Aboneler yüksek görüntüleme limiti, sayfa indirme ve diğer özel özelliklerden yararlanır.
t '!ı MİLLİYET CUMA I Mizah Edebıyat AĞ'U'S"ı"os 1930 ' ğMrıMlııyeıtı - Asrın umdesl “Mıllıyet" tir 1 AĞUSTOS- 1930 | İDAREHANE — Ankara caddesi No: 100 Telgraf adresi: Milliyet, İs. tanbul. B |» Telefon numaralı: İ İstanbul 3911, 3912, 3913 — CABONE ÜCRETLERİ E l Türkiye için Hariç için 3 aylığı 400 kuruş 800 kuruş Ho » AOĞ » - 1400 > Birız , 1400 — 4 2700 5; D Gelen evrak geı"î verilmez Müddeti geçen nushalar 10 kııru tur, Gazete ve matbaaya ait işler için Sulanmak! Bir şeyin bir kimsenin, tatli- mn, şekerin sulanması, — hatta | 'monden,, yerlerde ağzın sulan | y 'ması, erkekler arasında gözlerin | ü sulanmasi pek makbul değildir Ş wamma sokakların sulanması bu- ğ ın.un aksine hoşa giden bir şey- & dir. —— Emanet, bu sene her seneden — fazla sokak sulatıyor. Bunu iti- | çaf etmek hakşınmaslığında bu- " lunmalıyız. Lâkin son günlerde bu işe de şeytan karıştı. Sokak- ılan deniz suyu ile suluyorlardı. — Deniz suyundaki tuz kuruyup [gozlere kaçıyor ve gözlere zarar — veriyormuş. İşte bu endişedir ki E'ılıba sokakların * sulanmasına — mâni olacak. — — Bana sorarlarsa bunda hiç sir mahzur görmem, Sokaktaki Din türlü pistikler toz olup gö- zümüze, ağzımıza, burnumuza nw:ığnıa varsın gözümüzetuz ınçm Zaten Hayat okadar tuz iu olduki gözümüzün bu tuzlu- w <uktan nasıbedar olmaması ga- B vntabiî oluyor. Sıcaklık!. . Geçende bir gazete yazdı. |-Urfada hararet gölgede 40 dere | ceyi güneşte 72 yi bulmuş. Gü- yumurta pişiyormuş. İran g;m bunu görmüş bana l VÜŞ Bizde msıcah daha çoh 0- Klar... Eyleki tavuklar yumur- yı pişmiş yümurtlarlar. Mesleki hasbihal. . . İçlerinde Sadi Rıza B. gibi Oakrak zatler de bulunan bir kr-! | “sm Adalı avukatlar geçen gün akacığa gıumş eylenmişler ve Öyr gazetenin ifadesine nazaran iralarında “mesleki” hasbihal- 'er ile hoş vakit geçirmişler Ben bu haberi okuyunca gul Hım Gezmeğe, eylenmeğe gi- len avukat hiç meslekt hasbi- la cdor mi?.. Bir arkadaş cevap ila İ AAAAAAAAAAMAAMAAAAMAANAMAAAAA A Haftalık icmal ___m —Briand'ın Avrupa birliği hak- |ra hedef olmuüştu ki, bu' kadar kındaki notasmaİsviçreden ma-|büyük bir ekseriyete iktiran e- da, bütün devletler cevaplarını | deceğine kimse ilhitimal- vermi- vermişlerdir. Gelen cevapların yordu. Bunetice her - halde bir bilânçosunu yapmak faydalı | Reisicümhur Hoover için bir dır, Briand 26 devleti davet et-| muzafferiyet telâkki edilmek lâ mişti. Bunlardan bügüne kadar.zımdxr 25 devlet cevaplarını vermiştir. | Briand'ın projesini hiç bir kay-! de tâbi tutmaksızın kabul eden ancak üç devlettir: Yugoslavya Çekoslovakya, ve. - Lehistan.. Politika * * &* - Diğer taraftan tahdidi tesli hat meselesi İngiliz Avam ka- |marasında şiddetli —münakaşa Ilara sebep olmaktadır. Hükü- iki heli hü Küçük itilâfın âzası olduğu içın'met D T A K ,cumlar karşisında kalıyor. Bir Fransaya yakın olması la_zırnge—l taraftan muhafazakâr fırkanın lem Romanya bile projeyi an- ö isağcenahı, diğer — taraftan da cak mühim kaydi ihtirazi ile ka: keîdıe YAĞUĞİ B | lere gelince: bunlar namına söz Estonya, Finlandiya, Yunani S—W BOYLR GA Kenworthy, İngiRere| fırkasının sol ce-| Köy kizları yikanıyorlardı. Vakit akşamdı.. Gökte ay var- dı. ve derede binlerce söğüt göl geleri;.. Bu gölgelerin kararttığı gü- müş su,genç kızlarıngölgelerini halka halkâ sıkıyordu... Kahka | halar suyun sathiına — çarparak| |saz dehlizde inliyordu... ü nıüdlhlmıııılnuıı edilir. bul -edebileceğini - bildirmiştir. ynahı Ghitcttir VİrSAL K YePA I Ne sıcak bir günün akşamıy- | l;w ilânların mes'uliyetini Belçika da kuyut dermeyan et- sil edilen birinci zümre, her | d1- bu akşam..; Gîineşi»nlbattl- j K kabul etmez. mlşıt;r.d ila DA 'nevi tahdidi teslihat — fikrine ğı dağın ar.kîısı bile hâlâ kızıl N Bugiinkii hava BZ Merie îtt*." de telâkki edile, | muhalif görünüyor. İngiltere- |bir - çember içinde bünalıyordu İbe e> SA etnde ea gi 'nın asırlardanberi müdafaasını| Köy korularında ne kadar kuş f hararet en çok 26 en az | bilir. -Bu devletler - şunlardır:| AYT & i|bu kadar ihmal ettiği görülme|varsa — derenin serinliğine ü- 18 derece idi. Bugün haya açık || İngiltere, Almanya, İtalya, A- |diğini iddia ediyor. Sosyalist| süsmü i “olacak ve rüzgâr mütehavvil esecektir.|| vusturya, Belçika, Danimarka, '& Y y şüşmüşlerdi. .. Kurbağalar su-- |dân basş çıkarmıyorlardı. ve sö-| Derede yıkanan kızlar manın nişanlısı da dikenli bir böğürtlenin arkasına sinmiş su- da mehtaba meydan okuyan sev gilisine bakıyordu... B : Mehmet Fatmayiı ne kadar |çok seviyordu.. Onu zaten ilk !defa geçen sene böyle sicak bir günün akşamı derede görmüş ve derhal vurulmuştu. Ne dol-| gun vücudü, :ne parlak saçları vardı.. Koyu siyah gözleri üze- rindeki buğusu silinmiş mür- düm eriği gibiydi. Ne — yu-| | müuk - ellerle suyu dalgalandıra- rak arkadaşlarını ıslatxyordu r â.uglhıl—(n yeni bilmecemiz Soldan sağa: : Z — İstikbal (3) Dem (3) 3 — Bakire (3) $ — Silâhlı sinek (3) Sevda (3) 6 — Erkek (2) Nota (2) 8 — Mür (3) Kâse (3) 1 — Lâz kayığı (4) Felâket (4)| cak (3) Dünkü bilmecemizin ',. “alledilmiş sekli “ Yukardan aşağı: 1 — Uzak nidası (2) Nota ( 2 — Cet (3) Nota (2) 3 — Rabıt edatı (2) j $ — Fena gülmek (8) 7 — Yama (2) İştah açar (6 8 — Trabzonlu (3) Yaşa (2), 9 — Zaman (2) Beyaz (2) eden (3) İşte o - günden sonra Meh- İmet, onun arkasına - takılmış Emvali metruk& yaş; Norveç, ya ve İsveç. Macaristan, Portekiz, Arna- | vutluk, [kezındedıı ki, bu ihtirazi kayxt | Fransız noktai nazarının esası - na taallük eder, Bizim için en şayanı dikkat olan nokta şudur ki, devletlerin ' on biri bizim de bırlıge dahil' olmamızı cevaplarında sataha- ten istemişlerdir. dokuzu Rusyanın da girmesini ' ler şunlardır: Almanya, İtalya Danımarka Finlândıya Felemenk, Latviya, Litvanya, Luksemburg Norveç Yalnız bizim girmemizi isti- yen Yunanistan ve Bulgaristan dir. Yunanistan, Türkiyenin | girmesini istemiş, fakat Rus- yadan bahsetmemiştir. Bulgar- istan ise Rusyanın girmesinde şimdilik mahzur olduğunu ka- bul ettiğini, fakat bu mahzu- run Türkiye hakkında asla va- rit olmadığımı bildirmiştir. İşte Briand'ın notasına veri- len cevapların bilânçosu bun- dan ibarettir. Bu hülâsadan anlaşılacagı üzere, proje, umu- miyet itibarile, -hiç te: musaıt bir kabul gormemıştrr. “ Amerikan Ayan Meclisi Lon drada - imzalanan bahri tahdi- di teslihat mukavelesini 9 re- ye karşı 57 reyle tastik etmiş- tir. İmzalandığı gündenberi bu mukavele etrafında ©o kadar gü rültü * yapılmış - ve — nihayet Mecliste öyle şiddetli itirazla- hukuki mı demektir?! dedi, sus- tüm, ' Üsküdardan mektup Yazan zata Taksimdeki ağaçlar münase betile rüfekamızdan biri hakkın da yazdığınız satıtları dercede- mmemekteki mazeretimi -siz de | teslim edersiniz efendim. FELEK tan, Felemenk, İrlanda, Latvi- Romanya, İspan! ve Luksemburg'un ce- vapları da emniyet meselesile iktisadi teştiki- mesainin biri- - | birine karıştırılamıyacağı mer- . da mukavelenin - tastikine emri | tun köyün erkekleri de bu sa-| bakılmaktadır.' atte kızların dere boyunda ol- lbakarak ta gülümsemişti... Bu onbirin talep etmiştir. Hem Rusya, hem| de Türkiyenin girmesini ıstıyen1 İnin * teslihat için fazla para sar fettıgım Bildiriyor. Bu, bitibi- rine zıt iki fikir arasında mu ) kızlar hâlâ sudan . çıkmıyorlar| |kaveleye taraftâr olan büyük |ekseriyet vardır. Japonyaya gelince, burada vaki nazarile Gerçi -başta Amiral Togo ol mak üzere, bazı nüfuzlu Ja- ponların mukaveleye aleyhtar ,oldükları Mmalümdur. Fakat bu itirazların, mukavelenin tasti- |kini tehirden başka bir tesiri olmiyacağı tahmin edilmekte- dir, $ *-8 ! İngilizler Hint lideri Gandhi lile anlaşmak için neticesiz kal mağa mahküm olduğu anlaşı- şlan bir teşebbus yapmışlardır. Hint umumi valisi, Gandinin | zindanına bir heyet göndererek ;hükümete — karşı mukavemet hareketinden vazgeçilmesi şartile şimdiye kadar alınan fev kalâde tedbirlerin refedilmesini teklif etmiştir. Gandinin bu- na muvafakat cevabı vermedi- ği anlaşılıyor. İngiliz gazete- leri , umumi valiyi bu harekete sevkeden sebepleri izah — eder- ken, sonbaharda — Londrada aktedilecek olan kongre için da- ha sakin ve daha müsait bir !hava hazırlanması maksadının amil olduğunu yazıyorlarsa da hakiki sebep, İngiliz - ihracat tüccarlarının tazyikleri olmalı- dır. Filhakika son zamanlatda Hindistana İngiliz ihracatı pek azalmıştır. O kadar ki umumi ihracat rakkamları - -üzerinde mühim -tesiri görülmiye başla mıştır. Bu senenin ilk altı ayı zarfında İngilterenin umumi ih racatı, Almanyanm ihracatın: - dan aşağı düşmüştür. İngiltere Haziran sonuna kadar 305-mil- yon İngiliz liralık ihracat yap- mıştır. Diğer taraftan, Aliman yanın ayni müddet zarfındaki ihracatı 310 milyona baliğ ol-- muştur. Bu vaziyet karşısında Almanya, harpten evvel oldu- ğu gibi, gene İngilterenin kar şisında müthiş - bir ticaret ra- ,|nan kızların en güzeli olan Fat 1 ğütler ince #llarile durgun su | 'yun yüzünü yalıyordu.. Genç ve mütemadiyen kahkahalarla Wetrafı çınlatıyorlardı... Civarda | hiç bir erkek yoktu. Zaten bü- - duklarını bildikleri rafa hiç uğramaz görünürler-- |di. Fakat biri çıkıp ta eğer bö gürtlenlerin arasında dolaşsa, gizli gizli onları seyreden nice uçarı - çapkınlara tesadüf eder- .İşte derenin içinde yıka— kibi olarak belirmektedir. * & * Rusya ile Amerika arasında siyasi münasebat yoktur. Fakat buna rağmen - tiçari - münase- bat teessüs etmmiş ve devam e- degelmişti. Sen-hafta zarfında bu münasebatın da inkıtaa uğ- radığı anlaşılıyor. «Bu neticeye müncer hâdisç gariptir. — Bir müddettenberi Ruüsya A- merikaya ucuz “kereste yollu- yordu. Rus kerestesile rekabet edemiyeceğini anlıyan Âmeri- - ka kereste tüccarları, bu Rus kerestesinin Amerikaya girme- sine mâni olmak için çare dü-- şünmüşler ve: Amerikalıların en ziyade ahlâki sebeplerden müteesir — olacaklarını" — bil- diklerinden, kerestenin kürek mahkümları - tarafından kesil- diğini, bu zavallıların mesaile- rinin mahsülü olan kereste- nin Amerikaya giremiyeceğini iddia etmişlerdir. Hükümet te, kereste taşıyan Rus gemilerini geri çevirmeğe başlamıştır. Bu vaziyette Rusyanın da Amerika eşyasına karşı mukabelebilmi- - silde bülünması ve iki memle- ket arasındaki ticari münase - batın inkıtaa uğraması bekle- nebilir., Hâdise, Rus-Amerikan münasebatı noktai nazarından ne kadar ehemmiyetli ise, Ame rikalıların — garip zihniyetini göstermesi dolayısile o derece şayanı dikkattir. A Ş. için bu ta—' ive bir gün sabah serinliğinde Fatma çeşmede - bakraçlarını doldurürken ona ilk sevgi keli |melehi söyledisti rdtmMa'bU 1 sozlerı önüne bakarak dinlemis- :Sonra Mehmedin - yüzüne Mehmet Fatmacığını ne ka- dar çok seviyordu.. Ne kadar onundu. . Ne kadar onla kendisi- ni vermişti.. Artık gece gündüz hep onu düşünüyor ve istikbale ait bir çok tatlı hayaller kuruyordu... Bu akşam da gene Fatması- nı uzun uzun görebilmek için buraya gelmiş ve saklanmıştı. Vakit hayli ilerlemişti.Gök te ay yükseliyordu.. Yamacın arkasındaki kızıl çember ge- cenin serinliği içinde erimişti. Söğütlerin gölgeleri uzamış ve suyun üstünü kafes kafeı sar- mıştı, Genç kızlar hâlâ suyun için- idiler.. Birdenbire dere kenarından bir çığlık bir feryat işidildi — Aman! Koşun yetişin..!. """ . Boğulüyor!... — Yetşin çocuklâr. PNi Sonra bir hırıltı bir inleme işidildi.. Mehmet derhal oldu- ğu yerden fırladı koştu.. Üstile başile dereye atladı.. Dimağı dehşetli bir yangınla tutuşu- de dan terler damlıyordu.. Fakat nafile!.. Nafile!.. Çok geç kalmıştı.. Ve zavallı Fatmacık bir,az açılayım der-- ken batak bir yere gömülmüş.. Ölmüştü... Mehmet pembe ağ- - zından su kusan biçare ölüyü kucakladı. Ve hınçkırıklar için- de, sahile çıktı.. Etrafta çit yöktu.. Bütün kız lar korku ve heyecanla dişa- rı uğramışlardı.. Herkes zaval yordu. Suyun içinde bile alnın-| Yeşilköyde Şevketiye mah mara: Bodrum katında: Çamaş! balkön ve helâ. Üçüncü katı: Ü kün bahçesi dahilinde bulunup mürlük, İkinci katında; iki oda ile 10-14, 19 numaralı hanelere müteharrik büyük su kuyusu. 3 syonuna müracaat eylemeleri. Satılık Köşk ve Bahçe Hisse! fak, odunluk, kömürlük ve kiler. Bırıncı katı: Yemek odası | salor ve koridor. İkinci katı: Dört oda ve bir banyo odası, korl? temil köşkün 36 hissede Hazineye ait 25 hissesinin bedeli senede müsavi tekasit ile ödenmek üzre 15,000 lira bedeli hammen ile 5/8/930 tarihine mü lık suretile icrayı müzayedesi mukarrerdir. Taliplerin /o 7,50' minat makbuzlarile İstanbul Millt Emlâk müdiriyeti satış kO müdürlügü ndel allesinde Aslan sokağında &î ırlık, helâ, koridor, bir oda, ©f ç. sandık odası ve ayrıca işbu Hf birinci katında: kiler mutfak, * , koridoru havi 6 numaralı hâ su isal edecek hava ve elektrif 540 metre murabbat bahçeyi f üsadif şâlr günü saat 14 te pâf lı Fatmacığa acıyor ve cenaze- si başında ağlıyordu. Mehmet... Mehmet deli gibi idi.. Ne ya pacağını ne diyeceğini şaşırmış kıyor, belinin ortasına bir kur şun yemiş vahşi bir hayvan gibi hırlıyordu.... Bütün ümidi hayali bir anda mahvolmuştu.. Yerde kuru çalılar ve ıslak toprak üzerinde taş bir heykel gibi yatan Fatma artık - onun sevğgisi arkasından — koşacak kuvveti kaybetmişti.. . — Mehmet mütemadiyen inli- yor ve koyu toprak rengindeki çehresini uzun gözyaşları — yol yol öyuüyordu. .: —Zzavallı Fatma!.. Gençli- ğine doyamıyan Fatma!.. * * &* O gecçe gözüne'bir katre uy- ku girmedi.. Tezek kulübesinin içinde mütemadiyen toprağa ba kan gözleri, yerde ayaklarının dibinde uzanan sevgilisinin kı- zıl dudaklı, pembe tenli haya- linden renk alarak kızarıyor, ve- gözyaşları bir rahmet gibi bu hayalin üzerine dökülüyor- du... Artık dünya ona haram ol tı. Göğsü mütemadiyeni inip kal| - muştu,.. Fatmanın aşkı ile © lan kalbi, onun ölümü ile bir ? rut fıçısı gibi patlamış ve V? mişti... Mehmet perişandı.. B KA K Aradan günlet aylar geçmi ti.. Yazı sonbahar karşılaf sonbaharı kış kemirmiş ve #” hayet gene baharın renkli y“ gülümsemişti..Mehmet hâlâ müthiş sevginin acısını ya nr çekiyordu. Nihayet yaz geldi.. Guneq ne etrafı kavurmağa Dere kenarı gene akşamları # labalık ölüyor ” ve köy kızla Ş hk suda yıkanıyorlardı... — Bir akşamdi.. Gökte ay Vâ dı; ve derede binlerce söğüt £ geleri:.. Bu gölgelerin kararttığı &” müş su genç kızların göl, rini halka halka sarıyordu. P kahalar suyun sathına çarp saz dehlizde inliyordu. Eğer biri çıkıp ta bu estiğ böğürtlenlerin arkasını dolâ$ muhakak bir köşeye sinen M* medi görürdü.. Mehmet d€f” de yıkanan kızların en güze Ayşeyi 'seyrediyordu.. MÜMTAZ F başlaât e”hı ebedi bir meslek zafı Bvet; yegâne tesellımız- ak, okünmüş olmak lâ Ferhünde; Hanım, Ssize yorum. Hangisini daha çok emyorsunu’ 'erhunde, Belmaya göz kn—p- ıı., kekeledi: -— Hepsini! zz Kabil değil... ! ı — Neden kabil - olmasın, e- Li ndim?. — Birini daha fazla beğene eksiniz!. Si — Hepsi ayrı ayıı güzel... ayrı çeşnide güzel, orili- î' Aİrı sevıyorüm takdir ediyorum! Sa a TELCERİ - Fakat bîmlanh ıçmden bı rini tercih edıyorsunuzdur — Dıgerlennı beğenmıyo-- rüm, rnanasma /(gelir, dıye söy- |. lemedıgımı Zannetmeyiniz, Be- yefendi. Cidden hepsini âyrı ay -— Siz, çok müşfik ruhlu bir Haxıım kızsımz, Ferhunde Ha-- nım, Ferhunde, tehlikeyi atlat—- mıştı, Rasih Nevres, genç kıza: — Bravo! İyi idare ettin! Der gibi baktı, Belmaya da gözlerile: — Haydi; sen de göster ken dini !, aRaiMA aa : )| fikrindeyim, İziç tımşl veremem., 5 y Niçin Beyefendı! a <n ları birleştirmiş, biraz evvelki sinsi kavgayı unutmuşlardı. ““Nevres Vacit, Belmaya — sor- düanlamı ; Köz -— — Ya siz Belma Hanım!; 'I ıP FCIL F IC di -— Hayır.. Buna u'nkân, 1h- s—- Çünkü bazı Tromatılarım- | da sizinnefret edecegmıı tipler yvari Onları sevmenize ımkan İYOlE. - <1l Belma surat!e cevap verdı — Evet. . Çok doğru Beyefen di.. Fakat onlarda tasvir sanı'- ati, insanın nefretini gideriyor. — Mersi, Belma - Hanım! 'Yalnız, size çak samimi olarak soruyor ve fikrinizi"almak isti- yordum. Ben, eserlerimin hep sini ayni derecede sevmem. On ların da kendilerine mahsus bi rer hatırası var, Kimi tatlı, ki- mi acı... " İçini çekti — —— Siz, acaba, hangi romanı- mı seviyorsunuz?,; Bunu anla-- -.|nür gibi söylendi — rek ediyordum. Fakat görüyo- rum ki... Birden durdu — Pardon... İşitiyorum ki, kabil değilmiş!.. Belki de uhut-! tunüz, bir hatirlasanız. . Belma ile Ferhunde, Rasih Nevrese baktilar, imdat istedi- ler. Rasih Nevres l—.aldrıdı, boynünü büktiı yır yok MiZeiÇa' 4 - Nevres vacit; ağır ağır duşu — Romanlarimın isimlerini söyleyiniz: Beçahcrce hatirlarız olmaz mı2?.. —. Rasih Nevres, elile ağzını ka padı; başını eğdi. Tehlike artık Kaçmılmıyacak hale gelmişti. İki genç kız, şaşkın - şaşkın bakınıyorlardı. Nevres Vacit devam etti f — Ohalde, ben söyliyeyim! “Son makera,, «Güllerin güna- hm», «Aşktan aşka»?:. Belma ile Ferhunde, başını salladılar — Evet. —Evet... |le Ferhunde: , Omuzlarımı : — Bana müsaade çocuklar.. İki genç 'kızın elini sıkmadı; başile selâm vererek yürüdü. O, lağır ağır uzaklaşırken, Belma i — Canı bit şeye sıkıldı gali- Gat. dedılçr, — Zannederım. — Neden?,. — — VE haklx da.. — Niçin camm’ — Çünkü saydığı tomanların bın babamm değıldır! —i2— | Hurrem Beyefendi? -- Hürrem Hakkı, gızlı bir neşe içinde idi. Dans mezürü gibi a- | yaklarını oynatıyor, yermde du. ramıyordu: — Pek geç te denmez. Nevres Vacit, tebessümle sor du: — Peki, nerelere gittin? Ne yaptın? Sende, esrarengız bir ne tutunarak ayağa kalktı — — K Rasıh Nevrcs. kollarını kazi .. ÇA vuştu.rmuştuv z — İdare çedin. Benden bır ha | Üİ : —<- |na sarkıverdı: ” | — Yine mi, esvap .yıptmyor- ! sun? Ah, bu. sehin. şıfa bulmaz | — Rühların her anını keşfe-| debiliyorsun. _ — Lâkırdıyı kanştırma.-söy- €. -Hürrem- Hakkı;* pantalonu- nun dızlerım çekcrek otürmuş- tu: -a Sıpanş ettığım kumaşlıu' gelrniş. Şt Nevres Vıcıtm kollan yam- ııletm_ Bır gardrop doluşu |kostümün var. Bir çoğunu gıy- R meğe vakit bulamıyorsün, * ! — Sizin” erkeniniz bu mu, bi — Rica ederim, devam etme, Sen. bu hususta konpetan de- gilsin her şeyi ehline bırak. — Ah, ne de büyük ihtisasla- rın var. Sinir vallahi, Hürrem. Senin bir. kostüm yaptırman, herkese benzemiyor ki... Kos-' gı, bin türlü aksesuvar da mai-| yetinde. . — Elbette. Asorti olacak;.. hal var. Dive işaret etti. Tehlike, on| Hai bit lll a el mak istiyordum. Bunun çok me Narr Te Nevres Vacit, durdu, dizleri: — Nereden anladın? Nevres Vacıt, omuz silkti: — Ben, anlamıyorum —Sesinden kıpırdanışından... | gözlerimle de görür gibi tüme uyacak iskarpin, boyun'bal | — Fakat ben, senin manı kabul edebiliyorum, — Mersi! Hürrem Hakkı, saati cirini parmağında çevi y . yık altından gülerek k: bakıyordu.' Miyp a | baş şeyler e var. " — Nereden aniaâm? — Nevres Vacıt, baktı: “— Gözlerim, iyi seçmly kat havasım o kadar uy: duyduklarımı ayni - zafr rum. Senin, ta çocuklüukt sinsi, müazzep bir gülüş dır. Düuruşundan, kıvran' | derhal, hatta görmeden İ bili sederdim, Yine oyle gö sun! — Katıvven nevmit BİTM lır EDİ -