25 Ekim 1941 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 3

25 Ekim 1941 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

we ÜNLERDENBERİ bar mu- harrirlerimiz el ele vermiş, | Muhsin Ertuğrul'a ales pilscürliy | duruyorlar... Bu iye uzaktan bile dokunmak İwlemesriim, böyle mü. nakaşalardan hiç bir haz duymaz ir oram da ancak bir is ikisini okudum, o kadar. Ara Mah sini, bundan tâ yirmi yil önceki 4 : İ kavgamı hatarlalerak söze betin insanları adımı da karıştırmışlar; bunun |. 4*İcin benim de düşündüğümü bildir. mem lâzam, intisar etmis Her şeyden önce sunu söyliye. inin 24 bi. | yim: Muhsin'den Eken le p ÜŞ gin için. | kaşasının tamamını eden, İs - Gİ aaa ikra kütumunda | ambul Sehir Tiyatrosu'nda Ham. pjı ismile bir fılıra İleti in nasj oynandığı, görme. İ den, isterseniz körü körüne deyin, İ Muhsin'den yanayım, Çünkü Muh. sin olmasaydı İstanbul sahnelerin- İde yalnız Raşit Rıza'ların, İatmaii p'lerin zevki hüküm sürer, N espcaye'in, Pirandello'trın, kağ, | İbsen'in adları bile anılmazd:, Mujı İeej e Çocuklarım var, | sin'in seçtiği, kendi sevkine uyun ” eserler iyi oynandı m? Eöette İ oynanmadı. Bizde, daha bir asm. İdan beri tiyatroya heves cen, İ milli Uyatrosu olmayan bir mem - lekette o Shakespeare'i, Meohârç'i iyi oynıyacak oyuncu birdenbire yetisir mi santyorsunuz?... bluh- sin'in, istete sadete Büteris ok sun diye, Shakespoare, Moliöre gi. bi adamların eserlerini oşnalma. İ ğu kalkmış olması bile büyük bir seydir. Muhsin münakaşa adabını bi - miyormüş, herhangi bir İşine jti. raz, odenlere tehditler savuruyor dayak atarım diyormuş... Doğru, İbunlar münakaşi adabına uygun değiklir; dayak, sözde kalmayıp atılan dahi bir şey İsbat Oeltinez. Ama çunu da umutmuyalım: Şehir verdikleri eser öy e “ayın mesleir, gi Ve » okul direk. e Maarif müdür. p bir arkmdaşi, | Ye muhavereyi | p ackmahyım? Yok. e düme gibi hemen. n se Ve opartanist w a liyim * Doğ Nİ L, bü Tk tipi de ğ BN yaşan için çocuk. i Yetiştirme siste, Mrerine eğilere - an 98 yaptınız? üzerinde almamış lerine barak asağı yukarı * p e Börü 6 4 SE Eu “hayatla #a adabına pek uygun değildir. Şimdi Mifhsin için asl düşün yorlar; Keti bir gün gerçek tiyatroya, gerçek tiyatro anlayışma ulaşlırı. cak yol değildir. Bu memlekette gerçek tiystro ancak talüatle, ye. ni tiyatronun köküne giderek ku- rulabileektir. Muhsin'in, Muhsin gibilerin gayretleri ile birkaç bü- yük Avrupa şürinin adisrm; du. yabiliriz; memleketimizde Avrupa muharrirlerini taklit eden birkaç İ kişi yetişebilir; bir zümre, aksam in , | emeğinden sonra, Siynh elbiseler işer İnsiz olarak | Rivİp tiyatroya gilmenin bir me. Knl görülmüştür, | derivct vazifesi olduğunu sanabi- Sayi Sete edildiği nis , |lir; battâ bir gün şanlı gatalatı NN Maine bir toprak gi - | dekorlar içinde, oldukça iyi oyun. İerkerlildiği ya. | cularm oldukça iyi esörler oyna » iYetin beklediği | ması da kabildir. Ama bütün bun- Mane Wr bu memlekelin özüne tiyatro Meni Selince, yarınki | sanatinin işlemesi odemek değik olan yarmki in. dir, iş lr cok maddi grtim, ha Çocukların na - artk düşünen iş müşkül ve Kong ama değildir. İlerine bıra. Bag bir terbiye kena; Bu eme tiyatroyu — bu müşküğat )cekten seven, mak, aya bir geyler koymak için lâzım ge 4 İlen kuvveti kendinde bulan bir adam çıkar da Shakespeare'in, Mo- lidâre'in ası) dersini anlarin Sehir Tiyzirosu'ndan, onn behzer mü - esweselerden uzaklaşacak, yanina birkaç kizi ahp komba kasaba, belki köy köy dolaşacak, eziyetler aşılması Besiilerin aşabilmek N cok itina İN la gene tüzemdr, Vi kr kendi hallerine | — Dediğiniz gibi gittim, bara. Rİ bip kanın yanındaki yardan indim, kü «ik dereciği takip ettim, kargıma bir sürü çalılık çekti, Üstümü ba. #tmı yırtarak, bunjarm arkasına geçtim, büyük bir kaya çıktı kar. | gEma, *Ensız, düsün « Biyer bei gibi vol vay İnsun- Suat Derviş — Tam plândeki gibi. İN “vekili İzmirde va — Evet hahacığım, bi kayazın, | ia ürkasına kendimi attım, fakat ö” h İlneyı kald Vekili | düm koptu, Zira önüm göz kamay- be biye AY. Aydından | tasak kadar derin ve vahşi bir W- e) Vekil, Aydın. ! çurumdu, bir adım daha atsaydım, < neki eivarım | gitmiştim! a, Benim da göz | — Vah yavrum vah, keski ken. ia, Cumhupi » | dim gitseydim, Ama ne yapayım, yi © © Slstmeye açıla . | Sam Coysun şüphelenmesimi İste. medim, DERKENAR milli tiyatroya varmağa çalışacak” tir. Bir sülmre öçin şiir, bir sümre için roman bir dereceye kadar ola bilir; ama tiymiso kalabalığa söj- liyen bir aamattır, bunun için de asl yolumu kafabalığın içide bu. İacmkilir, Öyle bir adam sadece kajabalı - ğin zevkine uyacaktır demek mi istiyorum? Hayır, kalabalığa ken- di zevkini de kabul ettirebilir, ks. labalığın zevkini düzeltebilir, Mol ire, Shakespenre kalabalığı söy- lemielerdir, seyircilerine: “Siz bi- “in asl efendilerimizsiniz (icma, sa « perveran efendilerimiz); biz size hizmet edeceğiz” demekten Gekinmemişlerdir; onların zeviemi; verdiklerini kimse iddia edemez. Ama kalabalığa zevk aşılamak, © ru güzel oyunları beğenerek, a» lyarak seyretmeğe alıştırmak için onun zevklerini de bilmek, nelçre imicin olup nelere imkân olmadı » Gini araştırmak Jâzımdır, Şunu du hemen söyliyeyim ki bu iş Çamlı- va tepesinde Tinjkevi gençlerine, hiç bir para kaydı bilmiyen milss- mereler tertip ettirmekle olmaz; öyle bedava müsamerelere gele cek olanlar, trbiye icnbi ulluşlar. larsa bu, seyrettikleri oyunu be - Zendiklerini, yarın ön beğeneceke lerini isbat etmez. Cemiyetin bu günkü şertleri içinde tiyatro pe raya bağk, muharririni de, oyum cularını da geçindirmesi Jâzım ge ea bir sanattır. Bizde böyle bir tiyatro kuruklulrtun sonta sadece küçük bir zümre için çalsın, mu harrirleri de, oyuncuları da İcvka- lâde incelmiş tiyatrolarımız. olabi- Mir; daha önce olamaz, çünkü on « larm da temeli gene kuvvetini ka» labalıktan adan büyük mü tiyats rodadır, “Şimdi memleketimizde bir genç var: İtalya'da çalışmış, İtalya'nın kasaba kasaba dolaşan, tulüatten kaçınmıyan küçük kumpanyajarını İlgi göstermiş, onların dersini bay- Ni iyi aalamış: Tarik, Ondan çok Ümüğim ver. Henüz genç olduğu sergüzeçle alilnmıyor; ama öyle saniyorum ki kendisinde ti- yatro sevgisi halistir, bir gün Ge. kinmiyecek, gönlünce bir tiyatro için her geyi gözüne alacaktır. O, yahut. ondan başka bir adam, bir gair,, Fakat öyle biri çıkmadan bizim de gerçek bir tiyatromuz olacağını ummak hay o saflıktır. Bugünkü halimizde en İyi tiyatro- muz geve Naşit'in, Düm pr mall'in, tulüat kumpenyalarnmn tiyatrolarıdır; onlsrdan bir Şey Gikahilir, Sehir Tiyatrosu'ndan, ona benzer müesseselerdeti hiç bir Şey çıkamaz, EÇEN gür bir gençle konuşu yordum: serbest nazımla, heniz pek iyi denilemiyecek, sna pek de kötü olmıyan şiirler yazar. Söz arasmda bana: “Artık sizin yazilarmazı olumuyoruz, oçünkü gençlerden bahsetmiyorsunuz" dex di, Canım sikildi; benim yezliri. — Merak etme baba, ben de yazifemi gördüm, Uçurumun ke . Barında ince bir yol vardı, takip ettim, biras sonra karşıma yüksek ve dik bir kaya çiktı delik deşik” Wi. Dikkat edince bunların plânda. ki mağurm ağızları olduğunu anla- dm, Artık daha yaklaşmadan dön. düm. Siz de şatoya dönmemi söy - lediniz. Nasıl vazifeni yapabildim mi? — Aferiu Cenni, seninle iftihar ©diyorlm, Artık her seyi Sam Coy »a anlatabilirim. - Daha evvel beye anlatmak, nz? - Nadamın kaşırılmasils doğ” rudan doğruya tlâkası olmıyan bir plânla orun vektini ziyan ettir » mek istemedim. Şimdi mademki €- miniz, söytyebilrim, mı okumadığı için değil, varsin o kumasın, hatti onunla beraber ütöisi gençler de okumasnlar. Ama bir mubarririn yazılarını seri kene dilerinden bahsedilip edilmediğini anlamak için okuyanların gerçek” ten edebiyatı, sanati sevdiklerine inasamam, onlar yalırz kendilerini düşünen, nahveilerini beslemeğ? Şaltşan kimselerdir. Ne zevklerine givenitir, ne de söylediklerine « MAMİ. Gençlerin çıkardıkları menem aları, kitapları okumakta, hiç ol maasi çoğuna bir yöz gezdirmek” te devam pdiyorum; içlerinde ü « mit verecek Inasnlar var, Ancak onlardan uzak kalmayı teroih cü vorum: zevlekmi söylemekten kork Luğuzn için değil; onlarda gördü - ğlm nahvet yüzünden, yalancılık yüzünden, Kendisini bir yazımda biraz methettiğim için bende 80“ yiz meaiyeiler bulan bir genç seir, bir gün halrıyorsunuz, benim câhil, mürteci, gençik düşmanı, daha bilmem neler olduğumu ile- ri sürmekten çekinmiyor. Böyle seyler beni elbelte rahatsız edi * 'ekrar edeyim, bana çatıldr İraasrrlığı güç tahammdi ediliyor. Ö aksam zihnimi pek topariıyu- tak halde değildim: o gence sorük ması azm gelen bir geyi vet « tum, Ona şunu sormajaydım: “Ms- demki benim yazılarımı beğenmi * yorsunue, Sizden £ babsetmediğim zaman söylediklerimin bir değeri olmadığına kanisiniz; o hakle ni- çin benim sizden bahsetmemi İsti. yorsunuz? Yazdarı zalen değeri olmayan bir adamın sizin için, le hinizde, söylediklerine neden ebem miyet veriyorsunuz? Asi Sizden bahsettiğim, hel, sizleri övdüğüm zaman O kızmalmınız; öemelsinz ki: “Bu adam anlayışsız, geviiz, cahil bir mubarrirdir; onun bis - den bahsetmesi, hizi beğenip © mesi gücümüze gitti, Kaka 2 verseydi, o zaman iftihar Gök, Şimdi İsç kendi kendimizden utanıyoruz.” Niçin böyle söylemi" yorsunuz?... Ben size söyliyeyim: #izhi için sanatinisin bir ed yeti yek, anenk kendi şalışınızı dö- sümüyorsunuz, Sizi beğenmesi #8 tile, sizin sanutinizden tamaml uzak, onu anlamalarına imkân ©- miyân insanları da olemlameğ” hazırsanız. Benim yarıları: okumamanız değil, dün okumus olmanız gücüme gitti.” Gene söyliyeyim: ben © gencin de, ötekilerin de yazılarmı oku * makta devam edeceğim, Bdebiys" #everim, yarmki o edebiyatına» nasil bir yol tutacağını mera ede- rim. Onların yazılarında iyice, iyi, hatlâ çok iyi şeyler bulunması kabildir. Bunlardan kendimi niçin mahrum edeyim? Okuyacağım gibi bahsetmekten de çekinmem. Ama bilsinler ki onların yazılarını oku- yorsa, onlardan N bu, kendilerinden alkış dilendiğim için değildir, sırf kendi zevkim » gindir, Kendi merakımı talmin ei mek İçindir Gene şalrlerimiz içinde Fazl Hüsnü Dağlarca, Cahit Külebi gi- bi şahısların henüz tanımadığın birkaç kişi var, İtirt edeyim &i yalruğ onlarda ümidim kaldı. Ö- tekileri tanıdıkça eserlerinden nef ret etmedim, fukat şahısların saygım baylı azaldı. İkisi de sustular, Birez Sorma genç kız sessizliği bordu Baha, benim yürüm çok sar mı? .Co gülümsedi, zira heyecandan Cenninla yüzü her vakitten dana gok pembeyi, — Ne mlinasçhet yavrum, Mi» gin sordun? *Genç kız önüne taktı: — Hiç! dedi. O srmn odada bir zil çaldı: — Baba beni madam çağırıyor giğiyorura, — Sam Coysa mağaraları sÖY- lemeyi unutma, belki işine yarar. — Peki peki yavrum, gel Seni d PRE beselaik oldu. Kapı açıldı, kapatıdı, gtmişlerdi. 4 Co Bennet elinde kocsmun bir lütap gene balkonunu deliğinden göründü, Sum Coys hâlâ oradaydı elindeki kitabı uzattı: — İste şatonun tarihi, arkas” du bir de umumi plân var, dedi Sam gülümsedi: - Söyle bakalım Co, bu Plân mağaraları gösteriyor mu? Co'nun şaşkınlığı bakışlarından belliydi: BAYRAM ve FİRAR Gazeteler iki mahkümun, bayramın birinci günü Üskü. dar hapishanesinden kaçtı * ğın: haber veriyorlar. Bay - ram ve hapishaneden firar. Bunlar bugüne kadar yaha- İ lanamamışsa, bu, kendileri » nin bayram yerlerinde aran- mamış olmalarından ileri gel miş sayılabilir. Bayram gü. nü hapishaneden kaçmak, bu makkümların çocuk ruhu te- şımalarına delâlet eimez mi? Çocuk esirgeme kurumu - nun sinemaların gündüzleri, | mektep saatlerine tesadüf e. den saatlerde çalışmamalar nı temin için bir kanun pro. jesi hazırlıyarak bunu Mec . listen geçirteceği ve kanun haline getirteceği bildi yor. Bu düşünce, Bor Aslan şarkıların TÜRKÇE 504.0 ve TÜRK TÜRK KAHRAMANLIK ve OİVANM EEELİĞİNİ CANLANDIRAN ŞAHANE FİLM elâhaddini Eyvubi vweBOZ ASLAN 2devre 13 kısım hepsi birden Yeni şarkıları ve ünü Selmanan şarkım, #öylüyen mesikiyi hazarlıyan: Üstad. rene söyliyen MÜNİR SADETTİN MÜZEYYEN NURETTİN KAYNAK SENAR mektep yerine sinemaya gil. melerinden, ahlâklarının bo. zulmasından ileri geliyer muş. Her meslek erbabının herkesi kendi gözüyle gördü. ğüne mükemmel bir misal, Çecırk esirgeme kurumu gün düzleri sinemaya gidenlerin hepsini daha esirgenecek yas ta çocuklar halinde görmek- tedir. Altmış yaşındaki biri- nin baba veya anası gözüne hâlâ çocuk göründüğü gibi.. SİNEMASINDA BALIKÇININ KARISI EMSALSİZ BİR MUVAFFAMİ » YEYLE DEVAM EDİYOR MUSİKİSA Tinkilki bayram Begün | ÂLE Sinemasında Filmde hakiki CECİL . DÖ MİLİDİn sanat hayatım on büyük | Dohadın ihtişam... Azametten hayat,, Senaiten kudret alan, amferi olan Tamamile Renkli ZAFEX ORDUSU LÂLE'yi en büyük Bayrama Kavusturda, Sunre için numaralı yerler gündüzden kapatılmaldadır. Tel: 48505 İSA SE6 — Evet, gösteriyor — Ama giderken o çok dikkat etmeli? Co büsbütün hayrete düşmüştü Kekeledi AM O Nİ — Biz, onları yoksa ? Kızınız bulur da ben bula - maz mıym? , Şimdi .Co'nun hayreti hayranlı. ğa dönmüştü, Hiçbir pey sormadı, Yalnız: —— Ben de size bunlardan bahse» desektim, dedi Sam, bu bahsi uzatmak İsteme. di, Co Behet ve Cenni. Börsün kendi öz adamları olduğunu anla. —E onun içim kâfiydi, Coya dön- — Bugün yoruldun mu? diye sordu : — Bilâkis, siz dün bülün gete uyumadmız, bu gece de sıra benim, Ke Peki, yalnız yarm sabah bö. ni çök erken uyandır! Sam, taraçadan indi, Hep oda. sında, kaldı, şatonun tarihine dal mıştı, hatti yemeğini de'oraya &* tirtii ve erken yattı, gec uyandı uçuruma kesfettinir mi Buğün saat 1 de temzilâtlı matineler, » MÜJDE GEÇEN SENE RAĞBET REKORLARI KIRAN ARABACININ KIZI filminin unutulmaz yaldrı HLDE KRAHL'ın İkinci ve en yeni ŞAHESERİ pazartesi akşamından itibaren sikemasında Göreceksiniz BEL g Hemen giyindi. Taraçaya çıktı. — Co, dedi, Biraz sonra Map. ya bir adam gelecek, beni mada. mi kuçınmağa gelenlerin yam ürecek! dd Co, olduğu yerde : ia Rüyada yi sözleştiniz? — Sözümüz yok, ama sen dür- bünlinü şatonun kapıma çevir ve bekle! Çok merak ettinse anla. tayım, senin de hiç sormak tabla — Anlatımız, gok merak ettim! tin vok ki, ; — Evvelki #kşam bana tarak kurdular 8sna o bahsetiniye vakit bulamadım. e — Ne diyorsunuz” — a Di kaya yuvarladı » lar ama bereket iyi nişan alama dılar! Ben hir karaltı, bir gölge « den başka bir gey göremedim ve bunu ye peeim —— bu i bulman BE den mi? Şek, bugün şa. kacılığınız Ostünürde. yağ ld bugün kendine hiç emniyetin yok, Maamafih sana bi- raz yardm edeceğim, ertesi sabah im karaltmın geçtiği yerleM de . laştm ve bir şey buldum. (Devon ver)

Bu sayıdan diğer sayfalar: