16 Ağustos 1942 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 2

16 Ağustos 1942 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Çiçeğe ve Kadına dâir... Çiçek merakı — Karanfil ve gül çeşitleri — Hüseyin Sizetin bir şiiri — Aldtlhak Hhrajd ve diyor! — Göte ve çiçek — Zevk meselesi — Hangi Kadınlar çiçeklere benzer? — Ahmet, Haşimin bir şilri — Fransız, İagiliz, Almas, Rün sadınları — Türk kağmları — Şe eri Gicekk al. fabesi — “Artı ayle BAM0L, Yazan: Münir Süleyman Şapanoülu İÇEKLERİ sevm.yen var mıdır? Bazan sevgilinin düdaklarından haber veren bir karanfil, bazan gönül bağından henüz kopmuş gi. bi tüze bir henlrelini, bazan üzerinde göz yaşları gibi şebnemler ttriyen bir gül gonsasini. itin sarısı gibi Wleleri, kadife gibi parlak yumuşak me. nevişlş menekşeler, parlak, koyu kehribar sarısı fulyaları, velhasıl bütüb bir baharı, bir beharm bütün füsununu gözlerde ve gönüilerde yaşatan zerrinleri, leylâkları yambakları, s#ünbülleri, ukaayaları, papatyeleri, şab. İ boyları, yozeıminleri, sardünyaları, katmerleri, küpeleri, mimazaları, inci, leri, Kamalyalar hangi fâu; sevmez?.., Bahçe v çiçek merakı, bütün uluslardan ziyade, Türk milletinde var, İ dır. Dale pek yalım çağlara kadar, İstanbulda bahçe ve çiçek meraklıları pek çoktu, Bazı jassrlar, paşalar, beyler, zenginler, bahçelerinde yetiştir. dikleri karan, gül, lâle, sünbül çeşitlerile, evleriniz etrafına “bir şöhret hacet örmüşlerdi, Duha suk; çağlarda ime, Türkiyeden, garp dilnyasına çi- a çeşilleri sakleğjiid. Avrupada, Türk karanfilleri, güller; pek revaçın Çiçek dizmek için bahçesi olmıyanlar, evlerinin halkonlarında, pen. <erç önlerine, min; mini sakalar, tahla sandıklar içinde çiçek yetiştirir. Jar, en fakir bir evin cumbasinân biç olmazsa öir fesliyen saks bulu. Bardu, Derillebilir ki çiçek sevgisi, Türk utumunda bir nevi ibadet gibiydi. Ve her millette olduğu gibi kizim şair ve ediplerimiz de çiçekler hakkında ir çok şiirler, gazeller yazmışlardır. Bir çok gsirler, — çabii bizimkiler de dahil — kadını çiçeğe, çiçeği kadma benzetmişler, telmibler, istiareler, gınsalar, terdjtler yapmış'ırdır. Pdebiyat" ecdidenin Içli şairi Hüseyin Siret, (Menekşe) adı şiirinde, mer menekj#yi teze bir dü! Kadına benzetiyor: İşle bir mor menekye, hercai, Derenin kuytu bir kenarında, Münzevi, mesti hüznü tenhal, Kuş bile ötmüyor elvarmnda, Çehrei iâcjveedi abı hazan, Bir temevvüçle ansızın bürüşür Suya düldikçn mnttası! giryan, O çiçek bir hayal ile konuşur! Duyulur bir tarallru #eübhen, Gosh, ey hafıratı mağmamem Ağlarım yüdedip onu ekser Norode bir menekşe görsem ben, Zıhı matemin pişi çeşmimden Taze bir dul katm hayali geçer, 4 Büyük Şatr Abdülkek Hümid dez Çiçekler kadındır, melekler kadm, Dilerdim ki olsun melekler kadın. diyor, Alman gsiri de (Göte) çiçeklerden ve çiçek renklerinden tahsederken şunları söylüyor: “Açık renkler sevindirir, koyu renkler ağırlık verir, A- gk renkte parlaklık, hüraret vardır, Koyu sar: sevimij değildir, çirkinlikten | kurtulamaz, Kırmızı yakıcı ve tesirlidir. Yukan güneşin parlaklığını an. Sar kırmını göz sir, yorar. Koyu mavi dinlendirir, maviy; bizden u. zaklaşan Bir şey gibi severiz, Menekşe daha renkildir, biz| dala sevindirir, kırmızı ağırlığın hakjkatir, küvret ve azametin sembolüdür. Yeşli renge gelince, işte ona dayanılmaz. Renk sevmek, kırmızıy: siyaha; siyahı yegile tercih etmek bir sevk mereleridir, Burun içir, (Göte)nin reükleri manalandırnasna, renkleri #öfsir etmesine bir şey deneğe ki — fizrimize, telâkiimize, renk sevgimi. 46 uytuman bile — hakkımız yoktur, Fakat, bir çok şajr ve ediplerin ve — Süleymas Nazifin tabirile — sema - puye şüirimiz Abdülbük Fümidin, çi. çekleri kadınlara benratmem per yerinde bir buluştur. Başınlarmı vilmem, fskat ben, kâdin deyince çiçeği, çiçek deyince de kağ batirlarım, Weasen tatiatin bu iki güzel mahlükunu, renk, koku, in. celik ve iyvehâzlik, Bakımından birbirinden ayırmak mümkün müdür?. Çiçekleri, rerkleri, kokuları, çapkın duruşları, açılışları, bükülüşleri, sübavi manzaraları, melâi inelül boyun büküşleri, ulviyetleri, asaletleri, #iibarile, mütteli irklacm kadınlarına benzetmek mümkündür. Şairin “alm yüzin gelin yüzlü, diye tarif ettiği papatyalar, tarlalar. da, kırlarda, yemyeşil ovalarda bir deniz gibi dalgalanan bu zarif kır süz. leri, mavj gözel, bembeyaz teni Macar kadmlarıns. dilber Macar kızlarına benzemez mi?... Bardünya çiçeği, Palaberyânm, Sicilyanın sokulgan, sıcakkanlı İial. yan kadınlarına benzemez mi7 O İtalyan yoamaları Xi terleri bir Sardün. ya gibi kokar, retestarinide iikbaharın çağs ve müştebi gül kokuları vardır, , Levent endemilerile/ işyelerile, negelerile, kabkabalarie. başdöndürücü Hokularile ve vücutlarının büküşlerile insanı sarhoş eden ipek saçir, kar ii bembeyaz ve lekesiz tenli, mayf'gözlü, yuk, çapsm ve Kıyrak Rus ka. (Starının, Polenya, rm me farkı vardır? © © Rahmetli Ahmet” , ei ba karani, Dürun bildi, yp sada e , Beyiltlerfia tasvir ettiğ! ataş rerkli, esrarengiz kokulu karanfiM, kızıl Kİ kapkarı göslü,.balkişlerile insanı büyüliyen, ince beli, çapkın ve). Kivrak İspanyol kadınlarına, Meksika diiberlerine benzetmek yanlış az tur? Bensen keranfjı deyince, siyah aaçları, bembeyez dişleri arasına ka, Sant) arlkıştırmış eller; kaskat; yesti va ipek yallı İspanyol rakkeseleri gel. ime mi? EN Ya sarı zanmağı me dersiniz? İnce dalı üstünde titriyep bu ax kokulu oikek, yeşi gözlü, zarif, vakur İngiliz kadmlarının tam bir örneği değil “efdir? Kokumu, insanım kalbinde aşi ve gehvet ihtllüçları uyandıran şebboyu, Suriyenin ılık ve yildizir gecelerinde, ince, asabi, kıvrek kahkahalara et. neşeler saçın Suriye kadmlarma benzetmek hiç de hatak; bir teşbih maz, LeyMik na göz alici ve canlı bir çiçektir. Bunlarda, dolgun ve olgun © Gİ göğüsü, yeşil hakişir, baldırları iştihayı kamçılayan Makedonya kızlarına, gayda önünde hora tepen, Vardar kıyılarında, ihtiyar ağaçların gölgelerin. de aşk oyunları oynayan Slav kadınlarına denzemezler mj? Hanimeli, geniş kalçalı, beyaz, uzun boylu güzel bacaldı ve bol kah, kahalı Alman kadınına, gü! dudaklı per; YÜZÜ Bavyera kızlarına ne kadar barzap,, 4 (Devamı 3 ünelde) HAFTA SOHBETİ | Mıntaka tica- ret müdürlü- günde yeni teşkilât Tacirlerin ve "alkın dilek- terini dinlemek için Ayrı bir bfiro istanbul Miwtaka Ticaret Mü « dürlüğü kadrosu yeni bir şekilde orgatze edümiştir, Ticare - Vekâ- İetinin yeni teşkilât gekli ve ku - rarların ta'bikatı İle mmtaku Ti erret müdürlüğüne yeni vazifele « rin verilmesi üzerine tatbik olunan bu teşkilit He Mmtaka Ticaret Mü Gürlüğünün bir muavinliği için Tis Diş Ticaret lerine — berkacaktır. Teşirilâş da bu esasa göre şeflikler Müdürlük, bilhassa piyasayı güs rü #inüne takip ederek vaziyeti Tizaret Vekâletine bildireceği ve buna göre tedbirler alacnğ: için ihracat kontrolörlerinden biztları piyasa kontrolünü yapmak üzere müdürlük kadrosuna altemıztır. Ayrfica ticaret erbabının her tip iti dileklerini, verecekleri haberle ri almak ve dirlemek, iş sahipleri» rin şikâyetlerini kaydelmek Üzere bir müracaat odası da kurulmuş - tur, Milracaat odaat en kısa zaman ! da iş sehiplerine cevap verecektir, pi — e —— Züccaciye eşyası saklıyan Üç tüccar dün tevkif edilii Vurgunculuğu önlemek üzere, tüc, cerlsrm birbirlerini kontrol işi piya, sada bni baştamış bulunmınktadır. Pu cümleden olarak, Rahmi , Tunç tilek sdmda tir tacir, Sulrarhasın . munda depoları olan Avram Ferit Ba har, İzak Halfon ve İzak Adato adın. daki ortakların çok zaman evvel mem i Jekete 500 ktisur sandık #iecsaciye ve | amaye eşya getirmiş — olduklarım: ve malları depolarına saklıyarak untaşa Aarzetmediklerini ihbar etmiştir. Rumun üzerine, zalıta memurlar; müşteri gibi müracaat etmişler, tüc, carlarea malları olmadığım: İleri sür. müşlerdir. Faka; depo o aranmış ve mallar olduğu gibi meydanı çıkarı . larak ihbarın doğruluğu tabackuk et, miştir, Vurguncu tüccarlar, dün 1 numa , pal milli korunma mahkemesine sev. kedilmişler ve sorguları sonunda tev. kif edilmişlerdir. — — —— Universite kampı kapandı Universite #kinci devrç kampı dün miheyet bulmuştur. Yarın Pen dikte üçüncü devre kampı başlıyr. AAA RAN ARAN ; Sark tarininden bir yaprak Muhammed ibni Tughlak Han H: İNDİN bu Trk bükanı, Del bidg sarayınm kitapları ara» smda, sabahtan akşama kadar im ile uğraşır, Yunan ve İslâm fel, #efeletini birbirlerine meczetmeğe Şalışredı. Halim ve selim bir görünüşü vardı, Bütün akidesi, hilkümran olduğu muntakıda tek bir ırkın tek bir kafam yaşaması, onün yanım da yabancı bir kavmin bulunmama. sıydı, Hıristiyan tarihlerinin, bir hatı ile “gaddar” diye tavsif ettikleri bu hükümdar, kendisine sürülen be lekeyi irki ve miKi bir düşün cenin tahakikuku uğrunda karan » muştı, Doğru bir sözül vardr: — Eenim hüktimran olduğum yerde, benden olanlar yaşar!, Bu kati düstur karşısmila bi » tün Ttindüler iskartaya çSdrilmak ici ediyordu. Kosa filosaf öyle yapmakta da gecikmedi, Miztliler üzerine müt. hiş vergiler Köyün, Konag vergiyi ödeyemiyen Hintiğzin kafalarını uçurttu, Hintliler arasına soktuğu Insan larla, yalında büyük Yatliâmlar yaplırtacığını söyletiyor, onları korku ile, yalanlar ve kaplanlarla dolu ormanlara kaçırtıyordu. Bu - nu Önyunca, memnun: — Orada vahşi hayvanlarla bo kuşsunlar! diyordu Yalnız Delhiyi, bir türlü Hint. lemden temizleyememisti! Kitap ları örosmdn felsefi araştırmalar yaparken, zihni bu meseleye takı. dır, asabi yumruklarını masalara vurur: — Bunu nasıl yapayım? Nasıl Bir sabah bir ilham vâki oluver- di! Payitahtı değiştirmek! Bu güzel buluşundan memnım, sevmiyor, ellerini birbirine vuru. yor; zilminde yeni, payitaht kin bir yer aryordu, - Bunu d4 bulmakta gecikmedi, Pelziden biraz uzakta o(Devleta Hâd) denen bir yer vardı, Burası İstediği gibi tam münasiyle (Dev letabid) olacak bir mahaldi, Hemen bir İrade neşretti? — Payitaht değişiyor! Herkes pılıyı pertıyı toplayıp, yeni payi - taht Pevletahâda gitsin! Hükanın bifyrukları dairesinde binalar, ev Ter kufap otursun!.. Bu irndeyi dinlememek fdoin haddine... Tindtler banu dıyar duymaz, pobada ağır, yükte hafif #ç varsa, herren sırtlarına alınış » lar, Davletabadın yolunn tutmns . ardı, Bir tamftan Yeni şehir Katrula yör, diğer tarftan da O Delhideki Tündlilere ait evler yılalıyorür. Sehir bila; hafta isitde tam bir harabo haline siriverdi, Artık maksal hâsri olmuş, Delhi Hindiilarden temirlenmişti, Bn &- eaktır. 5 eylüle kadar devam'ede- | fer hikan İnci bir irade meşro- cek olan bu devre kempuldz Fen Fakültesi taleböleri bülensenktir, — Payitaht tektar Delbiye naki Yazan: R. € İediliyor! Ancak evi olanlar ora , ya dönebilir), Halbuki Hindlilere it evlerin Talat yalar yeller esiyordu. Zaten ykirm iinei bir hlerer Ml — taraftar değlidiler. Çün- Devletabâda hieretle bri tak b bacakla oraya gelebilen bahtiyarlar parmakla göslerilecek kefret etmesi, toplayıp yığın has inde i N Kış'ağa çıktığı vali çağır önüne, veyahut da sarayının bah 16 AĞUSTOS — 1942 HAD ELER asi Yeni Rüs am general Massetayn Zürihte mağiap oldu. Us. çerinde, küme edilmiş issan kemik | te #akaş insaf ve insaçılıktan wahriin leri seyretmeği, fekeleyi takip ot ve mek kadar severdi . Türklere karşı da harp Her zuman şu sözleri Mâkanı on ziyade müteessir a » tekrar ederdi: “Küryunun akit yok - diyordu, Biraz da halkı vardı, Çünkü milli bir düşünce ile Hind “ileri; ezerken, urunun o yanmda ya$ da yanar kabilinden zulmü ken dinden olanlara dn tevgrelih ediyor ön, Hattâ kendisine isyan etmek | wahmda balıman yeğeninin, Wiç ir günahı olmıyan masam karısı, »i, çocuklarmı getirtmiş? — ir! Düsüncesiyle, zavallıları vahşi hayvanlar yedirtivermişti, Onun bu hareketleri “düymanları | nı çoğaltm:z, herkeste bir kin, bir nefret uyundırmıstı, Yirmi beş sene Küküimran olak | tan sonra, rahat yatağında can ve» | riken, hâlâ ağzmda şu sözler do- Tasıyordu: — Beni neden sevmiyorlar! Ne ye büyük adaletimi anlamıyorlar”. Çörek ve börek imâli henüz Belediye iktisad o müdürlüğü, gehir dahilizde börek, poğaça gibi tndan mA & mddeleri ve milp satıldığını, halenki, bu hu tüsteki çeki hükümlerin henüz 1e- #l olduğunu bildirerek ba gibiler bukkında takibata geçilmesini is” temiştir, Dün sabahtan itibaren takibata bazlarmıştır. Bu arada | Yerebütan caddesinde 68 gumaralı Hemdiye olt fırrda çörek imâl © dildiği görülerek tahkikata zirişi's miştir Bir çocuk kamyondan düşerek öldü Kilçük çekmecede müteahhidlik yapan Mustafanın 12 yaşmdaki oğlu Muzalfer, dün kendi sallar: | clan kamyonun basamağına binmiş olarak, rene gelirken, arnbn' dırddığı Cerrahyana hastahanes n- âe ölmüştür. Vak'aya müddelumerellikçe ol könüleniin, çoğun cstağıni mü: re eden,adliye doktoru Hizmet * Tümer, defnine TUhfat vermistir. tur; süngü De Yapacağını bilir... Genaral Kütüsof daha meşhurdur; zuncu asrın İk zamanlarında Türk lerle yaptığı maharebeler ona şöhret verdi, Bırımda bir gözünü kaybetti, Osterlieto Napalyon Bonaparta mağ. Wp oldu; kenarda kaldı, Fakat Belk / kendisine #imst ediyordu, Napolyon /18i2de Rusya başladığı sa. man Çar Aleksandr halkın da arzu. İ sınu gözönüne alarak Katusofu buz. | kumandan yaptı; bu sırada 67 yaşın. | 4 bulünayordn. Kutusot Bun ordusanu hap gerj çek İdi; ancak Moskövanm 150 ieilemetre. i garında ( Borodimonun O cesubunda durdu. Emrinde 140.009 askerle 610 | top vardı. Ordünün cephesini toprak | istiikamlarln gayet, büyün yirmi ye. | di topla kuvretlendirmişti, Bay eylül de Napolyon ordusu geldi; #akağ asl. dırmadı, Erten gün pazurdı; Rus ge. neralj Moskovadan “Hazreti Meryem. in resmini getirtmişti? onu büyük «. Jay ve Ihtiramis alayların © önünden gosirdi. Naponlon ordusu — 137009 gi; 580 topu vardı; bu itiharla Rus orduşun dan saylcn, zayıftı. Fakat hücum peh İ sütderii oldu. Syllün yedisinde baş ayan muharebe neticesinde — Ruslar 40.000 kayıp vererek intizamla çe. kjidiler; Yramamlar 30000 öiğ soy. İ kabilinde Moskova kapılarını. açmış oldular. İ Fakat Moskova yangından sonr» riente başlıyan Nopolyon ordusundan İntiicanımmı aldı; yeryer iraha zuhare. beleri yaplı; erteri sene harp devam ederken Almanyada öldü, Alekanndr Nevslü 158 1220.1968 se. neleri arasmda YAşSmıŞ milli Ras | kahramanıdır. Moskova © prensiydi, | berer maşrar mâğiip edince Nevski adını almıştır; 1245 4n Nov. görod üzerine yaplan Alman ista, m | ort ll diye #meshordar, N Kadircan KAFLI Roma büyük elçimiz geldi Roma büyük elçimiz Hüseyin Ragıp Batvr tatilini geçirmek & ate gçhrimize gelmiştir. — Yer hakle Belçikadı tutum wak imkânı olmaymen Holandayı terketmek bir zaruret olacaktır. Öğle değil mi? . Bu isidir, ber - genelkurmay halde genelkurmaym bir pilânı ol. muhakkaktır, — Ba ordu, birinci snf bir or- <i du değildir, diyor ve ilâve ediyor, Brüküeli boşaltmayı düşünüyor'nr şimdi oraya telefon ediyorduk. Halk hemen şehrin her köşesine inen paraşütçüler yüzünden telâs iimderlir .Beiçika hükümeti de ne yapacağını bilmez hir halde, Brük seli nasil boşaltacığımı. düşünün duruyor, Bu işi süratle basurmuk mesburiyotindedir ,Selçikanm Luk #embarg hududuna yakm olan ti. raflarmda geri çekilme pilânn gö re yapılıyor, Almanlar orada bize 80 ton'uk tanklarla hücüm ettiler, Fakat cephenin bu kısımda kor kumuz yok! — O hakle cephenin hangi ta» Tefrmdan koriuyorsunuz ” — Tabi Majstrihtle, Bu öabak saat 4 de Afmanlar Forhahı çikip. tsma karsı da kotimine bir bom. bardrman'a işe baslafılar, Forhah grktntısı bildiğiniz gibi Mano hut- bnn ilersindedir. Tabii bu hattın bomberinman ettiler, Bu Bombar - Gran bilhassa askeri nakliyatı dur durmak için yapılmıştı, fakat 28. Tarim: Siviller çekti, Bu civarda halk arasında çok telefat var! Dürok birsz düslindü, sonra 'la- ha emin bir tavırla sözüme devam etti: — Bana emniyet veren bir nok ta harhi kaybeder gibi görünmem!. 70 tümen İnsana teselli veriyor, Bu nokta da Alman erlerinin ya - banu üniformalar giymek gibi ba, sir isleri AM Bn Ai tebii Lötün Belçika ötilâ edilmiş olsa bile bun dn ondise edilecek miihim bir se bep göremiyorum, Belcika hudu - An borda da bastr “basa devum sen #stihkâmlar haxındır — Sonra, dedim, Dürok hazin bir tavırla verdi: cevâp râ tahkimat, ufak kalşler, tank tı xakları tabii Majino hattma ben » — Falat herhakle biç olmazsa Almanlarm Zigfirid hatı &adar kuvvetlidir değil mi? Zaten geçen teşrinisan;da Dulnd ve kizg ba hüuta uzun uzadıya iza dat vermisti. Dürok: — Eğer bu müdafaa hattımız Ziztirid kadar sağlam olsaydı şim di küllü havaya atardım, Bu sırada telefon çaldı, Direk tekfonln konuştuğu Alama bir mekttüp okudu, “Gezetelerin dünkü cüretkirmne yazılarından dolayı Kenalkermay şikâyet ediyor.” Mektubat okumayı bitiremedi, zi ra Röno başka bir hat üzerinden # mi Söz söylerken âdeta hayırı yem “Hepsini deliğe Mİ li beni : j < e di

Bu sayıdan diğer sayfalar: