23 Ocak 1931 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

23 Ocak 1931 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Fikir, Milliyet © Asrın umdesi “Milliyet” ür 23 K. SANİ 193) © IDAREHANE — Ankara caddesi or 100 Telgraf adresi: Mülkiyet, ts- bul, Telefon numaraları: © İstanbul 24311 — 24312 — 24313 ABONE ÜCRETLERİ Türkiye için Hariç için 400 kuruş 800 kuruş 750 1400 1400 210 © Gelen evrak geri verilmez Müddeti geçen nüshalar 10 kuruş, Sur. Gazete ve matbaaya mit işler Oşin müdiriyete müracaat edilir. © Gazetemiz ilânların mes'uliyetini kabul etmez. Bugünkü hava en çok 5 en az 1-$ Bigün hiva kapak Kün hararet direce hafif kar Taç ve taht © Her sene kânunusani ayında © Oütün dünyada olduğu gibi biz- kle de genç hanımların yürekle- 4 oynamaktadır. Bu yürek üzün | Ssünün sebebi hepimizin bildi- gimiz tuhaf bir maceradır: “Güzellik kraliçesi intihap | Olunabilmek” Eğer bu üzüntü- yü çekenler yaşlı başlılar olsa İİ Öek adırış etmiyeceğim amma izülenlerin hep 25 den aşağı o- anlar olduğunu düşündükçe Joğrusu ben de üzülüyorum. Za sen taç ve taht kimi rahat bırak- “niş ki bizim kraliçe veya nam- zetlerini rahat © bıraksın. Hele şu yeni kraliçenin haline bakm. Biçare daha tahta (oturmadan acını giymeden âlemin hücu- “nuna maruz kaldi. Neden? Çok güzel değilriş.. Hoca imiş! A- © yan efendim. Dünyada bu ka- | dar kraliçe var... Hangisi güzel? | İnciliz kraliçesi mi? Habeş kra- icesi mi? Hem Hoca yani okur yazar olmak neden bu işe mâni 3lsun? Bununla beraber yeni krali- “şeye şu beyti hatırlatırım: © “Edep bir tiç imiş nüri Hudadan” © “Giy ol tâci emin ol her belâdan” © Bununla demek isterimki ü edep tâcı olan hocalığı bir 'yiede paslanan teneke taçlara işmek pek kârlı şey değildir. sanız Nezihe M. Hanı- sorun! Nasıl olur? Bir beyanname işi çıktı, orta- biribirine girdi, Güya ben bir bilir imişim gibi bana soru- lar. Bu meyanda bir şey sordular sevap veremedim. Rivayet edi- ki bütün mekteplerdeki talebenin de beyannamele- istiyorlarmış! Galiba bun- , - çok değil - bir parca müba var | FELEK Kadıköy Süreyya Sineması gününden — itibaren operada fevkalâde rağbet gören AŞK isteyince sözlü şarkılı filim Millizetin edek N Rİ 7 ç Onu da yapmayor- Bey, düşünmeye ini telefonda İşitiyor. Bir saniye böyle geçti. g O halde bu davet şekli ol-| ın da uğramak olsun. Ded edi. “ — Nasıl olursa?.. Uğrarmız, m yemeğini de bizde yer- iz?, £ Tekrar sesine kuvvet geldi: ” — O halde ben, Ridvanla size mış ve bir emri vaki halin-|başımın ucunda duruyordu. Su- İfikada, buğdayı kömür yeri İ yakıyorlar. Ankara Ziraat kongresi tam zamanında aktolundu. Cihan buhranı devam ediyor. Fiatler mütemadiyen düşü» or, ve bu se ne dahi durdurulacak gibi gö- rünmüyor. Başta gelen müstah sil memleketlerde yani supr- producteur yerlerde buğdaymı vaziyeti çok fenadır. Dün gelen! telgrafta Kanadada, buğdaym!bir ziraat kongresini, Balkan okkası kambiyo ile, tam beş bu çuk kuruştur. Halbuki bizde dünkü fiat okkası yedi. buçuk kuruştur. Demek, cihan buğday fiati Türk buğday fiatinden iki kuruş ucuzdur. Nefaset farkı na zarı dikkate alınır: daha fazla ucuz olçluğu hesap: olunabilir. Ya bu ucuzluk gümrük haddini aşarsa... Diğer büyük bir müstahsil memlekette, Cemahiri tmütte- ine. Londrada çıkan “News Crohicle,, gazetesi diyor ki: Şimali Amerikada kömür ye- rine buğday yakıyorlar. Ucuz o luyor. Çünkü tonu 36/— Şiling,| kömürün tonu 64/— Şilingtir. Buğday yavaş yavaş, yanmakla beraber mahrukat olarak çok i- yi hizmet ediyor. Eğer bütün eşya fiatlerinin nâzımı olan buğday düşerse ne- tice?..... * Ankara Ziraat kongresi tam zamanında toplandı. Bu kongre tarihimizin mühim hâdiselerin- dendir, Bir kere, asırlardır. ba- kımsız kalan ziraatimizin ihya çarelerini araştırdığından, bir kere de cihan buhranında alaca ğımız vaziyeti mütalea ettiğin- den, bu kongreye büyük bir e- hemmiyet atfolunmalıdır. Ki grede anlaşıldı ki, bugünk raatimiz “usul, itibarile geri- dir, “sermaye, itibarile geri- dir, fen itibarile geridir. Ziraati mizden tam nema almamıza mâni olan “zirai hastalıklar, vadır, “ziaat vergileri,, ağırdın, hattâ bazan yüzde elliye kadar çıkıyor, Kongre, bütün bu me- Seleleri tetkik etti, yaraları or- taya koydu, bir kaç yüz temen)| niyi de tesbit etti. Kongrede tetkikat iki cephe- den yapılmıştır. Bir kere umüu- mi ziraat meseleleri müzakere olundu. Zirai teşkilâtlar, stan- dart ve tip meseleleri, koopera- tifler, bankalar, odalar, rasyo- nalizasyon, zirai kanunlar, ihra catımızın inkişafı meseleleri bu meyandadır, Bir de teker teker ziraat maddeleri tetkik olundu. Tütün, fındık, incir, hububat, pancar, üzüm, zeytin bu madde lerdendir. Görülüyor ki, kongreyi orga-| nize edenler tam Avrupai kafa ile. çalışmışlardır. Kongrenin müzakerat tarzı bunu bir kat teyit eder. Kongreye 350 âza iştirak et- ti. Bunlar muhtelif ziraat şube- lerine mensup idiler, İçlerinde .. "Beş hasta var ! İpia, Kantioti, Riçardi. MİLLİYET CUMA 23 KANUNUSANI 1931 jmeselesini, tâ Kaliformiyada se nelerce tetkik eden, fındık me- selesini rakibimiz İspanyada öğrenen mütehassıslar, ziraatin fen ve ilmi üzerinde eser yaz mış genç âlimler kongrenin viyesini bir kat yükseltmişler- dir. Diyebilirim ki, bu kuvvette memleketlerinin hiç biri topla- yamaz. Bu bizim için ciddi bir şereftir, Kongrenin taksimi amâle ver ehemmiyeti şundan anlıya biliriz ki, kongrede 24 komis yon. çalışmıştır. Bunların bazı- larında 4 su-komisyon vardı. Öyle ki, muâsır medeni düny: da, ihtısastan gelen taksimi â- male che'mmiyetveren her han gi bir kimse için böyle altmış! kadar ihtisas hey'etinin ayrıla- bilmesi kat'iyyen lâkaydi ile te maşâ edilecek bir hâdise değil, belki memleketimizin bilgi sa- İ hasında en olgun bir “seviy: |çıkıtığını göstermesi çok ehemmiyetle kaydedilecek İbir vak'adır. i Kongrenin mesaisi bitmiştir. Bu mesai bir kitap halinde neş- redilecektir. Hem, pratik zira- atla meşgul olanlara, hem de ziraat politikamızı sevkedenle- re, bu kitap çok kıymettar bir rehber olacaktır. Kitabım sür'- atle neşrini bekleriz. Bugüne kadar böyle bir reh- berden mahrumduk. Ziraatimi- gin. karanlık bir çök cepheleri | vardı, Bugün o cepheler çıplak olarak meydandadır. Şimdi ar- tık filiyat devri başlamalıdır. O devir ki, asırlık inhitatı bir ham lede yükseltsin, ziraatimizi mu âsır seviyeye çıkarsm. O devir ki, siyasi sahada gösterdiğimiz cihanşümul teceddüt - devrile bemahenk olsun, Unutmıyalım ki, Türkiye, bü tün sahalarda ayni filiyat ener- jisini göstererek mütevazin bir devlet olabilir ve olacaktır. Nizamettin ÂLİ Yeni neşriyat TÜRKSPOR sporcu güzellerin spor hukkın- daki mütalealarını okuyun, Bu çok cazip resim ve yazıdan baş- ka Bir penaltı çektik isimli baş- yazı ile *seyahatnamei Muhsin Efendi, Serlevhası altında Rus- yaya giden boks grupunun ser- güzeşti,İyi futbol oynamanın sır ları, Türkspor kupası müsaba kalarının fükstürü, Mekteplerdeki faaliyet Karikatürler, V. 8. Ekler Tyatrusu Yunan Operet Revusü Olym- Bu günkü program: 14.30 ta Atina Apaşları (operet). 17.30 ta “Miki Maus” (Revü) 21.30 ta “Kristina” (operet) üşi İme dedi. Çocuk çekilip gittiği Dul kadının İki genç kadın konuşuyordu. Kumral, güzel bir kadın olan misafir, esmer dilberi olan ev) sahibine diyordu ki: — Üç seneden beri dulsun. Artık buna bir nihayet vermen lâzımdır. Açtığın terzihane çok iyi işliyor. Fakat sen bütün yo- rulup da akşam dinleneceğin vakit kendini yapyalnız görün- ce bundan sıkılmıyor musun? . Böyle yalnızlık iyi değildir. Sen gene bir kocaya . varmalı- sm. — Evet senin bana ettiğin bu nasihati ben de birzamandan beri düşünmüyor değildim. Ha! kikaten akşam olup da evimej” öndüğüm zaman kendimi pel yalniz hissediyorum. Fakat?.. — Ah, fakat!, İşte bu tahaf- tır.. Her makul düşünceden sonra mutlaka bir “fakat, ge- fir! — Pakat benim küçük bir oğ lum var, Bunu üzmemek, ona başka bir baba yanında yetimli- ğini hissettirmemek lâzım . . Bu mevzu üzerindeki konuş ma bu kadarla kaldı.. Misafir gitti. Genç dul anne ra çocuğunun içeri girmesile kendisine bir eğlence bulmuş ol mak için onunla konuşmak iste di. Fakat gocuk biraz dalgın- dı. Konuşmaktan ziyade düşün meği istiyordu. Bir müddet son ra söylemeğe karar vermiş bir tavurla: — Anne, dedi, sana birşey söyliyeceğim. Demin buradan giden misafirin ne söylediğini işittim. Bana bir baba bulmak istiyorsun değil mi?.. Babam öldüğü zaman ben altı yaşında imişim, ini pek iyi ha- tırlamıyorum. Fakat istersen bana iyi bir baba bulabilirsin, .. Genç kadın çocuğunu kucak- ladı, öptü. İkisi de susuyordu. Annesi nihayet: — Sen böyle şeyleri düşün zaman genç dul kendi kendine | düşünüyordu: — Benim için yeni bir koca?.! Bu kim olabilir?... Evet bana pe restiş eden bir genç var. Fa- kat o kadar mahçup ki ona ba- kınca gülmek istiyorum. Sonra başka biri daha: Bu da yakışıklı. İşleride çok iyi gidiyor. Fakat bu adam be- ni almakla ayni zamanda terzi- haneme de sahip olmak istiyor zannederim. Muhabbetle karı- şık bir menfaat hesabı. Genç kadın kendine koca ola | bilecek adamları birer birer gö zünün önünden £ geçiriyordu. bunlardan biri o vardı ki pek Cumartesi akşami ROZİTA genç denemezdi. biraz yaşı ile çiflik işleten ağalar bulunduğu Pazar ÇARDAS, Pazartesi, E-|rideydi.Fâkat sevimli bir adam gibi, hayvan besliyen, mahsul satan pratik kimseler de vardr. Diğer taraftan, meselâ incir| Etem IZZET de yemeğe de sizde kalmış olu- Tuz... Dedi. — Çok teşekkür ederim. Ve.. Telefonu kapamadan ilâ ve ettim: — Siz gene yarın akşama ka- dar Nüsretin Tetübulda kalma| sı lâzım geldiğini ona anlatınız) olmaz mı?.. Hele, bu neticeyi almış olarak gelirseniz çok se- vineceğimi, sevincimden neler yapabileceğimi tahmin edersi- niz değil mi2... Dedim ve.. Hemen telefonu kapadım. O, bu cümilemi istedi- Zi gibi tefsif etsin... Ben, telefon ederken Nüsret XO OLA (Revü) | Pek yakında “Proti ağapi”| “Fimi” ve Prongğs g5 sirk” Jsatı gene > aşıktı; — Ne yapıyorsun Belkiys? Anlayamayorum!., Dedi. Ona da kestirme bir ce vap verdim: — Senin aklın ermez. Dur ba kalım ne olacak?., — Ben hiç bir şey sam 2 kani değilim. — Neden?. — Hele nıdıktan sonra, hiç bir şey yap- maz! — Tuhaf şey?.. Neye öyle?... — Neyesi filân yok: Nihayet sen güzel ve herkesin dilinde bir kadınsın. Sonra; benim karım da değil- sini. —E ne olur, dan?... İçini çekti, kafasını salladı, gözlerini kaydıra kaydıra; — Bakalım ne çıkar?.. Dedi. Sustu. Si Ben hiç aldırmadım!. — *s a ne çıkar Dun Hayati Bey -saliiden dediği dı. Parası da çok değildi. Ara- dan bir kaç gün geçti. Bir ak- am çocuk annesine sordu; >İgibi yaptı: — Geçerken uğradık... Ve.. Arkadaşmı bana tanıt- tr: — Dahiliye Nazırı Rıdvan Bey... Ben de iyi bir aktör gibi ro- lümü hiç bozmadan Sonuna ka- dar iyi yaptım, Ve,, Onları zorladım; — Yemeği beraber yiyelim!, Fettan kadın, şuh kadın: Da- ima dediğini istediği gibi yaptı ran kadındır. Ona: — Mükemmel dişi... Diyorlar. Ben de bu * akşam mükemmel bir dişi idim. Haya- ti Bey: — Müsaade etseniz... Dedikçe, yerinden kımılda- mak istemeyen enbaşta: — Dahiliye Nazırı Beyefen- di Hazretlerit.. İdi. Bundan daha mükemmel dişilik ne olurdu?.. İlk görüşte bütün bir vücudü şehvetin ağı içinde derlemek ve'bir çift gö- Mizah, Edebiyat, | iktisadi bahisler Ankara ziraat kongresi Baki vardı —Fransızcadan— — Konuştuğumuz şeyi unut- tun mu?.. Hangi şeyi yavrum?.. Ne emek istiyorsun?.. — Bana bir baba bulmanı ko Inuştuk... — Sana ne oluyor çocuğum?.. Neler düşünüyorsun ?.. — Sana bir şey söyliyeceğim de'anne.. Ben kendime bir daba buldum.. — Bu tuhaf! dun?.., Çocuk ciddi bir tavurla bir isim söyledi. Bu genç kadının İhatırma gelen yaşlıca adamdı. Çocuk uzun uzadıya anlattı. Bu iadamı çok seviyor, onunla çok fişi konuşuyordu. Annesini va- kit vakit ziyaret eden diger er- keklerin hiç biri ona benzemi- yordu. Bu iyi bir adamdı. Genç dul düşündü. Sonra çocuğa hak verdi: —Peki yavrum, dedi, madem ki sen istiyorsun. Bende bu yaşlı adama varacağım. Genç kadm sonra kendi ken dine ilâve etti: — Çocukların muhakemesi büyüklerinden niçin daha kuv- vetli olmasın?.. Hakikaten bu yaşlı adam di- ger erkeklerden daha az hodbin değil mi?.. İzdivaçta aranan da Nerede bul- ms Bu hafta STUAL sinemasında Büyük Arüst MARCELLE CHANTAL tarafından temsil edilen Ale- gandre Dumas) ın şaheseri, araliçenin Geranlığı Fransızca sözlü ve şarkılı fil- mini her kes görmek isteye- cektir. Bugün birinci matine saat 13 um Bugün PPERA' da ULY DAMİTA ve EDMUND LOWE AŞDELALAİ fiminde İlâyeten: FELİX KEDİ ( canlı ve sesli resimler ) l Bugün tam suat 10 1-2 da verile. cek matnenin umumt dübuliye #ereti 38 korüştur. TEPABAŞI GARDEN HER AKŞAM TEKİL TENİ TARETE. PROGAUM muvaffakiyet Dün Sarvat akşam 404049000 MAJIK SİNEMASINDA KORDA'nın Sin v ile eseri MARİA KORDA ve terasili mübteşemleri K ve şarkılı ve muzikalı mükemmel ve muhteşem film seyirelleri fevkalâde güldüren KOHEN ve KELLI TAYYARECİ kahkahalı komedisi büylik muvaffakiyet kazanmıştır. Ci it günleri saat 1045 0908 © — esi 50 e tensildtli matineler: ikinel 25- BACA 4 kişilik localar 200 kuruştur. 4999659 BÜTÜN KADINLAR; $$$$ (ŞEFKAT MARCELLE fileninin © mahteşerm “mübdiasi CHANTAL'ı Pek yakında MELEK sinemasında İraesine başlanacak temamen Fransızca sözlü Bütün Emsalsiz filminde Hayatl gidip aya 2000000090000 o Önümüzdeki pazartesi akşamı ELHAMRA SINEMASI Programların en zenginin takdim ediyor 2 HÖYÜK FILM BİRDEN 1“MARGUERİTTE MORENO ve JEAN MURAT üralindan DEFİNE ARARKEN tamamen Fransızca sözlü film ve MAN HAİD ve GÜST EBEDİ DEER SERİ ker ikiside sinemanın bir AVE FROEHLICH tarafından er “gaheseridir. Haşiye: Türkçe ve mökâlemelerin kâllesi film üzerine eksettirilecekdir. MAKS Her akşam DUO BAKLANOF “ ÖLÜM RAKSI” numaraları Ve tekmil yeni program saman Bütün şehir ekalisi bügün MELEK sinemasına gidip dünyanın en meşhur ve parlak tenoru JOHN MC GORMACK'ın KALKIN $E8| filminde tagannl ettiği şarkıları dinleyecektir. İlaveten: FOX halihazır dünya havadisleri ve stanbul İrfeiye alayının talimleri Bugün #sat 1045 te tenzildeli metine. Bugün görülecek film CLIVE BROOK ve RICHARD ARLEN tarafından temeli edilen muazzam ve müessir amusum İçin filmidir. İlâveten: FOX JURNAL ve İstanbul Mfaiyesinin talimleri Bugün saat 10,1/2'da tenzili farla matine Pertevniyal Vakfındanı Köprübaşında Valde Hanı deru- nunda 9 No «dalar 11 No mas oda mağaza, | 15 No maa oda mağs- Za, 17, 18, 2i No mağaza ve oda. İse #çk artırma suretle ve, yirmi Bugün Herkes ASRI SINEMADA DOLORES DEL RİO ICTOR MAC. LAGLE' EDMOND LOWE tarafından temsil edilen ÇAK VE ŞEREF YOLUNU filmini görmelidir. FOX tilmidir. Vaktinizi hoş göçirmek için AhtisTiK Sinemasınd GRETL THEİMER ve PAÜİ VINCENTİ tarafından kem muvaffakyetle temeli edilen ÇİKOSBARONESE | sözlü, şarkılı ve muzikak film görmelisiniz. Bildistisne anlayacağı surette Türkçe meki) lemeler film üzerine husus D makine ile sirsertirilmektedir. Bugün tam sast 10,30 da marin Umumi döhuliye 85 kuruştur. | İ gün müddede müzayedeye vaz' edi | miş ve yevmi müzayede olarak batın 14 üncü cumartesi tayin e mış olduğundan kira ile tutmak #! teyenlerin yevmi mezkürda saat İİİ kadar İstanbul Evkaf müdüriyet pösteviyal yaktı idaresine vay £ucimenine müricaat evlemeleriş iç ayrılmamacasına ya bir çift güzel baldırın, * ya bir çift gözün esaretine bağlamak, ben- detmek, Rıdvan Beye ben de buntarı yaptım. . bir az sonra, onlara: İladılar!. « Sofrada, bakışlarım arkasma sinen ve beyinleri kinli bir bo-| Zuşmaya sürüyen bu mücadele yi benden daha iyi sezip seyre- debilen yoktu. Hele, en son altı göz birden — Yemeğe buyurmaz mısı- nız? Dediğim zaman gene ilk kal kan ve yürüyen o oldut. a Sofra mükemmel. İçki bul- dut. Ridvan Bey sağımda, Haya- ti Bey solumda idi. Nüsreti tam karşıma oturtmuştum. Dikkat ediyordum: Bir göz yarışması vardı! İkisi de biribirlerinden| azgın, biribirlerinden deli na- zarlarla yiyecek gibi, eritecek gibi hınçla, kıskançlıkla hep Nüsrete bakıyorlardı. Hayati Bey ve,. Rıdvan Bey: Sonra bunlar da biribirlerine ay mı kıskanç, hınçlı bakışlarla, gözlerin hep Nüsrete bakan ö kı! zarış ve kızışı ile bakmaya baş- bir gözün bebeklerine kalpler- de kızaran şehvet alevini akset- tiren birer yangın meş'ali gibi tutulursa!., ».* Gözlerin bu kıskanç ve istah- hı anlarında onlara hiç Nüsret- ten bahsetmedim, Yalnız içme- lerine, çok içmelerine; daha çok iştahlanmalarma, hırslar- malarma ehemmiyet verdim. Ridvan Bey: — Yetmez mi hanımefendi?.. Dedikçe, — Daha ne içtiniz ki?.. Diye hemen kadehimi kaldı- rıyor? — Çın.. Çınt.. » Diyor; ilâve ediyordum: — Ama, hepsini bitireceksi- niz. Kimin kadehinde kalırsa cezasmı çekecek! Sabırsızlıkla soruyorlardı” — Cezası da ne?.. — Daha bir kadehi h yalnızca içmek!.. Rıdvan Bey, bu cezadan © şetli korktuğu için ol kadehlerinin dibinde sızmt © le kalmayordu. # Ve.. Böyle üstüste: Çın.. — Prozit.. Ler arkası gelmeden gidiyorlardı! L .. isinden | bizi olmatı. YAZI — Nefis... — Enfes! ğ — Harikulâde... j —Bana ne zaman kalacak kadm?. Diye düşündü, yahut ta 2 daki vaziyetin ne olabile©" hissetti de ondan, Ben de böyle isteyordum. Benimi, hir şey söylememi bekl lâfı kendisi açtı: Ritmedi

Bu sayıdan diğer sayfalar: