3 Haziran 1937 Tarihli Kurun Gazetesi Sayfa 6

3 Haziran 1937 tarihli Kurun Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

PEŞ e birkaç gün evvel ödenmiştir. MEM ii 6 — KURUN 3 HAZİRAN Bir İren gazetesinin Daşbâka- sımız hakkında medihkâr sözleri İ Rüştü Aras lara sahip bir diplomattır Porunca Vremei gazetesi; Tev- fik Rüştü Aras'ın Romanyayı zi - ve etrafında şöyle demekte - Ni Hariciye Vekili olan doktor Tevfik Rüştü Aras, geniş ufuklara sahip bir diplomat- fakiyetler de elde etmiştir. Beynelmilel sahada elde edilen bütün bu muvaffakıyetler zeki bir diplomat olan Rüştü Aras'ın çok ngağ olan hizmetlerinin netice- si Diyebiliriz ki, Türkiyenin Ro - kiye ile olan münâsebetlerimiz daima dostahe geçmiştir, Büyük Harp bil, i saklı bulünan dostluk hislerini si- lememiştir. Harpten sonra da an'anevi dost luğun tekrar devamı © hususunda ri müşkülâta tesadüf edilmemiş- Bugünkü Balkan antantı dola- e vel de —— a ne doğ rudan doğru; e beynelmilel sahalarda hiçbir. ihtilâfımız olma- JIzmitte fakir çocuklar) için ha Kaya tedariki için bir heyet şehrimize geldi — per — İzmit kül - tür dire I bütün Ke- caeli ilya içinde bulunan fakir gi r için Herekede bir kamp esp karar vermiş, hazırlıklara başlanmıştır. Bu kamp 200 talebeyi alabile- cektir. Kampa lâzım olan eşya - nın tedarik işile meşgul olan ko * Kamp bir bu cek ve haziran sonunda açılacak - Hatay'a vapur bu afin gitmesi htemel me anayasasının tesbiti den sonra Mersin hattına liyen vapurların İskenderuna da ması kararlaştırılmıştı. Ana tesbit edilmiş olduğundan a Vekâletinin bu beklenmektedir. Emir gelir gel - mez ilk sefere çıkacak vapur İs - kenderuna da uğrayacaktır. Em - rin . içinde gelmesi muhte - meldi İineiyünin ödiyeceği borç Periye bankası mümessilleri ile belediye arasında yapılan an - laşmaya göre belediye her sene kupon hamillerine muayyen bir mikdar borç ödeyecekti. 936 senesinin borcu bazı sebep n lira tutan bu mikdar usustaki emri) tası geniş ufuk- Tevfik Rüştü dığı gibi Balkan Antantın! m ak - dinden sonr: ünasebatımız bir ahenk içerisinde inkişaf etmiştir. Tevfik Rüştü Aras (Curentul) ie verdiği bir mülâkatta, -— Romen dostluğundan bah ii Balkan Antantının ak - dinden sonra Avrupanın bu kıs - mında, her; yerden daha ziyade emniyetin teessüs ettiğini ve 1914 Tupanın cephaneliği telâkki edilen Balkanlarda bugün her taraftan ziyade asayişin hü - kümferma olduğunu söylemiştir. Doktor Rüştü Aras'ın bu söyle- dikleri şüphe götürmez birer ha- kikattir. Doktor Tevfik Rüştü A- ras'ın bizi ziyareti sırf bir kurtu - aziden ibaret değildir. Bu ziyaret, letlerin, Avrupa siyasetinde teşri- ki esşeileribi daha pratik bir bir vesile olmuş- tur. Türkiye Hariciye Vekilinin haş metlü kral hazretleri, Başvekil ve hariciye nazırı ile yaptığı görüş - melerde, bugünkü Avrupa siyase- ti Katitsın di iki memleketin ayni yoldan yürümeleri gibi mes'ut ne" ticeler elde edilmiştir. Bundan olayı müşarüniley - hin Bükreş ziyaretini ehemmiyet - li bir ve hâdisesi telâkki ede- biliyo: iy ALE Bir Sam muganniyesini HÜLASA Tarihin en eski şöhürlerin- Bi için yapılan — tantanalı bir ayda Veddah “isimli hir ön pe 7 miştir. ant, saraya Toklesak, olmadığı zamanlar bir e ğe ii ıyarak eğlence ile va- kit geçirir! Bir gün, Veddah sandığın i için- den henüz çıkıyordu ki kapının ii gerdanlığı, huzurunuza yollam; için esirinizi kullandılar, Bu va zifenin verdiği çok yüksek ila la ve se söylerken, adetler ve ni ğa 'emenni ii . yorum, sultai Sultan yemi karısı onu kat'iyyen dinlemiyor; fakat kö - lenin getirdiği muhteşem gerdan- lığı, bir kadın gözünün ziynet karşı duyduğu bütün arzularla Mei İde tetkik ediyordu: «dedi; çok güzel. iii. “Habeş | nin ei işitir — Muhterem Sultanımız! Ev - Tâtlarıma yadigâr olmak, evlâtla - rımın onunla bir şeref kazanma - > için, bu muhteşem gerdanlı - m hiç olmazsa tek bir i inicisini, Ş: da ihtişam içinde yaşıyan bu esir, aç bir adam gibi mi hareket edi - yordu? Ve ne kadar küstahtı!., Damasküs şarkıcısının gururla yukarıya doğru kalkan başı, omuz larını e çekti: al Habeş köle israr ediyor- NE VAR, 'NE YOK?. — Muhterem: sultanımız! Mü. saade buyurun.. Evlâtlarıma bir şeref olmak için diyorum. Hiçbir zaman evlâtlarına bir şeref olmak için istemiyordu. Bu arzunun altında inceden inceye kımıldayan bir hareket vardı ki, daha açık bir habeşin Veddaha bakan gözlerinde yanıp sönüyordu: — Muhterem sultanımız.. Mü - saade buyurun, evlâtlarıma bir şeref için olmasa bile, bu oda için- de bir kalp gibi n esrarın sü- kütu hakkı için de vermez misi - niz?, Böyle söylemiyordu; fakat, ha- beş kölenin gözlerinde bunu anla- mak hiçbir vakit zor bir şey değil di. — Defol... dedi, şarkıcı, defol... Köle çıkmıştı. © Fakat; işte gözlerinin önünde bir sandık duruy or. Kapağı Damasküslü be: . Hattâ bunu istiyor da.. Lâkin ne ö kaltak bir ka- dındı ki o; arzusunu yerine getir- memişti: — Şu halde, intikam.. dedi; Da masküslü şarkıcı kadın, bu hiya - netini mutlaka ödemelidir... İik işi, sultan Mesuda, sandığın büyük esrarını söylemek oldu Sultan: ğru söyle, diyordu; iyice biliyor musun? Gözlerinle m mi gör- dün, işittin mı yoksa... Esir ağlıyordu: — Gözlerimle gördüm sultanı - mız. Sedirin yanındaki büyük san- dık içinden çıkıyordu. Allahımızın namına kasem ederim ki sandık içinden çıkıyordu, sultanımız... — Peki... Nasıl bir adamdı o... Esir başını kaldırdı: y evvel Damasküs şeh - rinde, ikindiye doğru kaside söy - liyen ada: İsmini bilmiyorum sultanımız. mi mi içeri girdiği ve O altmış üçüncü karısını, hafif b A ii içinde bulmuştu: — Bir sandık istiyorum, er İçerlerinde mücevh© bir sandık.. Çölde yaP eğ tilerde çok di bir buhar” dim. Yanına ilk kavustu! gi” ka, Allahımızın bü ter 15 bir sa edece! Dedi islü şarkı€ — İstediğinizi abi dik bir adam olsaydı, bu bestçe söyliyebilir miydi de olmadığını söyliye“ hal Habeşin boynu vu emredecekti. Fakat simbi dei oldu, baş parmağı, hiç Te başındaki pi dır; bu diğer san cevherlerle niçin kabil — Doğru ir v kıymetleri saklıyan bir ğ fedasından bile ne çık8”* d tuhaf,. Mem köşelerindeki fakirler? mak üzere gönderec ceği asküslü şarkıc en e yerlerini yavâ$ n na Yi dedi? iner. ai aa yi sıl isterseniz de. Sandık kaldırılıyo” we akat, Lübnan Sulta” kika al irili 2 Sir eği elinde b i sultan : pie — — Veda diyor e Sinemalarda yeni doğan çocuklara odalar e Gosord şehrinde» ki sinemalar, bebekli kadınlar gele- medikleri için sinemaların zarara uğradıklarını düşünmüşler ve bunun çaresini bulmuşlardır. Her sinema binasına bitişik ola- yasa| rak miniminilere mahsus çocuk bah- Kundaklı çocukları anneleri bu oda- İarda bırakmakta ve kendileri müs- terih bir halde filmi seyretmektedir- ler. Çünkü bahçe ve odadaki hiz» metçi kadınlar bu çocuklara, film bitinceye kadar, anneleri gibi bak- maktadır. Bu pratik usulden sonra sinema- cılar daha çok para kazanmağa baş- lamışlardır. Kral Karol kitaba çok meraklı Romen kitabçılığının terakkisine Kral Karol çok dikkat ve merak e- Le ği den bir hükümdardır. Bükreşteki my in Kral Karol veliahdile sarayına bitişik olarak Balkanların belki en büyük modern matbaa ve kütüphanesini — tesis ettirmiştir. Meşhur Romen yazıcılarının kitab - lari Kralın emrile mecani olarak bu matbaada bastırılıp bütün romanya ya dağıtılmaktadır. Belgradda bir diş in n yaptıkları Bütün iLab dö herkes ta- rafından dedikodu mevzuu yapılan meraklı bir hâdise Belgradda vuku bulmuştur, Radanoviç isminde Bel- gradlı meşhur bir diş doktoru, tanın- mış bir aileden olan evli bir kadmı hipnotizma ile kandırarak, kocasinm paralarını çaldırmıştır. Kadın, dişlerinin tedavisi mak- sadile, diş doktorunun sandalyesine oturduğu zaman, doktor kadını sev- miş ve hipnotizma ile bayıltmıştır.. bu suretle bu kadına iste- sının paralarını sevgilisine çaldırt- mıştır. Mesele (meydana ( çıkınca genç ve güzel Sırp kadını doktorun emrine her veşhile tâbi olduktan sonra kocasından 100,000 dinar çal- dığını itiraf etmiştir. sa, bir sandık gön ie Yavaş, yavaş yür Tekrar odaya çi lal masküslü şarkı€ cı b resin | bahçesine bakan P per ale nünde, büyük P' ralamıştı. lar Ti i vakit görmemi$ : e Pencereye doğrU y değil “5 n ate ye e ğilim, diyordu; #9 e affeder!.. a si Kadın yavaş, Y8 leri gitmiş bir sand pr gi arkasında: ie SA — Seven affi eri P' hammül edilme? gey Bu hikâyenin k , Damasküs 30” sonra, e ki ti sarayın içi! Si mediğini söylerler” ON

Bu sayıdan diğer sayfalar: