20 Aralık 1934 Tarihli Kurun Gazetesi Sayfa 9

20 Aralık 1934 tarihli Kurun Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

9 — KURUN 20 Birinci kânun 1934 sm, ava Yollarımızda L| Akaradan Diyarıbekire ikalı hayatında ilk defa bu kadar ettiğini siyiesi hat yolculuk ara - Diyerbckir hzva pilotlarımızdan Kira - Diyarbekir hava yo- Ömer Sa Diyarbekire ni Arkadaşımızın | ait yazılarını verme tam 10.30. ve gene tam MİS bizi Ankara uçuş islas - Pi Setirecek olan hususi oto- j ie Milliye meyda - Fk iyim başka hava Miğeri de gün görmüş bir i *Haydar.. Ohuşma zemini hazırla - adile soruyoruz: €adan uçuş istasyonu ne kğ, efendim. j 1, Şukça uzak öyle ise.. | Acnan manalı bir gülüş - çe diyor. Tayyare ile üç dört dakikalık bir ii “tobüsle? akilkalık bir mesafe. bu noktasında öze karışmaktan si alamıyor başını sallıya - “İ yürüyüşle tam 2,5 saat- ” 150 dakikalık bir yol, | f dm # . işmayı bir susuş tez , İyoruz Ma kai f rakamları bir an için nde ssl. Fik- p A Çeri — dakika — 4 * sey beşeriyetin seyrini Yy, siz bir surette göste - Me hiçbir şey mede- emek olduğunu b > surette ispat e- ox. e ja il, ehiyet bir hiz ise hiç |“. Askar: a uçuş ista- rekli kalk ika var. Bun- al duğumuz muhtelif . GİYARIREKİR ll a ADANA ttan sonra Ankara mu- | en değerli ve Su yolda çalış; iy Lütfi bir alâka sallere kayda değer | va hattını gelecek yaz mevsi - inde Vana, hattâ Tahrana ka - ileride du fıkarisi olacaktır. Gelecek seneden itibaren İstan- bul - İzmir - Ankara arasında da osta ve yolcu nakliyatına başlı - yabileceğimizi ümit ediyorum. Bu hatlarda çalıştırılmak üzere yeni ve son sistem birkaç tayyare daha satın alacağız. Bu münase - betle şunu tekrar etmek isterim ki İstanbul - Ankara seferlerinin ne- ticesi tahminimizin üstünde iyi ol muştur... Bay Avni i sözünü henüz bitir - mişii — İstanbuldan gelen.yolcu tayyâresinii ufukta göründüğü haber verildi. Tayyarenin gelişi- ni ve inişini seyretmek üzere tay- yare meydanına çıktık. Meyda - nır. ortasında duran iki efendi el lerindeki beyaz, kırmızı bayrak - arla anlıyamadığımız bir takım işaretler veriyordu. Tayyare uçuş meydanı üzerinde bir daire çiz - «İstanbuldan gelen yolcular arasında iki de yabancı vardı. Bunlardan birisi, ye . ort) un ağ iye mümessili imi u, bizim için güzel ve gas - miş bir fırsattı. Evet, bir fırsat ki, bize Türk tayyarecili - ğinin yüksekliğini bir yabancı ağzından dinlemek zevkini vere- ti a © Lg Vakit daha fazla düşünmemi- ze engel olacak kadar dardı.. Bi- zi Diyarbekire © götürecek olan tayyare, birkaç dakika sonra kal- kacaktı. Hemen Amerikalının ya- nına yaklaştık. Kendisine gaze « teci olduğumzu, Türk tayyareci - leri hakkımdaki duygularını an - lamak istediğimizi söyledik. A - merikalı iş adamlarına hâs bir kat'iyyetle ve hiç tereddüd gös - termiğerek cevap verdi: — Türk tayyarecilerinin kabi- liyeti mi? Buna verecek bir ce - vabım var. Yanında duran ar - kadaşına bakarak ilâve etti: — Seyahatimizde hava rs tercih etmekliğimiz Türk p rının yüksek kabiliyetine li derin itimadımızı gösteren canlı bir misal değil midir? Amerikalı bir > arıyormuş gibi etrafına bal — Halo!.. TUM Talât, Gut- bayy!.. EE ŞUNDAN BUNDAN ($Ö) Enteresan bir balayı seyahati! iki Norveçli küçük bir yelkenli ile Avustralyaya kadar gittiler, su üstünde yıllarca dolaştılar Norveçin merkezi şehrinde Erlinş Tambs namında bir Norveçli yıllarca evvel Teddy adlı Tk bir yelkenli kiralıyor. İ ; karısı o Julie ile o hilalin ise bir balayı seya- hati yapmaktır. Erling bu Mi Atlas Okya” nosunun öbür sahiline kadar u - ler Erling'in deliliğine hükmedi - yorlar, Fakat herkes onu deli diye bilsin, Erling yola çıkıyor. Yel - enlide karısı Julie, bir çuval pa- tapes ve seksen (o kuruş kadarda Teddy cerup denizlerine varr | Avustralyanın Sidney ve yor. Sağ limanlarına kadar gidi - or. Orada bir kayalığa çarpıyor, | paraçlanıyor, içindekiler güç be - lâ hayatlarını kurtarıyorlar. Ma” salı andıran bu seyahat da sonu - iştir! Bu seyahat pek hayali, inanıl- mıyacak kadar romantik görün * mekle beraber hakikattir. o Karı koca yolda büyük maceralar geçi- olan Oslo | | Norveçli karı, koca m gerede — Yelkenli kazaya radıkta riyorlar, fırtınalar, e ani hastalıklar, katil köpek balıkları, hayatları bin defa tehlikeye düşü- yor. Fakat onlar “gene denizler de dolaşmaktan vazgeçmiyorlar. Bir müddet Kokos adasında haki" ki bir Robinson hayatı yaşıyorlar. Bir çok neşeli, endişeli maceralar geçiriyorlar. En son biri oğlan ve diğeri kız olmak üzere (memleketlerine . yavru ile geri dönüyorlar. Bu ç: cukların ni de yolda siya ve büyüyor! Amerikalılar fareleri kurşuna diziyor! Amerikada yeni bir fare kapa- nı icad edilmişdir. Bu kapan, res- minde görüldüğü gibi fareyi ta - 'banca kurşunu ölüme yollamak - dadır. Kapana yaklaşıb asılı du - ran yemi çekib almak istiyen fa - re bu hareketile tabancanın tetği- ni harekete getiriyor ve tabanca patlayınca çıkan kurşun muzır hayvanı yere seriyor. Garibi şu ki kapanın karşısında duran bir fo- loğraf makinesi de aynı zamanda harekete geçerek fareye tatbik e - ( dilen bu idam cezasının resmini | cıkarıyormuş! — Gutbay!.. Mister. Bay Talât İstanbul - Ankara arsında sefer yapan tayyareleri - mizde çalışan birinci sınıf pilot - larımızdandır. Amerikalı yolcu elini sıkarken, hayatında ilk de - fa olarak bu kadar rahat yolcu- luk ettiğini söyledi ve kendisini hararetle tebrik etti.. Amerikalı iş adamının söz - lerinde samimi olduğunda şüphe edilemezdi. O, hissiyatını tam bir Amerikalı ölçüsü ile ifade etmiş- ti. Bir yabancının Türkün yer yü- zünü aşan yi en İLME bu şehadeti, hepimi yerinde ve haklı bir gurür e. — Tayyare hazırdır! Ni Bay Kemal, candan bir sami- miyet ve teklifsizlikle kolumuza Ayyy yy Ayyy yyl FİTRE — ZEKÂT Fitre ve zekâtınızı bir kişiye | vermekle, olsa olsa onun en çok areye veriniz, yl | girdi, Hep beraber tayyareye doğ ru ilerledik. Makinist Bay Cemal de, tay - yarenin kanatları üzerinde, a « yakta durmuş, bizi bekliyordu. Tayyareye yaklaştığımızı gö - rünce elini uzattı: — op!.. Farkına yi > ayal aynı kelimeyi “. vira Mak nee gibi idik. Bir 5 senenin tayyaremizin kü- k salonuna girdik. Ön tarafta - Ki koltuklara yerleştik. bütün hızı ile dönüyor. Çıkardığı gürültü kulak zarları - mızı patlatacak kadar büyük bir şiddet gösteriyordu. Buna rağ - men makinist Bay Cemalin ku - laklarımızı pamuk ile tıkamak hususundaki teklifini kabul et - medik! Bir aralık pilotumuz Bay Ke- malin avurtlarını çatlatacak ka - dar yüksek bir sesle, şu sözleri söylediğini işittik: — Cemal, bayları bağla!.. Bağlanmak? Bu da, ne demek oluyordu? Neden icab etmişti? Tayyaremiz, uçuş meydanı ü- dm kiki mi ml ua zetinde ağır, ağır harekete geldi, Yerde ufak bir kavis çizdikten sonra hızını ârtırdı. Tırmanır gi - bi, yükselmeğe başladı. O ana kadar, dikkat kesilen pilotumu - zan, tayyare yerden alâkasını ke- ser kesmez geniş bir nefes aldı - gı görülüyordu... Biraz sonra şu sözlerle hem kendilerini ve hem de bizi uğur- ladılar: — Yolunuz açık ve uğurlu ol - sun! — Sizin de!.. Makinist bay Cemal birkaç da- kika evvel belimize geçirdiği ka- yış kemerleri çözerken: — Artık, diyordu. Tehlike kalmadı. İstediğiniz e oturup J rahatınıza bakabilirsi Ömer Sadık yy yy yy yy uz Jarımızı korumak hepimizin boynumuza borçtur. Bu borcu ödemiş olmak için kullanamadığ eski ça - çoc ileri « aşırlarımızı, ii si ocak esirgeme kurumü,, na vere - lim, yy yyl bei

Bu sayıdan diğer sayfalar: