7 Aralık 1930 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 5

7 Aralık 1930 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Eu TPORSEUN Mürs i. XAaAY BI KLTS e ATEL ALALI ŞAİRLER mw ME . Bir san'at ?ser Lâleli camii, gerek tarihi kıy Meti ve gerek çok muhteşem Mermer sütunları ve ince bir e- i san'at olan müzaikleri ile Kadim Türk işçiliğinin ölmez "abidesi olduğu halde en faz ihmale uğrayan camilerimiz- “len biridir.Esaslı tamiremuhtaç “duğu halde şimdiye kadar.yal Miz ufak tefek bazı aksamı, üs- körü tamir edilebilmiş olan cami, böyle giderse bir kaç “ne sonra tamiri dahi imkânsız gelecektir Söylenildiğine göre kubbenin Muhtelif aksammda çatlaklık- vardır. Diger taraftan cam- ekserisi kırık olduğundan bu mevsimde camide barınmak, Bittikçe güçleşmektedir. Lâleli- yan derdi bu kadarla da bitmi- Kubbenin kurşunlarma. sene- ri birtakım o husızlar Musallat olmuşlardır. Gece el a- çekildikten sonra faaliyete! mıştır. k ağır kurşun kütlelerini| (İnanılması meşkâk'bir rivaye İevha levha kaldırıp götürmek-| te göre, şimdi camiin bulundu- tedirler, ğu yerde bir eskici dükkânı var Bunlardan bazıları, cürmü-İmış. Bu eskici dükkânında Lâ- Meşhut halinde yakalanmışlar-| teli baba isminde kendi halinde m hırsızlığın arkası bir tür-|bir adam yaşarmış. Padişah Ü- almamamıştır. Bugün, kubbe | çüncü Mustafaya, kavuğuna lâ- hin dörtte üçü, hemen de kur-İle takıp gezen bu yarı meczup ,Minsuz kaldığından büyük yağ-|eskiciden bahsetmişler. Merak Murlarda sular, camiin içine gir/edip çağırtmış ve lâf olsun ka- Mekte ve o güzel nakış ve tezyi-| bilinden: Matı tedricen bozup mahvetmek| © — Baba, diye sormuş, dünya- iğdir. Evkaf idaresinin bu cami) nın tadı ne ile çıkar bakalım? İle daha yakından alâkadar ol- Ması lâzımdır. Lâleli camiinin Üçüncü Mus- mi , Ülektrik ziyası günlük mesai| Yatımıza girdikten sonra göz Mstalıklarınn çoğaldığı inkâr) “Son seneler zarfında, şehri- lemez. Bilhassa gece çalış-|mizde gözlükçü dükkânlarınm ak mecburiyetinde kalanların) mikdarı çoğalmıştır. Ancak, şu Sözleri, daha çabuk yoruluyor. |rasmı da söylemek isteriz ki, «Elektrik ziyasının bu az: gözlük camlarının. fiatleri : için #ihden istifade eden gözlükçü-| bir tarife mevcut olmadığından #rdir. Uzaktan veya yakından|bir çok kimseler, değerinden Örememek vaziyetine düşen-|çok fazla para vererek gözlük ler için gözlük pek mühim bir ihtiyaçtır. ; - - mi 7 a, ksimde Talimhane meydan atılsa yere düşmiyecek kadat ka ti, alan sabık Taksim kışla-|(labalık oluyor. «Seydanı, Cuma günleri iğue| Meydanın.asıl hususiyeti, bi- imiz harap oluyor alimhane meydanının hali. MİLLİYET PAZAR tafa devrinde inşasıma başlan-|dışarıya çıkarmakla... Padişah gülerek: — Hadi canım, demiş, yiyip; içmeği anladık amma, öteki ne oluyor? Lâleli: — Peki o halde, demiş, sen ye iç te dışarı çıkma! Güya çok geçmeden Padişah, müthiş bir inkıbaza uğramış. Derdine çare bulamayınca Lâle li babanın sözünü hatırlayarak tekrar huzuruna çağırmış ve an cak Lâleli namına bir cami yap tırmağı vadettikten sonra der- Lâleli baba da şu cevabı ver-|dinden kurtulabilmiş! Lâleli baba, cami yanındaki Yiyip içmekle, ve yediğini! türbede metfundur, © Gözlük fiatleri tesbit edilmelidir tedarik etmektedirler Sekenesinin mübali İde otuzunun ıland bir şehirde gözlük, zaruri h üz yiçten biri telâkki edilerek hal- Jan aldanmasına yneydan ver memek lâzımdır, Bunun için de fikrimize göre gözlük çerçeve ve camlarının fiatleri bir hey'et tarafımdan tesbit edilmelidir. İsiklet ve motosiklet “meraklısı |sençlerin burada sabahtan akşa ma kadar kosturup durmaları- Esnaf arasında: Kundura boyacısı aif, çok esmer, kemikli bir İlke : İyüzün karanlık çerçivesi, onu yaşından daha fazla gösteriyor du. Parlak sarı boya kutusunun üstüne eğilmiş, nefes almadan çalışırken, beni gördü ve kaçır- mamak için, bir kat daha acele ederek; — Bitti beğim.. Diye söylen- i Sirkeci garında hamal saltanatı! di. Sıra Bana gelince sordum: — Günde kaç ayakkabı boya yabiliyorsun? — Yirmi ile yirmi beş arası, Ama bazı günler, on ayakkabı bile boyayamam, Hava çamur- tu olduğu zaman işler azalıyor Yağmurdan sonra hava açarsa. Eh, bizim de bir az yüzümüz güler! Eserine hayran olan bir sa- natkâr tavrile, parlattığı iskar- pine bakarak devam etti: — Ne yaparsın beyim, sekiz cana bakmak, bu zamanda ko- lay mı? İhtiyar bir ana, el ayak tutmaz. Getirirsen bir lokma ekmek yiyecek. getirmezsen o da aç sen des. — Fakat seti, yorsun?.. Â Sirkeci istasyonu eski İstan-|ğe gelen meraklılar bir taraftan; bulun hususiyetlerini muhafaza) garın içini doldurur. eden köşelerdenbiridir. Kurul-) Bu esnada, ekspresten 'iren duğu gün bu istasyon, nasılsa) Avrupa yolcusu çok - acıklı bir; yine öyledir. Hemen de hiç de-| vaziyettedir. Elindeki valizi, â ğişmemiştir. deta yağmaya uğrarcasına ka- valizden başka eşyası bulunmu yan yolcular dahi bu hamal hü cumundan kurtulamazlar, Şikâyet etmekle kaybedecek vakitleri olmadığından isteni len parayı derhal vermek me& neden çabuk — Alışkanlık Beyim. Amma, benden daha çabuk boyayan da var, — Kim o? — Şimdi boyacılık yapmıyor. ihtiyarladı. Sâat tutmacasına bir dakikada iki ayakkabı bo- yardı. Sirkeci İstasyonu bilhassa Avrupa ekspresi geldiği saatler gok kalabalık olur. Peron el ara baları içinde sürüklenenyolcu eş yası ile dolar. Yolcuülarını kar- şılamağa gelenler bir taraftan, yolcular bir taraftan, sadece tre pır. Bagajdaki eşyası, kendisi- ne sorulmadan havalanır, gider. Yolcu, garın müthiş oğultusu arasında oraya buraya koşuşur- ken bu selerde şoförler yakası- na yapışır. Her biri, onu kendi otomobiline davet eder. buriyetinde kalırlar. Kara yolundan memieketimi: ze ilk defa giren bir yolcu üze- rinde Sirkeci garının her halde çok fena bir tesir muhakkaktır. uyandırdığı ilmeyiz, gardaki bu karışık buhamal tahakkümünür nin istasyona girişini seyretme-İ Elde taşınabilecek küçük bir Durak yeri mi, randevu yeri mi? Pc önüne ne vakit geçilecektir? Ben, işimi bitirip uzaklaşır. ken, tahta sandığın tıkırtısı baş Jadı: .— Boyayalım Beyim.. Ayha| gibi yapıyoruz!.. İ .. e Şek İ İlmi ve'edebi kongreler ne zaman toplanacak? | Beyncimilel ilim ve san'at! cemiyetinden Türkiyat enstitü- süne gelen bir mektupta bade- ma beynelmilel ilmi, edebi ve felsefi kongrlerini tatil zamanla rında yapılması muvafık görül- düğü bildirilmektedir. Bu suret- le her memleketten iştirak eden profesörlerin darülfünunlardaki dersleri sekteye uğramamış ola: | caktır, Karanlık bir yol | Bizler Sultan Ahmet Nakil- bent sokağında oturmaktayız.| Bundatı bir ay mukaddem mez- kür sokağın başıma bir lâmba konmuştu. Lâkin lâmbalar süs | için konmuş olacak ki, hiç bir kere yandığmı görmedik. So kak zifiri karanlık içinde kalı- yor. Yağmurların birikintisin- den hasıl olan çamurdan yol ge işilecek bir halde değildir Tütün inrisarı memurla- Ilrından Vasıf Bu da öyle.. Lâleli apartmanları karşısm- da Lânga ve Kum kapı Nişanca sına giden Koska caddesinin bir kısını parke taşı ile döşen- miş.ve yol yarıda bırakılmıştır. Zifiri karanlık ve ayni zaman- da Aksaray Gazi caddesi de ge- celeri göz gözü görmez halde bulunmaktadır. Bir Kariiniz ———— dır. Cuma günleri, hemen bütü; dükkânlar kapalı bulunduğu ve| bu meyanda bisikletçi dükk 2 rının da kapalı olması lâzım gel diği halde çocukların bu mera kı bilen açık göz bisikletçiler, Cuma günleri kollarının altına beş on bisiklet alıp bu meydana İ sıralanıyorlar, Çocuklar da tabii bunları kiralayıp akşama kadar üzerlerinden inmiyorlar. O civarda oturan karilerimiz. den aldığımız mektuplarda ko- nukomşunun nfotosiklet gürül tüsünden ve çocukların bağırıp) (Eminönü meydanındaki tram çağırmasından akşama kadar| vay bekleme mahallinin bir hu- rahatsız oldukları bildirilerek| susiyeti de burasının biribirleri biwiların men'i rica edilmekte-İnc buluşmak üzere söz verenler dir. için gayet müsait bir randevu) çip giden tramvayların hiç biri- Yerinde buldüğumuz bu te-| yeri olmasıdır. ne iltifat etmezler. O zaman, an menniye biz de iştirak ederiz. Rir cok kimselerin tevakkuf|larsmiz ki bekledikleri tramvay | ç mahalli önündeki büyük saatin altında dakikalarca, hattâ saat- lerce bekledikleri görülür. Bun- lar, önlerinden mütemadiyen ge değildir. Vakıa nerde bul cağma bir türlü karar ve: yen müteredditler için bu saa- tin altından daha emin randevu yeri de olamıyacağı muhal tır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: