11 Aralık 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6

11 Aralık 1939 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sinema Finlandiya ... 1938 de İngiltere adar film imal etmişti Hakkındaki esaslı malümat, halk tarafından ancak harbe gir dikten sonra öğrenilmeğe baş- lanan Finlândiya film imali &sx- hasnda da ileri Ogitmiş bir memlekettir. 1938 senesinde Fin- lândiyan m film imalâtı o sene İn- gilterenin film imalâtına kemiyet- çe muadildi, Bu kadar çok film yapan Fin- lândiya, memleketteki 700 sine- ma salonu için hariçten de film getirmektedir. PFinlândiyada en çok rağbet gö- ren filmler Fransız mamulâtıdır.. Amerikan filmleri daha sonra gt lir ve bu filmler hemen hemen « Amerikada piyasaya çıkarıldıkla- rı tarihlerde Finlândiyada gös- terilir. Finlândiya çok eski bir film müstahsilidir. Daha 1908 sene - sinde Finlâindiya “Gizli alkol imalâtçıları,, ismiyle ayni za manda hem dokümanter, hem de dram mahiyetinde bir film vü. cuda getirmişti, 1915 de Finlindiya film sana- yü teşkilâtlandı. Erkoki Kam ve Teuvo Puro isimlerinde iki aktör “Suomi Filmi,, ismiyle (Fin li sanında Finlândiyaya Suomi de- nilir) bir şirket kurdular. Bugün Finlândiyada dörtbü- yük film şirketi vardır. Süomü Filmi bunlardan biridir, Daha zi- yade tarihi filmler imal ediliyor. Çünkü tarihi filmler şimal mem- leketlerinde çok rağbet görmekte- dir. En meşhur artistler Regina Linnankeimon, Helena Kara ve Simo Hurtta'dır. En meşhur 1e- jisörler ise Risto Orko İle Oroo Saarikividir. Risto Orko, Helsinkide 1940 temmuz ve ağustosta yapılacak olan olimpiyatlar için büyük ha zırlıklara girişmişti. Emrinde 40 operâtör çalışacak, 600 bin met- re film alınacaktı. Bunlardan kr sa filmlerle propaganda filmleri ve bir de olimpiyat oyunlarına dair 2000 metrelik bir film vücu- da getirecekti. Harp başlamazdan bir müddet önce de Mannerheim müdafaa hattına ait bir dokümanter çevir- meğe teşebbüs etmişti. Malüm olduğu üzere bu istihkâmlar Fin İindiyanm Kareli hudutlarında yapılmış modem istihkâmlardır. Bir kaç sene evvel yapılmış ve 1918 de Viborgda Ruslara karş kazandığı zafer üzerine askerleri tarafından mareşal ilânı edilen ku- maridanın ismine izafetle “Man nerheim istibkâmları,, ismini al muştur. Bahsettiğimiz filmde (başlıca yıldız bu istihkâmların dekoru işinde, Finlândiyanın günde iki ditre süt içen (o atletlerinden ewü rekkep ordusu olacaktı. Filmin tamamlayıp tamamlanmadığı meçhuldür. rünüz. Hem maziyi hatırlamış hem de biri Türk. diğeri Alman olan bu iki artist Ohakkında bir mukayese yapmış olursunuz, Sabiha (çen: “— Gideceğim!,, cevabmı ver di. . Fakat * , Türkkuşu başöğret meninin, tayyarelerinden (vakit bahap, yahut u-maktan vazgeçip *u sahmete katlanıcığını" inan nadım! ÜNYAYI İNLERKEN... Giyom Tell operası Dünyanın en meşhur dört, beş büyük operalarından biri olan Milânodaki La Scala tiyatrosu bu seneki kış mevsimine perşem- be akşamından itiberen başladı ve ilk olarak Roasininin “Gügli- elmo Tell,, operasını (o temsil et- ti, Bizde Guillerme (Giyom) Tell diye tanınmış meşhur tarihi kah- ramanı herkes bilir. Oğlunun ba $ı üzerine konulan elmaya nişan alan bu muharip, 16 iner asırdi İsviçreyi Avusturyanın boyun- duruğu altmdan kurtarmıya ça İışmıştır. İmparator 1 inci Ak in İsviçre valisi olan Geseler İ vermek i bir sırığın üzerine dükalık şap- kasını koyrmış ve gelen geçeni bu şapkayı selâmlamıya mecbar et- mişti. Giyom Tell bu emre itaat etmemiş, vali de, nişu.ncılığı ile meşhur olan bu adamı, oğlunun başı üzerine konulacak bir elma" ya ok atmağa mahküm etmişti. Fakat Giyom Tell, nişancılığır na güvenerek, oğlunu vurmak ih- timalini biç aklına getirmemiş ve nitekim de oku elimaya saplamr ya muvaffak olmuştu. “Wilhelm Tell,, isminde, Al man şairi Sehillerin şaheseri sa- yılan bir facia piyesi vardır. İtak yan bestekâr: Rossini de başkası tarafından yazılan bir metin üze- li rinden, dört perdelik bir opera yapmıştır, Avrupa dillerinde, soy adımdan evvelki küçük isimlerin, bazan her lisanda ayrı bir şekli vardır. Bunun için Fransızların Guillesume (Giyom) ( dediğine Almanlar Wilbelm,, (İngilizler William, İtalyanlar Guglielmo | (Gülyelmo) derler. Yukardaki isimlerin değişikliği de bundan ileri gelmektedir. Bahsttiğimiz kahraman İsviçreli olduğuna gö- re, bizim aslını muhafaza ederek Giyom Tell dememiz muvafık © lar.) Radyo artistleri g Meşhur tiyatro ve sinema ar“ tsti Frances Day salı günü akşa- mı Londra radyosunda en meşhur şarkılarından bazısını söyledi. Meşhur İngiliz şantözlerinden Margaret Eaves vereceği bir kon- #erin saatini bekliyerek istirahat ediyor... i | Caz orkestralemdaki şarkıla- re ile meşhur Felr Soyran-'ne ismi nin gösterdiği gibi, sevimli bir fellâhtır. dABlr — Asyam kuslası Amkara Radyosundan sabah progr Radyonun faydasız bir eğ- olmadığımı, zannedersek, bugün herkes kabul etmiş bulu - nuyor. Onun için, bir memleket radyosunun dinleyicilerine azami isti yi temin etmesini isteye“ lence ni Ankara radyosunun prog» kifayetsizliğini burada, muh vesilelerle işaret etmiştik. Bu arada, Türk dinleyicilerine musiki kültürü ve umumi bilgi usundaki yardımlarını da memnuniyetle kaydettiğimizi hatırlıyoruz. Yab memleket- kısa dalga üzerinden ay- rıca neşriyat yapılması emennimizin tahi ler iç i gördük de memnun olduk. Ankara radyosundan istedikle- rimiz fazl tediklerimiz sadece ker memleke- tin, radyo neşriyatmda, dinleyi- dilerine temin ettiği hizmetlerin esaslıları arasındadır. e Bugün Türk dinleyicilerinin tatminini, Ankara radyesundan bekledikleri bir ihtiyacı İşaret etmek istiyo- ruz. Bu, cimnastik - daha umi clarak bir sabah programı - tidir, Radyoda dinlediğimiz bir par“ çanın ruhumuz üzerindeki tesiri- nin, ne kadar büyük olduğunu tekrar etmiye lüzum yoktur sa- mırız. Yalnız, bunu ruh üzcrinde- ki bedii bir tesir olarak değil, ruh vasıtasiyle bütün vücuda ve in- sarın bütün hayatına şamil olan bir şey sayulamaz; İs. ! bir tesir olarak kabul etmeliyiz. “Sabableyin sol tarafından kalkmış, dediğimiz aksi kimsele- rin sabah sabah sinirlerini bo zan bir hâdise ile karşılaşmış ol- duğuna emin olabiliriz. Uykusun- dan bir satıcının bağırtısı ile w yanan bir adamım, evvelâ yüzünü yıkarken, sonta (kahvaltısını €- derken ve daha sonra işe başlar- ken akşi hareket etmesi kndisinia değil, ancak ruhiyat kanunlarının bir hatası sayılabilir. Halbuki güzel bir musiki nağ” mesi ile, hoş bir hava ile uyana- cak olan adamın hiç bit zaman “sol tarafından,, kalkmasına im- kün yoktur. Radyosunun düğme“ sini böyle güzel bir hava üzerine çevirerek kalkan bir kimse için o gün o kadar pembe başlamıştır ki! Hele bu şön musiki neşriya - tından sonra cimnastik saati baş- ğı zaman, ruhundaki bu zin“ iği vücudu da daha maddt bir şekilde kazanacaktır. Bugün Avrupa radyolarınn hemen hepsinde bu şekilde sabah saatleri vartlır, Bunlardan - sa- bahleyin hava yalnız yakındaki veya çok kuvvetli orta dalga is tasyonlarını almıya müsait oldu- ğu için - Bükreş ve Sofyayı dinle- yebiliyoruz. Bilhassa Sofya bu cına işaret ettiğimizi sanıyor ve ı BİRINCIKANUN — 1 SİL mapa Vİ Kulak uçları “Bana kulağınızın nu gösteriniz, size olduğunuzu söyliye! Günkü kulak memeleri a İ cin hakiki ahlüklarını oraya Seli | ir, Tarı şa veya bu şekide “e ğuna göre, ait olduğu ins gf İ kotayhıkla anlıyabitirsiniz. veya bu tipte bir kimse old Buna için kulakların şekil iz ver sh amı istiyoruz İN ne göre langi karakteri #öSÜE lerini bilirdi de iğ venmek lânm, İşte site öğretiyotüz: ep tiyle - idman hareketleri yap ( ihtiyacın o karşılanması için rağ. abilir. — - yomuzun bu hizmeti esi: getemes RBunurla, bir memleket ihtiya" | yi düşüneceğini umuyoruz. Vahdet GÜLTEKİN Araya giren karakedi “Masal dinletmek,, (dilimizde boş lâkırdı söylemek gibi bir ma- naya gelir, Onun için, radyoların ahaliye masal dinletmesi pek iyi karşılanmayabilir. Halbuki, çe Radyonuzda güzel bir . parça dinlerken araya giren — hurultılar, vızıltılar ne kadar can sıkıyor, de“ Bil mi? Dikkat ederseniz kısa dal- | cukluğumuzda dinlediğimiz masal ga ve bazı kuvvetli orta dalga is | Mim tadını unuttuk mu zannedi- tasyonlarından başkasını o temiz yoçsunuz? almak hemen hemen hiç kabil ol* mıyor. Hele Ankara raiyosunun ağızdan konuşan sesi en uri" mi bir şikâyet mevzuu oldu. Dinlemek istediğimiz istasyonla bizim aramıza girerek hurıldaya" rak ahengi bozan bu karakedi ne dir? Dinlediğimiz yerde veya radyo istasyonunun bulunduğu havalide Öyle masallar vardır ki bunları büyükler de zevkle dinler. La Fontaine meşhur masallarından bi ri için “bana anlatsalardı bundan bende bürük bir zevk o alırdım,, der. Perrault (Pezo) nün masalları da şüphesiz bu nevidendir. Elbise" si olmadığı için ablaları ile ber” ber düğüne gidemiyen, sonra bir ziyetler€ eğerler, 9 dukları İ takat miki yükselmek “3 sizliğindei az şeyi? ederler. İ sabah programında en şen milli oyun Kavaları çalıyor. Bükreşin her sabah muntazam bir cimnas | sik saati vardır. Rus istasyonla- rında da ayni şekilde meşriyat bulunuyor. Bunlardan bizim için istifade pek mümkün olamaz. Bir kere kendi yurdumuzdan gelen musi ki nağmelerini şüphesiz herhangi bir yâbancı neştiyatına tercih © htiyacımız vartlır . İkincisi ve daha mühimi, « mem leketirin saat farkı dolayısiyle - oranın sabah saatinin bize uymu- yacağıdır. Dillerinden anlayamı” yacağımız da başka... Binaenaleyh, Ankara Tadyo- » meselâ € ile 7 arasında * ş olmazsa bir saat, hattâ yarım saat bir sabah programı isteyebi- liriz. Evvelâ şen memleket hava- eriz ve O: ları veya dans havaları ile baş lâyacak olan bu progtam on beş dakika çalgıdan sonra on veya on beş dakika da » pivano Tefa- havanın bozukluğundan ileri ge len parazitleri ve telsiz telgraf is tasyonlarını hesaba (Okatm bu, ekseriya, bir diğer sesidir. Ayrı ayrı ahenl seslerin bir araya gelmeleri * tıp” kı karşılanan bir kedi ile köpek gibi * hırıltı ve zırıltı hasıl ediyor. Bunun da sebebi, istasyonların çoğalması üzerine, dalgaların ha vada çarpışmadan — ilerlemesine yer kalmamış olmasıdır. Binaena- leyh Karakediyi kovmak o ancak yeni bir keşfe bağlı. kın elbiselerle yük bir zevk duyardı. anlatacak. Zonguldak kömür havzasının devletleştirilmesi (Baş tarafı 2 inci sayfada) bunun neticesi olarak ta memleket ihtiyacını tam mânasiyle kar. şlayamıyordu. Bu ocakların devletleştirilmesi, hattâ ilk zamanlar. da bile bu mahzuru kısmen ortadan kaldıracaktır. . Fakat kömür ocaklarından istenilen randımanın alınması sade. ce bir teknik meselesi değildir. Ayni zamanda bu tekniği kullanabi. İscek işçi meselesidir. Bizim kömür ocaklarımızda çalışan işçilerin hemen, hemen hepsi muvakkattirler, Köylerinde kendilerine kâfi bir geçim te. min «demiyen ve muhtelif şekillerle borçlanan — köylüler zaman, zaman buralara gi çalışarak bir kaç para kazanırlar, ve köyle. rine dönerler, Bu, işçilerin ocaklardaki çalışma ve yaştma şartlarını yükseltmek, sıhhatlerini ve diğer sosyal ihtiyaçlarını garanti altına almak suretiyle kabil olabilir. Bunun için de oradaki işçiler, ailelerini geçindirebilecek bir li meli, çoluğunu, çocuğunu barındırabilecek obir ilmeli ve oradaki çalışma şartları, onu kısa bir za. man sonra hasta ve işe yaramaz bir hale getirmiyecek şekilde dü- İ zeltilmiş olmalıdır. Bir İki sene evvel Zonguldak madenlerinde yaptığım bir tetkik sıragında bu bususta yapılması lâzım gelen bir çok şeylerin ve akaması icap eden bir çok tedbirlerin bulunduğunu © gözlerimle gördü Ocaklarda modern tekniği tatbik işini ve bu suretle bekleni. İen yüksek randımanı alabilmek için işçi meselesini halletmesini, hususi ve dağnık sermayeden daha fazla beklemeğe mahal yok. tur. Bu işi ancak devlet sermayesi ve devlet eli halledebilecektir. Bu itibarla Zonguldak kömür havzasının tek elden idaresi ve devletlestirilmesi çok mühim ve takdirle karşılanacak bir te. şebbüstür, İnkılâbrmizin ve halkımızın nefine doğan ve inkişaf eden devletçiliğimizin bu merhalesinde de hissesine düşen vazifeyi hak. kiyle başarabileceğine kat'i emniyet ve itirmadımız vardır, peri tarafından, düğüne gitmesi içi giydirilen, zeldir! Bu masalı bizzat Perraul? ya anlatsalardı, o da herhalde bü- Dilimize yapılan bir tercüme sinde külkedisi ismi verilen Cins derella masalı önümüzdeki per şembe akşamı Londra radyosu $a* de küçüklere değil, büyüklere de maheup ve endişeli bif işaretidir. Kulaklatı böYİS insan içtimai bir mahldk çin lüzmriigelen vasıfların "a dan: mahramdur. Hayatta £ kıyet kazanamaz. Hayat daima müdafaa ile hulâs& lir. Ve muvaffakıyetsisiW? lenir, ii 5 — Kulak kenarları (ASİ, rik ve ucu penbe olan #nyet anlayışlı zeki ve Dİ : selerdir. Bilhassa kenarin” kulüklar inusikişimaslar “gl görülür. Kadınlarda böy “a dnima hassasiyetin diyet galebe edeceğini gösleriK rettir. ye marları çok kalın yeri pozliif 6 munlazam kulaklar vi sit düşünceli kimseler i Bunlir de) ize misli kündürler. Ye gayeleri yere ve doğrudan doğruya # Mi yük kulaklar tanını5ı$ iiyde rınındır. Böyle insanlar şiddetli olur, 71 Arkadan bakıldı utu farin yapışık görün” iyitik metodik ve dürüst nin işaretidir. Kulağı V*. olan bir kadın vey akıyetten hemen de yüz emin olsbilir. tablatlıdır. Fakat hayal takıy sizlik A Lİ GM EEE İĞ SİL İZ EM A iü her” teyenlerin “Almanca? y ismine mektupla gaz“ racaatı, m EE dd

Bu sayıdan diğer sayfalar: