18 Kasım 1929 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

18 Kasım 1929 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

b lt - hilliyet lsani 19920 caddesi. No 100 18 Teşt DAREHANE— Ani Telgraf adresi ABONE ÜCRFTLERİ Türkiye için — Hariç için 8 “aylığı 400 kurüş — B00 karuş Üe 730 1400 z 100 700 Gelen evrik geri verlimez Müddeti geçen nushalar 10 karaştur. Güzete ve matbasya alt işler içie aüdüriyete mürancat edilir. Gazetemiz ilâaların mesuliyetimi kabul ecmez. Dün hareret en çok 19 en ax 14 derece idi. Bogün rüzgür mütehav- vil esecektir. Havanın yağmulu ol- ması müuhtemeldir. - FELEK GARİP HASTALIK! Dün terzime — gitmiştim. Müşterilerinden olduğunu son- radan öğrendiğim bir yabancı efendi terziye “kapaklı panta- o latmak istiyor, o da bir türlü anlamıyordu. Sıram ge- "Jinceye kadar aralarındaki mu- havereye mecburi şahit oldum. Müşteri bizim — bildiğimiz kapaklı yani önünde düğmesi olmayıp yandan kopçalanan, tıpkı bahriyelilerin — pantalonu gibi bir pantalon istiyordu. Te- rzi bu siparişi güçlükle anladı ve — eskiden beri müşterisi o- lan bu zata — sordu: — Peki anladım, lükin bıl- diğimiz önünden düğmeli pan- talonların kabahati ne ki değiş- tiriyorsunuz? Müşteri etrafına baktı ve ha ff sesle bir şey söyledi. Terzi güldü o da başını — sallıyarak günlerde bende garip bir hastalık peyda oldu. Kala- balık bir yerde, kahvede, — va- purda, mahkemede, lâzımı hörmet adamlar huzurunda ak- lıma: pantalonumun ö- nü iliksiz mi?,, kuruntusu geli- yor ve elimle pantalonumu yok- lamadan rahat edemiyorum. A- ma bu kuruntu her yarım saat- pantalonun önü açık kalmak ih- timali yoktur. .. Süphânallah ne garip hasta- hıklar var! BAKKALLAR ve BELEDİ.- YE ZABITASI Bakkallar içtimaımnda bulu- nanlara nazaran orada Belediye zabıtası hakkında bir hayli keli- matı tayyibe sarfolunmuş. İşin iç yüzü bize meçhul olduğu i. çin söylenen sözlerin doğru mu eğri mi olduğunu bilmeyiz, lâ- kin bütün bir belediye zabıtası hakkında bakkal içimalarında tfkârı umumiyeye karşı söz söylenmesi süküt ve sükünetle karşılanacak şey değildir gibi geliyor. .. Acaba bu işin ait ol. duğu makam Belediye zabıtası- nen şerefi hesabmna bu işi kurca- liyamaz mı? AY! Evelki — Şimdi ona en çok lâzım o- lan şey sükün. İyi bakılacak, en küçük bir heyecandan ilk önce İzeteler bu bapta tafsilât veriyor| kân siyaseti va: |Jdu. Geçenlerde “Eşhası meçhu- le" den dayak yiyen muharrir arkadaş ayın tutulm kındaki muhavereyi sonra: — Tutulmamış mı? — Hayır! — Beni dövenlerin yanma gitmiştir, dedi. nledikten FELEK Kadın gözile İskân siyasetimizde kadın Bir kaç hafta evel hiç aklım- da olmiyan bir teklif karşısında kaldım. Almanyada Frankfurt şehrinde teessüs eden beynelmi lel iskân cemiyeti bana azalık teklif eden bir mektup ve cemi- yetin gayesile faaliyetini göste- ren resimli mecmualar gönder- di. Asırlardanberi hesaba katıl- mıya alışık olmıyan Türk kadın lığının tevazü zihniyetile, ilk sö züm «ne münasebet?» demek ol du. Fakat mektubu daha tamam lamadan, derhal kendimi toplı- yarak, Cumhuriyet Türk kadı- nının vazifesini hatırladım. De- niliyordu ki, bu cemiyete erkek kadar kadın azaya da ihtiyaç vardır; çünkü madem ki bir e- vin tertibi ve tanzimi kadından mesüldür, iskân siyasetinin is- lâh. ve terakkisinde de en ziya- de amil olacak şüphesiz yine ka dındır. O gündenberi, gazeteyi her e lime alışımda Ankaranın imar faaliyetini kelime kaçırmadan o kurum, Yalova'daki asri kaplıca hazırlıklarını dikkatle takip e- amzet bulunan sahada geniş |ğe pek yakında kadmlarımıza bi hak-|bir faaliyet hissesi ayırmalıyız. Çünkü or'zr tecrübeleri sayesin de bu siyasetin ameli cihetini erkeklerden daha iyi kavramış- lardır. Evlerimizin içinde, salo- numuzdan mutfağımıza kadar her şeye bir şekil ve mevki ver- miye alışık olduğumuz için, «Ev kadını» nın manasını şimdiki leri de ayni kat'iyetle idare ede| biliriz. Meselâ çocuklarımızı o- kutmak için civarımızda bir mek tebi; yiyeceğimizi - tedarik için kasap, bakkal, sebzeci, manav; hastalarımız için doktor, ecza- hane; hava almak için yakında bir park; işimiz ve gezmemiz i- çin temiz yollar ve nakliye ve- saiti gibi şeyler isteriz. Bunların hepsi «Rv kadınıs nın vezaifile münasebattar şeylerdir. Böyle- likle kadınlar yalnız kendilerini değil bütün bir cemaatin refahı için kollektif bir kuvvetle çalış- mış olurlar. Ayni zamanda, zenginlerden maada bütün halk kayrılmış o- lur;'çünkü her kese malümdüur ki, kadımların en büyük hassası muhtaçlara yardım etmektir. Maliye Vekâletinin pek musip| bir fikrile, memurlar için teşeb- büste bulunduğu iskân sistemi, belediyeci kadınlara güzel bir nümune teşkil edeceği şüphesiz dir ve yarın iş başma geçtik- aşlı memurlara ve işçilere dım etmek istiyecekleri tal «Ev kadım» lığı ile şöhret bu- lan Türk kadını hiç şüphesiz ki derim, şehrimizdeki her yeni a- iftihar partımanın yükselmesini bu sahada değerli işler görecek ve güzel memleketimiz, erkek la seyrederim. Frankfurt'tan ge| Ve kadın el birliğile umrana ere len küçük mektup, bana uzun se| Sektir. nelerdenberi işittiğim ve yalnız dört duvar arasında sıkışmış zannettiğim «Ev kadını vazife- sini en geniş manasile Öğretti ve belediyecilikte, bilhassa iskân işlerindeki hakkımızı kat daha teyit etti. Cumhuriyet devrile beraber, | Darrüşşafaha EFZAYİŞ TUAT Hektepliler müsabakası pel Bir dereceli intihap 27 inci haftanın 2 inciliğini lisesinden - 257 bir taraftan yıkmtılar ve dökün-| Fethi Sezayi B, kazanmıştı. Bu tüler temizlenirken, diğer taraf tan her yerde bir yenilik ameli- yesei, bir yapı faaliyetidir baş| gösterdi. Şimdi Istanbulun yan gin harabeleri birer birer canla- hıyor; Maçka, şehrin en mutena ve en müreffeh bir köşesi olma- ğa hazırlanıyor; yüksek mevki- inden bütün denize hâkim olan Ferüz Ağa mahallesi, her gün bir az daha çoğalan binalarile: yeni bir şekil alryor. Her tarafta çekiç sesleri, beton tuğla yığın- ları, amele dülger faaliyeti, te- kemmll etmek istiye- hayatımı zın nabzı gibi canlı ca 1ir atıyor. Fakat bütün bu yeni mahalle lere, bu yeni evlere dikkatle ba- kılacak olursa görülür ki, bun- lar muntazam bir iskân siyaseti nin mahsulü değil, ancak gelişi güzel ye biribirlerile rabrtası ol mıyan şahsi fikirlerin meydana koyduğu eserlerdir. Buralarda| şehrin intizam ve ahalisinin ih- | tiyacından ziyade, husust men- faat ve ticaretler gözetilmiştir; yalnız zenginlerin istirahati ve refahı düşünülmüş, muhtaçlar ve fakirler yine eskisi gibi yan- gın harabelerinden, çöplük ko- kan viranelerden kurtulamamış yazı şudur: Gittikçe rağbet gören ve hat ta mektepliler arasında bir nevi rekabet uyandırarak - talebenin cihan haberlerine, meçhulu oldu. ğu bir çok noktalara alâkala- rını celbeden —müsabakanızın “yirmi yedi” inci haftasının en mühim haberi; bu haftanin de- ğil hatta fikir ve hüriyet tarihi-| mizin ilk sahifelerinde bir mev| ki işgal edecek olan bir derece- H intihap usulünün memleketi- mizde de tatbik edileceği habe- ridir. Bu kanun bu sene zarfında müzakere ve kabul edilerek mil lete azami bir selâhiyet verecek ve cümhüriyet bütün manasiyle halkçılık esaslarına istinat et- miş bulunacaktır. Madem ki halk hükümetlerinde millet ha- kimdir. Bu halde arzu ve ihtiya- cı anlaşılmak icap eder. Esasen intihap, ferdin hak ve hüriyeti- nin bir tezahürüdür. Siyasi me- selerde rey - toplamaktan mak- sat ta milletin iradesinin sami- miyetle tezahür eylemesidir. Bir dereceli intihapta bu hak ve hüriyet son mertebesinde bahş edilmiştir. Bütün medeni mem- rde tatbik edilen bir de- üsülü halkr dev- leri zaman, bu usul üzre, az ma-| dı. Küçük HikAvEe Evet efendim! Öyle insanlar vardır ki, müş-| fik gözlü köpeklere benzerler; öyle uzun burunlular vardır ki, fareyi andırırlar. Atmacaya, kar mefhuma göre genişletirsek, evi|tala benzeyen çok insan gör- mizle sikt rabıtası olan harici iş|düm. Kadınlar bilirim ki, bain kedilerden farklı değildirler . Hubyarlı eFrda hanım, ata- benzerdi. Mahallede, at kafa Ferda hanım diye meşhurdu . Ferda hanım, çok titiz, çok meraklı, deli meraklı bir kadın- dı ve bu merakını, tepe tepe kul landığı beslemesi Peyman tes- kin ediyordu. Peymanın lehçesi iki kelime- den ibaretti: «Evet efendim!» Ferda hanım da, beslemesine hitap ettiği zaman, muhakkak istifham çizerdi : —Kiz bulaşıkları yıkadın mı? — Evet efendim! — Peyman ortalığı süpürdün mü? — Evet efendim! Ve evin içi, bu sayede gül bi dururdu. Tahtakuru, pire, rümcek, toz Ferda hanırmın ne, Peymanın korkusundan gi remezdi . At kafa Ferda hanım, şafakla gözünü açıp, Peymanı çağırır- ——— ——— let idaresiyle daha sıkı alâka- dar eder, Meb'usunu bizzat in- tihap etmekle her vatandaşın vicdanında şerefli bir iş yapma- ktan mütevellit bir sevinç ve gürür uyanır, İlâhi aşk nasrl ki insanı yükseltir, fevkalbeşer bir mahluk yaparsa hükümet iş- lerile uğraşan bütün millet te kendisinde vazife denilen en yü ksek bir aşkın kaynadığını, va- tan için do'&dnğunu ve bu mefk- üre için yaşamak ve ölmek lâzım geldiğini hisseder, İşte bu şud- Tüf zaferidir.Bu aşk” aşkların en ulvisi, vazifelerin en kutsisi- dir. Bir dereceli intihabatta va- tandaşlar kendi — ihtiyaçlarını, hangi fikrü siyasetin milletin inkişaf ve terakkisine yardım edebileceğini, ve binaenaley bu. fikrü maksatla mücehhez kimse ler intihap etmek lâzım geldi- gini düşünecek bir seviyede bu- lunması iktiza eder, © halde bu. neticeden biz şu mukaddimeyi çıkarırız:. Yedi sekiz senelik kı. sa bir müddette tekmil terakki merhalelerini devâsâ adımlar- yle aşan ve yüksek kabiliyetini, içtimai kudretini gösteren mil- letimiz bu neticeye cidden hak kazanmıştır. Maarife verilen ki- ymet ve ehemmiyet, azzamanda içtimal bir heyet, medeni bir. cemiyet olmamızı temin etti. Ameli prensiplere istinat eden cümhüriyet siyaseti, bu içtimai ve medeni vaziyetimizi nazarı itibara alarak. Bir dereceli inti- hap usulünü kabul ediyor. Bu inkilâpla da asri Avropa nnı telâkkiyatına bir hatve da- ha yaklaştik, İlk açılışından i- tibaren başları döndüren bir a- zametle milletin yaşayış tarz- larında cezri ve müşpet inkilâ- plar yapan büyük millet mecli- sinin tarihi bir muvaffakiyetini de bu suretle kaydedeceği: — Bü gün camlar silinecek değil mi? — Evet efendim! * * * F Bir gün Ferda hanımın başı- jna umulmadık bir şey geldi . Uzak akrabalarından biri zen “gin bir kocaya varmıştı. Büyük derede oturuyordu. Otomobille- ri de vardı. Ferda hanımı köşke davet ettiler. Beş on gün tebdi- lihava etmesini istiyorlardı. Ge- lip evinden otomobille alacak- lar, gene otomobille evine bıra- kacaklardı. | İsrarın karşısında «Peki» de- mek mı!cbu:iş'c;indı: kaldı. Ferda hanım, Büyükdereye |geldiğinin ertesi günü Peymanı |düşündü . Acaba Peyman ne yapıyor- du? | “Okuması yazması henüz ol- qn_ııd.ığmdan. ona mektupla işle- ri yapıp yapmadığını soramaz-| dı. Acaba tozları alıyor, ortalığı süpürüyor, tahtaları siliyor muy| du? Filvaki tembel değildi, değil- |di ama insan başı boş kaldı mr tembelleşebilirdi . | Sokağa çıkıp dolaşmadığı, gezmediği; evin içinde sirtüstü yatıp oturmadığı, keyfetmediği |ne malümdu? Doğrusu buna — tahammülü; Yoktu. Hanımla hizmetçi ara- sıtda elbette bir fark olmalıydı. Kendisi burada keyif sürerken, hizmetçisinin orada yan gelip| â!“"""ml tahammül edemez- | Beş günü endişe içinde geçir- di. Fazlâ tahammül edemedi, evine'gitti . Hanımının avdetini — gören Peyman şaşmadı . Ferda hanım, eşikten ayak)| atar atmaz sordu: — Kız bu gün tahta günüydü, sildin mi? — Evet efendim , Ferda hanım, beş gündenberi, ilk def'a olarak rahat bir nefes aldı. SELÂMİ İZZET — ASELET SN PEDMRERADAN SUDEENE | LAKSO bütün dün İyanın en meşhur eti basınca tavsiye olunmaktadır. İstanbul İkinci Ticaret Mahkeme- sindea: İstanbulda Sultan Hamamın da Havuzlu hanında 6 numerolu ma- Bazada hazır elbise ticaretiyle müşte- Kil iken ilânı iflâsına karar — verilen “Hiyotopulos ve Velis,, efendiler ta- rafından ahiren teklif olunan konkor datonun müzakeresi için — alacakları |kaydü kabul olunan eshabı matlubun şehrihalin yirmi üçücü Cumartesi gü- nü saat 14 te mahkemenin iflâa oda- sında hazır bulurtmaları aksi takdirde muamelei kanuniyenin ifa edileceği ilân olunur. Beyoğlu Dördüncü Sulh Hukuk| mahkemesinden: Saray kahveci uvtası Ülfet kalla- nn mahkemede bulunan terekesi için| tarihi ilândan itibaren eshabı matlup| ve alâkadaranın bir ay ve veresenin üç ay zarfında Beyoğlu — Dördüncü üh Hukuk mahkemesine müracaat Büyük OPERA | çılga muvaffakiyetlerle g I BUHRANLI G filmini misli görülmemiş bir mükemmeliyetle temsil etmekte OlAN NORMA dranesinden bahsı ni RNİKÂMP iki kışımlık kahkahalı hir komedi , Önümüzdeki 20 teşrinisani Çarşamba akşamı Melek - sineması Geceleyin meydana çıkan kadınlerii hayatını ve gece Mlemlerini musav' GECE GÜZELİ flminin mümessilleri TALMAÇın Pste Revü Ve ç Dolores- Kostello ve Konral Nagel | temaşakirana takdim edecektif. . gea a ELHAMRA SİNEMASI nın 20 teşrinisani — çarşamba akşamı irse edeceği Aktris Aşkı — filminde hayatı busosiyesi — tasvir edilecek - olan Komedi — Franteflf en meşhür. ve en büyük' facla aktrislerinden RAŞEL, — debaklf POLA NEGRİ nin mahareti san'arkâranesi sayesinde gözümüzün önünde canlanacaklif İlâveten * Sözlü dünya havadisleri ve bunlar meyanında ROMAN YA KIRALİÇESİ MARİ nin irat ertiği bir nutuk ve meşbur. KEİ CKY TINGERS ZENCİLERİ WATER SONG ŞARKISI filminde I Önümüzdeki çarşamba akşafii sant 21 de Fransız l:iyntı'osul'l*ı Büyük Fransız Öpera heyetinlk ilk temsili olarak Andranın * meşhur oöperedi olan LAMASKOİ Perşembe akşamı ikinei Cuma güaü olarak LA MASKOT " varacenermnr oaar ee TETAMİ AAKAAKARLII üNüt GÖNÜNTÜMUN NNK ANADOLU SIGORTA ŞIRKETİ Türkiye İş Bankası tarafından teşkil edilmiştit Yangın - Hayat - Nakliye - Kaza - Otomobll - mes'uli/” maliye Sigortalarını kabul eder. Adres: 4 üncü Vakıf han istanbul Istanbul — 531 Telgraf: Iıuyw HHHT Ddi H Pakaf - Unum - Mütürlüğünden: — Evkaf matbaasına lüzumu olan Kâğıt ve sair ımw"'j diyenin pazarlıkla icra edilen münakasasında talipler İtini dan verilen (6900) lira fiat haddi Jâyıkında görülmedi. yi noksanile talip olanların şeraiti anlamak üzere her gün marti idaresine ve ihale günü olan T, Saninin yirmi üçüncü Cutf RAMON NOVARO ve NORMA ŞERER TALEBE PRENS filminde | Etem Izzet essrvar |imzalandı. İstanbulu, Trakyayı — Amant. Diyorlar. Bilmem ki inandır-| mak için daha ne yapmalı? Bu-|mez kim bilir ne kadar derin bir, olduğu gibi gene daima sakını-|nun için gene Başhekime: lacak, konuşturulmıyacak her) — İnanınız ona heyecan ver- şeysinin iyiliği bu dikkata bağ- |memek, onun sükünunu muha- dt ... faza etmek için daima bütün| Ben de doktorların bu sıkr|müşkülâta katlanıyorum ... tenbihlerinden bıktım . —Heyecan., Heyecan!. Yüz |insaflıları. def'a söylediler, beşyüz def'aldeğil. söz verdim: — Konuşmayacağım; en kü- |bütün şük bir heyecan vermekten sa- 'nız üzülme ve böyle zayi isiz konuşun Sonra seni de yatırırız.. danacağım, Ta h artık... Diyesiniz... Gene bu adamlar beni her gö.f e d inde: Dedim. Gene Başhekim en likkatini verirsin .. Yal- Dedi ... Gülerek ayrıldık . yıflamısım. Fakat elde mi?. di Aynaya baktım. Sahiden çok|uyumadıysa, ya bütün Mi İ ÜĞ Bu gece gözüme bir türlü uy-| ku girmedi. Hep düştündüm ve| Dediği zaman: — Mudanya mütarekesi bile| teslim alryoruz . Dediğim zaman iyi mi yap- tım, fena mı?, Beni dinler dinle- zerinde yürüttüyse?. Bilmiye- tek, hissetmiyerek ilk def'a dok- torların dediğini yapmadım; o- na kuvvetli bir heyecan verdim, Saygısızlık ... Hata! Bir daha töbe, İyiçe iyi olup yataktan insanlar değil miyiz?.. Hepimi- y milletjrunu yalnız Gazi Müstafa Ke- şimdi hep böyle kalbinden ta-|mal Türkiyesinin çocuklarına şan ve ileriye doğru hızlanan| verdi . ü saat on dörtte idare encümenine müracaatla! katlı, daha candan dıvf';g mı da hissediyor. Hoş 2â' daha kendisini, etrafınl, TÜ | 20 B. Teşrin..|nede olduğunu da yeni zin içinde bir genişlik, hepimi- | — Kalp kalbe karşıdır.... zin sırtında ferahlık, hepimizin| — Derler bilmem onun için mi?. kalkıncaya kadar hiç böyle bir şey yapmıyacağım. Neyseki al- lah sakladı da bir şey olmadı. Onun için bundan daha büyük,/ kafa tasında bir tazelik var. Bü-| Hasancık benim kim olduğumu tün dünyayı sırtlanıp süründü-|bilmiyor, göremiyor, tanımıyor, rülen prangabentlerin kurtulu-|fakat benden hoşlanıyor ve be- $ hafiflikleri kadar kendimizilni arıyor! Bu sabah çok erken| daha kuvvetli heyecana düşe-/boş, ferah ve yeni hissediyoruz.|süt istemiş. Yanında Haççanım cek ne olabilirdi?.. Onun bütün| Hatta dünyaya yeni gelmiş, ye-|varmış. Bir kaç yudum - süt iç- heyecan duymuş, tepeden tırna-|emeli, uğruna bütün varlığmx'ni gözünü açmış bir çocuk ka-|tikten sonra: ga sarsılmıştır. Zaten ben söz- |adak ettiği davası bundan baş- |dar hafif, ferah, yeni ve tazı lerimi hiu'rmeqen_ düştüğü he-|ka neydi? Kendisini en son böy-|Bu ferahlıkta ki gurur ve irişi yecanın şiddeti yüzünün kızarı-|le azrailin kucağına düşüren; mez zevki ancak yeni Türkiye-i şından ellerinin titreyişinden|ölümle yaşayış arasında pençe înin kuruluşundaki - ve bin bir| — İsminiz ne?.. Demiş, o da:, — Haççe.. Demiş. Kendi kendisine söy- farkediliyordu. Her halde bü-|pençeye ğetiren tek düşünük öz düşman ağzımlan kurtarılışımda| lenmiş: K 'daha: yorum .. Biliyorum sen| —— İzmir alındı... Derken pattadak heyecandan miyorum ya? Ya sabaha kadar zihnini bir penşnâıuğl h dava ü- Nihat bey filân gibil yük bir densizlik ettim; ya ben|hür, büyük, çfendi ve yep yeni ki iztırabı çekenler bilir. Ben: 'ürkiye kazanmak değil | bir miydi?... Bunun kazanıldığını, bu ideâl' 'iflama. | düşüp kalsaydı . Ne yapardım o Türkiyenin güneş gibi arzın üs-'mü bitirdiğim zama: zaman ben? Gene ne oldu bil-|tüne doğduğunu görmek, duy- onun: mak kadar onyn için daha kuv- vetli bir heyecan kaynağı ne o- irdi?.. Hepimiz içi n de öyle,du Tarih bu ci — Bu odeğil! — Mudanya mütarekesi bile| Demek zavallıcık beni aradı. imzalandı; İstanbulu, Trakyayı| Ve..aradığını seslerden tanı- teslim alıyoruz . . Diyip te sözli-| maya çalışıyor , İhtimal beni en n zaten 'çok ona İzmirin alındığı habe- rini verdiğim için sevdi, aradı. — Ohhhhhh Bütün arkadaşlarım da dikkat Diyişinde de bu ferahlık var- ediyorlar ama belki benim kal- tahat nefesin guru-| dırırken, oturturken daha dik- lıyor ya... a Ah.. Allahım. Onun İğgu re iyi ve eski Hasan görseydim! Hele 0 zaman açılacak ı“h“'ınng turmuş, belki bir saatti glaf hep bunları düşünerek 25 g şım! Benim vızî)':iü“'"i öyle göç bir v İ egt Bu gün çok tuhaf, edilecek bir şey oldu yağlf Öğle üıeriB ormn"' doğrultum. — Başının , op )':ğhınnı yastıklarla iyic ledim: çç pavt — Bir parça temir Vat mak, son bahar Kİ]"F"::;İ' n fade etmek istersiniz CP 4, Dedim. Zaten isteme | pacağım ama, işte 9:“';“,.4! şuna gitsin, - diye CP gi

Bu sayıdan diğer sayfalar: