7 Haziran 1935 Tarihli Kurun Gazetesi Sayfa 5

7 Haziran 1935 tarihli Kurun Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

il Eke ER e A sa ins, kendi kazdığı Alfons öldükten sonra.. b sinde başbaşa kalmışlardı. Salik Reis donanmada büyük Ny tanınmış kaptan: hard dandı. Çok namuslu ve doğru- luğu sever çi adamdı. Salih Reis, Mahmut Dayınır üneelerini öğrenmek istiyor Yarım, öbür gün Kemal Reis 6 lürse, donanmanın başına kim ge ecekti? Başkaları resi Salih Reisin de beynini kurca! bu sorguy: cevap rem. Salih Reisin bir kuşku: ut Reis şimdiden kendisini Kemal Reisin yerine (hazırlamış tanıyordu. Bu, sadece boş bir İ Mânıştan ibaret değildi ih Reis, kulağı delikliğiyle tanındığı kadar, gözü açıklığiyle de tanınmıştı. O, bunu, Kemal Reisin lisitetandıği ve yatağa düş- Salih Reis, arkadaşına bir şey eli; aş ri düşüncelerini Öğrenmek >— Yarın li Reis ölürse ne hmut Dayı? Mahmut Reis, ilk defa karşılaş» tiği pu sorguya birde: nbire cevap, lam veremi, EN Düşüneceğiz elbette... Diye mırıldandı. Fakat, Salih Reis bu mevzu ü zerindeki konuşmayı uzatmak ve derinleştirmek istedi: h göstermesin oOamma Kemal Reis toprağa düşecek ga ba, ! Bun nu şimdiden (düşünsek fena olmaz sanırım. Sen, Reisin yerine kimin geçmesini istiyorsun ? — Alla 1 psd gidinciye kadar aramız. baş ar İmar seçeriz. Böy- yi olmaz mı? yy Reis nt buruştur- — Kemal Reis bir saniye için Sözlerini açsa ve kendisine bu iş: ten bahsedilse, hiç şüphe yok ki teni gösterirdi.. Amma, gene siz a Salih Reis memnun görünerek: — Elbette seni gösterirdi, Mah Mut Dayı! dedi. Çünkü sen yıllar- danberi onunla birlikte sefer yap tan. Ondan öğrendiğin çok şeyler Var ki, biz bilmiyoruz. Ben reyi Bi $imdiden sana Es anirime >—O halde ben de seni bu gemi: Ye alırim., i > Ya benim yerime... > O vakte kadar Garnata dü er ve Sinan Reis dönmüş olur. Oo. ha elde etmek için, Alfonsu der ma, Panyollara teslim tmeğe Mba Mer, — Fakat, ben Garnatanm h Da ünlerde| kapılarını yan yea ummuyorum. — Neden — Sultan Abdulla daha sulh masını imzalamamış. | TefrikaNo: 126 | | Yazan: İshak FERDİ Sahak onu ambarda imi buldular kuyuya düştü. fr'si h.. Bugün değilse, yarın im- ri İlk ağızda bize Sinanı ii im edecekleri z de hemen Alfonsu yola çıka- TIFIZ. AZ reis sohbeti derinleştirmiş- Si am bu sirada telâşla ii ye gelen bir İ hai Mahmi sin yanına $ — Alfons ÜR ateşler içinde yanıyordu. Emriniz üzerine iki çok zehirli değilmiş. Hastalığı ha- fif geçti.. Birkaç gün sonra gözle rini açacağı ve ölümden kurtula- cağını umuyorum. Bana gelince, beni ısıran ağ müthiş bir mah lüktu. Bütün vücudüm ateşten bir gömleğe Gisaliş gibi, yanıyor Bu ateşe tahammül edemiyece- ğim!) dedi.. Öksürdü.. Gözlerini kapadı ve başını yavaşça yere bı raktı.. Mabel Reis Api fırladı: — Ey, sonra.. — Yanına Lal Biraz önce körük gibi şişen göğsü bir denbire durdu. Şiradi hiç kımıl- iyor. sozle, — Vay melün vay.. Demek vel- simizi zehirleten o köpskmiş ha.:! Diyerek Mahmut Reisin peşin- den koştu.. Onları gören tayfalar da reis lerle birlikte kıç ambara inmişler. onsun vücudüne . hiç kimse el a İspanyol zabiti sahiden ölmüş müydü? Bunu nasıl anlıyacaklardı? Mahmut Reis gemiciye sordu: — Ölürken başka bir şey söyle medi y .. Son sözlerini yukar- da eti m. emk kapadık- tan sonra, ağzını açm İki reis yere Mar çe baktılar yu göğsü YA İkisi birden: — Belli ki ölmüş.. Diye mırıldandılar. ut Dayı, Kemal Reisin ö geni beklerken, Alfonsun öl ü görünce dişlerini sıkarak |. düğü pano zabitinin karnına bir tek- ölmüş artık.. Taş gibi, kı. ei tıyor, Salih Reis de şu ederi ilâve et- — Alfons zaten dün yirmi döri saatten fazla (o yaşıyamıyacağını söylemişti. Gemici parmağını ağzına gö türmüş, hayretle Alfonsun cesedi- ne ordi — Ne müthiş sinekmiş bu, Tan rım! Şu ülkenin toprakları altın olsa ve hepsini bana verseler, bi dakika bile durmadan çıkıp gider- dim. (Arkası var) Dil işleri A İİ vü Kılavuz için desler Acaba, eridiği gibi, Muham- med Yalvaç, okusu bir kimse miy-| di? Cumuriyetin başlıca ödevle rinden biri okusuzluğu gidermek — > Sar genoy'u Almanyadan ya - na sonuçlandı. En çok ger ar Yemi he “umu- mi,, nin redlmuie çi baş ka ir. “Amme, anlamından gelen “'umumi,, sözü için ikinci kelimeyi kullanacağız. Genel direktör, “umumi mü 'ür,, karşılığıdır. “Menfaati umu miye,, deki “umum,, a ncak “ka Meri kökünden alınan YE iran, e türkçeye çevrilebilir: Kamusal mal Fakat çok kullanılır bir te m olduğu için bunu (Kılavuz “kamuğanı, diye kısaltmıştır. Bu “gönâral,, til ll de - mektir. “Umumi bahçe,, eğer mese: elö “halk bahçesi,, diye daha tabiiğ bir karşılık aramazsanız, ancak kamusal bahçe diye türkçeleşebi lir. Fakat biz bu gibi “publigue,, leri “halk,, kelimesiyle karşıla mağı daha hoş buluyoruz: “Halk meydanı, halk bahçesi!,, Bu iş kimin üste'sindedir? Üstüme bir pardesü, üstem'e, bir ödev aşağsama Bu misallerde va mi har: çekleri na e TÖrmü Genoy — Re Genel — önün “Gönâr Kamusal — Umumi “Publigue, Üste — Uhde Sembol — imsal len pe —Temyil etmek sa, Del uyka esas Moder şartlardan değildir. Modern mi marlık rasyoneldir. Beni bu hastalıktan sağıtan he Erin sizin sağlık vermiş olduğu" uzdur. ye adını tarihte braid tiren eserler arasında, * büyüğü hangisidir? Tü Heva Kurumuna veritte Bu ev, sizinki ile dengeşemez. e basınç, ergeç bir tepki do- Yanal yanataz'lığa kada götürmeyi Kırılan kalp onarılmaz. İç Bakanlığının utsal törü'ye ar yazılar hakkındaki son ge- ge ”sini Böyle kanunlar herkesin anlı dike öğrenek'lerle tamam- lanmalıdı vi misallerdeki kelime hareli. Dolama — Tenazu Sağıtmak — Tedavi etmek " Bengileştirmek — Te'bid etmek erit — Teberru ” Yardımlaşma — Teavün Dâyanışma — Tesanüd Dengeşmek — Teadül etmek Yantaz — Tarafgir Onarmak — Tamir etmek Genelge — Tamim Öğrenek — Talimatname Ss aldım. Din Atctürk Türk er bü- öldür. verdiği vin bir ümitti ir. KURUM'un Romanı:1i Binnaz kendisine Demek ki siz hastasınız ve hasta olduğunun da inanıyorsu - nuz, öyle mi? u garip sual, yalnız Binnazı madı, polis müdü - Zavallı kızın yüzünde akıbetin korkunç gölgesi görünmüyor mu? öğsü her öksürükte uhrevi sağ ile sarsılmıyor mu? Öyle ol doktor, ne demek ar Bin: naz bese kaldırdı, doktorun yü- züne bakmak istedi.. Kendisine'di- teshir etmişti, O da hayretkâr bir süküt içinde idi. Doktor © sualine cevap alamaymca çok tatlı, çok cana yakın bir gülümseme ile de- di ki: — Gördünüz mü? Siz de benim gibi tereddüt ediyorsunuz; hasta olduğunuza tamamile kani değil - siniz. Mer tatlılaşan çehresi kıza cesaret verdi." alimi görmüyor musunuz? b var hali nizde? — Bilmem, bende hayattan bir zerre kalmışsa'o da hissiyatımın Polis “müdü: inancalarına (te - samadalma) 7 tâbi olarak İran şifa ve saadet aramağa geldim — Ne iyi, ne iyi! Poliş müdürü. ne inanmakla çok doğru hareket etmişsiniz. Sizi katiyyen aldat - “mamışlardır. Burada sizi bekliyen saadete kavuşacağınızı ben ağır bir hasta olduğunuzu kabul edemiyorum ki.. Polis müdürü doktorun bu son sözlerinde hir maksat seziyor; lâ- kin henüz bir şey anlayamıyordu. Binnaz hiç ummadığı halde işit - Pİ tiği bu inanca (teminat) da cid - diyet var m: diye örer yüzüne bakıyordu; doğru ol a, i- nanmaya pek ihtiyacı iagi bu “| sözleri tekrar ettirmek için ola - ki: — Bu zâfım, bu öksürüklerim, arasıra gelen nöbet, müsaade e - eüa.n açık söyliyeyim, verem olduğumu anlatmağa kâfi gelmi yor mu? De i. Doktor hemen cev. — Ne dediniz, ne dediniz? Ve - rem mi? Allah saklasın, bunu da neredöh çıkardınız? Hastanede dokuz ay verem koğuşunda yattım; “ tabii! — Şimdi anladım. Kendiniz: bu kadar ağır hastalığa tutulmuş zan- bile lüzum görmeden srhhi vazi - yetinizi anlatayım: ız, bu ümit verici sözleri ran- külağile dinledi. Bunların doğru olmasını ne kadar istiyordu! Yal- nız bu öksürükler, bu nöbetler ol- masa! Biraz da güvensiz (itimat - sız) likle doktorun yüzüne baktı. » YA YASAR. e Vİ mr ÜOMALARLAN 1935 eman AR 2 Yazan: A. Ismet Ulukut dikilmiş mıknatıs gibi iki gözün cazibesine tutuldu... Nezirin gözlerinde çakan şimşek ler, kendi gözlerine (o isabet etti. oktor sözlerine devam ediyor - Epi — Siz iyi gıda alamamaktan, iyi bakılmamktan mütevellit bir zâfa şitin verdiği ateşi üphe uyan - Sizi hastaneye yerdler, Bu hal bir kuruntu uyandırdı. Va - ziyetinizi daha fena bir hale koy - dunuz. Bütün rahatsızlığınız biraz zâftan, biraz da evhamdan ibaret! Bunu isbat etmek için hayatınızı tetkik edelim. Doktor sözlerini bir hakikat ile teyit etmek istedi: emin, polis müdürü, baba- nızın ön yıl önce (öldürüldüğünü söylediler. Bir yıl sorra da anne- nizi kaybetmişsiniz; sonra ne ol » du? Size kim baktı? Binnaz ça bir sesle ce- vap verdi; — Babamın bir arkadaşı vardı, Cevat; onun himayesinde idim. ok iyi, bu fa yanında nasıl yaşıyordunu; Binnaz cevap melike. Önüne bakıyordu. Kepli ri ha - fif bi Doktar teşvik ii — Polis müdürümüz sizin hâ - miniz, hayat ve saadetinize neza - ret edecek bir kurtarıcınızdır. Ben ise hem babanız: ir daşıyım, hem sizi her vakitten da- ha sıhhatli, daha mes'ut etmeyi vaadeden bir doktor, fazla olarak samimi bir dostum. Demek ki bu- rada çekinecek bir kimse yok - tur. İsterseniz ia yardım ede - yim. İlkin sizi mansvi bir evlât diye kabul ekleri halde sonra - ları i v bağ Değil mi? endini zorladı, ancak işililecek yeri hafif bir sesle ce- vap verdi: — Dsi izi iyi ediyorlardı. — di pair bir sebep ol- mak lâzım. Bunu da arayalım. Ce- vat dediğiniz bu adamın çocuk - ları var mıydı? © — Vardı: — Bunlar erkek mi, kız mı idi- ler? — En büyüğü erkekti, ikisi kız- 1 Binnaz bunları me mah- cubiyetini saklayamıyordu. Mü dür Cemil bu sorguları alâka ile dinliyordu. Doktor devam etti: — Kızlarla aran:zda kıskanç * İk, gecimsizlik gibi şeyler? — Yoktu. Dektor bir dakika ara verdi; düşünür gibiydi. Sonra yine sor * du: » erkek çocuğu ii yaşın- da lis ediyorsunuz? Binnaz cevap v. di, yüzünün pembeliği Mirüz di da » ha koyulaştı. Mese) ısrar etmek İs- temiyormuş gibi, kendi / sualine, yine kendisi, ie cevap verir gibi: simi on tahmin ri Binnaz sille tnldadız — Yirmisinde sekizinde (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: