1 Nisan 1935 Tarihli Kurun Gazetesi Sayfa 5

1 Nisan 1935 tarihli Kurun Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

<< Ns j / Sinan bu eid “ den vurulmuşa dönmüştü. Hüseyin ; uykusunda bile Ayşeyi sayıklıyor- du.. Onu sevdiğini bu kadar açık sözlerle itiraf ettikten sonra, Si - nan, Hüseyinle beraber odada na- sıl yatabilirdi? Şamdanda can cızırtısı Sinanın uykusunu kaçır- mıştı. Bodrumun içi birdenbire zin dan gibi olmuştu. Sinan: çekişen mumun — Bu geceyi nasıl geçireceğim? Diye söylenerek sabaha kadar sağına soluna döndü. Gözüne uy - ku girmedi. Ertesi gün ne yapacağını kendi de bilmiyordu. O sabah sarayın iç havlısında müslüman asilzadelerile beraber, yerlilerden de bir çok kimseler da- vet edilerek büyük bir meclis kurul muş, bu meclise Musa da iştirak et mişti Mecliste hazır olanlar, araların- da Musayı görünce şaşırmışlardı.. M.sho3 MİUSAYı ölüş v du. Sultan Abdullah Essagir, niha - yet milletin arzu ve kanaatini an- se, ğırmıştı. Bu toplantının hedef ve gaye - sini uzun uzadıya anlatmağa kal - kan saray erkânmdan biri, ayni za manda şu sözleri de söyledi: “— Kral ve kraliçenin Sultan Hazretlerine gönderdiği son mek- tupta: (İspanya hükümetinin mak sadı Garnata hükümetini gasbet - mek değildir. Bir wüddettenberi da devam eden nifak ve fes hudutlarda emniyet ve âsayişi boz- duğu görülmektedir. Bu vaziyet karşısında i nın kendi kendini islah edemiye - an Kralm sözlerindeki 8 / Melik Abdullah ile birlikte hepi - miz hanıyoruz.! f Bu sözlere binlerce davetli ara - sından bir adam baş kaldırıp itiraz etmemişti. pi Musa, o günlerde yapmak iste diği ikinci bir isyan hareketini ha- zirlamıştı. Bu hazırlığa karışan İki yüz kadar arkadaşı da Musa - Musa arkadaşlarının ortaların - dan ayağa kalktı. Yüksek bir yere çıktı.. Ve gür sesile haykırmağa başladı: — Düne kadar hepiniz bu mem- NN Sözüne kimee Geli erdinand Sul p vermedi ra tekli ediyordu. leketin en akıllı adamları olarak tanınmış! akıllarınız Kanlarınız bu kadar mı kurudu? Vicdanlarınız neden sı N niçin korkuyorsunuz? İçinizde ta- rih okümıyan bir tek adam var mı- dır? Hepiniz, ecdadımızn bu memleketi düşmana karşı nasıl müdafaa ettiklerini (bilirsiniz! Bunları ne çabu! unuttunuz? Bü- yülenmiş insanlar gibi, sesiniz çık- mıyor! Dilinizi mi kestiler? Söy - leyin ey vatandaşlar.. (Hepinizi düşman mı satın aldı? Hepiniz de Garnata kapılarının düşmana a - çılmasına taraftar mısınız? Musanın sözlerine hiç kimse ce- vap veremiyordu. Bu sırada, şehire nasıl ve ne va- kit girdiği belli olmıyan Ebuka - sım, saray namına söz söyledi: Üç milyon müslüman, İspan- yollara kendini kolay kolay ezdi- remez. Endülüs devletine yardıma gelen Türk donanması sahil boy - Tarımda dolaşmaktadır. Kral Fer - dinand, Garnata hükümetini ıslah derek söyledi. İki gün önce İspan- yollar tarafından (oyakalandım.. alın huzurüna çıkarıldım. Kral e krailçe bana ii ei tı verdiler. Sulh şartlarının tama- mile lehimizde olaca; 5 tandaşlarınızı düşününüz! İşbili- yede Emir Mehmet bütün tevabi- ile İspanyollara” esir düşmüştür. Sekiz senelik garp devleti taç ve tahtından vazgeşmekle hemen yı- kılıvermiş olmıyacak. Haned rasındaki nifak ve fesat zail olun- e birleşir, bir hükümet ku - ! ca yin rarız!, Ebukasımın sözleri mecliste ha- rol r üzerinde uyuşturucu bir tesir yapmıştı. İçinden Musaya verenler de yok değildi. Fa- kat kalabalığın yüz de d şi Ebukasımla beraber derhal İş - anyollarla anlaşmaya taraftar görünmüşlerdi. Bu vaziyet karşısında yapıla- cak hiç bir şey kalmamıştı. Ebu- kasımın üç kişilik bir heyetle — ispanyollarla temas sl bee GSİM Ye e kararlaştırıldı. be - (Sonu yarın) la Doğum çilâyet merkezi , Istanbul V i i Ti Yorulmazın bir erkek meri doğmuştur» Yavruya uzun ve e v * kutlu ömür dileri. kanlının yüzü güldü. lanırdi ma nışım, bir “Nisan Balığr,, idi. Yok- sa ben... Kat, yerinde ve yolunda olmak şar birçok kişi biribirine “Nisan Balı - ğı,, yutturmak için uğraşıyor. Bu işte yüzde yüz muvaffak olmak i- çin, nisanın biri gelip çatmadan hazırlık yapanlar, pek çoktur. Bol bol güldürücü neticeler elde et - mek, elbette hoşa gider! Bilhassa hayretle karşılanan hâ- diselerin uydurulduğu bugünde, lat - Bir filmin bir sahnesi çevrilmek üzere iken, rejisör erkek yı dıza şöyle diyor: — Bu, son sahnedir. Kadın gelir ve şişeyi başınızda kırar... Ondan sonra işiniz bitmiştir! 7 Di —1 Dil! Alim bir adamın karısına, koca- ileisi l dı | h Çifte Çan ! Portresini yaptırmak üzere b ay - | ressamın atelyesine giden kadı öyle her lan şi ihtiyatsızlık olacağı şüphesizdir. Sizi ikaz mahiyetinde olan şu baş- langıçtan sonra, bir nisanla alâka- lı bir fikra anlatıyor: Bir delikanlı, çapkınlık yapmak için tatil gününü bekliyemiyecek derecede heyecana kapılmıştı. Ça- ir müessesede işin en -civcivli olduğu bir günde, güzel bir kız ta- rafından gezmek teklifile karşılaş- mış, ne yapıp Yapıp randevüya git- mek kararını vermişti. Çare ola - rahatsızlığına dair ha - kolaylıkla inanılabilir bir şey! Fakat, evdeki pazar çarşıya uy- madı, Sevgilisi ile gittiği sinema - da, müessese müdürünü ne rast geldi. Müdü kardeşinin müessesesindeki genç memurla yanındaki kıza dik dik bakt ir, Onun evde kalacak yerde bir kızla sinemaya gittiğinin müdüre iştirildiği, muhakkaktı. Ertesi gün işine giden delikanlı, bunu mü dürün çehresinden anladı. bir karış surat asan müdür, niha - yet ateş püskürürcesine çıkışmağa girişti! bir cevap, müdürü yatış - tırabilirdi? Delikanlı bunu düşü - nürken, gözlerine duvardaki tak vim ilişti. İşte, “1 Nisan,, ! Deli - Müdür, yerin yolunda olan şakalardan hoş ri: de ve — Beni mazur göreceğinizi u - Benim gripten rahatsızla - Müdür, odada bir aşağı bir yu- karı, hiddetli hiddetli dolaşıyordu. Birdenbire döndü, yutk şu sözleri söyledi: Beji — Ben, şakadan hoşlanırım. Fa | zin “Nisan Balığı,, nız daha isabet- li, ama müsadenizle ben de bunu yutmıyacağım bugün yapsaydmmız, makbulumdu, Bir gün evvel yap - tığınız için, vazifenize nihayet ve- şuna gitti, “Nisan Balığı, yorum. Ayı, günü ve rakkamı şa- | de memur vazifesinde kaldı! RL şıran bir memur, burada iş göre - mez! topladı ve gülümsedi sının g * ranlıktan bahsediliyordu. Bu hay- | duvardaki bir tabloya uzun uzu ranlıktan bahsedenlerden biri, bir | baktıkt öyle si şöyle söyledi: ledi: aralık — Yedi dilden konuşabilmek,.. Bu az şey değil doğrusu!. Böyle bir-adamın karısı olduğunuz için bahtiyarsınız! — Bu resmi çok,güzel yapmış sınız!, Ne yazık, ki modeliniz ola kızın pek aptal bir kız olduğu yi zünden belli! Ressam, bu sözden canı sıkılm bir vaziyet alarak, mırıldandı: kırdı dudak büküşle cevap verdi: — Benim gibi: bir kadının ko * | cası olduğu için, bahtiyar olan asıl o! Kocam yedi dille konuşuyor, a- ilim karşısında he- ve — Kız kardeşimin resmidir Kadın, şaşırdı. Söylediği sözü tesirini giderici söz aradı ve şöy ma benim İe dedi: ğ — Bu sözü söylediğime cidde üzüldüm. Affedersiniz. Resimdek kızın size pek benzediğinin farkı na varamadığım için, kabahat bej de! men susuyor!.. Benim tek dilim, o- nun yedi dilinden daha tesirli! Her halde ben ondan daha üstünüm! fanlışı Düzelt! İki tanıdık, arada sırada karşı » Jaşırlar, ayak üstü şundan bundan konuşurlardı. Biribirlerile bir kaç senedenberi tanışıyorlardı. Birkaç tanışmalarına rağ - men, geçen gün bunlardan biri, di- gerine şöyle dedi: Cezayı değiştir ! nnesi, küçük Münirin pek faz la yaramazlık etmesine karşı, ce za olaark onu bir akşam aç bırak mak kararmı vermişti. Bunu çocu ğa bildirdi: — Cevat, sen... — Seni aç bırakmak istemez: Diğeri, canı sıkılmış bir tavırla, onun sözünü kesti: — Rica ederim, bana bu tarzda söz söyleme. Bana pek aykırı ge - iyor! Öteki hayretle sordu: — Neden?, Aramızdaki tekl'f - sizlik dolayısile sana ğ doğruya adınla söz söyleyişime kızdın mi?.. Şu halde “sen,, yerine karşılıklı olarak “siz,, dememiz lâ- zım! Eğer cezalandırmazsam, uslan - mazsın! bir an düşündü. Sonra annesine şunları söyledi: — Bana başka türlü bir ceza versen olmaz mı, anne?, M. gene her akşamki gibi yemek yi “yeyim, ama sofraya benim yeme - sini hiç istemediğim yemeklerden Diğeri izah etti a geri izah etti: * Maksadımı yanlış anladın. Benim Sayemde / / Büroda şefle muavini arasında çıkan münakaşa şiddetlenmiş, kav. ga şeklini almıştı, Şef, ağzına e“ i leni söylüyordu: deyişin aykırı geliyor da, ..Bu yan- lışı düzeltmeni istiyorum! — Sen ahlâksız herifin birisin. | Sen bir dolandırıcı, bir hırsız, bir hilekâr, bir yalancı... Hülâsa çağın birisin. Sen... Muavin sapsarı kesilmiş, dille mi, yoksa elle mi cevap vermesi İ- Delikanlı, bu oyununun boşa git mesinden yılmadı. Derhal kendini Ne — Nisanın birinde vazifeme ni- : da, şefin ağzından şu sözler çıktı: a ama ii — Üsetlik benim seni kendime muavin yaptığımı, bu sayede böy- le adam olduğunu unutuyor ve ba na karşı nankörlük ediyorsun! Bu hazır cevaplık, müdürün Ko- sayesin - *

Bu sayıdan diğer sayfalar: