21 Nisan 1941 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 3

21 Nisan 1941 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

v ii ik . Hasan amm 2 NISAN — Wi AKŞAM POSTASI Sahibi ve Nejriyet Müdürü İDARE İDARE EVİ: Rasim us istendi Ankara cadi a e. li A9 Kay eli bam Yam özleri Mn Misli 7277 e Ve Tarih Talisiz Polonya... 5 bu yazıda deniliyormuş ki: “Yugoslavlar ne Çek nede bionyalıdırlar. Onlar döğüşme" i bilirler.” Polonyalı bu yazıyı oku, ve müteesir olmuş. Başka vi te de bir açık mektup . Bu mektupta kısaca #unlar yazılıyor: Kâfi derecede a elaşmiş yk hattâ se etberliğini bitiremeyen otuz Polonya fırkası, on biri motörlü olmak zg ve Alman fır. ma ve iki bin tayyareye kar $1 harbetmiştir. Sayı itebariyle Ücte bir, silâh itibariyle beşte, iterede Pa rapi e on) in tayya Feci harbe devam (ediyormuş; harp gemesi İngiltere harbin. kaybedilmiş; elli bin kişilik Motörlü Polonya ordusu Fransa “pasbinde mevcudunun yüzde Po. yatlara vermelidir: Bü mil kısa fâkat oldukça muhteşem nr yaşamıştır; talisizdir talisizlik her şeyden evvel büyük ve genç millet olan larin Cermenlerin orta ye, Ki dilindir ortasında onlardan bes on defa kücük bir varirk.. X ya bile ona yardımcı de- Kir; garktan şarpten gelecek Sİ sellerine karşı açık bir o. ; buna rağmen tarihin de Yammea, hele büyük Fredrik Cermenlerin, Büyük Petro da İslâviarın uyanıslarını temin et. tikten sonra kep tazyık altımda Kalmışlar; istiklenerini bir çok tale kaybetmişler; kazaimış. ie) gere kaybetmeslerdir. Po, tur; ia büyük kısmı her ze us idaresinde kalmıştır. Klonyanın istiklâli için gıkan tilillerde Rus Çarlığına karşı Olnustar. Bpnların en meshur. larin birl 1830 isyanıdır: Fimadı, Polon, eliği, talebe a ere meme # : â Mili r i ji 1 “ Atlantik kurdu, Almanların bu ismi verdikleri Denizaltı kumandanı ingilizlere esir düştü Meşhur bir denizaltı kumandanı da gemisile birlikte battı Londra, 20 (4.A.) — Röyter: Bugün irat ettiği bir nutuk- ta bahriye nazırı Aleksander, (u. 100) Alman denizaltısı ku manda meşhur Sehepkenin öl düğünü ve denizaltısmm da, (u 99) zun yanıma gittiğini söy lemiştir. (U 99) zun kaptanı Kreteh- ner de meşhur bir denizlatı kur du olup şimdi İngilizlerin elin- de esir olarak bulunmaktadır. Aleksander bu ki kumanda" nn Hitler tarafından (neşe yaprağı) nişaniyle taltif edilmiş olduğunu söylemiştir. Mezkür | nişan denizaltı korsanlarına tev cih edilen en yüksek nisan olup şimdiye kadar yalnız Üç deniz. ve kumandanına verilmiş bu- Aleksander sözlerine göyle de vam etmiştir: Takriben 2,5 milyon ton hac minde düşman gemisi miş, batırılmın veyahut kendi kendilerini o batırmağa mecbi” edilmiştir, Atlantik muharebesinin mu. vaffakıyetli ve muvaffakıvetsiz. tarafları vardır. Fakat size te min edebilirim Ki, ne Alman feli da bu mu harebede istedikleri gibi hare. ket edemiyorlar. Donanmamızın sahil servisle ri ile işbirliği arttığı nisbette düşmana verdirdiğimiz zayiat, da artmaktadır. Muhariplerimi- zin adedi yükseldikçe düşman zsyiatının daha ziyade yüksele- ceğine şüphe yoktur. Bu hal, Atlantik muharebesi kazanıl. Bu sözleri söylemeğe mecbur ol mak, Şükran harap ediyordu. Çünkü bu şekilde Necdeli hem fikren, hem de sözleriyle aldat » miz, ona ihanet etmiş oluyordu. Fakat ona bu kadar milsamahakâr bir sevgi gösteren bu gence nasıl olur da: “Ben sizi sevmiyorum, sizin olmak cesaretini kendimde hissediyorum... , diyebilirdi. Ah, kimden medet umacağinı bilememek fikrini, kalbini harap € “kat bu NE rl 21 Hitler 52 inci yıldönümünü Harp sahnesine yakın bir yerde vagonda kutladı Berlin, 20 ÇA-A.) — DN.B. Ajan, sma fevkalâde bir tebtiğle bildirildiği. se gire Hitler 52 inci yıl dönümünü Balkan harp sahnesine civar bir yer 46 bulunan Alman umumi karargihm. da tesit edecektir. Hitler yl dönümü, sün arifesini halen umumi karargik vazifesini görmekte olan Hususi bir Yokantatı vagonde, kurmaşını teşkil eden zevatla geçirmiştir. Tam gece yarısı Alman orduları beşkumandanı Mareesl Keltel kısa bir nutuk söyl. yerek demiştir ki; Geçen sene büyük muvaffakiyetler sepani olmuştur. Son 15 gün içinde Alman orduları, yüksek kumandan)a rrim doğrudan doğruya emri altında olarak, İngiltere hesabına çalışan ye ni bir hasmı ezmişlerdir. Bu ordular şimdi kaçmakta olan İngilizleri Av, rupa kıtasından kovmak Üzeredirler Mareşal butkunu bitirirken Almas ordusunun Hitleri görtereceği yerde muzaflerane takip edeceğini resmen temin etmiştir. Mareşstin nutlkundan sonra Hitler Kadekini kaldırmış ve zafer şerefine #çmiştir. Saat bir buçukta son askeri rapor ları dinledikten sonra Hitler misafir lerinden izin alarak çekilmiştir. cava kadar devam edeğektir. Şimdi İngilterenin elinde e sir bulunan Kretehnörin Al manysda (Atlantik kurdu) Ji kabiyle anıldığını ve büyük bir hayranlıkla (o sevildiğmi söyle. dikten sonra Aleksander sözü denizaltılarla yapılan mücadele ye naklederek şöyle demişti Geçen gün neşretti tende Alman denizaltı batından Yük esir — miş olduğumuzu bildirdik. Few gum fazla düşman denizaltı müret- tobatı da burün denizlerin di- binde bulunuyor. Sizi temin e. debilirim ki muharip kumandan- larımız tarafmdan bahriye ne- zaretine gönderilen raporlar ha- kikatin dunundadır. Aleksander Amerika tarafın. dan İngiltereye verilen 10 sa hil muhafaza gemisinden $ita- Yişle bahsetmiştir. — * BEŞ AHRETTEN EDİLİŞ Ea DA Ruzveli Amerikan doktorlarından İngiliz hasta- hanelerinde çalışmak üzere Kızılhaça gönüllü yazılmalarını istedi Nevyork, 20 (AA,) — Ruv- / volt, Haydparklaki (Oovillâsımdan genç Amerikan doktorlarına hi- tap ederek: Dost İngilterenin as- keri ve sivi! hastanelerinde çelış- mak üzere gönülü yazılmalarmı | İstemiş ve bu suretle İngiliz kizıi- | haşmın İngiliz hastanelerinde eld- dl bir doktor eksikliği görüldütü ve Amerikadan gönderilecek bin kadar doktora ihtiyar olduğu hak kindeki müracaatına cevap ver - miştir. Ruzvolt hitabesinde o ezeümle demiştir ki: “Amerikan kızılhaçının reisi & fetilo bu talebi samimiyeti taa- dik ediyorum, Genç Amerikan doktorları bu #addarano harpte gtrek sivil gerek askerlerin yâ - ralarmı tedavi suretile İngiltere - ye büyük yardımlarda bulunabilir. ler, Gönüllüler İngiliz korılhacma yeziacaklar ve krihaslar hakkın- daki Cenevre mukavelesiylâ hi - maye edileceklerdir. Faki Tenkai Emir Abdullah Kudüsten verilen bir' habere güre eski Irak Naibi Emir Ab- dullah amcasını ziyaret etmek i Erdün'ün hükümet mer gidecektir, Eski Irak beş, i ve hariciye nazırı Nuri Sa't ve bir çok Iraklı siyasi şahsiyetler balen Amımandadır. Jar ve Erdün Emiri tarafından misafir edilmişlerdir. -52- Nakleden: Muzaffer Acar doktorun yanma dönmüs, yanhan6* sine girmişti. Necdet endizeli gö- rünüyordu, Doktora bunu kisica göyle izah eti: — Şükranin başı müthiş ağrr den bu müthiş endişeyi no kendi. yor, dedi, Yemekte bir şey yeme. sini anlamıyacak vaziyette olan Gl, sonra da derhal yatak odasını Güzide teyzeye, ne do Nüodetin çikti, doğrusu kızcağızı bugünler. yakını olan doktor Nüâzıma aça - mamak Şükran: harap ediyor, ök dürüyondu... Doktor neden Şiikranm herkes. ten saklamak için azami gayrot #arfettiği «ırı hizsedemiyor, ân. Hyamıyordu, . Şükran aldanıyordu, Doktor Nâ- de keyifsiz görüyorum, Doktor hiç ecvrap vermiyor, gör lerini yerdeki halmın işlemeleri Üzerinden oayırmiyordu, Necdet, devam etti: — Garip kız doğrusu bu Şük- ran,.. Bazan öyle oluyor ki günler. ee, nasil söyliyeyim, size, günler xım Şükranm sırrmı pek güzel bir . 66 kendimi ondan uzak hisscdiyo. Miyordu. Şükranı saran tırabi, harap edici ruh mücadelelerini, hepsini, hepsini biliyor, görüyor, fakat küçük dostunu bu mücada lenin hangi safhasında durdur» mak Hizm olduğunu tayin edemi. yordu. Necdet bir gün öğle. yemeğini Yanikdere çiftliğinde oyedikten sonra mutad saatinden çok Evvel ğım!” dedi 1862 de hilkümet 159.000 kişiyi tev kif etmişti. Nikola diyordu ki: Polonya ve Kafkasya, yı kemiren iki kanserdir. rum, Daha doğrusu beni hiç yani. na yaklaştırmıyor, yahut ben onun yanına yaklaşacak kuvveti, cesaro ti kendimde bulamıyorum, Bunun üzerine doktor kuvvetli mazarlarım Necdetin yüzüne kal. dırdı ve: — Acık konuşalım seninle Nec. det, didi, söyle bana Şükran, ha kiknten seviyor musun? — Evet, seviyorum onu, ama... — Amması falan yok. “Seviyo. rum” demek her şeyi ifâde eder, artis bu kelimenin kuvvetini aznl- tacak veya yükseltecek bir kelime Dâvesine zum ve sebep yoktur. — Peki öyle ise, ben de kısaca söyliyeyim, seviyorum Şiikranı... Kadircan KAFLI | Data çocukluğumuzda bizi biribiri” gli / mize münasip görmüşler; daha 0 zamandanberi ben de onu hayatı. mm arkadaşı olarak Ikafamda kal bimde büyüttüm. Şimdiye kadar ondan uzak olduğum her gün onu silomin sembolü olarak görüyor dum. Boni sik sık hayrete düşlür. mesine rağmen bu kıza karşı bü- yük bir hayranlık besliyorum, Şük* ran çok iyi ve çok dürüst bir kır. Hiç bir kadınm namuslu bir erke. ğe Şükranm vereceğinden daha fazla gurur vereceğini tahmin ede- mem, Şükran namuslu bir erkeğin “Karm” diye göğrünü gere gere cemiyet içine çıkarabileceği bir kar dm,. Bu kadm İnsana gurur ve saa- det verebilir. İşte ben de bu gurur ve saadetten istifade etmek istiyo. Tum,, Buna aşk denmez mi? Ben bunun ayk olduğuna İnantyorum, — Halbuki bense, senin aldan. dığma inanıyorum. diye dektor, Necdetin sözlinü kesti, Hayır yar- yum, bu aşk değildir, Ah böyle se ninkiler gibi yapılacak izdivaçlar ne büyük çılgınlık... Ehemmiyei takdir edilmeden sşk yeminleri i. çinde verilen bu sözler, yakım ma. zide önünüze çikncnk olan hakiki aşkın tahammül edilmez hiçkiri Yarma bir hazırlıktan başka ne ki... Hiçkerik,, Evet hışkırık?.. Ne çi. ginlik bu yarabbim... İşte sevişen iki kücük arkadaş.. Biz bunları fi âşk yapmuk ve evlendirmeyi dü- Tespih falıyla yolculuk Hâtıraları yazan : Aşçı Loüe iörabim &ey -Fırtına « Mekkâreciler ve köylüler - Bir don tehlikesi - Kış ortasında bahar - Fosfor Mustafa paşa ve muhasebeci Ahmet bey Tercan ovasma düştüğümüzün ertesi günü, yine böyle bahar möv İ simi gibi yüzümüz gözümüz açık Mamahatuna geldik, Erzincundan pazar günü süratle giden adam da ancak böyle ün günde Mamahatu- na gelebilir, Değil ki bu kış için, de, hemen oradan nasıl goldiğimi. zi tafsilen telgrafin reis paşaya yazım, Paşa telgrafı alır almaz cümle kalem rücsa ve memurin ve kâtiplerini toplayıp okumuş, “Koca ruznamçeci derviştir, Eren lerim başkadır. Gördünüz mü na- sl gitmişler, diyo pek çox sevin, | miş, Bunlara “hemen tedarikinize bakın, bir iki züne kadar takım takım sizleri de çıkaracağım,, de- iniş, Mamahtunden sonra bir büyük dağ var, ertesi gün onu da aşar. sak Yenlköye gelip Ersurum ova. sma o düşülecektir, Elhamdilillah gürel güzel geldik, Lâkin dağdan Yeniköye inmemize yarım Sant kalarak değ başmdn, akşam üstü bir az tipi oynadı, O aralık hemen hayvanları şürmeğe başladık, Oğ- Yum Hüsameddin cfend'nin hayva- nmm Üzengisi kopup bir az onun. İn meşiful oldum. Tipi'de ziyade- Teşmeğe haşladı. Cümlemiz bir az korktuk, Hamdolsun dağın eteği- mi bulup sşağı doğru indik, Yol bulundu, Korkumuz kalmadı. Ak. şam ezanı İle beraber köye girdik. Hazırlanmış olan eve indik, O gün bir az üşüdük, Subaha bir saat ka- larak kalktık, Ihvandan birisi dı- sarı girmek isledi ise da, odanm kapısı karla örtülmiz, fevkalâde tlpl esiyor, hemen içeriye gelip ahvali söyledi, Yani “burada kapa mp kaldik, dedi; Baletım' ki iş fe, nadır, Ortalık ağardı. PFtraftan komşular geldi, Mekkâreciler gel- diler, Bugün hareket edemeyiz dödiler. Tesbih ile fal baktım, Şeyh Fehmi efenâlmiz de böyle tesbihle fal bakardı, Bize hareket olunmuğa işaret oldu. Mekkâreci- Tere “hayvanları hazırlayın, gidece Zim!,, dedim, şinüyoruz, Bilmem neden bu iki küçük arkadaşın birlikte sadete gidecekleri düşünülmüş ve sonra mecburen dört sene biribirelrinden ayrılmışlar, yabut ayrılmazlar... Sanki zaman ayrılık her hastalığı tedavi ediyormuş gibi,, © Neclet bir şeyler söylemiye ha” #ırlanıyordu ama, doktor sözünü keetiz ; — Zavallı çocuk... dedi. Fakat 23 | Hemen köylüler gelip : “Biz ai, şi bırakmayız. Ancak bize zorla gittiğinize dair bir senet verirse. niz o vakit karışınıyız,, dediler, Yanımdaki kalem efendileri de bir şey demiyorlardı ama gönülle- ri fevkalâde mustaripti, Her ne balsa bunları dinlemeyip hayvı rr götirttik, Mekkâreciler : “Biz gidemeyiz, dedilerse de bunlara da ehemmi, yet vermiyerek cümlemiz hayvan- Yara binip köyden hareket ettik. Arcak, yol olmadığından, köylüler * iki adam klavuz önümüze düşürdü Oradan ayrıldık ama ne ayrıldık. Kar hayvanlarım karnı ile beraber dir, Hayvan bir ayağını çıkarır, diğerini basar, Bu hal ile iki daki- kalık mesafeyi on dakikada alıyo. ' ruz, Meğer ki köylüler simdi yol. dan geri dönerler diye beklerler. miş. Köyden bir saatte bir çeyrek lik ayrıldık, Üzerimiz karla doldu, Karşımıza iki baba yolcu çıktı, Bunlar adamlıktan çıkmışlar, zan. nöderain ki kardan yapılmış adam- dır, Yolu sorduk. Dediler ki: “Siz deli mi oldunuz.. İler'de yol yok- tur, Canmızı telef etmek İsterse, | ie Duyumuz 1, İLe Demi Bi as muzterip etti “Fala baktım, İ gidin diye işaret olundu!, diye Alemi hayrette kaldımi, Hüda hak- kı için asla hilâfım yoktur, bir az sonra rüzgâr durup tipi kalmayıp bulutların her biri bir tarafa gidip güneş çikmaz mı ?. Birandaokış bahara tebeddül etti, Ellerimizden eldivenleri, boynumuzdan sarğıla- ri çikarıp kemali huzur ve muhab betle yola revan olduk, Erratuma üç dört saat yerie Ilcaya geldik. / Sant on oldu, Gönül arzu eti ki / orada kalmayın hemen Erzuruma sürelim, Durmayın yola revan ol. duk, Akşam üzeri Erzurum ovasın. da ziyade soğuk oldu, Haberimiz yok, biçare Hüssmeddin Çelebi i başladı ağlamağa, meğer ayağı çiz mede üşümüs, Hemen yol üzerin- de olan köye indik, Ocak yaktır. dik, Biçsrenin bir ayağının baş par mağı donmuş gibi idi, Aeele tedavi İ ettik, Ertesi günü, cumartesi, er. kenden Erzuruma girdik, Doğruca İ anbar memuru Ahmet Sezsi efen- İ dlnin evine misefir oldum, Malâm ya, Ruznamçeci anbar memuruna misafir olur. Hemen müsir paşaya gittim, Artık heyet gelip meclis tamam oluncaya kadar, fakir ve ihvan efendiler, Errurumdn uzun uzun «| gezip dolaştık, Kış geceleri topla- np kitap okurduk, Bizim mahut me Şükran seni, ne de sen Şükre- | oylâtlığımız Aziz efendi ile babası »ı seviyorsun, Hayır Necdet, sen onu sevmiyorsun ve aşkına 86b0p aradığın zaman ân onu sövrediğini itiraf ediyorsun, Şiikran senin na- zarmdn dürüst bir erkeğe liyik bir kadından fazla bir şey değil, Ha yır, sen dünyada kalbini verebile. ceğin yegâne kadm olan Şükranı tanmıyorsun.. Evet, itiraf ederim ki Şükrandan bahsederken çok dü. sünceli, muhakemeli sfizler sarfet tin. Fakat unutma ki İnsan sev. diği zaman biraz da deli olur! E, peki süyle bakslım, o da seni seri. yor mu? Necdet kollerr, kanatları kiri - imiş gibi cesaretsiz küçük bir hare. ket yaptı ve çok alçak bir sexle: — Hayır... Deği ve Dâve etti: — Öylü zannediyorum ki Şük- ranm içini yakan bir derdi var.. Doktor, söylemezden evvel biran tereddüt ettir — Evet çocuğum, dedi, öyle zannediyorum ki... Genç adam gözlerini doktorun gözlerine kaldırdı: — Ah şu Sörmet bey değil mi? dedi,. Buna eminim, Evet 6... (Devamı var) Ser Hamid ağa geldiler; safa geldiniz İ diye... Lâkin bu sefer yüz bulama dilar, Aziz efendi o tarihte Mülki, ye €vrak odasına devam ediyordu, Bizim arkamızdan paşa döküntüsü gibi efendiler zühur etüler, Lâklı fevkalâde zahmet ve meşakkat çekmişler, 'Bn ilkbahara kadar Ahmet fen dinin evinde misafir oldum, Efen- diler başka baska odalar kiraladı- lar, Şeyh İsmail efendi ile bu 88. fer bir başka türlü muhabbet olun du, Yani evvelki gibi muhabbet meydanında aşırılık gibi şeyler ol madı, Daima kaleme gelirler, gü- zel güzel konuşurduk, Hülefadan Osman efendi, Sani efendi, Musta fa baba efendi ilede eskisi gibi güzel güzel muhabbetler olunurdu. Baharda bir ov kiraladım, Erzin can kapısında meşhur Çavuş oğul, larını hanesini tuttum, Karım ile küçük oğlu Salihi Erzincandan ge- tirltim, 1287 yağının ramazan ayT geldi, Aşk ve muhabbet deryası da dalgalanmağa başladı. Dergâhm, ramazaniyesi gözümün önüne geilp “'A biçare aşçı dedel, Şimdi âlemi iftirak ile nazl hoşmusun?., diye — Lütfen sayfam ceviriniz

Bu sayıdan diğer sayfalar: