9 Temmuz 1941 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7

9 Temmuz 1941 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İstiklal UĞRUNDA . Milli Roman - Teta o pe. Herifin Riden © arkadaşların fo- buldum Bir de mi. paazilmış tezkere.. ta İle Anadoluya kaça- Ba al önündeki arabalar- E3İNe bindiler. me çek ahbap.. hareket, etiği zaman - Ne dedi. İçiminde bizi <<< eden bir kahpe var. yeğ tekrar kaybetmeliyiz.. #indi Beşiktaşta bir âh- ie gidiyorum. Sen işi . Seni Kabataşa bıraka. va ») beyin evine uğra Va» ç“ bildir. ve bir kaç gün EE cıkma bala Do Dolmabaheede sa- önünden geçerken bir zan arabayı durdurdu Çün pazı efendi. saraydan » Beş “dakika ine yüzünü | & ecnebi harp gemilerine Böbet bekliyen saraya WE tonra kapısında düşman A lr. » ,, Siltanatma bir vntan sa. sarsık damadı sad. 5 PeğR o sırada otomobiliy dan gikryordu. yi artan biriken ve tazele Sti iman ateşiyle: eri. a i döndü. Bir andaf RK Yar ev veiki elİKAL «| töze kuvveti içinde sar- Ebi andı atılmak, sıçramak ik istiyordu ra yeisle yaylı arabanm ri içerisine biraz daha o nmüldü ÖNE cikar dedi, Bi öpek ölmekle bir ma- izlenmez ki. ileride beyaz eldivehle a çekmemiş bu. ayemur efendiye seslendi: ik Minazde var mı artık evlâs ita mi? bey baba geç tekrar sarsı — baba: Dört evlâdimi ermiş öz bir baba gibi EN akârlıkların yapılma, idiğini bilmiyor deği 4, Sidiğini bilmiyor ze varan hayatı ba mücadele ve kahraman. * doluydu. Ni NV bey, Marta için: “k akıllı kadın. Böyle İı lüku saraya sokmak b idir, N çe Onun saraya gir- zurlu görüyordu ia Edirneye dönerken in “Düşlerin ve bu görüş- Ki kiymeti olurdu? da "ev bey bunları Niğbo- diz dişaha söylemeli di gen DONUYOR h dey bir gün Niğbolu z rm kapısı önünde uzaktan bir kaç at- , dumana katarak Ker bu gelenler kimler. De doludizgin nereden rdı #onra kale kapısına atlıların kim oldukla- Yazan: MAHMUT ATTİLA ya Otuz sekiz senelik eşi yıl bir arada yaşamış tuz iki yılmı memleket dışımda ve gurbette geçiren bu dinç ih- tiyar; içinde kalan sönmiyen bir çalışmek için teşvik eh Karsı on sekiz sene evvel öl müştü. Ziya ve Ekrem isminde iki yetişmiş evlâdı vardı. O; widenizde çürük bir tekne üze rinde memlekete tam on fi yr dönmeden karagol vazifesini görmüştü. Ve zavallı kadm, yavrularına mahrum bir hayi ıztırabını tattırmadan Yı bakmış onları adam etmek uğraşmıstı büyük harp ni bile ikmale zabit namzedi « patlayınca mel mada gitmiş bir kaza neticesinde ayağı kırıl- mış ve sakat kalmıstı. ve sakat bir vaziyette buldu.. Pek âz sonra eşini bi kaybetti Hayatında sevgisini dığı karısını son dinler ğma terke sarsıla, sarsila, yana, yara ağladı. Bu gözyaşında gurbetin ve hasretin melâlı dar olsun ışı duyuramadan giden Ziyasmmn da matemi vardıda melâl icinde Koltuk değneğini” kaka, kakt nasinm tabutu arkasından yürü ği gün, içi fu ve sıcaklığın akat ve Zav hayalta mamıştı... Üst üste gelen bu ac: biraz titiz haşin tabiat rinde de tesirini yapmaktan ha- lmadı.. Sakin, munis bir adam olmus- ni odasında satrriık kve ve uygal, ve komuşmayar gu dört isinde unutur ript buldu: ndir mi bilmem doğduğun riçi olsun Mevtin sana Oh halka matem” Her sabah ken bu sö tırları oku her akşam yal. | bu söterlarm kalbe sile gözlerini yumar- (Devamı var) rt anlaşıldı. Sarıca bey at üs tünden bağırdı: — Rüstemi kurtardık.. Doğan bey bu iki kelimeyi duyunca şaşirdi Atlılar yanıma doğru yürü dü: — Hoş geldin, diyorsun.. Rüstemi nız mı? Sarıca bey atman indi: — Evet. Rüstemi bir değir. mende bulduk; Tam vaktinde yetişmişiz. Biraz daha gecik- miş olsaydık, zavallı delikanlı. yı ölmüş bulacaktık. Doğan bey kulaklarına ina- namıyordu. O, Rüstemi çoktan ölmüş sanıyordu.. buna inanmıştı. Şimdi gözlerile görmediği bir şeye kulaklarile nasıl inanırdı? Sarıca bey yorgundu.. atın. dan iner inmez bir kenara otur. du. Sarıcanın yanında birkaç akıncı vardı. Sarıca, Doğan be Sarıca! Ne kurtardı. | akan Yukon irmağ varğı.. Bir kış güneşi Ke | HABER — Aks Yazan: G#K LONDON Medeniyet âleminden iki bin kilometre uzakta Yukon | sahillerinde adalet pek iptidai. dir. Burada adalet arkadaşları tarafından ittifakla seçilen ve hiç kimsenin fikrine müraca. at etmeden kararlarmı veren Mark O'Brienin şahsmda sem. bolleşmektedir. Yalnızca hır. sızlık ve katil gibi iki çun işlendiği bu, kırmızı i- mek kaale İliç kile Seri len ksrara itiraz etmeğ: düşün. su. müyordu. Geceleri çıkanlan — gürültü. ler, sarhoşluklar hiçbir zaman tecziye olunmaz buns muka. bil hursızlar, katiller kamptan ğulur, yani boş bir sandal içine konularak dalgalar, şelâ. leler halinde Behring denizine na birakılır dı. Hırsızlarm yanınson beş İ günlük yiyeceği de verilebilir ve bunlar bu şekilde kamptan bin kilometre mesafede bulu. misyonerler © tarafından canlı iken o kurlulmak şansını muhafaza ederlerdi. Carihlerin yanma ancak günlük yiyecek £ verildiğinden bunların buz çöllerindeki mu. hakkak ölümden kurtulmak ih timalleri yüzde bire inerdi. A. dam öldürenlere gelince, bun. lara bir lokma bile ekmek ve. rilmeden irmağa bırakılır, yani kurtuluş ümitleri tamamen ke. nan henüz üç silirdi Mark o'Brien, bir arkadaşmı öldürmüş olan maden amelesi Jak Arizona kalb ve vicde imle mahküm etmişti. Anc bazı esbabı muhaffife mevcut olduğundan katil altın arayıcı arkadaşları. nın yardımile ırmak kenarma götürülmüş ve yanma üç gün- lük yiyecek verildikten kayığa konup sulara terkedil. nın verdiği bü sonra mügti Hüküm infaz” olunduktan sonra Mark o'Brien, o gün iki kasa taze viski getirtmiş kıvırcık Cimin gitti Kıvırcık Cim hilekâr bir ar. kadaştı. Mark O" Brtennin bul duğu zengin damarı günler. denberi gözlüyordu. Hâkimi tezgâhm arkasında yeni getirt- tiği viskilerden içmeğe davet etti ve söz arasında, on bin do. lara arazisini alacağımı Mark O'Briene söyledi.. O'Brien ka. rar vermezden evvel birkaç bar dak viski içti ve'tam kabul e- olan meyhanesine ile Lökler içeriye girdiler, bu. nun üzerine yeniden müzake- reler başladı, pazarlık yapıldı Bardak bardak viskiler içildi. Kıvırcık Cim bardağını bir do. lara sattığı viskiyi bol bol ik. ram etti ama neticede Mark O'Brienin imzasmı da aldı. Bu nun üzerine memnun bir tarz. da üç sarhoş meyhaneden çık- Yazan: Mark O'Brien nasıl kayboldu tlar ve Yukon ırmağı kenarı- na doğru yollandılar. Şarl ile Lökler ırmağın ke- narında durdular, Sarhoşluk « tan baygın bir halde olan Mark O'Brieni kollarından tutuyor. lardı. Şarl bir ağaca bağlı du. ran küçük bir kayığı göstere » rek arkadaşına kötü bir şaka teklif etti. Fakat başı dumanlı olan Lökler bu şakayı fevkalâ. bunun anlaşma ile Brieni kayığın ba tırdılar ve ipini çözdükten son. üzerine Mark O" tarafıma ya. de buldu, ve tam bir ra bir de tekme vurarak taliin cilvesine bıraktılar Mark O'Brien ancak ertesi sabah uyandı.. İçtiği fazla al. kolün tesirile midesi bir fırın gibi yanıyordu. Başının hem i. çinde hem de dışında müthiş bir ağrı vardı.. Çünkü bir yan- dan alkol sinirlerini harap eder- ken, diğer taraftan da bütün gece yüzlerce sinek yüzüne, başına konup kalkmış kanım emmiş, derisini delik deşik muşlardı. Göz kapaklarını bü. yük bir zahmetle yarıya kadar açtı ve kendisinin kaybolduğu- nu zannetti. Yahut da şuuru yerinde değildi, kendisini bile tanımıyordu. Etrafına baktı, her şey ona yabancı geldi. Ma. zisini unutmuştu. o Hastaydı. Mazisini arayamıyacak kadar yorgundu. Birdenbire baş parmağının altında töplanan kanı gördü. veyahut o zaman kendisini ta. nıdı, bu iki garip elin Mark O” Brien veyahut daha doğrusu Mark O" Brienin bu iki ee ele bit olduğunu anladı, Sonra harareti — olduğunu NA) yaşladı. O sırada bir büyük sir dalga kayığa çarptı... kulü- besinin kapısına vurulduğunu zannetti ve: İ — Girini landı: Demek ki birisini öldür. müştü! Hem kimibilir belki de birkaç kişiyi.. kemerindeki bı. çağına el attı, Mahfaza bom. boş duruyordu.. Korka korka kayığın ber tarafına baktı, bir günlük bile yiyecek koymamış İardı.. Bitkin bir hakle oraciğa çöktü.. Kanun bütün şiddetile tatbik olunduğuna göre demek ki bilsebeb ve hiç tahrik gör. meden cinayet islemisti. Ya. rim saat kadar hiçbir hareket yapmadan, yapamadan öylece olduğu gibi kaldı. Sonra kayı. ğın bir köşesinde bulduğu kı. rık bir testiden birkaç yudum su içti. Etrafında iki boş sahil rasında akan çamurlu sular - den başka bir sey yoktu.. Bu- nun üzerime içkiy sarhoşluğa lânet etmeğe başla. dı Kayığı takriben Behring de. nizinden 2 bin mil mesafedeydi Suyun cereyanı kuvvetli oldu. ğundan saatte beş mil katede- biliyordu. Duracağı saatlerde hesaba katılırsa günde ancak yüz mil katedebilecek ve üç haftada Yukon irmağınm ağzı na varabilecekti. Mark O'Bri. en için esas olan kuvvetini top layabilmekti İki gün ağzma bir lokma bir şey girmedi. Sonra kayığın kum yığmlarma yannastırarak ördek ve vahşi kaz yumurtasi aradı. Ateş yakmak için kibri. ti olmadığından yumurtalar! çiğ olarak içti.. Ertesi gün Hud son 'kumpanyas karakola ta- rafından görüldü. Fakat bu ku lübedeki «bekçiler o yiyeceğe muhtaçtılar.. Onların da yanın Muzaffer Acar da yalnız oyumurtaile viii vardı. Mark O'Brien artık hag- medenmediği yumurtaları red. detti ve Viski şişesini de en bü yük nefretle itti. Tekrar yola düzüldü. On beş gün müddetle yalnızca çiğ yumurta yedi, yumurtalar o. nun açlıktan ölmemesine ve yirmi dört günlük bir seyahal. ten sonra Bebring denizine aradı... rfezine vardıktan umurta yerine fok balığı eti yemeğe başladı. Senenin sonuna doğru Ameri- kan gümrüğü devriye gemile. rinden biri tarafından görüldü. Kurtarıldı ve Sanfransiskoya çikarrldı.. Mark O'Brien San. fransiskoda mühim bir hatip oldu. Büyük konferanslar ver. Açtığı harpte şöyle feryat ediyordu: “Şişeyi kaldırınız. içki içmeyiniz... iç- kiyi bırakmağa and içenlerin yaptıkları içtimalarda Mark O" Brien dinleyicilerine, mazisin- deki en büyük faciaya alkolün sebebiyet verdiğini anlatiyor. du. Gösterdiği gayret muvaffa. kiyetlerle o neticelendiğinden Mark O'Brien bu yoldaki faa. liyetine devam etti. Toplantılar esnasında halka en kuvvetli kelimeleri kullanarak içki şişe. sinin bütün servetini kaybet. mesine sebeb olduğunu izah etti, Nihayet alkole karşı açtığı müthiş harbe sadık kalarak ih. yarladı.. Fakat Öte tarafta Yukon wmağı o sahillerinde, “kırmızı inek,. kampında hiç kimse Mark O'Brienin esra. rengiz bir şekilde ortadan kay. bolmasını unutmadı.. Altın a- rayıcılar bu hâdiseden hâlâ bir sır gibi bahsederler. varmasını Behring sonra bu ke meğe başladı. Bir Deli Kızın Hatıra Defteri İ— Bir genç kızı timarhaneye düşüern esrarengiz ve acıklı bir miz macerası — Ten balını Bir modal İraleniiz 5 SERTELLİ bekledi. Kimsenin getmediğini İ görünce. — ER, kal öyle ise orada. | <le.. Allah belânı versin. | D Zaman geçiyordu.. Bir za- nu düşün. hatırına gel. | di, kalktı oturdu, gözlerini açtı ve o zaman Yukon ımmağinmn çamurlu suları üzerinde ve ka yıktn olduğunu gördü.. Fena halde üzüldü, başını elleri ara. sına oldı.. acaba bir gün evvel verdiği hükümden sonra ne gi. bi hâdiseler cereyan oetmiştil. Yavaş yavaş o müthiş fikir ka. fasma hâkim olmağa başladı. Bu fikri defetmeğe baktı; fa kat tekrar aynı düşünüşe sap. man için sarboşl di ved mele ii iskender F. SERTELLİ ye anlatmağa başladı: — Bize; köylülerin söyledi. erdiler. İlk değirmienden içeriye gire cesatet edemdik. Fakat yiülr kapıyı krip girmemi. zi istediler. Hiç bir yerden mu- kabele ve taarruz görmeyince, değirmende kimse olmadığına inanarak kapıyı zorladık.. güç. lükle kırdık ve içeriye girdik. Buras: değirmenden ziyade bir mezdahaya benziyordu. Bü. tün değirmen taşlarının altında birer Türk yatıyordu.. Hemen hemen hepsi ölmüşlerdi. Yal. nız bir tanesi yaşıyordu. bu da gi değirmeni bir tesadüf eseri olarak. Zira taşın kenarma büyükçe bir tahta sıkışmıştı. İşte bu tesa. düf yüzünden Rüstem, altında fazla ıstırap çekmiyor. du, Fakat, iki gün burada, de- girmen taşı altında kalan Rüs- tem açlıktan, susuzluktan bi- tap düşmüştü. — Demek ki onu koca değir men taşınm altında buldunuz, öyle mi? — Evet. Taş altınde yatıyor du. Ötekilerin vücutları buz gibi soğuktu, Rüstemin başı dışardaydı.. Onu ilk önce ben tanımıştım. Görür görmez: taşın Türk sosyetesinde yüksek bir mevkie namzet olan Ley. I&, hayatının en körpe ve en ateşli çağında bir denbi. İre neden çıldırdı? Leylâ kimin kızıdır...? ve timarhaneye nasıl düştü..? Aşkı. İsti 2 işkence... ve niha- hayet ölümle biten beye. canlı bir macera... den birinde Kaylâ, maharririmiza, acıklı höyatmın en mahrem ve es. rarengiz safhalarmı nasi anlattı? PERŞEMBE GUNU En Son # Dakika GAZETESINDE Rüstem... diye bağırdım. Za. yıl bir inilti kulaklarımı tır. maladı: “Beni kurtarınız!,, ve arkadan: “su. su... Sye yük. selen bir acı ses duydum. Ar. kadaşlar hemen Rüstemin ağ. zma su akıttılar. Biz de bir yan dan taşı keldirmağa çalışıyor. duk. Nihayet el birliğile Rüs- temi taşın altından kurtardık Doğan bey sevinçte gülme. ğe başladı. — Kendisi nerede simdi? — Biraz arkadan geliyor Vücudu çok yıprandığı için a- tm fazla süremiyor — Bu hayırlı haberi bena ilk önce sen verdiğin için, bu yararlığını ölünceye kadar mutmıyacağım, Saricam! Doğan, Sarıca beyin omu. zunu okşadı: — Onlar gelniceye kadar, anlat bakalım: Rüstem o değir mene nasıl düşmüş? Bu işken- ceyi onlara kim yapmış? u. Sarıca bey: —Fazla konuşmağa vaktimi yok, dedi, bu heyecanlı hikâ- yenin sonunu ben anlattım. Baş tarafını da kewdisinden dinlersiniz. Biraz sonra nere. deyse gelirler, Bu arada Sarıcanın dönüşü- nü Ve Rüstemin esaretten kur. tulduğunu Yıldırım Beyazıda da haber vermişlerdi. Yıldırım, Sarıcanın niçin bu kadar geciktiğini soruyordu. Sarıca derhal padişahın çadıri» na koştur: — Şevketlim! Yollarda bir cok tuzaklarla karşılaştık. E. limize düşmeden kaçmağa mu. vaffak olan bazı şövalyeler yolları sayısız tuzaklar kur. r. Fakat,biz bunlari. içine düşmeden - keşfediyor. duk. Bu yüzden geciktik ve alyelerin peşini kovaladık. (Devamı var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: