27 Haziran 1930 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

27 Haziran 1930 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

K Fikir, iliyet | — Tn | Ksrın umdesi “Milliyet" tir BT HAZİRAN 1930 PAR.EHANI'. — Ankara caddesi :l 100 Tolgraf adresi: Milliyet, "'6 MKO YAMM fnamesinin Yu- | (tabit mevhum olan haklarını) terketti, o halde bizi — tazmin etsin — diyorlar. — Venizelos, şimdiye kadar yaptığımız kâfi Ankara nan * Meclisinde müzakeresi gürültülü münakaşa balini al- dr. İtilâfname ağlebi ihtimal| tasdik edilmiştir. Bu satırları| tazmindir, diyor. Onlar, kâfi|mak istiyor. İtiraza hedef olu- yazdığımız dakika (perşembe|olmadığını iddia ediyorlar. Bu| yor. Pek âlâ bir dakika için sabahı) henüz tasdik edildiği- |da bizi alâkadar eder bir mese aksini farzedelim. Kanun mu- ne dair Atina'dan malümat gel|le değildir. Biz, Yunanistanın hafaza edilmesin mi denilmek memişti. politika dedikodularına karışa|isteniyor?. Böyle Yunan hükümeti iki cepheli|Câk değiliz, Fakat Yunan Mec'mu? Söylediğimiz. gibi bu ha- hücum karşısındadır: lı._ıııiıde_ ı;ı;ıhacır meb'usılag;ı, fekette mantık aranmaz. İhtilâ- MK Bi iş| Sözleri, bize, ansızın — harbr fım esası şudur: Nahas Pş., Ş "'_ M“::ğ'c'_î';'ğ:' ? - d_'::,h;:' umumiden ne kadar uzaklaştığı İngiltere ile Londrada anlaşa- " mızi anlattı. Muhacirler, on- | madı. Şimdi İngiliz - Mısır kuy- dür. ki, Anadoluda bıraktıkla| ı 5 una kâdar alacağımızı isti- yetleri tekrar Ki Yft ETÜlE C ve eai Üke- ” Yakna yti | vetleri tekrar çarpışmağa >baş- z S K yi , di " Bi a İnistanda aldıkları emlâk ve a- Sikları "g'iî'::';m';d?: hl ;"';":lk'ğ"“"'î“ :î“f"'f“ık'“ıinuf ile düşünülecek olursa,| 1 lehlerine — hayli fark var- (,., harple yakından, uzakta E " dir. Bir muhacir meb'us tara- / 245 " köne da neşredildi | z t alâkadar olanlardan kimin, ön-. T ı fmdan 40 milyon drahmi oldu- ar zararı tazmin e| RaDorun 24 haziranda neşri mu 6 luğuna kadar zararı tazmin & BU : ğu beyan edilen bu —farkı| gilgi> ie çabuk unu- Karrerdi. -Fakat dünyanm her her hangi bir şekilde muhacir- ğ - a tarafında ayni gün intişar et- lere — verilmesini — istiyo ş mesi için olacaktır ki hülâsa Diğer araftan — Venizelos şim- unan - itilâi sı 23 teajanslara verilmiştir. diye kadar Yunan hükümeti devlet ara: r Bize bu mühim raporun #e- nin, muhacirler için milyonlar &l cek mahsubu yap-|kiz on satırlık hülâsasını bil- sarfettiğini, burldan sonra faz- MHMakla kalmıyor. Bütün — bir|diren Anadolu Ajansının telg- İla maddt fedakârlıkta bulun- Maziyi tasfiye ediyor. Türk -İrafr 23 tarihlidir. Bu haber 25 İmükellef olmak lâzımdır. Baş- vekil bu vazifemizi yapalım, diye ortaya bir kanun çıkar- Telefon numaralı: Ü İatanbul 3911, 3912, 3913 'BONE ÜCRETLERİ l Türkiye için Hariç için 400 kuruş 800 kuruş 780 1400 1400 2700 en evrak geri verilmez geçen nushalar 10 kuruş ve matbaaya ait işler için müracaat edilir. ilânların mes'uliyetini kabul etmez. ÜGÜNKÜ HAVA 1 hararet en çok 98 en az Gercce idi — Bugün — tüzgür Ka "e 1 aki rapo: anlar turlar?.. mantık oıur[ Mizah, Edebiyat, Jahkâmımı? muhafaza vazifesile | Hazreti Süleyı | Zavallı Mehmet Ağa ile ka-| rısı kendilerini geçindirmekten âcizdiler; üstelik bir de nurtopu gibi çocukları olmuştu. Şimdi ne yapacaklardı, Bu çocuk yü- |zünden kadın tütün deposunda- ki işine de gidemiyecek, oradan aldığı parayı da kaçıracaktı. ler, taşındılar, niha-| T çare buldular; Her halde! yçocuğunu sütnine yanında bak- tırmak istiyen biri çıkardı. O- İnun için derhal bir müstahdi- min idaresine haber verdiler. Her çocuk kendi kısmetile doğar derler. . Nihayet işte mi- İnimyini yavrünün'da Kuti Çık mış ona Allah kendi kadar bir |arkadaş göndermişti. Bu çocuğun annesi genç ve |güzel bir duldu. Kocası yavru- & Üstattan süal ! ffi kariim yazıyor. iEfendim — Gazetelerde Üs Osman B. efendinin 'dek listelerini " okuyarak da- mağa imkân olmadığını söylü- Y)ınnn münasebatının bir dö- yor. Muhaliflerin hücumlarına Tüm noktası, olacaktır. Ehem- gelince; sebeplerini izah et- | Miyet ve şümulü, Yünan Mec- mek- bile lâzım değildir. Her| lisindeki dedikodular azaltmaz. | fena muhalefet, hükümete sı- .. kışık zamanlarında hücum e- | — Mısırda bir buhran çıktı ve ” « tila etti. tarihli gazetelerde çıktı. 26 ta-| sunu görmeden zatürrecden öl- rihli (dünkü) gazetelerde çıkan | müş ve biçareyi annesile bera- ajans telgraflarını, fazla malü- | ber fakrli zaruret içinde Btrak-| mat alabiliriz. diye, dikkatle mıştı. Bunun için kadın çalışma okuduk. Yazık ki, tafsilât elde| ğa mecbuf olmuş ve çocuğunu edemedik. Binaenaleyh rapo- |emin bir sütnine elinde- bırak- run hülâsasmı ihtiva eden İngi- mak İstirarmda kalmıştı. der. *Yunan muhalefeti de fe-| Başvekil Nahas Pş, na muhâlefetlere nümune ola-| Bulranın sebebi şudur: Nah rak gösterilecek bir — mahiyet| Pş., Mstfin son bir kaç senelik, arzettiği ötedenberi — malüm-| tarihinden aldığı ibret - dersile, Hindistana verilecek idare şek dur, | Kanünu esasiye muhalif hare- (li tavsiye edilecekti, Bu itibar- Gürültülere vesile teşkil e- | Kette bulunan nazırların vehükü (14 hayli mühimdi. Okuduğu- den mesele, Yunanistanla ara-| Met ricalinin ağır para ve hapis muz kısa hülâsa bu — hususta mızda imzalanan bir mukave- W'IY cezalanması hakkında bir ka | . ii, Bir fikir edinmemiz için le- olmakla beraber, biz. — bu|Hun lâyihası hazırlatmış. Ka- | Kati değildir. Yalnız anlaşılı- |münakaşaları, Türk - Yunan|Nunu esasi ahkâmınım muh:ıfa-'vor ki Birma Hindistandan ay- münasebatından ziyade, Yu- | Zası için yapılan bu teşebbüsün 7 ). 6r Zaten ilk kısımda, bu nanistanın dahili politika de- | kıral tarafından -da takdirle, Slkodamı. Mabiyetirde telakki| Hattâ minhet ve şükranla kar. | Metnleket - ahalisinin ayrı oldu etmekteyiz. Muhaliflerin harc- | Şılanması icap ederken, Kıral|Sü yazıldığına görc, bu anla- ketleri sarih surette bundan| Fuat, böyle bir kanunu kabul şılıyordu,. Hindistanın müteba- başka bir şey değildir. Maha- | edemiyeceğini söylemiş ve Na- Kiyeailler. Bakat dağile hai cirler de ne istiyorlar?.. Ma- has Pş. da istifa ederek yerine| v0 *CYor. Takat tagiliz hh i bükümet hakkımızı| İsmail Sıtkr Pş, Başvekil olmuş| imiyeti baki kalıyor. Bu hâki- dam ki, hükümet — hakkımızı İsn $ Başı Sİalyet biritaüNi, “diğeri ösker ——— . bulmak istiyor musunuz? Sabah ları tramvaya bininiz! O saatler de araba çoktur!. . dedi. Desenize, dedim, kahvaltı "stifade etmekteyiz. Hatta “yoğurt,,la “balık,,yen şayi olan rivayet hil: n “sardalya balığı,, İ iğı,, bir övünde tavsiyesi Pm o yanlış kanaatimizi tas .. Yalnız, daima dikkat halde bir türlü ismine nebattan liz gazetelerini bekliyeceğiz. Raporun bu ikinci kısmında “nâne,, yemeli mi, ve| iman ne mi'dtarda yemeli? | |ğütlen şu müşkülümün halli- ea buyurunuz.,, B ; ; HA'S Daima hatip. tanırsınız. , Tatımaz- im edeyim: - Avukat, iyeci, tramvaycı, Adalt Av Meşruti bir memleket olan |temerküz ediyor: 1 — Umumi Mısırda, Meclisin — ekseriyet İyali. 2 — Başkumandan. İdeğil, ittifakı ârâ ile itimadını e İhaiz olan bir kabinenin istifa-) - Ajans telgrafından çıkardığı sı garip görünebilir. Fakat şu-| IZ bu malümatın Hindistana gibi bir şey! İrası hatırda tutulmak lâzandır. verilecek idare şekli hakkında — Eh! Onun gibi bir şey,..|ki; — memlekette, ikide biz, Sarih bir fikir hâsıl etmek için Telâkkiye ve hazım kuvvetinej muhtelif şekillerde tecelli e- kâfi - olmadığı âşikârdır. Pede- bağlı! Cevabını verdi. den mübarezelerde — çarpışan Tasyonun şekli ve mahiyeti ne kuvvetler ikidir: 1 — Milli olacak?. Sonra valinin vazife ve Menakibi akurâne kuvvetler. 2 — İngiliz. |salâhiyetleri nedir? Bunları bil Hâdise: Bizim Nizameddin Mütli cepheyi daima — Vafd| Mek "İ'";""Ç;, c'c“iî Kanada' Nazife nazar değdi. Oğlanı Ka-| fırkası temsil ediyor. Diğer kuv| da-da bir İngiliz - valisi vardır. dıköyünde it dalamış. . ile ne zaman karşılaş- büyük bir ferahlık te- , gşen, şatır, ve nükte- » Yalnız bir zaafı var- sorsanız, bundan bir hi- uu bulur ve cevap ve- *Azizim: Saatten maksat İ yakit nakit olduğuna, gü de nakit ile aramızda ni- € dan tebâyün olduğuna | üeteliğe —yine züğürtlük- bolmak üzete iki Şahıs üzerinde | Vaziyetini anlattı ve Mehmet VAğa ile para hususunda da ân- İlaştılar, Yalnız her on beş gün de bir yavrusunu görmek üzere |gelecektir. ti. Bir sabahı erkenden Mehmet Ağaların kapısı çalındı. İndiler, baktılar, birde ne görsünler: Otuz, otuz beş yaşlarında bir adamcağız, kucağında bir çocuk la, sütnine soruyor: — Alamayız! — diyemediler, |çünkü adam oldukça mühim bir para teklif ediyor ve karısının |'hayatına malolan çocuğunu al- Mehmet Ağa düşüdü: — Bir kişinin yiyeceğile iki işi olur? Dedi, iki kişininki iâe neden üç doymasın... Karısına hiç sormağa bile lü-| |zum görmeden kabul etti; fakat |evvelce başka bir çocuk daha Jaldıklarını hiç söylemedi bile. Zaten mesele kendiliğinden de tanzim olunmuştu. Çünkü bu |günü gelecek, ve öbür kadınla |hiç karşılaşmıyacaktı. İşdüşündüğü gibi oldu. Bir| cuma Ferhunde Hanım geliyor, öteki cuma Salim Bey damlı- Aradan bir kaç gün geçmiş-| " |maları için adeta yalvarıyordu.| adam da on beş günde bir cuma| g, vet, kâh Mahmut Paşanm ve | Fakat meşruti bir =ukğmd=r . g m, kâh kualın| gibi süsten ibarettir. Hindistan Wikidiz Bo stamadığıiz. Kn_lk_mış bı_lm:n'ı(_!ıar:_gı ;;?îf-“' şu ve bu nazırın, kâh kralin | ran sualinize cevap ver-| MA gidip halü keyfiyesi bildir- imtinai maddi vardır.| tten maksat “eşrefi sa- onu hepimiz ay başların- diyoruz. . . cevabını arzedebil-. la mukabele görürsü- miş. Ve şu cevabı almış: — Efendim. Daülkelbe müra caat ediniz! — Baksanıza azizim! Ben pekten şikâyet etmiyorum, bilâ kis köpeği himaye etmeniz için söylüyorum ; çünkü - duacınızda arasıra “ârâzı akuriye,, müşahe- de edilir de. . . Onun için söylü- şahsında meydana çıkıyor, kâh fevkalâde komser şeklinde beli riyor. Mısırda çarpışan iki kuv- vet vardır: Misırlilar, İngiliz- ler. Misirlilar kendi kendileri- ne kaltalar, Mahmut Paşanın diktatör olarak meydana atıl- masi, Kıralın Kanunu esasinin mühafazası için kalerne alman , bir kanuna karşı vaziyet alma- sı nasıl mümkün olur?.. valisi böyle mi olacak? Yoksa di bi, bütün devlet oto- mi teşkil edecek? Bun- ilmiyoruz. Her halde i- htimal daha galiptir. İn- zleriti kolay kolay., Hindis- tana idari istiklâl vermeleri bakelenlemez. Şekillerde —her nevi müsaadekârlıkta bulunur- lar, Fakat esasta ancak kuv- vet karşısında... Şimdi teklif yordu. Ve küçük Fikreti sak- ladıkları gün küçük Hikmeti babasma gösteriyorlardı. “Aman yarabbi, bu iki çocuk ne kadar da biribirine benziyor du. İnsan çift yaratılırmış der-| İler ya,doğru! Yarım elmanın |yarısı Hikmet, yarısı Fikretti. |Kaş, göz, burun, hele o sarı sa- İrı, kıvrım kıvrım saçlar. Tama- men biribirinin ayni idi. Meh- yine rast geldim ve İda- alâkadar olduğu Üskü- yorum, . Demiş. . Çıkarken ken| — Buhran mahiyeti ve şekli iti- edilen Hindistani idaresi de an- cak şekillerde bir değişiklik is- disine büyük asarı hürmet gös- terilmiştir. |barile de gariptir. Ortada bir Kanunu esasi var. Kıral da da- hil olduğu halde herkes bunun | ım ıymdf araba bulama- ı söyledim. tihdaf etse gerektir. FELEK A, Ş. — Gene yâzıyor! — Büşbütün kör olmak için ? Neler yazıyor? — Bir çok notlar topluyor. — Demek, daha hazırlık dev| resinde! Resih Nevres, sür'atle ayağa kalktı: —- — Bey'babam geliyor. Hürrem Hakkı Bey, başını sokak tarafıma çevirmişti, ba- girdir < O, e — Bu, benim, kendi kuvvi tim, azmim değil... Bugünkü hayata mecburum. — Çok doğru! —-Gülünç olmamak için... — Ne meslek tutacaksın? — Babamın yolunu takip ed& ceği ı Rasih Nevresin cevabr, Hur- ————— rem Hakkı Beyin hoşuna - git- memişti: NERME. Y |S. Donil belirgürüeditleriği “Doğru, amca, bizim evi-'ne yapacaktı? Piyanonun kapa- kırdın; geçirdin, Rasih! Taysi-| — — Bonjür, Vacit... neş'eli değildir. Sıkı-' ğını kapadı ve sustu. Seni de'ağ ye etmem; çocuğum! Eğer ba- Nevres Vacit, onu sesinden ? |latmadan, sessizce. büyüttü. Ba Banın, bir parça da annenin şalı/ tanımıştt: babanın kasvetidir, yav| ban, bunları o kadar tabii buldu, Bı: servetleri olmasaydı, muhar-| — — Oöe; hoş geldin! llr anneciğin, çok | tabil gördü ki teşekkür etmeği rir Nevres Vacit Bey,bu köşkte| — Hürremi Hakkı ayakta bek- güler yüzlü, gamsız, şakrak| hatırına getirmedi. Annen ölün oturamazdı. Bu mükellef - kol-İledi. Nevres Vacit bastonuna dındı. Nevres Vacidin|ce, baban, hayatında fazla bir tuklara yaslanamazdı, bu cen- dayana dayana ağır ağır yürü- ruhu; önun da neşesini değişiklik hissetmedi. Büsbü- net gibi bahçede dolaşamazdı.|dü, şapkasını, bastonunu — yor- tt Annen, emsalsiz piya-|tln kendi içine çekildi. Bu ses-| — — Fakat.-şöhreti? güun bir tavürla masartın üzerine alardı. Fakat köşk komşu-| siz, sakin, daha doğrusu ölü ha| — -- Bırak, budala olma.,; O:-attı, Hürrem Hakkının uzun, üç, yahut dört kere, pi-| yata, sen de öyle alıştın ki nun üzel Besi di T — Alışmadım, arnca! vasdır, sen, y ü Ün ihtiyacı Hürrem Hakkı Bey, gözleri- haris, aç göz, ki seneyi geçiyor. L çalgının düşmanı idi. Ans|ni açarak doğruldu: virmekiçin fırsat kolluyorlar-| - — Biliyorsun, Viyanada i- iyano çalma! Demedi.| — Bu havanın ağırlığını ru: ' dir. Bana'değil, bunun acılarını,| dim. « Dym evden bucak-bucak kaç-/'hüundan, kalbinden — atabildin'babana sor! -Sana, o, söylesin.| —— Evet, bir kartını aldım. (a başladı. Annen Bibi zeki|mi? Bravo, Rasih, kendini kur-| Gözlri hasta, dedin! Ne yapı-| Nevres Vacit, oğluna döndü: bu vazivet karsısmda|tardın demektir! vor? — Rasih. bir kahve sövle co| met Ağa bazen birini ötekine karıştıracağından bile kork: — İkisini bir arabaya koş! di- ye bet bet gülerdi. — Demin içtim. Rasih, köşke gitmişti. Nev- res Vacit, bir külçe gibi bir kol- tuğa yığıldı: — Oh, ne kadar yorgunum.. 'Yola tahammül edemiyorum. Trea, vapur sıkıyor. Hele © tramvayların dönemeçlerde çı- kardığı tüyler ürpertici gıcırtı... Sinirlerim bozuldu. Hurrem - Hakkı, kardeşine bakıyordu. Kendisi üç yaş bü- yük olmasına rağmen, oridan genç görünüyordu. Nevres Va- cit, bu iki senenin içinde daha çökmüş, daha ihtiyarlamıştı. Saçları bütün bütün beyazlaş- mış, yüzü kırış kırış buruşmuş- tu. Hürrem Hakkı, kendini tuta- madı: — Sen adeta ihtiyarlamış- sın, Nevres! Nevres Vacit, dudaklarını büktü: v — Senin beğenmeyip sırtın- dan attığın seneleri de yükleni- vorum. . Sa man adaleti Aradan epice zaman geçmiş- ti. Birdenbire küçük Fikret has |talandı. Ve bir gecenin içinde |gözlerini kapayıverdi gitti. Mehmet Ağanın karısı: — Bu kara haberi annesine nasıl vereceğiz, diye düşünüp duruyordu. Kocası düşündü, ve sonra de- di ki: lim, felâketi daha geç öğrenme- si onun hesabına da bizim hesa |brmrza da daha iyidi — Ya cuma günü gel man ne yaparız?. Ne yapacağız?. Hikmeti gösteririz! — Nasıl olur? — Basbayağı!.. Çocuğun öl- İdüğünü söylersek, kadın hemen parayı keser!.. Filhakika Ferhunde Hanım Cuma günü geldiği zaman hiç bir şeyin farkma varmadı ve kendi çocuğu diye gösterilen Hikmeti ayni şefkat ve sevgi ile bağrına bastı. Mehmet Ağa hilesinden çok memnundu. Fakat bu sevinci zun sürmedi. Bir Cuma gi Salim Beyle Ferhunde Hanım hep beraber çıka gelmezler â?. Ayıkla bakalım pirincin ta- şını... Mehmet Ağanın karısı bun- ların ikisini de beraber görün-| ce az kalsın yüreğine inip -ol- duğu yerde yıkılı verecekti. Bereket versin kocası vardı. O lâzım gelen cevabı verir, kendi- | |dı. Mehmet Ağa önce Salim Be- yi bir odaya aldı. Ve adamcağız Çocuğunu sorduğu zaman şu ce- vabı verdi: — Çok şükür iyidir, Sonra onun yanından çıktı ve tehalükle yavrusunu soran Fer tekrar etti: — Çok şükür iyidir. Ve genç kadinı kolumtan tu- arak onu Selim Beyin yanına ötürdü. Her iki ana ve baba şaşkın şaşkın biribirlerine bakı- yorlardı. Mehmet Ağa düşündü düşün di: — Her ikiniz de bize çocuğu- nuzu verdiniz. , , Size yemin ede İrim ki onlara kendimizinki gibi baktık. Fakat ecel. Sözünü btirmeden berikiler korku ile atıldılar: — Öldü mü?. . Öldü mü?.. — Evet bir tanesi. .. İki titzek ses birden haykır- di; — Aman benimki olmasın! Mehmet Ağa sakalını karıştı- rarak sözlerine devam ediyor- du: — Zavallılar; çocuklarınızı ne Rasih Nevres, tekrar görün- Tüüştü: — Baba, terli isen, içeri gi- relim, burasr serin.... Nevres Vacit, güldi / Hürrem, gördün mü be- nim dadimı? Muhabbetle oğluna baktı: — Terli değilim, çocuğum. Trenden çıkınca eczaneye uğra- ditn. . Hürrem Hakkı hatırlamıştı: <— Bugün doktora gitmişsin, ne dedi? Nevres Vacit, yumruklarını ;'ilm. göğüs geçirdi, başını eğ- — Okumak, yazmak, tekmil göz yorgunlukları memnu. .. |, Basih Nevresle Hürrem Hak (kı, biribirlerine baktılar. Bir tek kelime söylemeğe cesaret ede- miyorlardı. Nevres Vacit, başını kâldır- mıyordu: — Niçin susuyorsunuz? Bu hakikatin dehşeti, sizi bu kadar ürküttü mü? İcim sızlamıyor. — Neden derhal haber vere-| diği za-| sini bu feci külfetten kurtarır- ü bünde Hanıma da ayni cevabı| dü ve nihayet şunu söyliyebil-| J m'at Mesut bir evlenme BALIKESİR, 26 (Hususi)— Ali Hikmet Paşa mahdumları Nüzhet Beyle İş Bankası mü- dürü Cevat Beyin kerimesi Şe- hime Hanımın evlenme mera- simi belediyede güzide bir halk huzurile icra olunmuştur. Mü- sarünileyh yeni gelin ve güveyi davetlilere takdim etmiştir bu akşam mükellef bir suvarede verilecektir. İzmic Birinci icrasından: Karşıyakada Kemel paşa cadde- | sinde 88 numarali hanede mükim | iken elyevm ikametgâhı meçhul bu: Tunan tuhafiyecilikle müştegil Hurşit efendi. taralına. İzmir birinci tera dairesi 030-4440 dosya numa Ödel Alacaklı * Karşıyakada — mükin Salih Cenani Bey Borçlu: Karşıyakada - Komal paşs caddesinde 88 numaralı hanede mu- kim iken ciyvm ikametgih meçhul bulunan — tühafiyecilikle — müştegil Horşie efendi. $ Borç miktarı, 372 licanın tahslline dükr. İşbu ödeme emrinin tebliğim: den itibaren “oa beş gün zarfında borcunuzu ödemeniz ve borcun ta- mamina Veya bir kısmına ve yahat alacaklının takibat bakkına bir itira: ZINIZ mevcut İse tarihi tebliğden izi- baren yedi gün zarfında şifahen ve ya tahriren beyan etmeniz icap ede- ceği- ve bu müddet - zarfında — tti- raz Olunmazta 15 gün zarfında dahi borç ödenmezse icra masraflarile beraber icraya devam olunacağı ih bar olunur deye muhacrer olan işbu ödeme emrinin ikametgibınızn meç- hul olması hasebile yeni icra ve illâs kanununun 27 ei maddesi mucibince Kânen tebliği keyfiyet olunur. | kadar çok seviyordunuz; evet sevmekte de haklısınız! Biriniz kocanızı,öbürünüz karınızı göm müşsünüz! Hayatta yalnızsı- n şimdi hangi çocu- size nasıl söyli- yeyim? Size acıyorum. Onun için şimdi derhal hangisinin öl düğünü söyliyemiyeceğim!.. Ge riye kalan yavruyu getiriyo- rum, Onu evvelâ her ikinizde kendi çocuğunuzmuş gibi se- İvin, . okşayın!.. Sonra dışarı çıktı ve Hikme- ti kucağında getirdi. — Âh yavrum!,. Genç kadın ve genç erkek ay- ni zamanda minimini yavrunun üzerine atılmışlardı, ve ayni he yecanla onu kucaklamak - iste- mişlerdi. T Mehmet Ağa dedi ki: — Görüyor musunuz?, İkiniz- de onu ayni derecede seviyor- sunuüz! Bir anne ve bir babanın müşterek çocukları gibi. .. Ken saadetini için bozacaksı- Birinizin karısı, öbürü- üüzün kocası da yok!. . Genç adamla, genç kadın, bi- ri bir yanağından öbürü diğer yanağından müşterek çocukları ni öpüyorlar ve ılik yaşlarla o- nun pembe yüzünü ıslatıyorlar- ni ni Bu saadet karşısında felâketi Öğrenmekte ne mâna vardı?.. MÜMTAZ FAİK desem, yalan... Dünyada çok şeyler gördüm, hatta görme- mekliğim lâzım gelenleri bile... Fakat ebediyen görmek istedi- ğim şeyler de var ki, onları gö- remiyeceğim. Bir çok güzellik- leri ancak kokularile, seslerile ve hatıralarımın kuvvetile tatır- yacağım. .. Bu, acıklı bir şey... Lâkin benim, en çok - yüreğimi kanatan, bunlar değil... Yazı * yazamıyacağım ve ne yazdığı- mı göremiyeceğim, okuyamırya- cağım!... Rasih Nevres, sesi titriyı erek — Mecbur olunca... Hürrem Hakkı, teselli etme ; ğe çalıştı: t — Yok, efendim, birden hükmetme... Kısa bir zaman için bir memauiyettir. Biraz is- tirahat edince, geçer... — Betbinlikten bir zarar gör medim, Belma, arkadaşı Ferhundenin köşkü önünde durdu, iki elini

Bu sayıdan diğer sayfalar: