5 Şubat 1935 Tarihli Kurun Gazetesi Sayfa 9

5 Şubat 1935 tarihli Kurun Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

gf kri Ani Ye gi ansız, i ilen r, gizi ili hü- malar on beş as- klan va doldu Vm Kiz Akne na le Me İri rlar, Yü Beşiktaş ka ik, bi a tiva, Söyle olmuştu nl Yazan, İN Aleme Ote Beşiktaşın tarihi zamanda Yıld arem e. ağası askerle- 6 > asker- atmız... anan bir sün- yl, m bir sün - zandı.. geleni Ali tarayın içinde ve dışm- ölüler. dört büyük urularak yaldesi şarada Beş A maz UBYUŞRUŞUNI 3 İstanbulda çok büyük Ve telâş uyandırmıştı... lar biribirlerini de - ardı, yete göre Ali Su - Ky Dönel mi eki askeri alarak kıltemr aldığı Mv», Sn Milli Romanı:21 nakledil - vi (Yeşilköy) önünde m ia A Tefrika No. ig Dolmabahçe Sarayı gibi (dı fırlamış kendisi için ani göze (almış olanlarla aşmıştır. Burada Hasan Pa- se derbi kılıcını çekerek Beşin - ci e Mardin göğsüne dayamış, fa - ayni zamanda kılıcını eline a- tutuşmuş iki düşman gibi çarpışmışlardır. Yukarıda yazdığımız gibi vak'anm sonunda li Suavinin adamları perişan oldular. Hâdise yatıştırıldı. Hasan Paşanın bura - da Abdülhamide gösterdiği sada- kat yüzünden kendisine müşürlük verildi. asan Paşa ile Beşinci Muradm kahramanca savaştığını gören Ab- dülhamidin yaverlerinden Mah - mud Beyde evvelâ hapis sonra nefyedildi, Çünkü Mahmud Bey hâdiseden sonra Abdülhamide o gitmiş, ak'anın yatıştığını anlatmış, bu H a- Ab - gördüğünü ilâve . etmişti. ağ bilenin âzımdı. Onun için Mahmud B Bey 2 uzaklaştırıldı. Bu hâdiseden sonra Çırağan sa- rayının aldığı (o vaziyeti bir tarih şöyle tasvir ediyor: “Muradın ya- nıma ne hekim, ne hoca, ne kadm, -aallükat ve ne de hizmetçi. Hiç kimse giremezdi.. Muhafazasına memur iki harem ağasından başka hiç bir yeti e Bene m - bahati olmadığı per böyle sene- lerce muzlim odada imrarı hayat etti. Eskiden çiçeklerle müzeyyen ©- lan Çırağan bahçelerini yabani ot- ır ve yosunlar kapladı.. Sarayın duvarlarma sarılan sarmaşıklar, damına kadar (erişerek Sultan ayrı vasıl geçirdiğ ğine mağa ber ihtiya- benim lili a um; — Ablan neden bize gelmiyor.. diye her akşam trrasaya çıkmı - Büyük > adam (gibi vakarla cevab ve çarşafa girdi ya!.. Ar- tık aliş yaşa gelmiş... Böyle ere gidemezlermiş.... Annem de babam da böyle söylü - yorlar. Ab. Timi Il 1.9 dl MM, Mi e dı nın pencerelerine Abdülhamidin efkârına iştirak etmişler gibi, bir kat perde daha çektiler. Murad, nekahat devrinde bah- çede ailesiyle, dostlariyle serbest gezerken şimdi iki harem ağası ile birlikte kapandığı şu ebedi zul - met içinde, bu kadar çabuk ikti - sabı replay İmer her ogünesef- han olur; Murad yirmi sekzi yıl zmn hayatı geçirmişti.. çeke onun bu kadar muhafaza altından da kaçacağından korkardı. Hattâ bir gün Muradın muhafızlarından olan bir harem ağası ölmüş. Bunu duyan Abdülhamid, tabutun içine biraderniin konulup kaçırılmasm- dan korkarak ölen harem ağasmı tabutu ile yanma getirtmiş, gözü önünde yıkatarak tabuta koydur - muş... Çırağandan uzanan sık ağaçlı vadiye vaktiyle Rodye gezme yeri denirdi. GL 4 Vaktiyle donanma çıkarılır - ken, bugünkü li Tİ 1 e; verilirdi. Bu yüzden burasının doldurulması yerinde görülmüş Üçüncü Ahmed 1614 de Beşiktaş ile Karabalı bahçesi arası dol - durtmuş, orasını bahçe yaptırmış- tr. Bundan sonra bu bahçeye “Dolmabahçe,, dendi. Dolma bahçe şöyle anlatılmak. tadır: “Beher sene donanma” çıktıkta kaptan paşalar c di mahalde e kaç ve alelusul - | ziyafeti resmiye vaki) orada icra “eylemiş oldukları cihetle bu kör - fezin dolması münasip görülerek dört defa kaptan ve iki defa sahi- bi mühür olan Halil Paşanm defai şaniye kaptanlığında tecemmüu amele ile körfez kurbünde (olan dağ bahre ilka ve Besiktas ile Ka- — Ne bileyim ben?. Bizim ya - nrmızda Mei ki böyle şeyleri... liği bir şey soracağım am - ma kimseye söylemiyece! Birdenbire daha ciddi bir hal takındı: — Söylemem!.. — Tanıdıkların arasmda kimin sana enişte olmasını isterdin?. Hiç düşünmedi.. — Ben seni isterdim amam, da- ha okuyorsun sen... Başkalariyle böyle arka?aş gibi konuşamazdım ki.. Onlar büyük adam... Onu okşadım.. — Teşekkür ederim Turhan!... Viyanaya dönmeden birgün evvel gene Turhanla baş başa kal- mıştı.. Selma ile hiç olmazsa ara Ke i i TTAzliğınıdal değil TN Ulu. sunun saylavı olacağız,, Müstakil namzetlerden Dr. Abravaye Dr.Taptas'ın muharririmize sözleri BayVahan ve Bay Eftim ne düşünüyorlar? (7 inci sayıfadan devam) muavinliği müsabaka imtihanına girdim, kazandım. On yıl orada ça lıştım. Ordan sonra hususi surette çalışmağa başladım.,, “e İsme sözler üstakil ağ namzetliğini. koyan Dr. Taptas da Bil Mİ “Tuzk müstakil saylavlığına An kararan namzetliğimi koydu! Tahakkuk ettiği takdirde Millet Meclisinde arkadaşlarımla elbirli- iy! ü ilerlemesi ğım. Do vam liz Ben tahsilime Ga- latasray mektebinden başladım. Tıbbiyeye girdim. Sonra Fransa ve Almanyada okudum. Tetkikat yaptım. 1324 den sonra Cerrahpa- şa ve Etfal hastanelerinde göz, kulak, burun mütehassısı olarak bulundum. Tıp fakültesinde de ku- lak, burun, boğaz ârızaları üzerin de muallim muavinliği yaptım. Son zamanlarda da kendi kendi - me çalışıyordum. Şimdi bu onurlu işe namzetliğimi koymakla, be - yannamemde de söylediğim gibi, azlık mümessili değil, Türk ulu - sunun saylavı olmak istemekte - yim... Bay Vahanın sözleri Ermeni cemaati meclisi reisi Bay Vahan üstaki saylav namzetlikleri üzerinde şun- ları söylemiştir: a re say - E gayri “müslim yiyen e varlığı tam mânasile benim olduklarının canlı bir delilidir. E E sasen omüstakil de TÜRK ULUSUNUN müstakil say lavlığma seçilmek istediklerini a - çıkça bildirdiler...,, Papa Eitim Erolun sözleri — Büyük Önderimiz Atatürkün saylavlık hakkındaki beyanname- sini okuduk. Bu beyanname bizim aramızda bir Gini e Sn | istifade ederek onaltı müsatkil saylavlıktan birisinin Türk orto - dokslardan olmasını. tasarladık. uğurunda ötedenberi e sai arkadaşlarımdan Anadoludan beraberimde getirdiğim avukat İstemad Zihni Özdamarı münasib gördük. namzedimiz, saylav olduğu takdirde azlığı değil, bütün Türk- lüğü temsil edecek ve müstakil ol- asına rağmen Halk fırkamızm duygusile hareket edecektir. Gösterdiğimiz onamzedimizin kazanması tabit bize derin sevinç ve övünç vercektir. “Dimokratya,, ne diyor ? Şehrimzde çıkan rumca Dimok- ratia gazetesi yeni seçim münase- a yazdığı bir makalede diyor öğenin! tarafmdan neşre- dilen beyannameden verilen tari - hi kararlardan hâsıl olan inikâs - lar pek derindir. Bu kararlar, Dol- mabahçede yapılan toplantıların fevkalâde ehemmiyetini gösterir. Azlıkların memlekti: sek teşrii heyetine iştiraklerinden doğan intibaları, pek memnuniyet verildi. Bu iştirak yeni bir devrin baş - , langıcını teşki En ziyade memnuniyeti mucib olan rokta, ük- ler. yalnız Büyük Millet Meclisinde a- zalrk hakkınm prensip itibarile ta- nmmasmı değil, fakat namzetlik m hususunda da gösterilen iti » zlıklarm minnet ve ranı âşikârdırdır.,, şük - “DIŞ DOKTORU übeyt Sait Fatih Karagümrük tramvay durağı, No. 4 Çocukları koruyalım Kış geldi. Kışın soğuğundan ve bu meseleyi kon larla. toplandık v e Türklüğe Gi suz me ii korumak hepimi * iz olmak içi rğımı rabali bahçeleri mabeyni doldu - rulup hadaki sultaniyeden kılın - | Teyg ( Arkası var ) lamazsam, epeyce üzülecektim .. Çünkü bu son iki senem en korku- lu zamanlarımdı.. On beşi gi Selmayı ansızm her hangi'bir “Kısmet,, le evlendirmeleri müm- kündü.. Bundan başka onun bana arşı eski hisleri beslediğine emin olmakla beraber kendisinden ©- kumak derin gönül ferahlığı vere- cekti... Bunu düşünerek (o Turhana de- dim ki: — Sana bir şey daha soraca - ğım amma, bunu da evvelkisi gibi kimseye e İs — Söylem Bu sefer ne İ. ne de keke. ledi... Aramızdaki sırlar temel'ere dayanıyordu. , annene, kardeşine. in kullan, ız eski sml çocuklarımızın eskilerini Çocuk Esirgeme Kurumuna “Himayei Etfal Güiyi, verelim. Hiç kimseye... 1 Söylem Vedad m musun?. evvel be böyle şeyler söylemini. de, hiç kimse haber aldı mr, hem o zaman çocuktum!.. i maşaallah sekiz ya” şmda bir delikanlısın!.. Bu sözlerim hoşuna gidiyordu.. Birdenbire gözleri kuvvetle par - ladı. Telâşla sordu: — İnsan kaç yaşmda (kaptan olur?. — Şimdi onu bırak ta beni din- le!.. Sonra sana uzun uzun anla - z ğ — Pekit!., j mektebi iki sene sonra ime Doktor cağım!. (( Arkası var .)

Bu sayıdan diğer sayfalar: