17 Mayıs 1940 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

17 Mayıs 1940 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İnkibaz, hazımsızlık, mide bulantı ve bozukluğunda, MAZON MEYVA TUZU barsak tembelliğine, midg yök ve yanmalarında e rim ve midevidir ani > Feride para i adr, .. Bundan de İYİ yanlış anlatmış ş. Feride oraclar açmadı kovuldu. Önce hatırma Nile gitmek gelmiş, Fakat O kabu. içir bi ar Sonra fena ir hâreket yapt uk arkadaş k bundan sonra mra devam e > Bu arkadaşı da olacak, Ondar n mı? demek siz Feri leneceksiniz? Cerimin derin ve mert vle ey) bakışı yan Zehranın kü nberi kendisini Manevt anne ina itimadından ve tluğundan e emin olduğu için ha en küçük erinden kımıldama- ni Yalnız Sarpın siyah başma pi“ alnını dayamış dalgın dal | dinliyordu. Bayan Zehra hay ie kalrarştı. > Hamdolsun ki böyle Vendiniz. Feridenin dün ge kim geçirmesi birçok dedi Vara sebebiyet verdi. Böyle bir devam eti mesi tabit kabi! İharvy 17,5.940 Cuma « 14.00 Müzük: Karışık prog. İPLİ. son Program, ve mem. ay, at ayarı, 18.05 Müzik: Hafif ig (PL), 1839 Müzik: Dans ir ( PL), 1910 Müzik Çalanlar; iz, 'trsan, Refik Fersan, Fa! Okuyan: Müzeyyen Senar, 19 taç leket saat ayarı, Ajans ve İayreleş Baberleri, 20.00 Müzik Ça * Kemal N. Seyhun, Cevdet a Şerif tou, izzeti tin Okta. . Di Radite Erten, 2 — Okuyan: #enBas, 20.30 Konuşma O ÇASİN üş anik mepkibeleri), 20.45 Mü. | hi, erleri ve şarkılar Çalarlar Net ma #at iye. adan Haberle, at, Esham — Tahvilât, Kam. 50 | ç, Nukut borsasr, (Fiyat). vi, Gazband Ce) 3825/2820: Proğram ve pe m, Baahaydar Te Emin eğin Aptülenbher (04734) OR — taz BARSAK ve İÇ akin, muayenehanesi 8 İBRAHİM < DENKER MRP dahiliye mütehassısı Nİ Ağnenmi, Sakıyağası ke, © Göplçeşme sokak » Telefon: 42468 20 yararın hastala seriri muayene ay t ran e arm eğ e. ı hiç düşünme” | “ gayet cafiyane bana, eski ve İ rim Arpsemini mas | ğ Zahiyeci solak No, ? polis | MİDE ve B NAKLEDEN: BURHAN BURÇAK —.— aV 7 dilik daha burada iramaz. Hakkınız var. Dün ge İ ce, bu çocuğu kabul etmekten ve | annemin odasında o yatırmaktar a bir şey yapamazdım. Bügün ona emin bir yer aramağa çıkaca ğım.. Feride henüz pek küçük ol duğu halde çok zaman nişanlı du ramıyacak, Çünkü bir çoklarınmn koduları devam eder durur. ndir ki hemen bir ay son Bayan Zehra bir müddet düşün a bir ay kadar Ferideyi ul edebileceğini (o gayet resmi bir dille anlattı. Fakat Ke ürle sözünü kes ti. Bayan Zehra cevap vermeden omuzlarını silkti ve Ferideye doğru İ ilerledi. Genç kız pencerenin ya" nında ayakta duruyor, dikkatle on- | ları dinliyor ve bir kelime bile söy” lemiyordu. — Allahaısmarladık o Feride! Zevciniz için sadık ve vefakâr bir zevce olmanızı temenni ederim, Feride ciddiyetle bi iğdi ve — Ben de temenni ederim, dedi Bayan Zehra odadan çıktı. Ke kendisini kapıya kadar gö * türdü ve sonra hemen odaya dön. dü, ünde garip ve sun'i bir tebessüm vardı. — Ne yapalım yavrum, kısmet böyleymiş, dedi. Fakat sözünü bitirmeden Feri * de boğazına tıkanan .bir saadet ve minnet hıçkırığı ile boynuna sari- dı: — Ah Kerim! Benim koca Ke Sadık dostum, ağabeyim. Ne iyisiniz artık hayatta yalnız değilim. Korkmuyorum, mesudum Teşekkür ederim, çok çok te şekkür ederim, re yavrucuğum. Yine tekrar ediyorum, yaptığımız bu büyük deliliğe inşallah pişman ol- mayız. «- Çok mesut olacağız Kerim Hiç cevap vermedi. Yalnız elle- ri arasına sığınan küçük eli öptü (Devamı *ar) MARAYDAN SanRemoj ya | SanRemolan AAE ZARA —BZ Onlar bu suretle bu iki mukave met unsurunu kırmağa başladılar Yanımdaki nasırların âciz ve mes &eneti milleti derin bir ümütsizliğ. düşürdü, İngilizler İstanbul Türk- tüğünün manevi kuvvetinin kırıldı ğını ve istikbalden ümitlerini kes tiklerini görerek birinci (o mukave net unsurunu kırdıklarına ve oy- nadıkları rolde muvsffak oldukla rm. kanaat getirmişlerdi. Bu muvaffakiyetten neral İstef'ten Major G. Flip al t maaş muxabilinde ikramiye ai mış ve Londrrdan da kendisine bir takdirname gelmişti. Damada gelince, o, İngilizlerin tavsiyesini he telâkki oOederek yirmi sene evvel tanıdığı ve ondar sonra bir defa bile görmediği mü tekait, pinti eee kabineye aza intihap «ti Hattâ bazılarını. çoktan vefat etm', olduğu haberi alınca salnameden adam araştırma ga kalkmıştı. İngilizler hükümeti bir taraftan avuçarının içine almağa çalışır ken, bunak başvekil de derme çat- ma bir kabine listesi tanzim ederek padişaha arşetı Anadolu” Türkün coşkun ruhu bu hallere taha 'mül edemiyerek yavaş yavaş coşmaya başlamış ve milli cepbeler teşkil ederek Ayva lık, Soma, Akhisar, Salihli, o Aş dın, Adana, Islahiye ve Antep ci- hetlerinde düşmanla garpışmağa ve saray erkân ve hükümeti lâ kayt ve İhanetkâr vaziyeti sında kendi kendine kalan ve hiç bir şey düşünmeden yalnız aşkı istiklâl ile ayaklanan - milletin bu feverarı İngilizleri ve saray erkânı mı endişeye sevketmişti. Buna mukabil İstanbul hükü meti bir şey düşünmüştü: Anzavu- ru garp mıntakasında milli kuvvet lere karşı göndermek, Oo Anzavur evvelâ Manyasta kargaşalık mış ve halifş tarafımdan geldiğin ilân ederek Isyan sahasını Susığır lık, Gönen, Uluabad mımtakalarına kadar genişletmişti. Miht hareketi boğmak maksa dile 25 teşrinlevvel 335 de başla” yan bu isyan bir ay sonra miralay Kâzım bey ve rüfekası tarafından da bastırılmışken, gene (Anzavur dolayı ge | nel Yoğurt sı Kim yoğurda Zeytin Raçsi Mazgal kömürü Odun #tlerinin mayın/1041 sonuna kadar Kilom 14 adedi 6 kilosu 80 kilomu 45 kilesu çekimi 278 Komisyonumuza bağlı Galatasaray, Haydarpaşa, Kabataş erkek iselerile Çamlıca, Kandilli ve E: süt ve kâse şoğurdu kapalı zarf usu Liseler Alım, Satın Komisyonu Reisliğinden: Beherinis T. B. Kuruş kilosu 20 Miktarı saati 24/5/b40 cuma G. saat 14,80 ön Kilo 85000 Kilo 50500 ) sant Adet 12300 ) nildö de Kilo 10008 . 15 de Kilo 7000 " 1645 de Kilo 33000 « 15,30 da Çekisi 1163 » 1345 de ihtiyaçları olan yoğurt, ve mahruket açık eksiltmeye konmuş Ekslitme gün ve 16 şubat 3365 da ikin bir isyan daha çıkarılmış sahayı takiben Kirmasti, Bandır nı da sarmış ve sa” ü bir ay kadar güldür dükten sonra kaymakam Rahmi bey ve rülekası tarafından tekrar bastırılmıştı. tarafından kiyetsiztiğinden pek ziyade müte- essir oluyordu. Nihayet Ferit paşa nın İngilizlere vaki olan zelilâne müracaatı üzerine (Kuvayi inzr batiye) teşkilâtına © başlanmakla beraber 336 bi bastırılan (Düzce) isyanır bir Düzce isyanı takip etmiş ve 1 ağustos 436 da başlıyan isyan sa" bast Düzce, Bolu, Mudurnu, Ağ pazarı mıntakalarına kadar sirayet etmişti. Bu İsyanın itfasında mü- rettep Nâzım fırkası ile Atil bey kumandasındaki 34 üncü fır ka, Cafer bey millt kuvvetleri, Kr hıç Ali (lis kuvvetleri ile Bim başt İbrahim beyin süvarileri ve Necati ve Relet bey (o müfrezeleri fevkalâde yararlık göstermişler ve İngilizleri fena halde telâşa düşür- müşlerdi. Çünkü ikinci Düzce İs- yanı doğrudan doğruya İngilizle- rin teşvik eseri (o olduğundan, bu mağlübiyet kuvayi inzıbatiye mün tesipleri" üzerinde büyük ve fena bir tesir yapmış ve birer birer te bur ve bölüklerden Anadoluya fi- rar ve iltihaka başlamışlardı Vahidettin ve Damat Ferit bir gece harbiye nazırı Süleyman Şe fik paşayı Yıldıza çağırmışlardı. Vasiyeti tehlikeli görüyorlardı. A- caba ne çare bulacaklandı? stanbu! hükümeti taralından Anadolunun muhtelif yerlerinde çık isyanların i kuvvetlerce derhal bastırılma dan müteessirdi. Damad Feridin, barbiye naztn Süleyman Şefik Paşadan beklediği çok şeyler vardı. Hattâ Damad Perid ümitlerinden Vahidettine de bahsetmişti. Fakat fahidettin (Kuvayı inzibatiye) nin istikbali - ni parlak görmediğini sertabib Reşat Paşaya defeatla söylemişti. (Devamı var) Ekstit- in Şekli Kupah mi 587 25 2r 465 25 Kapak Açık Açık Açık sküy buz H- e, zeytin, regal Eksiitme Beyoğlü istiklâl caddesi No, 349 Liseler Alım Satim Komisyonunda yaprlacaktır. İstekiller kapalı rarflar için ilk teminat makbuzu ve 1940 yılı ticaret odası vesikalarile 2490 sayılı kanunun tarifatı dairesinde hazırlıyacakları taklif zarflarmı yukarıda hizalarında gösterilen saatten bir saat evveline kadar sözü geçen komlayon te komisyonda bulunmaları. toameyi görmek ve müracaatları, (3381) HTLERN YANINDA ODA HIZMETCIŞI IDİM, “2 aramanı HİTLERİN ESKİ HİZMETÇİSİ PAULİNE KOHLER —Üü— Berhtesgadene geldiğim ilk gün” lerde, icabında hata yapmamam i- çin, oradnki emniyet tertibatını da İ hana birer birer göstermeyi ihmal relsliğine makbuz mukabilinde vermeleri, Açık eksiilmeler İçin teminat makbuzu ve 1040 yılı ticaret odası veaikasile hizalarında gösterilen gün ve sont- teminst yatırmak (istiyenlerin (o Galatasaray İlserinde etmediler. Bu tertibat o kadar 8 j kıki, Hitleri değil hariçten, içerde çalışanlardan birinin bile öldür mesine imkân yok. Bu ii am cak Hitlerin bütün itimadnı ke zanmış, çok yakın bir ahbabı için mevcuttur. Evvelâ (o malikânenin etrafı fırdolayı 3 sıra hava to; çevrilmiş ve bütün bu dıvarlardaki kapılara gizli maynlar konulmuş» tur, ân Binanın bütün iç ve dış kaprla. rında fotoelektrik gözler vardır. Bunlar, içeri giren bir adamın der hal fotoğrafını çeker, bütün bina dahilinde çınlayan bir gili çalarak etrafa işaret verit ve aynı zaman, da, bütün kapıları birdenbire ki - İitler. Gizlice içeri girmek istiyen komisyon O kâtipliğine bu suretle, muhasara edilmiş bu * İunur, derhal enselenir. Hitlerin çalışma odasının kapı * sında bundan başka ayrıca bire lektrik tertibatı vardır, Bu terti- bat, içeri girenin üzerinde, taban Ca, biçak vesaire gibi madeni bir eşya varsa derhal haber verir. Hoş Hitlerin tâ yanma gelinceye kadar bir kimsenin üzerinde böyle bir şey bulunmasına imkân yoktur ya; zi“ ra, Hitlerin adamlarından başkası dış kapıda sıkr bir muayeneden rilmekte ve üstleri başları si. kıya ara nt nın üzerinde de b tertibatı v şesinde bi Hitlerin masası m emniyet bir kö * k düğmesi j eksik sanki? Yanlış telefon Nakleden : Baki BAŞAK sarışı kırları, mavi şemaşile açı pencerenin karşısında adetâ gülümseyor. Bay Muhsin yemeğini yemiş, bir şezlonga uzanmış, bu açık pencerenin önünde cıgara içiyor. Yanında karısı bardağı buğulan dıran soğuk şerbeti yudum Yur dum içerek düşünüyor. Şöyle bir bakılırsa mesut olmak için neyi Henüz pek genç daha otuz beş yaşında, dostlari nın dediklerine göre ber saman dan daha güzel, çök #engin, şıh- hati yerinde... E bundan fazlası nı istemekte “bulunca bunamak" derler, Fakat buna rağmen ha yatında hiç İlinmeyen bir k karan» lık, bir gölge var. Muhsin kendi ne karşı artık eski caribeyi, eski sevgiyi duymuyor, Hem beri ih tiyar olsa da bu değişikliği iht yarlığına yorsa.. Ne gezer? Daha ancak kırk yaşında, Dinç... Öyleyse, bu tahavvülün sebebi ne? Yoksa erkeklerin hissi kadınlardan daha evvel ölü yor? Bayan içini çekerek: “Tabi at bize karşı çok haksızlık etmiş” dedi. Muhsin: — Ne dedin? diye sordu. — Hiç? Düşünüyordum. Kocası mütecessis tabiat ol madığı için bu söz üzerinde fazla durmadı; daldı, karışı düşünme sine devam etti: “Bari bana sadık mı? Kimbi- lir? Ya ben, ben ona sâdık kal- makla akılsızlık etmiyor muyum? Ama kabahat benim değil ki...” Telefon çaldı. Bayan alçak bir masanin Üzerinde duran telefona doğru yavaşça uzandı: — Âlo, diniiyorum.. Nasıl? Hayır, efendim, ben değilim. nım, söyledim. Yarılı Ahizeyi yerine taktı, Kocası tuhaf bir tavırla sordu: — Ne oldu? — Hiç.. Yanlış Yine gözleri yarı kapalı dalgın bi ttavırla mavi göğü seyre dal bir tavırla mavi göğü seyre dal kaçmamıştı. Biraş geçti. Telefonun gili ye- niden çaldı. Bayan ahizeyi tek rar aldı, Bayan: — Alo, Dinliyorum... dedi Bir erkek sesi cevap verdi: — Sen misin, Zeki? — Hayır efe yorum! Y ei Ja ai gelibal i kesildi. Sanki telefonun görünmeyen perdesi arkasında kayıplara karıştı. Sü- zan can Srkıntısile: — Aman bu mel'un, diye söy yoksa uğraş... Neye öyle bakıyorsun? —Ben mi? Hiç! Telefon eden — Senin gibi ben de bilmiyo * rum, — Elbette. Şüphesiz... Belli ki bu adam kocalı bir kadma tele- fon ediyor. Hem de galiba, evvel den bu can sıkıcı mablük yakın larda ise “yanılıyorsunuz” ceva- Binr vermeği kararlaştırmışlar, Süzan: bulunur. Bu düğmelerden bi layca bulunması için parlak kırmı- zı renktedir. Hitler, bu düğmeye bir doku oturduğu oda müstesna, bütün odaları gi n bina içinde bir çalmıya başlar ve &nide beş yüz metre kadar ötedeki dairelerden çıkarak bir muhafız taburu, silâh elde, süngü çekmiş bir halde, pey. da olur. Arkalarından da, elle * bombalar ve mitralyözü tabur harekete g zamanda, büt ehlikes fına dizdiği üç ile iktifa memiştir. (Devamı var) a | et — Belki de.. Dedi. — Deminki de aynı adamdı? — Evet, oydu. — Tuhaf şey... İkinci defa da sesin 1 yakana olduğunu anlama" sın? — Telefonda bazı seslerin an" laşılmadığını bilirsin. Kimbilir belki de aradığı kadının sesi bes nimkine benzeyordu? — Numara da mı benziyordu. — A, ona hiç bakma. Geçen gün seni aradım. İki defa da kar“ şıma aynı fakat başka bir yer çıktı, Hem bu “Zizi” değiştirik miş bir isim, Hasi sevişen iki kişi arasında söylenen isimler vardır yat, — Yal. Acaba hangi isimden geliyor bu iZzi? — Kimbilir, belki Zeynepten., Evvelâ Zini olmuştur. Ondan geliyor bu Zizi? — Yahut da Süzandan.. Evvelâ i Olmuştur.. Sonra da öylüyorsun Muhsin? Muhsin biç beki İ kabalıkla cevap ver — Sen beni sersemin biri mi zannediyorsun? Süzan bu hareketin karşısında kulaklarına kadar kızardı. Çünkü Insanın adı çıkacağına canı çık“ &n derler; çok doğrudur.. Şüphe hakikatten berbattır: — Yoksa benden şüphe mi e" diyorsun? Kocası: — Bak bir kere haline, Mosmor oldun, Ellerini yakalayarak haykırdı: — Çabuk, çabuk, bu herifin is mini söyle. — Bilmiyorum, tanımıyorum. — Sen görürsün.. Bak ben na- sl buluyorum, Kapıyı çarparak çıkt. Karısı ellerini yüzüne kapayarak bir is“ kemlenin Üzerine çöktü. Kendi kendine: “Aklını mı bozdu, ya rabbi?” diyordu. “Yoksa, Kıs” kanıyor mu acaba? Fakat emin olunca bu alâkadan eser bile kal mayacak.. Ne yapsam, yarabbi, ne yapsam?..' Birdenbire kalktı; gitti, Bir © tomobi je atladı arada sırada git“ ns salonunun önünde otomobilden indi, Kapıcıya: — Bay Adil burada mı? dedi. Bir kaç gündenberi kendine tango öğreten zayıf, siyah, fakat , bir dans hocası koşa koşa üzan nefes nefese sordu: iz lira kazanmak ister misiniz, Bay Adil? — Elbette, hanımefendi, — öyleyse dinleyin. Kocama çok zamandanberi.. Benimle flört yapıyormuş gibi görüneceksiniz, — Ya başımı gözümü yararsa? — Yüz lira vereceğim, Bay Adil. Peşin peşin... Genç adamın başından böyle çok vaka geçmişti. Hafifçe eğildi ve uzatılan paraları yavaşça aldi. Süran acele acele eve döndüğü zaman kocası kendisini bekliyor» du. Hırsla: Sokağa çıktın, Onu görme ği değli mi? dedi. Süzan ağlayarak: — Evet, dedi, Artık beni unut masını söyledim, Annemin başı üstüne yemin ederim ki sramızda hiç bir şey geçmemişti. Fakat geçmek özereydi. — Kim bu? I muallimi Adil, gibi yerinden dedi. gölge en güzel çare buymuş?” diye düşünüyordu.

Bu sayıdan diğer sayfalar: