3 Mart 1929 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 6

3 Mart 1929 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

f iea 2 id Kapıdan baktırır, yaktırır kâzma, Gösterdi kendini mart be hemşeril Cemre düştü diye deftere yazma, Kışıı yüzü bu yıl kart be hemşeri! TT Buzlar arasında sıkıştı İlman, Siberya çölüne okuttu ferman, Soğuk bir taraftan vermiyor aman, Kömürü altınla tart be hemşeri! Tunadan kopan buz çarptı boğaza, Karada, denizde çok oldu kaza, Fatin hoca diyor yaklaştik yaza, İnanan yok ama, at be hemşeril STT T Zenginsen binersin otomobile; Bakmazsın ne kara, ne kara yele, Kokozsan zifoslar sıçrar da bele, - Berbat olur önle art be hemşeri! ,| . . le *Dünyayı beraber dolaşalım | lsp.'ı nva |Ş Avrupça kıt- asının gar- bindeki ya- İrim ada ü- Si zerinde sı- cak ıklimli bir memle- kettir. 1576 da ilan edi- en bir meş- y rutiyetle idste edilmektedir: Erağisinin! büyüklüğü 305 bin - kilometre murabbamdan biraz fazladır. Nülusu 22 mil- yondur. Resmi dini katolikliktir. Mebusan meclisinde 404 Ve Ayan meclisin- " de 369 âza vardır. * İspânya bir çok tarihi veak'alara sahna "_’ olm :ş &&ki bir memlekettir. Merkezi yukarıda " zarasından bir. kısmını, kralın sarayımı ğ gördüğünüz Madrit şehridir. Meşhur şehirleri dir. — Sevilla, Barselona, Kordo, Valar Bunun üzerine Nev- fel adamlarıyla Leyla- j nn babasının — taraf- tarlarına hücum edi- yor. Mecnun da — bu muharebeyi seyrediyor. Garibi şu ki Mecnun kendisini — sevgilisine kavuşturmak lerin venilm gilisinin tar nın — galip istiyor. Nevfe man her yerde muzaf- | fer ölürken bu — seler düşmaninı — yeneme- mesinin sebebini bir türlü — anlhıyamıyor. Acaba bir kalbi temiz adam öbür tarafın zalerinemi duaediyor, üpheleniyor. Vaktile Berlinde bü- | yük bir balo verili | €u- Bir almanmi İyı, mektepten | ! çıktığını tahmin ettiği Pgenç bir yaklaştı. mülâzıma Mülâzımın göğsünde payet kıy- metli taşlarla sürlü bir nişan parlıyordu: —Söyle bakalım | £ mülâzm elendi, dedi, bu göğsündeki nedir? | — Mura sa bir nışan | miraleyım. — Fakat bu bir al- man nışanı değil. — Evet miralaıyım, İngiliz nışanıdır . Etrafındakilör Mec- nunun böyle dua et- mekte olduğunu söy- lüyorlar. Nevlel de: - Mademki Leylası- na kavuşmayı istemi- yor. Ben de gâlip ge: Tirsem bile, bir. dâha -eylanın adını, anmı- yavım! diye akdediyor. Nihayet askeri gelip geliyor. Leylanın ba- bası nevfelin huzuruna gelip: — Kızım - nikâhlıdır. bir kadına iki köca ayıptık. Fakat istersen onu kentdin al da Mec- nuna vermel! diyor. hx ge a aen İKi ttamvay Çürp ş! Beyoğlanda ” gelen * SA 112 numi tramve y Karaköy ollan çık erı giden mış ve yuük l!Ul“'(ll'ı'ıll İİ'(İI“V&!)'İ:İ çarpışmış. 112 numaralı tramvayın ön taralı harap olmustur. Aşığında olanın... Tophanede teblebici O>man' hamal Hasan 4 Vol:—ıl:ı in câmabı R's muharrirlerinden H, biri hayvan hisle- rine dair bir kitap yaz- ç mışti. — Bu kitap Fransızçaya terceme — olunduktan sonra meş'mur Voltaire e “Nasıl buldunuz?,, — diye sormuşlar. Voltaj. re şu cevabı vermiş. — Muharriri âlim — adammış, yalnız ahpap- — Jarının hissiyatına pek — vakıf olamamış. Bedbinlik ı_ İki arkadaş konuşu- yorlardı: * — —Birader istikbalimi —- çok karanlık görüyo- — güm. Ensonunda ancak, [ dilencilikle geçinece- ğim sanıyorum. Öteki mahzun mah- zun cevap verdi: — Benim o kadar da ümidim yok ya, çünkü dilencilik bile elimden gelmez. İnce hasap Ali_ Efendi Veli Efen- diyi ziyarete gitti. Baktiki evin dıvarları pis berbat bir halde,, — Yahu, dedi, yarım okka kireç alda şu dı- varları bir badana et! Veli Efendi hiddetli | edeyimde dıvarlar ka- | cevap verdi: — Yo, birader, odalar zaten küçük, badana — YaPl! Sara bu nı- | ve kel Ai aşıkla ku- şanı kim verdi baka- |maroynarlaricen kavga yım? —Büvyük validem. —Büyük validen mi.. Kah, kah, kah.. Büyük validen ha?! İsmi nedir bakayım. — İsmi, Viktoryadır, İngiliz kraliçesi Vik- torya.. Meğer bu genç mülâ- zım Alman prenslîr'ıı— den biri imiş. Miralay- | © karmışlar, birbirleri- daki mahcubiyeti dü- Yi yaralamışlar. şünmeli. Behey Gafiller, ku- mar, en sı_ll:'ıb_fıl.u gqs- Imlaşsın odalar biraz ::şnb;'!ıel;::" :2 nl:öv'î:— daha küçülsün, öyle | ce aşığında olanın ka- HüRi, şığında çıkar. E U Ai l 6 | 2Nevfel bakıyor. ki Mecnunla doğru dürüst konuşamıyacak, — he- men atını sürüp uzak- laşıyor. Mecnun da ba- şını alıyor. gene dağ- Nosfaf; - B biyle sayçı sızça .ş yapamam. Ben bir hastayı iyi etmek bir sevdalının yarasına merhem sürmek isti- yordum. Heyhat gör- dün ki bu derdin de- vası, bu hastalığın ilacı yokmuş. diyor. Nevfet memlekitine dönerken Mecnun onu yolda yakalıyor. Bir ivlcaç gün evelki duasmı usutup kahramana so- | ruyot: — Hanirvadin? Sen beni Leylama kavuş- turmak için söz ver- medin mi? yerde ayağına zincir vurulmuş ihtiyar bir esire rasgeliyor. — senin — kabahatin | ne de bu hale girdin? diye soruyor. O da cevap veriyor: Ben bu zinciri het kes bana acısın da beş on para versin diye takıyorum, Ev ev gezip dileniyor, ço- luğumun, çocuğumun nafakasını — çıkarıyo- rum. -Bitmedi- dJimnastik Jimnastik vücudun sihhatte büyüyüp serpilmesi için ya- pilacak hareketlerdir Nasıl işleyen demir ışılarsa ikol ayak .hareketleri yapan vucutta Öyle canlanır ve kanlanır. lara düşüyor. İssız bir | $ Neles alsan rüzgât sanır, gölgeyi canavar sanır: — Korkak adam! ŞEn üstünde, şem- siye, hadi bin git ereye: — Yelkenli sandal!? $ Yerden biter, her gün ister, her gün ister — Ekmek! $Simsiyahtır özü, doymak bilmez gözü: — Kara toprak! $Dumandır. sefası, pek çoktur cefası: — Tütün! ŞHasretli kovuştu- rur, dargın barıştırır: —Bayram. —a Üç Sarhoş kadı- nın yaptıkları Evelki gece Şehzade başında Millet tiyotro- suna üç şarhoş kadın yanlarında bir Efendi olduğu halde gelip bir loca almışlar. O sırada ince saz ça İiyormuş. Hanende ga- zel okuyormuş. Tenbel tenbel oturan vü- cutta rutubette kalmış demir gibi paslanır, solar, sararır. Jimnastiğin en iyisi İsveç Jimnastiği dedikleri kol, Bacak, gövde, iyilip, kalkma hareketleridir. Merdivene tırmanmak, gülle kaldırmak, iki kol demiri üstünde taklak atmak gibi hareketler Alman usulu jim- nastiktir ki biraz tehlikelidir. Açık havada yürümek, top, tenis oynamak, kürek çek- mek jmnastiklerin en iyile- rindendir. KöüR a Sarhoş kadınlar aş- ka gelip «Aman allahb diye feryadı vermişler, ve nare atmaya başla- mışlar. Tiyatro müdürü bun- lJarın herkesi rahatsız etmemeye davet edin- ce onu dövmüşler. Gelen polis memur- larına da karşı koy- — duklarından yakalan- — ;Jıvi n

Bu sayıdan diğer sayfalar: