9 Şubat 1929 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

9 Şubat 1929 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ASRIN UMNFSİ “MİLLİYET,TİR * BAT 1990 'a güre, 'dün en fazla hararet makıs 10 dereceydi. Bugün yulutla ve poy- 8 n & bavanın ekseriyetle rat olması muhtemeldir. Ankaradan ANA SÖZÜ Köylüler (Cazi) nin en eski, ev candan ahbabıdırlar. (Giğf) köylülerle her vakıt Berli betli konuşur, dertleşir, | çakalaçır ve onları çok sever, Onlar için çok çalışır. (Güzi) yine bir gün cephe arkasındaki köyleri dolaşıyordu. Taemdıklarının evlerine uğruyor, kimirde bir kahve içiyor, ki- minde cıgarasırı yakıyordu. O güne kadar hiç gürmed'gi İhtiyarca bir kadıma rasgeldi. Konuşta, ahbap oldu. Kadın Orun Gazi olduğunu biliyordu, sma hiç zklurmıyordu. Sanki kardeşi, oğlu, yeğeci İle konu- Şuyormuş gibi konuşuyordu. Bir yarım saat kadar şundan bundah, ; dereden — tepeden ko- ruştulr. Bir aralık (Gazi) ka- dına dedi ki: Senin cephede kimin kim- Sen var m? — Oğlum var, oğlum; Başka kimin vur? — Hiç, hiç kimsem yok. — Eizmi aldık eklumu, yol sa sen mi gönderdin? Hem - O İstedi, gönderdim. | Madem ki kimin kimsen yokmuş, bize oğlunu ne diye gönderdin ? hem ben m oğul Gaziş bir taneyi gön- derdim, Üç tane beş tane olay- dı, üçünü beşinide gönderirdim. (Gazi) Elinl kadırın - başına koydu ve yanındakilere dedi ki: İşte buru Cloyada yalnız Türk'anası venar. LÜŞÜNDÜKLERİMİZ PAPALIK VE İTALYA İtalya ile Papalık arasında İmzalandığı haber verilen yarım asırdan Leri devam eden İhtli hatled imiş demektir. — İhtilah başlangıcı İtalya ittiadıniy teş- kili tarihine kadar geri gider. Roma, İtalya askerleri terafın- dan İşgal edildiktea sonra, P: pa Vatikana çekilmişti. O tarih- ten beri hiç bir Papa bu saray- dan dışarı çıkmamıştır. İmza ecildiği bugün Ajans telgrafları — taralırcan — kaber verilen İtf ile İtalya hükü- meti papanın risncel keku- kunu tanımaktadır . Yerl papa hem katolik cirine mererp | Insanların rubanf relsi öluyor , | gem de İmperiıtor ve yukut kral Papa cecapları unvacımı alıyor. Bu tanırma keyfiyetirin pa- Palık İçin bir kuvvet mi , yoksa Zaf n teşkil edeceğini zaman gösterecek . Fakat papalığın 'esasen pek zaif olan mevklisin büu yeni — vaziyette büsbütün Zalfleyeceği şimdiden — tahmin edtlebilir. M liyetin tefrikası İ SÖNEN IŞIK Yazın bile soğuk olan şu bü- | yük “odayı güneş bu sabah <ne | Kadar da seviyordu! Perdenin arasından sızan işik Mattı yerdeki halının çiçeklerin! Okguyor, sanki onlara, çayırla Bahçelerde yetişen sevimli kar- Geşlerinin kısa fakat zevkli Öm- bahsediyormuş — gibi, bir türlü çekilmek istemiyordu. Yavaş, yavaş karanlıktan kur- tulan koyu renkli eşyalar, bur: e bir genç kız odası manza- amı vermiyordu. Aynasız ceviz dolaptan tutun- da, ta Şu köşe “etajer, indeki sinsi” bakışlı, — mütebessim tunç “Budaşya varıncaya kadar bütün eşyada — “görmüş geçirmiş, bir *İal vardı. ürlerinden | ona gi Çünkü bir öçla — İtalyamın fantmasıma rüğmen, papanın gismazi bukuku — nazariyatla kalmağa mahkümdur. Cismanl Hakuk, yani müstekil devlet- dere git hukuk, salâhiyet ve im- tyaz, hükmi olmaktan ziynde fi bir vaziygttir. İtalyan top- rağı ile mahsur daha doğrusu İtalyan payıtahtı içinde bir ray ve bir kaç dönüm bahçe araziye sehip bir müstekil hü- kümdar nasıl olur ? Bina leyh papa bu tanımaktan hiç bir şey kazanmıyacaktır. Diğer taraftan Katolik öün- yyasının vaziyetini tetkik edenler Pa anın yeni vaziyette esasen gittikçe azalmakta olan ruhanl müfuzundan da kaybedeceğine Şüphe edemezler. Çünkü bu ruhan! nüfuz yalnız İtalyanlara değil, İspanyollara, İrlandalılar, Meksikalılar, Almanlar, hülâsa bütün Katoliklere şamildir. Papa İtalyadan gayri diğer Katolikler üzerine nüfazunu bir dereceye kadar muhalaza ede- bilmiş ise bunun İtalya ile ara- sının açık olmasına medyundur. İtalya ile barıştıktan ve Papalık meclisinde İtalyan papasların nü- fuzları hakkını aldıktan sonra di- ğer katolik dünyasının Papunın büsbütün şübhelenecekleri şüphe- sizdir. Bu itibarla yeni itilaf esasca müfuzunu kaybetmekte olan Papalığın - nihat sukutunu büsbütün tacil edecektir. Haftanın yazısı Müntazam “adam derler bir tip vardır. Herkesin hoşuna gider, her yerde onun lehinde söylerler. Atem a eder ve nihayet zanne- TSİniz ki © da kendi kendinin hayranıdır. Ne güflet efendim'ne Bgöflet?! Benim — aşınalarım *“Lezzet, Bey isminde vardır, bi zat intizam v mücessem bir nümunesl, Hayat Bir kronometre dikkatile tanzim edilmiştir. Her hangi d sorsaniz | size derhal “cebinde kaç kusuş | olduğunu ön parasına kadar söyler, kullandığı soat İstonbulun en şaş- maz ayarıdır. Takvime Bakmadı s(ne, ay, giln, mevsim takavvülüh, bütün bayramlar, kandiller, yorta- dar ve “fet,leri bilir. Borsadaki piyasa İahavvülâtını en az huta ile tahmin eder, her — sehe üyni tarihde kışlık eİbisesini, yün Jaz dasını, ayağının yün çarabini Ve döstik galoşunu Biyer. Ne olursa olsun çamaşırını cuma — glinteri değişir, tâş yağta sali akşamtorı sincemaya - gider. Yemek — saatları muayyen ve kat'iyen sabittir. Her gece eyni saötte yatar ve sabah ayhi saatte kalkor, ziyaret günleri ve"saâfleri mitöyyendir. Eğer wti balapaya hamletmiyeceğinizi bük sem, müayyen gecelerde Mmuayyeh rüya gördüğünü bile iddia ederdim. İşte b dostumla geçende bir has- bihal ettim, intizamı hayatına haya ran olduğumu bir kere daha söy- dedim. Şöyle derin derin içini çek- dikler sonra dedi ki : — AhI Birader ah ! Hani içi beni yakar dışı başkâsını diye bir söz vardır, benim hatim de tama- men öyle, Bak şimdi sen benim intizamı hayatıma gıpta di ve zânned yorsun ki memnonun. Bundan âiâ ne olabı arasında bir- xat | ittiradın | EBRURE HURŞİT— Fakat Neyran, bu eski eşyala- mn bepsini severdi. İşte yanm saattenberi, geniş yatağının içinde onlara bakmakla eğleniyor, kalkıp| giyinmeğe niyetlendikçe tenbelle- şiyor, yorganımı çenesinin altına dâha sıkı, sikt çekiyordu. Her zaman gördüğü bu eşyada nasıl olupta hülâ gözlerini ” oya: hyacak noktalar, hatıralar buldu- Buna şaşıyordu. Bunların her biri ona geçmiş seneleri hatırlatıyor, uzun örtülü masaya bakarkengözünün önüne “Gece anne,yi korkutmak için iM dar dünya — kuruldü — karulalı | M kaç defalar altına saklanışı geli- yordu. Baş ucundaki küçük dolabn üzerinde duran saat sekizi çaldı. ür. Filsakt bayalım hariçle görül- düğünden de munlazamdır. Hayâ- duuda sadesodüfi şeyler zim etmişimdir. Göze gürünenler- den başka meselâ : hastolandığım farihler muayyendir, sonra perşembe, pazor, pazürtesi günleri kat'iyen hiddetienmem, lâkin cuma öyleden sonra, camarlesi bütün gün, Ça şamba öyleden evel mullâka hiddetli ve neş'esiz oluram, Öyl aksırdığımı, kimse görmez, Bayram ve Mmerasim günlerinden başka zamanda yalan söylemem, üç defa sümkürürüm. Bazı doste darım vardır. önlara vasi gelince tükürürüm, bu kâh imrenme kâh istikrah alâmetidir. Daha ne süy- leyim bilmem ki, hep ayni yollara dan geçerini, tramvayda hep ayal | yerde durürum, yatakta — hep bir dorafıma — yalarım, elhasıl büt harekdtim makine gibi işler, işler ama ben bundan memnun muyun? Ne geser? Azizim! Bir kere tasav-| vur et değil benimkindeki, fakat heyetimizdeki şa can sıkıcı iltirat nedir? Nedir, bu hepimizin makina haline girmekteki fakabettmiz? saf yahı ! Adem aleyhisselâmdan beri, hâlâ hepimiz iki ayak üstünde Yürürüz ve dört ayak üstü düşmeyi küner - telakki ederiz |- Hülkatten beri kafta yedi ğündür, asırlardan beri, cumartesi, cumanın, ramazan, şabanın, kiş yazın peşini buck- moz. Seneler 365 gün, günler 24 saat olmaktan hâlâ wsanmamaşlar- | dir, hâlâ köpek, kedinin, kedi, | darenin düşmanıdır, — hâlâ — kışın | *kâr ğağar ve yazın sicak alı | itepenin karşısından çe hâlâ buz souk ve ateş sicaklır, insantar — denize - atlayarak dihar ederler de balıklar kavaya | akıllarına gelirmezler. insanlar - haberi — olmadan ve Haberi selmadan m canım? Bit büna mukabil her şeyi intizama — sokma ruz, tramvayları, arabaları sevkedyoruz, — sırlımıza — her. gün eyni Şekll elbise giyiyoruz, gece uyuyor, gündüz ayanıyoruz, müte- mad yen başınıza şopka - ve a; Aınuza, kunaura giyiyorüz ve bi Un adınada hayal diyoruz, geç | efendim, geç Artık yeter, her gün ayni şeypi yapmaklan bıkmadığ mıza bakmıayın J Biz — iltiradın snarazl tesirleri altında selim his- derimizi - koybetmişiz. Hele , şâyle bir ecrübe edelım ! ayağımızla yürüyecek yerde elerimizle.e Rajikim tem sözünün burasında Jena hülde kayarak geçmekte ol- Guğumuz yolun ortasına yüzü ko- yun kapendi. Arlık deoyanamadım: — İşte tamam ! Ellerinle y sene fırsat -bu — fırsatar! Di kaiktı, gülüyordu, dedi kiz e-Eğer bugüğ peşembe olmasa | kızardımı ama teltin varmış ! | ikinci defa burun vetiti “Üç buçuka yaptı. ltek, dikköt etitm: denden ay- rıldıktan - ön adımı sönre ti imtendiğinden mi, iğrendiği mi bilmem ! im, FELEK SAĞNAK EDEBİ BİR HADİSE Yakup Kadri beyin piyesi izide edibimiz Yakup Kadri beyin son zamanda yazdığı Sağnak > kahvçaltısını ha- | ktı. Arnk Kalmak m geldiğini anliyan Neyran, ik burnunu sokmak. istiyor- a bir kere da- ha sokuldu, klarını - yakarı dü, 1sindi.O soğuktan y urdı ki.. Nihâayet — yorganımı —atti — ve penbe topuklü beyaz ayakları, karyolasının önündeki uzun tüylü kırmızı halının üstüne iki zanbak gibi kondu. — Çoruplarını — aradı, birini yatağının altında, ötekini iskemlenin , üzerinde buldu. Bu, Neyranın - çocukluğundan — beri aplarım aya- gından yır çeker, bemen bir yere ırlanverirdi. Perdeleri a dölan - harareti zarlamış olu bi yastığı baca gini görünce Diraz asmur gibi oldu. Lavasbosunun üzerindeki çanağa ibrikten -su doldur beklemedikleri bir anda ıslanan- ların. çıkardıklam Üşüme sedaları ile yıkandı | Masanın b Dilk | edebiye olacaktır. Eserde harekâtı şeylerdi. Tkisinin de sarı lepiska saçları, kızil nemli — dudakları vacdı, Biri, okudufu. bir. romanın kahramatım — beğenmiş, ismini benimsemi kendine Sacide dedirtiyordu, —Ötekine, cüzdanı dolgun — bir. bey Toto ismini takmıştı. Sacide ile lardı. Toto adetm Sacideye kızıyordu: — Demek inanmıyorsun h FEÇİP, dokundurmadan üscünde tutarsan, 1 kendi kendine oynayıp gaipten kaber verdiğine inanmi- yorsun ? Sacide başını sallıyordu: — İnanmam zahir; odun parçası Toto — konuşuyor- na mas; e JAf edermi Hiçk Ben yalnız - is- kambil fahna inanırım. Ay şana bakin, yörk Ayol iskambil (: - inanı- masal, Hep yol görünür ve ya görün- mez.. Deniz aşırıdan haber var- h. Klem, d kaya atılır, ya ayak alına alınır, ondan sonru — dert üstü simurad. üstül. Ben iskambır dünyada inanamamı. Kupa kıziyle, orya oğlanının dili yoktur, ki. Halçı üydurup uydu. Tup süyler. söleyene bakma, söy- letene bak. derler; insanın . ağzı dili var mıf — Klbette var; sorarsın “ha- yır, diye cevap. verir. — Nasıl verir bu cevatı? — Sen bu işi hiç bilmiyor: Sun canımı, t keder ya piyesi pazartesi akçamı Parülhe- İnyi sanarkârları taralından tem- sil cdilecektir. Ba piyes güzide <dibimizin sahne için yazdığı ilk cserdir. Onun'için Yakup Kadri beyin piyesinin temsili bir hadisci milliyemizin pek parlak safaha- Un temas Ki gibi dikir ve teceddürt — ceryanlarımız — hulâsa büyük Türk- inkılâbının - gözel bir teşhis ve iladesi gösterilmiş- ür. Güzide edibimizin bu güzel eserinin temsilinde de muvaflak olunmasını tememni ederiz. edil Yüzünde su damlalarile aynaya yaklaştığı zaman, top top birbirine yapışan slak, vzen; kivircik kir- piklerine, — pehbeleşen burnuna baktı.. Kendi de, bu şoğuktan ve sudan korkuşuna güldü. Neyranı üzen şeylerden biri de, açlarık. Bunlar, tareğa, fırçaya isyan eden kıvırcık, çetin siyah bir küme di Ne kadar çalışsa, bir türlü biçime gelmez, şimdi biraz düzelse, iki a içinde ramaz bükleler halinde alnına, yanaklarına dökülüp — uçuşmağa başlarlardı Yine bu sabah zavallıları, asa- bi ince parmaklar epi çekti hır- paladı; Jakat onlarda öyle inatçı bir bürriyet aşkı: var ki, çok geç- meden küçük büklümler halinde Neyranın ince kaşlarina, ensesine üler. Ölke ile fırlattığı tarak, iğne yastığını devirdi ve "*| ret, İn bu sürmeli gözlü, solgun yüzlü, aşıkı Neyranı Mahzün bir bakışla süzer gibi olduktan sonra erye kapandı elleri, | Wt o — Bugüne'kadar masalarfa ko- nuşan İnsân görmedim; tımarha- neye gitmedim. ki ben, — Aman küçük hanım, beni deli yerine mi koyuyorsunt! Sen | gittim. Karşıma iki tane şık bey | geldi. — Allah Belamt — versin, ki | döğra “söylüyorum. Sana / yalan: söylemeğe ne mecbüriyetim vari. — Peki, Anlat. — İki ay dokuz doğurdum. Masâ Temmmiz demişd. Temmuz gelâl - Biri oldu, Beşi okdu, on beşi oldu. Kendimi parası bol kimseye befendiremiyordum. Ni- bayet - tekrar Mmüracaat ettim. diyor, fakat gününü söylemi yordu. masaya övet Temmi — Susma susma söyle. — Temmuzun son günü, son ümitle süslendim, Maksime İki ardı, İkidam de e ları belliydi. Biri ku sarışındı. O akşam Maksimde başka Kimse olmadığından, bunlardan birini beğenmem ve kendimi be- gendirip sevdirmem lazım — geli- yordu.Beni masalarına devet etti- Jer. Şampanya açtirdılat. İyi ama Başlı adam: | hangisinin olacaktım?. Birdenb ispiritizma nedir bilmiyorsun. Mu- Cize, Mmucize.. “Düşün mas masa <y a aya. Ayığıran birini kaklırıp indiriyor. Eğer bir kere kaklırırsa demektir, iki Tere kaldınirsa “hayir, — Ama bunu yaptırımak icin de “med- olmak lâzimdır.. Yahut ta “evet, Medyon da nedir? Medyon ruhların dostutar. Asıl masal Bunlar işt Bir kere görsen,masal miı, 1 mi o zaman anlasın. - Ben , masanın — sayesinde Şefik beyi mi? — Şefik Beğiiya Nari böni yüz Üstü birakıp dem e açıkta. Fliç onutmam, Müksimde 'idik. Öyle ağtadım, ki bir tango ile iki- fokstrot kaçır. drm.. Eve gelince hatınıma masa gekl. İlemen masanın başına keç- | tim,ellerimi uzattım, bir müddet. | bek'odim, “üonra * “Ey ahi dedim. Konuşurken masayı rüh deye çağırmak - kâzımdır. Neden? — Bilmem İferbalâe Tuh döye çığırılmak masaların boşuna gidi- yör galibar sini dinle. Dedim ki: “Cey rubl n | üstüne elini koyuyorsun, başlıyor ! tmişti. Kal- | aklıma masa geldi. Çantarmı unu- Traesara- Tüya tmuşum deyip hemen eve koştum aa İLÂNLAR —— İttihadıMilii < üxec Biliyorsunya, Maksimden : Sökaktâ oturüyorum. | leme samın bDaşına geçlim. “Eyruht /kumralı ; *H “Sarışın - mif ç “Hayir, Sunl üstüne sördüm “Hayırda h deye cevap veriyor ve “Bu & ve Mi süde, deye istar yordu. Maksime döndüm, bi baktım iki arkadaş çıkmı Arkalarından tan bu ne gelet otomobile çarpüm, ve ha yere düştüm. Otomobildr yaşlı bir bey indi, beni k e getirdi. Ş geldim diyorlar. ka simin & doğru Kendime Şeliği gü N : çıkmıştı, — beni sevccek — zengil adamı temmuzda, Maksimde buf| muştum. — Yamın bir im. m de şey- Yaltl kumral mi, sanşın mi? ” Sualili cevap vermemiş — Nasıl versin istiyorsun, sf hiç Şefiğe dikkat ertmedin mif| ascavlaktır! Setömi İzzet | aamnma Türx sigorta şirketi arik ve hayat üzerine sigorta muamı iera eyleriz. Sigortaları halk için m şeraiti havidir Merkezi İdaresi Accnes! ulayumayan şehi — Te efon öağe eee e -- U && ALHAMRA | SİNEMASINDA Seunsların prograrm Saat 125 dan 14,5 ga kadar VOLGA... VOLGA Saat 145 tan 15,5 ga kadar AŞK DİLENCİLERİ POLA NEGRİ Saat 15,5 tan 17,5 ga kadar VOLGA.. VOLGA Sast 17.5 çan 185 kadar POLA NEGRİ Saat 18,5 tan 20,5 ga kadar VOLGA... VOLGA, ile Rus hey'esi muganniyest (Ü Rus hey'eri müganniyesi süvarede | dahi taganni edecektir. |ha T TYEMERARTY DT TARURRUT NU | İflvan Mosjoukine — Nasa #üzden Öne — Smlar | canim! — Pek âlâ da anlar,sen geri- n Mf?, “Masa ayağını bir | Jirdi. “Aziz - rah, deye devam - ettim-mdsâyla mümkün okluğu kadar İnce ve nazik ko- ruşmahdır.ne halde — olduğum size malumdur. Nürj beni yüz üstü biraktı Donün — yerine zengin birini bulacak —mıyım?, “Evet, deye cevap vermez imi?. | ec. Sonra? — Sönrü “masayla uzun uzün | konuştum. İki ay sonra;, Maksim- | de;zengin - birine — tesadül edip kundimi sevdireceğim! haber verdik Genç kizm ziyaya göre renk değiştiren manalı iri gözlerini, bu ulak tüvalet kaprisi ne güzel koyolaştırıyordu . Galiba 0 da aynadaki haya: Bni sevimli bulmuş olacaktı ki, işte biraz kalınca dudaklı, güzel biçimli ağzı, gözlerinin bakışına uyan tatlı bir tebessümle aralan- di “Bej, rengi, İnce “kaşa, elbi- sesini sür'atlı hareketlerle “ giydi, “Po dö süet, kemerini taktı ve daha ide — dağılan saçlarım elile biraz yatıştırmağa çalışarak odasından çıktı. Merdivende, “ Gece anne Çile karşılaştı. İhtiyar arabın yanakla rma ıki gürüktülü kocaman buse kanda. — Gece anneciğim, babam uyandı. mi? — İki saat öluyor, hâlâ beni çağırmadı. Galiba bu gün yine pek sinirli. Demin yemek oda- sından düydüm, hep bit aşağ, bir yukarr dolaşıyor.. Dalapları Koyacak | vura, vura, açıp kaptyordı gel Neyrancığım ekmeğini kıza. rttmdı, soğumasın. A Namık - bey, otuz ÜÇ yaşında iken, Neyranın annesini sevmiş ve almıştı. Kâmran orta hallı bir silenin kızı idi Çarkçı yüzbaşım olan 'Dabası henüz genç denebilecek bir yaşta, veremden Ölmüş ve karısıyla kızma Beşiktaşta küçük bir evden başka Dbir şey birak. mamıştı. Zaten bu v de, hasta- hği esnasında terhin edilmişti Ellerine geçen maaşla, bilhassa borçları olduğu İçin geçinemi- yecekler Kâmile hanım, konukomşuya dikişe gitmek mec- iyetinde bulunmuştu. Kâmran yetim kaldığı zaman on altı. yaşında, vaktından evel boy atmış, serpilmiş, çok güzel bir kızdı. Babasının - sağlığında, bir kaç sene kadar mektebe gitmiş ve gazete Ookuyacak, mektup yaza- Galatada Ünyon £ İmıın(l."dvrl rde aevnle n kim a Beyoğlu - 2003 4g EmEm u aaamanın — | Yıldızların en dilberi MARİA | JAKOBİNİ, Erkeklerin en gü- | Zell JAN ANJELO, Eserlerlit eh mükemmeli olen | Vera Mirçeva | ğ Filminde pek y | Melek sinemasında ' ADĞ e tir 26 d, nda van Mosijoukine Çarın Yaveri —-—__- &lek sineması müdüriycü Rm bafın her gün — ssat 1430 Mmatinesiade a v KÂBUS ( Lö Vertij) filmini, diger matinelerle suva- relerde Madam Dö Pompac'ır Filmini / göstermekte olduğunu Mühterem ehaliye arzeyler. Bu Akşam ve yarın akşamn FRANKARDİN N San uvunları. SA KARAR T A MT ALAY Yıldızların en dilberi MARİA JAKOBİNİ, — Erkekterin en | güzeli JAN ANJELO, Eserle- | Tin en mükemmeli olan | Vera Mirçeva | Filminde pek yakında | Melek sinemasında endam edeceklerdi! İ bilecek kadar bir malümat edinmişi. — Komşu — kızlarındar tedarik ettiği her nevi het çeşir romanlarla ilmini artıracağın Zannetmiş, genç — ve — tecribesli ne zehirli — hülyalar. ne gözyaşı döktürücü heveslerk dolduğunu farketmemişti. Bazı günler annesınin müşteri- lerine beraber gider ve prova- larda ona yarbım ederdi Çok delalar zavallı kadmer Hezin geceleyin evde de çalıştığı vaki olurdu. İşte o zamanlar, Kâ- mranım, isaf edilememiş süs heve inin dikmekte olduğu kumaşlara —sarılıp bürünmesi ve tekmil endamını göstermeğe ki- ağının n | fayet etmiyen siyah çerçeveli ay nanın önünde eğilip, doğrulması çok hazindi. Bazı apek — çarşafları kendine okadar yaraştırir, onları ” okadar becimserdi ki. annesi alıp bobçar ya sarmak istediği zaman gözleri yaşarır, İstemiye İstemiye — yavaş (Bitmedi ) dddi a lli eli eee et ee eeei aNÜ Dd e Ca $ dÜi d

Bu sayıdan diğer sayfalar: