23 Aralık 1942 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 2

23 Aralık 1942 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Seyahat hâtıraları —:— n Cahid Hüsey Yalçın anlatıyor “ Uzun ozun gi'tiğ. miz halde vahşi hayvanisr arsasında küçük br müca ©- leye bie şaâit o. madık. Kinotlir belsi insanlardan onlara vağ&it kalmıyor. ,, Beyahat. en tehikieli ve mütaiz olnuyan zamanlarda bie muhak- kak ki zevkli şey, Hüseyin Cahid Yalçını dinlerken, bende şu kana. at hasıl oldü: O, kotalar ve Okyanaslar kor, ber tehlikeyi düşünü yordu, Fakat bunun onun için biç bir ehemmiyeti yokta, Çünkü Çss tad, uzun hayatmm her safhası da kütleler Üzerine tesir etmiş, efkârmmumiyeyi her zaman alâ, kalandırmış biriydi. Bütün dünyanm kanlı bir cidal içirde çalkalandığı bir zamanda, de, bu kanlı dünyayı gözleriyle ek arzusu yanımda tehlike hi. 5s iniyor Ve onün için bir zevk 0. Sayahatini anlatmıya devanı e, derek: — Artık, dedi, östilkametimizi değiştirmiştik, Afrikayı garbe doğ ru katedecektik, Geniş kum çöl leri Üzerinde saatlerce uçtuk. Hey zik, uçsuz bis et Afri'canm Süzelür cnks-z çöller, ni göbeğinde o yesi bir kasaba bir sevinç ve: Tayyaremiz yavaş yavaş niçal, dr ve meydana indik. Bizi ganç bir İngiliz zabiti karşıladı, Hep berabörce İnçiliz zabitinin evins gittik. İngiliz zabitinin genç ve gü zel &arısiyle oturduğu yuvasında, çayımızı içtikten sonra bize kasa. bayr gezdirdiler, İlk gördüğümüz. sey, genis bir hahçe İçinde bulu. nan bir katlı küre renci kasabanın A Sarayı İ. mis, Fakat öyle bir Adliye Sarayı ki, içinde ne kalem odası, no mü: basirleri, ne de bekçileti vari D» varlar resmedilen Kur'an âyetle. rinden hajkın büyük bir &rsmmin müslüman oldukları anlasılıyorda, Adliye Sarayın hor tarafın: gez. diğimiz halde, çok kısa sürdü, Bu, radan kasabanın pazarma gittik. Pazarda dolaşan, alış veriş eden yerliler, siyah kümeler teşkil e diyorlardı. Uzaktan siyah bir kas labakğın kaynaştığı görülüyordu. Alış veris nnrarı dikkeatimi cel betti, Cünkü satılan sevlerin ne işe varıyabileceklerini kestirmek çok zordu. Pazarın biraz ilerisinde dükkânlar görülüyordu. Bunlar, önleri açık. zeminleri döşemesiz Ve içleri perisan bir takım kulübe, lerdi, Sonra genç zabit bira: '— Sizi, dedi, kasabanın kulü. büne götüreyim!” Bir, hakikaten bir Kulübe gide. teğimizi zannettik, Burası, bizin: | mahalle kahvelerinden biraz daha mentazam bir yerdi. OKulü; liler tarafından idare ediliyormuş, Oldukça güzel bir bahçeye kabil edildik. Etrafımız yerli zenciler vralarmda uzak bir wanlarmı görmek. menem ediyor, hem tecessilklerini uyandırıyordu, Kat sunda oturan bir zenci mezar dile katimi celbetti, OBa, diğerlerine pek benzemiyordu, Daha ziyade keyu esmer bir rengi vardı, İstan bulda srk sık tesadlif ettiğimiz tip lerden biri, Mernikimi eideredil mek icin sordum: — Siz İstanbullu musunuz, Ya ni orada mı doğüunuz? Siyah ndam tebesstim ederek cx Yap verdi: — Bitytik babam İstanbullu, ânr, Ben de Türk sayılırım. Damar. Tarımda Türk kanr dolasmaktır dir. Siyah adam bunu iftiharla söy, Tiyordu, Kendisini diğerlerindan yüksek hissettiği muhakkaktr, Af rikanın ortasında, bir zenci kasa. hasmda Tişk soyunun bir tistün, Tük sebebi feşhil etmesini müsa, hede etmek, biri pek ziyade miütge Massis etti, O geceyi Rest Howe denilen İstihbarat evinde geçirdi. Sabah erkenden kalktık ve saat * By 15 gere tayyaremize bindik, Artık altrmredaki manzara tümü miyle dekismisti. Çölün vahst marı sarasmdam eser kalmamıştı, Olduk ça yeşil yerlerden gesiyorduk, Tat İh hir serinlik içinde, Adefa yü, «iyor gibiydik. Fakat bu Bacak öç saat sürdü, Hava da bplude niz gibi, birdenbire değişiveriyor. Tayyaremiz, o üç Saat uslu wla yoluna devam eden tayyare, Bir. | çinlaşmıya başlamıştı. Sarvılıyor, er; iyor, Âdeta hırsından titri. | yordu. Hele, bazı ani alçalışlar olu» Yordu ki, asansörlş iletken zeçiri" len iç bayıltısı gibi, bizi huylandı yiyordu, Bu bocalanmanın ha nim harerstiyle toprağın harareti arasındaki farktan ve bulutlardan ileri geldiği söylendi. On beş da Kika süren. bu (tayyare - hava) | vağuşmasından sonra bir meyda. na indik, Herhalde yükseklerde uçmak İş. tah örerinde büylük bir tesir yapı» | yör. Çünkü; sabahleyin tayyare ye binmeden evvel az çok bir kah. valtı yapmıştık, Böyle iken, bu kasabaya iner inmez ilk is olarak mikemmel hir kahvaltı “aha yap tık, Maâmatih bu Kahvaltının çok Vöyük bir faydasını gördüğümüzü meliyim, Bira? Sonra telirar dığımız zaman kendimizi iyi hissediyorduk, Bır müldet sönfa o âltımızdaki ra yepyeni bir sekil nldu. Afrikanin meshur ormanlık min takasınm özerinde ouçuyorduk. Birar yükselen gittiğimiz işin Afrikanu vahsi ormanları azamet lerin! kaybediyorlardı. Mer taraf 1s bataklıklar ve sular göze çarp yordu, Burada yeşilliklerin bile insana “rin gelen bir başkalıldarı var, “zan üzün gittiğimiz halde vah. & hayvanlar arasında küçük © bir vüradeleye bile sahit olmadık ei Cahid gülerek ilâva Ben da şöyle düştindim: Yahut ds vahşi hayvanlar, mes İml insanları örmek olmak için iraların?a «wlh yapmışlardır! (Devamı var) Londra, Moskova ve Roma elçilerimiz mezunen gelecekler Azkacadan haber verild;ğine göre Berlin büyük elçimiz Saffet o Arıkan dün Hariciye Vekili Numan Menemen, Goğlu türafından kabul edilmiştir , Diğer taraftan Moskova büyük ei imiz Covat Açık Roma büyük tivimiz Hüseyin Razip Baydurun ve Londra büyük elçimiz Raw? Orbaym mexunan şehrim;ze gelmeleri beklen . mehtedir, | Bir müddettenberi öntimüzde bir koç yüz metre ileride bulunan yolan bir dönemecine bokıyorum, Çayırın suyu burasımı kouman ka pamıs,. Yürüyoruz, Muhtelif isti kametlerde, iplik gibi dizilmiş in. sanlar, bizim gittiğimiz noktaya doğru ylirliyorlar, Gözlerim, şimâj çok yakmmda bulunduğumuz yolun dönemeci tt. zerine tekrar düşüyor, Wayrct! Burası su ile tamamen örtülü! Ne?! Bizi suda toğsenklar! Kor kuyorum, Sinirden ve yorgunluk. tan Kelen hayvani bir korku beni istilâ ediyor, Arkadestme: “Şimdi ne yapa, cağız*” diye soruyorum, Cevap vermiyor, Durduk, Hiç bir menbas olm. yan, yavas yavaş, santimelre Sin» timetre yükselen ve yolu gittikçe kaplayan bu suya şaskımlıkla ba, kıynruz, Geriye dönmek kolay, fa, kat orala da Alminlerm eline e. si? düşmek tehlikesi var, Hayır, Motleka geçmeliyiz. “— Haydi, gel!” *— Xa bokulursak!” “— Poğulmayız Örümlizle ancak sekiz kilemetrelik yol var, Su bu kadar çahuk yükselemez”, Yalnız, dtiştindüğüm ve arkarla, sma söylemediğim bir sey var: Eğer yol, dümdüz gitrreyip de kre- rikyorsa, #a ile örtün olduğuna güre yolu takip etmek çok güçle İ ee haber alınmıştır. Himaye dolayısı İ görüşmüştür. ŞEHİRDEN MERAL EN El dokuma tezgâ'ları aritı Bazı tezgâh sahiplerinin hi mayeli vaziyetlerini suüsti mal ettikleri anlaşıldı Son yıllardı, Türk köyetstinün bit bizzat ipa! bassa kendi giy um terakki gt, ötmesi ve ev sanar mev igin yapılan kimayelerin çütün| iskette çok faydalı neticeleri gö, | gtr, Bu arada ayl zamani? İstanbul gibi 'büyük gebirlerde 88 bu aimayeden iri çoğalmıştır. Bu «l dokumaları kadar Baçli kamgarn yönlü mensucat me a dokunaktadır rinin iahdut miktasda ukan”! iğer fabrikalar | türafından yaptlınış olan o kumağ ve! dokumaları satin alarak kendi mamu lAiları çinjş gibi piyakaya çıkar: le bu Lazgâtların mamulâtının (iyat bususunda serbest bulunmakta oluş - larından lstifada etmak Wtiyen bu b tengâh sahipleri böylece vaziyet , lerim süllstimai etmektedirler, AJA, kağar makamlar şimdi bu çok mübim sele Üzernde ebemm'yetle durmak *a ve tankika; yapmaktadırlar, Memurlara verilecek kumaşlar Memiç ve sahit gele 1 miyon 600 bin vatandaşa yapılacak oibimelik ku sinir (çin devlet — fabrikaları #stetkalarının Memurlara tevaj olünscnk bu ku, maşların raiktarı 2 gilyon o 400 bin xetrayi bulacaktır , Maliye vekili gitti Birkaç gündür şearmizde buluna maijye veklıj Fuat Ağralı dün &ktşam ki ekepresle Ankaraya dönmüşlerdir. Altın fiyatları Dün altin satışları çök © gevyekt! 24 Uradan satıcı varsa da alıcı yok, *u, Bir gram Xüiçe altın ise 350 ku, Lise ve örta okullardaki talebeye yemek Pari, şehrimizde mevcut Jise ve or, | taokullardaki fakir çocuklara o scak yemek verilmesin; kal aştırmaştır. Yapıdan tetkikler neticesinde — 3468 talebeye yemek verilmesi o muvafik Kauçuk ihtikârı Galatada Yakut hanında yazıhane, #i bulunan Latfık Karsmaıyan fe a lmları Sefer, BAL Mühen, Yücel, Nihat Algün, Celâl Özsunun kauçuk ihitikdrr yaptıkları haber altmış bir clrmümaşkut tertip edilmiştir. Net, de 200 kilo kauçuğu karşı 7000 ra almmrken cürinümeşini — yapmıştır Arcak, töccar rolünü oyaayanlardan Ür tanesinin scelesi yüzünden cürmü hırşhut tamamlânamamıy ve ancak 25 kilo kauçuk çen almabilmişir nun hakkında mini korunma delumumlliğince lâzmgelen ka. Tauameleye başlanmıştır. İ evvel, komşularından Al İ muşlardır İ ulan bir makinlajnı. Kocamdan derkal iMahkemelerde Yalancı şahit nasıl | tutul ur ? “ 220 lira maaş'm var, sen'nle evle- sceğim ,, diyerek kadını kandırmış, kocasından boşalmış, sonra da... Şeref adında bir kadın, bir müddet * 1 zömda birisile tanışmış ve sevişmeğe başla , mıştır, Ancak Şeref evijdir. Bundan dolayı münssebetlerini açığa vurama Abdulluh Ise Şerefe kocasından bo, panması için ısr8r etmektedir. — Ben bugüne buğün 134 üra maaş ayrılırmız seni alır, rahi ve mesut yaşatırım, demektedir, Nihayeş Şeref bu tatlı sözlere kan, | Maş ve hs yapıp yapmış kocası Süley, | madan boşanmıştır. Akabinde de Ab, önllahla nişanlanımıştır. Nişân masra | tur Abdullah yapımış, nişanlılık dev. besinde de Şerefe bir hayli düşkünlük göstermiş, türlü türlü hediyelerle ken. disini memnun etmiştir. Ancak nikâk musmelesj iimsl © , dhip uikâh dairesine gidileceği sıra, tarda Abdullah birdenbire ortalıktan kaybolmuş ve evlenme işi de böylece suya düşmüşür, Bunun ürerine Şeref de maliye bu Kuk mahkemesine müraesağ, ederek, boşanmak vessir işler (o için yaptığı masrafların, Abdullaha börç (verdi, Ki paralırm ve haleldar olsn manevi şahaiyelâinin tazminini istemiştir. ... Her iki taraf da mahkemede yoklar. dı, Abdullah; bir bayan Oavukatımız, Şereli de bir erkek avakatımız tes, «ii ediyorlardı. biuhakeme şahitlerin dinlenilmesi için kalmıştı, Evvelâ şa, hit Ak çağrıldı. Bu orta boylu, açık yakalı, zayıf birisiydi, Hüdiseyi şöyle anladı — Şeret Virim fabrikmam ustabaşını olan, Süleyman ile evliydi, Süleyman iyı maaş alırdı Buna mazarın du ka İ dım rahat ve müreffeh bir Bayat sh. rerdi. Deriten bu Abdullah çie fanı ve sevişimeğe başladı, Ayni evde otu. yuyorlardı, Abdullah işinden hergün sast 45 da çıkıp eve geliyor ve Süleyman ss, 4t 8 de gelinceye kadar Şerefle bera, İ ber kalıyordn, Amı aralarında gayri meşsü bir şey ver mıydı, yok muydu bilmem, Ben vesivetin Oo vahsmeçini kavramıştım. Abdulinlu bularak: — Şu işten vazgeç, ayıptır, günah, tır. dedim, fakaş Abdullah: — Ben karışma, ben Şerefi kocasn.. dan boşağıp alacağım, dedi Aradan bir mwüddet geçince kadın hakikaten kocasından boşandı ve Ab, dullahla nişanlandı, Abdullah 89 85 fra değerinde niyan hediyesi ald Evinde yapılan nişan tersini içim | de 40 50 Ürn sarfetti Fakaş nikâh iüsmelesi ikmal edilince Abdullah »i. kühtan imtina etdi , — Demek sence kabahat Abdullah. in. — Tabii, üstelik Şereften bir dets 38 ml, 40 me na borç para da almıştı. | Fransa harbi Umumi Seferberlikten Dünkerk bozgununa kadar YAZAN: RÖNE BALBO 32 GviRaN: A.MITHAT KANIK ————— #ecek, Ya yoldan ayrılır da ka. | mallardan birinin içine düşer“ek, | 0 zaman ne yaparız?., ! “. Daha çabuk! daha çabuk!” | “— Yapamıyorum, takatim kal | madı!”, -— Bans elini ver, Sol «ağ, | bir iki.” Lâtife elmeğe çalışıyo. | ram,, fakat tutuyor, Çayırda bulunan bayvanlar git. | tikçe çılzmlaşıyor, Atlar sağa, s0 In Soşuyuyorlar, Gözlerimiz. wfke takalı, Büyük, çok büyük bir kara | bulut, gökte hareketsiz daruyor, Bir fırtma 1 kopacak? Bataklıklar icinde bir saatten beri yürüyoruz, Simdi her adım: | muz sü içinde sesler çıkarıyor, Su topuklarımıza kadar yilkseldi, Da, ha iç kilometrelik yolumuz var. Birden, yol immeğe başladı, Kili metre kaflar ytirttviince a dizleri. mizi asıyor, Bu kirli soyun içinde artık yolu da göremiyoruz, Bir ax daha yürüdük, N Boğulacat mıyız? Yüzüyüşümüz çök ağır! Kollarımız yüzme hareketleri yap mağa hazır. Elli metre sonra yol telirar yilk. | selmağe basladı, Allaha ştiktik! | Kıvrılmadan devam ctmiş,, Bakı, i şıyoruz, ve gülüşüyore... Son kanalı gecen köprüye ka. dar hadisesiz yürüdük. Şimli ayar ğrmız toprakta, Bir çineylik ze. rine oluruyoruz. Seyyar bir İngi. liz kantini Seçiyor, Bize ekmek Ye peynir veriyorlar, İçecek bir sey yek, Bir çiftliğe giderek sa stiyorum, Orada birde yaralı Yar, Omuzuna sardıkları sargı kan | içinde, Patlayan bir obüştn açtı. | ğı derince bir yara., çiftei kadının verdiği iki gömlekle yarayı sür, dım, Daha sonra, yaralıyı naklet mek tzere toplardan birinin m. törlü römotkumu bize vermeleri cin İnzilizlerle konuşmağa gittim. Teklifimi nazikâne kabul ettiler. Bir “se su ile geri dönüyorum, Tekrar vola çıkmak lâzım, Ars kamızda bulunan İngiliz topu tam Şahldin sözlerinin burasında Ab, dullahm avukatı çantasın. karıştırdı YE muhtelif kimselere ait öy adet fo, sğrat çıkararak bunları o mübaşirle hükime gönderdi; — Bfemdim, şakit madem ki hususi hayatımızı bu kadar iyi öiliyor, bur halde Abdullah da yanıyacaktır. Bu fatoğratardan hangisi Abdalishındır, göstersin, Mübeşir fotoğrafları şahide göster. di, Şahiş AN sapsarı kesilmişti, Kesim ler evirip çeviriyor, ışığa doğru ta tuyordu. Nihayet bir tanesini göster, Lai: — Bu resim, dedi, — Abdullahımdır. Aran, herhalde gençliğinde çektirdiği biz resim olacak, Evet: — Hayır, hayır, dedi, o Ahdullahm bunlar arasındaki fotoğrafı Şerefle ni, şanlandığı saman çektirdiği resmidir. Şahi, nerede ise bayılacaktı, Nihs yet De olursa olsun diyerek resimler. Gen bir tanesini hâkime uzattı — Abdulinh budur, dedi Alinin, Abdullah dediği resim nn - masıralaadı ve zapta geğirlli, Bundan sonra avukat söz #lârakt — Alinin hakkında yalan şahadette tak'baz yaptıracağım. Löifen ev ad, mslnin de tesbitini plea ediyorum. Zi ca ibraz edilen üç fotoğraftan Glebiri Abdallabın değildir, Pek bitkinleşen Alinin ev adresi rapta yazıldı ve muhakmiu: ya hitlerin osibi için başka his güne bı. rakıldı, Davacı Şeret dışarda. bekliyordu. Şahi, AN çıltap çıkmaz İendisini bir. Köşeye gektiz — Ah, ah, diye söylenmeğe başladı. Bent de rezil ektin, hiç düşünmedin mi verilen resimler arasinda wutla, Yer “balet da ve MAX SAFt mi ayol? ba? NİMAT Şazi Bir başkomiserimiz vazife başında öldü Kadıköy başkomiseri akşara saat 2) saddeler'rde vaz'fe ba, şında ani bir fanalık geçirmiş ve der, hal kaldırı ydârpaşa Nlmune bastanesi; mtdavata rağmen sss 2i de ölmüştür. Rubu as w yaklaşan mesalalle İş . tonbul zabıtası arasnda — balunduğu merkezlerde muhjtine (ve âmirlerine üsjma kandiaja! o sevdirmesini bilen mumatlayhin bu gekiide ölüm“ sında derin tessafr: yandırmıştır, Genstesi © bugü PAZ) saat 12 de törenle o Haydarpaşa nllmune hastanesinden kaldırılarak Karacaahmet şehitliğine gömülmüş , tür. Kurtulamıyarak arka u başımızın üstünden ates tashıyor, İlk hareketimiz mizi Yere almak oldu, Şimdi gi Miyorüz, Pahat Almanlerin bi to pa “evap vermeleri daime muh- temel olduğu için, ihtyatı elden bırakmıyoruz, Birden, anlağem! Uzaktan, bir fırtma hozulığı zan» ettiğimiz bu kocaman kara bw ri yenân bir sey Projelerimizi değiştiriyor. Kendi. mizi Yangınm içine atmakta hiç bir fayda yok, Yenilen bir birlik İ teskil cimeğe çalışlar bile, bu da İ bu karışıklık arasmda olacak iş değil, O halde, Male les-Balns ta. rafma gitmek lârım! Kunduralatımn içinde iğneler wi var, çivi mi, yoksa tıraş biçak: Tarı mı? Ayaklarım dehşetli su- Tette acıyor. Bif askör sesleniyor! “ Rom ister misiniz?” “m Elbette!” — O halde kolay, Sağdaki tarlada kurşunlarla delinmiş bir fre var, Kendi keniline akıyor!” Gidiyoruz. Asker doğru söylemiş, Etrafta İngilizlerin bıraktıkları bir sürü, boş teneks kutu var, Bir tanesini dolduruyorum ve ( içiyo- rum, Şimdi daha İyiyim, Yirüye. Tim, Acaba saat kaç? Saatimi kur mayı unulmuşum, Kilometreleri birer biter aşıyoruz, Dunkergüs mütemadiyen yanıyor. (Devamı var) Şükrü, dün! de ibglmanıla, yapılan aci! 22JLKKANUN 198. HADIŞELER FARIH MİMARİ MUZESİ?.. rinden assba iki tarafa r ve binaları wimar gözü, iye tetkik eder miseniz acele işiniz yoksa, hoş vekit ge: çirmek isterseniz bunu yapmak: e hiz, O zaman farkına varacaksınız ki bu cadde ve sokalıların çoğu bis rer mimari müzcej halindedir, Belki yüz defa geçip gittiğim bir caddede bu tecrübeyi yapım; öyle binalar gördüm ki: — Vay canma, burada böyle şey var meydı” Diye kendi kendime hayretle sordum, Kurtuluş tramvay caddesinden uğır ağır geçelim: Şurada otuz se- wwelki üslüpte eewhtesem ve bir apartıman,.. Şimdiki emsaline göre kışla demek müm, kündür; pencereler, kapılar, kat. arm yüksekliği, çat balkonlar hep beşkadır. Onun yaninda Siki. şıp kelmiş olan, sefertasına ben- ziyen apartıman henüz yapmış tır, Bikmtali bir adam bu binanın bir odesma girdiği zaman yer üs. vine çikarılmış mezarda bulundu. nu sanır; fark büranm döşen, wiş olmasından ibaret gibidir. Da- tede yangelmiş Ahşap bir ete Sonra sivri çarı ve İsviçre Yin dağ vamaçlarındaki yuvaları andıran bir ev geliyor, Kimj bel. konla, #mi balkokduz, kiminin penceresi geniş kiminin dar, dağ, da kendi kendine meydana gelen bir ormanın ağaçları arasında bi, İe bu düzensizlik . Acaba bundan şikâyetçimi Gözleri yoruvor mu” Belki de din. lendiriyor, Kişla şeklinde yahut birbirinin aynı biçimde binalara bakmak, değiş görmemek bisi daha çok yorebilir. Bununla b rüher İstanbulda bina yapma İşi tin son birkaç seneye kadar ga- Yet berbad ve kontrolsüz olduğu mubakkaktı Fakât bilelim ki bu hal yalnız bizde değildir. Bes altı sene evvel Amerikanın sinema tanayi mer, kesi olan Los Anjeloş yakmında tesadüf etmiştim, Bina. Birbirine benzemiyordu, Öyleleri vardı ki bir tarafı ah diğer tarafı depoyu, Ünü Norveç i, arkas edu, İtalyan biçimindeki bir villâyı İngiliz sistem; hahçe çe, virmişli. Bir Holanda evinin ös vünde bir İtalyan balkonu çarpıyordu, Başka bir evin iğri büğrü çatıları peri masallarındaki barebelerden farksızâr , Şu farkla &i bahsettiğimiz kasa. - ba şehir dışarısmda, bizim Bakır. ve Postancı gi, bir verir, Ja? K/ ADIRCAN KAFLI asa. Traş bahsi Bir muharrir arkadaş “Traş ol. makts sıhhi şekil” adı altında bir makale karalamış, isim alika ayan diret,., Fakat > * “Sihhi şek. lin traş stmemek” oldnğı unu, tulmns, Dalgınlar Bir ay içinde tramvaylarda w. vutulap eşyaların nelerden ret olduğunu merak etmez misj- niz? Bakınız bunlar arasnda neler vari Muhtelif cins çantalar, çamaşıze lar, kadın ve erkek eldivenleri, kadn ve erkek ayakkabıları, sem. siyeler, bastonler. şapkalar, kah, Ketler, Zynet altınları, gözlükler, sefortasları ve saire., Hepsine akıl eret fakat siynet altmı nasl unutulur, buna kim all erdirebilir? Yılbaşı gecesi için Eğlence Yerleri sahipleri, ğer yıllık kongresini, Beyoğlu Fl vinde yapmış, Da cemiyetin toplantsında ve.“ İnnap bir ahbaba yolda rastladım, sordum: — Ne konuştunuz? Pana şu kısa cevabı verdi » — Mevcut kumaşlarımızı terzi lerimizin sırtımıza göra elbise yap- Bürhan BURÇAK

Bu sayıdan diğer sayfalar: