16 Kasım 1941 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

16 Kasım 1941 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

N —— ARASINDA Mata suyun dibinde bir “Kürek, — Köpek balığını gördüm -710- bala apk ipini tuttu-. bı Suların arasında Miş, “ota tutunmuş gibi ye Bazan sudan dışa. ii balık bizim de fır. Made nefes almamı na üyomlu. Yorulan ba mea onu bicakları Ve suyun dibinde dalma bağladık. Se. ek yok, Balık N ağır, Daha fazla 'amak - için ileriye #mize devam ettik, kler görül, a lerini gördük. Eş Sbtederek boynum. ç btokraf makinesiyle a 8 geçtim, Köpek | NE tanede yedi taneye NK hk Yan yana duruyor. meven biranda ei sürüsünün üzeri Ru, 9ldiklerini gördük, tı,. Bu esnada, korkudan suyun n :N hik attı Kimin etğ- iye Miyoruz, Ücümüz. poğiğ ük. Bereket o cif. b * Delclenmeven bir te, vee tumuzun dibine balıkları erğirğn ü- e Hitulmuş gibi peri. il biy 'âr, Nefessiz lâkin h halde suyun sathı, ğa larından nasıl kur. e orları nasıl korküe i mizi tesadüfen öğ, ordu, ii iu görünce kaç- i Kn İs, insan olduğu ; 1 Ve suyun içinde Canavar buna ta. : balı fare gibi kacar, klarınm bulunduk, aş Sünleree o avlandık ka 5 Tı görünce Üzere diyor ve bağır. el ekiide dalma müs iş» “ide ettik, Ameri, İtkları resimleri olduğunu bildi. resim çekmeğe Görünürde hiçbir ai, yoktu. Nazarı dik. “ek İcin Jörr'e, lâ N talk Zapkmlamasını e ix anan balık su. İş Smentılar busule ge, Ki öyun sathına cıkma e inek balığına yak idi: , İkisi Jörg'ün v reler çizivor, ufağı ? ir mesafede duru- Mek öbek balıklarına Rk 1; üçü bir. Köy havan dibinde hir Myeç, balığını gördüm, balığım burnu iç, VE çok t#hlikeli çi bes metre- Bu cins köpek bas “ Ki Bömleği eline aldı.. $ pp dikişlere baktı. N Melekten Mardin. gerçek o * Şişi, »€ benziyor. Ey yaş de Mer ey, en hâlâ neşeli k Miş Gömleği yüzüne kara ve kendini ya" başi gencin başını Çingene karısı: ide kalanlara i a da sabir ve - Versin yavrum, Sâraydan çıkıp İş ğa başlamış” A © Valde sultanm İr, kadar anlayamadım, Köpek ba. lığı, Pompanonun darbelerine hiç aldırış etmez. Çok enteresan olan bu hâdise karşısında alm- ması lâzım gelen ihtiyat tedbirle. rini unuttum, Film çekmek için deliyorum, sapsarı kesildiklerini gördüm. Sahile yüzerken anletıyorlardı. Film çekmek isterken, bana doğ- ru şimşek sür'atiyle yaklağan iki Kaplan köpek balığını görmüşler, Bir tanesi yan yalmış ayağımı kapmak üzere ağzını açmıştı; arkadaşlarım bunun üzerine Son dakikada bütün kuvvetleriyle ba- #ırmışlar, Kaplan köpek balık. ları bunun üzerine oldukları > de geriye dönerek kaçm'#'ar, Be, lime İnen şiddetli Üye m Zu yerde geriye döne kuyruğu idi, Bu satırları yazar. ken hakikati tahrif etmediğimi gerefimle temin ederim, BALIKLAR İŞİDİR Mİ? Köpek balıklarını < Sirek içinde gt a il Çarpanlar köpek balıklarını çağırmağa yaraya caktı, Bu nasıl izeh olunabilir? Suda yapılan her hareket dal. ga hususle getirir. Millerce uzak, tan gelen bir İnin pervane gürültüsü balıkları kaçırtır, Vel. hasıl, yaptığımız tetkikat ve müşahedesinde balıkların son de. rece hassas işitme cihazına ma, lik olduklarmı anladık, Suyun işinde en ufak bir hare. keti hissederler; karanlıkta bir tek mercana çarpmadan arala, rından yüzerler, Balıklar arasın. da aylarca yaşadım; onlarin ne sağır ne de dilsiz olduklarını anladın, Biribiriyle er m larmuı bilir misiniz? Kast e salinmakla, Sevgililer kanat. lariiyle ilânı aşk eder; hemence. cik anlaşırlar, Cok uzaktan yaralı bir balığın. erpıntılarını duyan könek balı, ğı hemen yaralıya yaklaşır zira dediğimiz gibi son derece hassas işitme cihazma meliktir, Burn. ibinde haykırmamız ona gök gürlemesinden daha kuvvetli geldiği için korkup kaçıyor. De, nizin en korkunc mahlüku olan köpek balığını insandan kaçına. kömek balığını insandan kaçma. sını bu şekilde izah ediyorum, İzahım, Viyana üniversitesi pro. fesörleri tarafından kabul olun. di eri kısa bir ziman son. meye z rak ve konferanslar a, ponvaya ve Sibirya yoluyla vata. nımız olan Almanyaya döndük, Denizın dibinde geçirdiğimiz ha. yatı ve tetkikatı nakletmek için ciltler doldurmak icabedecektir. Hükümetin bize temin ettiği maddi yardım bu işi bir an evvel başarmamıza yardım edecektir, Yazımı bitirmeden karilerimi bir noktada sydmlatmak iste. rim, Denizin dibinde normal bir yüzücü bir dakiksdan fazla kala, maz. Biz, çocukluktan beri sa sporlariyle uğraştığımız İçin bir ya: in bali Karanfil de Zührenin figanını duyarak koştu: — Ne oldun, sultanım! Ra hatsız mısın. bir yerin mi ağrıyor? Zühre konuşmadan, göğ * sünde tuttuğu kanlı gömleği gösterdi.. ve döğünmesine devam etli. K Zührenin cariyesi bundan bir şey anlryamadı. z — Bu kanlı gömlek nedir sultanım? Hele biraz kendi nize geliniz. Bana teessürü * nüzün sebebini anlatınız. Deyince, Zühre kanlı göm” leği koklıyarak: ş a — Tahirimi Mardin dağ - larmda kurtlar parçalamış, dedi, bu onun giydiği göm * lektir. Karanfil bu haber karşı * sında titredi. — Zavallı Tahir.. demek ki ölmüş.. öyle mi? İS İM İğ A Yazan: Mahmut Saim Altındağ ON oz2 Sultanlar ve saraylılar çok oynak şeylerdi Kim bu lâ rüşşey'an? Ben şeyh, o şeyh? 'Lâ vallahı?.. Ben şeyh.. O: Bektaşıl.. | | Sultanlar ve safaylılar dok oy» nak seylerdi, Hani barihi elssmeleriç baz kraligeler vardır: Tebdili kıyafet le gezerler, beğendikleri delikanli. lârı seraylarma getirirler; onlarla bes on gün zevk ettikten sonra bo- yanlarını vurdururlarmın.., Bizim sultan sarayl'ları da ka palı birer esrer kulusuydu, Oralarda ne rezaletler; neler O lurdu yarabbi!,. Size anlatayım da 50 senelik yakın tar'hli bu meraklı muzhikelerini seyrediniz: Ebülhüda, Abdülkemit sarayıun raspotial değil miydi? Bu peren. debazia ilk tanıştığımız zaman be na çok mülteğit davranmıştı! Hat. tâ beni sultan soraylarma o tavs'- ye elmişti!.. Fakat ben bu saraye ları birer birer elde edip de 9 kü“ pahlı kutularm (mahremi esrarı) ©- tunca kilplere bindi: — Kim bu İdinüşşeylan?., Ben #yh, o şeyh? LA vellahi?. Bea Seyh. o: Bektaşi!, Ben #eyh, © nasrani?,. Onu ben bağlayacak... Bağlayacak. bağlayacak, Fizana atacak... Diyormus!,, Böylece aramızda meithiş bir boğuşma beşiryordu, Yapar mı yapar',, Kızıl sultan bile ona: “Faziletli efendi haztet- leri" diye hitap etmiyor mıydı? Hasmm sitemin anlamamak has ma sitemdiri, derler., bir sabah erkenden E - Yülhildanın tekkesine gittim, Sey. bin masuruna girmelt serası bana gelince ağalar; — Buyurun, Nk Soy efendi bir porta oturmus, base Gstiiğ (miş, eline beşyüz bir tesbihi almış çekip durayordu. Bağnı kaldırıp da karştsında beni görünce, bir kere: 7 LA havle velâ kuvveteillâ billi aliyyülüzim,. dedi, Sonra flğs VE etti: — Ya şeyh, sen nereden geldi?. retleri,. yürüye yürüye geldim! H gel Beria Yazilet almağa g — Burası aktar dülkün ya Beyh?.. Ne geldi almağa, setma- ğa?.. Yine ne seytanlıfa gein?.. #en! saraylara tavsiye etti. Sen saravları hetskhaneye çevirdi Ya şeyh?.. Cariyeler, kalfalar, sas rayklar yetişmedi; sultanlara da el attı sen?., İsim #oydu: “Findik. sı hoca”... Şeyh adam, fındikçi ©- İnmeliğie aksine zinaya bucuk dakika su altında kalabi liyorduk, o Ouraçao'da ise, kısa bir zamanda mütemadi idman neticesinde dört dakikaya kadar Su altında kalmağaı muvaffak olu yorduk. Denizaltmda geçirdiğimiz ha. Yatın zorluğunu su sporlarivle ş olanlar ve denizi ya, kından tanıyanlar bilhassa tak. tir edeceklerdir. (SON) YAZAN: kar? Hoca adam findsaçı olur?, — Size birtakım haremağaları yalan yanlış şeyler söylüyorlar © | tendi hazretleri, — Yalan?.. Kezeb?,. Küllü kâs tib: Sen ya seyh7.. Daha bir saat svweal ii Arap hoca buralarda Satmızsın Kızkulesi... O hayvan « tar da İnammişlar,.. Kızkulesini al mışlar?.. Üste de timarhanede #0 pa yemisler?,: Seni vallahi Yıldız mahkemesine verecek. Selim rüls hak paşaya söyliyecek ben,, Sen Bidecek: Fizana ya seyh? Ebülhüda birçok maceralarımı duymuştu ve beni Yıldız mahkç. metine vermişti.. orada kanın mu vardı? Nizam rm vardı? Adalet mi vardı? Bu esrarengiz adamm Ew tultana birkaç kelime fsldama » sile bili tahkik Fizanı boylryabi » lirdim, Sultan Hamit Ayşe Sultanı çok severdi, Yan Ayşe Sultan? O beni o kadar severdi ki: — Ah, hocam, derdi, Sen kalbe lerin osrarmı aşan, kalbleri söyle len ülemadansın!., Ne olur; her vakıt bizimle kalsan!,. Hiç saray » dan dışarı çıkmasan,., Saraylarm (harimi ismetinde?) gömülüp kalmak... Benim de can attığım bir nimet suna,. he sofuya bir sefih musallat olurmuz, her me teğin bir şeytanı varmış. Saraylarda da (barsmağaları be bim musallatımdı... Esasen onların ekserisi Ebülhüdaya bağlıydı, Han gi saraya gitsem; peşimde sensiz essiz gezen #ri siyah kulak, ;ki karı güz görüyordum: — Haremağası. . Ayşe Sultanm bir (Mestan) a. ğast vardı, Bir gün bahçede aka yalarım urkasma saklandım. Onun beni aşçıbaşı Mehmet ağaya nası zerimettiğini kulağımla işittim: binde içki gişesi!,, âun okur, gözleri kelarm etekle rinde,. harem dairesine bir girdi mi kırk tsvuğun içine düşmüş Gere. Üç hörozv gibi saldıracak yer a - riyor! Güya: Kızlara okumak Öğ retiyormus,.. One: “Belimirkta da bendeşina ders ver.” dedim de, bana: “Ben hareme dar yeğisiyo « rım o vazifeyi dp sen yapiver tilstebak ağa...” demes mi1, Ayse Sultan saraymda bir “Han dan" yardı, On eçkiz yaşmâa sart. ya getirilmiş, Safiye sultana ben - riyen bu ataşin ve güzel Çerkez ki- yile çoktan merelmeği fırma Ver » miştik,, Sarayın bâreni bahçesinde İop ve küçük bir dılamur eğner var dr, bir gece, aşçıbaşınm mamas ihlamur ağacma çıkarmış, Üç çats. İt arasına yerleştirerek orada, dal lar arasında Adeta bir kanape hu « #wle getirmiştim... Yeşi) yaprakla » rın örttüğü bu kanapede, ihlamur Çiçekleri arasmda (Handan) ile #e. vişmek ne tatir, ne bulunmaz bir zevk oluyordu bilseniz, (Devamı var) İSKENDER F, SERTELLİ -317- — Evet. Tahirim ölmüş... n ne diye yaşıyorum hâlâ? — Allah size uzun ömür ler versin, sultanım! Catımız sağ olsun. Siz yaşadıkça, on tane, yüz tane Tahir bu * labilirsiniz! Sizi Tahirden , Zühre kaxİr gömleği yü züne gözüne sürerek riçın: başını yoluyordu: dan sonra yaşamak bana haram aldu. Beni on « dan başka hıç kinse mesut edemezdi. Biz, küçükten be- ri biribirimizi anlamış, sev” miştik. Tahir bensiz yapa mazdr.. ben de Tahirsiz ya - şıyamam. Zührenin kulağıma bir şey girmiyordu. Karanfil og 2 re söylenip duruyordu. “ renin istırabını Karanfil din direbilir miydi? Zühre birden yerinden kalktı, odasını penceresini iyice kapattı, kepenklerini çekti. Odanın içi gece gibi arardı. b Karanfil şaşmdrt — Sultanım böyle karan kıldığı tahtayı mutfaktan aşırmış, | dedi, Yeşil kıyıların verdiği akisleçie le yeşillenmiş olan irmak tembel tembel usan'p gidiyordu, Kenarda, bir ağaca dayanmış Lir kadın bek. iyondu, Gözlerini uzakta ve bu » lunduğu yere o doğru bir sandala dikmişti, Küçük motörün Seslerini igittik” çe genç çehresini hafif bir gülüm- #eme örtüyordü. Gözleri gümüşü kirpiklerinin altından ilerileri de . lersesine uzanıyordu, Her ne kö. dar . sanf alâmeti olrak . ait dus dağı biraz kalmeaysa da, ağzı çok güzeldi. Kuvvetli ve mütenasip vilendu güzel bir rob” içindeydi. Bütün halinde henüz tsayyün et- metis bir vasiyet vardr, Belli ki genç kızliktan henüz kurtulama - ta, “Sandal biraz daha yakma gelir. ce elini uzatıp sallamaya basindı. Ötede dümen tarafinda ot; pi İan bir beyaz EÖlge avni hareket, le, fakat pek belirsiz bir surette mukabele etti, Sandal cereyan | dan kurtulup Kıyıya yanaşmak $. gin manevra yapıyordu, Kadın ba, dın hayretle sordu: — Rayl bereber değil mi? Adam, güya Yapan mana. raya dikkat ediyormuş gibi, yal . hiz başmı saladı. Deniz, bir hâdi, se olduğumu anlıyordu. Ona, san. dalı kıyıya yansstiran iki zendi , nin yüzlerinde, O#imdiyo kadar görmediği mlinâbır var gibi geli . yordu, Abanoz gibi Pariyan bu çehrelerde hicbir o Dese alâmeti yoktu, Kocasi Filgin halinde, ona bakmaktan çekiniyormuş gibi bir sey vardı. z ii Sandal yanaştı. Genç kadın o - muzlarmı kaldırarak bir iki adım ilerledi ve — Fiy, isler Basil? Memnun musun: 'Kocası, yeti bir hareketi tettiş etmek işit iki gÜN evvel ondan ayrılmıştı, GkLİĞi yerde ortağı dostu Raulle buluşacak, sonra alıp berever Kelesekti, Deniz onu ilk defa olarak Yalnız. kalmıştı. Kendini gorltyerek gösterdiği ce te indi bunlari Filipe anlatacak ve bir dabt Yalnız Drakmamasın. liyecekli. Söylem adan atladı; kara lara yerli diliyle birtakım emir. yordu ki: Raul Ma evvel nekadar cank, ne, kadar sıhhatliydi. Biraz kendini sik İşte onun ölüsünü getirdim. — Peki ama, bü nasıl öldü? — Bir kazma imes dkmis, düşünceli dü « günceli | söylüyordu. Yürüdüler, Yan yana tepoye Brmanıyorlargı. Filip son görünü tekrarlayarak dç vam etti: . — Bir kaza. Çok deüzetli hir İıkta içinize sıkıntı, ruhunu» za kasvet basar. Yazık değil mi gençliğimize? — Sen benim işime ma, Karanfil! Bundan son ra ben dünyayı ve güneşi gör memeliyim. Gözlerim karan. lıkta kalmalı. — İyi ama, hasta olursu - uz. A — Ölmüş bir insan hasta” liktan korkar mı? Yarm me zardaki sessizliğe ve karan - lığa nasıl alışacağız? Karanfil ne dediyse, Züh- re aksini yaptı. .— Beni yalnız bırak Ka* rânfil, Ben bu güneş gör miyen, bava girmiyen me * zarın içinde öleceğim, na vasiyetire olsun: Ben ölün çe tabutumun üstüne bu kar Ir gömlekten böska bir yer sarmasınlar, Âlneme de sö le: Beni Talirdin ayırdığı Yemerara şönderdiNi için e rkadaş şev, Düm etrafta bir boğa sürüsü bulunduğumu heber verdiler, Raul ile birlikte gillik, Onun me kadar atılgan olduğunu bilirsin, Boğulur alde sözünü kesti, Biraz dinlendi. Sours yava bir sesle Hüve etti: Evet, çok altılçandı, Gençlik yu! Birbsirimizden ayrıldık. Yük £ek otlar arasmı girmiş olan boğa görmüştük, Fükat birden re... - Ben hemen ates ettim, Ah. geç Kalmışın, Raul çok İlerlemiş. ti, Boğanm ayakları altında eri - #yor, çiğneniyordu, Zavallı Rat” cuğum,.. Deniz onu ( dinliyor, tahammili edilmez bir his içine gömülüyor . du, Kocammm yüzüne baktı, Ha - yır, bir dost hakkında fena "ir, İer beslemek niçin? Henliz bir senelik evliydiler. Fis Mipi Y#ransadayken tanımıştı. Onun azılattığı o heyecanlı maceralara meftun olmuş, birlikte Afrikaya gelmişti, Birkaç aydanberi arala ” âi bu his tebellür ediyordu. Nişin Be vardı, ne olmuştu? Güneşin ışıkları altında her ia rafmdan slevler yükseliyor gibi görünen evler önüne gölmişti, Tay falarm çirafını sarmış olan siyah derili insanlar hâdise gibi dinliyor ve tefsir edip duruyorlardı. Efen, dilerini görünce seslerini kestiler, Filip bağırarak bir şey söyleyince hepsi dağıldı. Deniz şaşırmıştı. Ko “ası he diye bu karalıra öyle çi. aşmıştı? Pilip: — Çek müteessirim, Diyerek karısının omuzuna koy» mak zere elini uzat; fakat bu el yarı yolda kaldı, oraya kadar varamadı, Karısından mı çekini . yordu? Fakat bu hareketinden da- ia tabi bir şey olamazdı, Eve giriiler. Dıyardaki göz ka, maştırıcı aydınlığa rağmen içersi ioşta, Filip kendini bir koltuğa at v. Hava pek sicaktı, Denz bir gey wöylemiyordu, Sessizlik içinde ha- srladığı bir içkiyi kocasına verdi. Filip bunu bir yudumda içti. Son. va kendini büsbütün bıraktı. Başı koltuğun arkasına dayandı. Artık bizbir harekette bulunmuyordu. Genç kadın ona bakıyordu. Dü. gömülmüş, yüksekti, Bu gehre bir kavgalı yü. zünü andırıyordu. Kendi kendine vamrıldandı: — Zavallı Ravi!,, Deniz gitiikçe daha derin dü. şünmeye başlamıştı, Bu sırada FL Hp birdenbire yerinden sıçradı. Sanki daldığı uykudan kars u- Yandırmış gibi, genç kadmın yüzü. ne bakıyordu, Ona bir geyler söy. liyecekti, fakat ağından yalım bir “Ah,, çıkabildi, Deniz hafif bir gülümseme İle sordu: — Yemek hazırdır, yiyecek mi» yiz? O, yalnız omuzlarını kaldırdı Karısı devam etti: Canım, biraz metinol; Be yapalım, olan oldu, Einden bir şey gelir mi? Nihayet bu senin kabe. (Mâtfen sayfayı çeviriniz) sevinsin.. Parmaklarına kına gömleği göğsü lini biribirine kavuşturarak: — Azrail, nerdesin! seni bekliyorum... Diye söylenmeğe başladı. Karanfi essürü dı.. Hüngür hüngür ağlaya” rak valde sultanın yanma koştu. TABUTUMA BU KANLI GÖMLEĞİ ÖRTSUNLER! Karanfil koşa koşa valde sultana gitti: — Tahiri Mardin dağların da kurtlar parçalamış, sulta- atm! Zühre kederinden dö . Sünüp duruyor. j Dedi. Valde sultan Tahi rin ölüm habezini duyunca: — Ne divorsun, Koranfi!? Sahi mi söylüyorum”? dedi . (Deran: v

Bu sayıdan diğer sayfalar: