22 Nisan 1929 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

22 Nisan 1929 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

4 .Vı —Iglıir, Meza,h, E(;bijuıt! ' * Millivet *ASRİN ÜMDESİ *MİLLİYET.TİR 21 — Nisan 1999 BUGÜNKÜ HAVA Rasathaneden aldığımız malü- mata göre dünkü hararet Azami 19, asgari O 1L Bugün rüzgür hafti ve mülehavvildir. Hava açık olacaktır; FIKRA Bir Frenk müellifi için Son günlerde Istanbuldaa bir yıldız gelip geçti. Fakat, bu bir sinema yıldızı değli; öyle olsa Ydi, zaten, beyaz bezin Üstün- deki gırıtkan gölgesini herkes seyretmeğe giderdi. Bu yıldız bir edebiyat yıldızı Idi; safi zekâ #ati rub olduğu İçin kimseye görünmeden geçti, gitti. Fram- sanın en — namlı ediplerinden, Andr& Maurois'dan bahsetmek İstiyorum. Henüz ellisine basmamış olan bu genç müellifin otaz kırk tilde varan eserlerinden yalnız bir kaçı Türk ammesine malâm olsa gerektir. Ezcümle, “Disra- eli” adını taşıyan kitap- ki meş- hur İagtliz. Başvekili — Lord Beaconsfield'in roman tarzında bir tercümcihalidir - hemen her sımfa mensup İusan tarafından ayni lezzet, ayni zevkle okundu; hatta Ankarada Hakimiyet ga- zetesinde nefis bir tercümesi bile neşredildi. Roman tarzında bir. tercümei hal dedik. Andre Maurols, esa- sen bu şeklin mucidi gibidir. Ondan evci, gerçi roman tar- zında tarih yazıldığı vakidir. Fakat, tarihe karışmış, her han- gi bir hakiki şahsiyeti alıp da oodan bir hayali roman kahri- mamnı yapmak usulüaü İik deta alarak Maurols cazibeli ve mu- nis bir muvaffakıyetle tatbik etti. Bütün edebi tarzların, bütün edebi nevilerin sıkılıp sıkılıp posası çıktığı bu devirde Avru- pada yeni ve taze bir çığırın kâşili olmak epiyce mühim bir keyfiyettir. Gerçi garabete düş- mek ve ammeyi bir kaç zaman hayrette bırakmak şartile bazı tubaflıklar iİcat etmek bugün herkes için kabildir. Lâkin Ma- urols bu göz kamaştırıcı ve ge- lip geçici edebiyat hokkabazla. madan biri değildir. Roman tarzında tercümel hal, roman tarzında farih, kökleri ta lik devirlerln vak'a nüvislerine ka- dar dayanan ve salikleri ara- sında Su€'tone Plutargue - gibi büyük şahsiyetlerin adım sayân asli bir an'anenin mahsulüdür. Maurols bunu yoktan İcat etme- di, yalnız buna yenlden hayat wermekle kaldı denllebilir. Andre Mavrois, İngiliz ale- mine mensup bazı dikkat kapıcı simalara hemen aktıle/ bir rdikten sonra, şimdi de on kuzuncu asrın en İhtiraslı, en acayip, ca esrarlı şahsiyetlerin- den biriae. Lord Bayron'a ellerini uzatıyor. Istanbula gelişinin ye- güne sebebi bu müheyyiç şalrin, yüz yıl evel buralarda birak- tığı izlerinin üÜzerinde yürümek lliyet, İn edebi tefrikası 35 (Leylâ) şüphesiz yüksek tahsil görmüş, bir erkeği saptetmenin yollarını öğren miş akıllı bir kızdı. (Suat Naci) nin burada boş kal- mıyacağını, ufak tefek ma- ceralar geçireceğini pek tah min etmemekle beraber (Sa c bağ) güzelinin mektubu- nu eline geçirdikten Ssonra bu tahmininin yanlış oldu- #unu anlamakta gecikmedi. Ve ince düşünüşlü bir ka damı hissiyle bu vaziyete da- ha hesaplı bir pilanla muka bele etmeyi münasip buldu. (Suat Naci) burada genç- | iresine getirip Şarkın bu alnı s1'4 uzun zaman teshir edemiye- dolayısiyle | ra sıra altınlı, kolları altın bile- ceğini tahmin etti ik, bekârlık Köy hekimi MİLLİYET PAZARTESI | arzısudur. Maurols, yakında, günün aydınlığına çıkaracağı kahramanın İzleri Üstünde yü- rürkea, onun geçirdiği mace- ranın bütün — raşelerini kendi ruhunda hlesetmeğe çalışıyor. Keşke, her müverrih tarihini yazarken bu edebiyat adam kadar, isübet ve hakikat gusuna düşebllse Idi... irme kadar canlı kadar ilmi bir san'at haline girerdi. Yakup Kadri FELEK Aldatma ! Abidin Daver bey biraderi- miz dün bir şeyden acı act şikâyet ediyor. Bilmem nerede (200) kadın aldattığı için bir erkeği tevkif etmişler, Daver bey diyor ki: 200 kadın aldatan erkek tevkif edilsin de neden ( 200 ) erkek aldatan kadın - tevkif edilmesin ? A efendim ! Evvelâ erkekler aldandıklarını itiraf etmeyi onürlerine yedirip te söylemez- der ki: Kaç erkek gösterebilirsi- niz ki aldandığını - itiraf etsin. Saniyen, 200 erkek aldatan kadın da pek yok gibidir, çünki 200 adedine varıncaya kadar içlerinden birisi temizler. - İşaret kulesi Vaktile altı kol ahçı iskam- biline çok merakım vardı; ara sıra arkadaşlarla toplandıkça oynardık. Ezminei kablettari- hiyeye ait bir oyun olduğu için bilmem siz bu oyunu bilir misiniz ? Bu oyunda esas elindeki kazları hasma çaktır- madan kumandana bildirmektir Şimdi Karaköydeki işaret ku- lesinden bahis geçtikçe aklıma diti kol iskambil geliyor. Ger- çek! Bu garip kulenin Kara- köydeki işi ne olacak? Şim- dilik bütün oradaki gayrıbedi! dükkân tezgâh, elhasıl her şeyden daha-ilerde daha bedil bir iş mi görecek ? - Rivayete nazaren kulenin tadili lâzım imiş. Kimseyi tenkit için değil, sırf bir. tesadüfe işaret için söylüyorum. Bizde hiç ekşiksiz bir yeni şey yapılmıyacak mı? FELEK İLÂN Beş bin takım mamul çamaşır kapalı zarf usulile mubayaa e- dilecektir münakasa 27 Nisan 929 Cumartesi günü saat 10 de İstanbulda Gedikpaşada jandar ma imalâthanesinde icra edile- cektir şartname imalâthanede tevzi olunur teklifnamenin tarzı imlâsı şartnamede münderiçtir. Kelepir Doç otomobili Mükemmel bir halde ve ely- evm Taksimde Milli garajda bulunan bir Doç otomobili satı- lıktır, İstanbulda Dördüncü Va- kıf Hanında ikinci katta 5 nu- EKirci Edebiyat Eski kitaplarımı karıştırıyor- dum. Birinin içinden bir - kağıt düştü, Sık yazılmış bir kâğıttı bu, altında da Cemaleddin Na- ha çalışkan talebesi. Bir gün, edebiyat hocamız bir tahrir vazifesi vermişti. Mevzu: — Almanyadan bir! mektup almanca bilmedi. için, arkadaşları- nızdan birine gönderip, terceme Bu mevzu güç değildi. Eve gelir gelmez hemen — vazifemi yazdım: «Muhterem kardeşim; şu mek- tubu türkçeye terceme edersen | sana müteşekkir kalırım. Hör-| metlern. Ertesi gün vazifemi hocama verdim. Okudu, sonra bana sı- fir verdi ve çıkıştı: — Kırk senedir hocalık ediy- orum senin gibi talebeye rasgel| medirı. İki kelime ile işin için- den çıkmışın. — Söyliyeceğimi söyledim efendim. | — Bu işin arkadaşmıza zah-| met vereceğinden bahsetmemiş- ; #in, — Bu tercemenin arkadaşıma zahmet olacağını bilseydim, o- | na yazmazdım. — Şunun verdiği cevaba bak. ** Peki, kendisinin Almancayı eyi bildiğinden de bahsetmiyor- | Ün, .. — Luzum yoktu. Eğer alman cayı bilmemiş olsaydı, mektubu terceme etsin deye ona gönder- mezdim. — Sersem!, ... Ya kendinin Almanca bilmediğini neden yaz mıyorsun? — Malumu ilâm kabilinden| olurdu. Almanca bilseydim mek tubumu kendim okur, kimseye terceme ettirmezdim. Az kaldı tokadı yiyordum. ., Hocam hiddetini güç tuttu ve bana, sınıfımızın birincisi Cela-| leddin Nafizin vazifesini verdi: «Oku! dedi, oku da, hem sen is- tifade et, hem arkadaşların et-| sin!'» Okudum: «Muhterem dostum. Sen ki, Arminiyüsün lisanmı bilmekle bahtiyarsm, ve ben ki maalesef türkçe ve biraz fransızcadan başka lisan bilmem... » Böyle tam 4 uzun sahife o- kudum.., ve bir kopyesini çı- karıp eve getirdim, sakladım. *.. Bunun üzerinden seneler geç- ti. Celaleddin Nafiz bir kaleme başkâtip ben de muharrir dum. 20 sene sonra, tanidiğim bir Alman kadınından bir. mektup aldim. Almanca bilmediğim i. K HikÂyE vazifeleri çin, mektubu terceme ettirmek üzere bir arkadaşıma gönder- dim, ve bir de mektup lefettim. Celaleddin Nafizin eski edebi- yat vazifesini aynen kopye et- lim: «Muhterem kardeşim. Sen ki Arminiyüsün Hsanını bilmekle bahtiyarsın ve ben ki bu lisani bilmiyorum, sana bir zahmet ve- receğim. «Dün sabah henüz uyanmış, yorganlarımın altında tatlı tat- h ıennııyvn'lıııı ki, bir mektup iler. «Almanyadan gelen bu mek- tubun bende uyandırdığı teces- süsü anlarsın. .. » Bu minval üzere 4 sahife yaz- dım. Arkadaştma gönderdim. #* * On beş gün cevap çıkmadı. On beş gün sonra yazıhanesine git- tim, kendisi yoktu, — kâtibiyle görüştüm. Dedi ki: — Vallahi efendim, mektu- bunuzu aldı, biraz baştan, biraz ortadan biraz da sondan okudu sonra yırtıp sepete attı.. Bu aralık arkadaşım geldi: — Söyle, dedi, ne istiyorsun? Anlattim. Fena halde kızdı. — Yahu, sadece şu gönderdi- ğim mektubu bana terceme &- dive diye yazşa idin olmaz mı- ydı?... / Nakleden SELÂMİ İZZET İLÂN 18 ilâ 20 bin metre kışlık el biselik kumaş kapalı zarf usuli- le mübaya edilecektir münaka- sa 27 Nisan 929 Cumartesi gü- nü saat 14 de istanbulda gedik paşada jandarma imalâthanesin de icra ediletektir. şartname i- malâthanede tevzi olunur teklif- namesinin-tarzı imlâsı şartana- mede münderiçtir. 1İSTANBUL YATI MEKTEP. LERİ MÜBAYAA KOMİ- SYONUNDAN: Gazi paşa “yatı mektebinde — bir kıt a keşifnamesi mucibince yapıla- cak bazı tadilat kapalı zarf usulile münakasaya konulmuştur. İhalesi 25/4/929 Perşenbe günü saat 16 da Ortaköyde Gazi paşa yatı mekteb. müdürlük dairesinde icra edilecek. tir. Talibler 7/5 96 nisbetinde ki mu vakkat teminatlarını fındıklıda Gü zel san'atler akademisinde yüksek mektepler muhasebesine tevdi - iyle makbuzunu teklif zarfı içine koyma lıdırlar. Teklifler Perşenbe günü sa- at on beş buçuğa kadar komisyon re- isliğine verilmelidir. Şartname, ke- yifname hergün Ortaköyde Gazi pa- Şa yatı mektebinde komisyon katip- liğinde görülebilir. Serrmelimüeiee ci üü Kiralık depolar Galatada Azap kspuda ve İstan- bulda hulunan ve depo ve fabrika ve bilhassa tütün deposu için pek elverişli olan depolar pek münasip şersitle kiralıktır. Telefont Beyoğlu 342 ve mürecadt . maraya müracaat olunması. Bürhan Cahit (Suat Naci) nin burada gönül macerası geçirmesine | imkân yoktu. Onun ruhunu anlıyacak kızın burada ne i- şi vardı. O, her halde geçici bir köy aşkı peşinde oyala- nıyordu. Onu bu sevdadan vaz geçirmek pek kolaydı. Genç kız. bunu düşünmekle büyük aşklar tarihinde (Napol- yon) nun (Mısır) daki meşhur Macerasını hatırladı. (Napolyon) (Mısır) da jene- ral olarak bulunduğu zaman şeh lerden birinin (Zeynep) isminde esmer güzeli kızına meftun ol-| muş, onu teşkil ettiği harem da- nüller zaptetmekte de o derece kudreti olan (Napolyon) bu iş- vebaz Fransız kızını da harem dairesine ilâve etmekten kendi- ni menedemedi. Genç ve fettan (Paris) li ha- rem dairesinde -kendisine şid- detle rekabet eden bu Şark gü- zelinin (Napolyon) nun göulü- nü nasıl çelidiğine hayret etme di. (Zeynep) in örgü örgü saç-| ları, sarı çedik pabuçları, bük- Tüm büklüm kâkülleri ve sırma- h cepkeni, başkalık, fevkalâde- lik arayan büyük adamın zevki ne gidiyordu. Bu esrarengiz nok tayı keşfeden gönç Parisli ka- dım (Zeynep) in bu hususiyeti- ni ortadan kaldırmak için evelâ onunla samimi bir dost oldu. Kendisi yüksek bir kadın değil di. (Paris) te terzilik eden or- tacıktan bir kızdı. (Napolyon) için evelâ attı. (Zeynep) artık tamamiyle bir Avrupa güzeli olmuştu. Ve (Na polyon hariminde bunlardan o kadar çok vardı ki büyük adam sırf Şarklılığı, hususiyeti — için boşuna giden bu Nil yavrusun- dan artık bir şey anlamaz oldu. Nihayet (Mısır) ı bu ateş göz lü esmer güzeli harem dairesin- deki © büyük mevkiini kaybetti. Ve bir gün kralın emriyle baba- ,sının evine jade edildi. (Paris) hi terzi kızı muvaffak olmuştu. En kuvvetli rakibesini ortadan kaldırdıktan sonra uzun zaman (Napolyon) un gözdesi olarak hüküm sürdü. Bu macera büyük aşklar ta- rihinin en canlı bir safhasiydi. Ve (Leylâ) bunu hassas bir ka dın dimağıyle o kadar iyi sakla mıştı ki şimdi Anadolu içinde sevdiği gencin böyle sâde ve mahdut kasaba kızlarıla mace-|li; raya giriştiğini hissedince bir- böyle maceralara girse bile Zikli, kırmızı çuha şalvarlı güze- yakibesinin bu hususiyetini sön | denbire bu hadiseyi hatırladı. sunlarla sıkı surette bağla- iamazdı. Mamafi genç kız yer ihtimale karşı silâhmı tüyvetli intihap etmekten lliyle yaşamağa başlamıştı. O sırada ordu. zabitlerinden |birinin- (Paris) ten yeni gelen metresi, fettan bir Fransız dil- igözüne ilişti. Kal | dürmeyi düşündü. Ve (Zeynep) buna okadar samimiyetle inan- dı ki yavaş yavaş bileziklerini Attı, saçlarını Avrupalı kadın ibi b ladı e Rakibi kimdi, nasıl bir kızdı, yahut bir kadınıdı bilmiyordu. Elinde düşmanına ait yalnız bir iki satırlık kâğıt vardı. Bu iki eet BBSdn N va eramakkAklökikeke (KaN tz ki 24 Nisan Çarşamha akşamından ALHAMRADA RUS Mümessiles: BİR EMLİK VE ETTAM BANKAĞI yesi 20,000.000 Türk lirası İnşaat ve Emlâk üzerine müsait şeraltle Para ikraz eder Bitmam Danka maanelili Istanbul Şubesi Bahçekapı Telefon Istanbulı 3972 Ecnebi memleketlere giden tüccar ve seyyahlara Banka Kommerçiyala İtalyana dret) Travollers (Seyyahin çekleri) satar Lirt, frank, İngiliz Ti sı veya doları frank — olark satılan bu çekler sayesii d nereye gitseniz paranızı ke- mali emniyetle taşır ve her ezaman islerseniz dünyanın her tarafında, şehirde, otell- erde, vapurlarda, trenlerde bu çekleri en küçük tediyat için nakit makamında kı ylıkla istimal edebilirsiniz. Travellers — çekleri bakiki kahbinden başka kimsenin villaanmayacağı bir şekilde tertip ve ihtas edilmiştir. 7 Belediye reisi Belediyelerin nazan dikkatine: Emaye grebani numaraları 25, Galvanize numaralar kabartma 9, sokak Jâvhaları gelvanize 45 kuruşa makine ile boyanarak imal edilmekte ve sür'atle gönderilmektedir. ) ANADOLU SİGORTA ŞİRKETİ Türkiye İş Bankası tarafından teşkil edilmiştir. Yangıu - Hayat - Nakliye - Kaza - Otomobil - mes'ullye- maliye Sigortalarım kabul eder. Adresi 4 üncü Vakıf han istanbül AŞKI İGİT HELM Şbl!ıADlı' BAŞINDA HİLÂL SİNEMASI Dün akşam pek büyük rağbet gören EMİL. YANİNGS in temsil etmiş olduğu ZAFERDEN BOZGUNA SON EMİR filmine devam edilmektedir. * Programa ilüve olarak Komik Tombulla İsmall efendi , bülbül Hafız Ahmet bey sazı, dans, bale, ve varyete heyeti iştirak edecektirler| LA BEL HELEN ÜOYÇE ÖRYENE BAKK 'Tesis tarihiş 1006 Müessisleri; Dresdner Bank. A, Şafhavzenşer. Bank, Frayn Nasyonal Bank For Doyçlanı. Ş |da Sarı Lütfi mahallesir İN |rutiyet caddesinde 191-İ ; :[Şehremaneti ilâ0 Şehremanetinden: K dükkânlar Mercanda nezareti caddesinde 40, B? 'ta Vezneciler caddesind Şeyh Mehmet geylani B zarı caddesinde 140-142 |Hocapaşada tramvay C4t de Mariça Oteli altındâ vaşça Şahin mahallesind mecilerde 1 No. dü Beyoğlunda Firüz Ağa M ve caddesinde 21, 390 NO tan mahalli kiraya verM açık müzayedeye kı 13 Mayıs 929 tarihinde ” olacaktır taliplerin şartff görmek için her gün müzü ye girmek için mezkür Levazım müdürlüğüne ri. ... Şehremanetinden: Bi da Kamerhatun Galatasaray karşısında 19 yoğlunda Sarılütfi Meşrutiyet caddesinde drköyünde Cağfer ağa ll sinde muvakkıthane mej” da 1 No. dükknlar kiray mek için kapalı zarfla MÜ deye konmuştür. Tıliı:ıg:! tname almak için her e | İdare merkezi; Berlin Şubeleri; İstanbul, İzmiz, Hamburg Galsta kisem telefon nümrosuş Beyoğluş 247, 248, 984. 985. İstanbul kısmı telefon - nümro- Su; İstanbul 2842, 2843. Deposu, — İstanbulda — tütün görbrüğü, telefon numrosu, İstanbul 3227. Bilamum — banka — muamelatı uno ve busust kasalar — icar 8 racar. Za ZANAKURUSUNU — || ve diğer haşaratı LDÜRÜ KOKUSU SIHHİ VE LÂTİFTİR Satilik İnekler Kırım cinsinden — satılık sütü inekler ve boğa Kartal Maltepesinde Bağdat caddesinde 40 numaralı Ku- leli koşkün ahırlarında toptan satı- kktır. Müracast edilmesi. Doktor A.KUTIİYEL Elektirik makineleriyle belsoğuk- luğu, idrar darlığı, prostat, ademlik- tidar ve bel gevşekliği, cilt ile firen- | giyi ağrısız tedavi eder . Karaköyde | Börekci fırını sırasında *N* 34 4 zım müdürlüğüne gel teklif mektuplarını da îİlı nü olan 13 Mayıs 929 günü saat on beşe kadaf kür müdürlüğe vermelerk ERU » Unkapanı Caddesinde î nan ve 120 Hisseden $8 sesi Emanete ait olan * 8 yeni No, dükkânın icrâ ceğinden talip olanların ılj 11 inci Cumartesi günü te daire Encümenine mi ları ilân olunur, d ... Şehremanetinden. M3$”' sasının tamiri için lüzül 488 metro mik'ap Ocak * kapalı zarfla münal muştur, Taliplerin şartfi mak için her gün levaz? dürlüğüne gelmeleri vt mektuplarını da ihale £ 14 Mayıs 929 Salı günü, Şehremanetinden: naları münakasası Be! tih, Beyoğlu ve Üsküdâf lerinden toplattırılan SÜP | lerle lağımlardan çıkadi harafat ve kara ağaç M sında kan tahammürat! ( kembe muhteviyatı ve denize dökülmesi n münakasaya konmuştuf” ' lerin almak iÇ gün levazım müdürli meleri ve teklif mektuP ihale günü olan 15 Çarşamba günü saat op? dar mezkür müdürlüğe /| İLÂN ç 200 Hlâ 210 kilo kinİt g prime kapalı zarf usulil€ | yaa edilecektir. münak# g) 929 pazartesi günü Sat ) Istanbulda Cedikpaşada İfP imalâthanesinde icra şartname — imalâthanedefi olunur. teklifnamenin artnamedeş münderi çL — |vermekle beraber şeklini, çehre- | tı. (Suat Naci) ona isyan etmek sini ifşa etmiyordu. Netice şuy-|hatta istiskal ve hakaret etmek du ki (Suat Naci) yi — burada meşgul etmek isteyan yine bu- ralı bir kadındı. Ve buralı bir kadın demek 2- vuçları kımalı, saçları — örgülü, tefaruk kokulu, basma - entarili bir mahlük demekti. (Suat Na- ci) gibi (Istanbul) un en şık ve zarif kadınlarını tanımış bir gen ci bu seviyede bir kızın teshir etmesine imkân yoktu... Ve (Istanbul) un b uhoppa, bu kek- Hik ruhlu gencini zaptetmek i- çin ona onun zevkalacağı, onun anlaya bir şekildegörünmek ona iptidailiğin, kınalı örgülü saçların gülünç olduğu- nu anlatmak lâzımdı. (Leylâ) bu fikirle bu akşam onu bir balo kıyafeliyle karşı- lamağa karar verdi. Ve giyin- süslenmenin bütün ince- meni uğraştı, muhteşem bir bar ka- d lendi ve anlayışlı, hassas erkekleri tütün - kokusu almış bir fil gibi azdıran o müt- hiş (belsezon) kukusunu kana kana sürdü. ÖL ARÜYÜRÜĞAMR CÜ ellerin, | fikirleriyle içeri girdiği halde bu manzara ve bu kokuüyle al- tüst oldu. Yukarıya çıktıkları 'zaman süt kokusuna yaklaşan bir yılan gibi genç kıza sokul- , sokuldu, şuurunu kaybetti. Kolları açıkdı, dudakları titre- di ve bir külçe gibi genç kızm göğsüne düştü. (Hatice nine) nin aşağıda, yemeğin soğuduğunu haber ve- ren sesi onlara kadar yetişmese- ydi bulhran, bu mestedici “ aşk sahnesi daha çok devam edecek- ti. Aşağıya indiler. Genç adara (Leylâ) nın çiçekler, tabaklar, kadehler, beyaz örtülerle hazır- ladığı bu temiz aile sofrasına o- turduğu zaman ne zamandanbe- ri görmediği böyle mutena bir sofra başında, çok güzel ve çok şık bir kadınla karşı karşıya, ye-| mek yiyeceğine inanrak şen ve mes'ut gevezeliğe başladı. (Leylâ) geç kaldığını söyliye| “rek (Hatice nine) ye izin ver- mişti. Yemekte kendisi servisi yaptı. Ve beraber içtikleri şarap aha ereRe Sizelasell İkendi deher şeyi (Leylâ) zaferinden * bütün maharetini gö ) çin beraber getirdiği y gramofonunu kurdu. d #' un bir çok yeni şarkılaf” l Bunların içinde (Suat Tp (Istanbul) dayken di? landığı bir çok şarkılâf "gi dı. Müsikiyle kokunüt gi elindeki tesiri ne mü”* Genç edam sevdiği o dığı musiki ve özlediği larla başbaşa kalınca * neş'elendi ki bu hücra * kalbini ve hayalini dol€ tün tesadüfleri, katleri unutur gibi oldu. (Leylâ) zaferinin gi | n ”| / | ııı | Gençlik raşeleri tatli »Ü rüzgari gibi ikisinin Ü etini ve kemiğini ÜrPET ) nin de yardım ettiği ” pti lezzetâlemi içinde bir kuldular. ılîllzri v rini bulmakta g ki saat sonra k"".": ve alçak tavanlı eVi b aşk ve garam K aesr ati

Bu sayıdan diğer sayfalar: