8 Aralık 1919 Tarihli İrade-i Milliye (Sivas) Gazetesi Sayfa 3

8 Aralık 1919 tarihli İrade-i Milliye (Sivas) Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Anadolu Kadınlar Müdafa'a-i Vatan Cemiyeti Sivas hanımları geçen Cuma günü Numune İnas Mektebinde ictima' iderek memleketin tamamiyet ve istiklalini müdafa'a uğrunda bütün Anadolu'nun teşkil ettiği saha-i vahdete, aralarında vücuda getirdikleri muhterem bir cem'iyet ile vasıl olmuşlar, Hükumet-i Merkeziyeye, Düvel-i İtilafiye mümessillerine çekdikleri telgrafnamelerle vatanlarının ma'ruz bırakıldığı mehaliki protesto etmişlerdir. Hanımlarımızın memleket endişesi etrafında, erkekleri ve kardeşleriyle el ele, sonuna kadar çalışmaya azm ettiklerini gösteren bu teşebbüs-i vatanperverane, hususiyle nutuklarında ve telgraflarında gösterdikleri metin ve ciddi, saf ve müstesna hiss-i fedakari her türlü sitayişlerin fevkinde bir tehassüs ve heyecan ile telakki edilmiştir. Medeniyet alemi, Anadolu'nun bu muhterem ve azimkar sada-yı teheyyücünü, Türk milletinin ve Müslümanlık Alemi'nin ilelebed yaşayacağına en büyük delil olarak kabul ve sımah-ı rikkatinde müebbeden muhafaza idecekdir. İstanbul'da, hanımlarımızın mütarekeden beri ibraz ettikleri yorulmaz himmetler, Türk kadınlık aleminin memleket için ne müfid bir unsur-ı müdafa'a ve terakki olduğunu göstermişti. Şimdi Anadolu hanımlarının sine-i vatandan hakiki bir valide ve samimi bir hemşire sada-yı şefkati ile ilan-ı mevcudiyet itmeleri vatanperverane intibahın yalnız Payitaht hanımlarına münhasır olmadığını, ve bütün memleketin, kadın, erkek, aynı his ve heyecan ile kalbi çarptığını isbat etmekdedir. Hanımlarımız, bu ictima'ı müte'akib Anadolu Kadınlar Müdafa'a-i Vatan Cemiyeti namıyla teşkil etmek istedikleri cem'iyetin nizamname-i esasisiyle iştigal etmişlerdir. Nizamname henüz neşr edilmemiştir. İçtima' esnasında irad-ı nutuk eden Melek Reşit Hanımefendi'nin kıymetdar ifadatını iftihar ile derc idiyoruz: Muhterem Hemşirelerim, Bu gün burada toplanmakdaki maksadımız, memleketimiz hakkında biraz görüşmek, derdleşmek, ağlaşmak, Cenab-ı Hakk'a yalvarmak, lazım gelirse vatanın müdafa'ası için hatta ölüme bile katlanmakdır. Çünkü istiklalini kaybeden bir millet en büyük rahata nail olsa bile artık o memleketin sahibi değildir, esiridir. Bir insan küçük bir evin hanımı olmayı, elbet büyük bir evin hizmetçisi olmaya tercih ider. Halbuki memleketi kaybetmek hizmetçilikden de, esaretden de güçdür. İzmir'in muvakkat bir işgali esnasında dindaşlarımıza ne hakaret yapıldığını görüyoruz. Halbuki biz daha istiklalini muhafazaya mukdedir, parlak bir tarihe sahib, atisinden emin fedakar ve yaşamak hakkına malik bir milletiz. Bizim için ya ölüm, ya istiklal, her zaman yegane düstur-u hayatdır. Bunu düşünerek Anadolu Kadınları Müdafa'a-i Vatan Cemiyeti namıyla sırf seslerimizi memleketimizi parçalamak isteyenlere işettirmek için delaletinizle bir cem'iyet teşkil itmeye karar verdik. Bu cem'iyet sırf sizin hukukunuzu müdafa'a idecektdir. Memleketimizin mukadderatı belli olub sulh imza idilinceye kadar bu cem'iyet devam idecekdir. Memleketin muhafazası için ne lazım gelirse her şeyi yapacak, bütün yaptıklarını ve yapacaklarını yine sizi toplayub haberdar idecek ve re'yinizi alacakdır. Bu cem'iyetin heyet-i idaresi on iki kişeden ibaret olacakdır. Kimleri intihab etmek isterseniz memurin ve yerli haremlerinden intihab idiniz. Yalnız sizin hukukunuzu mümkün olduğu kadar müdafa'a idebilecek liyakatde hanımlar olsun. Maksad-ı teşekkül memleketin müdafa'asıdır. Hemen Cenab-ı Hak teşebbüsümüzde muvaffakbi'l-hayr iylesin. Amin. ----------------------- Hak-i Pay-i Me'ali İhtiva-yı Hümayuna Çekilen Telgraf Sivas'ın İslam kadınları bugün ictima' iderek Numune Mektebinde Mevlid-i Şerif-i Hazret-i Nebevi kıraatini ve tezayüd-i ömr ü ikbal-i Hazret-i Hilafetpenahileri ed'iye-i mefruzasının edasını müte'akib mütarekeden beri memleketlerimizin duçar olduğu ta'arruzat ve tecavüzat-ı hakşikenaneden me'yus ve müteessir olarak öteden beri bütün dünyaya hürriyet ve adalet va'd eden Düvel-i İtilafiyenin mümessillerine müraca'atla hukuk-ı meşru'amızın tanınması ve şimdiye kadar yapılan haksızlıkların bir an evvel ta'miri esbabının istikmali taleb ve rica edilmiş olduğundan Hükumet-i Seniyyelerinin de teşebbüsat-ı lazımede bulunarak bu maksadın bir an evvel husulüne sarf-ı mesa'i eylemesi hususunun emir ve ferman buyrulmasını Südde-i Seniyye-i Hazret-i Şehriyarilerine yüz sürerek arz ve istirham iyleriz. Efendimiz Hazretleri. ----------------------- Huzur-ı Sami-i Sadaretpenahiye – Dahiliye Nezaret-i Celilesine Sivas'ın İslam kadınları bugün ictima' iderek Numune Mektebinde Mevlid-i Şerif-i Hazret-i Nebevi kıraatini ve ezdiyad-i ömr ü ikbal-i Hazret-i Hilafetpenahi du'asının edasını müte'akib mütarekeden beri memleketlerimizin duçar olduğu ta'arruzat ve tecavüzat-ı hakşikenaneden müteessir ve me'yus olarak öteden beri bütün dünyaya hürriyet ve adalet va'd eden Düvel-i İtilafiyenin mümessillerine müraca'atla hukuk-ı meşru'amızın tanınması ve şimdiye kadar yapılan haksızlıkların bir an evvel ta'miri esbabının istikmali taleb ve rica edilmiş olduğundan Hükumet-i Seniyyemizin de teşebbüsat-ı ciddiyede bulunarak bu maksadın bir an evvel husulüne sarf-ı mesa'i eylemesini arz ve istirham ve bize ümit verecek emr-i cevabilerine intizar iyleriz. ----------------------- Dersa'adet'te: Amerika, İngiltere, Fransa, İtalya Mümessil-i Siyasilerine Çekilen Telgraf Sivas'ın umum İslam kadınları bugün ictima' iderek işbu telgrafnamemiz ile sizlere milletlerin hukukunu, cihanın sulh ve müsalemetini te'min için harb ettiğini ilan etmiş olan İtilaf Devletlerinin mümessillerine hitab itmeye karar verdik. Resmi vazifenizden ma'ada insanlığınız bu hitabımızın milletlerinize, devletlerinize isal ve iblağını tekellüf ider ümitindeyiz. Bugüne kadar milletimizin mütevali feryadlarına rağmen medeni Avrupa ve Amerika efkar-ı umumiyesinin vatanımızda vuku'a getirilmekde olan fecayi'a atf-ı ehemmiyet itmedikleri anlaşılıyor. Vicdan-ı beşeri sızlatan binlerce yetim ve öksüzleri ağlatan vakayi'-i hazıradan bu medeni, münevver milletler vicdan azabı hissetmek istemiyorlar mı? Mütareke akd olunduğu günden beri milletimiz hakkında reva görülen hakşikenlikler tarih-i milelde nadir tesadüf olunur derecelerden geçmiştir. Ekseriyet-i kahiresi Türk ve İslam olan İzmir, Antalya, Adana, Maraş, Ayıntab, Urfa gibi vatanımızın en aziz aksamı işgal oldukdan başka, ahd üzerine silahını bırakmış olan ma'sum milletimizin boğazlatdırılması, şeref ve namusunun paymal edilmesi arzu idiliyor. İzmir'de vahşi ve zalim Yunanlıların ihracıyla işgal sahasında kalmış olan kardeşlerimizin tahlisine ve Yunan vahşetinden kaçmış ve bugün karlar ve çamurlar üzerinde aç, sefil, çıplak, ölüm ile pençeleşmekde olan zavallı muhacirlerimizin yurtlarına avdetlerine intizar idiyorduk. Halbuki ma'at teessüf devletlerinizin ve cümlenizin gözlerinizin önünde hala zalim Yunanlıların şedid ta'arruzlar icrasıyla oradaki kardeşlerimizi imhaya çalıştıkları görülüyor. Fransızlar mütarekeyi müte'akib Adana havalisini adl ü hak ve insaniyete mugayir olarak işgal etmiş olmakla iktifa itmeyerek ahiren Maraş, Ayıntab, Urfa, İngilizlerin tatbik ettikleri bir haksızlığı ihya ile buralarını işgal ve milletimize karşı reva görülen tecavüzat ve i'tisafatda fiilen zimedhal bulunduklarını gösterdiler. Günden güne artmakda olan haksızlıklar, zulümler karşısında biz İslam kadınları da son derece yeise duçar olarak erkeklerimizle bir safta vatanımızı istiklalimizi din ve namusumuzu muhafaza ve müdafa'a için her türlü fedakarlığı kabule ahd ü peyman eyledik. Fakat öyle bir ümit e diyoruz ki Avrupa ve Amerika'nın hür ve medeni milletleri kendi tarihlerini de şaibedar idecek olan bu badire-i uzmaya sebebiyet vermeden hak ve adlin icabatını ifaya müsara'at ideceklerdir. Yine pek ziyade ümit idiyoruz ki zat-ı ali-i asilaneleri de bizim şu muhik feryadlarımızdan müteessir olarak bütün dünyaya hürriyet ve adalet va'd eden devletleriniz, bu hakikatleri lazımı vechile anlatacaksınız. İşte bu emniyye ile ihtiramat-ı mahsusamızı takdim eyledik. Bir an evvel icraat-ı adilaneye intizar iyleriz. Anadolu Kadınları Müdafa'a-i Vatan Cemiyeti -----------❖------------ Adana Ahvali Muhabir-i Mahsusumuzun Mektubundan: Buradaki ahval gettikçe kesb-i vahamet etmekdedir. Müslüman çetelerine isnad idilen birkaç vak'anın verdiği vesile ile alel'umum Müslümanlar namına takip edilmeye başlanan imha siyaseti bütün dehşetiyle devam etmekde, ve alem-i medeniyetin yüzünü kızartacak şekiller peyda eylemekdedir. Her gün otuz kırk kişi en adi bahanelerle kurşuna dizilmekdedir. Ahali, mal ve canından, ırz ve namusundan zerre kadar emin olamadıkları için her tarafa başvurub şikayat ve istimdad idiyorlar. Hükumet-i merkeziyeye vuku' bulan müraca'atları kat'iyen semeredar olmuyor. Memurin-i mahsusa i'zamı suretiyle burada cereyan idecek fecayi'i kabine erkanına ve bütün alem-i medeniyete isma' etmek teşebbüsünde bulundu. Fakat nedense, hiç kimse yüz binlerce ahali-i ma'sumenin koyun gibi boğazlanmasına karşı lakaydisini ihlal idemiyor. Takriben dört beş gün evvel Jandarma Takım Kumandanlığında istihdam idilen Ermeni mülazımı Misak ve dört jandarması, Sisam'dan Feke'ye gelirken yolda pusuya uğradılar ve katl olundular. Üzerlerinde güya dört beş bin lira mevcud imiş. Bu para da pusuyu kuran eşkıya tarafından alınmış. Bunun üzerine bir kıyamettir kopdu. Eşkıyanın Müslüman çeteleri olduğuna hemen kanaat idildi. Halbuki Ermeniler bir taraftan vukuat ihdas iderek Müslümanlar üzerine atıf ve isnad etmek, diğer taraftan takipat ve intikam vesileleriyle ahali-i Müslimeyi tedhiş iderek muhacerete mecbur eylemek siyasetini takip etmekde olduklarına ve Fransızların bu siyasete mümaşatkar bulunduğuna kimsenin şübhesi kalmamıştır. Bir Ermeni mülazımıyla dört jandarma neferinin binlerce lira ile seyahat ettiklerini kabul idebilecek sahib-i iz'an güç bulunur. Böyle olduğu halde Fransızlar vukuatı Müslümanlar tarafından icra edilmiş mezalim olmak üzere kabulde tereddüd itmeyerek derhal icra-yı mezalime müsa'id bulunuyorlar. Mesela söylediğim vak'adan dolayı takipat esnasında kendilerinden şübhe idilen Fekeli Akça oğlu Hamza ile akrabasından bir şahıs derdest idilerek mahfuzen Mösyö Taillerdat'ya gönderildi. Mumaileyh bila sual hemen kurşuna dizilmelerini emretti ve emir infaz idildi. Aynı meseleden dolayı daha on beş Müslüman tevkif edilmiştir. Cenab-ı Hak encamlarını hayır itsün. Kara Yusuf Çetesi ve Mülazım Misak'ın katli vak'alarından dolayı tazyikat o derecededir ki hiçbir vicdan-ı hamiyet ve insaniyet tahammül idemez. Gün geçmiyor ki beş, on Müslüman şübhe üzerine tevkif ve idam edilmesin. İşi gücüyle meşgul, bir köyden diğerine geden birçok zavallılar, üç yüz kişeden mürekkeb olarak teşkil ve Kara Yusuf'un takipine memur idilen Ermeni Çetesi tarafından Kara Yusuf Çetesi efradıdır diye şehid idiliyor. Her Müslümanın katline de Mösyö Tremon tarafından yüz banknot mükafat verilmekdedir. Kara Yusuf Çetesi'ne mensub olub meyyiten derdest idildiklerini isim ve şöhretleriyle ilan ettikleri Müslümanlar hep bu kabilden bigünah, namuskar ve kendi halinde şühedadır. Haçin'de ika' idilen mezalim daha şeni'ane ve daha sefilanedir. Mesela geçenlerde Haçin'den mıntıka-i işgal haricine teb'id edilmiş olan Halil İbrahim isminde bir zavallının, Artin isminde bir jandarma çavuşu gündüz hanesini basarak hemşiresinin bikrini izale etmiş ve Mösyö Taillerdat'ya vaki' olan şikayet semeresiz kalmış, hatta mumaileyh tarafından mübah görülmüştür. Fransızlar medeniyetinin ne sefil vasıtalar ve ne sefil ellerle Şark'da telvis edilmekde olduğunu görmek Fransız milleti için bilmem ne zaman tahammülfersa add olunacakdır. Kadınlara tecavüz yalnız Ermenilere de münhasır kalmamakdadır. Fransız neferleri ve hatta civarda rast geldikleri Müslüman kadınları hiçbir asr-ı medeniyetin kabul itmediği mu'amelat-ı vahşiyaneye tabi' tutmakdadırlar. Geçenlerde Hasan Gazi'ye beray-i tedavi gelüb avdet etmekde olan üç kadın, çifte halindeki Fransız neferleri tarafından tutulub cebren Kaplıca civarındaki köprüye götürülerek ırzları hetk edilmiş ve feryadları üzerine mahall-i şena'ate koşan SeyiD karyeli Hüsnü'ye ateş açılarak zavallı kadınlar her türlü imdad ve mu'avenetden mahrum bir halde bu güzide medeniyet kahramanlarının mahkum-ı şehvet ve vahşeti olmuşlardır. Kadınlar ancak beş sa'at sonra bırakılmışlardır. Gülek Boğazı'nda üç Türk jandarması Ermeniler tarafından pek feci' bir suretde katledilmişlerdi. Bunların katilleri hakkında bir guna takipat yapılmadığı gibi adeta vak'adan dolayı izhar-ı memnuniyet olunmakdadır. Tarsus'da eşrafdan dokuz kişi idam edilmiştir. Çifte Han'dan geçen yolcu Müslümanların bütün eşyası muayene olunarak Fransızlara lüzumlu görülen eşya teklifsizce alınmakda ve mümana'at etmek isteyenler derhal darb ve tahkir ve belki katl ve imha edilmekdedir. Velhasıl bütün Adana Kurun-ı Ulada bile emsali mesbuk olmayan vahşetlere, cinayetlere, şena'atlere sahne oluyor. Ahali kamilen me'yus ve müheyyiçdir. Yer yer isyan emareleri baş gösteriyor. Mesela Lefkin karyesinde ahali o kadar şedid bir heyecan göstermiştir ki hiçbir Fransız o mıntıkaya sokulmamakdadır. Birçok ahali civar aşairi iltica iderek onlardan istimdat etmekdedir. Haleb ve Suriye taraflarından buralara gelen şayi'ata nazaran oralarda dahi vaziyetin hemen hemen aynı olduğu, ve ahalinin duçar oldukları zulüm ve tazyikden fevkal'ade müteessir ve müteheyyiç bulunduğu anlaşılmakdadır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: