sonra yine yola çıkılarak dört saat sonra yani 28 martta Tarsusa muvasalat ett, Yolculuk uzadıkça, gönüllü dedelerin canları sıkılmağa başlamıştı, Uşak mevlevileri hariç diğer yaşlı dervişler: — Canım, tekkelerde cihadı mukaddese dun ile yardım dururken, ne diye böyle taburlara ka- bilıp yollara döküldük. Bu iş bizim kârımız değil, gönç harcı, yeğit şiarıdır. Varıp istida edelim. Bizi tekkelere ve zaviyelere inde eylesinler! Diyorlar, Uşaklılar buna itiraz ediyor: — Bu iş gönüllü hizmetidir. Canı istemiyen İcazet alıp gerisin geriye döner! Diyorlardı... Hulâsa, bir taraftan dedikodu sürüp gidiyor, bir taraftan da tabur konaktan konağa yol slarak cepheye doğru ilerliyordu. Nisatm *6 mer cumartesi “günü Osmaniyeden hâreketeden tâbur artık arabalari Tadeetmek ve yajâ yol almak medbüriyetinde Kâlmiş, birgünlük üzüntülü bir yürüyüşten sonra Kanlı geçide gel- miz, orada İlk defa kendilerine verilen çeğırlarda ordugüha geğmişti, Mevlevi taburunun ordugüh hayatı başlı başma bir âlemdi. Bu, diğer asker kıtaiarının ordugübla- rından çok başka, çok tuhaf bir kuruluş meydana ketiriyordu. Dedeler, yabancısı oldukları çadırları bin bir gilçlükle ve porsuk şekillerde kurabildiler, Tabur kumandanı ile karargâha merbut iki çadırda nizamiye askerleri çalışıyorlardı, Bünlar çadırlarını muntazam şekilde kürdülâr. Tabur kumandanı çadırı, onun yanma mülhakın gadırı, biraz ilersine doktor Bebcetin çadıri ile ec. zano ve rovir hizmeteilerinin çadırları topluca ku. ruldu, Bundan #onraki kısım, kira yayılan ve herbiri bir tarafta yer seçen dedelerin bin bir zorlukla diktikleri çadırlarin ordugâhtan ziyade bir yörük obast halini almıştı, Araziye gelişigüzel serpiştirilen çadırlarda ilk İş (lokmaya buyur) hareketi oluyordu, (Devami var) use Nakleden: Sabaha karşi saat üçte heyecan dan sapsarı kesilmiş bir genç For Papenin odasına girdi: — Çabuk gelin! Aman çabuk! | Daha uykusundan açılamamış © lan Fon Paper, Ribbentropun bu haline mana veremiyor, şaşkın şaş. | kın bakıyordu. — Ne var? ne Oldu? — İngilizler geliyor. Kaybedecek vakıt kalmadı. Esir düşmek İstemi yorsanız hemen geliniz. — Peki, Bazı evrakı alıyım. Ya» hut, belki esir düşerim, yakayım da| geliyorum. — Olmaz. Derhal kaçmalısınız Vakıt yok diyorum size.. Peki, Giyineyim geliyorum. — Vakıt yok diyorum size. Ça- buk gelin, Fon Papen Kudüsten işte bu şe kilde ve rivayete göre, pijama w terlikle ayrıldı. Birkaç gün sonra Berlin eksprt - sinde Fon Papen arkadaşına: — Azizim Ribbentrop, dedi, ha - İyatımı kurtardınız. Çünkü Ingiliz-| 26 AĞUSTOS — — 100 il Nakleden : Gizli Vazifeden ilridie Nazırlığına s4 Fethi KARDE vu bırakmadı. Meşhu 30 haziranf « Fon Ribenrop, anarşi içi temizleme,, hareketinde, Hitlerin) fasınasrafmen meml “S.A, lar Fon Pap: rından iki kişiyi öldürdüler: Mar -7 buat şefi Box ile kâtıvi Edgar Jung. Anşlusdan iki gün Sonra kâül 3aron Fen Kettler Kayboldu ve hi kaç gün sonra cesedi bulundu. Fon Papenin vakınlarindan va” nız Fon Ribbentrop bu talisizik ten hisse almamış. bilâkis talii ker disine hemen daima gülmüştür. SEVİMLİ BİF ZABIT Bu sırada Berlinde Almanlar harp şevki gittikçe azalmaktaydı Daha makul, belki de şerelli bir! sulh akdine müsaade edecek bir #i- 'aset takip edilmesini isteyen muh telif cereyanlar baş göstermişti. Son derece şiddetli ve amaânsı| 3ir denizaltı harbi meselesi ortay tığı vakıt Kayzerin politikas: bütün Rayş muhafilinin memrvri yetsizliğini davet etti, Berlinde me; hur Bernsdorf - Bernhart salonu si İlerin eline düşseydim kolay kurtu!” mam pek muhtemel değildi. Birkaç saniye sonra ilâve etti: — Borçlu vaziyette kalmak âde- tm değildir. Size karşı olan borcu- salımı bulacağımı umârım. DÜŞMAN ELİNE GEÇEN EVRAK Fon Papen, Ribbentropun kapı - sına kadar geldiği otomobile atla - madan önce, evindeki evrakı ne yakabilmiş, ne de yanına alabilmiş ti. İngilizler ellerine geçen bu ev - raktan azami derecede istifade et - mekte tereddüt göstermediler. Mi - sırda, Maltada, hattâ » İngilterede birçok Alman ajanı bu evrak saye isinde İngilizler taraından yakalan. dı, a | Bu tevkiflerin immrda en mühi- mi ve zamanında en cok heyecan ve alâka uyandıranı İrlanda ihtilâ İteşkilâtı “Sinn Feiner,, in şefi Sir JRoger Casement'in . tevkifi o oldu. Bu zatin Fon Papenle muhabere ettiği, teşkilât için Almanlardan pa- İra ve silâh aldığı anlaşıldı. Vatan hiyanet suçile idam edildi. Amerika dönüşü kaybedilen ev rak sayesinde Amerikalılar 40 Al- manı tevkif etmişlerdi. Kudüste ka lan evrak sayesinde de 70 kişi tev kit edildi. Fon Papenin talirizliği daha 2i - yade mesai arkadaşları veya tanı » dıkları üzerirde tesirini göstermiş - tir. Amerikada Fon Rintelen birkaç sene için hapse atılmıştı OTrebiç Linkoln de gene hapishaneye Ççir- di, Sir Roğer Casement cellit dize düşti z Harpien sonra da bu ta'isizlik MASAL ÇOCUKLARI IN AŞK VE HİS ROMANI: MUZAFFER ESEN mu da günün birinde ödemek fır -|* vil ve asker bütün muhaliflerin top “antı yeri haline geldi. © Günün birinde bu salonda şık, gü- sel konuşan, genç bir zabit peyde oldu, Pek az ari olan bu aloe genç zabit bilhassa hararetli bir ka büle mazhar oldu. Başka türlü €* olamazdı, çünkü “modem,, dmiler makta tereddüt etmiyordu. Fon Ribbentrop sulh müda ie | arasında kendisine bir mevki eden - meğe çalışıyordu. Harbin Almanya için kaybedilmiş olduğundan şiip besi yoktu, Yanlış düşünmediği Si: müddet sonra anlaşıldı. Kay kaçlı, Ribbentrop evelden sulh tarat - tarları arasında tanınmış bulundu ğu için Versay muahedesi müzaxe releri münasebetile Parise giden, mw rahhas heyetine dahil öldü. Yurha şt Fon Ribentropun ( (yüzbaşı'ığa terfi etmi Murahhas heyetin - deki vazifesi askeri mütehassıslıktı. HARPTEN SONRA... Alman murahhas heyeti Berli döndüğü “akıt, Fon Ri © yayalında ilk defa olasak, hattıha- | reketini tayin hususunda tereddüt etti. O devirde, minlerce genç #5 bit onun vazıye..nue ve mütered #t bulunmakta idiler. Pilhakika, kaybedilmiş bir harp sn çıkmış, ordudan ayrılmış bi senç zabit ne yapa'"irdi? i meseleyi sız bir şey... yakınla »İ mağı' tercih etti. Yakışıklı şık bir gencti. Erkekler odö celi buluyorlar, kadınların * ise onun için çıldırıyorla 3 her salona girip çıkabiliyi GARİP BİR İTİ Arkadaşları soruyorlardıi — Neden ecnehi bir Mi gitmiyorsun? Meselâ aske 1â51s arayan Rusya, Çin, & merika var. Ribbentrop cevap veriyü — Ben buradan ayrılan — Niçin? — Aleyhime bir dava vafı .. Nedir biliyor # Beni ordudan kaçmakla liyorlar. — Ne diyorsun? - İlhamnameye nazaraf “İzinsiz olarak alayımı ancak harpten sonra dönme kat göreceksiniz ki bu İŞİN xemesi başlamadan yüksek dir emirle meni muhal dacağım. Harp esnasında, böyle tulması icap eden vazilelef 70 zabit bulunduğunu bileti daşları bu cevapla iktifa © j3. Fakat Ribbentropun Jikirler taşıdığını açıkça ortaya koy! si başlamazdan önce ut hâdise oldu. Almanyada yeni Cumhuriyet . hükümetini gayet geniş, aynı za ikeri hem de siyasi suçla (bir umumi al-ilân etmek * aftan istifade edenler ari Ribbentrop da vardı. # ŞEREF JÜRİSİ şıFon Ribbentrop C çiğ dü. O suça istedi, İrabu arkadaşlarnıdan ) olarak top.anan bir gi ki affa muhtac olsun? H# zaretine müracaat ederek © İme olunmasını t Filhakika dünyanm hiç b kemesi aftedilmiş bir sag ine| bir adamı muhakeme ! “Ribbentrop, Fon Papel yirkaç zabit arkadaşını #. İ ek vaziyetini anlattı. BİF gi müzakere ederek arar verdi; “Harp esnasında mili Ribbenirop şayam takdif " Osun gibi «lan zabitlerden biri pal bin şekilde çalışmış ve “üzbaşt Roehm (30 haziran hâdise İrimin emirleri üzerine Ö inde öldürülenlerden) askeri mü - aklar göstermiştir ki, der Moss ola; gt si memud bir surette bird Bir başkası, yüzbaşı Bravwı zer) Kayetlenmeniş olsaydı i “almıs Cinlilere adam “llürme u süllerinin en modernlerini mek üzere Çine hareket etti. 70 yüksek takdiriyle | nuhakkaktr.,, söyliyeceklerim her halde mez ama zarar yok. İnsan ho” miyenleri işitmeğe alışmalıdır. — Söyliyeceklerinizi gözümü ” dan dinlemeğe hazırım. — O halde dinleyiniz. Sizden ümidimi kestim. Haftalaı hüzün içersindeydi. - Yetişir, Behire, ağlıyamazsınız. Size daba güzel bir buket yaptırırım. Ondan, Necdet Beyinden daha güzel bir buket.. Behire şimşek gibi bir bakışla Nihadın sözünü kesti: “- Hayır. Bundan sonra vereceğiniz buketi alır mıyım sarıyorsunuz. Genç mimar, heyecanlı bir hareketle silkinerek öfkesini yenmeğe çalıştı. Fakat buna rağmen yüzü sertleşti. Behirenin bakışı bu gurur ifadesi kar- şısınde 'bir kat daha dumanlandı. Haftar lardanberi yenmek için uğraştığı hisleri coştu. Ağzını açtı ve sözleri ölçmiye lü - zum görmeden düşüncelerini dökmiye baş ladı. Mü'lâyim İnsanlarm 8fkesi şiddetli ve devamlı olur, Behirenin öfkesi de kolay kolay geçmiyordu, İnleven bir sesle haykırıyordu: -- Buradan gidiniz artık, Nihat Bey, Sizi bir daha görmek istemiyorum diyo- rum, Sizden iğreniyorum, sizi evimden kovuyorum. İşitmediniz mi? Sizi kovu - yorum. Buradan gidiniz. - Behire,. Sözlerini düşünerek söyie, Unutma ki... — Hiç bir şeyi unutmuyorum Nihat Bey. Hattâ kızgın bile değilim. Sakin sa &in düşündüklerimi söylüyorum. Buradan gidiniz. Sizi görmeğe lahammülüm yok artik... — Behire,. kendini topla.. Bana bu şe- kilde muamele edilmesine tahamınül e - demem. Nihat sapsarıydı. Sert bakıslarla gene kıza meydan okurcasma bakıyordu. — Behire.. Bu huyun hiç iyi değil. Dü sin bir kere.. Ya ben de öfkemi tutama- saydım. Bu sözlerin beni de sinirlendir - seydi.. O vakıt derhal kapıyı açıp gitmem ve bir daha dörrnemem Tâzımgelecekti, Genç kızın bakışları çelik bir yayı an- dıriyordu. Tehdide benziyen bu sozler karşısında irkilmedi. — Ben de bunu istiyorum. Gidiniz ve bir daha gelmeyiniz. — İyi düşün Behire.. Bir defa gideisern bir daha dönmem. Behire ıztıraplı bir kahkaha att — Anlıyörum. Nihat Bey. Çok iyi ör liyorum. Yine karşımda eski mağrut ve mütehakkim tavrı takınmak İstiyorseyız. Fakat o günler; geçti. Tahakkümünüz, gururunuz, hattâ öfkeniz beni korkulu, yor. Çünkü gimdi artık benim ıçin bir hiçsiniz. Sonra nişan yüzüğünü parağındari koparır gibi çekip çıkardı: — İşte, malımızı da alıp gidiniz. Ümüt ederim ki, onu takacak birisini kulüy hu- tursunuz. Hattâ isterseniz Emirününde kolkola gezdiğiniz kıza veriniz. Beklemediği bu ağır ithamlar karşısın. da Nihat bir defa daha sarsıldı. Bu sefer İzzeti nelsini aşkından daha çok varalat- maşti, — Bü da nereden çıktı, dedi. Emirö * nünde kolkola gezdiğim kız da kim olu . yor? Sen çıldırmışsın yavrum, Bu eski hi kâyenin bugün icin hiç ehemmiyeti yo tur, — Sizin için ehemmiyeti Fakat benim için mühimdir, — Kıskançlık sizi düşünmekten me » netliyor Behire. — Kıskançlık mı? Sizi mi kiskanıyo . rum? Güleyim bari. Vallahi haya'e ka - pılryorsunuz, Nihat Bey! Size dair ne düşündüğümü isterseniz söyliyeyim, Bu alay savını olmıyanilir. meğs Niçin bunu bana daha etmek istiyordu. Fakat Y iş yüzünün korkunç - Hayır gülmeyiniz Nihat ba ciddi, Haftalardır vicda: dee ettim. Sizi sevdiğimi oi dan vok Forkuyordum. Fakat © tamamiyle lâkayt olduğumu Goğusu buna çok sevindim Teşekkür ederim! koyulmustu. Halbuki Ku yerde dimdik duruyor. bir dille söz sö Nihadın ağzımı tamamiyle K*” söylüyordu. e (Devami vak. taltii çen E mediniz. Beraber bir çaresini #* Nihat bu cümeyi söylerken birenin sözlerinden ne kadi” pide açıkça gösteriyordu. Bel ui Nihat odanın içinde sinirli gi sid |

Bu sayıdan diğer sayfalar: