11 Ağustos 1935 Tarihli Kurun Gazetesi Sayfa 6

11 Ağustos 1935 tarihli Kurun Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—ö— iler ala u A0v510s İpe : Bal İle Ti İni dn öğelerine kendilerini derleyip toplayarak Filistinde — “Umayaka,, dan öç a mak istedikleri sıraidi. İsraiJin za Il ve onlara sü bükümdarlı ediyordu. d böyle esvaba alışık ol - ha sonra değneğini eline alarak & ii beş çakıl taşı seçti, onları endi va Kep ri de çıktı ve her biri, bir dağ, tepelerini tut. rsuşlardr. Aralarında bir vadi var dı uzanıyordu. Umalikanın ordu- sunda altı arşın bir karış boyunda Calüt adında bir pehlivan vardı. bakır er vardı, Elindeki mız- rak kori bir şeydi. Bu Calüt, İsrail a karşısına dikile- rek: — İçinizden bir adam seçin! ağam Ben onu öldürü: I köle sg dedi böler ile alay eti yam İsrail sani titredi. ve İsrail “Celat, kırk gün kadar İsraile meydan okudu ve karşısına çıkan olmadı. Bir gün Davud, muharebede ö- «len kardeşlerine ekmek götürmek bank çektiklerini görmüştü. Da- vüd hemen koştu, kardeşlerinin halini sormak istedi. Tam onlarla konuşurken Calât her gün gibi or- ni vurup başını gö Calüt onu aki pekmiyim imi Gel öyle ise, senin etini hav: e ve sahra canavar- larına vereyim! avud: — Sen bana karşı kılıç, mızrak, ve kalkan ile geliyorsun. Ben Allahın ismile geliyo, rum. mk 3e- wdenden ayıra- cağım. Ordunuzun yz hava kuşlarına > kara canavarların vereceğim Diye cevap verdi. in Jüt ü n karşı - LU, a dikildi. Davu elin üm uzatıp bir taş aldı, sapan ile Calütu alnından vurdu. Taş, Calütün alnını deldi, koca vü- cut, yüz üstü yere yuvarlandı! Davud koştu, Calütün kılıcını eni ve onunla başinı gövdesinde yırdı. ikbal, Calütun öldürüldüğü. nü görünce kaçtılar. İsrail oğulla- rı bunları kovalıyarak ordugâhla- rını yağma ettiler, muzaffer oldu-! lar! alir me Ne güzel bir parçaidi bu.. Uzun kirpikler, iri ve we gözleri, insanı çıldırtan düzgün vücudu. ama yk olacak, yacak ve Kara ekti. in beli yi bir iş yapmış ol- muyordu dâlâ çözemediği bir bilmece ilmik ii X rn Yoksa Türkler her han- gi bi: dan kurtulmak için Hal mer bir gemi taslağı mı koymuş - lar ve böylelikle onu aldatmışlar mıy- — Armenyo uzun uzun düşündükten sonri işin irin olduğuna karar ver- di. Yoksa Venedikte o kadar palavra savuran, dört tane ibi gemi ile La Kara Velinin ardımda dolaşan mk aradı, reza“ Jeti nasıl anlatabilir iri Kendi amira! di Türklerin ellerine bırakarak Kara Kartalm ö - nünden kaçtığını hemen yayacaklar - dı, Armenyonun bütün Oümidi Karâ Velinin ölmesinde idi, Hattâ bu e gemideki asker leri Sail çıkarmış, kimse ile ee iksiri e da : — oi keşifte bırak - tım. ai ra e yakalamıştım am - ma, elimden kurtuldu gene... Ya Kara Veliyi yaralıyabildim. Dedi. Gemilerinden birini su ve erzak pp El İsrail oğullarına tek n okudu. Davud da bu pp ağir baştan başa yine mi kedilerine bakıp: — Bu adamı kim öldürürse kra- İrmız onu zengin edecek, ona kızı- nr vel / - iler, Davud. Dene atıldı, İsrailin bü- —Ben bu.adamı öldürürüm! ii. dantela dansı Dans muallimlerinden Bay kanar, VE miştir. Bütün dans allimle dn pr bir heyet önünde oynanmış | nilmiştir pek beğe: Yeni da ns iile kadar görüp bildiklerinzedn haşka Tango ile Foks irot alen güzel bir salon dansı - dır. Bay Pa n gesi eylül 935 cumartesi gecesi T" balyk Kızılay my akdi ey halka gösterecektir. "Saul — — Haydi, işine git! Sen daha| I diye cevap verdi. Davud israr etti, Saul de buna karşı dayanamadı, ona kendi es- vabıhı giydirip, ri bir zırh ğ geçirdi, kılıcını kuşattı. Matbaamıza gelen izerler: pa İeliyna r Özön tarafı çıkarılan rin . dergisinin be şinci cildinin on sekizinci sayısı m ede ait dolgün lamel derdi: — Kara Ee Dedi, © O akşam küçük bir tal Sayılı Venedik kadırgalarından lana yaklaştı: — Amiral gemisi nerede? Ben ami- ral Armenyoyu görmek istiyorum. Diye bağırdı. u Niko idi. ” Artadan Dn kurtarmış, bura - ya kadar gelebilmişti. a şe ve genç bir kadın da ee Genç n sararmış! ie iğ ve zorluk va anla - şılıyordu. Niko limandaki gemilerin yalnız sal geri şüphelenmiş ve korkmuştu. Yol e ve i gemi ile germ Fakat bu Tie yerinde değil - Hekimlere sebili kğ. mi: Eg li öizkeğiğini “di — Kimsin, ne yapacaksın!.. a pi verdi: — Gör istiyorum. Beni istemiş. Ben Artadan geliyorum. Son ni onunla Kaklık kapta merak verdi, Hemen gemiden indi. nu mardonun şatosuna götürdü. a karşısına rdı. ri önce uşmak isti; vE b birlikte Venediğe gö- meyi de mıştı, Bunun için i f a EİN ayırmamıştı. Fakat Niko, hiç ummadığı bir hal rşısımda kaldı, Amiral elini hançe - rine attı*ve onun üstüne yürüdü: — Aptal!.. Sen böyle mi sözünde saryaran? Nedir bu yaptığın? — Niçin “5 m Karta tal dı m? . — Elbet. Alevlerini gördüm. — Ben de gördüm. Fakat sonra Yalitim gibi üstümüze geldi, — v misinin askerlerinden ancak diğe: en birine ka- dar yüzmek sureti rsi o sırada kapımın yanın- da duran güzel Rum kadıdma bakı - inde Ne güzel bir parça idi bu... Uzun kirpikli, iri ve yakıcı gözleri, üzel yüzü insanı çıldırtan düzgün ği ri Gemiyi N le ve ben | r gemile, —B niz ve bize gönül aydm runuz, sinyor!.. Hoş geldi- lığı verdiniz! ki Kara-Veli-buna vurgun- | terdim. Eğer buna rağmen beceremt dilerse kabahatim nedir? Adadığın! parayı... — iğım parayı... Bir mang' bile vermem sana.. Adamlarımı Kafi Kartala değil, bizi aldatmak için kö nulmuş olan gemi taslağına götür dün. Bizi tu! üşürttün!.. Yık! karşımdan.. — Ben buradan gidemem. Paralaf almalıyım. Ben dediklerimin hepsini yaptım. Siz de yapmalı. 2 rum sana, — Sen yikıll... Armenyo hançerini yarıya kada! öv o da bıçağına sa) Yad Yemardımn rar e miş, yenide karak ona e ad önüne > uz sayın senyor!.. Bu 28 tiamin un karım akıtmakla... Armenyo çekildi. mk ise Nikonun yanma s0' sözleri söyledi: mayımız.. Sai salona gbkz larla eiyann göz yili içine bakarak — Bana konuk imi değil mi güzel b Diye gülümse, İstelya da peri Niko fena halde ll Fakat io ayağına gelmişken Leonardo - un dostluğunu da me ei i ler yüzü onu avutuyordu. (Arkası var) 7 inci İcra memurluğundan: karar verilen markalı bir adet kamyonun 1 tarihine dif eden günü saat 12 den 14 e da: dar Beyoğlu Pera Garajmda birinci a gr imizer kli şi Dar çık rma suretile sa ein eler kızgınlıkla açığa vur- Vip o inde * Kaner buluna muş, Nikonun yüzüne karşı tükürür | “2k ilân ole gibi ala nur, (8588) « Yanan. demek ki Armenyo - ZAYİ en sonra Kara Veliden dayak yedi v kaçtı halı Hususi binek enyor Armenyo!.. Ben üstüme ilişik işi yaptım. Baskıncıla- Tı Türk gemisinin kırk elli kulaç ya” kınma kadar götürdüm. Onlara gös arabamm 1 in peni zayi eltim. ) ak 8596) Yeşil bir Palas sahibi İstalyo Vitali BEMAR Kadıköyü'nün min Romanı! m şırmıştı. Sual sormakta Dayi ret a < mesine rağmen bu ei Yi e alâkaya zebun olarak sordu: — Bu sandaldaki beyler kim? Me zey gözlerini kaldırdı. Tarif - Madam Hilde, bu Bölem: 82 lâf atıyorlar, ue i ğe ile Sika m . görüyorlar, alay eniyi Ve evet, diyordu. Halk daima m alayındadır. En york duygular kak ol Ea ekin ei iğ Yazan: Safiye Erol şında lâcivert berebask vardı, Yanm- da duran Rumba, Bedriyeyi ve Piko- Joyu m avaz avaz Ri yer, yel- kenlinin bozacak kadar taplsiyordn. B Mısırlılar, hep- , Be: yi selâmladılar. Bur - han, o lan er cüsseli köpeği zap-| F tedemiyecej anladı, ha; m €n- sesine küçük bir tokat vurup, haydi git » Rum De le ile kendini rıhtıma attr. Pikolo i- le, alay eder gibi halat, biraz ya andır yutkundu. $ nıdım seni, bücür! demek yazli. mn iri di. ba: şın Bedriyenin kucağına soktu. in duğu yerde duramıyor, fasılasız tı piniyor, mt unu a iyor, vi yu” yakları imiz ocaman til una koyu; dilini sarkıtıyor, keyfinden al © ağır vücudüne yaraşmıyan bebek - likler, cilveler Ea Bedriye, mah- zun un hi başının i kulak - Tarını okşuyor, onu yordu. eri cevap vermeden rahi bir eş La Baronun yüzüne baktı ve ji: — Lâcivert bereli olan sabık zev - cim Burhanettin Beydir. Madaı ya ohi diyebildi ve sus” tu. Burhanı der ke başladı. Bedriye b adamı R > sine pek çok Mete) tarif etmişti. t dünyanın dört bucağında en zenerek için tehlikeli olar tip. güzelliği, ateşli bakışı, vakur tavrı ile infilika müheyya şahane bir yanar - dağ gibi duran, derin bir aşk ve ihti- ras me faka benliğinden NN ei gizli ölevi aliriş karmak için çirpmgr, ruhunun vetini sarfeder ve mahvolur. Karşı -) son Kp) 'miyen aşkının hicrarına bir de muaffakyetsizliğin alçaltıcı inkisa - ui kadarını aldıramaz. — Madam Bide, mace - ralarla dolu hayatında bu tipte bir i- cı tecrübelerden m edilecek tek bir muamele va karmakarışık bir kıskanç - ağat - , foyası derhal görünen la salan onların gururunu yafala k ve nihaket dev gibi bir boksör k yasi e 1, ne feci, kadınlığın adar zıt bir vazife, Fakat çare yı & bir adamı sev- mek gellketinb dişine tecrübeli bir kadının zekâsı derhal şaha kalkarak ve emri Çine geç, yoksa sen Bedriye, belli ki tecrü- beli bir kei değildi. Zengin ve ki - bar Türk kadınları hâlâ, nazlı saksı opal gibi yaşıyorlardı. m > Ji kame! altı arka” daşlarile gül şurubu içerek, hali $ ör * tülü yumuşak sedirlerde i roman lar okuyarak ömürlerini . Tardr. Bedri; ek az ri tanış * mış ve otuz beş yaşrı yaşamıştı. Böyle 2 tail köşklerin atlas möbleleri, çiçek (dolu vazoları vala en küçük ârın sertli » ka len korunarak geçen bir hayat bir a iyi bir ji belma ipi ii vetli ime ettiriyordu. — kadınları, ph yi sebepten garp ka “ dınlatından yüz bin kere dala cazij tir, daha kadmdır. Fakat ii tehli * keli tarafı bu kadınlar az yaşadık ml az gördükleri için herhangi bir ya uğrayınca tepetaklak gider * ei. Madam Hilde Bideyeya el şılaşmak zle yorlaradi ımdaki acıların en 5 giddetlisini duyu ba Çünkü artık bu derecesi ba * na haksızlık, ei gibi eliz Talihin bütün tan sonra onun eği pe Tütfüne iü venmiştim, Talih beni Burhanı gör * pil eleminden ei zannediyor” lum. Anlıyorum bize en Küçük Ja Kerapik bile kl nasip dol mak lâzımdır. Bünu iladığım için sakinim, Fakat biz ne söylüyoruz, ko" Arkan Koi $

Bu sayıdan diğer sayfalar: