14 Şubat 1941 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7

14 Şubat 1941 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

14 ŞUBAT — 194 e eza Telefonda, hiç beklemediğim ve beni Allahm en ulvi adalet tasahü- rüne karşı mütü'ş bir surette sar. san haberi alarık hayretler içinde kaldım, Emniyet nezsreti benim derhal General Vorovski'nin villâsma be- töket etmemi bildirmekteydi. Zira, benim generalin villâsın terikottiğimden yarım mat sonra vill& Polonya için en büyük bir sürstle, en büyük o felâkete, ite bir faciaya sahne olmuştu: Valeska villânm yatak odasmda beyninden tabanca ile vurularak ölü bulunmuştu. Katil bizzat genç genera Vr. Tovski idi, Fakat, emniyet nezareti akebir. †generalin intihar etmi şolduğu- 3n baberverdi. Ateşin general, Polonyanın kor- , kune dkibetini hnzırlıyan bu dişi ib. Üsten Polonyan'n nitikamın kalmış, *onra da, kapıldığı âsabi buhran Ortasında kendisinin haystma 8on vermişti, Bu haberi slmea titredim. Tekrar otomobile atlıyarak ge- Perelin villâsına döndüm. Binniyet memurları villâya dol muşlardı, VA, çepgövre sürgülü askerler tarafımdan kordon altma alınmıştı. Bu sıkı kordonun arasından müş külâtla geçerek, bütün şıkları yatak oğasma girdim. Valeska ipek bir geceliğe sarm, mış bir halde ve kanlar içinde, yü- ükoyun yerde yatmaktaydı. .Altm sarı saçları koyu kırmızı kanlara yapışmış gibiydi. Diz çöktüm, Bu kanlı başı yer- den kaldırıp yüzüne baktın, vs mel'un kadının gözlerine #*k- mt. Valeskanmn beyni ,alnının üstün, deli yaradan dığarı fışkırmız, yüzü kanlar içinde tanımaz bir hel al. maaşı. Pakst kalın dudaklı ağzının ne kadar müthiş bir korkuyla geril- miş olduğu hâlâ görülüyordu. Bu kan kokusu henüz dağılmamış ce- »6t karşısmda: — Polonya, birinci (İntikamını alim! Diye mırrdanmaktan kendimi «. tamadım, Müteakiben generalin, villânm bahçesine inen merdivenlerin 88 - hanlığında üstü örtülmüş olan ce- Medine koştum. ş Fakat örtüyü açpda cesedin boynunda saplanmış bir bak Sö- Tünee titredim. Zira, derbal anlamıştım ki, 88. meral intihar etmiş değildi. Onu, yine Varonik tedhişçileri- hİn Katil ve hain eli yerlere ör mişti, BÖz nurum, el emeğim Böyle ciduğu halde kocam bu büz dan hiç hoşlanmamışı. o Ben b blizu. daima, kocam evde yokken &iyerdim. Siz de beni ilk defa bu nurla gördüğünüz için beğendiniz. di; değii mi? — Evet, evet. O blüz sana çok yakışıyordu. Maamafih, sana her “ibise yakışır, yavrum! — Ah. bu iltilatımıza past, mey» GENELİ Sinci Kol “Hk Polonya Wuterlecie Serviş | Gerimd? lardan malum, sisi General tabancasını yakmda “© Rİ X.voL, BEŞİNCİ KOL MASKESİNİ ATIYOZ! İ Ne garp Dir tarih eivesidir k (Varşova) da hakli Polonya va- tanseverleri Valeska gibi tsman ihanetine bayraktarık edes bir beşinci kol yefinin ölümlne se vır miye vakit bulamadılar, Zira o günün sabahı harp patla- mun, sefaklâ börabet Alman Ordu ları Polonya hudutlarını geçmişler Varşova harp haberiyle oynamıştı, Polonyanm Berlin sefiri son da- kikada Almanlarm şartlarını müza, kerevi Polonya hükümetinin ka. bul ettiğini bildirmek için nasi ha rieiyo nazı Von Ribbentrop'u 2i- varet etmişse de Von Ribbentrop, Polonyanıa geç kaldığını s#öyliye . rek elçimizi reddetmişti, Harp artık bir emrivaki idi, Vak Polonya ordularının ve kumanda beyetlerinin maneviyati yüksekti, Polonya askerleri, biç tereddltsüz ve cedlarine lâyık bir şebsmetle düşman üzerine atıldı. | yerinden Fazat Alman orduleriyle daha ük temaslar gösterdi ki Polonya ordümi, Mukayese edilemiyecek kadar faik ordularla karşılaşmış bulunuyorlardı. Aradaki nisbetsizlik müthişti, — | Polonya askerleri, evvelâ, düş- manla kahramanca ve doyasıya | harp edeceklerini zannederek atıi- mışlardı. Fakat daha ilk hamlede, Polen. ya ordularınm modem barp için asla hazırlanmamış olduğu anlaşti. &, Polonya orduları modern .silâh- İ biş bir faikiyet halindeydiler, Esasen, Polonya hükümeti Al. | manların harp açâğileceklerine sa- mimi surette inanmış değillerdi. Onun için harbin müthiş bir haki- kat halinde belirivermesi hükümet adamlarınm büyük bir km: için tepeden İnme feci bir darbe teş. kil etmis, çokları şaşırtıp bırak- migti, Bütün bunlardan başka, sylar danberi, ması Polonya vatanını | içinden yavaş yavaş istilâ altına al- | #mmş olan beşinci kol da, harbin baş. lamasiyle beraber maskesini Yü- dünden atmış bulunuyordu. Polonya, Sanki her taraf: birden kurtlanmış gibi, ihanet ber tarafta birden vitir vıcr kaynamıya bağ- tad, , (Devamı var) ayına “giren — Kocanız çok kaba bir adam olduğu için, beni fazlaca nazik bu- Yuyorsunuz! Fakat, ben sizin tah- mininiz kadar nazik bir erkek de- dilim, Anasta! Bazan öyle aksilik" lerim tutar ki. ne (yaptığımı ne söylediğimi ben de (bilmem. Ve önüne gelenin ka'bin: kırarım. — Olabilir. Fakat, bana karş hiçbir aman bu suretle (o hareket etmiyeceğinizden eminim. Ey, #öy- leyin bakalım: bu geceyi nasıl ge çirdiniz? Sinyor Greçyo, dakikalar geçtik” çe sinirleniyordu. (Dünkü mushadan detöm) Beni sevimli bip odaya alarâk kırık sesile özür diledi: — Sizi kendi odama kabul 6. demedim. Burası E-. 5 * bin odasıdır. Genç kızm şahsiyeti gibi pen. be, masum bir yuva. Derhal: — Kendisi yok mu? diye sor dum. — Haser enk efendim. Bu ağı- kadışma gitti. ğirdığmız biliyor - Bilivor.. . Rofikanm se sinde bir htelarık düğümlendi. Onu da kaybere« korkuyorum ki" — Wakst Boyga Kevkeb?.. — Oh' İrsan yüreği hiç bilin. mivor beyefendi. — Tevehhüm ediyorsunuz Re- fika Hanım , dedim « dostlarınız " n aslâ şüphe edemezler. Kuru ve çukurlaşmış gözleri işıldıvarak: — Oh, söyleyiniz, söyleyiniz! - diye yüzüme yalvararak baktı dost kalplerine öyle mubtacım ki... Siz de... Değil mi muhterem hocam ?, Siz de biraz benim dos- tum olmaktan çekinmezsiniz? Sararmış olduğumu ( hissedi- vordum. Kuvvetli bir tavırla: — Elbet, dedim. Ben de sizin dostunuzum.. — Beni bu müthiş halden kur tarınıa - diye inlemeğe başladı. - Ah icimde o gizli ve hain eza. nın kıvranmasma mâni olamâ- maka beraber aklıma ve dilime gelen bütün tesellileri söyledim. | Bu elim ithamdan onu kurtar - | mak için elimden geleni yapaca- ğımı vandettim. Bir genç kızla daha fazla başbaşa kalamazdım. Elini, ona iman verecek bir sa- mimiyetle sıktıktan sonra #yr. dım. Saat dokuz buçuk olmuştu. Parkın dsırlık ağaçları bahçeyi dolduran - kaarnlıkta kış rüzgü- sile buşıldayoğ, mani 5 yen kar taneleri limbaların huk ışıklı fanuslarma serseri ve acayip ölü'kelebek kanatları gi- bi yapışıyordu. Yakamı kaldır - dım. Asfalt kaldırımda ökçele - rimin tok sesini duyarak yürü - yordum. *çimde Kış gecesi kadar sessiz, nihayetsiz bir üzüntü du- yarken birdenbire şaşırdım. Ha. fifçe karlanan tenha kaldırımda genç bir kadın hızlı adımlarla bana yaklaşınca zengin bir klirk hizsiyle: — Kendi kendinize nereden geliyorsunuz?! Diye sordum. — Bir arkadaşımdan . dedi - sonra sıtmalı bir sesle ilâve etti, — Sizinle konuşmak istiyorum beyefendi. Büsbütün «ânı olmadığını iyi anlamıştı . Lukreçya kalkacak olursa o De yapacaktı? Herhalde Venedik dilberini, Rum aşiltesine göstermemek, onlari yiribirie karşılaştırmamak lâzım- dı, Hem bu, Grezyo için de çok teh» likeli bir iş olurdu. Anasta, mahal” lesinde Lukreçyadan bahsedecek olursa, bu haberin sürüde saraya gitmesi ihtimeli vardı. ... Lukzeçya gözlerini açtı. O gece ne kadar yorgundu. Ve ne rahat uyumuştu. Yataktan kalkar kalkmaz pen cereye koştu,. Halicin loş ve sükin koyunda giden kayıkları gördü. —Burası ne kadaf güze! bir yer miş, dedi, ben kaç aydır sarayın basık tavanlı odalarında, (yüksek dıvarir bahçelerinde dolaşmakta usanmıştım. YMeazen; gözleri, sakin ve musikui sesi bu akşam tamamile değişikti, garip bir humma İçinde Yaniyor. — Sizinle konuşmak istiyo - rum, . diye tekrarladı. . Yolu- huzdan alıkoyduğum için affe- diniz.. İri, masum yeşil gözlerinde hem mütehakkim bir eda, hem de içli bir yolvarış vardı. — Tabii . diye fısıldadım . be nimle konuşacaklarmız varsa elbet yolumdan #likoyâcaksınız. Benim (gittiğim İstikamet doğru yürüyorduk. Genç kiz por vaâız ve kararlı adımlariş sa - ğımdaydı. — Esasen evime yaklaştık - diye ilâve ettim - eğer İsterseniz içeri giriniz. Bu soğukta dışar- da üşürsünüz. Tereddütsüz: — Hay hay - diye cevap verdi. Artık yanyana ( yürüyorduk. Biraz sonra evin kapısmdan içe. ri girdik. Elektriği yaktıktan sonra onu önüme alarak yazıha” »eme soktum. Oda büyük bir çini sobayla iyice ısmmıştı. So kağın soğuğunda hizit yürümek yeşil gözlerinde giddetli bir alev yanan derdi söylemek ihtiyacı nılmaz bir ateş menbai halindey- onun saf ruhunda zaten daya - di. Odanm #ıcağmda boğulmuş gibi pervasız bir çocuk haliyle şapkasını çıkararak bir koltuğa ilişti, Beyga bu ger? tamamiyle bam başkaydı. Halindeki masım 00 tuk heyecanma ralmev açlar bir genç kam tarımla taran . mıştı, Sırtmda her saman gör- düğüm spor vün owket yerine gık, biçimli penhe tenine, mi ye sil gözlerine Gü YAFAKAF Alie” koyu borda rengi hir rp vam. Kürklü mantasman br khan İe kendisine vardem satmak için yaklaştığım zaman onur şahsi, yeti kadar temiz bir limon çice- ği kokusile vücudunu saran ha- vanin beni garip bir sarhoşluk. la mestettiğini hissettim. Fakat derhal kendimi toplayarak uzak laştım. Müşkül vaziyetimden bu nalmız gibiydim, Küçük gece zairim de bir sıkıntıdan Kurtul - mak istiyormuş gibi dizlerinin üstüne kadar sıyrılan ipekli To bunu aşağı çekerek kımıldadı: — Bu gece Refikayla görüş- tünüş değil wi? Zavallı arkada- şım, masum bir kızdır, O ne ke- dar fedakâr, âlicenapdır. Size te- şökür ederim... Saat ilerliyordu. Evde ikimiz- den başka kimseler yoktu. Hiz metçim izinliydi. Bu saatte bir çatı altında içinde bir sır sak. Giyindi. Oda kapısına o kulak werği.. Dışardan Greçyonun. sesin! duydu . — Benden önce kalkmış. Heri halde benim uyanmamı bekliyor. diye söylendi . Lukreçya memleketine gideceği için çok seviniyordu. Hattâ o ge- © rüyasında bile Venedikteki evi- ni, konuşularını, arkaceşlarını gör” müştü. aYttığı odanın penceresin den bakarken: — Burası da Venediği hatırlatı- yor, diyordu. Lukreçya Halitin warzarasin- dan çök hoslu. suştı. O zaten; İs tanbulu, geldiği günd...beri #v miş, (axa! sara” lar one bezdirmişti. Artık önün ne Saray» da ne sultanda gözü vardı. O. mem eketini, Venediği özle misti, ger” Yavatça olam kapısını açti. Solaya çıktı Tüiraf zg z Kezihe wwh'ddin lâdiği apaçık anlaşılan genç ve gi bir talebeyle başbaşa kal mak beni ürkötüyordu. Sesime mümkin olan ketı bir ciddiyet vererek: — Koruştuk . dedim . Bu siz- ce de meçhul birşey değil Bana hepsini söyledi. Ona inanıyorum. Siz de arkadaşmızı müdafaa © diyor, hakkında şehadet ediyor. sunuz. Mükemmel işte!.. Halimden sözü kısa kesmek istediğimi sezerek birden ayağa kalktı. Çocukça arzusunu yerine getirmiş, artık gitmek istediğini zannetmiştim. — Sizi sikiyorum - diye mah- cup yeşil gözlerini yüzüme kal. dirdi - bu gece içimde sizi gör mek, sizinle konuşmak için da. yanılmaz bir arzu hissettim. Tehlike müthiş tehlike!, Bu çocuk birden gözlerimin önünde garip bir istihale geçiriyordu. — Söyleyin sizi dinliyorum, dedim. Birden önümden çekildi. Oda- nın loş bir köşesindek! pehcere- nin önüne giderek yüzü cama yapıştk : — Oh, bu o kadar kolay de ğil - dedi « halbuki sizinle ko. büuşmağı ne kadar, ne kadar!,. Kendisine yaklaşarak sözünü kestim: — Peki ne istiyorsunuz ben. ben? Eliyle omuzundan yaptığı bir isaretle, vaklaşmamı anlatarak: — Önce - deği . size yalvar. rım, beni kovmayının. o Nereye gideneğim? Fve mi? Orada Re. tika bana beraber geçirdiğiniz. dakikaları anlatacak. Bu da be sim için... “e Sustu, Pencereye daha ziyade yapıştı. Nefesini * soğuk camm “stünde acaip işaretler çiziyor - hı — Bu da sizin için - kelime leri ağzımdan döküldü - güçlükle nefes aldığını hissedi - yordum, Yavaşça yaklaşarak bu güzel ve acaip çocuğu omuzla - rından tutup yüzünü kendime çevirmek istedim. Ellerile ca- mmm tahtasını tutarak kısık bir sesle: — Rica ederim, beni bırakmız bana bakmayınız! . diye yalvar. âi - fakat yanımdan ayrılmayı. nız, çünkü yüksek sesle konuşa» mıyorum - daha hafif bir fısıltı le devam etti - çlinkü her şeyi öğrendiğiniz zaman... Kalbim şiddetle çarpıyordu: — Neyi öğrendiğim zaman?! — Müerimi!. Müerimlerin mülerimini (öğrendiğiniz onu karşmızda gördüğünüz zaman ne yapacaksınız? O urada (Anasta)da alt kata inmek Gzene merdiven başma gel muşti. Lukreçyayı görünce şaşala” Gr: . — Bu kadın da kim?! Lukreçya soğukkanlıdığını mu- bafaza ederek: — Bi: misafir. diye cevap vel- Greçyonun çenesi Güçlükle" —Evet., Venedikli bir misafir. Bizde birkaç gür kalıp gidedek, diyebildi. Fukat, Anastanın rengi uçmuş” tu. Elçiye döndü: — Beni soğuk karşılimanızın #“ bebini şimdiden anladım, sinyor? Bu yüzel mieofiriniz aksamdanbe- ri mi buradadır? — Evet, Gece gelmişti Babasi dostumdur da. Kızını burada bi- raktı. Birkaç gün sonra tekrar ge” tip alacak. —iÇok 414, İimarım ki, ben ken. açılıyordu Titriyor aynı ZAMİR ©» üyardu: — Rice ederim. Beyga - diye saykırdım . Ne oluyorsunuz? Bu ne garip hat böyle. — Oh, bana Beyza diye hitap ediniz! İsmimle ımuslarından tu. e çevirdim. Onu tekri tun gözitrimli iri ve güzel yesil gözlerinder ruhumu o mek istiyordum. PFukat sert vip hareketle elimde Kurtulün: — Birakmız beni.. Fakat t> ni dinleyiniz! ğer size bir sır tevdi edecek © am, onu sakiz * yacağmıza yemin eder misiniz? Mağlüp olduğumu hissederek metanetle cevap vermeğe çalır- tam: — Saklamak ve surmak m? tabil hayır!.. Bu söyliveceğiniz meselenin ehetnmivetine bakar. Birden yaşımdan umulmeaz bir eldâiyetle tok ve kararlı cevap verdi: — O halde hicbir şey söylemiyeceğim! ve derhal gid yorum. Allahaısmari a Bu mütehakkim, küçük güzel kadm: elnsiyetinin bütün sevim. Mi gururile: — Ben gidiyorum rarladı. - size diye tek» Mukavemetim kalmamıştı; İs çimde rlrk ve tatlı bir ak” — Durumu Bevga, gitmeyi” niz! - diye seslendim . Size vaa” dediyorum. Bütün itimadımia.. Bütün vicdanla Gülerek tamamladı. — Bütiin kalbinizle!, — Olsun. Fakat tu. her geyi olduğu gibi söylemek gartile? Beyganın saf, güzel gözlerinde unutamıyacağım ve Taanasim anlamak için geğelerce düşün - düğüm esrarlı bir ışık yanarak: — Önce size bir şey #oraca- cağım? - durdu - Bane bu hır sızlık kurbanlarının isimlerini söyliyebilir misiniz? Kimlerden neler galmdı? Birdenbire içimi dolduran | Iâtif ırk şeyin donduğunu settim, O devam ediyordu. Bun lar Şefika, Munazez, Kâmran.« Daha?, Çünkü biz talebeler, bel, ki hepsini bilmeyiz. Hattâ hır sizin kendisi bile bunların hep- sinin ismini bilemez! Kanım donarak, cebimden gis kâyet edenlerin listesini çıkarıp Beygaya uzattım. O vekarla ma- sada bir kalem alarak bri daki- kanım içiride bu isimleri bir kâ- ğrda kaydettikten sonra bana döndü: — Biltün bu çalman peralar üç gün sonra sahiplerine posta ile inde edilecektir! . dedi, * Genç hız yüzünü benden sak. uyarak ağır ağır küçük lsteyi çantasına yerleştirdi, ve hareket siz kaldi. Odaya soğuk bir sü - küt çökmüştü. Beyga bir ölü gi- bi başı eyik duruyordu. Yanma yaklaşarak omuzuna dokundum — Kalkınız şimdi! - dedim » (Devamı ver) * disine engel olmam. Greçyo, Lukreçyanın vaziyetini düşünerek, Rum dilberini kırmak istemiyordu. Anasta bir kere çenesini açacak olursa, bu hâdisenin saraya kadar aksedeceğinden şüphe yoleta. Greçyo bu endişe ile Anastayı hoş tutuyordu. Zaten onu büsbütün darıltmak da işine gelmezdi. Kurnaz tilki her ihtimali düşü nüyorduz i — Ya Lukreçyaya muvaffak 0- lamazsami Ya bana iltifat simez- se? diyordu, Arasta merdiven başında çivi” lenmiş gibi, dimdik ve hareketsiz durdu.. Manali bir tebessümle el" çinin yüzüne baktı. üreçyo, Lukreçvaya döndü: —Bu geceyi nası! geçirdiniz? Rahat uvuvabildiniz mi? Lükreçya gülümsedi: N (Devamı ver) gene kadın şivesile söyg imi

Bu sayıdan diğer sayfalar: