16 Aralık 1942 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 4

16 Aralık 1942 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

HABER — Aksam Postam Tarının büyük davaları Ytsralarde Aİ Rodezli ihtiyar Fualdes davası Toplayan: MuZaffter Esen i DİLİNİ Ç ÖZD Birkaç saat sonra bu tevkif cdi. lenlere üç kisi Önha katıldı: Bar isminde kçı, Jan Buskiyer adlı bir hadal ve Misonye ismin” de bir bıçakçı, Hisonyenin ağ. undan kaçırdığı bazi zarip sözler bu üç adamın sün altina alınması- na ve tevkif edilmelerine sebej Fakat sorgu hâkimi hiç m ağzından tanı bir itirai slamadığı gibi va&'ayı bir parça aydınlatarak ufak bir deki de el. de edememişti, Binaenaleyh hâ, kim cinayeti nasıl islendiği hak kında hiçbir sey elde edemedi, e. Eer can çekişen bir adamın açığa Yurduğu batı noktalar olmasaydı sonuna kadar bir şey öğrenemiye. cekti. Bir sabah Bankalın odasına gi, ,Yen nöbetçi onu hır'ldar bir halde Pankal intihar i bu <wretle bakırla zehirlenec» ini sanıyordu; fakat içtiği bu sir, kendisini yalnız fena halde sta etmisti; ba hastalık anların. Bankal hâlâ ölmek üzere oldu. iha inandığı için bir papas iste. Baka! papesa günah çıkamr , Men söylediği sözlerin gizli kala. Ğİ söyet tabliydi. Zira papaslar Mir saklamayı çok iyi bilirler, Fa, kar Banka) papasa bu src anla. tkon yalnız değili, merakını ye nemiyen başka birisi de Bankalla Pipasm ,Konuştuklarından bazi Kim olduğu hiçbir va kit tesbit edilemiyon bu adam; 1. BİLGE? konuşmayı tanıdığı bir me, busa arlettı, o bir haskasma söy, ledi ve mihsyet bu sözler yayila ve Adliyenin kulağını kadar gelir. Bu rivayetlere göre, Bankal Papasa günah çikarırken şunları itiraf etmişti; “Evvelâ Jamsiyon, sonra Bastid kendisiyle ; ikin, dam da kapak kelimelerle kendi. binden Fonldesin evine sö «ık gelip gelmediğini sormuylardı, “Bu, bol para veren adımı evine pgetirmek için kullanncskları çare. #leri de kendisine teklif eden bu tiki ağsmdi, Cinayet günü olan martm on dokuzuncu ünü Bastid bir daha evine gelmisti © gön sant sekirde kapıyı hezk hizi verrmns, Banlnl gidip kapıyı açms; kapımın önünde dört, beş kisi varmış, bunlar bastenstiz, sapkns», kravatı çözük, elbisesi . nin yakası yırtık bir halde bulıs nan Fuallesi ite kaka matfağa tkmslar Ba Surpün basında Bas Hü bulunuyor, Jansiyan en geri, den seliyermus, Kapının önünde İse İki gözcü ve bir laternacı kal. mış, Bunlar çalıyor ve sarkı söy, lüyor , FuaWlesin ağır bağlı imis, Evin kapsamı “apadıltan sonra Ihtiyar ad'iyecinin ağım. dari tikacr crkarmıslar, Zavallı dam serbest kalır kalmaz hağır. mış: —— Aman yarabbi, istiyorsunuz? Ba surle cevap veren Jünsiyon olmuş: — Sirden istediğim çok basit. tir; şu kâğüllın Üzerine “paraları tamamen aklım” eiimlesini yazı, nız ve imzalayınız, Eski höküm siddetle itiraz edi. yormus” — Bu Manasiz bir sey... Zorla Yapılan seylerin kanünen ne İiys meti olur!,, Buna adiyle saniyle turk derler, Fakat her taraftan vağun teh, ditler karşısında Fualles bir ma. saya oturmuş Ye önüne konulan on beş kadar kâğnde Anzaladıktan Sönrn soruma: — Hepsi bu kadar mr? Şimdi gidebilir miyim? Jansiyombü snale hemen menfi sevap vermiş — Mayır, eğer sir buradan sere benden ne veriniz, hemen gidiyorum, dansiyon omuzlarını silkti. Bas. ül biyik altından güleyordu: — Evet, gideceksiniz, fakat e- vinize değil mezara, Bu sırada Jansiyon dikkatli dık katlı kağıtların altındaki imzaları tetkik ediyorşin: Faaldes snskıyı saşkın söylene — Nasil, akrabalarım, dostla, rm beni öldürecekler mi” Baş Jansiyon; ben vaktiyle senin ha, yatını kartarmış değil miydim, — Evet fakat bundan çok ça * buk pisman olmuştunuz, Bastid — Yetişir, dedi, Çahuk bu işe bir son verelim, Korkusurlün şaşkın bir hale gelmis olan Bankal araya <irmek istemis, fakat karısı mani olmuş ve: — Bankal, demiş Başkaları, nin İşine karışma, İncak ne ister İerse yapsınlar, Bu sirada Bastid ihtiyar bâki, mi kucaklamış ve masa üzeri ae Ya, trmıs, fakat bu sırada ihtiyar kurtulmak için çabalamış ve yere düşmüş, Bankal bu noktada söy- dediği bir söz uydummıya benziyor: Güya ihtiyar düşerken masa üze rinde duran bir ekmeği de kapmış ve he ekmekle kucak kucağa düş. mliş, Bu ekmek madam F'un'desin Rankalın karsma gönderdiği bir ekmekmis, zira zaruret ve sefalet içerisinde bulanan madam Banka! 3 gün madam Fullese baş vura rak sadaka istemişmiş, Yatağmın perdeleri arasmda bu sahneyi ssyreden çocuklardın birisi bilâhare bu vak'adan bühse, yz — Bu yaslarımı sayın polis müdürümüz, ithaf ediyorum — Mem her şeyin mevsimi vardır: Yazın denız bamamları na wir faaliyet, gelir, plaj sahipler; sevinirler, keseler; do Kir kahveleri, deniz kotarıarı, mesire yerleri adamdan geçi caktan bunulanlar, serin köşeler nrarlar, Boğazlar, adal Yeşilköy tarafları, — tâbir osizoe — sdömdan geçilmez, E : lerjer, saz ve şarkı #saleri, gan kahkahalar, yamaçlarda, kiyılards, Beft başctilü çamirklarda sonsuz skisleç DPAkIr, Hnıvuk,, süslü vitrinlerde, bor ışıklarfle, günün ber saatindeki ka Yavalığıle meşhur olan Beyoğlu, sıoak günlerde, ne kadar zavalldır. Hayat, eğlence, sevk Beyoğlunda bu mevsimde öilir. Fakat, havalar bozdu mu, yuğnrurlar başlayıp kar yağmaya başladı mı, Beyoğlunun rakı ve balk kokan sokaklarında bie hareket başlar, bir canli göz çeper. Birsbançler, koltuk meyhnneleri tiklem trkirm dolar, bars ve çal, gdı gazino cahiplerinin yüzleri güler, Bütün yaz eliron İşsizl'ğin ser, sm çikarmak için çey'i çeşit #ürprizler bazırlarlar, Okuyucunun, â€, rakfirın en şöhvetlisini, en ustasını angaje ederler, Kahvecileri de bü arada unutmamak llzımdır. Kurdun dumani: havayı sevmesi gibi, onler da sisij Yo rutubetli havaları, yağmurlu Günleri beklerişr, Bade Yunların mı yüzleri güler? Yoool Daha başka sevinenler de varâm: Kumarbazlar! Kumartazm peynir ekmelde vaktiy geçirip, kâhve köşelerinde kv bekliyen, kahvelerdeki sobaların başında ısman ve Gök defa aç ka. lan yırtık folinisinden, yağlı ceketlisinden tutunuz da yüz elik ilralık palto giyen kemi feliisine kadar hepsinin yüzü güler, Çünkü kış av mevsimiğir, Havalar, nasi olsa bir palaz, bir bıldıram — onların a5, züyle — bır enayi, ökseye düşürür! Kumarbasiar kahvelerde pusujarmı kurarak beklerler. Nasi da koku nirler? Paralı bir yabancı aşLdller mi resmen yanlarına sokulur 1ar, ahbab olurjar, sarık! kırk yıllık dostmuşlar gibi konuşurlar. oyuza dnvet ederler, boğuntuya düşürüp paralarını alırlar. Bunların ayrıoa tenlâlları vardır, Tellâjar, kumar oynayanları, oyun merakirlarım bi. Hrler, kahvede, yolda, şurnâr buralı raatladılar mı, önlerine çıkarlar, kumar oynanan evlere götürürler. Bir wen ös, gündüzleri yazıhane yaziınne dolaşırlar, Ahiyelere uğrarlar, tanıdıkları, bildikler, oyun bâstaların: pazar tinelerine, göte par.ferine dave: ederler, Bir de dümenüjler vardır. Bunlar, pa. ralarımı dasçlarını, Anadolu #enğinleri, tacirleri kumarhanelere gö. türüp boğdururlar ve hiekürirkla aldırdıkları paraların yüzde kırkını, eilesini kendileri alır, “Heltlim,, yani enayi oyuncular arasında kadr, Ta, içkiye düşkün olanlar varsa, onları bu kanallardan boğuntuyu dü, gürenler de çoktur. Bu mevmuu yarın da incelemeğe çalışacağım. Arsan s3f1l olursun sakm oynama kumar! İKumara ve kumarbazlara dair derken sonları söylemiş: — Masa üzerinde yatan Tay herhalde çok kötü bir insandı, zi. ra bir türlü usja durmuyor, bo. yana kımldanyorda. Hatt be yüzden masayı bile devirdi. Pualdes ise bu Sırada birar va. Mit kazanmak, bir iki dakika fazla yaşamak için her careye baş vu. rayommu$: — Rica ederim, biriz olsun izin veriniz de Allaha yalvarayım, dua cdsyim, günahlarıma tövbe ede yim! Bastid daima alay ediyormuş: — Senin Allah ile görüsetek hesabım yoktur, Yarin ahrette ze. banilerle hesaplaşırsın; İmparatorluk devrinin edi hâ, kimine öfke vuran asker Kolar bu aralık Bankal'a seslenmis: — Boş durma, sen de baralda- rindan tat! Zavalk adlamm boğazmı bastan haşa kesmişler, mafiam Bankal bir İeğen getirmiş, ihtiyarm ön. marlarmdan fışkıran kan bu İeğe. ni temmamiyle doklurmus. (Devamı var) İngiltere sahilinde, şimdi “Küs çük Belçika, ismi verilmiş olan küçük bir balıkçı köyü vardır. Bu köye, böyle bir isim vermenin se bebi, ahalisinin yarısından fozle sının Filmanen konuşmasından b leri gelmiştir. Köylülerin bazısı İn gilizce öğrenmişlerse de ölekiler Fransızcadan (başka dil bilmiyore Jar. istili ettikleri zaman, çoluk çocuk» larını kayıklarına atarak İngiltereye | kaçmış olan balikçılardır. İngiltes/ reye gelince, bu köye yerleğtirile' mişler, ge eski mesleklerine de vom etmişlerdir. Belçikaliların kadınları sahildeki evlerinin bahçelerini € kiyorlar, ağlarını larvir ederek kit geçiriyorlar. Balıkçı Okayıkları — Anne" — Yavram., — Geç kilim ya? — Sorma Saim, o götü kür olası kiracıdan paranın yarısmı alınca. ya kadar canım çıktı, Mağazayı boşaltmasını söyledim. Bana, dil» ni çökervermez mi? Deli gibi ol. dum vallahi, iyi ki sen gitmedin oğlam, basıma is çikerdı. Dünya Sajm eğildi. Dik yokuşun terini batalıçılarla dolmaş artık oğlum. | ve kalb çarpıntısmı hâlâ tasıyan Bu sırala mutfak Ghetinlen | annesini kucakladı: Fatma kağınm sesi duyuldu: — Vallahi ânne saka değil, is" — Hanımeğın müjde, Müj. ae iste mektup, deler olsun hanmeğım?. — Oku bakayım Şu telgrafı. Ve yülsek sesiç, âdeta bir çığ. İ söyle, İanbanın altıma git de iyi. uk atar Mive İce on, Salim geliyor, Sa ! Saim, annesinin dedi Saim, sür'atle merdivene doğra | Zavallı Server hanım, sessiz sessiz yürüdü, Annesi, yarı baygın: g ağlıyordu, Saim onu. omuzlarından — Doğrı mu Saim, oğlum; ağa. | İotta: beyin geliyor mu?, | — Gene mi gözyasi, £ene mi Dedi, Salm merdivenleri iniyo:» | ağlamak anne!, İste bak, geliyor. du. Hem Seyda da gelecek, — Evet anne, telgraf var. Saim, yirmi bir yaşındaydı. Ba, İhtiyar kadm, alt kattaki kori, | bası on dokuz yıl önce ölmüs, an- orda bir sandalyeye otaruverdi. | kesi, biri dört, bes, diğeri iki —- Aman Sal'mim, ah, hani bir | sındaki iki çocuğuyla kalmış, or» €“ip gelen de dünya Büzü ile gör, | ları yetiştirmekle saadetini bul — gvikm?, muşta, — Geliyor anne, geliyor, de- | Rir ana yüreğinde evlât sevgisi dim va, yalnız 6 değil, Seyda dn ' ancak ba kadar temiz, ancak bu iyor. | Anar yüksek ve derin olabilirdi. — Saim, yanma Allahaskına, S»rver hanım, #eantosmma çim, Derim böyle onkaları ahammii, | rrkten: lim yok... bir canım var, neredeyse | ŞE Demek Şeyda da geliyor öy. mi? Şundan,Bundan Bu balıkçılar, Almanlar Belçikayı! kırları, | ve, döndüğü vakit, koşup balıkları bor İngilterede yaşıyan Belçikalı ve Brötanyalı balıkçılar şaltıyorlar ve kayıkların sahile çes' kilmesine yardım ediyorler, İ günlerde çam sakın gibi İ muz. Arıcık tasırrufa rinyet etseniz İ hiç mesele kalmaz. Borcunumu & | kendisine, hiç olmarsa hafisda se Bu balıkçılar, Belçikanın Ostend,' Zesbrug, Heyst ve Blankenberg ci» betlerinde yaşayan 450 kadar bie| Mıkçı allesinin kaçanıarıdır. Sahilin diğer bir noktasında dı, Fransanın o Beölonya o eyalelinden i kaçıp #elmiş olan 60 sile yerleşmişe tir, Banlar da Brotanyalılar da, İn gilizce bilmezler Fransızca konuşu” yorlar ve civarın temin ederler, Belçikalı balıkçılarla Fransız. bos Yıkçıları, İngiltered?, kendi mem leketirinde o bulunuyorlarmış O gibi yaşıyorlar. oAdetlerinden, yaşayış şekillerinden hiç birini değiştirme» mişlerdir. İngilizler de, bunların iyi kalpli, şakacı adamlar dan memnundurler.. Diye sordu. balık ihtiyacını) olüşun | Iktısat için Nakleden: Burha! Tasarruf haftası içindeyiz. Ele! bette ki tasarrufa dair bir hikâye Jizım işte laşmağa başlıyorum: Bedri Gün, İstanbula pek yel larında bir çiftlik işletir. Çiflik kendisieindir. 50 dönüm kadar ara» gisinde rişuatla uğraşır ve böylece imini temin eder. Namusla damdır, Fukst bir kaç sene denberi İşleri borulmuştur; İyi 21 manlardı, İŞİNİ genişletmek için yaptığı borçları ödiyemiyecek bir vsriyela gelmiştir. Birbiri arkası gelip, alsesklarım isteyenlerden fev de sıkıldığını söylemeğe lüzum dahi yoktur. sö narim, ! Mele bunlar arasındaki Bay Feve zi, hemen her gün ç'filiğe çelme ye başlamış. Bedri Günün asabını bir hayli de bozmuştur. Çünkü Bay Feyzi, hiç bir alaraklıya bene zememektedir. oBedriyi yakaladığı yapış Bay Feyzi, Bedridsa aldıktan sonra çıkip gi Bir hafta sonra gene sefer yemekte imişler. Bay Feyzi, çittiğin relçilerinden olduğu *ç çalışanlarla pek senti ? tur. Evin kapısı önündi genç bir kıza: — Beüri Bey nerede rar, — Yemek yiyorlar. — Ne yiyorlar? — Hindiyi yıyorlar.. Bay Feyzi kıpkırmız men içeriye dalar. Raj rısı ve kızlarile alt Ki odadaki büyükçe mars da toplenmış, bindi do lerken bulur. Yemek odasının kapı içeriye Bay Feyzinin # lünce, Bedrinin, karısır rının neşeleri de açılan şarıya uğrar. Hepsinin sılır, Hele Bay Bedri, bağına aldığı hindinin nu ağzına atmış. Bay | rür görmez, ağzındaki nemeden yutmak me kalır, Gözleri dışarı fır Bay Feyzi ilerler. manalı bir gülümseme — Merhaba Bedri & — (Peşkirin ucu ile Jerek) merhaba efendi — Afiyet olsun. Hin sünuz ha... — Evet. Daha yiy Yemek için otarduk. — Afiyet olsun... | satmadınır? — Satmak istedik... buleomadı. — (Tavrim değiştin Bedri Bey.. meğer m "ir adımmışsın. — Niçin? Neden ins maşum. : — Vek bir hesabım aydanberi, bu hesabın si İçin buraya geliyoru ferinde — fhtiyacınızdsr Dizden bahsediyorsunuz bile almadan gidiyorun rürettesiniz, hem bindi yorsumuz.. Kendinize 2 mekten geri kslmıyoru — Doğru söylüyorsm hakikati bilmiş olsanız lemezsiniz.... — Hangi hakikati. gözümün önünde... Hin: nuz, — Evet, Yiyoruz? 1 nasıl bir mecburiyet el ruz biliyor musunuz? — Ne gibi bir mecbu Bay Bedri, önündeki ne gözlerine götürüyor. bir sesle: — Nasıl hir mecburiy mecbur olmasam bu hi tirir miydim! Bundan t İ dar büyük bir zararet hundağumu o anlayahflir hindiyi bile beslemek değilim. Onu tasarruf # zaruretinde' kaldım. Bay Bedrinin bu sem lerine karısiyle kızları rİndeki o peşkirleri gözl dırmak süretile iştirak © Feyriye, zaruret içindek Anha farla tazyik etmedi ayrılmak düştü, Bedri: — Paranızı gene tedarik edeme dim. Bir kaç gün sonra... Diyecek olsa! — Hiç mi paranız yok. Buna kim inanır., Burada, dört çocuğu» muz bir karınız gül gibi yaşıyorsus nur. Canınızın istediğini yiyorse nuz. Gönlünüz ne İsterse yapıyore sunuz. Tavuklar, ördekler ve karları wa ver. Bunları ğa besliyorsunur. bunlar için de para sarfediyorsus deyecek parayı kolayca elde edebis lirsiniz. Gibi sözlerle sastlerce çene çalar, kiz ön lira verebilmesi için türü yollar gösterir. Bay Feyzi geçenlerde bir gün ge» ne gelmiş. Bay Bedri Ne karısını, favuklara yem verirken bulmuş? — Gene bir şey yok mu? Diye YamtarımaŞekMınmmış. TOYGKINMA bokmış; bunlar arasında gözüne temiz bir hindi ilişmiş. Alaylı bir tavırla; — Bedri Bey, hiadiniz pek güzel, demiş. Bedri Bey sıkılarak: — Evet.. Diye eveap vermiş. — Yeni aldınız sanirim, — Hayır. Hediye... — Ne âlâ hediye. Kimverdi? — Kaynanam göndermiş, —Ne Mü kaynana... Bravo. Fakat bunu ne yapacaksınız Çok; yem Yer.. Hem bir kaç tavuğun yes| Gğin! birden, İşte bam satıpe. | — Parasını size vermeli değil mi? — Öyle ya.. — Hele biraz besleyelim de onu da düşünürüz. — Bu gün bir şey yok mu” — Hayır... Bugünlerde tasavvur| edemiyeceğiniz kadar sıkışık bir vaziyelleyim. Çünkü biliyordu ki, Sadim, iyi rah, İu bir geneti, Hiçbir zaman pek derinlere dalma, her geyin, her mevruun ilk intiba ve müşahede, si ile kanant eder, herkesi iyi görmek isterdi, Saim, kendisinden İki yaş bi yük olana ağabeysin çek iyi ta. Ve onu yahz bir kardes de. i, aynı zamanda necip ruhlu, te. — Evet ânne , hatti teyzem dç | Mir ve faziletli bir ihsan olduğu ii. — Allahım, j rım kabul oldu, Şeyda artık daha hilyimliş, daha serpilmistir. İki oğ* İem vardı, Simdi de bir kazım ol. maş gibi geliyor bana, değil mi ni yapta, 7S * Sem, annesinin kendisine Şey. dadan gelen mektubu da okutmak istiyebileceğini #üşünerek sessizeç genb odasaa çıktı. Lümbayı sön- dürdü ve pencereye yaklssarak düsünmeğe basladı: O daha Şeydayı görmeden. o. İnu ağabeysinin ağzından dinle « misti. Salim Sevdadan bahseder . ken dalıyor, gözlerinin içinde bu, İlanık gölgeler halinde ifadeler w. İ enyordu. Hatti bir defesmda ağn. beysi, Sajmin elini veknlamış: — Sorma Saim *Temisti. öyle #e. yahu makışlerin doln öyle 2. sel ve İnce Mr ke ki. Saim lik önce bu fikirlerle ağa Pariste yelkenli « Pariste, &on zemanis kenli bir srabarın işledi dir, İki kızla birde için derin bir gıpta Ve mefteni. ne sazdet,, duala, | Yetle seviyordu, Meselâ, kendi tahsil yarıda Kalısma pek üzülmemisti, Fakat ağaheysinin de avnı üâkibete wi» rayısı onu bir hayli müteessir et. misti, — Manmafih «diyordu, harp bi. ter ve sağ olarak dönerse tahsil ni tamamlyabifir. Daha o zamanlarda. Sevda me, seleinin, aabeysinde vmluzan, (lan ileri Södlen bir gönül hâdisesi seklini aldığını dayunca, şaşırmak lan kendini alamamıstı, Şeyda bu kadar, ayni ağaheysi, nin söylediği kadar Süzel ve fe. kalâde miydi? Simdi, Salimin meshmi bir cep he noktasmda bulunduğu bu ak. sam saatinde, onan sözlerini isitir «ibi oluyor, daha sonra, Şeydayı görütikten sonra kendi içinde bas, Iran Mirtik Ridieenin ağrriröre ve sanelarını kalbinde hissediyor. It bir yelken vezdir. B rüzgârda, saatte 50 kilor wi» sidetiiyor, Tek ma cak, yandan yahut ari len rüzgirla yürümesini a TIYATK fi mi beysinin saf öleülerin; bulmuşta, ' du,

Bu sayıdan diğer sayfalar: