8 Temmuz 1941 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7

8 Temmuz 1941 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

istiklâl UĞRUNDA Büyük Milli Roman 1. Yalan değil hani biz de sen tam muradınıza wİyi ama Rüştü baba. mdarır nereden tanıyor. — 1 Roy , Bu herif olur öelt, değildir hani. Canımızı m Paktı, Kaç Kişiyi küçmak U- yakalatiı, Bugün de ye oldu. Şimdi de hesap wersin. Onu sağ utlu.... gocuklar lâfa dal, in rf ri İİ g a İsli ayırıyor hele bir bakır İn çocukları (o arsfan » S&fes bir makyavsl oyunu ; Sraneş kahpe işidir vesselâm. " gevrek bir kahkaha attı; “> O iki acarın eline mal tes. 9, vilir de yakalanırlar mı hic.. Evet Hayırsızada ön. ve bir yelkenli yakalanmış Bu da yine orlarm marife. dme ganbotunu şüphelen, ve şaşırtmak için bos er. ç tp xm hali pek feci Mühtiş : Ve işkence içerisindey- 4 g p kurtarılmasına çalışılmıyor Y ve Mer halde elimz kolumuz * durmuyoruz. Ba “lar. #üküt bir duz Dir münscat gi LN temiz ve öz sevçinin iç a. Vİ bir melâlr ve matemiydi. Meri arzm en necip en asi) ağır bir imtihan yaşntıyordu., Sxdı fena halde-sinirlendir. Biraz sonra sağdan sol. haberlerde bir kaç İnin yol üstünde Ali ndan kahbece vurulduğu rdu. Demek ki, müh. Martayı kacırmak icin tertibat almış ve bu yüz. i itçok kimseler. kanma VE... İla © gece uykusu e Vezirine: ie kadını yarm Edirneye ehir verdi. 4 gün derhal hazırlanan yp era kafilesile Martayı Niğ çan Edirneye gönderdiler ileye Yıldırımın emin larından Hüsrev bey İş Hirek etmişti. Hüsrev bey k Bünlerde hastalanmıştı.. “Sa çok yorgun, varı vet. İstirahate muh. ona: Yazan: MAHMUT ATTİLA AYKUT Büyük ihtilâller, munyyen ve mahdut bir sınıf halkın hareke, tiyle değil, şümullü ve bütün ef radına kadar yayılmış kütle ha, lindeki kuyecanlarla daha mile. sir ve daha kat'i neticeler doğu rabilir... Böyle olduğu içindir ki tarihe misal olan ihtililler gikmullü mâ. nülariyle tarihe ve nesillere mal edildi. : “Ümidi bu mületin gömülmez. Beyhude bu geyretin me zivel,. Diyen şair en Ümitsiz, en bit. kin, en harap gününde bu mısra- Falarım düterken ne kadar asil ve ve kadar kendine inanmış bir imanla bunu söylemişti, Şu hal de bâslayan yeni bir Türk iatilâli Türk olanlara neye şuurlu bir heyecanın zevkini vermemiş ol. sundu. , Deha dün Iraktan gelen, Kat» kasta harbeden ve daha dün Galiçyada dostlarına yardım e den bu asil ırk. Bir Fransiz şö irinden daha m! az heyecanlı ve daha mı az imanlıydı. Bir devre bir ömür vermig'olan | ve kars saçlarmı vefasiz deniz; rüzrârlarında Meni bulunan | ihtiyar Rüstü baba: - Haydi çocuklar dedi! Bu millet bir milyon evlâdını bir hayal uğruna kurban ettik | ten sonra mukaddes davası için | Akacak bir damla kana göz kırp- | es ve gönlünü acımdırmaz. Hepsi beraber rthtams gittiler. Bembeyaz elbisesiyle genç bir İs! talyan delikanlısı elinde bir kanpana multasıi çalıp duruyor- du. Gidenler güvertede, kalanlar rihtım üzerinde son arpıyu, *“m tan uzağa sesleniyorlarâr: — Unutma, — Mektup yaz! Rüştü buba da bu heyecanlı kalabalık arasmaydr. O da; onlar kadar heyecan bydr. Bu heyecan! 0, her gün taşı vordu.. Taki gönderdiklerini vatan selâmet çıktı diye topraklarına haber alıncaya kadar... Vapur Kızkulesi önlerinde ma. nevra dilmen kırıyordu. Rüştü baba; ellerinde hâlâ kü- çük medillerini #allayan gözü yaslı uğurlayıcılara dalmış baki. yordu. Birisi omuz basma dokundu. Başını çevird. — Durma.. Çubuk uzaklaş. Bendini topladı, Karşısında Cafer vardı. Cafer onun maiyetinde ve hiz» metinde çalışan bir adamdı. — Ne var dedi. — Vapurdakiler yakayı ele verdiler. Başındin aşağıya kaynar su dötrülmüş gibi oldu. Sarıldı ve endise ile sordu: — Kim söyledi bunu sana,. (Devamı var) — Sen de bu kafileyle Edir. neye git.. yolda Martaya dik: kat et, Onu sana teslim ediyo. Tum. Edimeye vanr Varmaz saraya bırakırsın! Dedi. Marta ertesi subah ha zirlanan kafile ile yola çikaca. ını anlayınca şaşırdı. O, padi. şahtan - na de olsa benden şüp belenmiştir diye « bir ceza u. muyordu, Maamafih Marta ber zaman muhitini kendisine “emdırmasımı bilirdi. Padişaha da: — Benim bu işte hir suçum yok. Onunla beraber kaçmak isteseydim, Alinin yapmak is. tediği cinayeti haber verir miy- dim? Demişti. Martayı bir ata bin dirmisler ve ati fazla sürüp ka. fileder. uzaklaşması diye, atm arka bacağına köstek vurmuş. lerdı, Marta Tuna boylarından Edimeye hareket edetken bir daha bu tarafa dönmiyeceğini & udi. Hırsız iki saniye içinde üç hareket yaparak odaya daldı. Sonra büyük bir sükünetle si. garasmı yaktı. Sanatine hür « met eden bir hırsız bir sey çal. madan önce çalar. Villâda kimseler yoktu, her taraf sessizdi. Döşemeler, geli» şizüzel atılmış ve çoğunun ü. zerini toz kaplamıştı. Halıların bif kısmı da toplanmış, sanki kendisi için hazırlanmıştı. Hır- «ız evin bu vaziyetinden villâ sahibinin uzakta bir plâjda ve. ya bir su sehrinde bulunduğu. İ na hükmetti Diğer taraftan sel i da ikinci odadan zayıf bir ışık i geliyordu. Harsız herhalde o ©. dada villânm bekçisi veya be. İ yin usağı yatıyordur... diye dü şündü. Sigarasının ateşi hırsızın yü. zünü hafifçe aydmlatıyordu. Muhakkak üçüncü sınıfa men. İ süp hırsızlardan biriydi bu sı- j nfs mensup hırsızlar zabıta tarafından *tanınmaz. zabıta daha ziyade birinci ve ikinci si- nıf hırsızlarla içli dışl' olmuş. tor. Üçüncü smif hur&zları di. ğerlerinden ayıran bususiyet yaka takmamalarıdır. Yaka ve ktavat takmıyan bir hırsız âdi, dejenere bir sa. nat erbabıdır. Yakak, kravatk İ tuvaletli birinci ve ikinci sınıf hırsızlar ise centilmen hırsızlar dır. Bu centilmen hırsızlar ev. lerinde işlemeli rob dö şambr. lar giyerler, en yüksek sosye. tenin toplantılarına iştirak e- amade bir kadın bulundurur. lar. Gündüz için vaziyet böy. İedir.. gece olunca da işlerine döner, yeniden hırsız dlurlar. Bizim yukarda bahsettiği - miz hırsız böyle centilmen de. zak vardı. Ama dejenere, âdi sınıfma da debil edilemezdi. Zabıtanın eline geçerse mu. hakkak smifinm tayini husu. sunda güçlük çekilirdi. Üçüncü sınıfa mensup olan bu hirsızın ne maskesi, ne si- yah gözlükleri, ne de kauçuk eldivenleri vardı. Yalnızca elin de bir rovelver tutuyordu. Ya. vaş yavaş soldaki ikinci odaya doğru gitti, kapıyı açlı... Kü - çök bir gece kandili odayı ay. dmlatıyor ve bir adam karyo- lada yatıyordu. Gece masası. nın üzerinde, #aat, anahtar, bir kaç kuruş para, aspirin ve daha bazı ilâelar... velhasıl muhtelif kücük esvalar vardı. Hırsız üç adım ilerledi. Kar. kendi zamanını! | me... | Muhakkak kafasmı patlatır « HABER -- Akşam postası k Dost Oldular... Nakleden: o Cemil Nejat yoladaki adam uyandı, gözle- rini açtı ve doğruca sağ elini ' yastığınm altına götürdü. Hır- sız normal bir sesle âdeta ko- nuşuyor gibi: — Sakın kıpırdayayım de. Diye ihtada bulundu. İamamen uyanan gece bekçisi gözünü tahancadan ayıramI- yordu. — Eller ywkarr! Diye “emretti, Gece bekçisi yatağının içinde doğruldu ve sağ elini havaya kaldırdı. Har. sız yeniden emretti: — Öteki elini de. kaldırmıyorsun onu? Beni öl. dürmek için mi kullanacaksın elini... cabuk kaldır. — İmkânı yok kaldıramam. — Neden? — Omuzumda müthiş ro. matizma var, — Mühapk mr? — Evvelden iltihaplıydı, fakat çok sükür artık kalmadı. Hırs biran tereddüt etti. Sonra gece matasınm üzerinde duran ilâçlara baktı, sonra tek. rar gece bekçisinin üzerine döndün. Bekçi tabancayı işa ret ederek: — Şu namluyu çek karşım- dan, dedi.. eğer hırsızlığa gel. dinse git istediğini al da bu iş nihayet bulsun.. Hırsız âdeta vicdan azsbi çekiyormuş gibi* — Beni affedin, diye dandr. Tesadüf işte romatizma İk oluşunuz hayatınızı kurlar. Tunu kaldırmağı reddetseydi. dım. Bu romatizma bizi biribi. rimize yaklaştırdı.. Ben de bu menhus hastalığın tadını tat. tım. sol kolum âdeta kullanı. maz bir hale geldi.. tahığı çekiyorsunuz? Diye gece bekçisi sordu. — Dört senedenberi... ne müthiş şeydir bu menhus has. talık... bir kere insanr yakaladı mi artık tamam. — Yılan yağı kullandmız | mı? Diye hasta merakla sordu. — Tonlarla.. — Peki Çiselum lari? — sek Kari fakat para etmiyor ki.. Finkel. lam mabhlülü biraz iyi gelir gi. bi oldu, fakat kışın gene has. talık kudurdu: —strabımız gündüz mü, yoksa geceleri mi daha çok? — Geceleri... nmda. fakat rliea ederim indi. Yazan: tekender F. SERTELLİ 65. biliyordu. cektir. i — Artik vatanımdan ebe. —Ne zaman döneceğini diyen ayrılıyorum.. diyor ve i. çin için ağlıyordu. MAR'TA EDİRNE YOLUNDA.. Hüsrev bey, yolda Marta. nin yanından ayrılmıyordu. Bir oralık atları yanyana giderken, Marta, Hüsrev beye sordu: <— Padişah Niğbokida çok kalacak mı? — Zannetmem.. yeni, mi. zamlar kurduktan sonra döne. Yağ yk DİR... Andi tahmin ediyorsun? — Beiki bir ay sonra. — Edi mi dö “ yoksa ordusunu Bizansa mı götürecek? — Böyle bir kararı yoka. ma... bu, belli olmaz. Belki de Bizansa gitmeğe karar verir. — Önümüz kıştır.. Bizansı muhasara mevsimi geçmedi mi? — Hayır, Maamaf'h padişa. him hazırlık yapıp gelecek ilk. baharda Bizans üzerine yürü. mesi de muhtemeldir. Artık | neden | tam İş zama. | Bir Deli Kızın Hatıra Defteri — Bir genç kızı timarha neye düşüern esrarengiz ve acıklı bir aşk macerası — Tel “SERTELLİ & | Türk sosyetesinde yüksek ot mevkie namzet olan Ley. fâ, hayatının en körpe ve | en stecli çağında bir derbi. re neden çıldırdı? Leylâ kimin kızıdır...? ve | timarbeneye masıl düşlü..? Istırap... İşkence... ve nil. | hayet ölümle Biten beye. * o canlı bir macera... Tanınmış bir sile kız olan Leylânm, silesinden bile gizle. diği mahrem hatira defterini karilerimiz bu sütunlarda me. rak ve heyecanla okuyacaklardır. PERSEMBE GUNU EnSon 5 Dakika GAZETESINLE İ rin kolunuzu canım... ahbebça konuşuyoruz.. hiç vitamin tec rübe ettiniz mi? — Hayır. Hırsız Yatağın kenarma ©- turdü ve tabancasmı dizleri ü- zerine koydu: — Bence doktorlar bw iş. ten hiç bir şey anlamıyorlar. — Haklısmız.. ben de bir mari. İ netice alabilmek ümidile yüz. İ lerce lira sarfettim.. Sancıları. nız daimi rai? , Hayra fakat yağmur ya. ğacağı zaman uğrılara taham- mül edemiyorum.. — Ben de öyle, rutubeti ki. ibmetrelerle öteden hissediyo. rum. Hırsız tabancasına baktı ve üzgün bir helle ölüm makine. sini cebine yerleştirirken sor « du: — Peki dostum, opideldoku tecrübe ettiniz mi? — Aman dostum bana hiç ondan bahsetmeyin... Eğer a- lelâde tereyağ kullanmış olsay- dım, belki daha fazla fayda gö- rürdüm. — Doğru.. ilâçlarm hiçbiri fayda etmiyor. En iyisi unut. mak ve unutmak için de iç» | Krnitma mek. Haydi kalk giyin de su köşedeki meyhünede bir kaç kadeh içelim. — Yalnız baştma giyinme. me imkân yok ki. Giyinmek i çin sabahleyin bahcıvanm gel. mesini bekliyorum. — Haydi canım atla yatak. ton.. Den «enin giyimine de Birkaç dakika sustular, Hüsrev bey | mn Şüp. helendi: — Padişahın Bizarsa gidip gitmemesi #eni neden alâka. dar ediyor? — Doğan bey bahsetmişti de. — Doğan bey seninle böyle şeyler konuşur muydu? — Bizanstan çok beh, sederdi. Amcam prens Mirçe. nin kardeşi de Bizansta otur. duğu için, bana sik srk onu 60. rardı — Vay! Bizanss itica eden Antonyo, prens Mirçenin kar deşi midir? — Evet, Onun kardeşidir. — O halde Antonvo da se. nin amcan değil mi? — Evet. Fakat, onlar üvey kardeştirler. Ben Antonyo ile dârgınım... küçüktenheri ken. disila konusmam. Hüsrev bey birdenbire gül, Bizanstan Sukln ye bubranız geçen günlerin den birinde Deyli, emuharririmize, Soil bağttirim ön reahrem ve ee, Tiren saflarını mast yenidir? yardım ederim. Hirsiz birdenbire fev centilmen, kibar bir adam muştu. — Buyurun gömleğiniz, de di ve ilâve etti; — Birisini tanıyordum. beri Ötmen ile iki hafta da iyileştiğini söylüyordu. Ve;bu şekilde ilâçlar bahsederek hastalıktan sarak sokağa çıktılar. Gece çisi birdenhive: Geriye dönmek, parasını mak istedi. Hırsız koluna gi rek sürükledi: — Haydi, dedi, yürü, bıra parayı olduğu yerde dursun. Ben de hesabi görecek kada para var. Ve ilâve etti; — Şimdiye kadar Venter grin yağmı kullandınız mı çok sifalıymıs... , Cemil NEJAT ek e a me 8 z MM OPERATÖR Halid Ziya Konuralp #KİNCİ CERRAHİ DÖÇENTİ ““yoğltu Üstikim ml Elhamra, Apartnanı İ Numarda meğe başladı: — Mirçeyi çok sert, ü bir adamdır derler.. kendisi tanımam. Fakat, Antonyo Bizansta iki kere görüştüm Çok iyi kalpli, terbiyeli, misa; firperver bir çelebi. — Yabancılara karşı dir. Fakat, akrabasme çok haşindir. Kimseye © iti etmez.. yalnız kendine güve. nir. —Mirçe ile neden sizin; lar? Bizansa iltica edeceğine Mirse ile anlağıp ez de rahat rahat otursaydı fi mr ederdi? — Mirce onun vücudumu ortadan kaldırmak istiyordu. Onu kendisine rakip görüyor. du. Antonvo bunu sezince roağa mecbut olmuş, ME konuşa yürüyorlar. (Devena ez)

Bu sayıdan diğer sayfalar: