30 Nisan 1929 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

30 Nisan 1929 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ö A — el Ha nn el panaa Ü TT MİLLIİY ET tlizir, ASRIN ÜMDESİ *MİLLİYET.TİR 909 Nisan 1990 BUGÜNKÜ HAVA Rasathaneden verilen malümata şire dün azami hararet 25 , asgart 3 derece idi. Bugün hava kapalı mur muhtemeldir. FELEK Mücadele! Hayat daimi bir. mücadele- dir! Bunu bir ân bile göz — önünden kaybetmemeliyiz. İşte Emanet pahalılıkla mücadeleye karar — verdi. — Gazelelerimiz Bundan bahsederlerken. — Emanet harekete geliyor! diyorlar. -Şayanı dikkat bir — löftr. Emanetin harekete gel- mesi bu kader gayri tabil bir ' şep mi ki öonu sütunlara geçi- riyoruz. Lâkin her şeyden evel galiba Emanet, Ticaret odasile mücadele edecek, çünkü, İs- tanbulda pahallık olmadığını Hldia eden yegâne müessesedir. Sahibi ktmdir? K göre, muharriri ve “Estetik, üstadı A. H. Bey dünkü “*İkdam, da boynuz Tehine bir yazı yazmıştı, öku- dum, itiraf ederim ki dünyada Boynuz hiç bu kadar iyi mü- imemiştir. Üstat yazı- bu günkl şerefsiz n alıp, ona İlüyik ürmetle iade a 1 bilenlere diyor. Acaba - bu Tiya: evat kimlerdir ? Fasıl! Gazetelere- bakıyarum, orla- yak faslıdır. gidiyor, yi tekzip et miyor, Anlaşılan bu faslın ne hazin — olduğunu — bilmiyorlar. Frvabı temin ediyor: Dayak a Süzinak faslı havası gibi ka- | — curcuna keriz dirmış! . FELEK EDEBİ BAHİSLER arp elebiyatı İIspanyada., Bpanyayı- bize tansttıranlar İs - panyollardan ziyade - ecnebiler oldu. Bizim tanıdığımız İspanya Calderon, Cervant&s, — Göngora, A gibi emsalsız adamların değil Te Sage ve Bemmarchais'nin, Hugo, — Merimte, Th. Gauthier ve hazer Bizet'nin — yarattıkları büsbütün başka bir İspanyadır. Halbuki (- “yollara nazaran, — memleketlerinden böğseden ecnebi muharrirlerin cüm Jesi, Gnun hakiki — simasını tahrif etmiş ve ons dair bir sürü yanlış reltkiilerin revaç bulmasına sebep | ilmuşlardır. Yâni vaktile bizim başi- miza gelen İberyalıların da — başına geldi. Bizi htlâ kavuklu, şalvarlı ve kasaturalı ve İspanyolları da par- maklarına cakılı zilleri şakırdatarak Oyakıt geçirdiklerini zanneden — mil- yonlarca Avrupalı ve Amerikalı var. — *Milliyet, in tefrikası 45 | Silham “hassasi,ar | rahip sımıfının çürüttüğü Sisli ve yağmurlu memleketler sa kinlerinin muhayyilelerinde ne kor- kunç şeyler doğabilir! İşte füstinkür bir memleket sabibi olmanın, cazibedar bir ırka mensup olmanın mahzuru, işte //ham hassası Pek küvvetli olan — memleketlerin maruz kaldığı suitefehhlmler: sanat- kârlâr üzerinde yaptıkları tesir o ka- dear şiddetlidir ki bunların hiç biri o memleketleri öbjektif bir tarzda gö- remez. Bu Hibarla diyebiliriz. ki ikt Ispanya vardır: biri hahikt, digeri cenebi - sanatkârların — yaraınıkları İs- panya, Nasıl ki iki Türkiye — vardır: bizim bildiğimiz ve sevdiğimiz Tür- kiye ile ecnebilerin tahayyüil etrikleri Türkiye Fakar bunu — sultalakki —et * miyellen: bu, ancak şiir ve fusunla mehmul memleketlere nasip olur. Matüdfih, yane bu memlekedler- dir ki obfektif bir görüşe hepsinden çok layıktırlar. Çönkü, işaret ettiğim ihtiva — etmeleri için onların müstesna “hususiyetleri Olmalıdır. İspanya bu hususta fevka- lüde zengin bir saha teşkil ediyor. Umümi harpten sonra, © tarihe ka- dar öctülü —ve kapalı “ kalmış olan İspanya — birden — bire — bütün bir em olarak meydana çıktı ve Av- rupanin altkasını uyandırdı. Herkese hakiki — İspanyayı — tamımak — merakı geldi. Bu cereyanı medyun olduğu- müz” eserler nda — bu gün kü İspanyol edebiyanna — dair yazıl- miş ve bir kaç hafta evel intişar etmiş olan M. Jean Cassou'nun ki- tabi. vardır ki, ön altıncı ve on ye dioci asırlarda harikulâde zengin bir edebiyatı olan bu memlekette elyevm hakim olan edebi kıymetler hakkında gayet müfir malümar ihtiva ediyor( 1). M. J. Cassou'nun — eserinin — ilk faslı *1898 den evel ispanyol ede biyatına , aictle, — İspanya — tarihinde pek mühim olan bu son — müstemlekelerini Bu — büyük — felâke, vicdanında — ani hüsüle — getiriyor. edet edebi n islah ” etmek efsiz bir sene - içinde kaybeti mermnleketin bir uyanış O türihe - tesadüf , İspanyol, — rubunu mletin, çe imanaaz bir tahammülfe yan, Öetmiştir. XIX uncu asır ne bir Şair, ne bir. nasir yetiştireme: mişti. 1808 neklinden evel en büyük müvaflakiyetler kazanan nüsicler A, P. Valdes ve P. Galdos gibi toman cılardır ki birincisi Alphonse Daudei avarında muharrir, ikincisi Ve Zala'tın mükatlididir.. AFakat — 1808 nesli Unamımo, Azorin, Plo Baroja, | Rodel — Vallesinclan - gibi fevkalâde şahsiyetler çıkatıyor. Şeirler arasında Antonio Machado bilhassa temeyyüz ediyor. Bu devirden sonra gelen mu- hatrirlerin en yükseği hiç şüphesiz Blasco İbanezdir. Anatole France'in, *en güzel romanı, kendi hayatıdır. dediği İbanez — siyasetle ticaret yapmış, dünyayı — doluşmiş, her şeyden evel yaşamış olan bir muharrirdir. Blasco İbanez'i takip eden nesil İspanyol — edebiyatına — mühim bir inkişaf — temin ediyor. R.-P, de Ayala, J. Önteğiy Gesset, Eügenio d'Ors. Ramon Görmez de a Serna gibi muharrirler İspanya fikit haya- tnı “avrupalılaştırmışlar, ve Avrupa fikir alemine nüfaz etmişlerdir. M. Jean Cassou'nun gerek bti zümreye, gerek Unamınoya basrettiği sahileler, zaten edebiyat tarihlerinin en nelis- Terinden biri olan eşerinin müstesna bir kiymesi halz aksamını - teşkil () Jeart Cassou, Panorama de da Litterature Espognole - Naşiri; Kra, Paris. - Köy hekimi Bu asude hayat daha bir haf- ta devam etti. Bir gün Bucak hiye müdüründen gelen bil berle nahiye civarında olan cinayet hakkında tahkikat sapmak için müddeiumumi Su- at Naci, jandarma kumandanı tayvanlara atlayıp süratle ka- badan çıktılar. Doktor, hatta eve bir haber yollamağa bile it bulamamış |Giderken kestirme olsun diye | Bürhan Cahit gördü. Genç kadın atlıların geçtiğini gi irmişti. En kiki bir baş hareketiyle selâm- dı. Ve öndekilerin epey uzak- Taşmaların rak Genç kadın ona parmaklarnın uçlarıyle uzaktan sitemkâr bir selâm yaolladığı zaman Suat Na- | dir | gin bir adamsın. | mak istedim oğraşmış, | NOKTAİ NAZAR AÂhmet Cemal, kapıyı açtı, Saniye hanımı içeri aldı. Kadın çok maliçuptu. Bu ilk randevusu tavrı karşısında Ahmet Cemal de şaşaladı. — Size minnettarım hanım elendi. Gelmiyeceksiniz zannet tim. — Vadetmiştim, geldim. Fa- kat çok dürecak değilim, gide- ceğim. Heyecanlı, kesik konuşuyordu. Paltonuzü çıkarsanıza, ba- ŞINIZI açsanıza, « Pencereye doğru yürüdü. Ah- met Cemal — yaklaştı, mantoyü çıkarmak İstedi. Saniye — hanım haykırdı: — Eyvahi. Kocamt. Hakikaten — Saniye — hanımın kocasıydı. Ahmet Cemal - genç kadını yan odaya kapadı, sonra gidip kapıyı açtı. Merhaba Nüri ... gel baka cümlelerle ha. — Raharsız etmiyorumya — Bilâkis .. Nuri - bey, söze başladı : Seninle çok —mühim - bir möedle hakkında görüşmeğe gel- niyeye — dair bize gelme sözümü kesme. Söy- lemek — istediklerimi — söylemek pek kolay değil.. Üç aydanberi- karıma kur — yaypıyorsun.. İnkâr etme., daha — oturmadan Seninle — Musaade et.. —Sözümü kesme dedim yak. Sen güzel, sevimli, çapkın, zen- Senin gibi bir ahpabim olduğunu karıma tanıt- İlk zamanlar, sık geldiğin, bizi. ordan oraya davet ettiğin zamanlar bunu eski dosluğamuza hamlediyordum. Fakat nihayet karımı sevdiğini ve karımın da sana - lâkayit kal- mamağa başladığım sezdim. sık ediyor. M. Cassou'nun - kitabı. hara- getle tavsiye edeceğim nadir kitap- lardandır. - İspanyol ruuuna — nüfuz edebilmek için onu okumuş olmalı. Müellifin, bu gün yetişen genç İspanyol muharrirlerinde gördüğü en bariz vasıt, umumi bir “avrapalılaş- ma, dir. Bu ise İspanyol edebiyatı rat kar'i ve yüksek bir inkişaf dev- Tine doğru göttiğine delildir. — Fikir işlerinin hudutları ne kadar genişlerse © derece kıymet ve manaları çoğalır. Bu gün bir Avrupa rdebiyatı doğu: yor, Avrupada bir fikri birlik vücu- da geliyor. bedii kıymetler © birliğin |ölçüsiyle ölçülmeye başlayor. Onadoğcu giden bir edebiyat tekâmtil ecmiş canlı | vekanlı bir edebiyattır. Zemanın cereyan Jarına ve ihtiyaçlarına uymayan, onlar- dan bibaber kalan fikir hayutının ne intelektüci, ne bedli kıymeti olamaz. Hspanya fikir hayacının da bu yolu tutmuş olması her halde bir kazançtır. Reşat ? ne kada onun başına vurup — yaralamış, bayılmıştı. Uçüncüsü de bu kan- h: sahneden sağ kurtulmuş de- ldi. Köyün en babayiğit İikanlısı olan Mehmet efendi de sağ kalçasından derin bir piçak yarası almış, çok kan zayi ete- mişti. Suat Naci ile jandarma ku- mandanı, müddeiumumi — vak'a mahalline geldikleri zaman nı hiye müdürü, jandarma çavuşu, korucu Tosun çavuşu orada bul dular. Taze biçilmiş buğday tar lası bir mezbahaya dönmüştü. Yumuşak toprak akan - kanları olduğu belli idi. Kadının mahçup | : miş, ötei |ki de ağır bir tırmığın -sapiyle Ben de, Seniye de basit insan- larız. Cemal.. - Zengin değiliz, eğlenceden anlamayız... Bu güne kadar böyle şeyler görmemiştik. Köşemizde'oturuyorduk. Sen geldin. Ona rahat, kaygusuz, müreffeb hayatın ne olduğunu gösterdin.. Ama artık kâfi, artık hayatımız- dan çekil bizi gene köşemizde | rahat bırak.. Sen namuslü — bir | adamsın iyi bir “kalbin — vardır. Ben karmt çök sekerim. Ona artık zenginliği, tefahı, lüksü tattırma, birak mütevazi hayatımızı. yaşı yalım. Gözlerinin yaşını sildi : Gidiyorum-dedi. elini vic. danına koy - ve ona göre hare ket et. «.* Nuri bey gitrikten sonra, Sa: niye pürhiddet meydana çiktı: dedi -. ben servetin, duydum, Var, — Hepsini Evet, hakkı refahin, — eğlenci olduğunu — bil bunlara gene yabancı kalmamı istiyor.. Çünkü “kendisi — çirkin, fakirdir.. İstiyoğl tonun bu sefi! hayatına boyun eğeyim. Buna sasdet diyor. Egolst adam! — Seni - seviya- rum Cemal, Sen beni bu hayat- tan kurtardın... Sana aşıkım... İyi ki kocam gelip bunları söyledi, yoksa vicdan azahı çekecektim. Selâmi İzzel pezdim — Yeni neşriyat Mekhtep inzabatında reform Üsulü tedris- müalitmi FHıfzarrah man Reşit beyin bu nemla yeni inzibat sistemlerinden bahseden mes. lekt bir eseri çıkınıştır. Muhit Son nushası zengin münderecarla f tablolarla intişar etmiştir. Hiç birinde i yoktu. Zabıt yapmak için vak'- ayı tenvir edecek adam arayan müddeli tumumiye Suat Na lerek nahiye müdürünü — işaret| de- | etti. | — Bunların ifade verecek hal| leri yok. Köyünün delikanlılı nı herkesten eyi bil ü ylesin. Böyle vak'alara pek sık tesa düf eden jandarma kumandanı | ini tabancası mden ayır | miyarak lâkırdıya karıştı: — Karı — dalgası, ne olacak. Buralarda üç senedir vazifede. im, bundan başka vak'aya ras | lamadım.. - Buranın - insanları yapıyorlar. | P Asıl zevkin ne | kocam | .|arasıra Halime ismi: İK © aa a Tn YTüyatwro KULAK MİSAFIRİ Anastas meze getirsene!.. Derli toptu — bir. birahanede, oturmuş yudüm yadum bi içiyor, bir taraftan da çene çalıyorduk. — Arnla bir, söz fasılaya uğruyor. O zaman bağı- rıyoruz: — Garson.. Kişlir. Şu tabakları de- Garson bize birer bira da- ha getir. Bu sık sik davetler yüzünden garsonla aramızda bir nevi teklif- sizlik hasıl oldu. Bira- getirirken, baktım elinde kolem küğet, geldi iya affedersiniz hesabi mi? Oki eğtence Ne yazacağız, — Ohi hesap “Amastas amun salkafıa. Bunu tersinden okursanız, bi- diyorsunuz ne oluyor ? Genem | böyle: Anastas mum satsana.. Güya çok mühim bir marifetini orlaya koymuş gibi gülüyordu. Sırıtmasına tahammüt edemi- yerek sordum: Senin-adın ne? Anastas.. Sözünlü yarıda bıraktım: Anastas meze - getirseni marifetini bu “işte göster oğlun,. Kulak misafir: SAAT LRMRC T AD ERLR KNN A. Hisarı dairesi Müdürlü- ünden: Kanlıcada Çubuklu eadde sinde 3 No. lu şehremaneti ve Sek- ya tahtı tasarruflarında bulunan fi- kiymetini gösterir haritasını kür ferının kapısına ve dairei ” bele-| mez- | diye avlusuna talik kılımmış olmakla Kerek mikdarı zira ve gerekse kıy- metine itirazı olan hissed ranın ta- rihi ilândan itibaren sekiz gün zar- fında şifahen ve yahut tahriren |razmı Hisar Dairei- belediyesi Mü- düriyetine beyan eylemesi ilân olu- nur. Sarmısun Hukuk mahkemesin- |den: Samsun (Kefeli Zade Hacı| Mehmet ve Mahtumları) komandit yin vukuu vefatı ve şürekâyi bakiyenin şirketi fesh ile tasfi murlar tayini zımnındaki müracaat- | latı üzerine Samsunda tüccardan Kt- | lıççı Zade Abmet Ziyaettin ve Hacı Kasım Zade İbrahim ve Hatı Hay tullah Zade Örer heyler mahkeme: ce tasfiye memuru intihap ve tayin ve keyfiyet tescil edilmiş olduğun- dan alâkadaranın tasfiye muamelesi- vin hitamına kadar şirketi temsil ve şirketin merkezi olan Samsunda fayı vazife edecek olan tasfiye me- murlarına müracaat eylemeleri lüzu, mu ilân olunur . Taksimetrede işleyen otomobille- rin elyeym cari olan tarifesi Encü- meni emanetin 28/4/929 tarih ve 462 numaralı kararnamesiyle | Mayıs 929 tarihinden muteber olmak üzre taksimetrenin yalnız ilk yazacağı mikdar büyüklerde 60 yerine 30 ve küçüklerde 40 yerine 20 kuruş ola- rak tenzilat icra edilmiş ve işbu ten zilatı, taksimetrelerin doğrüdan doğ Tuya iş'arını temin için otomobil e«- habına 1 Haziran 929 tarihine kadar mühlet verilmiştir. Bu sebeble 1 Ma- | yıs 920 dan müteber olan işlgi tenzi- latı İş'ar etmöyen taksimetreli oto- mobillere rakip olanlar taksimetre- İzin iş'arından büyüklerde 30 ve kt- Jtüklerde 20 kuruş toksan verecek- ben zade İsmail Bey ve sairenin ve-| an menafii umumiye için istimlâ- | ki takarrur etmekte mikdarı zira ve) girketi azasından Hacı Mehmet be-|” Geçenlerde bir akşam sincmalar. dan birinde, beş dakikalık sigara İhürriyeti esnasında, beyaz perdeye aksettirilen reklamlar arasında bir | tanesi bilhassa nazarı dikkatımı cel- betti. Nasıl etmekin ki bu, memleke- timiz için mühim bir spor hadisesi- 'ne işaret ediyordu: . Cihan futbol kıralı Şafer in Mer- kez Muhacim Oynadığı Viyananın Meşhur. Avustury Amatör” Takımı Kurbanbaytamında — Galata- Saray — Fenerbahçe ile çehrimizde üç maç yapacaktı wise O akgam evde spor koleksiyonla- yımı, merkezi Avrupa şehir ve ku- lüplerindeki tamıdıklarla olan muha | beratımı karıştırdım, def'atla Viya- | na şampiyonluğunu almış olan Ama törün hayatı gözümün önünde can- landı. Eski Amatör ve yeni Avüstürya- min son şekli, oyuncuları hakkında köleksiyon ve muhaberelerimden çı- | |kardığım en doğru malümatı karile- rime bildirmeği, bu. kuvvetli takımı tanıtmak fikrile, faideden bali bul- muyorum. Avusturya takımı futbol- cularının resimlerini de sırası gel-| dikçe birer birer karilı takdim edeceğini. ... Gördüğünüz resmi iktibas etti ransızca “Match” — mecmmunsı- | evel, “Dünyanın iyi futbolcusu addedilen Şafer”| maruf futbolcunun bu) merkez muhacimliğinde oyuadı- im, bir iki sene evel hakika- müsemmasına mutabık bir mi de Amatör kendi | dü. Peştenin maruf | tan takımdı. Yani mında yetişen ve dört beş sene bu takımın en parlak devrinde kendin. gösteren Macar futbolcu Şafer, da- ha sonra Viyananın bahsettiğimiz A- matörüne geçti. Bu geçiş muhakkak tır ki Amatörün hayatında büyük ir itilâya sebebiyet verdi. Şaferin €n küdretli bir zamanında Amatöre bahşettiği zindegi sayesinde Ama- tör üstüste Viyana şampiyonluğunu aldı, turnuyalar kazandı, o zamanki çok kuvvetli Spartadan sonra Avru panın en kuvvetli takımı addedildi. Şafer dört beş senede Amatörü dil- lere destan ettikten sonra vaki bir teklif üzerine Almanya takımlaı dan birinin antrenörlüğünü kabul e- derek Viyanadan ayrıldı. O sıralar- 'da Amatör de bütün merkezi Avru- pa kulüpleri gibi profesyonelilğini aleniyete vurdu ve ismini değiştire- rek Avusturya oldu. Mamafi Avru- panın kendisine — “Futbol — kıralı*, *Fatbol san'atkârı», “Futbol Üsta- dı” namını verdiği Şaferin Almanya ya hareketinden sonra — Avusturya oldukça sarsıldı, şampiyonluğu ala- maz oldu ve nihayet bu müfarakatın darbesi yavaş yavaş zail olmağa baş- ladı. Bu arrada Şafer - Almanyanın dördüncü beşinci sınıf futbol takım- larından biri olan antrenc ettiği ta- çavuş da vak'anın sonuna yetiş- mişti. Onların ifadesine naza- vanüç arkadaş vuruşurlarken irlerine ağır küfürler ediyor ve ekrar e- diyorlardı.. | Halime, Kırkgöz köprüsü yo | hunda küçük bir köyün en güzel genç kadınıydı. . Duldu; ve Bu- | cak nahiyesinin en babayiğit de| likanlısı Mehmet efe ile doslu- ğu söylen nin tarlı yordu. Hatta Halime| larını bep Mehmet efe Tİrağmen hâlâ kanları dizlerinin kımı, Almanyanın birinci değilse esasını böylece tenvir edince müddeiumumi yaralılar ifade ve recek hale gelinceye kadar tah- kikatı durdurdu. Şimdi bu inleyen, sargılarına üstüne sızan yaralıları kaldıra- rak, tedavi etmek lâzımdı. Jandarmalar, Tosun çavuş| köylüler sedyeleri - kaldırdılar, Suat Naci emir verdi: — Yaralıları Bucak taki dis- pansere yatırm, Ben geliyorum; ve orada duran Tosun - çavuşa; dönerek ilâve etti: Futbol Kralının takımı Kurbanbayramında Galatasaray ve Fenerbahçe ile üç maç yapacak'olan le ikinci sınıf bir takımı haline g€ tirdi. Almanyada konturatı biten Şâr ferin Viyanaya ve eski takımına af deti zaten kendini toplamış oları Âr matörü büsbütün canlandırdı. Banâ misal olmak üzere Avusturyanın #0f bir muvaffakıyetini kaydedeceğim: Mi ga 'epliç şehriden Tepliç Putbol kur lup, Viyanadan V A C —Viner At letik Kulup — ve Avusturyanın İŞ7 tirakile beynelmilel bir turnuva yâ* prldr. Bu turnuva neticesinde fiaal kalan Avusturya hasını Tepliçi $ mağlup ederek turnuvayı ve mevali kupayı kazandı. Avusturyanın, Şehrimize gelmeti mübtemel olduğunu, Viyanadaki bir dostumdan öj m, oyuncu” | e bildiriyorum ; isit rin kendi imlâsını aynen muhafarf — ettim: K Kaleciler — Arvid Jurgu oyuncu İsveçlidir ve Teveç milli t kımıtun ecki kalecisidir. Heinrich Sarft: bu oyuncuda Â* vusturya millt takrımında 13 defa bE yunelmilel olmuştur. P Müdafiler: — Hans Tandler: BİF Ş çok defalar milit takıma girmiş olaf ğ bu oyuncu Viyananın ea iyi müdül e filerinden biridir. ve " “Beynelmilel | Tandler” namile maruftur. Bi Emil Regnard: İcabmda sağasik D3 ta oynamaktadır. # Karl Graf: İcabında muavim oynamaktadır. ü Bu iki müdafi dö defatla milli W kırnda oynamışlardır. Muavinler: — Karl Sehneidefi Karl Geyer; Karl Gall: bunlardaf yalnız Gali milli takım — oyuncu değildir, bu oyuncu muavin hat da da oynamaktadır. Hans Mock: Takımın merkez Mi def'atla beynolmilel ve b hususta Tandler kadar mej K Mühacimleri — Rudolt” Vierteli takımın solaçığıdır. Franz Hostasch; Mathias Sindt lar: Takımın iki üç muhacimidirle” Sindeların Viyana ve Avusturya f8f da mühim bir mevki ğ hacimdir, aynı zamanda aaavlar di oynamaktadır. A Wilhelm Cutti: Açık — mubaci — dir. Amatörün en parlak devrine $£ — || fer, Sindelar, Tandler kadar muvtf” — takıyetli bir hissei iştiraki verdi -i Bu saydığımız beş oyuncu ::_,, vaya gek beynelmilel olmuş & culardır. Avrupa futbol âleminin zafe eylediği en yüksek bihakkın kazanmış olan ve Vi) her girdiği yecde memleketin 'ük adamı gibi hürmet ve e selâmlanan bu “Futbol Gül tarile ne hacet, ne çiçek ol '«z çok hepimiz biliriz. İ SADUN GALİP, jandarma yollar, bura: tırız. Jandarma kumandanı söylerken bir lâhze - düği sonra hatırma bir şey gi Bi — Bu akşam merkı buli İ mam lâzım. Fazla jandarmü Ti yok, Bu işi isterseniz n.ıhiycw,g u dürü Beğe bırakalım, o H4 yi bulur, yollar. di Nahiye müdürü başin! Cığv, ) — Muhakkak tâzımsa kolt n tar — Çavuş, sen de beraber git. Ol.| *kip biçiyor, kendi kazancını da Böyle işlere elin yatar. —— * madık kadın için kanlı, pıçaklı 98 yediriyordu. Son zamanlar ölcin Takiğanini uriüü oluyorlar, baksana şunlara.. ..| da bu muhabbete ortak olmak şak topraklarını kalın çizmele- Sedyeler geçiriliken sarsılan| *teyen arkadaşları Halime ile/riyle çiyneyen janıdarmalar yaralılar derin derin inliyorlar: #YAâsını bozmak için çalışıyor, |ralıları kaldırdılar, müddelumu- dı. Müddelumumi cürüm aletle | 8NS dulun kendisinden başkı Ü rma kumandanına s0- ri olan büyük tırmığı, tırpanı, "Ple de :'"İ"bb" aa hi hAÇE ” 'nı yapıp duriyorlardı. | — $imdi kırkgöz deki Hali-| Şimdi ağır ağır, ":::" nxçğğ:;:"(:î Ş:'::ı'"v":* Bu toplama havadisle vak'aİmeyi buldurup Afadesini almak| yedeğe alarak. n a nın cereyanı başka izahata ha-| lâzım, nasıl ğ İA çam ormanının Tosun çavuşun ci €e giden yolundan geçtiler. |yle Suat Naci dolu dizgin gider- İten gayriihtiyari arkaya kal İ Dere boyuna geldikl an genç adam Emine nin her ü yerinde, yanında köpe: lere yetişmek gayreti- atını mehmuzladı. Bucak taki vak'a pek kan- leydı. Köy civarında bir tarlada| çalışan üç arkadaş bir kadın | böyle vak'alarda işe yarayacak | meselesinden kavgaya - tutuş-| her şey vardı, Yaralılar nahiye- | ir muşlar, iş o kadar mühimleşmiş | den getirilen sedyelere konmaz- linde kitabr, başında ki nihayet silâhlarına sarılmış-| dan evel Suat Naci jandarmala- vi bir buluta benzeyen örtü-|lar, biri ekin biçtiği tırpanla ar-|rın, Tosun çavuşun yardımıyle| e aynı halde — oturduğunu |kadaşmın iki bacağını birden|ilk temizliği yaptı, ö Ğ j ni buluruz. ) Müddetumunuf güldü: , Cei — Koskoca çinayet Vak P4 1 olmaz olür mu, İAVEÜ nun başma değil mi? dedikleri gibi bunların MÜ beti var mı, yok mu? içitiği halde her taraf gene kıp- kırmızıydi. Tik defa Suat Naci vazifesine | başladı. Portatif eczahanesinde ammada aşık şeyler yahu. . €i

Bu sayıdan diğer sayfalar: