December 19, 1934 Tarihli Kurun Gazetesi Sayfa 7

December 19, 1934 tarihli Kurun Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

azan: Oo Niyazi Ahmed Okan Kadr i anmamak için bize şüp- lek bir şey de yoktur. İs bulun, fethinden sonra kadim. $ehirdeki büyüklükleri de gös- ie ki, bir semt, kadının ismini Vi kendilerine | İstan * efendisi denen kadılar (1) İs- hili ile İzmit miş oradan ayri yi kalpli bir ie & öeedelie Zali Kalkedonya - in ülkesine bırakması çok ye- Medlir, nun şu suretle olduğu da ak- İstanbulda oturan - ğa öyünden bahsedecekleri b Kadı Mehmet,, liler, demiş- dü bu rk semti (Kadı - ) mız ş Mn. 225 mil uzağın- koulunan Kadıköy, ozamanla damgasını hrin hasathanesi) » Kurbağlıde » A iki tarafında kurulan şehir, «' Nh sayılı büyük semtlerden İkv, ilkönce, Kuşdili, Ka - körfezi ve Yeldeğirmenine iyiye bugünkü ba - muşta, b Ri beyleri . tara - yo kaleler, İstanbu - İthinden sonra yıktırılmış, eee ağalarıma (has) verilmişti iz Mehal'eler İş FENER , Herbahçe Kadıköyünün bir İL *Yazan meşhur Fenni Efendi ie için şunu yazıyor: Acep ol mah Fener bahçesine elm enni Efendi “Mah,, ını yi. nerbahçede beklediğini söyle - mekle, Fenerbahçeyi anlatmış oluyor. Fenerbahçesi şimdiki Belvü o- telinin bulunduğu yerden Kala- mış koyuna kadar uzadığı sıralar- da, İstanbulun en büyük şenlikle- ri burada olurdu. Kalamışta bir ayazma vardı. Burada senenin muayyen aylarında ve bilhassa pazar günleri yapılan eğlenceler, bütün Kadıköy ve Üsküdar halkı- nı buraya çekerdi. Buralar için tarih şu satırları kaydediyor: “Lebideryada bir ayazma vi behe ker sene vakti muayyen ob hayli luğundi ei için bâlâsında kandil yanar.., Feneryolundaki camiin yapılı- mid bunu haber alınca memnun olmadı. at: — Paşa, burada hamam yap- tırma, cami yaptır. Demeği de muvafık bulmadı. Bir gün Zühdü paşa mabeynde iken Abdülhamid birden yapıl - makta olan hamamı hatırlamış.. Derhal Zühtü paşaya: — Paşa, demiş. e bir cami memnun lela eme bir ie yır işliyorsun... Zühdü paşa i birden kendini Tefrika No, Kadıköyünün bugünkü görünüşü Fikri ruhsari ile yandı tenim Mine toplamış, m vaziyeti idare et- mesi yn şahanenizde.. EK a e etmiş ve De o gün yapılmakta olan ha- mı camiye çevirtmiş. m MAHALLESİ Ahmedin babüsaade an ağanın kurduğu bir Osman ağa burada Bir cami yaptırmıştı. onradan mahalle de ayni ismi aldı. Os- man ağanm burada bir icadı se- nelerce devam giti. İcad, her se- Birinci ağası Osmi mahalledir. için yaptığı bir işin yılar ve yıllar- ir için hiç Bayra edilecek mesele değildir. Osman ağanm fikri o kadar m bule geçmişti, ki âdet seneler geç- dikçe dini bir mahiyet de aldr. ağanm yaptırdığı ca- minin takında şu satırlar vardı: Kim cenabında kapu ağası Si mi orya ye tr âli câmii eüniiibeni az sultanı cihanla yaptı a Hazreti mevlâdan ana bâisi gufrandır. u camiye Mısırlı Osman ağa isminde, gene babüsaade ağası “çeşmeler yaptırdı. e Çeşmelerde şu beyitler vardır Mısırlı Osman ağa hayra mail Çü yaptı hak için bu çeşme sarı Geçip spare her teşne cana Cânan 1 kevser vere bari ( Devamı var ) (1Y' İstanbulun ilk kadısı-Hızır Beydir. gelince bahsedeceğiz. Kültür 7 — KURUN 19 Birinci kânun 1934 — bakanının Radyodaki söylevi Ankara, 18 (A.A.) — Kültür Mer Bay in Özmenin ö - artırma yedi günü için a | söylediği söylev şudur: Çok saygılara değer yurttaşla” ökonomi ve tutum ku- bilir, Türk köylüsünün yetiştirdiği ürünler, davarlar eskisiyle ölçü - lemiyecek kertede iz saye tı. Değil yalnız iç satal avdanlarda da sürüm esiri Günden güne artmakta olan tab - rikalarımızın, işevlerimizin yetiş ün içinde bir çok komşularla une bu söy” levler (o önümüzde bir (o çok istatistikler serdi ki, birer birer ö olgunluğunun ölçülerinden biri de kendi bulunduğu ve kendi yaptı - ğı nesnelerle giderebilmesidir. Büyük Türk ulusumuz bunu çok iyi anladı, bu amaca erdi, da yi ilerisi için pek büyük adımlar. a yürüyor. Türk ne kadar ari ya- eli ise o kadar da çalışkan * n içinde yarattığı iş- lerdeki özelliğini görüyoruz. Bu için en pi günler ça tutumlu ölmasr, ona de- ğer vermesi ökonomik kalkınma - nın yolunu tutmuş olduğunu gös” terir, daha geniş ölçüde verimler almak; bu işte en yüksek kerteye çıkmak için bir değil 52 yedi gün bizim tutum kurumumuz olduğu- nu unutmama! mz Yalnız büyük- lermiiz değil, a kucağınd. başlıyarak nn da bu duygu yaratılmalıdır. Bundan ö * türüdür ki, Kültür Bakanlığı tu - tum işine okullarında gerekli ye- ri vermiştir. Öğretenlerin okuttuklarında, ve öğretme kurallarında ulusal ö konomi için deyişler olduğu gibi kooperatifler satış ortakları da çocuklarımıza ökonomi is ör - neklerle göstermektedir. Şu geçen 11 yıl içinde Atatürkün önderli . giyle başardığımız işleri yer yü ” zünün bütün ulusları, büyük uluş adamları büyük bitikler yazarak övmektedirler. Türk ulusundan en çok verimi yolarını üzel gören A” tatürkümüzün ökonomik alanın » da da gösterdiği yolda sağlam a “ dımlarla yürümesini bilen İç, Diş ökonomi işlerinde doğru! gidişi gösteren törümüzün amacı bulun- duğu kuşkusuzdur. Ulus ilerleme yolunda güvenle yürümektedir. Böyle ( uğraştıkça bütün yönden a Pa Sağ amumuzun ız vardır. Ulusa büyükleri * mize sağlık dilerim. is Izmirde saylav seçimi azırlığı İzmir, 18 (A.A.) — Saylav seçimi gözetleme kurumu beledi" yede doktor Bay Behçetin baş - kanlığı altında toplanmış, hazır - lanan saylav seçim kütüklerini okumaya başlamıştır. ittikten sonra bu kütükler erleri ası « öaüklağmm Tekirdağ yolları Tekirdağ içinde ve Malkara * Hayrabolu yolları üzerinde ya - pılmakta olan parke taşı döşen - mesi bitmek üzere Bu yol üzerinde akan üç si lindirin faaliyetine - bir silindir daha iştirak edecek, bu suretle döşeme işi daha çabuk bitecek - tir, — iigrki elektrik ik fabrikası ve Güle iz bitirilmiş, küşat resmi va- li tarafından yapılmıştır. Valiye belediye tarafından bir çay ziyafeti verilmiştir. çar Sofyada Komünist şebekesi Sofya, 18 — Haskovi ya çıkarılan komünist m genişlemekedir. diye kadar 325 siville 175 aile tevkif edilmiştir. Bir çok si- lâh, mermi; bomba elde edilmiş - tir. da orta” teşkilâtı, Bu türüm' ün (teşekkül) ama” cı şu idi: Askerler kışlalarda a - yaklanacaklar, zabitleri bağlayıp silâhları sivillere vereceklerdi. Yakaanma sıralarında hiç bir hâdise olmamıştır. urad Gale iz bilsem talsilıyonz Ve re vaz geçtin manastıra çe- » ii zünü gören yok. SI 7 olan kendini i Biraleır m Mure yağ e ediyor:' murad kuyusuna Aysel.. Bir yer gördü- a lan mı çıkarıyorsun Re kuzum? ide şakaya boğuyorum: Değil mi ya... Dışarda is- e günah işleyin, çıkarayım, nn baharı çok kuvvet- e bakan pençerem yg oldu. “sakın akm kırlara, bağ- lara gidiyor; Manisanın çay başı adam almıyor. Hükümet önünde yeni açılan park her akşam dolub şıyor. Bu haberleri gene arkadaşlarım getiriyorlar. Mahmure bir gün erken geldi: — Bağlara gidiyoruz. Hiç i- nad etme, seni de götüreceğim.. Ellerime yapıştı. Meral da yakeye elişi Annem de ısrar — Hava alırsın. Ea biraz güneş görsün. Hem Meral da ha- va almış olur. Çocuk bizimle eve kapanrb kalıyor. Küçüktenberi tesadüfle hemen her yerde beraber bulunduğumuz bu aile ile o kadar içli dışlı idik nesi hattâ o zaman Ergine hak vermiş .— Terbiye adam. Tam er- kek. Elbette kızar. Diye kabahati o genç misafir- lerinde bulmuştu. » Mahmure beni, beklettiği yay- ie bindirdi. Şehirden çıktık.. Aylardanberi görmediğim bu yer- ler ne kadar değ eline an a deta eski yerinde yeniden fışkırı- yor. Baskında ra yıkılan bu üzel Manisa eskisinden çok gü - zel doğuyor. Hava da o kadar güzel ki renk, ışık ve koku insanı sarhoş ediyor. Mahmurelerin bağlardaki ev- lerine gittik. Meral için bu bir bayram oldu. Ne zamandır böyle açıklık görmediği için kozasındı yeni çıkmış kelebek gibi koşacak b S arıyor. Gençlik, çocukluk işte. O se- vinçten ve zevkten katılacak bir coşkunlukla koşup oynarken ben orum. aklarımı mizi yıkardı. mişlerini ballandıran kızgın güneş bizi de etüvden geçer gibi yakar, kızartır, kavururdu. Sağlık, neşe, sevinç kıyıları, Meral, çiçekler, yabani öLİRE a rasmdan koşub koşub yorulunca kokusu do Ötekiler kendi âlemlerinde eğ- lenceye dalarken kuruüzüm kü - tüklerinin yığıldığı bir köşede ot- ları ve fışkırır gibi yeşeren, çiçek- lenen toprağı seyrediyorum. Havada bayıltıcı, yumşak bir bal laşıyor. ©S- | gözleri ii Bütün canlılrk, tazelik arasın- da li önüne Erginin çu- kurlarma gömülmüş acı bakışlı Dudaklarım dua- ya benzer bir mırıltı ile hareket ediyor: — Yer, hava, ve ağaç her şey tazeleniyor. Ne olur, onun da ci- ğerlerine bir yudum bahar gelse! »#s Herkesin gülmekten yorulduğu, güneşten yandığı ve neşeye - rak şehire döndüğü bugün, ben taşıdığım acıların bir damlasını akıtamadan, hattâ daha ağır ve karartıcı hislerle boğularak eve geldim. Mahmure artık alıştı. Hafta geçirmeden geliyor. Beni çıkar - mağa çalışıyor. XDevamı var), is adile

Bu sayıdan diğer sayfalar: